13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 31 TEMMUZ1994PAZAR PAZAR KONUĞU IrestoreedemyoruzSunuş: Osmanlıhanedanıntnyaşadığısaray, köşk ve kasırların bağlıbulunduğu MilliSaraylarDairesibirkaçyıldır etkinliklerinihızlandırdı. Saray,köşk vekasırlarsürekli onarılıyor, bunlarözellikleyaz aylarındabüyükdavetlere açılıyor. MilliSaraylar Dairesi'nin işlevlerini, etkinlüâerini, neleryaptpneleryapamadıklarmı öğrenmek için Daire Başkanı Türkan İnce'den randevualdık; kendisiyle Aynalıkavak Kasrı'ndagörüştük. Görüşmesırasında kendisinden sigara içmek için izin isteyince, Türkan İnce gülerekbunukabuletti. Çevredekigörevliler ise "Amakasır içindesigara içilmiyor''diyekarşı çıkınca Türkan Hantmyine güldü: "Evet deaklımdabirdenemeyapmafıkri var. Bizim MilliSaraylar'ın çokgençiki mühendisibukasrınyanguı alarm sisteminiyaptılar. Şimdiye kadardabunudenemedik. Bir bakalım."Bizsigaramızıyaktık. Tavanda ikiküçük alet. İncecik bir dumanabileson derece duyarlıymıslar. Sigaradan birnefes çektik: Birşeyyok. îkincinefestekulakları sağır eden bir zırlama duyuldu. A larm sistemihareketegeçmişti. Dunanu bilmeyen diğergörevlilerellerindeyangmsöndürme aletleri, bulunduğumuzsalonakoştu. Ama Türkan Hanun gülüyordu. Hepsine "Sadecedenemeyapıyorduk"dedi. LJKapıları açıyoruz amal Dolmabahçe Sarayı, en büyük, en gör- kemli yapımız; 19. yüzyıldan kalma. O dö- nemin mimarisini en iyi yansıtan bir yapı. Burada sadeceen yüksek devlet düzeyinde. yani cumhurbaşkanı, TBMM başkanı ya da başbakanın davetleri düzenlenebiliyor. Bu, kapalı mekan olduğu kadar açık me- kanlar için de geçerli. Hatta şöyle söyleye- yim: Kapalı mekanı sadece cumhurbaş- kanının davetleri için açabiliyoruz. Kullandığımız mekanlar, daha çok bah- çeler oluyor. Yaz mevsiminde daveüer za- ten çoğunlukla bahçelerde veriliyor. Kapalı mekanlan ise kışın ısıtamıyoruz. Dolayısıyla da bunlan kullanabilmemiz mümkün değil. Bülün bu resepsiyonJar bahçede yapıldığı için bahçelerde gereken önlemler almıyor. ömeğin çiçeklerin bulunduğu tarhlara masalar yaklaştınlmı- yor. Çimlerin ealme olasılığı var. Davetten bir gün önce de çimleri çok kısa kestirdiniz mi bunlar büyük birzarargörmüyorlar. Bence bu davetler saraylan tarutma açısından çok etkili. Daha önce saraylar, bu şekildc açılmıyordu. Onun için hiç kimse farkında değildi. flk kez Dolmabahçe Sarayı'nda ABD'nin eski Başkanı George Bush için bir davet düzenlendi. Ben o sırada bu görcve yeni gelmiştim. Davetin sarayın içinde verilmemesi için çok mücadele ettim. O dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Özal'la. 400 kişilik bir davet diye anlasma yapmıştık. Çok özel bir davetti. Aça- cağımız salon 2000 metrekarelikti. Davet- lilerin bu alana yayılmasmda mühendislik açısından hiçbir sakınca yoktu. 400 kişi de rahatlıkla kontrol edilebilen bir topluluk. Itfajyecilerimız, bekçüerimiz bunlan sürekli denetim altında tutrular. Çok değerli büyük halılan, eşyalan da kaldırmışük. Hiçbir şey olmadı. O resepsiyon bütün dünyaya yansıdı. Pek çok dış ülkedeki tanıdıklanmdan re- sepsiyonu televizyondan izlediklerini belir- ten telefonlar aldım. Hatta bir Alman dos- tum, "Dohnababçe Sarayı'nı gordüm. Ne müthiş bir yaptymış" diyordu. Bence saraylan çeşitli düzeylerde tanı- tmamız lazını. Tabü üst düzeyde tanıtım her zaman ilgi çekici oluyor. Onun yansı- ması daha başka. Yanlış bir şey yapmıyoruz. Demin de söylediğım gibi diğer köşk ve kasırlarda da davetleri açık mekanlarda düzenüyoruz. Bunlar yine de sınırb kahyor. Bir sarayda ya da kasırda bir dûğün yapamıyorsunuz ya da kişisel sosyal amaçlı bir toplantı için kullanamıyorsunuz. Bu mekanlan büyük kurumlar ve kuruluşlar kullanabiliyorlar. 2-3 bin kişilik bir resepsiyonu başka bir yerde verme olanağı yok. Bir vakfimız var. Biz de bu vakfa gecelik küçük bir ücret alı- yoruz. -Ne kadar ücret ahyorsuıtuz? tNCE -Bu her yıl TBMM'ce belirleniyor. Bu yıl için yaklaşık bir rakam vereyim. Çünkü bazı yerlerden değişik rakamlar alabiliyoruz. Ama yaklaşık geceliği 150 milyon lira diyebilirim. Bu da vakfımıza iyi bir gelir kaynağı oluyor. Ash- nda bu yıl ülkeıniz bir ekonomik kriz atlatıyor. Bu ekonomik krizde biz oldukça iyiyiz diyorum. -Nasüoluyor bu? tNCE-Bu kiralar, her saray, köşkte açtığunız hatıra eşya satan küçük dükkan- lardan elde edilen gelirler sayesinde... -Peki bu hatıra eşya satan dükkanlar iyi is yapıyor nuı? tNCE-Oldukça. Çünkü yabancı turist gezdiği saray ya da köşkten hiçbir zaman boş çıkmak istemiyor. Örneğin, Dolma- bahçe Sarayı'nda bu tür bir dükkanda çalı- şan bir kızımız var. Her akşanı bize hasılaü haber verir. Ortalama günde 10 milyon lira kazandığını söylüyor. -MUJi Saraylar ın iflevi nedır? MUti Sa- raylar Daire Başkanhğt'na bağh saraylar, kasırlar ve köşkler hangileridir? tNCE - Milli saraylar olarak adlandın- lan saraylanmız aslında Büyûk Atatürk'ün emriyle ve daha sonra da cumhuriyetin ıkınından hemen sonra 1924'te çıkanlan 431 sayilı yasayla TBMM'ye bağlanmış. Bence bu çok doğru bir karar. Fransız etkısi olabıür. Aynı uygulama fspanya'da da var. Fransa'da Palais Nationaux diye bir kuruluş var. Bütün milli saraylar, hatta çeşmeler bile ona bağlı. TBMM'nin yönetimi altındaki milli sa- raylar gerek Osmanlı İmparatorluğu'nun j yönetimini gerekse padişahlann ikametini sağlayan yapılar. Bunlar olduğu gibi, TBMM'ye geçmış. Biliyorsunuz, bunlann en büyüğü Dolmabahçe Sarayı, bir yazlık saray olan Beyierbeyi Sarayı ve Yıldız Şale. Kasırlara gelince... Ihlamur Kasn, şu anda içinde bulunduğumuz Aynalıkavak Kasn, Küçüksu Kasn, Maslak Kasn... fki tane de cumhuriyet dönemi yapımız var: Florya'daki Atatürk Köşkü'yle Yalova'- daki Atatürk Köşkü. -Şinutiyaz mevsimindeyiz. Bu saraylar re kastrlann bahçeleri büyük davetlere açüdı. Bu davetler saraylar ve kasırlaraya da bah- çelerine herhangi bir zarar vernüyor mu? Bunu korumacıhk açıstndan nasüdeğerlen- diriyorsunuz? İNCE -Hiç kimse Türkiye'nin küJrür mi- rası sayılabilecek bu yapüann zarar gör- mesini istemez. Özelükle mimar olarak bir sanatçı olan ben bunu hiçbir şekilde istemem. Bu çok yanlış olur. Ama ben bugün sözünü ettiğımiz bu davetlerin çok sınırlı olduklanru söyleyebilirim. Oyle geniş, yaygın, herkese yönelik toplantılar yapılmıyor. Milli Saraylar Daire Başkanı Türkan İnce, Leyla Tavşanoğfu'nımsondannı Aynalıkavak Kasn'nda yanıtladi. (Fotoğraf: KAAN SAGANAK) Saraylarya okıdoimuş,yahastane imar Sinan Üniversitesi'nin bir saray olduğunu biliyormuydunuz? Orayagittiğinizzaman saray olarakbilesoluklayamazsınız. Buna hiç kimse inanmaz. Beykoz 'danefisbir kasır var. Ama orada da çocuklar içinbirgöğüs hastahkları hastanesi kurulmuş.Bütün amacımız, saraylanmızı bir araya getirmek, dağdmışparçaları biryerde toplayabümek. PORTRE/ TÜRKANINCE YükseköğreniminiÎTÜ Mimarlık Fakültesi'nde tamamladı. Kısa birsüre serbest mimarlık yaptı. Eşinin görevi nedeniyle 1970 'te Türkiye Demir Çelik tşletmeleri GenelMüdürlüğü'nün bulunduğu Karabük e taşındı. İşletrnenin beş bin evlik lojmansiiesinin yapımındagörev aldı. 1990yılmda Milli Saraylar Daire Başkanlığı 'na atandı. Mayıs sonuna kadar beş ayın ortalamasını aldık. Şu anda sadece dükkandan 1 milyar lira gibi bir gelirimiz var. Üstelik ocak ve şu- bat bu tür satışlar açısından zor aylardır. -Bunlann dtşuıdakigeürleriniz? tNCE-Kapıdan bilet karşıhğı aldığırruz paralar, kafeteryalanmızdan gelen gelirler... Aynca hatıra eşya dükkanlannda kitaplar ve saraylardaki tablolann röprodüksiyonlannı da saüyoruz. Şu anda Ankara'dan sadece personel ma- aşlannı alıyoruz. Bu gelirlerimizle de büyük yatırunJar yapıyoruz. Şu anda tüm saray kasırlarda şu anda restorasyon için şantiyeler var. Bu şantiyelere kendi imkanlanmızla ye- tişmeye çalışıyoruz. Bence bu doğru bir sistem. fnsan bütün müze ve saraylanmızda da böyle bir sistem yerleşmesini arzu ediyor. Örneğin Topkapı Sarayı'nda durum gerçekten çok zor. - Yanikendikendûtidöndürenûyor mu? tNCE -Ne yaak ki hayır. Belediye de her- kes de kendi hissesini alıyor. Tamamıyla bir gelir olarak bakılıyor. Günde bazen 15-20 bin kişiye ulaşan ziyaretçi gruplan var. Kontrol yapılıyor Yalnız bizde bu iş çok kontrollüdür. Gün- de bizde kapıdan 1.500 kişinin üzerinde ziya- retçi girmez. Yıpranma da düşünülmedi de bu sadece matematiksel bir hesap. Biz örne- ğin Dolmabahçe Sarayı'nı mutlaka rehber eşliğinde gezdiriyoruz. Rehber en fazla 30 ki- şiye hitap edebiliyor. Onun üzerinde sayıda insan rehberi izleyemiyor. 25-30 kişiyi beş da- kika süreyle her salonda gezdirdiğinizi düşü- nün. Bu 8 saatte 1.500 kişiyle sınırlanıyor. "Oralarda da bir sınıriama olsa" diye içimden geçmiyor değil. -Yani Topkapı Sarayı gibi müzelerde böyle bir suurlama yok mu? İNCE -Kapıdan kim bilet alırsa o geçiyor. Orada rehber eşliğinde bir gezi olmadığı için biletini alanlar ya elindeki kitaptan ya da vit- rinlerdeki yazılardan bilgilenerek geziyor. Bence salt müze olmayan, dayalı-döşeli bir sarayda mutlaka bir rehbere ihtiyaç var. ÖzeÜikle kontroUü bir gezi olması açısından. Hele içinde bulunduğumuz bu ortamda ben- ce bu çok gerekli. Kontrolsüz bir gezi bence saraydaki sanat eserlerine davetlerden çok daha fazla zarar verebilir. -Her saray\kasr,köşkte dokuzşantiyeniz olduğunu söykdiniz- Bunlara ne kadar para harayorsunuz? İNCE -Bunlar büyük maliyetler getiriyor. Yatınmlar, özelükle inşaat yatınmlan adı altında topladığımız restorasyon çalışmalan çok pahah. Tarihi eserlerin restorasyonu çok masraflı oluyor. Hatta buralan gezen ya- bancrlar çok şaşınyorlar. "Bunlara nasd bu kadar iyi bakabUiyorsunuz" diye soruyorlar. Hiç unutmuyorum, bir kişi şöyle demişti: "Bu çok pa- halı bir iştir." Ben de "Evet, ama imkanlanmız var, öde- nekkrimi/ var" diye karşılık verince hayretle sordu: "Devlet size böyle bir ödenek sağlıyor mu?" "Evet, sağlamaya calışı- yor" diye cevap verdim. Böyle yapılann ayakta durması gerçekten çok zor. Hele bu Dolmabahçe Sarayı'nda çok açık hissedilir. Çevresinde bir restorasyon çahşmasına başlı- yorsunuz, ama bu çalışma daha bitmeden ye- niden yaptığınız yere bir iskele kurmak zo- runda kalıyorsunuz. Yani restorasyon hiç bitmiyor. 150 yıllık binalan korumak gerçek- ten zor. Ama Mecüsimiz, bugüne kadar hiç- bir şey esirgemedi. Sadece bu yıl bu ekono- mik kriz nedeniyle biz de biraz nasibimizi aldık. Ama yine de prograrmmızda hiçbir de- ğişikJik yapmadık. Ankara'da temin edeme- diğimizi vakıf kazançlanyla kapatarak işleri- mizi yüriitüyoruz. Kurulan bu vakıf, bugün gerçekten tam amacına ulaştı. Tabü en büyük dilek de günün birinde bu saraylann ta- mamıyla kendi kazançlanyla kendilerini döndürür hale gelmeleridir. Gidiş bunu gös- teriyor. Gerçekten gittikçe artan bir gelirimiz var. Bu daha iyi, daha bilinçli yapılabilir, gelir arttıncı önlemler alınabilir. -Bu saraylar ve köşkler bugüne kadar iyi bakılabitir mi? İNCE- Hayır, uzun bir süre iyi bakıla- mamış. Biz bugün ideal bir bakım içine gir- dik. Herhalde gelecekte bu kadar büyük res- torasyonlar gerektirmeyecektir. Bozulan, ek- silen yer bakılacaktır. Florya'daki Atatürk Köşkü yeniden yapıldı. Ama bir daha yeniden yapılmaya- cak. Florya Köşkü cumhuriyetin kuruluşun- dan bu yana hiç dokunulmamış. Samyorum. bu saray ve köşklerde restorasyonu belli bir noktaya getirdikten sonra çok büyük rakam- larla karşı karşıya kalmayacağız. Ömeğin bütün saray ve köşklere yangı- ndan korunma sistemleri yaptık. Bu çok pa- halı bir iş. Şimdiye kadar yapılmamıştı. Dol- mabahçe Sarayı'nınkini bir önceki yû sonun- da bitirdiğimizde altı küsur milyar liraya mal oldu. Daha sonra Aynalıka- vak Kasn'run yangından ko- runma sistemini iki elektro- KPİZ n 'k mühendisi arkadaşımız hİ7Î liP v a P ü - Bugün o ölçülerde para OUI D6 harcanmıyor. Ama yine de 6tkİİ6dİ bütün gereken malzemenin çoğu ithaldır. O nedenle de büyük bir rakam ortaya çıkıyor. Ama bütün hepsini yangından koruduğumuz zaman bir daha böyle bir para harcamayacağız. Saray, köşk ve kasırlann bugün çok eksiği var. Bunlan tamamlamak da büyük paralar gerektiriyor. -Fransa'da Palais Sationaux'ya bütün çeş- melerin de bağh olduğunu söykdiniz. Oysa bi- zim çeşmeleriımz Milli Saraylar'a bağh değil. Kendi kaderlerine terk edilmiş durumda. Biz- deki uygulama neden böyle değil? tNCE -Bilmiyorum. Orada salt bütün sa- ray yapılan Palais Nationaux içinde yer alı- yor. Arc de Triomphe (Zafer Takı) da Palais Nationaux bünyesinde. Ama Elysee Sarayı'- nda devlet başkanı oturuyor, bunlann bir kısmı müze olarak kullanılıyor. Ben şuna inanıyorum: Bu kültür mirası eserler ancak tepeden bakıldığı zaman, bun- lara devletin üst kademeleri sahip çıktığı za- man korunabilirler. Bizim sağlayabildiklerimizin yanında sağ- layamadığımız şeyler de var. Bugün tekstil konusunda hiçbir sıkıntımız yok. Hereke Hab Fabrikası'nda 16 tane tezgahımız bulu- nuyor. Bu saraylarda hangi kot numaralı ku- maş eskimişse onun aynısını Hereke Halı Fabrikası'ndaki tezgahlarda dokutmamız mümkün. Yalmz, saraylanmızda bir nokta var. Bü- tün perdelik tüller Fransa'dan gelmiş. Üste- lik her salondaki tülün deseni de ayn. Yani siz her salona 30-40 metre tül dokutmak zo- rundasınız. Bunu hiçbir firmanın yapması olası değil. Tüller iyice eskiyip bütün salon- lann bakımlı görüntüsünü bozunca bunlan dokutmaya çalıştık. Ancak Türkiye'de hiç kimseye yaptıramadık. Dışardan getirtme olanağı da bulamadık. Ancak İspanya'da saraylan gezerken tülle- rin çok yeni olduğu dikkatimi çekti. Hemen bu işin nasıl olduğunu sordum. Bunun için, Milli Saraylar'ın da başkanı olan Kraliçe'nin bir fabrika kurdurduğunu öğrendim. Saraylann durumu Türkiye'ye döndükten sonra bir tekstilci arkadaşimızla birlikte çalışmaya başladık. Bir gün bana geldi. "Biraz salona gelip tüilere bakar mısmız?" dedi. Gittiğimde gerçekten de bütün tüllerin yenilenmiş olduklannı gör- düm. Meğer bu arkadaşımız tülleri yenileme- nin başka çaresi kalmadığmı görünce perde- leri bir tel masaya yatırmış. İncecik yapışkan tela alarak perdelerle telanın deliklerini birbi- rine uydurmuş sonra da ılık bir ütü geçmiş. Tela tüilere yapışınca bütün o yırtıklar da ka- panmış. 1şte şimdilik o tülleri kullaniyoruz. Bugün TBMM'nin yönetimindeki Milli Saraylar'ın durumu diğer müzelerimizden farklıdır. Demek ki doğrudan doğruya en üst kademeye bağb olmak durumu farklı hale getiriyor. -Pekineden diğer saraylar Milli Saraylar'a bağh değil? ÎNCE- Dediğim gibi Atatürk'ün o sırada padişahlann ikametgah ve yönetim yapılan olarak kullandıklan saraylan "Artık Türkiye Cumhuriyeti kundmuştur, saltanat kaldınlnuştır. O halde bu saraylar milierjn malı olmuşhır" karanyla Milli Saraylar'a bağlamışlar. -Peki Topkapı Sarayı neden MilS Saray- lar'a bağb değil? İNCE- Topkapı Sarayı görevlerinden ayn- lan padişahlann eşyalannın bulunduğu bir yapı. Dolmabahçe Sarayı'nda ise sadece Ha- Kfe Abdüknecrr'in eşyalan bulunuyor. Yani daha önceki padişahlann bütün eşyalan. Topkapı Sarayı'na gitmiş. Zaten Topkapı o dönemlerde de bir çeşit müze olmuş. -Milli Saraylar 'm en önemü sorunlan ne- ler? tNCE - Öncelikle personel sorunumuz var.Çok iyi yetişmiş eleman devletin verdi- ği maaşa çaiışmak istemiyor. Ama bence bu tali bir sorun. Esas sorun bugün doğru storasyon ve bu bilince ulaşma gereği. iüzelim İstanbul bugün bitıi, gitti. Sa- natımıza ve kültürümüze sahip çıkama- manın aasını yaşıyoruz. Bugün bir bilinç- lenme var. Ama bu bilinçlenme içinde ger- çekten iyi sanatçı, iyi onana, iyi restora- törler bulmadığınız zaman eskisinden de çirkiniyle karşılaşmanız mümkün. Personef yetmlyor Gerçi bugün üniversitelenmizde durum farklı. Restorasyon bölümleri açıldı. Tek- nik liselerde restorasyon dersleri var. Yine de yeterli değil. Bu konuda yetersizlikler var. Her yıl biz teknik liselerden 50-60 ka- dar çocuic alıp eğitmeye çalışıyoruz. Ama bir bakıyoruZj bunlar üniversite sınavlan- na girmişler. Üniversite bitirme gibi biran- layışlan var. Bugün benim meslek dalım olan restorasyon konusunda ciddi bir sıkıntı var. Bu konuda da bir çalışma yü- riitmek istiyoruz. Yıldız Şale'nin hemen yakınında Ferhan Binalan olarak ad- landırdığımız Abdülhamit'in ahırlan var. Bunlar daha önce Genelkurmay Baş- kanlığı'ndaydı. Milli Savunma Bakanlığı tarafından kullanılıyordu. Onlardan geri alındı. Şu anda bunlan restore ediyoruz. Bu binalar oldukça büyük mekanlar. Bu- ralarda ne yapılabilir, diye düşünürken herkesin üzennde fıkir birlığıne \ardığı bir karar ortaya çıktı. Burada çok iyi bir kül- tür merkezi kurulabihrdi. Bu kültür mer- kezi içinde ufak bir restoratör yetiştırme merkezi de kurulabilir. Orada gerçekten restoratör olmak isteyen ve bu dalda çaiı- şmayı amaçlayan kişilere yardımcı olur ve hayata tam olarak hazırlayabiliriz. Bugün Türkiye'de tablo restoratörü de yok. Pek çok kişide zengin tablo koleksi- yonlan var. Bunlan nasıl restore ettirdikle- rini sorunca dışardan uzmanlar getirtip bunlan birkaç gün misafir ettiklerini öğ- rendim. Bakın şimdi: Dolmabahçe Sa- rayı'nda 560 tane tablomuz var. Bunlar epeycezamandırhasta. Şimdi biz dışardan bir restoratör nasıl getirtip de bu tablolan restore ettirebiliriz? Neyse de saraylanmı- zda yeni yeni çok iyi atölyelerimiz kuruldu. Saraydan hiçbir eşyayı dışan çıkarmadan restore ettirebiliyoruz. Ama dediğim gibi eksiğimiz de çok. Şu anda bir tek sedef us- tamız var. O da yakında askere gidecek. Onun yenne bir sedef ustası bulmamız lazım. Bugünkü Türkiye'de pek çok kişi iş- siz. Ama pek çok alanda da usta bulu- namıyor. Galiba ülkemizde personel den- gesini kuramamışız. Demek istediğim, kültür mirasımıza sa- hip çıkabilmemiz için doğru ve iyi restoras- yonla iyi restoratörlere ihtiyacımız olduğu. -Kültür mirasımıza ne kadar sahip çıkttğınuzı bih'yoruz. Bu arada özelleştirme kapsanunda da satışa çıkanlan Hereke Hah Fabrikası'yla Yıldız Porselen Fabrikası'nı satın aUağımzı öğrendik. Bu konuda bir bilgi verir nüsiniz? tNCE -Evet. Yıldız Porselen Fabrikası'- yla Hereke Halı Fabrikası'nın özelleştiril- mesinde, "Biz vanz" diye ortaya çıktık. Hükümet de TBMM Başkanlığı da bize bu konuda çok destek oldu. -Bufabrikalan Milh Saraylar Daire Baş- kanhğı olarak mı.yoksa vakıfolarak mı al- mak istediniz? tNCE Milli Saraylar Daire Başkanlığı. yani TBMM olarak sahip çıkmak istedik. Parayla satma olayıyla karşılaşsaydık bel- ki işimiz zorlaşır, orada vakıf devreye gire- bilirdi. Ama bu isteğjmize büyük anlayış gösterdiler Bu fabrikaiann bize hiç borç- suz geçmesi için gereken çalışmalan yaptı- lar. Bunlar aslında bizim saraylanmızla birlikte kurulmuş iki fabrikadır. Hereke Halı Fabrikası bütün halı- lanmızı dokumuş. Bugün de hala bütün kumaşlanmızı dokuyor. Yıldız Porselen de bir zamanlar dünyanın en iyi porselenlerini yapmış bir fabrika. Biz bunlan bugün ya- şayan. çalışan iki fabrika olarak da gelen misafırlerimize gezdirebiliriz. Oralarda bü- yük bir üretim yapma gibi bir iddiamız yok. Zaten bütün amacımız. saraylanmızı bir araya getirmek, dağılmış parçalan bir yerde toplayabilmek. Bugün hala saray olup da çeşitli kurumlann elinde bulunan >erlerimiz var. Siz Mimar Sinan Üniversitesi'nin bir sa- ray olduğunu biliyor muydunuz? Oraya gittiğiniz zaman saray olarak bile solukla- yamazsınız. Buna hiç kimse inanmaz. Orası iki hanım sultanın sarayından bu hale getirilmiş. Saraylanmız başka amaç- larla kullanıldığında ortaya ne kadar bü- yük bir yanlışlığın pküğı da görülebiliyor. Saraylar bugün müze-saray fonksiyonu içinde yaşamalıdır. Başka bir fonksiyon içinde yaşatmaya kalkıştığmız zaman da onlan tamamıyla kaybediyorsunuz. Dolmabahçe Sarayı Cariyeler Dairesi'- nde Maliye'ye ait bir daire vardı. Onu zor kurtardık. Ama bugün Mimar Sinan Üni- versitesi'nin binasını saraya dönüştürmeye çalışsak yapamayız. Çünkü saraydan eser kalmamış. Beykoz'da nefis bir kasır var. Ama orada da çocuklar için bir göğüs has- talıklan hastanesi kurulmuş. Abdülmecit'- in kasnymış. Düşünebiliyor musunuz? Orası bugün bir hastane. Ama zaten hasta- ne olmaya cevap vermeyen bir bina. Başka bir örnek di Baltalimam Kemik Hastane- si. Nefis bir bina. Ama hastane olarak kul- lanılıyor. Bugün hala kurtanlması gereken güzel yapılar, sanat eserleri var.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear