23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 ŞUBAT 1995 SALl 10 DIZIYAZI Şeriatçılarlauzlaşma arayışı Türkiye'ye küresel senaryo- lannda en fazla yer veren yazar- lardan bıri de Samuel Hunting- ton'dır Huntington'ın, 'Uygar- Udann Çatışması' makalesi. ye- ni dünya düzeninin temel çatış- malannın uygarlıklar arasında olacağını belirrmekte ve Batı'ya tavsiyelerde bulunmaktadır(*). Bu çalışma, sadece akademik düzeyde değil dünya çapında si- yasetçi ve devlet adamlan ara- sında da tartışılmaktadır. Yazı- da. "Halkların en yüksek ve en geniş kültürel kimlikleri" olarak tanımlanan uygarlığın hem nes- nel (dıl, tarih, din, gelenek, ku- rumlar) hem de sübjektıf (halk- lann kendılerinı nasıl tanımla- dıklan) öğelerinin bulunduğun- dan yola çıkılmaktadır. Dünya- nın. Batıcı. Konfüçyüsçü. Ja- pon, Islam. Hındu. Slav-Orto- doks, Latin Amerika uygarlıkla- nnın kendı arasında \ e özellik- le Batı'yla çatışmasıyia karşı karşıva kalacağını savunan Huntington. ekonomık modern- leşme ve toplumsal değişimin dünya çapında insanları yerel kimliklerinden ayırdığını, bu- nun sonucu olarak ulusal dev- letlerin bir kimlik kaynağı ola- rak zayıfladığını. ortaya çıkan boşluğu pek çok yerde dinin doldurduğunu söylüyor. Hun- tington bölgesel ekonomik bîoklann ortaya çıkmasının da kültürel ve dini bloklaşma ilebır arada girtiğine dikkat çekiyor. Türkiye'nin yanında lran. Pa- kistan, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan. Türkmenistan. Ta- cikistan, Özbekistan ve Afga- nistan'ın yer aldığı Ekonomık îşbirliği Örgütü'nü (EKO)'Arap olmayan Müslüman ülkeleri bir araya getiren' bir örgüt olarak tanımlıyor. Avrupa Birliğı ise Avrupa kültürü ile Hıristıyanlık etrafında oluşuyor. Uygarlıkların fay hatları Uygarlıkların fay hatlan sınır- lannın. ileride çatışma sınırlan- nı oluşturacağını söyleyen Hun- tington. Avrupa'daki en önemli bölünme hattının. Batı Hınsti- yanlığının 1500'deki doğu sını- n oldugunu belırtmektedir. Bu hat Finlandıya, Baltık devletle- ri ve Rusya'yı ayırmakta; Bela- rus ve Ukrayna'yı ikiye bölerek, güneyde Habsburg ve Osmanlı imparatorluklannın tarihi sınır- lanyla buluşmaktadır. Bu Çtzgı- nin batısında ortak deneyler var- dır; feodalizm. Rönesans, Re- formasyon, Aydınlanma. Fran- sız devrimi. sanayı devrimı. Hat- tın batısı ekonomık açıdan daha iyı durumdadır ve demokratik sistemkr olarak Avrupa'yla bü- tünleşmeyi hedeflemektedir. Bu çizgınin güneyinde ve doğusun- da kalanlar ise ekonomik açıdan daha zayıf. istikrarlı demokra- tik siyasal sistemleri gelıştırme olasılıklan zayıfülkelerdir. Hat- tın doğu \ e güney tarafi (Rusya, Ortodoks Doğu Ukrayna. Sır- bistan. Bulgaristan, Makedon- ya. Yunanistan. Arnavutluk. Türkiye) daha çok Ortodoks ve Müslüman ağırlıklıdır. Dine yenl bakıs Huntington. çatışmakta olan ve ileride de çatışmaya devam edecek uyaarliklar arasında. Türkiye'yi Islam uygarlığının Türk alt-bölümüne yerleştir- mektedir. Islam'ın Türk alt bö- lümü yanında Arap ve Malay alt bölürnleri bulunmaktadır. Yazar, Türkiye"yi kendi sınıflandırdığı alt bölüm içınde göremediği ıçin olsa gerek. dünya çapında en fazla 'parçalanmış' ülke olarak tanımlamaktadır. Parçalanmış ülkelerin yeni dünya düzeninde- ki yerine geçmeden önce. arala- nnda tslamiyet ve Ortodokslu- ğun bulunduğu çeşitli kültürler- de laiklik. anayasacılık, insan haklan. eşitlik, hürriyet, hukuk devleti. demokrasi gibi fikirle- rin •titreşimler yaratmadığına' inandığını belirtelım. Batı'nın bu fikırleri yayma düşüncesi 'in- san haklan emperyalizmi'ne karşı tepkiler yaratmakta ve te- ISfiSfEDÜZENİ sfeARYÖLARI Küresel senaryolannda Türkiye'ye en fazla yer veren yazarlardan bi- ri olan Samuel Huntington (yanda), çatışmakta olan ve ileride de ça- tışmaya devam edecek uygarlıklar arasında, Türkiye'yi Islam uygar- lığının Türk art-bölümüne yerleştiriyor. Avrupa Biriiği'nin Türkiye'yi içi- ne almayacağının belli oldugunu söyleyen Huntington, Henze'nin sor- duğu "Mekke'yi reddetmiş ve Brüksel tarafından reddedilmiş Türki- ye, nereye bakacaktır" sorusunu yineliyor ve bunun yamtını "Belki de Taşkent" olarak veriyor. meldeki özgün değerlere dönü- şü hızlandırmaktadır. Bazı ülkelerin, toplumun han- gi uygarlığa ait olduğu konusun- da bölünmüş olduğuna dikkat çeken Huntington. Türkiye'yi bu ülkelere en açık ve'prototip' ülke olarak göstermektedır. Ata- türk'ün modern ve laık bir Ba- tılı ulus devlet kuımak istediğı- ni söyleyen yazar. toplumdaki bazı unsurlarınsa Türkiye'nin Müslüman bir Ortadoğu ülkesi olduğuna inandıklarını belirt- mektedir. Ancak, Türkiye'nin yerinin belirlenmesinde çok önemli bır nokta. ülke içindeki tartışmalardan çok. Batı'nın Türkiye'ye yönelik tutumudur. Türkiye'ye Taşkent adresi Huntington. Batf nın Türki- ye'yi Batılı olarak tanımaması- na dikkat çekmektedir. Avrupa Biriiği'nin Türkiye'yi ıçine al- mayacağinın belli oldugunu be- lırten Huntington. Henze'nin sorduğu sonıyu yinelemektedir * Mekke'yi reddetmişve Brüksel tarafından reddedilmiş Türkiye, nereye bakacakür?" Sorunun yanıtını 'belki de Taşkent' olarak veren Hunting- ton. şunları belirtmektedir: "Tarihsel olarak Türkiye, en fazla parçalanmış ülkedir. Mek- sika zamansal olarak en yakın parçalanmış ülkedir. Küresel olarak en önemli parçalanmış ülke Rusya'dır. Bir parçalanmış ülke, kendi u> gaıiık kimliğini ye- niden tanımlayabilmek için üç unsura ihtiyaç duyar: BûincisL, ülkenin siyasi ve ekonomik eliti genel olarak bu hareket hakkın- da destekçi olmalıdır. İkincisi, kendi kamusu buna hazır olma- lıdır. Üçüneüsii, alıcı uygarlıkta- ki belirleyiei gruplann öbüriinü kucaklamaya hazır olmasıdır. Meksika örneğinde üçü de mev- cuttur. Türkiye örneğinde ilk iki- si mevcuttur. Rusya örneğinde üçünün olup olnıadığı da Batı'ya girme anlamında belirsizdir." Türkiye'de hem elitlenn hem de halkın Batılı kimliği kabule hazır oldugunu kabul eden Hun- tington. 'alıcı uygarlığın etkili gruplannın' Türkiye'yi kabule hazır olmadığını söyleyerek as- lında 'parçalanmanın' içsel de- •Huntington, hem halkının büyük çoğunluğunun hem de yönetici elitlerin Batılı olmayı amaçladığını kabul ettiği Türkiye'yi, Batı uygarlığına alınacak bir ülke olarak görmemektedir. Bunun nedeni, Türkiye'nin, yeni dünya düzeninde alacağı rolü, Batılı bir ülke olarak değil, 'islam uygarlığının Türki alt grubu' olarak üstlenmesinin Batı'nın çıkanna uyacağı varsayımıdır. ğil. dışsal oldugunu da itiraf et- mektedir. Acaba, Batı ülkelen- nin senaryolannda, Türkiye'yi arasına kabul etmeyerek. "Taş- kent'e \e Ortadoğu'ya bakma- sını sağlamak mı yer almakta- dır? Türkiye Batılı olmamalı' Huntington'un Batılı ülkelere yaptığı tavsiyeler, bu sorunun yanıtını kendiliğinden vermek- tedir: "Kısa dönemde. Batı kendi içinde daha fazla işbirliğini teş- •Batı'da İslam karşıtlığı, özellikle İran islam devriminden sonra İslami hareketlerin tutumuna duyulan tedirginlikten kaynaklanmaktaydı. ABD ve Batı, başka nedenler yanında bu yüzden İran-lrak savaşında irak'a destek vermişti. Ancak, Batı, yeni dünya düzeninde İslam'a da yeni roller biçmeye hazırlanmaktadır. •Yeni dünya düzeninde, ABD'nin şeriatçı güçlerle, kültürel ve siyasi anlamda bir uzlaşma aradığı görülmektedir. ABD'li bazı yazarların kavramlarında şeriatın yerini 'ılımlı Islam' veya 'ılımlı köktendincilik' almaktadır. ABD kökenli ve saygıdeğer olarak bilinen akademik dergilerde son iki yıldır bu eğilimi gözlemek olasıdır. ABD'li bazı yazarlann kavram- lannda şeriatın yerini'ıhnüı ts- lam" veya 'üımlı köktendincilik' almaktadır. ABD kökenli ve saygıdeğer olarak bilinen aka- demik dergilerde son iki yıldır bu eğılimı gözlemek mürnkün- dür. Bu makaleler, ABD tarafın- dan dünyanın dört bir tarafında- ki hedef kitlelere ulaştınlmakta- dır. Bu dergilerin bazılannda, akademisyenlik düzeyleri tartış- malı bazı yazarlar, Atatürk'e ve Türkiye demokrasisine saldır- maktadırlar. Şenatçı Sudan'ın Londra Büyükelçiliği'nın Basın AtaşesiAbdehvahab EV-Efendi, Islam dünyasında demokrasiyi ele ahrken. Türkiye'yi, "Müs- lüman dünyasının. Arap olma- yan kesimlerinde durum daha iyi değikiir. Türkiye'de Ata- türk'ün eleştirisi ve empoze et- tiği laik politik ve toplumsal sistemin temellerini eleştir- mek yasaktır" dıyerek karalı- yor(**). Londra'dan Türkiye yazılırsa. ancak bu kadar yazılır herhalde!.. 'Medine V'esikasrn- dan. laiklik tartışmalanna kadar Islamcılann birer birer boy gös- tererek milyonlarca izleyiciye ulaştığı bir ülkede 'Atatürk'ün \e laik sistemin'eleştinlmesınin yasak olduğu yazılabiliyor. Ge- nel olarak Ortadoğu ve Islam dünyasında demokrasiyi incele- yen diğer yazarlann da Kürt so- rununu bahane ederek Türki- ye'yi demokratik bir rejim ola- rak göstermedikleri dikkat çek- mektedİT. Halklannın büyük çoğunluğu Müslüman olan ülkelerde. sade- ce Türkiye'de 'Müslümanlar'ın yıllardır kendi siyasal partileriy- le seçimlere girdiklerine bir tek yazıda bile dikkat çekilmemek- tedir. Yoksa Suudi Arabıstan. yıllardır Batı üniversitelerinde- ki çeşitli kürsülere sağladığı milyonlarca dolarlık maddi yar- dımın semeresini mi almakta- dır? İslam'a yeni rol Aslında Batı karşısında İslam karşıtlığı. özellikle lran Islam devriminden sonra tslami hare- ketlerin Batı karşıtı olmalanna duyulan tedirginlikten kaynak- lanmaktaydı. ABD ve Batı. baş- ka nedenler yanında bu yüzden İran-lrak savaşında İrak'a des- tek vermişti. 1979'dan sonra Ba- tı kamuoyunda gelişen söylem, güçlü anti-lslam duygularlabes- lenmekteydi. 1979-1991 yıllan arasında la- iklik eleştirileri sınırlı kalmıştır. Soğuk Savaş'ın çeşitli düzeyler- de sürüyor olması da bu tutum- da etkili olmuştur. Ancak, Batı. yeni dünya düzeninde İslam'a da yeni rollerbiçmeye hazırlan- maktadır. En önde gelen amacın, İs- lam'ın anti-Batı söyleminin kı- nlması olduğu anlaşılmaktadır. Özellikle ABD yazınında. anti Amerikancı olmadığı takdirde köktendincilikle uzlaşma arayı- şı içinde olunduğu söylenebil- mektedir. vik ermeli (Avrupa-Kuzey . rika), Doğu Avrupa ve Latin Amerika gibi Batı'ya yakın kül- türleri kendi içine katmalı; Rus- ya ve Japonya ile işbirliği ilişki- lerini sağlamab ve teşvik etmeli; verel uygarlık içi çatışmalann büyük uy gaıiık içi çatışmalara doğru tırmanmasını engelleme- li; Konfüçyen ve İslami devletle- rin askeri genişlemesini sınırlan- dırmalı; Konfüç>en \e İslami devletler arasındaki çatışma ve farklılıklan sömürmeü; meşru Batı çıkarlannı yansıtan ulusla- rarası kurumları \c değerleri güçlendirmeli \e Batılı olmayan devlederin, bu kurumlara katı- lımını teşvik ermelidir. llzun dö- nemde ise. aynı zamanda, Ba- tı'nın diğer uygarlıkiann altuıda yatan dini ve felsefı \arsayımla- nn temelini >e bu uygarlıkiann halklannın kendi çıkarlannı na- sıl gördüklerinin vollarını daha fazla anlamayı geliştirmesi ge- rekmektedir. Bu. Batı ve diğer uygarlıklar arasındaki ortak un- surlantanımlamasını gerektire- cektir. İlgili gelecekte, evTensel biruygarukounayacak. onun ye- rine bir arada yaşamayı öğren- mesi gereken farkh uygarlıklar olacaktır." Huntington, yukandaki alın- tıdan da anlaşılacağı gibi, Ba- tı'ya kabul edilecekülkeler ara- sına Türkiye'yi katmamaktadır. Huntington, hem halkının bü- yük çoğunluğunun hem de yö- netici elitlerin Batılı olmayı amaçladığını kabul ettiği Türki- ye'yı, kendisi de Batı uygarlığı- na alınacak bir ülke olarak gör- memektedir. Bunun nedeni. Türkiye'nin. yeni dünya düze- ninde alacağı rolü. Batılı bir ül- ke olarak değil, 'İslam uygarb- ğının Türki alt grubu' olarak üstlenmesinin Batı'nın çıkanna uyacağı varsayımı olabilir. Böy- le bir Türkiye. Huntington'un kısa dönemde Batı'ya yaptığı tavsiyelerin yerine gelmesinde 'piyon' olarak kullanılabilir. Bu yaklaşımın. eski CIA'cı Hen- ze'nin dizinin birinci bölümün- dekı yaklaşımınaparalelliği. her halde rastlantıdır! Huntington. Türk halklar ile Slavlar arasın- daki çatışmalara da büyük önem vermektedir: "Rus tarihinin büyük bir bö- lümü. Sla> larla. sınırlarda yaşa- van Türki halklann savaşıdır ve Rus devlctinin kurulduğu 1000 yıl öncesine gider. Bu durum sa- dece Rus politikalanna değil, Rus karakterine da hâkim ol- muştur. Bugün Rus gerçeğini an- lamak, Ruslan yü/yıllardır uğ- raştıran büyük Türk etnik gru- buyla ilgili kavramlara sahip ol- mayı gerektirir." Uzlaşmanın adı . 'ılımlı İslam' Yeni dünya düzeninde. ABD'nin şeriatçı güçlerle. kül- türel v e siyasi anlamda bir uzlaş- ma aradığı açığa çıkmaktadır. (*) Samuel P. Huntington, 'The Clash ofCMIizations?', Fo- reien Affairs. Summer 1993, ss. 22^49. (•*) Abdelwahab El-Efendi. 'Eclipse ofReason: The Media in the Muslim World' Journal of International Affairs, Summer 1993, ss. 163-193. Yarın: Ortadoğuda din senaryoları T.C. İZMİR13. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN EsasNo: 1994 110 KararNo: 1994'772 Davacı Ahmet Hanedar tarafından davalı Hülya Hanedar aleyhine mahkememizde açılan, boşanma davasında 31.10.1994 tarihinde yapılan yargılama sonunda; Davacının davasının kabulüne. Amasya ili, Taşova ilçesi, Kozluca Mahallesi, cilt 042 02. sayfa 59, kütük sıra no 56'da nüfusa kayıtlı davacı Ismail ve Sabahat'tan olma 20.10.1967 doğumlu Ahmet Hanedar ile. yine bu hanede nüfusa kayıtlı eşi, davalı Kemal ve Melahat'ten olma, 1.4.1951 doğumlu Hülya Hanedar'ın M.K'nin 3444 sayılı kanunla değişik 134' 1. maddesi gereğince, şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanmalanna 30.000.- TL harcın, davacıdan alınmasına ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına dair verilen karar, inceleme yokluğunda bitirilen ve bulunamayan davalı Hülya Hanedar'a tebligat yerine kaim olmak ve Yargıtay yolu açık olmak üzere. ilanen tebliğ olunur. Basın: 7977 T.C. KARŞIYAKA 3. SULH HUKUK MAHKEIVIESİ 994/1331 ESAS SAYTLI DOSY.4DAN DAVA DtLEKÇESİNtN İLANEN TEBLİĞİ Mahkememizde. Lütfiye Zehra Tabak vs vekili Av. Hamza Nar tarafından davalı Şevki Özvardar aleyhine açılmış, Karşıyaka, Turan Mah. 36819 ada, 12 parselde tapuya kayıtlı, 191 m2 gayrimenkuldeki paydaşlığın satış yolu ile giderilmesi davasında davalı Şevki Ozvardar'a tebligat yapılamamış. zabıta tatbikatı ile de adresi tespit edilememiş olduğundan. dava dilekçesinin ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiştır. Buna göre, davalı $evki Özvardar'ın duruşmanın atılı bulunduğu 7.3.1995 günü saat 09.20'de mahkememizde hazır olması veya kendisini vekille temsil ettirmesi, aksi halde, kendisinin haklannı korumak üzere bir kayyım tayini ile davaya yokluğunda ve kayyım huzuru ile devam edilip karara vanlacağı, karar sonunda satışa karar verilirse, satışa gidileceği ilanen tebliğ olunur. Basm:7967 T.C. KARŞIYAKA 3. SULH HUKUK MAHKEMESİ 994/1357 ESAS SAYILI DOSYADAN DAVA DİLEKÇESİNİN İLANEN TEBLİĞİ Mahkememizde, Hasan Samim Tabak vs vekili Av. Hamza Nar tarafından davalı Nazife Erikçi vs aleyhine açılmış, Karşıyaka, Turan Mah. 36982 ada, 14 parselde tapuya kayıtlı, 146 m2 gayrimenkuldeki paydaşlığın satış yolu ile giderilmesi davasında. davalı Nazife Erikçi'ye tebligat yapılamamış, zabıta tatbikatı ile de adresi tespit edilememiş olduğundan, dava dilekçesinin ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiştir. Buna göre, davalı Nazife Erikçi'nin duruşmanın atılı bulunduğu 28.3.1995 günü saat 09.20'de mahkememizde hazır olması veya kendisini vekille temsil ettirmesi, aksi halde, kendisinin haklannı korumak üzere bir kayyım tayini ile davaya yokluğunda ve kayyım huzuru ile devam edilip karara \ anlacağı, karar sonunda satışa karar verilirse, satışa gidileceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 7964 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇt Kutlu oisun! Önceki gün çıkan "Cumhuriyet Çocuklan" başlıklı "Anka- ra Notlan"r\m sonunda, Meclis'in çarşamba günkü birleşi- mini tutanaklardan yansıtmaya çalışmıştım. Yerimin darlığı nedeniyle, tutanaklardan aktarmak ıstediklerim -banagöre- yanm kalmıştı. Kürsüde konuşan SHP Uşak Milletvekili Ural Köklü'nün, kürsüde su içmesi, tartışmalara neden olmuştu. Tartışmaları kaldığı yerden, tutanaklardan özetle veriyorum. (Toplantı Başkanı ANAP'lı Mustafa Kalemli). Ural Köklü (Suyu tçtikten sonra, devamla) - Bakın dinle- yin, oruç, sadece mideyi dinlendirmek değildır. Oruç, insan- lıkta bir nefıs terbiyesidir. (RP sıralanndan gürültüler). Anla- tacağım... Rahatsız oluyorsanız, lütfen kulislere çıkın, din- lenin. Oruç bir nefis terbiyesidir. Oruç, sadece mideyi ter- biye etmek değil, gözünü terbiye etmek, beynini terbiye et- mek, kendini olgunlaştırmak demektir. Onun için bu orucu gerekçe kılanlar... Şunun hesabını versin. Bu konuyu gerek- çe kılıp da devlet dairelerinde görevi olan, iki saatini çalış- madan terkedip giden insanın kursağına giren lokmanın he- sabını versin; bu olur mu?.. Ismail Sancak (ANAP, Istanbul) - Gündeme gel, günde- me. Ural Köklü (Devamla) - Olur mu? Ama, şimdiye kadar böyle bir uygulama yoktu. Beyler, sözümün başında da söy- lediğim gibi... Elaattin Elmas (ANAP, Istanbul) - Vefer Başkan, yeter. Ural Köklü (Devamla)-... Her şeyden önce, 20saatoruç tutup da hiç kimseye ben oruç tutuyorum diye nazlanma- yan ve başkalanna da hakaret etmeyen insanlanmızı ömek alalım. Bugün oruç tutan insanlarımız da laik olan insanla- nmızdır; yani, siz zannetmeyin ki, oruç tutanlaria tutmayan- lar, laiklerle laik olmayanlar diye bu toplumu ayırmaya çalı- şıyorsunuz; ama, alakası yok... Ismail Sancak (ANAP, Istanbul) - Sen, laikliğipensan edi- yorsun, perişan. Ural Köklü (Devamla) - Bugün çok iyi biliyorum; oruç tut- tuğu halde bu tür uygulamalardan kesinlikle, yüzdeyüz çok rahatsız olan vatandaşlanmız vardır. (Gürültüler). Ondan son- ra, bu memleketımizde oruç tutan da olacaktır, oruç tutma- yan da olacaktır... Mustafa Dağcı (MHP, Kayseri) - önerge üzerinde konuş- sana kardeşim. Ural Köklü (Devamla) - Lütfen, onun için, ölçeğimiz la- ikliktir. Ölçeğimiz her şeyden önce demokratlıktır. (RP sıra- lanndan gürültüler). Bakın, tahammülsüzlüğünüz meydan yennde... Yapmayın... Yapmayın... Yapamazsınız. BuMec- lis'e gelih<en, bu Meclis'in, bu devletin, bu Türkiye Cumhu- hyeti'nin ilkeleri üzerine yemin ediyorsunuz; and içiyorsu- nuz (RP ve MHP sıralanndan gürültüler). Yazıktır. Yapmayın... Başkan - Lütfen, toparlar mısınız efendim... Ural Köklü (Devamla) - Tabii efendim, topartayacağım... Arkadaşlanm, sakin olun, oruç tutanlar çıksın, şurada Mec- lis'in lokantasında yemek var. Hemen yemeğini yiyip gelsin buraya, çalışacaklarsa. Şaban Bayrak (RP. Kayseri) - Sayın Başkan, ne biçim ko- nuşuyor? Ural Köklü (Devamla) - Hiç gerekçe göstermeyin... Lütfü Esengün (RP, Erzurum) - Sana ne? Ural Köklü (Devamla) - Evet, bana herşey... Lütfü Esengün (RP, Erzurum) - Hadi oradan! Başkan - Sayın Köklü... Sayın Köklü... Ural Köklü (Devamla) - Evet, beyefendi; bana herşey. (Gürültüler). Nereye gönderiyorsun?.. (Söz atantann partilerinı, ayraç arasında ben yazdım.) ••• Süleyman Beyin Çankaya'daverdiği "iftar" çağnsına "ül- kenin içinde bulunduğu koşullarda laikliğın giderekyara al- makta olduğu" gerekçesiyle, katılmama karan alan Türkiye Mühendis Mimar Odaları Biriiği'nin (TMMOB) Başkanı Ya- vuz Önen'le, Yürütme Kurulu üyelerinın adlannı yazmış, an- cak Yönetim Kurulu üyelerinın adlannı -yer darlığından- ya- zamamıştım. TMMOB'nin Yürütme ve Yönetim Kurulu'nun tümünün adları ile Odaları şöyle: Yavuz Önen (Başkan, Mimarlar Odası), Hasan Akalın (II. Başkan, Mak. Müh. Odası), M. Fikret Ozbilgin (Sayman, Maden Müh. Odası). Alpaslan Ertürk (Genel Yazmarı, Ma- den Müh. Odası), Ihsan Karababa (Yürütme Kurulu Llyesi, Kimya Müh. Odası). Mehmet Yüksel Barkurt (Y.K.Ü., Je- oloji Müh. Odası), Reşat Ünal (Y.K.Ü. Harita ve Kadastro Müh. Odası). TMMOB Yönetim Kurulu üyeleri ise şöyle: Ertuğrul Ünlütürk (Çevre Müh. Odası), Ünal Erdoğan (Elektnk Müh. O.), Ekrem Poyraz (Fizik Müh. O.):, R. Tan- sel Tımur (Gemi Müh. O.), Cengiz Kılıç (Gemi Makina Işl. Müh. O.), H. Turgut Kaçar (tç Mimarlar O.), Dursun Yıldız (Inşaat Müh. O.), Musa Kaynak (Jeofizik Müh. O.), llhan Oğüş (Metalurji Müh. O.), Ali Aydemir (Meteoroloji Müh. O.), Sezai Kaya (Orman Müh. O.), Necdet Pamir (Petrol Müh. O.), A. Betül Uyar (Peyzaj Mimarları O.), Saffet Atik (Şehir Plancılan O.), Ziya Özek (Tekstıl Müh. O.), K. Nabi Çizme- ci (Ziraat Müh. O.). Bu üyelerin tümüne Çankaya'dan "iftar" çağnsı gelmişti. "İftar" çağnsına gitmeyen TMMOB'lilere, kutlama telgraf- lan geldi. Karamürsel'den Mimar Süha Gönendik, sevincin- den ağlıyordu... Türk Tabipler Birliği Başkanı Dr. Selim Ölçer de, Çanka- ya'nın "iftar" çağnsına katılmayanlardandı. Selim Ölçer, per- şembe günü Yönetim Kurulu'nda toplantısı olduğu için "if- tara" gitmeyeceğini arkadaşlanna açıkladı. Çağn yalnız Baş- kan Selim Olçer'e gelmişti... Bir kez daha yinelemek ıstiyorum: Polıtikacı, "iftar"vere- mez, vermemelidir. Bu, din sömürüsüdür! • • • SHP ile CHP birleşti. Kutlu olsun! Bravo Hinthorozu'na! BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Pas önleyici olarak kullanılan ruruncu kır- mızı renkte boya. 2/ Tütün dizmek, kurut- mak ve işlemek ıçin kullanılan üstü kapalı sergı... Ahşap direklen nemden korumak için altlarına konulan taş altlık. 3/ Açık yeşil ve pembe renkte değerlı bir taş... Derinliğin bit- tiği yer. 4/ Yanıcı. renk- siz ve az kokulu kar- bon ve hidrojen bileşi- mi. 5/ Bernardo Bertolucci'nin bir Fılmi... Kendıne mal etme, sa- hip olma. 6/Arap abecesinde bir harf... Evcil olmayan hayvanlan vurma ya da yakalama işı... Bir gösterme sıfatı. II Postundan kürk yapılan bir memeli türü. 8/ Gurbetteki bır kımsenin doğup büyüdüğü ve özlediği yer... Kitap getirmemış peygamber. 9/ Üstü kapalı olarak anlatma... Cevizin yeşil kabuğu ve yaprağı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Dil devriminin ilk yıllannda milletvekili anlamında kullanı- lan sözcük... Bir nota. 2/ Tanmda kullanılan azotlu gübre... Göçebe ya da yan göçebe Türkmenler arasında ölülerin ardın- dan söylenen, ağıt ve bozlağa benzer türkü. 3/ Leş... Baş örtü- sü olarak kullanılan bir tür ipekli dokuma. 4/ Birim... Eski Mı-' sır'da güneş tannsı. S' Bırçok efsaneye konu olmuş ünlü Frigya kralı. 6/ Bilinç... Arrvin'in eski adı 7/ Sebep... Engel. 8/ Ma- rangozlukta tahta üzenne boydan boya açılan kanal... Bizmu- tun simgesi. 9/ Ülkemiz sulannda yaşayan ve "şıp" de denilen mersinbahğı türü... Bir söz ya da düşüncede dırenen.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear