15 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 MART1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 ANI Bir çift güvercin havalansa Yanık yanık koksa karanfil Değil bu arulacak şey değil Apansız geliyor aklıma Nerdeyse gün doğacaktı Herkes gibi kalkacaktmız Belki daha uykunuz da vardı Geceniz geliyor akhma Sevdiğim çiçek adlan gibi Sevdiğim sokak adlan gibi Bütün sevdiklerimin adlan gibi Adınız geliyor aklıma Rahat döşeklerin utanması bundan Öpüşürken o dalgınlık bundan Tel örgünün deliğinde buluşan Parmaklannız geliyor aklıma Nice aşklar arkadaşlıklar gördûm KahramanlıkJar okiıdum tarihte Çağımıza yakışan vakur, sade Davranışınız geliyor aklıma Bir çift güvercin havalansa Yanık yanık koksa karanfil Değil, unutulur şey değil Çaresiz geliyor aklıma. DEFNE ORMANI K.öle sahipleri ekmek kaygusu çekmedikJeri Içın felsefe yapıyorlardı, çünkü Ekmeklerini köleler veriyordu onlara; Köleler ekmek kaygusu çekmedikleri için Felsefe yapmıyorlardı, çünkü ekmeklerini Köle sahipleri veriyordu onlara. Ve yıkıldı gitti Likya. Köleler felsefe kaygusu çekmedikJeri tçin ekmek yapıyorlardı, çünkü Felsefelerini köle sahipleri veriyordu onlara; Felsefe sahipleri köle kaygusu çekmedikleri tçin ekmek yapmıyorlardı, çünkü kölelerini Felsefe venyordu onlara. Ve yıkıldı gitti Lıkya. Felsefenin ekmeği yoktu, ekmeğin Felsefesi. Ve sahipsiz felsefenin Ekmeğini, sahipsiz ekmeğin felsefesi yedi. Ekmeğin sahipsiz felsefesinı Felsefenin sahipsiz ekmeği. Ve yıkıldı gitti Likya. Hâlâ yeşil birdefne ormanı altında. MeKh Cevdet kıblesiENtSBATUR Melih Cevdet Anday'ın, sık sık şair ile aydın arasındakj ilişkiyi sorgulayan denemeler kaleme aldığı bilinir. Aydinı, aydın oluşu, bir tek tavırlarla, tavır alma durumuyla tanımlamakla yetinmemiştir: Zihnin işleyiş mekanizması ve bu işleyişe eşlik eden etik tercihler bir bütün oluşturmuştur onun gözünde. Bana öyle geliyor ki, Anday'ın yaklaşımmı, tipik bir modem şair olan Octavio Paz'ın duruşuna da tipik bir antik şair olan Parmenides'in duruşuna da yaklaştıran öz bu noktada aranabılir: Kültürel haritası açısından evrensel, entelektüel konumu açısından zaman ötesiyle denkleşen bir şairle karşı karşıyayız: Onda Parmenides ve Paz kadar, Bâşö ve Petrarca, Karacaoğlan ve Ruben Daıio da kayıtlıdır. Gene de 'düşünce şairi' tamlamasıyla işin içinden çıkmak kolay değil, Melih Cevdet'e bakıldığında. Presokratiklerin felsefı şiiri ya da Vohaire'de rastladığımız şiiri felsefeye "alet etme"eğilimi ile bir tutulamaz tabii onunkisi: Daha çok EBot'un düşünce giyinmiş şiiriyle aynı düzleme ait olduğunu ileri sürmek mümkündür: Demek ki, bütün klasik donanımına, gönderme alanının tarihsel genişliğine karşın modern bir şair var karşımızda. Şairin gücü, kalıcıhğı, biraz da onu yerleştirme zorluğumuzdan beslenir: Tam tutup çerçevelediğimizi sanırız, başka yerdedir. Kadeş Savaşı'yla quantum fiziği arasında sonsuz bir güzergâha dayanan Melih Cevdet'in şiirini en iyisi, ait olacağı geleceğe salıvermemiz belki de. Onda bizi zorlayan, bir ölçüde de yazısının gövdesi olmalı diyorum: Romanlar, oyunlar, denemeler, gezi metinleri, çeviriler ile merkezdeki şiirden halka halka yayılan, karmaşık bir külliyeye dönüşen o harfobur dünyada kaybolmak işten değil aslmda. Büyük bir avantajı var okurun, Anday'ı izlerken: Geriden gelen, eskimiş, ölçütleri hırpalanmış bir ses, bir söz alış duyup dinlemiyor. Büyük bir dezavantajı da var ama: Hâlâ, çoğu zaman, bir öncünün atak, ileri çıkmış optiğiyle önüne çıkıyor. Melih Cevdet Anday, hiçbir satınnı kaçırmadan izlemeye çalıştığım ender olgun kuşak şair-yazarlardan biri. Sadık okuru olarak, ikide bir beni tedirgin ettiğini hemen söylemek isterim: Yaşının ilerlememesine bakıp yaşımın ilerlemesinden, ilerliyor olmasından korkuyorum açıkçası; Melih Bey, yazı pratiği, düşünce pratiği ile zaman teorisirû doğruluyor. Her yazısında, dilediğimiz an dev bir yangına devirebileceğimiz bir, birkaç kıvılcım örtünüyor ya da açığa çıkıyor. Son yıllarda, cüretle bilgeliğin müthiş titiz bir denge yarattığına tanık oluyonız metinlerinde: Sipsivri bir fıkir, yumuşak bir sentaksın içinde fir dönüyor. Melih Cevdet Anday: Yazınsal pusulamızın kıblesi. Melih Cevdet Anday 80 yaşındaKültür Servisi- PEN Yazarlar Der- neği, bu akşam saat 19.00'da Atatürk Kültür Merkezi'nde, Mefih Cevdet Anday'ın sekseninci yaşını kutlamak üzere bir toplantı düzenleyecek. Top- lantıya konuşmacı olarak tlhan Sel- çuk, Emre Kongar, Memet Fuat, Ay- şegül YükseL Afşar Timuçin ve Şük- ran Kurdakul katılacaklar. Yıldız ve MüşfikKenter'in "Mika- do'nun Çöpleri" oyunundan bir bö- lüm sunacaklan toplantıya, Çağdaş Bale Topluluğu ile Melih Cevdet An- day'ın şiirlerinden bestelenen şarkıla- n okumak üzere MeKke Demirag ile Hüseyin Başaran da katılacaklar. Ay- dın Hatipoğlu, Atilla ErgüL Güben Tuncer ve Candan Sabuncu da An- day'ın şiirlerinden ömekler sunucak- lar Orhan Veli ve Oktay Rifat'la lisede tanışü Öte yandan PEN Yazarlar Derneği, şiirimizde tarihsel bir yeri olan 'Ga- rip' akımının kuruculan Orhan VeK, MeBh Cevdet ve Oktav Rifat'ın 1941 yıhnda yayımlanan 'Garip' adlı kitap- lannın tıpkıbasımını bugün piyasaya çıkanyor. Melih Cevdet Anday, babasının ye- deksubaylığını yaptığı sırada, Çanak- kale'nin bir köyünde doğdu (1915). Çocukluğu, ailesinin Kadıköy Baha- riye'deki evinde geçen Melih Cevdet, ilkokulu eski Fenerbahçe Stadyu- mu'nun yanındaki taş mektepte, orta- okulu Kadıköy Sultanisi'nde bitirdi. Babasının görevi dolayısıyla lise öğ- renimini Ankara'da, Ankara (Gazi) Lisesi'nin dokuzuncu smıfinda sür- dürdü. 7. A N K A R A U L U S L A R A R A S I F l L M F E S T Î V A L t : Gün, Montand filıııleıimıı CUMHUR CANBAZOĞLU 7 Ankara Uluslararası Film Festıvah'nin bugünkü programında, adına toplu gösteri düzenlenen Yves Montand'nın filmJen öne çıkıyor Montand bölümünde yer alan altı filmden Korkunun Bedeli, Cesar ve Rosalie ile Savaş Bitti'yı ızleyebilecek sinemaseverler. Polısiye, politik ve komedi diye kabaca üç sınıfa aynlabıleck Montand filmlennden Korkunun Bedeli, yönetmeni Henri- Georges Clouzot'ya Cannes'dan ve Berlin'den en iyi fılm ödüllerini getiren, 1953 yılının en iyi siyah- beyaz çalışmalanndan biri. Film iki bölümden oluşuyor; yönetmen ilk bölümde Guetamala'nın dış dünyayla pek ilişkisi olmayan kasabası Las Piedras'taki yaşantıyı gözler önüne seriyor. Kasabada orman kanunlan hâldm Kasabada orman kanunlan hâkim. Halkın sabahtan akşama sömürüldüğü bir ortamda kaba kuvvet ayakta kalabilmek için tek geçerli yöntem. Ikincı bölümde kasabaya beş yüz kilometre uzaklıkta bir petrol kuyusunda yangın çıkıyor. Yangının söndürülmesi için kuyunun havaya uçurulması, bunun için de nitrogliserin yüklü iki kamyonun zarar görmeden bölgeye ulaştınlması gerekiyor. 2000 dolar karşılığı bir işçi, bir FESTtVALDE BUGÜN Kavaklıdere Sineması 'Miizik Odası" (12 15). 'Chanılata' (15 00), 'Hedd Wyn'(19 00), 'Apunun Dünyası'(21.30) Kjzıhrmak Sineması 'Umut' (12.15), 'Dere & Sokağa Çıkma Yasağı' (15.00). 'Savaş Bitti' (19.00), 'Korkunun Bedeh" (21 30) Megapol Kültür Sanat Sıtesı 'Batık Aşklar Mü- zesi'(12'5)/Söyleşi (Kaan Girgin). 'Bulırçma' (15 OOySöyleşı (Artun Yeres), 'I5' (19.00)/Söyle- şı (Anmet Akıncı). 'Cesar *e Rosalie' (21.30) Fransız Kültür Merkezı 'Yaşasın Kısa Film- Türkiye'( 12 00), Aslında Hepimiz Aynı Dili Ko- nuşuyoruz' (15 00-17.00) Alman Kültür Merkezi Ulusal Belgesel Fılm Ya- nşması (13.00). 'Portreler'f 16.00) FESTtVALDE YARIN Kavaklıdere Sineması. Tutknlar' (12.15). 'Rns- sian Pizza Blues' (15 00), *Zeytinükierin Içinden' (19.00). *AiI«'(2130) Kızılırmak Sineması 'Bengisu & Aç Gözünü Jack'(12 15). 'İlk Aşk' (15 00). 'B«e l\umsuz Derler'/'Saygu Bir YaşamV'L'yumsuzlardan Yu- pOere' (19.00) Megapol Külmr Sanat Sıtesı Aylak- lar' (12.15)/Söyleşı (Altuğ Savasal). 'Balkan Bal- kan' (15.00)/Söyleşı (Zafer Par). 'İkarusun t'$i'( 19.00). 'Vincent, François, Paul ve Dtğerle- ri' (21 30) Fransız Kültür Merkezi 'Yaşasın Kısa Film-lspanya'(12 00), Uluslararası Canlandırma Fılmlen Yanşması (14.00). 'Portrder' (15.30), 'As- lında Hepimiz Aynı Dili Konuşuyomz' (17.00), 'Kırmızı Çember' (18 00) Alman Kültür Merkezr Ulusal Belgesel Fılm Yanşması (13.00). Caser ve Rosalie'nin başroUerinJ Yves Montand ile Ronry Schneider canlandınyor. duvarcı, bir Alman ve Parisli bir macera tutkunu bu tehlikeli görevi yerine getirmek için yola çıkıyor... Korkunun Bedeli çok sert sahneleri, gerilim dolu anlatımı ve unutulmayacak ustahktaki karakter analizleriyle Clozeut'nun bir başyapıtı. Montand'nm üç fılmi içinde seçilebilecek ilk yapım Korkunun Bedeli. Savaş Bitti ise Montand'nm politik çalışmalan içine sokulabilecek, çok teknik ve 'ağır'bir film. Diego adlı bir tspanyol devrimci; Fransa'da sürgündeyken geçmişini, yaptıklannı, yapacaklannı bir bir değerlendiriyor. Kafası çok kanşık, hem devrimi hem de hayatındaki kadınlan düşünüyor. Bir eylemci olarak fazla bir şey gerçekleştirmemenin sıkıntısını yaşıyor. Franco rejiminden kaçan politik sığınmacılann 30 yıldır baskıcı rejime karşı verdiği savaşın bir prototipi Diego... 1966'da Fransa adına Cannes'a katılması Franco tarafından engellenen Savaş Bitti, ABD'den getirdiği New York Film Eleştirmenleri ödülüyle Cannes yöneticilerine anlamlı bir yanıt vermişti... Günün üçüncü Montand fılmi bir komedi. Kanşık iüşküer yumağı Cesar ve Rosalie tam bir kanşık ilişkiler yumağı. Rosalie, David'den aynldığına çok üzgün, kalkıp Ântoine ile evleniyor; ama yürütemiyor. Hayatına Cesar giriyor. Yıllar sonra ufukta eski sevgili David görününce Rosalie bu kez Cesar'a sırt çeviriyor. Aslında Rosalie kimi daha çok sevdiğini bilmiyor, o sevmeyi seviyor. Rosalie iki erkekten de bıkınca Cesar ve David'e kader birliği yapmaktan başka birşey düşmüyor... Şarkıcılığıyla, Prag işgalinden sonra Marksızmden uzaklaşan politik görüşleriyle, sinema serüveniyle 20. yüzyılın en önemli sanatçılanndan biri olan Yves Montand filmografisinin özenle seçilmiş örneklerini kaçırmamak gerek. Einstein'ın gününıüzdeki işlevi... Kültür Servisi- Albert Einstein, "tn- sanlar kemiklerime tapınmasın" diye, cesedinin yakılmasını istemiştı. Şuan- da, Walter Matthau, güzel yeğenı (Meg Ryan) ile pek de zeki olmayan hoş bir araba tamircisinin (Tim Robbins) ara- sını yapmaya çalışan profesörü, kıt akıllılığın hafıf ve duygusal birbiçim- de ele alındığı "IQ" adlı fılmde canlan- dınyor. Filmın reklamında "Kalp, görelilik kuramından daha önemlidir^deniliyor. Oysa tarihsel açıdan doğruluk değeri olmayan bir söz bu: Einstein'uıevlilik- leri, onun denklemlere duyduğu tutku yüzünden, güçlükler ve yanlışhklar içinde çöktü, gitti. Afışte de, benzer sekilde hatalı bir slogan kullanılıyor: "Einstein, aşk tannsını ojnarsa, nere- de bir aksilik çıkabiBr ki?" tngıliz The Independent gazetesin- de, Einstein'ın günümüzdeki işlevi ve aptallığm yüceltildiği filmler eleştirili- yor: Ölümünün üzerinden geçen 40 yıl boyunca. Einstein'ın yüzü, bilgisayar- lann, Carlsberg biralannın ve kadın ço- raplannın satışında kullanıldı. Hatta Califomia'daki bir reklam şirketi, onun adını tescilli bir markaya dönüştürdü. Einstein, hâlâ, düzenli olarak, tişört- lerde, fincanlann üzerinde, afişlerde. pop şarkılannda ve operalarda ortaya çıkıyor. Einstein'ın perdeye ya da sahneye aktanlış şekli, toplumun eğılim ve kay- gılanndaki değişiklikJeri gösteren il- ginç birbarometre gibi. Huzur ve inan- dıncılığm ortadan kalktığı bir dünya- da, Einstein nasıl olur da. duygusal bir komedinin kahramanı olabilir? "IQ"nun yönetmeni Fred Schepisi, profesörü çevreleyen söylencenin tu- hafyönlerini vurguluyor. Einstein, ara- da sırada, hoş vecizlerini dile getiriyor ("Tann, evrenle barbut ovnamaz"), ama genellikle sevinç çığlıklan atarak Harley Davidson motorsiklet kullanı- yor ve "Amerikah otanak harika!" di- yerek keyifle dondurma yiyor. Albert Enstein, tiksindiğini ve kü- çümsediğini söylediği her şey sayesin- de, bir söylenceye dönüşüyor. Ayakka- bılannı bağlayamayan, fotoğrafi çeki- lirken dilini çıkaran ve her gün ne gi- yeceğini düşünmemek için dolabında a>-nı giysilerden birkaç tane bulundu- ran dâhi; masumiyeti, tuhaflığı ve gör- kemi çekici bir şekilde birbirine kanş- tınyor. Çağımızda, Einstein en temel gerek- sinimlerimizi karşılıyor: Noel Baba, Tann ve Forrest Cump'ı birleştinyor. O, yalnızca anlaşılmayan değil, aynı zamanda herkesi dehşete düşüren denklemleryaratmasıyla anımsanacak. Aptallığın verdiği eğlence Ameri- ka'yı kasıp kavururken ("Fomest Gump", 13 dalda Oscar'a aday göste- rildi), Einstein, bir kez daha tanımlanı- yor: Bu kez akılsızlığın dâhisi olarak. Sınırsız zekâsı, çeyrek kıt akıllılığı sa- yesinde, hoşa giden bir hale sokuluyor. "IQ" fılmi, izleyiciye, budalalığın, ef- sanevi bir varoluş biçimi olduğunu ve bu yüzden, Einstein'ın bile, yeğenini, saf birisiyle evlendirmek için çaba har- cadığını söylüyor. Bu da bir başan sayılabilir: Kendi aptalhğımıza özür bulup onu geçerli kılmak için, Einstein'ı kullanmak. Bü- tün kavrama yeteneğiyle, Einstein bi- le, ölümünün üzerinden geçen bunca zaman sonra, hâlâ nasıl bir işe yaradı- ğını görünce, herhalde çok şaşınrdı. Burada onuncu sınıftaki Orhan Ve- li ve Oktay Rifat'la tanıştı, arkadaş ol- du. Şiınmizin yenileşmesini sağlayan 'Garip' hareketı bu arkadaşlıktan. bu rastlantıdan doğdu. Liseyi bitirince önce Hukuk Fakül- tesi'ne, ardından Ankara Oniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'ne ya- zıldıysa da öğrenimini sürdürmedi. Bir yandan da Devlet Demiryolla- n'nda memur olarak çalışıyordu. Bu kuruluşun olanaklanndan yararlana- rak sosyoloji öğrenimi görmek üzere Belçika'ya gitti. Oç ay sonra döndü ve Aydın'da askerliğini yaptı. ilk şiiri 'Ukde', 1936'da Varlık der- gisinde yayımlanmışrı. Daha sonra, Yaşar Nabi. yeni bir anlayışı getiren Melih Cevdet, Orhan Veli ve Oktay Rifat'a derginin orta sayfasını ayırmaya başladı. 1941'de tek kitap olarak Orhan Veli'nin imza- sı ve önsözüyle yayımlanan, bu üç şa- irin şiirlerini kapsayan 'Garip' daha sonra, aynı zamanda yeni şiir hareke- tınin adı oldu. 'Soku* olduğu için işten aüldı Askerlığınden sonra Hasan ÂU Yü- cel'in önerisiyle Milli Eğitim Bakan- lığı Neşriyat Müdürlüğü'nde memur- luğabaşladı. tkinci kez askere alındı. daha sonra Ankara Kitaphğı tasnif memurluğunda çalıştı. İki yıl sonra bu görevinden aynlarak Istanbul'a döndü. Akşam gazetesinde iç sayfa sekre- terhğiyle basın yaşamına girdi. Gaze- tenin sanat-edebiyat sayfasını da ha- zırlıyordu. 'Solcu' olduğu için işine son verihnce Doğan Kardeş Yayınla- n'nın kitap bölümüne gırdi; çeviriler yaptı, kitaplann baskı işleriyle uğraş- tı. Aynı ne- denle bu ış- ten de çıka- r 1 I d 1 . 1958'deCi- had Baban \c Semih Tanca'nın yönetimin- deki Tercü- man gazete- sinde, Yaşar Tellıdede adıyla köşe yazılan yazma- ya başladı. Bir ay kadar da kendi adıy- İa yazdıktan sonra, bu işine de son ve- rildi. Büyük Gazete, Yeni Tanin ve Ik- dam'da kendi imzasıyla da, Yaşar Tel- lidede, Niyaz Niyazoğlu, Murat Tek, vb. takma adlarla da köşe yazılan ve denemeler yayımlayarak geçimini sağlayan Anday, aynca takma adlarla tefrika romanlan da yazdı. 1960'tan sonra NadirNadi'nin öne- risiyle Cumhuriyet'te yazmaya başla- dı. Kendi adıyla yazdıgı dört romanı ile anılan da önce Cumhuriyet'te ya- yımlandı. Çok sayıda yapıt lstanbul Belediye Konservatuvan Tiyatro Bölümü'nde fonetik-diksiyon öğretmenliği yaptı, LCC özel tiyatro okulunda mitologya dersleri verdi. 1964-69'da TRT Yönetim Kurulu üyeliğinde, 1979-80'de Paris'te eği- tim müşaviıiiği görevinde bulundu. Yapıtlan arasında, Garip, Rahaü Kaçan Ağaç, Telgrafhane. Yan Yana, KoUan Bağh Od\ sscus, Göçebe Deni- zin Üstünde, Teknenin Ölümü, Söz- cükler, Ölümsüzlük Ardında Gılga- mış, Tanıdık Dünya, Güneste (şiir); Dogu-Batı. Konuşarak, Gelişen Ko- medya, Yeni Tannlar, Sosyaüst Bir Dünya, Dilimiz Üstüne Konuşmalar, Maddecilik ve Ülkücülük, Yasak, Pa- ris Yanlan, Açıkhğa Doğru, Sevişme- nin Güdüklüğü ve Yüceliği (deneme); Nlikado'nun Çöpleri, Dört Oyun, Ölümsüzler. tçerdekiter (oyun): Ay- laklar.Gizü Emk, tsa'nın GüncesL Ra- zrye,Yağmuıiu Sokak, Dullar Çıkma- n (roman); Akan Zaman Duran Za- man 1 (anı); Sovyet Rus>a, Azerbay- can, Ozbekistan, Bulgaristan, Maca- ristan (gezi) ve çevınlen bulunuyor. BUAŞAMADA ŞUKRAN KURDAKUL 80. Yaşında Melih Cevdet Katlanmaya çalıştığımız şu zor zamanlarda bile iyimser- lik ağaçlanmın ender yaşanan bir sevinçle rüzgârlandığı- nı duyuyorum: Melih Cevdet seksen yaşında. Melih'in seksen yaşını kutlamak neden bir utku şölenin- deymişim duygusu yaratıyor bende. Bunca yıl, bilgelere özgü sabırla, aykın toplum güçleri karşısında düşünme inadını yitirmedıgi için.. Bunca yıl" sürecini, ilk şiirlerini yayımladığı 1936'lardan başlayan bir zaman diliminin oluşturduğunu biliyoruz. Kaç dönemin sancılarını içinde taşıdığını da biliyoruz. Sabahattin Eyuboğlu, "Tanzimat, Batı düşüncesinin ürûnlerini yanlış çevirilerie öğretmeye ça//£fr"demişti. Cumhuriyet, kendi içindeki yasakçılığa karşın. en azın- dan doğru olanı öğrenme yollannı açtı öğrenmek ısteyen- lere. Melih Cevdet ve kuşağının az sayıda düşün, edebiyat adamını düşünsel iç dinamiğimizin öncüleri saymamız bundandır. Birincil özelliği ezberin kolaycılığına kaçmamaktı bu ku- şağın. Ikincisi, yeniden korkmamak. Garip hareketi Nâzım Hikmet'le, 1941'lerde de "Tann Şair" sayılan, Yahya Kemal'in varlığına karşın yeniyi ara- ma cesaretınin ürünüdür. Garip'çilenn tepkileri ve atılganlıklarıyla şiiri raydan çı- kardıklannı söyleyenleryanılmışlardır. Garip, alışılmıştan öç almanın ilk aşamasıydı şiirimizde. Orhan Veli en alışılmamış şiirleri yazdığı yıllar, Ömer Hayyam'dan, aynı ölçüyle, rubailer çeviriyordu. Melih Cevdet, EdgarAllan Poe'nun güzelim "Annabel Lee"şi- irinı. Eskimeyen eskiyle sorunları yoktu ki Garip'çilerin. Böyle olduğu için üçü de ilk kıtaplannın mürekkebi ku- rumadan değiştırdiler şiirlerini. Rahatı Kaçan Ağaç (1948), Telgrafhane (1952), Yan Va- na (1956)... Garip (1941) sonrası Melih Cevdet şiirindeki değişime tanıklık eden üç önemli yapıtın adıdır. Bu kitaplanna aldığı çoigu şiirde "kimizaman realiteyian- lamamızın en göze çarpan belirtisi" olarak tanımladığı güncele yaklaşma eğılimi ağır basar Melih Cevdet'in. Tohum, Yörük Mezarlığı, Anı ve şimdilerde ezgisi kala- balığın dilinden düşmeyen Şinanay bu yıllann ürünleri ara- sındadır. Hem içerik hem biçim yönünden kendini sınırlama ge- reğini duymamak.. Melih Cevdet'in bu dönemini belirleyen özelliği böyle ta- nımlayabiliriz. Kollan Bağlı Odysseus (1963) ise kitabın yayımlandığı yıl, Orhan Kemal'in de vurguladığı gibi Melih Cevdet'in "sanatında kendi kendını aşan bir şiir" olarak karşılanmış- tı. Düşünle söyleyiş arasındaki dengenin olabildiğince ger- çekleştirildiği bu uzun şiir dolayısıyla yaptığımız söyleşi- den birkaç satır vermek istıyorum: "Bir şiirin özü, diyelim felsefesi felsefe ölçüleriyle eleş- tihlirse ondan istenen doyurucu sonuç belki de alınamaz. Çünkü o, kendi başına bir felsefe değil, belli bir felsefe- nin hizasında takınılmış somut bir davranıştır, insanı bü- tünüyle kavrama çabasıdır." (Ataç dergisi, sayı 12,1963) Melih Cevdet'in "ben" dolaylarında dolaşarak insanı bütünüyle kavrama çabası Kollan Bağlı Odysseus'tan son- raki döneminin de genel özelliğidir diyebiliriz. Bu yargıyı Çağdaş Türk Edebiyatı'nda şöyle açıklama- ya çalışmıştım: Şiirin yarattığı düşünsel ortamda eski-yeni, geçmiş za- manla yaşanan zamanın geçırdiği aşamalardan bağımsız olarak bir arada bütünselliğe kavuşmuş gibidir. Bilinen dünyanın tarihselöğeleriyle şairin yaratmaya çalıştığı dün- yanın yaşanmakta olan öğeleri birbirini tamamlamaya ça- lışırlar bu bütünsellik içinde. Eski, ölümsüzlüğe doğru bir tırmanış hevesı gibi sönüp kalmıştır dağlann bulutlara özendiği çizgilerde. Yeniyse sorulann oltasına tutularak kendini ve tarihsel olanı araştırmakzorundadır. Bu neden- leeskiye, tanhselliğini yitırmemiş olana özgü öğelerle, ça- ğın insanına özgü öğelerin bihikteliği vardır bu şiiherde. Çağın insanı sorulan, kaygılan, unutamadıklan ile algıla- dıklannın yörüngesinde kendisini arar görünür." (Cilt, 3. Sf. 209) Elli dokuz yıllık şiir uğraşından büyük utkuyla çıkan Me- lih Cevdet'in denemeleriyle, oyun yazarlığı ile de yakın ta- rihimizin vazgeçilmezleri arasındaki yerini biliyoruz. 1964'te Orhan Kemal iki arkadaşı ile biriikte "Komünist Partisi'ne bağlı birhücre kurma" savıyla tutuklandığı za- man Melih Cevdet, Türk Edebiyatçılar Birliği başkanıydı. Ben, genel sekreteri. Olayı "protesto" amacıyla düzenlediğimiz toplantıda konuşmasını, okuyacağımız tümceyle bitirmışti Melih: "Orhan Kemal'i yaratan bir toplumun geleceğinden umut kesilemez." Sevgili dostumun 80. yaşını kutlarken, ben de yazryı şöyle noktalamak istiyorum: Melih Cevdet'i yaratan bir toplumun geleceğinden umut kesilemez... Opera sanatçısı Nejat Boren öldii • Kültür Servisi- lstanbul Devlet Opera ve Balesi sanatçılanndan Nejat Boren, geçirdiği kalp krizine yenik düşerek, dün öldü. 52 yaşmdakı sanatçı, Ankara Devlet Konservatuan'nda eğitim görmüş. kariyerine Ankara Devlet Operası'nda başlamışrı. Sanatçı uzun süredir lstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin kadrosundaydı. Özellikle "Rossini'yi Sever misiniz?" temsilinde başanh bir performans gösteren sanatçı, opera dünyamızın renkJi simalanndandı. Nejat için Boren, bugün saat 11.00'de Atatürk Kültür Merkezi'nde bir tören düzenlenecek. 14.Ukıslararası lstanbul FRm Festivali için rezervasyonlar başlıyon • Kültür Servisi- lstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından gerçekleştinlecek olan 14. Uluslararası Film Festivali'ne ait broşür ve rezervasyon formlan yanndan itibaren Atatürk Kültür Merkezi gişeleri ile ilgilı festival sinema gişelerinden temin edilebilecek. Doldurulmuş rezervasyon formlan 18-20 mart tarihleri arasında her gün 10.00-19.00 arası, Atatürk Kültür Merkezi ön fuayesinde festival görevlilerine teslim edilecek. Rezerve edilen biletler 25-28 mart tarihleri arasında Istiklâl Cad. Luvr Apt. No: 146, Kat: 1, Vakıf Merkezi'nde kurulacak olan sinema gişelerinden alınacak. Mitos Yayınları'ndan yeni kitaplar • Kültür Servisi- Mitos Yayınlan. mart ayı içinde kitapseverlere yeni yapıtlar sunuyor. Nezihe Menç'in on yıl aradan sonra yazdığı yeni oyunu 'Cin Sabahta', bunlardan ilki. Kitap, yaşamda mutluluğu yaklaşamamış, duyarlı, sevecen iki kadmın hüzün dolu öyküsünü anlatıyor. Herbert Achtembusch'un 1994 yıhnda Almanya'da Alman dilinde yazılmış en iyi oyun seçilen 'Çorap ve Cizmeleri' adlı oyunu da yayımlanacak yeni yapıtlar arasında yer alıyor. Aynca Stanislavski'nin Çehov'un 'Oç Kızkardeş' adlı oyununa ait reji defteri, Giorgio Sterhler'in 'Insanca Bir Tiyatro' kitabı da bu ay yayımlanacak. 'tnsanca Bir Tiyatro', ttalyanlann en önemli tiyatro adamının tiyatro anlayışmı, deney ve gözlemlerini aktardığı yazılannı bir araya getiriyor. George Bataille'ın politik romanı 'Mavi Gökyüzü' ile 'Gözün Hikâyesı' romanı da yeni kitaplar arasında.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear