22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 HAZİRAN 1995 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Yeni bir Tarantino efsanesiyle mi karşı karşıyayız? Ve elinde gitarıyla çıkageldi... ~W~ T"Ç y1 ' kadar önce, koltuğunun m I altında 16 mm'lik Arriflex M J kamerasıyla çektiği fılminin ^ta<^ (El Mariachi'nin) bobinleriy- |e Columbia yetkilerinin kapısını çaldı- gından bu yana, yeryüzünde çok az sa- yıda bağımsız sinemacının başına konan talih kuşunun yaşamını değiştireceği, San Antonio-Texaslı genç bir sinemacı adayı olan Robert Rodriguez, çoktan gü- nümüzün mitoslan arasına kanşıverdi. Geçen gûz, Amerikan sinamasının De- auville Festivali'ndeki geleneksel Avru- pa çıkartmasının 'olay-fflmi'ne dönüşen, Rodriguez'in toplam 7 bin dolara (bu pa- raıun sağlanması da bir başka fılrnin ko- nusu olabilir pekâla, meraklısınm bildi- ği gibi) mal ettiği, 15 günde çektiği "El Mariachi", dört dörtlük, komple bir si- nemacıyı haberliyor öncelikle. Başrolü üstlenen yakın arkadaşıyla (Cartos Gallardo) birlikte fılmin yapım- cısı, senaryo yazan, kameramanı, mon- tajcısı ve yönetmeni olan Robert (o) Rodriguez, Amerikan sinemasma özgü yeni bir 'harika çocuk' mu? Videocuda tezgâhtarlık ederken tıka basa sinema kûJtürüne boğulmuş (.'), daha gösterişsiz, yeni bir Quentin Tarantino vakasıyla mı karşı karşıyayız acaba? Doğrusu burası bizi fazla ırgalamasa da şimdi oturup bir de "El Mariachi"nin çekırn serüvenini anlalan bir kitap yazıp yayımlayacağı ve bebeğinin doğumunu merakJa beklediği haber verilen, çocuk- luğundan beri kamerayla haşır neşir ola- rak çok sayıda kısa-orta metrajlar, yığın- la 'home movie'ler çekmiş. çiçeği bur- nunda, yetenekli Rodriguez efsanesine yol açan üstadın ilk uzun fılmini keyif- le seyrettik bu hafta... 15 gün kadar önce sonuçlanan Cannes Festivali'nde, Columbıa'nın 3.5 milyon dolanyla kotanlmış, Antonk) Banderas- Salma Hayeck'li ikinci filmı "Despera- do"su yanşma dışı gösterilmiş, "Despe- rado"da ufak bir kamyon şoforü rolün- de boy gösteren Tarantino'nun başını çektiği, 4 ünlü yönetmenli, episodlu bir başka yeni tasanya da bulaşan bu Mek- sika asıllı, genç, sinemacıya kucak açmış ünlü Tarantino'nun hem senaryosunu yazıp hem de baş rolüne soyunacağı "From Dusk TiU Down - Akşamdan Şa- fağa Kadar"ı da yönetmeye hazırlanan Robert Rodriguez'in önü ve kısmeti büs- bütün açık kuşkusuz bundan böyle. An- cak bağımsızlığını, yaratıcı coşkusunu ve özgün 'amatör sevkiyle yürütme az- mi'ni ne kadar koruyacağını tabiı ki za- man gösterecek! Barlarda şarkı söyleyip gitar çalarak hayatını kazanan, daha doğrusu boğaz SUNGU ÇAPAN Gitarım ve Silahım El Mariachi / Yönetmen, senaryo, kamera, montaj, yapımcı: Robert Rodriguez / Mûzik: Marc Trujillo, Alvaro Rodriguez, Juan Suarez, Cecilio Rodriguez, Eric Guthrie / Oyuncular: Carlos Gallardo, Consuelo Gomez, Reinol Martinez, Peter Marquard, Jaime De Hoyos, Ramiro Gomez / 1992 ABD (Umut Sanat Ürünleri) Teşvikiye AFM Sineması'nda (Daha sonra Beyoğlu Fitaş'ta). tokluğuna çalışan, yersiz yurtsuz, gez- ginci ve otostopçu bir 'yalnız kovboy'la, benzer siyah giysilerle siyah bir gitar ku- tusu taşıdıği için kanştınlan, kentın hâ- kimi, uyuşturucu patronu bir 'baba'dan alacağı uğruna, her an patlamaya hazır bir cephanelik gibi dolanarak önüne çı- kanı deviren Azul'un (Reinol Martinez) başlıca kahramanlannı oluşturduğu "El Mariachi", tek bir 'abcı"dan pek umul- mayacak bir beceriyle çekilmiş, sık sık balık gözü lens kullanan atak bir kame- rayla uyumlu müzikle dış seslerin başa- nyla kullanıldığı, sevimli birögrenci fil- mi izlenimi bırakıyor ilk görüşte. Sevdalı Moco belaya kanşıyor Mekân, sıcak, toz toprak içindeki, ufak bir Meksika sınır kenti. Otoyolu ge- çen minik bir kaplumbagaya dikkat eden, bedava yiyip- içtiği hindistancevi- zinin, vardığt bu yeni kentte kendisine uğur getirmesini dileyen, gitar çalıp şar- kı söylemekten başka hüneri olmayan, muhallebi çocuğu görünüşlü anti-kahra- manımz El Mariachi'nin (Ispanyolca müzisyen-şarkıcı anlamına gelen bu rol- de, yönetmenin yakın arkadaşı Carlos Gallardo var), birinci tekil şahıs ağızdan anlattığı öykü. "Ötekiler gibi bir sabah- ü, asksız, talihsiz" diye başliyor. Hapis- haneden uyuşturucu babası Moco'nun (tek kelime Ispanyolca bilmeyen ve uzaktan uzağa Christophar VValken'i an- dıran Peter Marquardtadamlanni takır- takur bertaraf ederek Moco'nun üstüne yattığı vurgun ya da satıştan kaynakla- nan payını mutlaka almaya kararlı ola- rak kanlı, şiddetli ve zorlu bjr intikam se- ferine çıkan, gözükara, ürkütücü katil Azul'un ufacık hapishaneyi terk ettıği tanıtma yazılan böİümünün ardından. Elinde gitan, kafasında hayalleri. gön- lünde umutlan ve aşk beklentisiyle kent- te çıkagelen genç kahramanımız, ısrarla kaçındığı halde belaya bulaşıyor. Ve Moco'nun göz kırpmadan adam öldüren katillerince, Azul zannedilerek sürekli kovalanacagı, tehlikeli bir **na- yatta kalabilmekayunu"ndan, boş kalbi- ni dolduran (Moco'nun da sevdalanmış olduğu) güzel birbar sahibesinin yardı- mıyla sıynlıyor sıynlmasına ama hey- hat... Yere düşen boş kovanlann tıngırtısın- dan fırtına öncesinin huzursuz sessizlik- lerine, onulmaz bir romantizmin yansı- dığı sıcak anlardan makine çağı ve tek- noloji eleştirisi niteliğındeki ıronik sah- nelere kadar sevimli, şirin bir yaratıcı yönetmen yaklaşımının belirginleştiği. hesaplı-kitaplı, özenle gerçekleştirilmiş, oldukça alçakgönüllü, küçük bir "büyük film" havasındakı "El \1ariachi"nın ko- mik bütçesini bir hayli aşan boyutlarda- ki lezzeti, azımsanacak gibi değil özet- le. Pariak bir ilk film denemesi Çok kullanılmış, bildik öğeleri yerli yerinde kullanıp yalın ama sağlam do- kunmuş, duyarlı bir üslup tutturan genç yönetmen Rodriguez. tümü yakın arka- daş-ahbap çevresınden ve yöresel tipler- den seçilmiş, amatör oyunculanndan da iyı sonuç alıyor. Aileden müzısyen, ls- panyol gıtann hüzünlü tınılanna oturak- lı sözler bulup buluşturan, ancak sevdi- ğinın öldürülmesini engelleyerek Domi- no'nun (Consueio Gomez) motosikletine (kızın köpeğiyle birlikte) atlayarak do- kunaklı tonlardan çalan, kederli finalde bir meçhul geleceğe doğru gaza basan Mariachi rolündeki Carlos Gallardo'nun şirinliği, ancak üç kadınla idareedebilen, hakkını alabilme uğraşı peşindeki korku- suz katil Azul Reinol Martinezya da fil- mın kızını canlandıran ConsueloGomez, vd gibi bütünüyle amatör kadronun, mü- ziklerin ve (kimi ışık-renk aksamalanna karştn) kıpırkıpır, canlı göriintülerie ba- şanlı bir montaj çalışmasının da katkı- sıyla, hoş ve pariak bir u flk fîlm"dene- mesi, olmuş "El Mariachi". Beylik action türüyle, çağdaş bir iro- niyi harmanlayarak akıcı, tıkınnda bir anlatım yakalayan, 1969 dogumlu genç yönetmenin ilk kez ABD'deki Sundan- ce- bağımsız sinema şenliğiyle Toronto festivaller festivalinde dikkate çekmiş bu ilk filmi, cevherini kolayca ele veren, ye- tenek ve beceri ürünü, ilgisiz kalınama- yacak tazelikte, etkileyici ve sürükleyi- ci bir stil alıştırması, beylik deyişle, sı- cak yaz günleriyle merhabalaştığımız bu "haftanın filmi" nitelemesini yakıştıra- cağımız "El Mariachi - Gitanm ve Sila- hım,"belleğin çöplüğünde kesinlikle alt- ta kalmayacak filmlerden. Bu heyecan- action. romantizm- hüzün ve nükteli- esprili kaçma-kovalamaca serüveninden kendini yoksun bırakmamalı sinamese- ver dedığin! (Önümüzdeki hafta Teşvi- kiye AFM'den Beyoğlu Fitaş sineması- na geçeceğini, "El Mariachi"yi rrterak edenlere duyuralım.) Sinema Yazarları Dernegı, 1994-95 mevsiminin en iyilerini seçti: En iyi •• Yağmurdan Once Geçen pazartesi günü Antrakt deıgisinde toplanan ] 6 sinema yazan, 26 Mayıs 1994-2 Haziran 1995 tarihleri arasında gösterime çıkanlan 146'sı yabancı, 12'si yerli olmak ûzere toplam 158 film arasından en iyileri seçti, yıllardır arök iyice alışıldığı üzere. Bir kez daha gelenek- sel seçimlerini yapmak amacıyla bir araya gelerek bu top- lantıya katılan, SİYAD (Sinema Yazarlan Derneği) şu isimlerden oluşuyordu (alfabetik sırayla): Mehmet Acar (Sinema dergısı), Turan Akso\, Hülya Arslanbav (Antrakt), Cumhur Canbazoğlu (Cumhuri- yet), Sungu Çapan (Cumburiyet), Sadi Çflingir (Sinema Gazetesi), Atillâ Dorsay (Yeni Yüzyıl). Hüseyin Kuzu (Antrakt), Se>in Okyay (Evrensel), Murat Özer (Yeni Yüzyıl), Kâmi Suveren, Necati Sönmez (Nokta), Uygar Şirin (Antrakt), AH Livi Uyanık (Milliyet Sanat), Uğur Vardan (Aktüel) ve Saim Y«vuz (Sinema Gazetesi-Ant- raktV SıYAD'ın seçimi sonucunda î 994-95 sinema mevsi- minin en basanlı 20 yabancı fılmi şöyle belirlendi: 1. Yağmnrdan Önce/ Milcho Manchevski (111 puan) Filma 2. Üç Renk: Mavi/ Kryzstof Kieslowski (110) tFA 3. Üç Renk: Kırmızı/ Kryzstof Kieslowski (86) tFA 4. Ucuz Roman/ Pulp Fictıon /Quentin Tarantino (63) FilmPop 5. Forrest Gump/ Robert Zemeckis (58) UIP 6. Krahçe Margot/ La Reine Margot/Patrice Chereau (49)UmutSanat-UIP 7. Urga/Nikita Mıkhalkov (47) tFA 8. EsaretinBedeB/The Shawshank Redemption/Frank Darabont (29) Özen 9. Üç Renk: Beyaz/Krzystof Kıeslovvski (26) İFA 10. Şflse/The Quiz Show,'Robert Redford (25) UIP 11. Sevgnün Gfldi/Leon/Luc Besson (23) UmutSanat 12. EşlikçiKız/L'Accompagnatriçe/Claude Mıller(22) Standard 13. GölgeTopraklarda/ Shadowlands/Richard Atten- rxxough(:i)Film-Pop 14. Katil Doğanlar/ The Natural Born Killers/Oliver Stone(18)WB 15. Tepenin Krah/The King of the Hills / Steven So- dcbcrgh(!5)UIP 16. AdanKral/The Lion King (14) UIP 17. Bir Şirket Komedisi/ The Hudsucker Proxy/Joel Ccen(13)Standart i 8. VVv-at Earp/ Lawrence Kasdan (12) WB 19. Diiğân Vemeği/ The Wedding Banquet (11) Özen 20. GümlıaDavet/ABrorus Tale / Robert DeNiro( 10) Öıen Bir Sonbahar Hikâyesi, Sessb Çıgiık ve tz gibi yeni fı rnlerin TV' ekranında yayımlanıp gösterilecek sinema b>ıiamadığ; gerekcesiyle değerlendırme dışı tutulduğu en i y yerli fibn seçiminde, Zekı Demirlcubuz'un C Blok'u 2-4puanlabirinci, YavnzOzkan'ın YengeçSepeti 17pu- aaıa ikincmluricen, Orhan Oğuz'un Manisa Tarzam'yla Tcmris Gintlıoğlu'nun Yaz Yağmur'u da eşit puanla (9) ûçincülüğû paylaştılar. En iyi yönetmen C Blok'la Zeki Demirkubuz, Senar- y*c Babam Askerde'yle Handan tpekçi, görüntü yönet- nrtni Yengsç Sepeti ve Buluşma'yla Erhınç Şenkay ve nnizik Yunusak Ten'le Can Hakgüder seçıldi puarüama s^cnucu. Yu Yağmuru'ndaki kompozisyonuyla Pıürcık /*lierman: mevsimın en başanlı kadın oyuncusu, C Bok'taki >onımuyla FikretKuşkan'ı en iyi erkek oyun- c=ı.seçti Sl^AD. En iyi yardımcı kadın uyuncuysa C Blok v-t Babam Askerde'yle Zuhal Gencer, erkek oyuncu da y*iıe C Blc* ve Yaz Yağmuru'yla Selçuk Yöntem oldu. M. Rourke 'un rodeocu kovboy Frank T. Wells rolüyle dönüşününfilmi:ET. W. 'Satayım bu dünyanın anasını'Frank T. Wells (Mickey Rourke), eski rodeo şampiyonu, kendini savu- nurken birini öldürmekten içeri düşüp on yıl yattığı Montana hapıshanesın- den yeni çıkarak, Kızılderilı dostu- nun da yardımıyla can yoldaşı bır at edinerek yenıden rodeo arenalarında başan kovalayan.'yanhş zamanda vanlış yerdeki', hayalperest bır kov- boy. Scarlett'se (Lori Singer), manyak. dengesiz ve tehlikeli bır katil olan ağabeyinın sürekli taciz ettiği, kana bulanmış, başansız bir banka soygu- nuna kanşmaktan polisin peşıne düş- tüğü, usta araba tamircisi, güneylı bır dilber. Sapık ağabeyinin zorladığı ensest ilişki ve sarkmtılıklardan çok çekmiş, gerektiğınde çağdaş bir Calamıty Ja- ne gibi dövüşen, otomobil tutkunu, pohsten kaçan Scarlett'cik, sadıst ve çılgın ağabeyinin kurbanı olarak suç dünyasının karanlıklanna çekilmek- ten hayatı kaymış ve öylesine bezmiş ki, tutmuş bileğine F.T.W. harflerini kazıtmış dövme gibi, Yani 'Fuck the \Vorld": kibarca 'Satayım bu dünya- nın anasını!'. Alabildiğine çekici Scarlett'in. Frank T.Wells (yani F.T.W.) adındaki 'atmı seven kovboy'la, bozulan kam- yonetini onararak başlayan ilişkisi, îcuşku ve güvensızliklerle başlayıp önce arkadaşhğa sonrasında da tut- kulu bir aşka dönüşüyor tabii kı. Önlerine çıkan her engeli aşarken birtakım gergin, zorlu anlan, ıslak ama buhan tüten, pomo'lardan ödünç alınmış, ateşli sevişme sahneleriyle geçiştıren kaçak âşıklanmızın, karşı- lıklı sevgi gösterileri, bağlılık yemin- leri ve evlilik sözlerine dayanan, ça- resiz, dokunaklı bir duygusallığa git- tikçe vıcık vıcık batan ilişkileri me- lodramatik bir finale bağlanıyor da, seyirci de bu marazi duygusallıktaki, yalınkat, modern aşk westerni çeşit- Kaçak Aşıklar (ET.W.)Yönetmen: Michael KarbelnikoflF/Senaryo: Mari Komhauser, Sir Eddie Cook'un öyküsünden / Kamera: James L. Carter / Müzik: Gary Chang ' Oyuncular: Mickey Rourke, Lori Singer. Rodney F. Grant, Brion James. Charlie Sexton, Aaron Neville. John Enos, Peter Berg/1994 ABD (Umut-Sanat-UlP) Beyoğlu Fitaş, Kadıköy Moda, Maslak Mövenpick, Eti- ler Akmerkez, Teşvikiye AFM, Altunızade Capitol sınemalannda. lemesınin dolambaçlannda bıtap düş- mekten kurtuluyor sonunda oflayıp poflayarak... Iki yılı aşkın süredir sesi soluğu çıkmayan, Hollywood'a duyduğu nefreti her fırsatta dile getiren, 1980'Ierin aykın ve keş aktörü Mic- key Rourke'un Sir Eddie Crook tak- ma adıyla yazdığı. artık alışılmış 'kaybetmeye mahkûm anti-kahra- man' motifıne dayanan bir senaryo- dan çekılen "F.t!w.-"Kaçak Âşık- lar"ı, 3-4 yıl kadar öncesinden "Mobsters" adlı gangster filmıyle anımsadığımız yapımcı-yönetmen Michael Karbelnikoff imzalamış. Özellıkle atlıkanncah, dönmedolap- lı lunapark ve yağmur altında, suda, ıslak ıslak sevişilen aşk sahneleriyle, yine 5 yıl öncesinin epeyı mendil ıs- latan Mickey Rourke filmlerinden ^Homeboj"u çağnştıran "Kaçak Asıldar", kısaca özetlemek gerekirse. beylik aşk, şiddet ve tutku temalannı yineleyen, aşm melodramatik 'kara bir westem' denemesi olmaktan öte- ye geçemeyen bır yapım? Yine kadere karşı, tutkulu bir bera- berliği sonuna kadar yaşayarak yolla- ra düşmüş, tipik Amerikan bir çiftin ağdalı melodram öğeleriyle örülü, mutlu sona ulaşmayan, yer yer ikna ediciliğini oldukça yitiren bu bildik serüvenini seyretmek için doğrusu, bir anlamda sıfırdan başlayarak bütün birikimini ortaya koyup imajını yine- leyen 'serkeş muhahf aktör' Mickey Rourke'un sıkı bır hayranı (ya da bi- zim gibi sürekli Daryl Hannah'la ka- nştınlarak hak ettıği yere gelememiş, kuğu gibi narin, ince, uzun ve güzel Lori Singer tutkunu) olmak gerek. Oldukça klişe, yavan ve yorucu bu melodramatik aşk ve macera filmi, fazla bir şeyler ummadan ve beklen- meden kolayca tüketiliveriyor sonuç- ta. Evet, 'en felaket çağ, yirminci yüzyıl' Onaltıncı yüzyılda yaşayan Fransız tıp adamı, astrolog ve kahin Nostradamus'un gerçekten esrarlı ve gerilimli birromanıan- dıran yaşamı, nasıl olmuş da bunca zaman- dır sinemacılann ilgi alanından ve doymak bilmez iştahından uzak kalmış hayret? tn- giliz Roger Christian, bugün milyonlarca insanın hâlâ merakını çeken tarihin en ün- lü kâhininin yaşam öyküsünü anlattığı "Nostradamus"la, dünyaca ünlü olan ama gerçekte 'Idmsenin hakkında pek bir şey bilmediği' bu esrarengiz doktor-kâhın-ast- rologu karşımıza getiriyor. Kutsal kilise ve engizisyon devrinin, ce- halet ve yobazlıkla ortaçağ msanlığınm ca- nına okuduğu karanlık yıllarda yaşayan ve 5 yüzyıl öncesinden gelecekle ilgıli, nere- deyse tamı tamına hepsı doğru çıkan keha- netlerde bulunan Mkhel De Nostredame' ın (Nostradamus) yaşam öyküsünü alışılmış biyografik film kalıplannda görüntüleyen fılmin sinema sanatı bakımından fazla bır önemi yoksa da, yer yer ilgıyle seyredilen, bilgilendirici bir eğlencelik olduğu söyle- nebılır. Kiliseyebağlı Montpellier üniversitesin- de tıp eğıtımı görüp, 'aydınlık kafası'yla tu- tucu ve bağnaz engizisyonla çatışan, veba salgmına karşı mücadele eden. gökyüzüy- le. yıldızlarla da ılgılenerek engizisyonla çatışan, veba salgınına karşı mücadele eden, gökyüzüyle, yıldızlarla da ilginerek 'boynuztu kraliçe' Cathenne De Medıcis'ın himayesinde canmı kurtarabilen, sarayın parfumcübaşısı kızışmış baldızın ıhbar et- tıği, bir misyon yüklenmiş. Yahudi köken- lı kâhinın, ona bahşedılmış özel gücüyle insanlığın geleceğine ilişkin yığınla olayı hikaâye eden fılmde, 'en berbat çağ' olan yirminci yüzyılın dünya savaşlan, atom bombası, Kennedy suıkasti, uzaym fethi, Hitler, Saddam, kara yağmurlar, çevre kir- liliği vb. gibi felaketleri, azap ıçınde, trans haline geçerek peşpeşe görüyor hazret, özel su dolu kabında! Ünlü kahinin biyografisi- ni, engizisyonun kana ve dehşete buladığı, karanlık ortaçağ dekorunda aktaran "Nost- radamus". aynı zamanda bir ünlü oyuncu- lar resmi geçidi, Dünyada paniğe yol açma- ması gerekcesiyle kehanetlerinin bazı bö- lümlcn hâlâ gızli tutulan. 'çağlar öncesin- den geleceği gören adamın' yaşamını, bil- dik bir biyografik drama boyutlannda önü- müze süren "Nostradamus" filminin, sı- nırlı da olsa. bızde de belli bir ılgi toplaya- bileceğıni ileri sürmek de sanınz kehanet sayılmaz herhalde. Nostradamus Yönetmen: Roger Christian / Senaryo: Knut Boser, Piers Ash- vvorth / Kamera: De- nıs Crossan / Müzik: Barrington Pheloung / Oyuncular: Tcheky Karyo. Amanda Plum- meK iulıa Ormond As- sumpta Serna, Ant- hony Higgins, Rutger Hauer, F.Murray Abra- ham / (Ozen Fıun) Şiş- li Site. Beyoğlu Lale, Kadıköy Reks, Bakır- köy lncirli, Çemberli- taş'Şafak, Ataköy Pres- tij sınemalaruıda. KEDİ GOZU VECDt SAYAR Kedilerin Sessizliği "Çok mutluyum be!" diyordu Ismail Gülgeç'in ayısı, "bizihayvanlaryönetiyor", kardeşgazeteEv- rense/in ilk sayısında. Birinci sayfaya kurulmuş, pi|X)sunu tüttüren sevimli ayicık, her zamanki gibi açıksözlü. Gazetelerde okumuşsunuzdur herhalde Erba- kan Hoca'nın demecini; "Seçimi ineklerkazandı", diyor. Şimdi, ineklerin tafrasından geçilmez. Oysa; farkında değıller, bütün bu muhabbet, "Hereve iki inek" vaadinden kaynaklanıyor. Doğrusu, pek gücüme gidiyor hayvan kardeşle- rimin insanlar arasındaki çıkar ilişkilerine alet edil- mesi. Dünyanın neresine gitseniz bu böyle. Polrti- kacıların elinde oyuncak oluyor hayvanlar. Eşekler- le filler, atlarla anlan birbirine düşürüveriyoriar, iki heyecanlı söylevle. Hayvan milleti ile öylesine içli dışlı olmuş ki poli- tikacılar, artık birbirferine hayvan adlan ile hitap edi- yorlar: Otel ayılan, çöl fareleri, bukalemunlar, daha nelerneler... Insanlan hayvanlar yönetiyorsa, hayvanlan kim yönetiyor söyler misiniz? Yanrtınız, koca bir sessiz- lik biliyorum. Bu hafta Dünya Çevre Haftası: Doga ile diğer canlılarla birtürlü uyum içinde yaşamasını becere- meyen insanlan uyarmak için güzel bir olanak. Ke- diler arasında bir dilekçenin dolaştığını duyuyo- rum. "Biz aşağıda imzası bulunan kediler..." diye başlryormuş. Sonrasını tahmin edin bakalım... Yanıldınız işte. Bu öyle dilekçelerden değil. Ma- sum mu masum; Meclis'te bekleyen Hayvan Hak- lan Yasası'nın bir an önce çıkmasından başka bir amacı yok. Gene de kuşkulu gözlerle süzülüyor- muş dilekçeyi dolaştıran kediler. Etraf acaip ses- siz... Geçenlerde bir grup hayvansever, Cumhurbaş- kanımızı ziyaret edip destek istemiş. O da pek ilgi göstermiş, elinden geleni yapacağını söylemiş (Ben gazetecilerin yalancısıyım). Eh, artık birşeyler de- ğişir belki derken ne görelim. Baba'nın geçtiği yol- larda taze kurban edilmiş develer dizim dizim. Hayvanseverler, sonunda çareyi Hikmet Çetin'i yılın politikacısı ilan etmekte bulmuşlar. Haksız da sayılmazlar hani, insanlann telef olmasını engelle- yemiyorsa da en azından seçim gezilerinde hay- vanlann kurban edilmesini engelliyor sevgili Çetin. Biliyorum, "Sen şimdi develeri bırak, Ayasof- ya'nın kedisinden haber ver" diyorsunuz. Nasıl- mış, neler anlatıyormuş, merak ediyorsunuz. Ama faydasız. Ayasofya'nın kedisinin ağzını bıçak açmı- yor. Bi suskunluk, bi suskunluk... Sessizlik tüm köşeleri tutmuş. Kırk yılda bir, bu sessizliği yırtan bir çığlık duyuluyor. Tüm kediler ku- lak veriyor mu bu çığlığa, emin değilim. insanlaria bir arada yaşaya yaşaya tüm huylarını kaptık gali- ba. Oysa, eskiden nasıl da duyarlıydık etrafımızda olup bitenlere... Şimdilerde sessizlik egemen. Kedi kardeşlerime bir çağrı ile bitirmek istiyorum bu yazıyı; yirmi yazann ortaklaşa yazdığı "Dûşün- ce Özgühüğü ve Türitiye" kitabına birer imza da biz ataJım. Bakın nasıl anlatıyor Orhan Pamuk, çev- remizde gitgide yoğunlaşan sessizliği: "Korkulu ruyalara uygun düşen bu sessrzliğin en dehşet verici yani, kendini olağan göstermesi. Kimsenin kimseyidinlemediği ve hen\esin kendihi- kâyesini acımasız bir bencillikle anlattığı birgürijl- tûnüniçinde, biriçgûdüyie içinekapananruhumu- zun arayacağı bir sessizlik bile olamtyorbu. Ne bir iç huzuru veriyor ne de bir kurtuluş duygusu. En inanılmayacak haber görûntûlehni verin\en sesi duyulmayan bir bozuk televizyonayapabileceğimiz gibi, sarsa sarsa bu sessizliği 'düzeltmek' geliyor bazan içimizden. Bazan da gönneye devam etti- ğimiz şeylere sırtımızı dönerek bu korkunç sessiz- likten kurtulabileceğimizi sanıyomz. Çûnkû tanık olmak da hemen bir çeşit suç ortaklığına, dahası suçun kendisine dönûşûyor. Daha da kötûsü, ağ- zımızı heraçmaya kalkışımızda bu sessizliği boza- cağımıza ona katıldığımızı fark etmek, artık bizi te- laşlandırmıyor da. Bir korioılu rüyada olduğumu- zu bilerek birköşeye çekilmiş, rüyayı bitirecek çığ- lık kimden çıkacak diye bekliyonız." YAPI KREDt GENÇLİK FESTİVALİ BUGÜN: 19.30 Cemal Reşh Rey Konser Saionu: Fazıl Say (piyano) YARIN: 19.00 Aya Irini: Gheorghe Zamıir (panfhlt) Nejla Egemen'n resim sergisi • Kültür Servisi - Nejla Egemen 'in Galeri Oda'daki resim sergisi sürüyor. Çocukluk ve gençlik yıllannda fark edemediği resim yapma yeteeğini, Zuhal K. Köseler'in sanata çağnsıyla yakalayan Egemen, çalışmalanm 1988'denberi 'Yorumcular' resim atölyesinde sürdürüyor. Bugüne dek on karma sergiye katılan sanatçınm Galeri Oda'daki sergisi 16 hazirana dek açık kalacak. İNkemizin Doga Sorunları ve Erozyon' • Kûhür Servisi - TEMA (Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçladırma ve Doğal Varlıklan Koruma Vakfı) ve İFSAK (tstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörieri Kulübü) pazartesi günü 19.00'da Tank Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde ortak bir etkinlik duzenliyor. Etkinlikte TEMA Vakfı Başkanı Hayrettin Karaca'nın "Ülkemizin Doğa Sorunları ve Erozyon" başlıklı dia gösterisi ve söyleşisinin yani sıra ülkemizdeki erozyon sonınu ve TEMA Vakfı'nin çalışmalan hakkında bilgi veren bir multivizyon gösterisi yer alacak. Beymen'de, bir başka yaz sofrası • Knltür Servisi - Beymen Afcmerkez 'Home' katında gerçekjeştirilen 'Değişik Kültürlerden Sofralar' dizisi, Mina Özdoğancf nın riazıriadıgı sofra düzenlemesi ile devam ediyor. Unutulmaya yüz tutan sofra geleneklerini canlanduma amacıyla mevsimsel temalar göz önûnde tutularak hazırlanan sergilere danışmanlık da yapan Mina Özdoğancf nın sofrası "Balık Ziyafeti" adını taşıyor. Özdoğancı, masasının orijinal bir yaz sofrası olmasına özen gösterdiğini, bu nedenle yaz mevsiminin ve dolayısıyla denizin simgesi olan balık öğesine sofrasında yer verdiğini belirtiyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear