25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19ŞUBAT1995PAZAR CUMHURİYET KÜLTÜR SAYFA 15 Mimarlık derken 'tiyatro canavan'oluyor, sinemada ödül, reklamlarda ün kazanıyor; ama aslında o bir işadamı 'Bay Pardon' engeflerle yarışıyor • " Yaşam bir yanşma. Kişi kendi kulvannda sportmence koşmalı ki, kaslan gelişsin. Insan sürekli önüne engeller koymalı ve bu engelleri aşmalı. Ancak birinci olana da sonuncu olana da altın madalya verildiğinde, insanlar kendilerini geliştirmeyi biryana bırakıyor. Bu yüzden benim gönlüm daha adil, çahşanlann içine sindirdiği bir düzenden yana." PELİNÖZER Yapı Kredi reklamlanyla, yakla§ık iki buçuk yıldır evleri- mize konuk olan. artık neredey- se 'aileden biri' sayılan Kaan Girgin doğal oyunculuğuyla bir- denbire dikkatleri üzerine çekti. Hatta bu reklamlar aracilığıyla Amerikalı bir yönetmenden başrol teklifi bile aldı. Nisan ayında askere gidecek olan Kaan Girgin, yaşamı heye- canla. tutkuyla kucaklayan. yap- tıklanyla hiç yetinmeyen bir sa- natçı. Onu artık 'Yapı Kredi rek- lamlannın Bay Pardon'u olarak tanımayan yok. Oysa imajının ardındaki Kaan Girgin herkese yabancı. Onunla. geçen ay üç ortakla birlikte açtığı 'No Name' adli prodüksiyon şirketinde konuş- tuğumuzda. işadamı Kaan Gir- gin'i gözleme fırsatı bulduk. Ve günlük yaşamında da en az rek- lamlardaki kadar içten. esprili ve cana yakın olduğunu gördük. Mimar olmak istiyordu Sohbetimize geçmiş günler- den başladık: Kaan Girgin An- kara'da doğmuş, ancak ilkokula başlamadan önce bir yıl, anne ve babasının işi nedeniyle Pa- ris'teyaşamış. Ilkokul, ortaokul ve liseyi Ankara Koleji'nde okumuş. Ardından Mimar Si- nan Üniversitesi Mimarlık Bö- lümü... Zaten tek istedigi. 'bü- yüyünce mimar olmak' 1983- 86 yilları arasında mimarlık okuyor. ancak bir gün hocasına sinırlenerek okulu terk ediyor: Bir gün kamera arkasında da olacağım. Ama yönermenlik için henüzemeklemeaşamasındayım. (Fotoğraflar: HATİCE TUNCER) ~Birgün.sahangozşeklinde,dö- nerek ortaya doğru giden bir ev projesi çizmiştim. Hocam.proje- yi gördüğünde burun kı\ırdı. böyle bir proje olamayacağınu doğru diizgün çizmem gerektiği- ni söyledi."Yaratıcılığın önüne set çekilmesine karşı olan genç mimar adayı. mimar olursa. 'Mezartıklar Müdürlüğü'nde ancak mezar projeleri çizeceği- ni' anlayarak Ankara "ya geri dö- nüyor. Jyi bir tiyatro seyircisi olan Kaan'ın, o yıllarda oyuncu olmak gibi bir düşüncesi yok. Bir arkadaşı. "Sen neden kon- servatuvar sınavlanna girmiyor- sun~ diye sorana dek dublaj, rehberlik gibi işlerle uğraşıyor. Bu öneriyi ciddiye alıp. sınavla- ra girdiğinde ise tiyatro serüve- ni başlıyor. Önceleri üniversite diploması alacağı için seviniyor. Ancak ikinci sınıfa geldiğinde kalbinde çarpıntılar başlıyor : "Eyvah Kaan dedim kendi ken- dime. değişiyorsun! Sonra diş- lerim uzadı ve tiyatro canavan oldum! 'Tiyatro canavan' oldu Ve "tiyatro canavarı" iyi bir dereceyle mezun oluyor. Kon- servatuvaryıllanndaçokda 'pı- nl pınP bir öğrenci degil. ama bu işe gönlünü koyarak, kendi deyimiyle 'dört yıl boyunca ho- catannı sömürüyor.' Maceracı bir ruhu var Ka- an"ın. Konservatuvardan mezun olunca Devlet Tiyatrolan'nda çalışmak yerine daha büyûk oy- namayı tercih ediyor. Tek isteği yalnızca iyi bir oyuncu olmak değil. Sinemaya soyunmak, pro- düksiyon yapmak gibi idealleri de var. Bu dönemde, Bodrum'da çe- kilen 'Deniz Gurbetçileri'adlı televizyon dizisinde rol alıyor. Ardından 'İstanbul kulvarına' oynamaya karar veriyor. İstanbul Belediyesi Şehir Ti- yatrolan'na başvuruyor 1990 yılında. 1994'e dek ŞehirTiyat- rolan macerası sürüyor: 'Müfet- Reklamların ne kadar süreceğini o da bilmiyor KaanGirgin'in Yapı Kredi serüveni Deniz Tüney'in "Senin oyunculuğunu öne çıkaracak bir rekiam fıiminde oynanıak istemez misin?" sorusuyla başlıyor. Bu soruya olumlu yanıt veren Kaan Girgin bir gün, reklamın yaratıcısı ve yönetmeni Ali Tara ile görüşmeye gidiyor. Bu konuşmadan sonra Girgin'in Yapı Kredi serüveni başlıyor. Yapı Kredi reklamlan, hayatında yaptığı en güzel işlerden biri ona görc. Ali Tara ile çalışmanın kendisi için büyük bir şans olduğunu söylüyor: "Zaman /aman bir tek planı defalarca çekiyor. Beni sürekli geliştiriyor, önüme engeller koyuyor. Her zaman daha iyisini istiyor.'" Yapı Kredi'yie çok güzel bir ilişkileri olduğuna değinen Girgin, bu reklamlann kendisi için bir basamak olduğunu, kendisine sunulan bu fırsatı da iyi değerlendirdiğini vurguluyor. "RekJamlar ne kadar sürecek?" sorusunun yanıtını ise o bile bilmiyor. Ş Çin sinemasının 'altın çifti' ayrıldıŞANGHAY (RELTER) - Çin sinema dünyasının başanlı çifti. yönetmen Zhang Vlmou ile oyuncu Gong Li'nin aynldıklan açıklandı. Böylece 'Raise the Red Lantern-Kırmızı Fener' ve *Red Sorghum' gibi ödül kaza- nan filmler üreten işbirliği de so- na ermiş oldu. Özel yaşamlarında da birlikte olan Zhang ve Gong. aralann- daki ilişki kadar Batı'da ödüller alan filmlertyle de ün kazanmış- lardı. VV'en Hui gazetesi sanatçı- lann isimlerini vermeden ya- yımladığı bir haberde Gong'un Zhang'ı terk ettiğini bildirerek "Çin sinemasının 'alon çifn'nin ilişkisi sona erdT ifadesinı kul- landı Zhang da yaptığı açıklamada. "Onun karanna saygı duyuyo- rum. Biifün kalbimle mutlu bir yaşam siirmesini ve işinde başa- nh ointasını dUiyorum" dedi. Merkezi Çin'de bulunan ya- bancı bir ajansla sinema calış- malannı yürüten Gong. bu özel- liğiyle bir Hollywood yıldızına benzetiliyor. Zhang'ın 1930'lann Şangha- yı'nda geçen ve Gong'un bir gangsterin gece kulübünde caz şarkıcısı olarak çalışan sevgilisi- ni canlandırdıgı son filminin çe- kimleri sırasmda, iki sanatçının aralannın açıldığı, Gong'un sık sık sete geç gelmesinin buna ne- den olduğu belirtiliyor. Zhang'ın yakın dostlan ve Çin gazeteleri. tamamlanmak ûzere olan bu filmin Gong'un rol aldığı son film olacağım ifa- de ederken bu aynlık sinema en- düstrısi açısından da büyük bir kayıp olarak görülüyor. İki sa- natçının işbirliğinin son ürünü 'To Uve-Yaşamak' filmi Cannes Film Festivali'nde jüri büyük ödülüne değer görülmüştü. Zhang'ın filmlerinde. yönet- menin Çin'e karşı duygulannı ifade eden trajik kadın karakter- leri canlandıran Gong. filmlerin ticari başansının garantisi ola- rak görülüyordu. Bu garantiyi yitiren Zhang'ın kariyeri ise zaten tehdit altında. Komünistyetkilileryurtdışından film şirketleriyle çalışmasını ve filmlerinin yabancılar tarafın- dan finanse edilmesini yasakla- mış durumdalar. Buna yönetme- nin 'To Uve-Yaşamak'' adlı fil- minin Çin yetkililerin kesin ona- yı olmaksızın Cannes Film Fes- tivali "nde gösterilmesi neden ol- du. Gong bugünlerde bir başka ünlü Çinli yönetmen Chen Ka- ige ile bir film yapacak. Ancak pek çok Çinli sinemasever, ya- nında Zhang olmadan başanlı olabileceğine inanmıyor. tiş', 'Tartuffe', 'M. Butterfl)', çocuk oyunları... Ancaİc bir gün 'düzenle tiyat- ro arasında seçim \apması" ge- rektiğinden Şehir Tiyatrolanna veda ediyor. Yine de, onun için dünyada tiyatroculuk kadar gü- zel bir meslek yok. Setlerle ta- nışması da rastlantılar sonucu oluyor. Aöf Yılmaz'ın 'Gece, Meİek ve BizJm ÇotukJar' adlı filminde 'konuk sanatçı" olarak rol alıyor. Canlandırdıgı küçük rolle yine dikkatleri üzerine çek- meyi bas.anyor. Ardından Yavuz Özkan'dan 'Bir Sonbahar Hi- kâyesi' için teklif geliyor; bu filmde de başanlı biro>aınculuk sergileyen Kaan, Ankara Film Festivali'nde , oybirliğiyle 'En İyi Vardımcı Erkek Oyuncu' sc- çiliyor. "Bu ödül iyice hoşuma gitti. İnsanoğlu ne garip. bencü yaratıktır. Kendine bir ödül ve- rildiğinde hoşuna gider" diyor Kaan. Oldukça motive eden bu ödül. 'Bay Pardon' imajından sıyrılmasını, iyi bir sinema oyuncusu olarak da tanınmasını sağlıyor. Bu arada TRT için çekilen 'Sahte Dünyaiar' adlı dizide rol alıyor. 200 bölüm olması tasar- lanan dizinın bugünlerde 40. bö- lümü çekiliyor. Son olarak Ad- nan Azar'ın TRT için çektiği 'BatıkAşklarMüzesi'adh film- de ise Kaan Girgin başrolü Şa- hika Tekand ile paylaşıyor. Önümüzdeki Ankara Film Fes- tivali'nde gösterilecek bu film- de canlandırdıgı karakteri çok sevdiğini söylüyor. Ödül motive etti Geçmişten günümüze geldi- ğımızde. "Işte bu kadar. Ben mazisi çok geniş bir adam deği- lim" diyor Kaan. Gelecekten söz açıldıgında ise 'heyecanla' dolu: "Bir proje ortaya çıkar- mak, görsel olarak gcliştirmek çok güzel. Bir gün kamera arka- sında da bulunacağım. Hem ya- pımcı hem de vönetmen olarak televizyona öneriler sundum. Bu önerileronm landıktan sonra ça- hşmalara başla\acağız. Sinema nimi çekmek için henüz çok er- ken. Daha emekleme aşamasın- dayım." Yönetmen olabilmek için ögrenmesi gereken çok şey var. Ozellikle teknik konulara çok kafa yorması gerektiğinin bilincinde. Hafta sonlan, eline kamerasını alıp sokaklara çıkı- yor, çekim yapıyor. Yaptığı çe- kimleri bozuyor, birbirine ekle- yip çıkanyor. Kendi kendine oturup senaryolar yazıyor. Sü- rekli öğrenme çabası içinde. Böylece yönetmenlerin kaygıla- nnı da anlayabildiğini düşünü- yor. Geleceğe ilişkin projeleri İki yıl öce evlendtği. bale öğ- retmeni ve koreolojist eşi Ca- nan ve dokuz aylık oğlu Oğul ile gözlerden uzak. kendi halin- de yaşamayı tercih ediyor Kaan Girgin. Paparazzilere de ancak 'istediği zaman' yakalanıyor. Ankaralı olduğundan, lstan- bul'a alışamamaktan şikâyet ediyor sürekli. Ancak askerlik dönüşü İstanbul dışında bahçe- li bireve taşınmayı düşlüyor. Za- man zaman arkadaşlanyla bilar- dooynamayı, resimyapmayı \e Beşiktaş maçlanna gitmeyi ih- mal etmiyor. Lisanslı basketbolcu ve tenis- çi olan Girgin sporla da yakın- dan ilgili. Geçmişte heykel ve yağlıboya resim çalışmalan yaptığinı da öğreniyoruz. Ancak bugünlerde karakalem resim ça- lışmalanyia yetinmek zorunda. tzole edilmiş bir atölyede resim ve heykel çalışmalannı sürdür- mek en büyük düşlerinden. Ge- lecekte Tennessee National Üni- versitesi'nin Dekor-Kostüm Kürsüsü'nde master yapmak is- tiyor. Sürekli kendini yenileyerek, önüne koyduğu engelleri aşarak yaşamını zenginleştiren Kaan Girgin, ileride de yaptığı işlerle sık sık gündeme gelecek gibi görünüyor. Sami Güner, ölümünün dördüncü yılında bugün saat 11.00'de mezan başında anıhyor Goşkusımiı ve sevgisini herkese aktarırdı Sami Güner MEHMET BAYHAN Dört yıl geçti yitireli. beklen- medik bir kazada. birdenbire. Fo- tograflannın biryerlerinden çıkıp geliverecekmiş gibi özlüyoruz O'nu. Bir şarkıda şöyle mi diyor- du: "Giden gelmiyor demek ki mcmnunyerinden." Ülkeninhali- ni göriiyorsa bizler için üzülerek. Sami Güner'in sergi ve göste- rilerindeki konuşmalan kulaklan- mızda ve ruhlanmızda çınlamak- ta. Daiga dalga yükselen sesı ile coşkusunu. sevgisini ve görev duygusunu herkese aktararak. Fo- toğraflarımızın gelişmesinde bir dönemin öncüsü ve simgesi idi Sami Güner. 1960 sonrası nesille- nn belleğinde bir fotoğrafı vardı mutlaka. En ıssız yerlerdeki köy kahvelennde bile takvimlerinden kopanlmış bir sayfa asıhydı. Şim- di yok. Yerini dolduran da pek ola- madı. Ekonominin kıpırdanma döne- minde, matbaa teknolojisine bağ- lı olarak, tanıtım fotoğrafının ge- lişme çızgisinde önemli bir halka idi. Sanki asıl işi ülkeyi kanş ka- rış dolaşıp güzelliklerini fotoğraf- lamak ve herkese göstermekmiş gibi, kazanç düşünmeden, çoğu kez üste harcayarak. ama tutku ile herşeye yöneltmekteydi objekti- fıni. Sergilerini ülkeden ülkeyeta- şıyarak. Çünkü seviyordu: ülkesi- ni, her şeyi. yaşamayı. "Fotoğraf çekerken var olan her şej Je sanki konuşuyonım, tad alıyonım. Şun- lara bakın, ağaçlar. çiçekler, kele- bekler. Tann bir güneş. deniz, kum vermiş. hiç bir yerde yok. Mutlu- luk. sevinç bunlar. Daha da ötesin- de bir şeyler ama, anlatamıyorum. Fotoğraüıyonım, ama doyamıyo- rum"_ Babasının ~sofradan doy- madan kalk ki isteğin canlı kal- sın"dedigini söylerdi. Belki de bunu yaptı. Sami Güner'in seçkin kişiligı- ni oluşturan üç ana özelliğıni vur- gulamak istiyorum. Her canım dara düştüğünde anımsayarak ye- nilenmemi sağladığı ve herkese örnek olmasını umduğum için. Birincisi o dinmek bilmeyen coş- kusu ve olağanüstü çahşkanlığı- dır. Baharda dallardaki özs^aın zonklayarak filizleri, tomurcuk- lan ve çiçekleri patlatması gibi bazı insanlarda yürek ve be>Tiın itişi coşku>ıı getirmekte. Bu ener- ji iyi yönlendirildiğinde olumlu üretim ortaya çıkmakta ki tersi ör- nekler de pek çok ortahkta. Coş- ku; hareketliliği, üretkenliği ve sevgiyi getirmekte. İkinci özelliği sevgisi idi. V'ar olan her şeyi, insanı, dostluğu. Ül- kesini. ulusunu. tüm insanhğı. Çoğunluğun hiç görmediği ufa- cık şeyler onun sevgisinı coştur- maya yeterdi. Yakın, sıcak. yar- dımcı; dertli ile dertlenen, yerin- de duramayan, şiir bitınce şarkı- ya başlayan, sonra oyuna geçen. Üçüncüsü "görev duygusu"dur. Bu ülkede devletin koru^cu şemsiyesi altında yaşıyor olma- nın karşılığı olarak sorumluluk, görev bilinci en üst düzeyde geliş- miş örnek bir vatandaş. Belki de insan olmanın gereğı önce görev bilincine sahip olmaktı, çıkar pe- şinde koşmak değil. Sami Güner'in nesli savaşın acılarını ve genç Cumhuriyetin bütün zorluklannı yaşayagelmiş- ti. Yoksunluklara sessizce katla- narak, bir paket 9'13 bulduklann- da sevinerek merdiven altmdaki karanlık odalanna koşarak. Ata- türk, cumhuriyet, devlet denince iliklerine kadar titreyerek. Onun- cu Yıl Marşı'nı işitince ağlaya- rak. Bu yüce duygunun bugünkü nesillere anlatılm^sı zor galiba. Zamansız tüketim ekonomisinin şaşırttığı topluma ekonomik ge- lişmenin kişisel çıkarlann do>oı- rulmasınabağlı olduğu yanlışıan- latıldı. Alinin külahını Veli'ye Ve- lininkini Ali'ye giydirmek mari- fet sayıldı. Insan onuru. ulus bilin- ci, bilim-sanat-kültür gözardı edildi. Balık baştan koktu. Bu or- tamda coşku-sevgi-görev üçlüsü- nün yankılannı ruhlannda duyan ve yaşamını bu niteliklerle ören insanlann mumla aranır olması kaçınılmazdı. Gidenlerin yerine de yenileri gelemezdi. Ğünümüzde bir dolu kişiciğin oturduklan yumuşak koltuklarda Cumhuriyet'in ilkelerine nasıl saldırdıklarını duysa idi. yalnız Sami Günerdeğil o neslin tüm bi- reyleri, nasıl kahrolurlardı... Şöyle demişti: Sizlere biraz oJ- sun tattırabildiysem/ Bu doyul- maz lezzenV Hatıriarsınız belki bir gün/ Dostunuz Saim Güner'i.. Sevgi ile anıyoruz. Yeniden düşü- nüyoruz: Yüreğimizde ve beyni- mizde, işimizde ve ilişkilerimiz- de neler yankılanmakta. Ne yap- maktayız.. PENALTI MEMET BAYDUR İnanç ile Düşünce "Pek sevmem ahlak sözü etmeyi. Ne bileyim? Bana öyle geliyor ki ahlak, asıl temiz ahlak, ahlak sözü etmeyi bırakmaklabaşlar. Nerede 'ahlak.. ahlak...' diye konuşul- duğunu duysam, 'Acaba gene kimin işine kanşacaklar? Kime eziyet etmeyi kuruyoriar?' derim de bir korku sarar içimi., Boyuna ahlak sözü edenler, yalnız kendi görüşleri- nin doğru olduğuna inanmış, başkalannın da ille kendile- rine uymasını isteyen kişilerdir. Buna ulaşmakiçin bir şey- den çekinmezler; bağınrlar, söverier, ortalığı kanştınrlar, bütün yurttaşlann biryılgı içinde yaşamasını isterler. öte- kinin berikinin inletilmesine, öldürülmesine bile sevinirier." Nurullah Ataç'ın Sözden Söze kitabının son yazısından yukandaki satırlar. Bugünlerde Ataç okuyorum. Bütün ki- taplarını not alarak, satır altlarını çizerek okuyorum yeni- den bilmem kaçıncı kez. Yıllardır akhmda gezdirdiğim bir oyunun ön çalışmalan. Nurullah Bey isimli bir tiyatro oyu- nu için ısınma hareketleri. Can Yayınlan'nın yayımladığı Ka- ralama Defteri - Sözden Söze'nin yeni basımının kapak fotoğrafı yüzünden depreşti Nurullah Bey oyununu yaz- ma isteğim. Çizgili pijamasıyla, gözlüğü, piposuyla, yatak- ta bağdaş kurmuş bir bilge. Masa yerine iki kuştüyü yas- tığın üstüne oturtulmuş portatif bir yazı makinesi. Hafrfçe eğilmiş makinenin üstüne, hem yazıyor hem okuyor yaz- dığını. Olağanüstü bir insan, yaşadığı yıHarda toplumun kırk yıl önünde, aydın bir insan. Çocuksu, öfkeli, küskün, dar- gın, hemen köpüren, ironiyi bilen, alaycı da olabilen bir bil- gi küpü. Alçakgönüllü; aptallığa, kendini beğenmişliğe, gericiliğe tahammül edemeyen, bir yanıyia yırmibirinci yüz- yıla, öte yanıyia ondokuzuncu hatta onsekizinci yüzyıla ait bir insan. Ataç. Kimlik sorunu, kimlik sorunu deyip duruyoruz ya son yıl- larda... Geçenlerde Cumhuriyet 'te Mustafa Balbay'ın çok doğru olarak yazdığı gibi, kimlik sorunu değil, bir insanlık sorunuyla karşı karşıyayız aslında. Mesele bir tarih-coğ- rafya, kültür-karşı kültür sorunu olmaktan çıkalı çok olu- yor. İnsanlık içinde, insancıl toplumların içinde yer alıyor muyuz, almıyor muyuz? Yasama-yürütme-yargı üçgenin- de her şeyin, ama her şeyin, her şeyden önce insanın ya- ranna olması gerektiğine inanan kişilerin sayısı nedir? Yok- sadevleti, cumhuriyeti, orduyu, ülkeyi, dini, tuttuğu futbol takımını, partisini, örgütünü, gazetesini, çıkarını, patronu- nu, banka hesabını, geçmişini koruyan insan sayısı daha mı çok? Herkesin zeki ve kurnaz olduğu toplumlarda, akıl- lı olanların biraz pejmürde, biraz şapşal, biraz dağınık gö- rünmeleri doğal değil midir? Ataç'ı okurken tedirgin, yerinde duramayan, sürekli sor- gulayan ve her şeyi sorgulayan gerçek bir aydınla karşı- laşıyor insan. Bir soruya üç ayrı yanıt verip, yanıtlann üçü- nün de yanlış olduğunu kanıtladıktan sonra olası bir dör- düncü yanıt üstüne düşünmeyezorluyor okurunu. Bu, ko- lay iş değildir. Bakın "Değişme" başlıklı denemesinde ne- ler yazmış: "Kolay mı fikirdeğiştirmek?Herkesin harcı mı? Bir kere bir fikri olacak kişinin. Bir de yetmez, en aşağı iki: Birini bırakacak, öbürünü savunacak. Nerede o boltuk? (...) Benim bildiğim, gördüğüm, bu yeryüzünde pek az kimsenin bir fikri vardır, pek az kimse fjkirlerfe uğraşır. Ki- şioğlu düşünen bir varlıkmış, düşünebilir demek daha doğru olur. Canı isterse düşünür. Yapacak başka iş bula- mayıp pek bir bunalınca düşünür. Düşünür düşünür ya.. çıkannı düşünür, gemisini kurtarmayı düşünür, gününü gün etmeyi düşünür, başı sıkışınca arpacı kumrusu gibit düşünür, kötü kötü düşünür, fikirler üzerinde düşünmez. Ne diye yorsun kendini? Düşünmeyi uzmanlara ısmarla- mıştır. Onlann dedikleriyle yetinir. Inanır. Sımsıkı inanır." Nurullah Bey'in yaklaşımının doğruluğuna inanıyorum ben: Inanmayı birtarafa bırakıp, düşünmeye başlamak da- ha iyidir beyin sağlığımız için. Ama inanç kolay, düşünmek zordur. Düşünmek zordur çünkü 'Bir kimsenin düşünceleriyle çıkaıian arasında bir aynlık, bir uzlaşmazlık görmezsem, inanmam ben onun gerçekten düşündüğüne'. Bu cüm- lenin doğru olduğuna inanıyorsak (ben inanıyorum) bir başka soru çıkıyor demektir yolumuza: Kaffca bir insan mı- dır, yoksa kuş mudur? Selçuklu ve Osmanlı sanat eserleri açık arttırmada Kültür Servisi - 'Selçuklu, Osmanlı Sanat Eserleri Tablo ve Hat' müzayedesi yann 12.00 de Conrad'Oteli'nde ya- pı lacak. Müzayedede Osman- İı-Selçuklu yapıtlan, hat sana- tı örneklerinin yanı sıra çeşitli ressamlann tabloları açık art- tırmaya sunulacak. Müzayedede Feüx Ziem'in 'Küçüksu Mesiresi'1 adlı yapıtı 2 milyar 750 milyon lira açılış fiyatıyla açık arttırmaya katı- lacak. Deniz manzaraîan res- samı ve mimar olan Ziem için Doğu dünyası Venedik'i de resim çalışmalan yapan Melb- ye, 1864 yılında 'Legion d'Honneur" nışanı aldı. Sanat- çının yapıtlan Bagneres. Ko- penhag. Hamburg. Stockholm müzeleri ile birçok resmi ve özel kolleksiyonlarda yer alı- yor. Oşman Nuri Paşa'nın 'İstan- bul Üniversitesi Kapısı ve Beya- zrtKuJesi'adlıtablosuda 1 mil- yar lira açılış fiyatıyla giriyor açık arttırmaya. Müzayedede yapıtlan açık arttırmaya sunulacak diğer sa- natçılararasında Ivan Konstan- Felix Ziem'in "Küçüksu Mesiresi" adlı vapıtı. içermekteydi. Ziem'e özgü olan büvük resimler. modern uygarhktan etkilenmemiş Ve- nedik'i ve Istanbul'u yansıt- maktadır. Konu olarak sultanla- rı. haremleri, Venedik'i. Ha- liç'i, Boğaz'daki kayıklan ve kır eğlencelerini seçmişti. Ya- pıtlan Beaune. Dijon, Marsilya müzelerinde. Martizues'deki Ziem Müzesi'nde ve özel kol- leksiyonlarda yer alıyor. Anton Meîbye'in (1818- 1875) -Yeni Cam'i Haliç'te Kal- yon' adlı tablosu ise 2 milyar 200 milyon lira açılış fiyatıyla açık arttırmaya katılıyor. Ko- penhag'da doğan, deniz ressa- mı ve gravürcü olarak tanınan Melby. 1847yılında İstanbul'a büyükelçi olarak atandı. 1853'de Sultan Abdülmecid ile n'no\ itch Aivazovski, Hoca Ali Rıza, Halife Abdülmecid, N'az- mi Ziya, İbrahim Çalü, Şefik Bursalı, Antoüıe Ignace Mel- ling, NedimGünsur.Orhan Pe- ker, Burhan liygun Abidin Di- no bulunuyor. Müzayedeye alınan yapıtlan belirleyen danışma kurulu, Ze- ron Ayvazian, Faruk Cimok, Tülin Çoruhlu, Çiçek Derman, L'ğur Derman, Ferit Edgü, Or- han Ersoy, Hüseyin Gündüz, Vlcsut Hakgüden, Fethi Kaya- alp. Garo Kürkman, Güner Li- man, Ali Özdamar, Arden Yer- vant Portakal, Cihat Soyhan, Faruk Taşkele, IVIehmet Tata- roglu, Naci Terzi, Hülva Tez- can, HüKa Tuncay, Cenap Ya- zansoy, Hilmi Ya>uz ve Mari- ana Yerasimos'dan oluşuyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear