22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24 AĞUSTOS1994ÇARŞAMBA HABERLER »/-DEN DEMOKRASİ DERSLERİ AlpayKabacal, Yasaklıvesanalıdönem• 12 Eylül 1980 askeri darbesi, Nadir Nadi'yi de sanık sandalyesine oturttu. 1961 'deûrkiye, 1973 secimle- rinden 12 Eylül 1980 darbesinekadaruza- yazdığı, 23 Ocak 1983'te yeniden yayımlanan, Atatürk'ün kurduğu Türk Dil ve Türk Tarih kurumlannın kapatılmasına karşı çıkan yazısı yüzünden 2 ay 20 gün hapis cezasına çti. sagcı partiierin biraraya çarptmldı. Daha sonraAskeri Yargıtay, aklama karan verecekti... gelerek oluşturduklan ve 'Mıl- Y r ° J ' liyetçi Cephe' adıru verdikleri koalisyon hükümetlerinin yol açtığı sorunlar, demokratik re- jimi işlemez duruma getiriyor- du. Nadir Nadi, her zamanki gibi, bunlann karşısında yer alıyordu. 15 Mayıs 1975'te 'Rejime Karşı Olanlar' başlığı altında şunlan yazıyordu: IDemokrasinfn dfişmanı düş-"Demokrasinin başlıca manı kaba kuvvettir. Hukuk devleti koşulları altı- nda biricik meşnı savaş aracı olan düşün özgürlüğüne katla- namayanlar, katlanırlarsa ye- nilmekten korkanlar eninde so- mında kaba kuvvete baş>urmak gereğini duyarlar. Kaba kuvvetin egemen olduğu bir ülkede demokrasiden de hu- kuk de> letinden de söz edileme- yeceğjni büdikJeriiK göre çıka- rlannı tneşmluk dışı yöntemler- de arayan karanlık ruhlu kişiler ve örgütter, kurmaya çaliştı- klan olağanüstü düzene sözü- mona haklı bir kılıf hazırlama- dan edemezler. (...) Kaba kuvvet yanlılarının baş- viıracağı yoüardan başlıcaları, eiden geldiğince demokrasiy i yozlaştırmak, hukuk devleti ku- rallannı işlemez haie getirmek, ülkede anarşik olayları kışkırtmak, bu gibi olay- lann giderek artmasıy la halkı rejimden soğutma- ya çalışmak ya da daha iyisi, ülkedekj gerçek de- mokrarları demokrasi düşmanı gibi gösterip on- ların yerini almay a bakmak, bu uğurda her fırsat- tan yararlanmaktır." Bir başka başyazısında. "Özgûrlûkçü demok- rasi adına çeyrek yüzyüdır gelip geçen hükümet- lerin özgürlüğü de, demokrasiyi de ne denli hırpa- ladıklarını, kimi zaman tanınmaz hale getirdikle- rini çok gördük, bu gidişJe galiba daha görecegiz" Yüksel Çakmur, 1991 yıünda Cumhuriyet'i ziyaret ederek, yılın Atatârkçüsü seçilen Nadir Nadi'ye ödülünü veriyordu. diye başlıyordu (26 Haziran 1975). O yıllann sürekli tartışılan demokrasi sorun- lanndan bjn de Ceza Yasası'nın 141-142. mad- deleriydi. İlericı çevrelenn gerçek demokrasiye geçilmesi önündeki engellerden biri olarak nite- ledikleri bu maddelere karşı çıkanların bile ko- münistlikle suçlandığı bir döneme girilmiştı. Nadir Nadi. 10 Ağustos 1976 günü 'Yasak Ortadan Kalkarsa' başlığı altında şöyle diyordu: "Biziın eski cephe ortaklan... Onlar gibi düşün- meyen herkesi, her partiyi komünistlikle Rus ajanlığı ile suçlamakta, sonra da sıkılmadan de- mokrasiden, düşün özgürlüğünden söz etmekte- dirier. Aman 141 ve 142. maddeler kaldırılmasın, aman komünist partisi kurulmasm! Evet, kurul- masui ki baylar hoşlanmadıklan her düşünce sa- hibini komünistrir diye damgalayıp susturma ola- nağını ellerinde bulundursuniar. (...) Bizde de doğru dürüst özgürlük rejimi kurulur aşın dediğimiz örgûtlere su yü- züne çıkma olanağı sağlanırsa ne olur? Ne olacak, en azından siyasal yaşantımız açıklığa ka- vuşur, yurttaşlar arasındaki karşılıklı kuşku havası dağılır, varsa Moskova uşaklan ortaya çıkar. Biz de kim nedir, ne yap- mak istiyor, ulusça öğreniriz." Anayasayı ve demokratık re- jimi ortadan kaldıran, basını susturmaya çalışan 12 Eylül 1980 askeri darbesi, Nadir Na- di'yi de sanık sandalyesine oturttu. 1961'de yazdığı, 23 Ocak 1983'te yeniden yayımla- nan, Atatürk'ün kurduğu Türk Dil ve Türk Tarih kurumlannın kapatılmasına karşı çıkan yazısı yüzünden 2 ay 20 gün hapis ce- zasına çarpünldı. Daha sonra Askeri Yargıtay, aklama karan verecekti... Yıl, 1988... Uluslararası Basın Enstitüsü'nün (IPI) onur üyeli- ğine aldığı. enstitü yönetmeni- nin "Yaşamı boyunca güç gün- lerden geçti. Türkiye'de bağımsız ve özgür basmm en güçlü destek- çuerinden biri oMu" diye nitele- diği seksen yaşındaki Nadir Nadi, 7 Mayıs 1988'de son baş- yazısını yayımladı. Şöyle diyor- du: "... Bizim kuşak, çok partili yaşam dönemi boyunca da cum- huriyeti ve Atatürkçülüğii savun- mak uğruna az savaş vermemiş, az çile doMurmamıştır. Görevi- mizi ne öiçüde başarabildik, bu konuda herhangi bir değerien- dirmeye kalkışmak bize düşmez. Biz artık devTİni tamamlamaya yüz tutmuş bir kuşağız. Bugün varsak, yarm yokuz. Başbca da CHP'nin solundaki partilere, onlardan da öte yer altında gizli çalışmak dunımunda bırakılan SÜRECEK umudumuz bizim dönemde yetişen ve yetişmekte olan yeni kuşaklarm gerçek halk yönetimi demek olan cumhuriyet ilkelerini yurdumuzda daha sağ- lam temelkre dayama olanağını bulabilmeieridir. Bu konuda hiçbir engelden yıhnayacaklanna inanıyonız." Nadir Nadı'run demokrasiye ve basınımıza katkılan. 'paket'lı demokrasiden gerçek demok- rasiye gecildiğjnde daha iyi anlaşılacaktır. Savaşsonrasıdemokrasiyegeçiş 3 941 Kasımı'nda, şair Celal Sahir Erozan'ın (1883- 1935) kızı Berin Hanım'la evlenen Nadir Nadi. evhlık töreninin hemen ertesi günü askere çağnlır. Davutpaşa Kışlası'- ndaki 28. Tümen'in 229. Alayı'nda göreve başlar. Üç ay sonra geçıci olarak Topkapı Maltepesi'ndekı 4. Kolordu merkezine alınır. Burada 1. Şube Müdürü Srtkı Ulay (sonra MBK üyesi ve sena- tör), Alman İstihkam Talimnamesi'nin çevriJmea görevini verir Nadir Nadi'- ye. 1942 bahannda da Hadımköy'ün kuzeyindeki Hoşdere'ye gönderibr. Bu sırada... "Alman hükümeti, bir Türk basın he- yetini ve aynca Basm-Yaym l mum Müdürü'nü, üç haftalık bir gezi için res- men Almanya'ya davet etmişti. Bu he- yete benim de katılmamı uygun bulan bükümet, harekete geçmiş; Dışişleri, IVGDi Savunma bakanlıklan ve Genel- kunnay Başkanlığı arasındaki yazış- malar sonucu olarak bana bir aylık 'mc- zuniyet' sağlannuştı. Doğrusu bu bir 'mezuniyet'ten ziyade politik bir göreve benayordu. Gidecektim, görecektim ve dönûşte izlenimlerimi de yazacaktnn. Cumhuriyet tarihi boyunca, ye- dek subayüğını yapttğı sırada böyiesine ayncalı bir işieme uğ- rayan bir başka gazeteci buluna- büeceğini sanmıyorum. Babıaü'- de, Aimanya'ya gönderüebflecek düzinelerte gazeteci dururken, benim askeriikten alınıp bu işe seçilmemi kişiliğimin hükümet gözündeki önemine yordum. doğrusu göğsüm kabardı. Heyet beş kişklen kurulu idi. Akşam gazetesi başyazan Nec- mettin Sadak. Vakit gazetesi başyazan Asım Us. Adana'da çıkan Türk Sözü gazetesi sahibi Nevzat Gü- ven. ben ve bir de Basm-Yaym Genel Müdürü Selim Sarper. Hazıruğımız bsa sürdü. Bir gün Tarabya'daki Alman Büyökelçüiği'nde Von Papen'le büiikte bir öğle yemeği yedik ve gezi prog- rammın ana çizgilerini kararlaştırdık. Beriin'de birkaç gün geçirecektik. Sonra Batı Almanya'yı, işgal altındaki bir lusım Fransa'yı dolaşacak, Münich'ten Viyana'ja, oradan da Doğu Cephesi'ne gidecektik. Gezi sezonunda Ahnanlar, bizi Peşte'ye bırakacaklardı. Orada ve İstanbuTa dönmeden önce Sofya'da iki- şer gün Macar ve Bulgar hükümetlerinin misafiri olarak kalacakök. 16 temmuz akşamı, Sirkeci'den trenle yola çıktık." (Perde Araüğmdan, s. 140-141). Gazeteciler Almanya ve Avusturya'- dan sonra "Doğu Cephesi''ne gecerek Simferopol ile Sıvastopol'u da göriirler ve Peşte, Sofya üzerinden Türkiye'ye dönerler: "Almanya gezjsine, hükümetin isteği üzerine katıhntştım. Geziye dair yazdar yazmalı idim. Ne Ankara'da, hatta ne de Topkapı Maltepesi'nde bu işi gereği gibi başaramazdım. tlgilikrin uygun bulması ile Harbiye'deki Birinci Ordu Karar- gahı'na atandım. Yine Birinci Şube'de çaltşıyordum. Yazüar için aynca izin al- mam gerekmedi. Harbiye'deki ordu ka- rargahı rahat bir ycrdi. Aksamları, pay- dos saatinden sonra matbaaya gidiyor, odama kapanıp çakşıyordum. O devirde rotatifler gece yansını bir havli geçe işle- meye başladığından, yazariar acele et- mek zorunda değillerdi, vaktimiz boldu. Ilkin on iki yazüık bir röportaj serisi yayınladım. Savaş karşısındaki dunı- mumuzun politik koşullannı göz önünde tutmakla beraber, gordüklerimden edin- diğün izlenimleri, elimden geldiğince ob- jektif kalmaya dikkat ederek okurlan- ma anlattım. (...) Bu konuda, askerlik durumundan ötürii imzalayamadjğun birkaç yazrnı daha çıktı." (Perde Araiığından. s. 167-168). Nadir Nadi, "savaş talihinin iyiden iyiye Müttefiklere gülümsemeye başla- nuş" olduğu bir dönemde. 1943 baha- nnda ordudan salıverilir (terhis edilir). 1945'te Avrupa'da savaş sona ermiş, zaferi demokrasiler kazanmışür. Nadir Nadi, aynı yü babasını yitirir: Bir süre- dir Cenevre'de tedavi görmekte olan • 1945'te Avrupa'da savaş sona ermiş, zaferi demokrasiler kazanmıştır. Nadir Nadi, aynı yıl babasını yitirir: Bir süredir Cenevre'de tedavi görmekte olan Yunus Nadi, 28 haziran günü ameliyat masasında ölür. Yunus Nadi, 28 haziran günü ameliyat masasında ölür. Babasının hastahğından beri Cum- huriyet'i yönetmekte olan Nadir Nadi, artık bütün sorumluluğu üstlenmiştir. ISavaş sonrası demokpasiye geçiş Türkiye, şimdi de çok partili demok- ratik rejime geçişin sorunlannı yaşa- maktadır. Nadir Nadi, ilk kez 1946 se- çımlen sırasında yargılanır: "O zaman açık oy, gizli sayrnı vardL Adana'da biri 3<M0 oy birden atmtş sandığa. Bizim muhabir de bunu yaz- mıştı. Ben, yazı işkri müdûrüyünı. Adam hakaret davası açtı, mahkum ol- dum, sonra Yargıtay bozdu." (Zeynep Oral'la konuşma, agy). 1946 seçimlerinden sonra davalar birbinni izler: "1946-1950 süresi boyunca bizim ga- zete mümkün mertebe hem iktidan, hem de muhalefeti sağduyunun ışıklanndan yarariandırmaya gayTet ediyordu. Atatürk ilkeleri bir yana bırakdmamalı idi. Bu, yurdumuz adma öoceden hesap- lanması imkansız felaketiere yol acabi- lirdi. Türkiye'yi geri sürükJeyici davranı- şlara elimizden geldiği oranda karşı dur- maya çalışıyorduk. Bu yüzden, iktidan da muhalefeti de sinirlendirdiğimiz olu- >ordu. MuhaJefet bütün gücü ile daha zi- yade hukuk devleti koşuUarımn gerçek- leştirilmesi uğruna çalıştığı ve devrim ilkeleri üzerinde verilen açık tavizlerden sorumlu tutulamayacağı için tenkitleri- mizin ağırlık merkezini şüphesiz CHP kraatı teşkii ediyordu. O sıralarda gaze- tenin sahibi göründüğüm için yakından bilivorum, dört yıl içinde Cumhuriyet aleyhine çeşitli vesilelerle tam dokuz dava açıldı ve ben davab srfatıy la, en azı- ndan kırk kere yargıç karşısında boy göstermek zorunda kaldım. Ortalama ayda bir, eski adliyenin bulunduğu pos- taneye gidiyor, kan ter içinde son kata tırmanıyordum. Kendimi avutmak için merdiven basamaklannı bir bir sa- yardım yukan çıkarken. Ezberlemiştim basamaklann saytsını. Doksan iki de- dim mi, nefes nefese bir oh' çeker. Asli- ye Ceza Mahkemesi'nin önünde sıramı beklemeye giderdim. Hepsi beraatle so- nuçlanan bu davalann çoğu, gönderilen cevabi geç yaymlamak, Cumhurbaş- kanı'na saygısızlıkta bulunmak, gerçeğe aykın haberlere gazete- de yer vermek gibi pestenkerani konularla ilgili idi. Yazı işleri mü- düriinün bu suçlan(!) önlemesine imkan yoktu. O hüküm gjyse idi, ben de gazete sahibi olarak boy- layacaktım cezaevini. Cumhuri- yet aleyhine açılan davalann yamız birinde, ûnzamı taşıyan bir yazı yüzünden sanık yerine otur- tulduğumu hatuiıyorum! CHP'li bir milktvekili, Vİilli Eğitim Ba- kanlığı'nca Türkçeye çevrilen klasikJer arasında bir eski Rus yazannın milletimi/e dair yaktşıksı/ dü- şünceler ortay a attiğını ileri sürüyor, ki- tabın toplanİmasını, ilgililer hakkmda kovuşturma açılmasını öneriyordu. Aynı milletvekili, sinemalanmızda oynatılan bir Ingiliz fîlminin de komünist propa- gandası yaptığım iddia ediyor, bu filmin derhal yasak edilmesini istiyordu. (...) CHP'li milletvekilinin gerici davran>- şmı bireysel bir çıkıştan ibaret sayabil- seydik üzerinde duımaya lüzum görmez, bu adam da dikkati çekmek için bula bula bunlan bulmuş der, geçerdik. Ama dediğim gibi, fikir özgürlüğüne ve devrim ilkelerine karşı uluorta saldırdann gün- den güne artm'a belirtüeri gösterdiği bir ortamda susmak, görevden kaçıyoruz anlamma gelebilirdi. Her zamanki yu- muşak ve alçakgönüllü üslubumla yazdığım uyancı bir yazıya milletvekili, Llus gazetesinde sert bir cevap venti. Korkuyor demesinler diye ben de, iste- mediğım halde, biraz sertlendim. Kısa zamanda ne Rus'un kitabı, ne de Ingiliz'- in fılmi kaldı ortada. Tarttşma bir sen- ben kavgasoıa döküliiverdi. SÜRECEK Bakanlık düzenliyor 12 Eylül'ün sanık sandalyesine oturttuğu aydınlardan biri de NadTydi. Hukukçular düşunce ozgürluğu içintoplanacak • Adalet Bakanlığı, düşüncenin açıklanmasını suç sayan yasalar konusunda görüş almak amacıyla. barolar ve hukukçularla 3 eylülde toplantı düzenleyecek. SHP lideri Murat Karayalçın, düşünce özgürlüğü sağlanmadan demokratikleşmenin sağlanamayacağınj söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - SHP, demir parmaklıklar arkasında olan yaklaşık 2 bın fi- kir suçlusunun "dtşan cıkmasun" sağlayacak yasal de- ğişiklikleri eylül ayında tar- tışmaya acıyor. Bu hedefe yönelık olarak Mehmet Moğultay. düşüncenin açıklanmasını "terör suçu" sa- yan yasalar konusunda çozüm üretmek amacıyla, uzman hu- kukçular, barolar ve gazeteci derneklerini toplanüya çağırdı. SHP Genel Başkanı ve Başba- kan Yardımcısı Murat Kara- yalçın, demokratıkleşme pakeü- nin düşünce özgürlüğü konu- sunda eksık olduğunu söyledi. Moğultay, bir taraftan yasa çalışmalan sürerken, diğer yan- dan düşünce özgürlüğü konu- sundaki duyarlıhğın toplantı- larla Türkıye genehne yayıla- cağını söyledi. Moğultay. 2 bıne yakın bilîm adamı, gazeteci. ya- zar ve sendikacının tutuklu bu- lunması nedenıyle Türkiye'ye karşı yapılan eleştinler karşısı- nda, Dışişleri Bakanı Mümtaz Soysal ile Türkiye Barolar Bırlı- ği, Ankara, tstanbul, Izmır ba- rolan, Çağdaş Gazetealer Der- neğj, Gazeteciler Cemiyetı'nin Ankara, tstanbul. İzmır şubele- ri, Basın Konseyi, anayasa hu- kukçusu L'ğur Alacakaptan ve İstanbul Üniversitesı basın hu- kuku öğretım üyesı Çetin Özek'i, 3 eylülde toplanüya çağırdı Konuya ilişkin Cumhuriyet'in sorulanru yanıtlayan Kara- yalçın, Adalet Bakanlığı'nda Seyfi Oktay dönemınde başia- tılan çabşmalann sürdürüldü- ğünü belirterek şunlan söyledi: "Şiddeti ve terönl çağırmayan düşünce suç obnamalı. Öyle bir sınır koymalıyız, eşik tanı- mahyız. Ve bunu kabul ettiğimiz zaman şu anda cezaevinde bulu- nan bilim adamlan. sendikacüar kurtulacaklardır. Bunun için çok yoğun bir hukuk çauşması yapı- İması gerekiyor. O çauşmalan yapıyoruz şimdi.M Karayalçın, 18 mayısta açık- lanan "demokratikkşme pake- tinin". düşünce suçlulanna yenı bir düzenleme getirmemesi ne- deniyle eksik olduğunu vurgu- layarak SHP'nin, eylül ayında "düşünce özgürlüğünü" de talep edeceğinı söyledi. Karayalçın. "Biz düşüncenin suç olmaktan çıkarılmasını da munakkak gündeme almalıyız. Bunu sağlamadan 62 yasa tasa- nsını geçirsek de demokratikleş- menin sonuç alıcı olacağı kanısı- nda değilim" diye konuştu. Moğultay. Cumhuriyet'e. ge- nış katılımb toplanülann devam edeceğinı belirterek "Topiantıya kadar konunur detayına girmek istemiyonım. Bu konuda ciddi calışmalar y apacağız" dedı. Geçici ihracla cezalandırıldı NaciEkşi,ANAP'tan 1 yıl lizaldaştırıldı ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - ANAP Genel Başkanı Mesut Ydmaz ve parti yönetı- mine yönelttiği eleştiriler nede- niyle dışiplin kuruluna sevk edilen İstanbul Mılletvekili Nad Ekşi. bir yıl süreyle geçicı ihraçlacezalandınldı. Ekşı. ka- ran, "Erken seçim olması dunı- munda beni seçim dtşı bırakma- ya yönelik bir karar" sözlenyle yorumladı. ANAP Merkez Dısıplin Ku- rulu ve Grup Disiplin Kurulu'- ndan oluşan müşterek dısıplin kurulu, dün yaptığı toplanüda parti disiplirune aykın davran- makJa suçlanan istanbul Mil- letvekili Naci Ekşi'yi dinledi. 15 üyenin kaüldığı toplanüda Ekşi'nin. Yılmaz ve parti yöne- timine yönelttiği "statükocu, ANAP felsefesinden uzakiaş- mak" ve diğer suçlamalanyla disiplin suçu ışlediğı sonucuna vanlarak, bir yıl süreyle ıhraç edilmesi kararlaştınldı. Sözlü savunma yapan Ekşi, partisi- nin gerilemesınin sorumlusu- nun Yılmaz olduğunu ve bunu söylemenın "yüz kızartKi bir suç" oluşturmadığıru söyledi. Yılmaz'ın, parti yönetıminde "sultan, nülletvekillerinin sahi- bi gibi" davrandığmı ima eden Ekşi, Yılmaz'ın liderliğini tar- tışanlann susturulduğunu kaydetti. Karar açıklanmadan önce kendisine verilecek her türlü cezanın haksız olacağını söyleyen Ekşi, "Benim cezalan- duılmam yok oluşu >e dağüma- yı durdurmaz" dedı. Hakkında verilen geçici ih- raç karannı "kurnazca bir ka- rar" olarak değerlendiren Ek- şi, gelecek bir yıl içinde erken seçim olması dunımunda, ken- disinin seçim dışı bırakılması- nın amaçlandığını söyledi. En fazla "ihtar" cezası beklediğini ıfade eden Ekşı, "Bu karan ka- bul etmivorum. Milleti de mi ih- raç edecekler" diye sordu. Ekşı. ANAP'daki durumunu yeniden gözden geçireceğini ancak bu arada, eleştiri veöne- nlenni dıle getirmeye devam edeceğıni kaydetü. Ekşi, kara- nn gerekçesinı inceledikten sonra ıtiraz edeceğıni sözlenne ekledi Fon kaynağı BasmaMecUs araştnması isteni ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP, bazı basın lnımluşlanna fonlardan ak- tanlan kaynaklarla tigili sav- lann açıkhğa kavuşturulma- sı için Meclıs araşturması açı- lmasını ıstedi. ANAP Genel Başkan Yardıması Eyüp Aşık imza- sıyla dün TBMM Başkan- hğı'na verilen araştırma önergesinde, hangj basın ku- ruluşu veya sahibine, diğer şirketlerine fon ve fon dışı kaynaklardan yarar sağlan- dığı, hangi basın kuruluşla- nnın bu yararlann dışında bırakıldığı soruldu. önergede, Başbakan Tan- su ÇîDer'ın, "Basın gmeairn- uğıiH kaybetti. Artık befflmk ilgili yanuş baberteri yalanla- maya gerek görmüyoruaı" diye bir tespit yaparak, ba- sınla polemiğe girdiği, böy- lece devtete güvenin ve dev- let yönetiminin bütünlüğü- nün de aşındığı öne sürûldû. 22 ay hapis yatacak Tanju, Üsküp'tengetirildi Bayraıııpaşa'ya hapsedildi İstanbul Haber Servisi - Mer- cedes kaçakçılığı davasından 4 yıl 3 ay hapis cezasına çarptınlan ünlü futbolcu Tanju ÇoJak, tu- tuklu bulunduğu Üsküp'te Türk înterpol yetkililerince teslim alı- narak dün İstanbul'a getirildi. Atatürk Hava Limam'na getiri- lişi sırasında ailesi ve bir zaman- lar forma giydıği takımlann ta- raftarlannca karşılanan Çolak, Infaz Yasası hükümleri uya- nnca 22 ay hapis yatacağı Bay- rampaşa Ceza ve Tutukevı'ne konuldu. Mercedes kaçakçılığı dava- sından hapse çarptınlan ve bu cezasının Yarştay'cada onan- dığı sıralarda dünya karmasında forma giyeoeğini gerekçe göste- rerek Makedonya'ya gıden ünlü futbolcu Tanju Çolak, Üsküp'te tutuklu bulunduğu Şuto Onzari Çezaevi'nden alınarak Türk Înterpol yetkililenne teshm edil- di. İstanbul İnterpol Şube Mü- dürü Yardıması Omer Vanık ve İnterpol Daire Başkanüğı'nda görevli Idris Eskitürk tarafından Makedonya emniyet yetkılıle- rinden teslim alınan Tanju Ço- lak, Türkiye ve Yugoslavya arasında 1973yıhndaimzalanan "giivenlik işbirliği, uluslararası suçluiann iadesi" hükümleri uyannca İstanbul'a getirildi. Sofya'dan havalanan 311 se- fer sayıb yolcu uçağj ile dün ak- şam saat 19.15 sıralannda eşi Aysu Çolak beraberliğinde Ata- türk Havalimanı'na inen Ço- lak'ı babası Mustafa Çolak, fut- bolcu Rıdvan. Galatasaray eski yöneticilerinden Ergun Gürsoy ve hayranlan karşıladı. Büyük bir kargaşarun yaşandığı karşılama sırasında taraftarlann Başbakan Çflkr'den Tanju'yu affetmelenni istediler. Tanju, Bayrampaşa Cezaevi'- ne getirilerek adb' suçlardan sabıkalı tutuklu ve hükümlüle- rin kaldığı B Blok koğuşlanna konuldu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear