23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 ŞUBAT 1995 SALI 8 DIŞ HABERLER Clinton: Yanbş • WASHINGTON (AA) - ABD Başkanı Bıll Clınton, inançlannın, sağ kanat dınci gruplar tarafından yanlış anlaşıldığını söyledi. Clinton, dün yayımlanan bır TV programında, dinci ve kürtaj karşıti gruplarla ilgıli bır soruya karşıhk verirken "Ruhuma ıyi bakabilseler, bırçoğundan daha alçak gönüllü bır Hıristiyan ğörürler"' dedi Tannya inancının samımi oldugunu kaydeden Clinton, "Ahlakı yapımı sorgulayan bu gruplar tarafından yanlış anlaşıldım" şeklinde konuştu. Fransa'dan tran ve Irak'a suçlama • PARİS (AA) - Fransa Savunma Bakanı François Leotard, Ortadoğu'daki isrikrarsızlıktan Iran, Irak ve Libya'nın sorumlu oldugunu söyledi. Leotard. Pans'te "Akdenız'de Banş" konferansında yaptığı konuşmada Suriye'yı, Lübnan'ın kontrolünü elinde tutmakla suçladı. Ortadoğu banş sürecinin Avrupa yerine, ABD liderliginde yürütülmesini "şanssızhk" olarak nıtelendıren Leotard, "Dığer bır şansızlık da bölgedeki istikrarsızlığınasıl sorumlulan olan ülkelerin, Libya, Irak ve lran'ın bu sürece dahil olmamalandır" dedi. Savaş ve dostkık • ANKARA / BAKÜ (AA) - Kafkaslardaki en önemli huzursuzluk noktalanndan bırini oluşturan Ermenı-Azeri çekişmesine rağmen, bu iki Ülkenin uçaklan hava ulaşımı ıçin her gün defalarca birbirlennin hava sahasım kullanıyorlar. Havacılık kaynaklan. Nahcıvan'dan Ermenistan üzerinden Azerbaycan'ın başkenti Bakü ile Gence kentine günde karşılıklı altı sefer yapildığını, Ermenistan'dan da yine karşılıklı olarak Orta Asya Cumhuriyetleri'ne günde altı seferin Azeri hava sahası üzennden yapıldığının belirlendiğini ifade ediyorlar. NATO patronuna yolsuztuk IBRÜKSEL(AA)- Belçıka'nın 1988 yıhnda ltalya'dan aldığı Agusta hehkopterlerinin ihalesinde yolsuzluk yapıldığı ıddialan şimdi de helıkopterlerin alındığı tanhte Ekonomı Bakanlığı yapan NATO Genel Sekreten Willy Claes'i tehdıt ediyor. Savcılık. ıthamlannı geçen hafta tutuklanan şahısların ifadelenne dayandınyor. NATO Genel Sekreten Claes, 1988 yılında. ekonomı bakanı olarak Agusta helikopterlerinin alım dosyasmı mcelediğıni ve onayladığını bildirdi ve "Çıkan dedıkodulardan sonra 1993 yılında sorgu hâkımi ıle görüştüğünü ve bilgı verdiğıni" ıfade ettı. Fransa'da telefon skandalı • STRASBOURG (AA) - Fransa'da Elysee Sarayı'nda güvenliği sağlamak ıçin kurulan anti-terör kuruluşunun. 5.184 kışinin telefonunu dinledıği bildirildi. Elysee Sarayı'nda fcüvenliği sağlamak için kurulan özel polis ör gütünün, fcnlü gazeteci politıkacı, yazar fe avukatlan dinlediğinin fnlaşılmasından sonra geçen jıl söz konusu örgütün »orumlulan hakkından adli Joruşturma açılmıştı. HoRanda'da saldırı • AMSTERDAM (AA) - Hollanda'nın Rotterdam kentinde. oturan bir Türk, âün sabah otomobiline yerleştirilen bombanın patlaması sonucu öldü. Güvenlik bırimlerinin açıklamasına göre adı Erol Çevık olan Türk, dün sabah arabasına konan bombanın patlaması sonucu öldü. Şiddetli patlama sonucunda VolksAvagen marka araba paramparça olurken çevredeki evlerin camlan kınldı ve araçlar hasar gördü. Olay yerinde ölen Türk'ün 32 yaşında olduğu bildirildi. i "UIZT R A V E San Christopal Katedrali'nin önünde toplanan Başpiskopos Samuel Ruiz taraftarian, tutucu güçlerin atüğı taş ve sopalardan kendilerini kommaya çabalıyor. Meksika <da Zapatista bölünmesi• Zapatista yanlılanyla Zapatista karşıtlan arasında çatışmalar oldu. Çok sayıda yaralı var. Dış Haberier Servisi - Mek- runda kaldıkiannı bildiriyor. sika'nın Chiapas eyaletınde hü- kümet güçlerine karşı ayaklanan yerlileri destekleyen Başpisko- pos Samuel Ruiz taraftarian ıle ayakJanma karşıtı Sivtl Cephe üyelen arasında çıkan çatışma- larda onlarca kışı yaralandı. Görgü tanıklan, San Christo- pal'de bulunan kilıseye taş ve sopalarla saldıran aşın sağcı Si- vil Cephe uyelenne polısın mü- dahale etmedığını. kilisenin çevresınde "banş çemberi" oluşturan Başpiskopos yandaş- lannın kendılenni korumak zo- Ruiz taraftarlannı bölücü ve şid- det yanlısı olmakla suçlayan sağcılar. bu gösteriye "Ordu Günü" aduıı verdiler. 70 yaşındaki Başpiskopos Ruiz, 'Ulusal ArabuluculukKo- mitesi" adı venlen bır grubun başmı çekerek hükümet güçlen ve Zapatista Kurtuluş Ordusu üyelen arasında uzlaşma sagla- maya çalışıyordu. Saldın sırasında iki tarafın da ta$ \ e sopalardan yara aldığı, an- cak ölü veya ağır yaralı olmadı- ğı bıldiriliyor. Chiapas"ta "yok- sullann babas" olarak tanınan Ruiz'in Marksist görüşe yakın olduğu ileri sürülüyor. Chiapas'taki zengin işadam- lan ve üst düzey yöneticiler, Ru- iz'in hükümet güçleri ve Zapa- tistalar arasında 13 aydan ben süregelen çatışmalan engelleme çabalannı onaylamıyor ve ara- buluculuk girişimlennden vaz- geçmesi doğrultusunda baskı yaçıyor. Ote yandan geçtığimiz pazar günü Zapatista gerillalan, hükü- met güçlerinin Chiapas'tan çe- kilmesi doğrultusundaki çağn- sını yineledi. Gerillalar. yayımladıklan bil- diride "Hükümet. sorunu çöz- mek yerine bizleri yok etmek is- tiyor" diyor. Zapatıstalann lideri Komutan Marcos tarafından yazıldığı id- dia edilen bildiride, asilerin di- yalogdan yana olduğuna dikkat çekıliyor. Meksika Devlet Başkanı Ze- dillo, geçen cuma günü gerilla- lann askerlerin çekilmesi talebi- ni geri çevırdı. Zedillo. aynca Meksika top- raklannda herhangi birayakJan- ma hareketıne göz yummaya- caklannı kesin bır dille belirte- rek "14 aydır Chiapas merkezi yönetimin denetiminden çıknuş- ü. Ayaklanmalann yoğun oldu- ğu bölgelerde denetimi yeniden ele geçireceğiz'' dedi. 1994 yılının başında yaşam koşullannm iyileştirilmesi tale- biyle ayaklanan Meksikalı yer- liler, ne yazık ki ayaklanmanın başında gösterdikleri birliği son günlerde koruyamıyor. Tutucu ve sağcı yerli halk, yoksullann tarafını tutan Katolik kilisesi başpıskoposu taraftarlanna kar- şı çıkarakdirenişin parçalanma- sına, dolayısıyla zayıflamasına yol açıyor. Geçen hafta Zedillo ani btr kararla ayaklanmanın en yoğun olduğu Chiapas eyaletine asker göndererek asilerin ve Kuman- dan Marcos'un rutuklanması emnni vermışti. ( Bosna kasabı' Arkan evlendi ZİTORADJE (AA) - Yugoslavya'nın parçalan- masında 'büyük rol oynayan' ve 1992 yılında ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından 'savaş suçlusu'ilan edilen Sırp milis komutanı "Arkan", önceki gün si- lah sesleri arasında evlendi. Asıl adı Zelko Raznjatovk; olan Arkan'ın, söyle- diğı milliyetçı şarkılar ıle ünlenen Cecaadlı pop şar- kıcısı ıle hayatını bırleştirdiği törende. şarkılar de- ğıl, sılah seslen ön plana çıktı. Emrindekı 'Sırp kapJanlan' adlı milis kuvvetle- rin gerçekleştirdiğı dehşet venci kanlı eylemlerle, ABD Dışışlen Bakanlığı'nın 'savaş suçlulan' lıste- sinde yer almaya 'layık göriilen' Arkan'ın düğü- nünde etraf savaş alanına döndü. Düğün, Arkan ve mılislennın, ırkçı şarkılarlaün- lenmiş gelın Ceca'nın doğduğu köy olan Zıtorad- je'ye aralannda kamyonlann da bulunduğu yakla- şık 40 araçla gelmelen ile başladı. Arkan'ın kumanda ettıği mihsler köye girişte, daha önce Müslüman ve Hırvatlara karşı kullandık- lan. bol bol kan akıttıklan otomatık tüfeklen ve di- ğer tüm silahlannı bu kez 'komutanlarmın şerefı- ne' ateşlediler. Mılisler etrafı adeta savaş alanında çevirirken. Arkan da tabii ki komutan olarak boş durmadı. Sı- lahını. eski bir Sırp geleneğini yerine getirmek için ateşleyen Arkan, Ceca'nın ailesının oturduğu evin çatısına asılmış elmayı vurdu. Altı el ateş. ettikten sonra elmayı vurarak, 'görevini tamamlamanın' ra- hatlığı içinde eve giren Arkan. yapılan törenden sonra, Ceca'yı alarak kendi evine götürdü. Sırp cani Arkan'ın dünya evine girişi de şanına layık biçimde şarkılardan çok silah sesleriyle kuüandı. Konuk Yazar Kıbns için acil önlemalınmalıProf. Dr. EROL MANİSALI Kıbns Rum yönetiminin, Av- rupa Birliği'ne üyelik sürecinin başlamasının. 'Türkiye için Kıb- ns davasının sonu' olduğu. Türk kamuoyu tarafından yavaş yavaş anlaşılmaya başlandı. Atina'nın, Rumlann ve AB'nin planı şu- dur: 1) 1990 da. 'Kıbns Cumhuri- yeti olarak, adanın tümünü tem- silen' AB'ye tam üyehk başvu- rusu yaptılar. AB ne 'evet' ne de 'hayır' dıyerek dosyayı tuttu. Aslında. Rumlann, Kıbns Cum- huriyeti olarak başvoıru haklan yoktu. Çünkü cumhuriyeti oluş- turan 1959 ve 1960 antlaşmala- nna göre "Türldye ve Yunanis- tan biıükte üye olmadıklan bir uluslararası kuruluşa giremez- lerdi ve Tiirkiye'nin onayı da ge- reldyordu" Türkiye, AB üyesi değildi. Digertaraftan 1963'ten sonra adadaki cumhuriyet fiilen ve hukuken ortadan kalkmıştı. Ancak ABD, AET ve BM; Rum- lan, Kıbns Cumhuriyeti olarak tanımaya devam etmişlerdi. BM nezdinde yürütülen görüşmeler- de, adada iki ayn siyasi varlığın, bırbirlenne eşit olarak bulundu- ğu kabul edilmesine rağmen. AB ayn bir politika izlemiş ve özellikle 1989'dan itıbaren, Rumlan AB çatısı altına çeke- rek, 'yumuşak bir geçişle', Anka- ra'nın ve KKTC'nin altmdaki si- yasi ve hukuki zeminı kaydırma yolu ile adanın Rum denetimine girmesine çalışmaya başlamıştı. Atina'ya firsat doğdu 2) Tam üye yapılmadan Tür- kiye'nin sadece gümrük birliği- ne girmesi, çok büyük sakınca- lar yaratmasına rağmen. 'Türld- ye'nin gereksiz yen aşun hevesK birortamasokulmasr. Rumlara ve Atina'ya bekledılderi firsatı doğurdu. Atina, veto koydu ve vetonun kaldınlması karşılığın- da. 'Ankara'nın. Rumlann AB ife tam üyelik görüşmelerine baş- lamasına tepki göstermeyip ses- siz kalarak', dolaylı onay verme- si istendı. Dışişlen Bakanı'nm şubat ayı Londra görüşmelerin- de bu konu noktalanmış oldu. Odünün anlamı 3) Yunan vetosunun kalkma- sı karşıhğında Ankara'nın verdi- ği ödünün anlamı şudur: "Arük AB karar organlaru Brüksel'de Rumlaıia tam üyetik görüşmele- İLE DÜN VE BUGÜIM ARASINDA BİR YERDE. N C Y ASSOSR U V A SAFRANBOLU rini ne zaman başlatacaklanna karar verebifccekterdir." Görüş- melenn başlatılması ve sonuç- landınlması 3-4 yıl sürer, bu önemli değildir. Onemli olan, Türkiye'nin itirazmı çekerek ödün vermesi. ışi Brüksel'in sa- hiplenmesi ve otomatik bir me- kamzmaya. Türkiye'nin dışında bağlanmasıdır. 4) Ankara. bugünkü tutumu- nu değiştırmezse, şu gelişmeler ortaya çıkacaktır. a)- Bir süre sonra, AB Bakan- lar Konseyi, Rumlarla tam üye- lik görüşmelerinin başlangıç ta- nhini belirleyecektir. b)- Görüşmelerbaşlayacak ve kesinlikle olumlu sonuçlanacak- tır. çünkü AB, uzun yıllardan be- n Rumlann tam üye olmasına sıcak bakıyor. c)- Rumlar, tam üye olunca, Kıbns Cumhuriyeti olarak baş- vurduklan ve görüşmeler Rum- larla adanın tümünü temsilen ya- pıldığı ıçin KKTC'nin altındaki siyasi ve hukuki zemın tamamen kalkmış olacak, Kuzey Kıbns, AB tarafından Rum topraklan olarak kabul edilecektir. 5) Bugün Türk kamuoyuna, "AB Rumlan tam üye olarak ahrsa biz de KKTC'yi Türkiye ile birleştiririz" şeklinde açıkla- ma yapmanın hıçbir anlarra yok- tur. Çünkü bugün kuvvetli ve haklı pozisyondayken elimizde- ki itiraz hakkı Brüksel'e karşı kullanılmazken, yann, Rumlar- la görüşmeler Brüksel tarafın- dan Türkiye'nin, ödün verip haklannı kullanmaması sonucu otomatik bir görüşme sürecine oturtulduktan sonra kesinlikle gerçekJeştirilemez. Yapüması gerekenler 6) Iş ışten geçmeden yapılma- sı gerekenler: Yapılan hatarun düzeltilmesi için şunlar gerçek- leştirilmelidir a)- Ankara Brüksel'e derhal, "Brüksel'in Rum yönetimi Ue Kıbns Cumhuriyeti olarak de- ğiL, Rum yönetimi olarak ve KKTC'yi siyasi, hukuki ve eko- nomik olarak hiçbir şekilde içi- ne almayacak şekilde görüşme- krde bulunabileceğini'' bildiren bir mekrup gondermelı ve bu du- rum teyit edilmeden AB ile gümrük birliği anlaşmasının im- zalanamayacağı belirtilmelidir. b)- Türkiye ile KKTC arasın- da, 'savunma ve işbirliği anlaş- ması' imzalanmalıdır. 7) Bunlar yapılmadığı takdir- de, hem Kıbns feda edilmiş hem de Türkiye-AB ilişkileri yann, içinden çıkılmayacak sorunlar yumağının içine itilmiş olur. DIŞİŞLERİ BAKAINLIĞI Atamalar yine hükümeti bekliyor LALE SARltBRAHİMOĞLU ANKARA - Koalısyon orta- ğı SHP'nin, CHP ile birleşme- yi gecikmeli gerçekleştirmesi- nin ardından, Dışişleri Bakan- lığı'nda aksayan merkezdeki iç yapılanmanın bir an önce ta- mamlanması beklentileri do- ruk noktasına ulaşrı. Merkez- deki aksaklıklar devam eder- ken, AB ile geçilecek gümrük birliği konusunun ele alınaca- ğı 6-7 marttakı kntik ortaklık konseyi toplantısında, Dışişle- ri Bakanı Murat Karayalçın'ın Türkiye'yı temsil edıp etmeye- ceği netlik kazanmadı. Dışişlen Bakanlığı'nda müs- teşar krizı yüzünden Türkiye tarihinin en gecikmeli büyükel- çiler kararnamesinin ocak baş- lannda çıkmasının ardından, Dışişlen Bakanlığı kontenjanı- nı elinde bulunduran SHP'nin, CHP çatısı altında birleşmeyi gecikmeli olarak hafta sonun- da gerçekleştirmesi de bakan- lıktaki iç yapılanmayı aksattı. Türkiye'nin önemli dış poli- tika konulanndan olan bonı hatlanna bakan müsteşar yar- dımcısı Büyükelçi Temel tskh- henüz imza yetkisi verilmemış olmasının, bu konuda ışlerin düzenli yürümesini aksattıği bildiriliyor. Türkiye'nin yeni Londra Bü- yükelçisi olarak atanan Özdem Sanberk'in yerine Dışişlen Ba- kanlığı Müsteşar] ığı için adı geçen ve Başbakan Tansu Çil- ler ile iki eski dışişleri bakanı arasında sürtüşmeye neden olan Büyükelçi Volkan Vu- ral'ın atamasının henüz yapıl- mamış olması da dikkat çeki- yor. Müsteşar ve müsteşar yar- dımcılıklan dahil merkezdeki 16'ya yakın boş kadro ise, SHP'nin geleceğinin hafta so- nundaki kurultaya kadar net- leşmemesı yüzünden dolduru- lamadı. DYP ile CHP çatısı altında birleşen SHP koalisyon hükü- metinin 1991 Kasımı'nda ku- nılmasından bu yana, 3 bakan gören Dışişlen Bakanlığı'nda- ki bu yapısal değişiklikJerin gerçekleştirilememesınin, dip- lomatlann üstlenecekleri gö- revlerin ne olacağı belirsizliği- ni doğurduğu ve günlük dış po- litika işlerinin yürütülmesini cıddi şekilde aksattığı belırtili- yor. Müsteşarlık krizi yüzünden 60'a yakın büyükelçi ile ilk kez yurtdışına büyükelçi olarak çı- kacak diplomatlann atamalan- nı ilgilendiren kararname, 1.5 yılı aşkın bir gecikmeden son- ra ocak ayı içinde çıktı. Bu gecikme, Dışişleri Ba- kanlığı'nda ciddi bir yapılan- maya gidilmesı sorununu da gündeme getirdi. Büyükelçi unvanlı diplomat- lann. kararnamenin gecikmesi yüzünden merkezde yığılmala- n, düşük kıdemlı diplomatla- nn terfilerini de aksattı. Büyükelçilerden oluşan pi- ramitin üst kısmında oluşan so- runlann düşük Jademli diplo- matlann terfilenne yansıması- nın, piramitin bu alt kısmında- ki huzursuzluğu ciddı boyutla- ra ulaştırdığı behrtiliyor. DIŞ BASIN tran ve nükleer sflahlar Bugünlerde nükleer güç olmak için en az iki ülke gerekiyor: Bıri nükleer çalışma yapan, diğeri de ona yardım eden ülke. Gizlice nükleer silah çalışmalan yaptığı bildırilen Iran'a ise birden fazla ülke yardım ediyor. Bunlann başında inkâr etmesine rağmen Rusya geliyor.'Utanç listesindeki diğer ülkeler ise Çin ve Pakistan. Sorun, "NükleerSuahlann Yayümasun Yasaklayan Anlaşma* < nın yetersizliğınden kaynaklanıyor. Bu anlaşmanın amacı, nükleer silah yapmak isteyen yeni ülkelere kapının kapatılması. Ancak anlaşmada bir madde var. Bu maddeye göre nükleer silaha sahip olmayan imzacı ülkeler banşçı amaçlarla uyguladıklan nükleer programlar için diğer ülkelerden yardım alabiliyor. Böylece banşçı nükleer program uyguladıklannı ilen süren ülkeler, sağladıklan yardımlarla gizlice nükleer silah yapımına yöneliyorlar. Kuzey Kore ve Irak bu oyunu oynamışlardır. Şimdi aynı oyunu tran oynuyor. "Nükleer Sflahlann Yayümasını Yasaklayan Anlaşma", zayıf yanlanna rağmen yine de yararlı ve önemli bir anlaşmadır. Ancak anlaşmadakı açık kapılan kaparmanın yollan bulunmalıdır. Iran olayında ABD. ingiltere, Fransa, Brezilya ve Hindistan. Tahran'a banşçı amaçlarla nükleer madde ihracatına son ^ vermişlerdir. Ama Rusya, Çin ve Pakistan ne yazık ki Iran'la nükleer işbırliği anlaşmalan imzaladılar. Gözü parada olan Moskova, Iran için reaktörler inşa etmeyi kabul etti. Oysa bu reaktörlerin kullandığı radyoaktif yakıt, plutonyum içerir. Plutonyum ise bilindiği gibı nükleer bombanın ana maddesidir. Amerika, Iran'la nükleer ışbirliğı konusunda Rusya'yı bırçok kez uyardı. Kongre'de bazı gruplar Rusya 'ya karşı ekonomik baskı uygulanmasını istiyor. Ama Rusya'nın bu tutumu asıl kendısine zarar verebilir. Moskova, Iran'la nükleer işbirliğı yaparak güney sınınnda hiç güven telkın etmeyen ve ne yapacağı bilinmeyen bir rejimin eline nükleer bomba vermektedir. (16 şubat) $t\x$JJork fömts BosnaMa soykırmı Sırplann yönetimin'deki Omarska toplama kampı, 1992 yılında toplu kıyımlara, işkencelere ve cinsel tacizlere sahne olduğu gerekçesiyle dünya kamuoyunun nefretini topluyordu. Bosna'yı Müslümanlardan temizlemek amacıyla kurulan bu kamp ile Nazi kamplan arasında büyük koşutluk olduğu iddia ediliyordu. Birleşmiş Milletler ve ABD kampta soykınm uygulandığı gerçeğini dile getirmekte son derece isteksiz davranıyordu. Ne var ki Birleşmiş Milletler'in yargı organlan en sonunda kamp komutanı Zeljko Mealdç ve 20 Sırp kökenlı görevlı hakkında soykınm uyguladıklan gerekçesi ile soruşturma açmak zorunda kaldı. Bugüne kadar söz konusu savaş suçlulanndan yalnızca bir tanesi gözaltına alındı. Diğerlen Sırbistan'da veya Sırplann denetimindeki bölgelerde elini kolunu sallayarak dolaşıyor. BM mahkemesi suçlulan gıyabmda yaıgılayamıyor, ancak savcılar suç kanıtlannı mahkemeye sunarak bu süreci başlatabiliyor. Adaletin yerini bulması için yalnızca bu kişilerin yargı önüne çıkartılması yetmiyor. Bu suçlan işleyenleri cezalandırmayan siyasi ve askeri liderlerin de yargılanması gerekiyor. Bu bağlamda savaş suçlulannın yargılanmasmı engelleyen Sırp yöneticiler de suçlu tanımına giriyor. Sırp yetkilileri. savaş suçlulannı yargılayan mahkemenin Bosna'daki banş görüşmelerini engellediği kanısında. Ancak bu kişiler adalet olmadan banşın nasıl sağlanacağmı da açıklamak zorunda. (16 Şubat)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear