Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 16 TEMMU2 1995 PAZAR
HABERLER
Atina'dan aykrı
birses
• ATİNA(AA)-
Yunanistan'da Sol Koalisyon
Partisi'nin (SYN) Avrupa
sommlusu Nikos Bistis,
Lübnan'a gidip PKK lideri
Abdullah Ocalan'la görüşen
altı Yunanlı miHetvekilini
suçladı. Partisinin Midilli
teşkilatı tarafindan
düzenlenen "Avrupa ve
Yunanistan" konulu
toplantıda konuşan Bistis,
görûşmenin Türkiye"ye,
Yunanistan aleyhinde
uluslararası alanda
prapaganda için firsat
verdiğini kaydetti. Bistis,
"Yunanistan'da PASOK,
Yeni Demokrası ve Siyasi
Bahar Partisi üçlüsü ve bu
gruplan destekleyen basın,
Srebrenice'ıun düşmesini de
sevinçle karşılamiştır. Bu
arada Yunan bayıağının.
Sırplar tarafindan ışgal
edilen bu şehre çekilmesi
olayı ise Yunanistan için son
derece tehlikelidir. Bu
partiler bu gerçeği
görmezlikten geliyorlar.
Gerçeği söyleyenleri de
ihanetle suçluyorlar" dedi.
7 ay önce ölenler
yeni buhındu
• İŞTANBUL(AA)-
Gaziosmanpaşa 'da
kendilerinden yaklaşık 7
aydır haber alınamayan 3
kişilik bir aile dün evlerinde
ölü bulundu. Aıle fertlerinın
kış mevsımı başlannda
ısınmak için yaktıklan
piknik tüpûnden
zehirlenerek öldüklen
belirlendi. Savcılıkça verilen
talimat üzerine dün sabah
kapıyı kırarak içeri giren
polisler, Nejat Deliorman
(54) ile imam nikâhlı eşi
Güler ve 13-14 yaşlanndaki
spastik özürlü kızlan
Zeynep'ın cesediyle
karşılaştılar.
Kefeli'yi
yaralayan
yakalantiı
• İSTANBUL (AA) - Futbol
Federasyonu eski üyesi ve
işadamı Mustafa Kefeli'yi 3
hafta önce Bebek'te
yaralayan kişi yakalandı.
Yakalanan Hüseyin
Başak'ın (23), sorgusunda,
Kefeli'yi, yanında bulunan
kızı Seran Kefeli'ye baküğı
gerekçesiyle kendisine kûfûr
etmesi ûzerine yaraladığını
söylediği bildirildi.
Dağlı: Anayasada
mesafe aldık
• ANKARA (Cumhuriyet
Bfirosu) - DYP Genel
Başkan Yardımcısı Halit
Dağlı, ANAP Genel
Başkanı MesutYılmaz'ın
"Çiller'e güvenmiyorum"
yönündeki sözlerini,
anayasa değışikliği için
sağlanan uzlaşma
aşamasında doğru
bulmadığını söyledi. Halit
Dağlı, anayasada sağlanan
son uzlaşmayı bir mesafe
olarak kabul ettıklenm
belirtti.
Menzir: Haberter
dedikodu
• DENİZLİ(Cumhııriyet)-
istanbul Emnıyet Müdûrü
Necdet Menzir, Washington
Büyükelçiliği Askeri
Ataşeliği Güvenlik
Müşavirliği'ne veya
Cumhurbaşkanlığı Güvenlik
Danışmanlığı'na atanacaği
yolundaki haberlenn
kendisınin bilgisi dışında
geliştiğini söyledi.
Pamukkale'deki Turizmde
Güvenlik Toplantısı'nda,
bastnda çıkan haberlenn
bazı yorumlar katılararak
senaryo şekline
dönüştürüldüğünü söyleyen
Menzir, "Basın ve
televizyon kuruluşlannda
bana yakıştınlan görevlere
sıcak baktığım iddia
ediliyor. Ama benim
görüşüm alınmıyor.
Atamayla ilgili somut hiçbir
şey yoİc. Benim de herhangi
bir isteğim yok. Böyle bİT
görev teklif edilirse düşünür,
karanmı veririm. Ama şu
andakı haberler dedikodudan
başka bir şey değil" dedi.
hale mafyası
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Kamu
kuruluşlannın ihalelerinde
baskı oluşturarak çıkar
sağlayan ihale mafyasının 7
üyesinin gözaltına ahndığı
bildirildi. Ankara Emniyet
Müdürlüğü Asayiş
Şubesi'nden yapılan
açıklamaya göre, Türkiye
Elektrik Kurumu Genel
Müdürülüğü'nün temizlik
ihalesinin yapıldığı sırada,
yapılan "silah teşhiri" ihban
ûzerine olay yerine giden,
Gasp Bürosu ekipleri, "Nail
Hoca" adıyla tanınan Nail
Alkan ile 6 arkadaşını
gözaltına alındı.
THKP-C kurucularından Ertuğrul Kürkçü, sol muhalefetin hiçbir dönemde olmadığı kadar genişlediği inancında:
Sosyalizmin koşıülan daha uygunBir dönemin önde gelen öğıenci liderlerinden
Ertuğrul Kürkçü yle "Dünya ve Türkiye'de
sosyalizmin geleceği'' üzerine konuştuk. 1948
doğumlu olan Ertuğrul Kürkçü. 1970'te Dev
-Genç Genel Başkanı oldu. THKP-C kurucu-
lanndan olan Kürkçü, 12 Mart askeri darbe-
sinden sonra gerçekleştirilen aralannda Ma-
hir Çayan'ın da olduğu 9 kişinin öldürüldüğü
Kızıldere olayından tek sağ kurtulan kişi ol-
du. Kürkçü, Türkiye'de ve dünyada sosyaliz-
min ve Marksizmin geleceğinden hâlâ umut-
lu olduğunu belirtiyor.
- Sovyetler Birligi'nin dağılmasından sonra
dünyadaki sosyalizmin ve Marksizmin gelece-
ğini nasıl görüyorsunuz?
Sosyalizmin geleceğini. ne Sovyetler Birli-
ği'nin varlığına ne de yokluğuna bağlamak
mantıksal olarakdogru olur, tarihsel olarak da
doğru olur. Şüphesiz Sovyetler Birliği'nin var-
lığı uzun bir süre dünyada sosyalizm müca-
delesi için bir anlam taşıdı. Orneğin Küba
Devrimi'nin ayakta durması, Üçüncü Dünya
ülkelerindeki birçok devrim. Vietnam Devri-
mi'nin kazanılması büyük ölçüde Çin'in ve
Sovyetler Birliği'nin varlığından kaynaklan-
dı. Doğu Avrupa'da ise sosyalist denilen ülke-
ler bir ıkisi dışmda, - Yugoslavya ve Arnavut-
luk dışında- esas olarak Kızıl Ördu'nun Nazi
ordulannı Avrupa'dan dışan atması sürecinde
önce istiladan kurtuldular, sonra sosyalist dev-
let oldular. O yüzden Sovetler Birliği'nin var-
lığının pratik bir anlamı vardı.
Ekim Devrimi'nden daha olgun
Ama sosyalizmin geleceği açısmdan Sov-
yetler Birliği'nin dağılmış olması kendi başı-
na bir anlam ifade etmiyor. Asıl anlamlı olan
şey kapitalizmin var olmaya devam etmesidir.
Sosyalızm eğer Sovyetler Birliği'nin varlığı-
na bağlı olmuş olsaydı -paradoksal gibi ola-
cak ama- o zaman Ekim Devrimi hiç olamaz-
dı. Çünkü ondan önce bir sosyalist ülke yok-
tu. O yüzden bence bugün dünyada sosyalizm
için koşullar 1917 Ekim Devrimi'nin öncesi-
ne göre daha olgun.
- Bu oigunluğu nasıl açıklıyorsunuz?
tki nedenle. Birincısı, şimdi olmayan sos-
yalist devletler birçok başansızhklanmn ya-
nı sıra önemli bir şey yaptılar. Eski köylü ül-
kelerini sanayi ülkelerine dönüştürdüler ve bir
işçi temeli, bir sosyalist gelişme için gereken
özne temelini buldular. Ikincisi, kapitalizmin
dünya çapındaki entegrasyonu o kadar yüksel-
di ki bu bütün ülkeleri eskisine göre birbirine
çok daha fazla yaklaştırdı, çok daha bağımlı
kıldı. Tıpkı burjuvazileri olduğu gibi işçi sı-
nıflannı da birbirine yaklaştırdı. En azından
nesnel oldu. Şimdi bu iki faktörü ele aldığı-
mızda aslında Marx'ın Manifesto'da betimle-
diği dünyaya bugün 1848'den daha yakınız,
1917 'den daha yakınız.
Sosyalist devieflerin zaafi
Ama birdezavantaj var. Yıkılan sosyalizm,
kendisiyle birlikte sosyalizmin gerçekleşebi-
leceği ya da ayakta kalabileceği umutlannı da
pek çok emekçinin kafasından sildi. Bu du-
rumda ister istemez geleceğin sosyalizminin,
bu devrilenden farklı ve yeni olarak ne içere-
ceğini, bunun neyi kapsayacağını, bir özgür-
lük projesi olarak daha fazla ne vaat ettiğinin
altının bir kere daha çizilmesi gerekiyor. O
yüzden şöyle diyebiliriz; kötü yanı, emekçi-
lerin zihninde uyanan bulanıklıktır. Ancak.
iyiyanıda vardır. Zaman içinde sosyalist dev-
letler birer sömürücü kast sistemine doğru
döndüler ve neredeyse sınıflı bir toplum oldu-
lar. Artık böylesi bir duruma ömek olma han-
dikapı da ortadan kalkmıştır. O yüzden aslın-
da terazi bana göre dengede duruyor. Sovyet-
ler Birliği'nin yıkılması, ne o kadar sevinç ve-
rici bir şeydir ne de o kadar korkunç bir şey.
Bence şimdi hiç değilse ufuk açıcı bir yerde
duruyoruz, teorik olarak ve pratik olarak.
- Yani daha ayaklan yere basan, ilkeleri iş-
leriik kazanmış bir sosyalizm mi?
Tabıi. Şimdi başlangıç ilkelerini bir kere da-
ha ve daha büyük bir ciddiyetle tartışacağız di-
ye düşünüyorunı. Sosyalizmde ya da komü-
nizmde, esas olan emeğin egemenliği bile de-
ğildi. Hiç kimsenin egemenliği değildi. Bütün
egemenlik sistemlerinin ortadan kalkmasıydı.
Ulusal sınırlann ortadan kalkması, eşit ve öz-
gür emekçilerin dünyasının meydana getiril-
• Marks'm Manifesto'da
betimlediği dünyaya
bugün daha yakınız. Ama
bir dezavantaj var. Yıkılan
sosyalizm, kendisiyle
birlikte sosyalizmin
gerçekleşebileceği
umutlannı da pek çok
emekçinin kafasından
sildi.
mesiydi.
Şimdi bu eski ufukJara yeniden müracaat et-
memiz için bir imkân doğdu. Ama bir başka
şey daha var, bu geçen dönemde başka birçok
şey dağıldı. Öraeğin; bir toplumsal muhale-
fet gücü olarak yeni unsurlar ortaya çıktı. Ka-
dm hareketi bunlardan bir tanesi. Çevre son
derece ciddi bir global mesele olarak dünya-
nın karşısına dikildi ve bunun da aşılabilme-
sinin, çözülebilmesinin yolunun kapitalizmin
aşılmasından geçtıği meydana çıktı. Öte yan-
dan sadece materyalist eğitimle ortadan kal-
dınlamayacak kadar köklü, dönüşmesi çok
zaman alan dinsel mezhepsel düşünüşler, kim-
likler meselesi ortaya çıktı. Dolayısıyla şim-
Dünyada veTürkiye'de sosyalizmin geleceği
SOSYALİSTUR
TARTIŞIYOR
DENIZ TEZTEL
• Sovyetler Birliği'nin
yıkılması, ne o kadar
sevinç verici bir
şeydir, ne de o kadar
korkunç bir şey.
Bence şimdi hiç
değilse ufuk açıcı bir
yerde duruyoruz,
hem teorik, hem de
pratik olarak.
• Sosyalizm aynı zamanda
cinsler arası, milliyetler arası,
dinler arası eşitsizliklerin
meydana getirdiği karmaşık,
çok kimlikli, çok katmanlı
dünyayı da anlamak zorunda.
dinin sosyalizmi sadece sınıflar arası değil ay-
nı zamanda cinsler arası, milliyetler arası, din-
ler arası eşitsizliklerin meydana getirdiği bu
karmaşık, çok kimlikli, çok katmanlı dünya-
yı da anlamak zorunda. Bunlara Marx'ta ol-
mayan, Lenin'de olmayan yeni önermeler ge-
tirmek zorunda. Aynca daha az köylü bir dün-
yadayız. Öte yandan bilginin kendisinin biz-
zat üretici güç olduğu ve sanayi emeğinin es-
kisi kadar merkezi önem taşımadığı ya da es-
kisi kadar merkezde dursa bile özgün ağırlı-
ğının azaldığı bir yeni endüstriyel çağdayız.
Burada meydana gelen yeni işbölümünün ya-
rattığı çok yeni emekçi katmanlan var. Ve o
yüzden emekçi tanımımızın kendisinde bir
genişlik, işçi sınıfi tanımımızın kendisinde bir
genişlik sağlamak zorundayız. Aslında
Mact'ın en soyut düzeyde söyledigi şey ger-
çekleşiyor bugün. Sanayi işçisi değil işgücün-
den başka satıcak hiçbir şeyi olmayan çok kar-
maşık çok bileşenli bir işçi hareketi ile karşı
karşıyayız. Servis işçileri, büro işçileri, bilgi-
sayarlı üretiminin ortaya çıkarttığı eskiden ol-
mayan işçi kategorileri var ve öte yandan bi-
zati bilginin kendisinin bir üretici güç oldu-
ğunu bugün'çok daha iyi görüyoruz . O yüz-
den de şimdi yaşadığımız dünya bize bir yeni
mekân olarak görünebilir. Çünkü bu aynı za-
manda bir elektronik mekân. Bunun içersin-
de düşünmek, çalışmak, tasarlamak dunımun-
dayız. Bir devrimi de böyle tasarlamak duru-
mundayız. Bunun yaratttığı müthiş birzengin-
lik, ama öte yandan eski kalıplarla bakıldığın-
da anlaşılması mümkün olmayan bir karma-
şıklık var. Bence sosyalist teori ya da Mark-
sist teori şimdi Manc'ın vaat ettiği kendisini
her gün yeniden kuran teori olarak bütün bun-
lann üstesinden gelmekle yükümlü. Yani u-
mut var. Bence umut çok.
Sot talepler yükseUyor
- Gerçekten umut var mı?
Elbette. mesela Türkiye'ye dönüp baktığı-
mızda. o kadar anti komünıst ve rnillıyetçi he-
zeyanın yaygın olduğu bir ülkede bile, sol mu-
halefetin, sol taleplerin hiçbir zaman olmadı-
ğı kadar yükseldiğini görüyoruz. Sadece bu-
nun adı böyle konmuyor. Tüm istemler geç-
mişte solun teklifleri, talepleri kapsamınday-
dı. Dönüp baktığımız zaman Latin Amerika
ülkelerinde solun, özellikle Sovyetler Birliği
yıkılmaya başladığı dönemlerden itibaren çok
büyük güç kazandığını görüyoruz. Arjantin'de
yüzde 30 oy aldı, Brezilya'da yüzde 40 civa-
nnda dolaşıyor, Kolombiya'da Meksika'da sol
çok önemli. Avrupaya dönüp baktığımızda sol
partiler, seçimleri kazanamasa bile büyük
yükseliş gösterdiler. Bir kutuplaşmanın ya-
şandığını görüyoruz. Faşist paniler yükseli-
yor, radikal sol partiler yükseliyor ve merkez-
de muhafazakârlann yerini sosyal demokrat-
lar alıyor. Eski Doğu Avrupa ülkelerinde eski
komünist partiler yeni kimlikleriyle sol pro-
jeler sunarak kapitalizm yanlılannın yanında
büyük güç kazandılar. Macaristan'da böyle ol-
du, Polonya'da böyle oldu. Başka belki Ukray-
na'da böyle oldu.
Hizipler sorunu
- Türki>e'deki sosyalist partilere gelirsek,
1%0'lardan sonra kurulan bu partiler sizce
yanlış vaptılar mı? \a da şöyle sorayım: Ne 0-
bi yanîış yapülar?
Şimdi. sosyalist parti dediğimizde yalnızca
valılığedilekçe verilerek, Içişleri Bakanlığı'-
na dilekçe verilerek kurulan partileri değil,
başka türden partileri de göz önüne almak zo-
rundayız. Şimdi ben geriye dönüp baktığım-
da sosyalist denilen partilerin ya da gruplann
bir tane hatası, bir tane erdemi olduğunu dü-
şünüyorum. En hatalı olduğu yan belli bir sos-
yalist ülkenin ve onun komünist partisinin al-
dığı kararlara göre Türkiye'de stratejiler sap-
tama yoluna gittiler. Böylece de son derece va-
him hatalara yol açtıklannı düşünüyorum. Ve
bunlar Türkiye'de uzun süre Sovyetçiler ya da
Moskovacılar. Pekinciler, Tirancılar diye anıl-
dılar. O dönemde Türkiye gerçekliğiyle ilgi-
si olmadığı nispette büyük açmazlar yaşandı.
Ama kendilerini bunlardan ayıranlar vardı.
Kendilerini, kendi özgün yollannı bulmaya
adıyanlar vardı. Onlann bu bakımdan bir er-
demi olduğunu söyleyebiliriz. Ama onlann
da bu sefer uluslararası süreçleri çok az dik-
kate almalan gibi kusurlan vardı.
Öte yandan Türkiye'de ben gerekmediği ka-
dar çok hizbin olduğunu düşünüyorum. Yani
bir teoriye göre ben gerçi bu teoriye katılmı-
yorum ama her sınıfa bir parti düşermiş. Tür-
kiye'de ben 120 tane sınıf olduğunu sanmıyo-
rum.
Bu yüzden Türkiye sosyalist hareketinin
genışliğine ve derinliğine güçlerini birleştir-
meyi, bir politik güç olmayı, memleket çapın-
da bir güç olmayı başaramamasında bunun
çok önemi olduğunu düşünüyorum. Daha da
önemlisi bence hasımlanyla sert kavga dışın-
da Türkiye solunun ya da Türkiye sosyalist ha-
reketinin pratik politika yapamadığını düşü-
nüyorum. Yani somut sorulara somut cevap-
lar veremediler. Enflasyon nasıl ortadan kal-
dınlır? Kürt meselesi nasıl çözülür? Şeriatçı-
lıkla nasıl başa çıkılır? Yoksulluğu nasıl gide-
rebiliriz? Sermaye tahakkümüne karşı kısa va-
deli önlemler nasıl olabilir gibi her gün soru-
lan sorulara pratik cevaplar vermekte ben so-
lun çok zorlandığını ve her şeyi o büyük gü-
ne ertelediğini düşünüyorum. O büyük gün de
görüldüki bizim ömrümüze hiç değilse yarı-
sına sığmadı. Biz 30 yıl içerisinde bir devrim
göremedik, ama 3 tane ya da 2.5 tane karşı
devrim gördük. Bütün bunlann karşısmda ben
solun yeterince pratik olamadığını, devletin
hareketini takip etmekte zorlandığını, günde-
lik politikayı genellikle okuyamadığını düşü-
nüyorum. Aslında devleti yönetenler okuya-
• Sosyal demokrat partilerimiz
devlet partisinin türevleri
olduklan için de onlar dünyaya
emeğin bakış açısmdan değil,
devletin bakış açısmdan
bakarlar.
biliyorlar mı o ayn mesele ama biz böyle bir
ıddia ile ortaya çıkıyoruz, böyle kusurlardan
söz edebılınz.
- Sosyal demokrat partileri nasıl değerten-
diriyorsun?
Birçok kez başka yerlerde söylediğim bir
şeyi tekrar edeceğim: Ben Türkiye'de bir sos-
yal demokrat parti olduğunu düşünmüyorum.
Çünkü Türkiye'deki sosyalist ya da komünist
partiler şöyle ya da böyle dünyadaki emsalle-
rine benzerler. Ama Türkiye "deki sosyal de-
mokrat partilerin genel olarak sosyal demok-
rasiyle anladığımız bir özdeşliği olmadığını
düşünüyorum.
Uluslararası sosyal demokrasi deneyimine
baktığımızda göreceğimiz şey sosyal demok-
rat partilerin işçi partileri olduğudur. Şöyle ya
da böyle bu partilerin merkezi blokunu işçi-
ler oluşturur. Gerçi Willy Brandt'tan beri sos-
yal demokrat partiler bir kitle partisi olmaya,
orta sınıflan kendi yanlanna çekmeye çalıştı-
lar, ama değişmeyen bir şey hep vardr. Sendi-
kalar bu partilerin temel dayanaklanydı. O
yüzden de bu partiler işçi partileriydi, işçi ka-
rakterli partilerdi. O yüzden de hâlâ teorik ola-
rak bir alakalan kalmamış olsa bile bütün sos-
yal demokrat partilerin duvarlannda Karl
Mars'ın, Rose Luksenburg'un resimlen bu-
lunur.
Şimdi bizim sosyal demokrat partilerimiz
devlet partisinin türevleridir.Devlet partisinin
türevleri olduklan için de onlar dünyaya eme-
ğin bakış açısmdan değil, devletin bakış açı-
sından bakarlar. Aynca bunlann özellikle 12
Eylül'den sonra iyice yozlaşan üye yapılanna
baktığımızda bu partilerin merkezi blokunu
işadamlannın, serbest meslek sahiplerinin ve
çok küçük bir bölümünü de akademisyenle-
rin oluşturduğunu görürüz. Ama bu partiler
üye yapılan ve bağlantılan itibanyla işçiler-
le, işçilerin canlı kesimleriyle çok az alakalı
partiler. O yüzden ben bunlann sosyal demok-
rat partiler değil cumhuriyetçi partiler olduk-
lannı düşünüyonım.
- Türkiye'de sosyalist partiler de var. Bu ko-
nuda ne düşünüyorsunuz?
Hatırlarsınızbiz 1989,90,9 l'de bir sol, sos-
yalist blok oluşturmak için çok uğraşmıştık.
Fakat şu görüldü; onlar hem eskisi gibi kal-
mak istiyorlar, hem de aşağıdan gelen taleple
birleşmek istiyorlar. O zaman bu taleplerin
sözcüsü olarak bir araya gelen bu insanİar bir
türlü birleşemiyorlar. Çünkü sonuçta her biri
için nihai hedef ve ona giden yollar konusun-
daki eski görüşleri baki. O yüzden birleşmek
hep taktik süreç gibi gözüküyor. Ben doğru-
su bu yüzden Türkiye'de, Türkiye sosyaliz-
minde üç ana eğilimin varolmaya devam ede-
ceğini düşünüyorum. Bunlardan bir tanesi bin
bir parçasıyla birlikte militan eğilim. Ikinci-
si, devletçi eğilim, devletle ittifaktan medet u-
man eğilim. Üçüncüsü de bütün bunlan aşma
çabasında olan ama bunlar içerisinde henüz en
güçsüz eğilim. Bu üç eğilim olmaya devam
edecek. Ya da bir başka türlü söylersek, re-
formcu, devrimci ve merkezci eğilimlerolma-
ya devam edecekler.
Muhalefeti kucaklayacak parti
- Bunu biraz açar mısınız?
Seçım bloklan yapılabihr. Bir taktik olarak
görülüyorsa da görülsün. bir büyük yasal par-
ti yapılabilir. Burada insanlar yine farklı kım-
liklerle gene bir arada durmanm yollannı ara-
yabilirler. Ama şunu görüyorum İci. halkın gö-
züyle görebildiği birsiyaset gütmek gerekiyor.
Türkiye'nin batısında bugün prim yapan siya-
set ya da kitlelerin nezdinde etkili olabilen si-
yaset yeraltından gıtmiyor. Besbelh yerüstün-
de siyaset yapmanın önünde çok büyük güç-
lükler var, ama yeraltından siyaset yapmanın
bu güçlükleri aşmaya yettiğini de bugüne ka-
dar çok fazla görmedik. O yüzden yerüstün-
de ne olduğu belli, başkanı belli, yönetim ku-
rullan belli, yaptığı ış belli, kimlerden oluş-
tuğu belli, nihayet sözü belli, eylemi belli bir
bütünlüğe ihtiyaç var. Bunu meydana getir-
mek gerekiyor.
Madalyonun öbür yüzü var. Son derece sert,
yıkıcı ve vahşi bir milliyetçilik bu emek hare-
ketinin taleplerini sırurlıyor. Mesela Ecevit'in
giderek artan biçimde prim yapmasını buna
bağlıyorum. Ecevit, emeğin taleplerinden zi-
yade bu milliyetçi dalgayı ifade ettiği nispet-
te popülaritesini durmaksızın yükseltti. Ama
öte yandan niye Türkeş'in değil de Ecevit'inki
yükseliyor diye bakarsanız yine de geçmişin
mavi gömlekli imajı zihinlerde var. Bu adam
işçi dostudur. işçiyle beraberdır yani.
- Yani, sonuçta Türkiye için umut var mı?
Hayatta büyük yanılgılar var. Bu büyük ya-
nılgılardan bir tanesi Lenin'inki, Lenin 1916
kışındabirkonferansta şöyle diyor. tsviçre'de
o zaman kaçak. "Eminim ki ben ve bizim ku-
şak hiçbir zaman yaşarken bir sosyalist devri-
mi göremeyeceğiz. Sosyalist devrim henüz çok
çok uzakta'. Bundan sadece 6 ya da 9 ay son-
ra Lenin, bir sosyalist devletin başında. Şim-
di bu yüzden böyle yanılgılar çok hoşuma gi-
der.
Böyle yanılmak isterim. Fakat Türkiye'de
bu Kürt meselesi böyle sürer giderse bence işi-
miz çok güç. Zehirlenen atmosferi temizle-
mek çok güç olacak. Ve de öte yandan bu me-
selenin kendisi bir devrime yol açacak. Fakat
bunun imkânlannın hâlâ çok fazla olduğunu
göremiyorum, düşünemiyorum. Çünkü Tür-
kiye nerdeyse psikolojik olarak ortadan yanl-
mış vaziyette. Türkiye'nin doğusunda iyi ola-
rak görülen şey batısında kötü olarak görülü-
yor, ve bu yanlma da her geçen gün derinle-
şiyor. O yüzden kısa vadede size bir şey diye-
mem. Yani bütün bunlann hepsini "işte bir 10
yıhn içinde asacağEz" diyemem. Ama keşke
yanılsam.
Sürecek
Cezaevinde oturma eylemi yapanlar, Savcı Bilgin'in güvencesine karşm gözaltına alındı
26 tutuklu yakınına dayaldı gözalb
• Savcının güvence
vermesine karşın
Bayrampaşa Cezae-
vi'ndeki yakınlannı
ziyaret ettikten sonra
çoğunluğu kadm ve
çocuk 26 kişi, polis
ve özel timce
kıyasıya dövüldü.
Istanbul Haber Servi-
si - Bayrampaşa Ceza ve
Tutukevi'nde yakınlannı
ziyaret ettikten sonra otur-
ma eylemi başlatan, ço-
ğunluğunu kadın ve ço-
cuklann oluşturduğu 26
kişi, Istanbul Cumhuriyet
Başsavcısı Avni BOgin'in,
"PoBsleri def ettik. Güve-
nilir şekilde dışanya çıka-
rak evinize gjdebilirsiniz"
şeklinde kendılenne verdi-
ği güvence altında terk et-
tikleri cezaevinin önünde
polis ve özel tim tarafin-
dan dövülerek gözaltına
alındı. Polisin saldınsı so-
nucu gözaltına alınan ka-
dm ve çocuklar arasında
yaralananlarolurken 26 ki-
şinin, lstanbul Terörle Mücadele
Şubesi 'nde sorgulanmak üzere tu-
tulduğu bildirildi.
Bayrampaşa Cezaevi'ndeki ya-
kınlannı önceki gün sabah saat
10.00 sıralannda ziyaret eden 26
kişi, cezaevi kapısında Hatice Ak-
Ban pousler,gözalüna alınan ey lemciler da> akyerken, "Öldürün şu pislikkrT diye bağırdı. (AYKUT KÜÇÜKKAYA)
kaya, Gülizar Şimşek, Gülhan De-
mir, Mustafa Tosun ve Numan
Şimşek adlı beş kişinin polis tara-
fından gözaltına alınmasını pro-
testo etmek ve kendilerine de gö-
rüş sonrası gözaltına alınmama
güvencesi verilmesi amacıyla ce-
zaevinin idare binasında oturma
eylemi başlattı. Eyleme, tutuklu
ve hükümlüler görevlilere sayım
vermeyerek destek verdi. Oturma
eyleminin akşam saatlerine kadar
uzaması üzerine Bayrampaşa Ce-
zaevi'ne lstanbul Cumhuriyet
Başsavcı Vekili Halil Avuka ile si-
yasi tutuklu avukatlan Metin Na-
rin ve Mustafa Çoban geldi.
tstanbul Başsavcı Vekili Halil
Avuka, Bayrampaşa Ceza ve Tutu-
kevi Nöbetçi Müdürü AB Şen ile
yaptığı görüşme sonrası girişim-
lerde bulunmak üzere lstan-
bul Emniyet Müdür Yardım-
cılanndan Resat Alta>ile ce-
zaevinden bir telefon görüş-
mesi yaptı. Yapılan telefon
görüşmesinde Avuka, Al-
tay'a. "Oturma eylemi yapan
k^iler, beş kişinin gözaltına
alûıdığuu iddia ediyoriar.
Böyle bir dunım var mı" şek-
linde bir soru yöneltti. Altay,
olayla ilgili olarak Avuka'ya
herhangi bir bilgi vermedi.
Bu arada Altay. avukat Mus-
tafa Çoban'a. *"Dahagözam-
na alacağumz iki kişi daha
var" şeklinde konuştu.
lstanbul Cumhuriyet Baş-
savcı Vekili Halil Avuka'nın
oturma eylemini bitireme-
mesi üzerine, Bayrampaşa
Cezaevi'ne gece saat 23.20
sıralannda lstanbul Cumhu-'
riyet Başsavcısı Avni Bilgin
gelerek cezaevi müdürü Şen
ve emniyet yetkilileriyle gö-
rüştü. Bilgin, yetkililerle kı-
sa bir dunım değerlendirme
toplantısı yaptı.
Cezaevi içerisinde oturma
eylemi yapan 26 kişi ile avu-
katlar Narin ve Çoban, saat
02.30 sıralannda sessiz bir şekil-
de cezaevini terk etti. Cezaevi
önünde basın mensuplannın soru-
lannı yanıtlayan 26 kişi, yaklaşık
10 dakika sonra cezaevi önünde
polis tarafından dövülerek gözal-
tına alındı.
Keskin: Caba harcıyoruz
CHP'den 'temiz
eller' çağnsı
• CHP Genel Sekreteri Keskin, "Siyaseti,
kamu yönetimini ekonomik kirlilikten
anndırmak isteyen herkesi mücadeleye
çağınyoruz" dedi.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - CHP Genel Sek-
reteri Adnan Keskin. parti-
sinin yaşanan yolsuzlukla-
n ortaya çıkarmak için ça-
ba harcadığını belirterek
"SiyasetL, kamu yönetimi-
ni, toplumsal yaşamı eko-
nomik kirtilikten anndır-
mak isteyen herkesi müca-
deleye çağmyonız" dedi.
Keskin, dün parti genel
merkezinde düzenlediği
basın toplantısında, sıya-
setin "kirliükten anndınl-
maa" için her kişi ve ku-
ruluşu, elinde bulunan bel-
geleri CHP Genel Merke-
zi'ne getirmeye çağırdı.
Böylelikle toplumun ço-
ğulcu parlamenter sisteme
karşı duyduğu güvensizli-
ği de aşacağını kaydeden
Keskin, "CHPfaziletin.er-
demin ve ahlakın simgesi
bir partidir. Bu dün böy-
teydi, bugün böyle,>ann da
böyle olacaktar" dedi.
31 ağustosta yapılacak
kurultaydan sonra prob-
lemlerin tamamen bitece-
ğini söyleyen Keskin, "31
ağustostan sonra parti dışı
çevrelerden gelen tartışma-
lann da önünü Okayaca-
ğjz" dedi. CHP'nin son
günlerde bazı haksız it-
hamlara uğradığmı ifade e-
den Adnan Keskin,
tt
Ba-
kanlıklar içinde baskı ya-
pılması konusunda hiçbir
vüksünmemiz yoktur. Hiç
kimse kendisini partinin
üstfinde görmesin" dedi.
Keskin, bir gazetecinin
Bayındırlık Bakanlı-
ğı'ndan istifa eden Erman
Şahin'in elinde bulundu-
ğunu belirttiği belgeleri
bugüne parti genel merke-
zine iletip iletmediğini sor-
ması üzerine de, "Bugüne
kadar Sayın Şahin'in ra-
hatsıziığının, bazı bürokra-
tik atamalardan kaynak-
landığı basına yansıdiu Par-
ti genel merkezine taşıma-
ya çalıştığı zeminle ilgili do-
küman gelmedi. EUndeld
belgeleri bize iletirse bun-
dan mutlulukduyanz" ya-
nıtını verdi.