13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 31TEMMUZ1994PAZAR 12 KULTUR Martha Bayles, 'Ruhumuzdaki Delik' adlı kitabında popüler kültürün yönlendirmelerineyer verdi Güzelliğinve anlamın kayboluşuKültûr Servisi - Modera pop müzikte ku- surlu bir taraf var mı yok mu? ölüm sancısının sinyallerini veren, Snoop Doggy Dogg'un yeterince olgunlaşamamış müsteh- cenliği mi yoksa Kurt Cobain'm toy ve tec- rübesiz hiçlik felsefesi mi? Tum bu sorular uzayıp giderken, onlan ortaçağın başladığını gösteren delillermiş görüp başımızdan def ediyor ya da sık sık, bıkkın ve usanmıs bir omuz silkişle geri dönerek yûrûyüp gjdiyo- ruz. Duyariı, duyarh olduğu için de sorunlu bir kuşak olarak tanımlanan Generation X'i anlamaya çahşmak bir yana, hayret duygu- muz dahi, kendimizi onlara göre çok daha yaşh hissetmemize neden oluyor. Martha Bayle'in son derece kışkırtıcı olarak kabul edilen yeni kitabı "Hote iıt our Soul - Ruhu- muzdaki Detik"in Amerika'da yayımlan- masıyla birlikte, eski boş vermeler ortadan kalkacağa benziyor. Bayles, çahşması için ikinci bir başlık düşünmüş ki bu, kitabm bü- tûnûnû özetliyor. Pazar ve bireysel yaratıcıhk "Amerikan popükr müziğinde güzelliğin ve anlamın kayboluşu". Kjtap, MTV ve "gangs- ta-rap" çağında, popüler kültürün yönlenme açılannı heyecanlı ve ateşli bir tarzda tartı- şma ortamına getiriyor, adeta münakaşa ederek kışkırtıyor. Kendisinin belirtmeye çalıştığı şekilde Bayle'nin amaa, "müsteacentik, vahsttik ve sese karşı yapüan suiistjmal"in kaynağını bu- lup araştırmak. îjuphesız bu batağa gjrebilme cesaretini gösteren ilk sanatçı değü Bayle. Ancak yaptığı analizlere güç veren bir yanı var ki o da Ailan Bloom tarunda nutuk çeker gibi, yûksek sanat mürtecisi gibi abartılı ko- nuşmaması. O, blues. rock, caz ve country ustalanrun yıllardır yapmaya çalıştığı şeylere hayran olan bir insan. WaB Street Joumalda uzun yıllar televizyon ve sanat eleştirmenliği yapan Bayle, aynca Fat ve Domino plak- lannın güniük hayatlannda adeta bir fılmin tema müziğı gibi her an çaldığını söylüyor. Bayle, araştırmasının bir başka temel prensi- bı olarak, daha önce liberalîerin ve muhafa- zakarlann yapmış olduklan, "Kısıtlayıcı bağ- lardan kurrulmuş, bağunsız reklamcvlık tüm kötulükkrin sebebidir" şekkndeki ve buna benzer tarüşmalardan kaçınması. Kendisi bizlere, yûzyıhmızın en iyi popüler müzik ör- neklerinden çoğunun, pazar yeri ve bireysel yaratıcüığın kesiştiği noktada ortaya çıktığını anımsatıyor. Muddy Waters(üstte), Rolling Stones(yanda). itapta, Rolling Stones'un ortaya çıkışı ve yükselişi, yaşam dolu, parlak bir örnekolarakkarşımıza çıkıyor. Grup, Muddy Waters gibi, şehirli bir 'bluescu'nun karmaşasmı ve erotik özelliklerini taşıyordu. Bir anda blues yapan zencileri, şehvete düşkün ve bohem yaşayan isyankarlara ya da genç bir insan karikatürüne dönüştürdüler. Bayle kitabında, RoDing Stones'a da geniş bir yer ayırmış. Ona göre Rolling Stones'un ortaya çıkışı ve yükselişi, hayat dolu, parlak bir ömek olarak karşımıza çıkıyor. Grup, Muddy Waters gibi, şehirli bir 'bluescu'nun karmaşasını ve erotik özelliklerini taşıyordu. öyle ki ortaya çıküklannda bir anda blues yapan zencileri, şehvete düşkün ve bohem hayatı yaşayan isyankarlara ya da yeni büyü- mekte olan genç bir insan karikatürüne dö- nüştürdüler. 60'lann kanşık kültürü kendisi- ni, ahlakı hor gören ve şok sanat dediklen bir ortama düşürdüğünde, Stone'lann hem çalıp hem de ahkam kesmeleri. hard-rock'ın aşınlılıklan, kasten ortalığı velveleye veren punkçılar ve ırkçı, kendinden nefret eden, kavgacı rap ile karşılaştınldığında zararsız kalıyordu. Bayle 'in diğer müzik türleri için söyledik- lerine katılmayabiliriz. Özellikle bazı eleştir- menler onun, sanattaki modemizm akımının gelişmesini çok basite indirgeyip. grunge mü- ziğinin sözlerinde belh bir anlam ve yaşama stili bulan hayran kitlesinin, kendi arasında ahlakı hor görmesinin sebeplerine de değe- rinin altında paha biçtigjni düşünüyorlar. Ancak Bayle'ın üzerinde durduğu birçok nokta gerçekten de akılhca ve ancak çok okumayla elde edilen bir bilgelikle düzenlen- miş. Bayle geçen ay VVashington'da. Muha- fazakar ahlakiyat ve toplum politikası adı alıı- ndaki bir derneğin serrunerine katüarak dergi yöneticileri, öğretîm üyeleri ve gazetecilerden oluşan bir topluluğa çalışmasmın içeriğini anlattı. Ancak sanatçıya bir kesim okuyucu tarafından tepki de geldi. 60'lann "kendi ken- dini itiraf etmeye" uğraşan bir yetişkini ola- rak gençlikçağının anılan içinde sarhoşoldu- ğunu ve 90'lann daha bilenmiş müziğine karşı antipati beslediğj ve kendinden emin ol- madığı söylendi. Ancak sanatçı bu tip suçla- malara karşı çıkarak rock kültürü ıle büyü- meyip. caz ve blues'un çocukluğunda duydu- ğu yegane müzik olduğunu belirtiyor. İspanya'dan sinemavemüzikdünyasmayenibirisim: Miguel Bose KolaybaşanyısevmiyorKültûr Servisi- Ispanyollar sinema ve müzik dünyasına Miguel Bose admda yep- yeni bir yetenek armağan ettiler. Miguel Bose'nin kendisini tanımak için öncelikle aile seceresine bir göz atmak gerekiyor. Babast Dominguin Bose yüksek sosyete- ye dahil, çok ünlü bir matadordu, annesi ise Milano doğumlu ünlü Italyan oyuncu Lucia Bose idi. Miguel, son derece gösteriş- H ve entelektüel yetişme tarzı içinde, aile dostu Pablo Picasso'dan yağhboya resim ve heykelüraşhk dersleri aldı. Çocukluk oyunlanru, ilk kez babasının boğa güreşlerine alışürdığı Ernest Hemjng- way ile oynadı. Sanat çevresinden dostluk- lan oldukça geniş olan Base'lerin evi sü- reklı olarak Jean Cocteau ve Ava Gardner gibi ünlü kişilerle dolup taşıyordu. Miguel, her ne kadar sanat çevresi bu denli gelişmiş bir eyde yetişmiş olursa olsun, asla yaratıcı bir insan olmaya teşvik edilmedi. Hatta kau bir gelenekçi olan babası, oğlu üzerin- : de ciddi bir disiplin sağlamak amaayla, i onu çok genç bir yaşta, oldukça sıkı kural- | lan olan bir yaülı okula gönderdi. 7 'Yûksek ökçeler'de travesti ı Hem şarkıcı, hem de sinema oyuncusu olan Miguel Bose, vataru İspanya'da Ge- orge Midıael ve Bryan Ferry arasında bir köprü olarak görülüyor. Bu belki de fvzik- sel ve kişisel bünyesinde İspanyol, İtalyan ve îngilizlere mahsus özelükleri bir arada , toplayabildiği içindir. Miguel Bose, en son jL albümü 'D signo de.cain' de dahil olmak CL üzere, hiçbir zaman İngiliz müzik market- lerinde yükselemedi. Ancak Avrupa karşıü İngiliz müzik dergileri onu 'yıMız' kategorisine kadar çıkardı. Başlarda birçok kişi onun adını duydu- ğunda 'kim' ya da 'Aa o Phfladelphia fil- minde oynayan İspanyol erkek değil miydi" diye soruyordu. Gerçekte o Antonio Ban- deres idi. Ama Antonio Banderas gibi Mi- guel Bose de birçok fılmde hayli önemli roller oynadı. İngiüz sinemaseverler onu Pedro Almo- dovar'm Highg Heeb-Yüksek ökçeler fil- mindeki travesti hakim rolü ile tanıdı. Bunu 'Femrne Fetale'de oynadığı sıkıa bir sanatçı rolü takip etti. En son başrolünü paylaşüğı fılm La reine Margot-Kraliçe Margot da ise IsabeUa Adjani'nin sevgilisi- nı canlandınyor. Ancak bir sanatçı olarak onu en fazla etkileyen fılm 'Yüksek Ökçe- ler'deki travesti rolü olmuş, "Bir erkek için bir kaduı gibi giyinmek ne kadar zordur tah- min edemezsiniz" diyerek konuşuyor Bose. "Oynadığnn rolü adi, bayağı bir karikatür nplemesine dönûştörmek istemedim. Onu daha duygusal, gizemli ve zarif göstermeye çahştnn''. Hollywood'a olumlu bakmıyor Bose'nin Almodovar'a duyduğu hay- ranhk hemen gözlenebüiyor. Onunla çalı- | şmayı müthiş bir tecrübe olarak niteleyen ^ sanatçı, Almodovar'm sectiği sanatçüara aşın kaba davranma taktiğini, onlan 'sera- * mik çamuru gibi alıp yoğurmak istemea'ne bağhyor. t Sanatçı 'Yüksek Ökçeler'de rol alma hi- | kayesini şöyle özetîiyor: '. "Pedro'yu 16 yaşımdan beri tanıyorum. 1 Bu yüzden de beni 'duygusal şantaj'a getir- di. Eğer oynamazsam filmi iptal edeceğim, her şeyin bana bağlı olduğunu anlattı. Aynı rol için yirmiadayın dahaolduğunuöğrendi- Arayışiçbideki gelenekçiWynton P edro Almodovar'a büyük hayranlık duyan Bose, son olarak 'Kraliçe Margot'fılminde rol aldı. Farklı rollerde oynayarak kişiliğini dengelediğini belirtensanatçı, ticariamaçla yapılmış fılmlerden hoşlanmıyor. ğim zaman da secme şansım kalmamıştı". Oynadığı travesti rolü sayesinde kişili- ğuıdeki İspanyol maçoluğundan da bir öl- çüde sıynlabilmiş sanatçı. Babası da dahil olmak üzere genelde çevresindeki erkeklerin dünyasını maço olarak değerlendiren Bose, Yüksek Ökçe- ler fılmindeki rolünden sonra hemen daha farklı bir role bu kez de Abril'üı Rebecca'- sını baştan çıkaran capkm bir adam rolüne gecrniş. Tüm bu çalışmalan sayesinde kişiliğini dengelediğini söylüyor. En son filmi olan Kraliçe Margot'un ol- dukça modern bir hikaye olduğunu kayde- den sanatçı"Esas başan yönermen Cbere- au'dur. Bence o yeni Visconti'dir" diyor. Psikolojik açıdan sürükleyen rolleri tercih ettiğjni ancak bu tercihinden ötürü hiçbir zaman normal bir insanı canlandırama- maktan korktuğunu anlatan Bose, The Sacred Night adlı fılminde de siyah lensler takarak kör bir adamı canlandırmış. Bu rolü içinde Fransızcayı Arap aksanıyla ko- nuşabilmek için aylar süren dersler almış. Hollywood'dan gelen fılm tekliflerine hiç de olumlu bakmayan Miguel Bose, ticari amaçla yapılmış ve insanı bir günde şöhret yapan ofiîmlerdeoynamaktan nefret etti- ğini belirtiyor. Bu kadar kolay başanlann peşinde koş- mayacağını ifade ederken kariyeri adına tuttuğu yolun doğruluğundan şüphe et- mediğini de göstermiş oluyor. Kültûr Servisi - Amerikalı trompetçi Wynton MarsaUs hakkında bilinen gerçek- ler, onun ne denli has bir caz ustası olduğu- nu pekiştirrnekten başka bir işe yaramıyor. Cazın beşiği olarak kabul edilen New Orle- ans'ta doğan Marsalis, saygıdeğer bir caz piyanistinin oğluydu. Marsalis ve kardeş- İeri Branford ile Eİelfeayo, anne sütüiçtikle- ri günden beri müzikle iç içeler. Bu yüzden her üçü de 'doğal' müzisyenler olarak ka- bul ediliyorlar ve yeteneklerinden ötürü hemen ilk gençlik çağlanrun sonlanna doğru, yirmili yaşlannın başlannda ta- nınmaya başladılar. Özellikle Wynston, 'caz geleneği'ne sıkı sıkıya bağlı olması ne- deniyle fazlasıyla 'ciddi' unvanını aldı. Bu oldukça basit, uydurulmuş bir hikaye, an- cak bir açıdan doğru : 'VVynton Marsalis 196l'de New Orleans'ta doğdu. Kalan esa- tirleri kendisi, geçenlerde The Times'a Londra L lusal fılm Tiyatrosu'nda birer bi- rer patlatıverdi. Marsalis'in babası, gerçekten de bir caz müzisyeni olmasma rağmen. genç çocuk- lan tarafından yalnızca başlangıçta saygı gördü. Marsalis, bunun 'Bir şehite karşı duyulan saygı' gibi olduğunu belirtiyor. Marsalis'in yeüşüği çevre de yine New Or- leans'Ur. O yıllar, rock ve funk akımlannın başlangıcına rastlar. Ancak sanatçı, açık yüreklilikle "Miles Davis'i dinlemiş hiç kimseyi tanımıyorduk" diyor. Marsalis ve dostlan James Brown kon- serlerine gidip akranlan gibi Steve Wonder dinlerler. Eterken Wynton ve Brandford, bir funk grubunda çalmaya başlayarak o günlerde babalanndan bile daha fazla para kazan- maya başlarlar. Ancak babalannm ciddi- yeti onlan da etkileyince caza yönelirler. Ashnda caz müziginin kendisinden çok o dünyailgileriniçekmektedir.Marsalis."Ba- bamızm bizlerden daha kaliteli olduğunu an- lamtştık" diyor. Edindikleri ciddiyeti artık tüm yaşam- lan boyunca sürdüreceklerdir. Marsalis, birçok konuda tutku derecesinde istekli göriinür. Cazın özü ve yaratıhşındaki saygıdeğerlilik, caz geleneğini hayatta tu-t tabilmek için başvurulan taktikler. bize miras olarak kalan, müziğin demokratik doğası ve cazın rap, funk ve soul müzik ile sulandınlmış tarifindeki yanlış yöne sev- ketme. Popüler hayal gücünün haşin ve hoşgörüsüz olmayan sanatçısı, son dere- ce sıcak ve esprili bir kişi. Yüz ifadeleri ve vücut dilini onlara, adeta komedyenler olarak gördüğü funk müzisyenlerini tak- lit etmemeleri için, klasik müziği çok se- viyormuş gjbi davranan ve çocuklanna da aşılamaya çalışan annesinden kaptığını söylüyor. Sanatçı, bu arada yalnızca kendisi ustası oiduğu için değil, ama caz enstrümanlan içinde trompeti enstrümanlann kralı olarak gördüğünü ve onsuzbir caz müziği düşünemeyeceği- ni belirtiyor. Marsalis konserlerinde, dö- nemindeki diğer müzisyenlerden belki de çok daha derinlemesine incelediği, eski caz geleneğinden gelen klasik caz usta- lannın bestelerini iki saat boyunca hem de hiç zorlanmadan, rahat bir tavırla ça- labilen ender sanatçılardan bir tanesi. Son albümünde Afrika-Amerikan dinsel tören müziklerinin kompozisyonlanna yer veren Marsalis, aynca blues ve gospeltarzına da yöneiiyor. Bu da diğerlerinden ayn bir konuma sokuyor sanatçıyı. En son albümü "In this House, on this Moming"'de Afrika - Amerikan dinsel tören müziklerinin kompozisyonlarına yer veriyor. Albümde aynca 'blues'a ve gospel müzik tarana bir yönlenme göz- leniyor. Böylesine secip toplanmış bir al- büm, ondaki meraktan ileri geliyor. Böy- lesine hızla yükselen bir kalite ve duygu- lardaki açıklık, diğerlerinden ayn bir klasmana sokuyor gelenekçi Wynton'ı. Baştan beri kendisine ilham kaynağı olan Duke EUington ve Charles Mingus'- unsa grubundaki görünmez, ancak ger- çek enstrümanlan olduğunu itiraf et- mekten de kaçvnmıyor. WüliamTurner'ın MtablosuçalındıKültûr Servisi - Frankfurt'taki bir galeri- den 19. yüzyıldan kalma 3 değerli resmin calmdığı, bu yapıtlardan ikisinin İngiliz ressam VVUliam Tumer'a ait oiduğu ve Londra'da bulunan Tate Galerisi'nden ödünç abndığı bildirildi. Turner'ın 'Shade and Darkness - Gölge ve Karanlık' ve 'Light and Colour - Işık ve Renk' adını taşıyan tablolannın her biri 12 milyon sterlin değerinde. Tate Galerisinin direktörü Nicholas Se- rota, bu hırsızlığın 'Avrupa resmi açsından çok böyük bir yitime' neden olduğunu kay- detti. Serota, Turner'ın çahnan resimleri- nin, hem sanatçmın en önemli yapıtlan hem de Avrupa romantizminin başya- pıüan olduğunu söyledi. 1851 yılında ölen Turner'dan geriye 300 yağhboya, binlerce de suluboya resim kaldı. Çahnan üçüncü yapıt ise Aknan res- sam Caspar David Friedrich'e ait bir pey- zaj. Bu resim de Hamburg Galerisi'nden ödünç ahnımştı. Resimlerin üçünün, toplam 70 milyon marka sigortalandığı bildirildi. Resirnler Frankfurt'un merkezinde, kentin ku- ruluşunun 1200. yıldönümü nedeniyle Schirn Kunsthalle Galerisi'nde gerçek- leştirilen geçici serginin parçalanydı. Hırsızlann resimleri satmalannın ola- naksız oiduğu ve geri vermek için fıdye isteyebilecekleri belirtiliyor. UluslararasrAziya Davisi' Şarkı Yarışması • Kültûr Servisi - Bu yıl 5.'si düzenlenen Uluslararası 'Aziya Davisi' (Asya'nın Sesi) Şarkı Yarışması, 2-7 ağustos tarihleri arasında Kazakistan'ın başkenti Almatı'da yapılacak. Yanşma komitesi tarafından yapılan açıklamaya göre, ülkelerin kültürel motiflerini tarutmak, kültürel yakınlaşmayı sağlamak ve toplumlar arasmdaki dostluğu pekişürmek amaayla düzenlenen şarkı yarışmasına, bu yıl 25 ülkeden ses sanatçılan, besteciler ve folklor topluluklan katılacak. Yanşmada, büyük ödülün yanı sıra birinilik, ikincilik, üçüncülük ödülleri ile en iyi besteci, en iyi yorumcu ödülleri de verilecek. 1992'dedüzenlenerr3'üncü Uluslararası Aziya Davisi Şarkı Yanşması'nda büyük ödülü, Türkiye adına yanşmaya katılan Şehnaz alrnıştı. Yanşmada bu yıl Türkiye'yi Suavi temsıl edecek. PieterLastman'ın tabloları çalındı • Kültür Servisi - Hollanda'nın Amsterdam kenünde, Remrandt House'da bulunan ve Rembrandt van Rijn'in öğretmenlerinden Pieter Lastman'a ait olan iki tablo çalındı. İsa'nın çarmıha gerilişini ve Habil'in yas tutuşunu konu eden 17. yüzyıldan kalma tablolann sanat tarihı açısından değerli oiduğu, ancak pek para etmediği beürüüyor. Remrandı'ın uzmanlanndan Ernst van de Wetering çahnan tablolara 270 bin dolarla 560 bin dolar arasında fıyat biçtı. Böyle ünlü yapıtlan elden çıkarmanın mümkün olamayacagını kaydeden uzman, bu rursızlık olayına bir anlam veremediklerini açıkladı. Rembrandt'ın 1639-1668 yıllan arasında evi olan Rembrandt House, bugün müze olarak kullanılıyor. Antikdünyanın ilk karayollam haritası • ANTALY A (AA) - Antalya'nın Kaş ilçesi yakınlanndaki Patara antik kentinde. arkeoloji tarihinde benzeri görülmeyen bir antik 'yol kılavuz anıtı' ortaya çıkanldı. Akdeniz Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü ve Patara Kazısı Başkanı Prof. Dr. Fahri Işık "Likya eyaleti yol kılavuz anıtı (Itınerararium), antik dünya karayollannın ilk arkelojik belgesidir" dedi. İ.ö. 45-46 yıllannda. imparator Claudius adına dikilmiş anıt, 160 metre eninde ve kare şeklinde bir yapı. Kentin merkezine dikilmiş anıün dört bir yarunı kaplayan 40 adet taş levha üzerinde, Patara ve diğer Likya kenüerinin birbirlerine olan uzakhklannı gösteren yazılar bulunuyor. Anıün tepesinde ise muhtemelen imparator Claudius'un büstü yer abyor. EnkaVakfıyaz etkinlikleri • Kültûr Srvisi - Enka Vakfı'nın düzenlediği 1994 Yaz Dönemi Kültür Etkinlikleri, Enka Vakfı Sadi Gülçehk Spor Sitesi'nde süriiyor. Etkinükler kapsamında sah günü 21.15'de Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu, Ali Poyrazoğlu, Yücel Ziko, Feride Çiçekoğlu, Ahmet Önel, Levent Tülek ve Atilla Atalay'ın yazdığı kukla tasanmmı Geofrey Felix, MilosJanos.KarelBrozekveMertkal - Kanıbelli'nin gerçekleştrdiği "Ali Harikalar Diyannda" adh oyunu sahneleyecek. 5 ağustos cuma günü saaı 21.15'te ise İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu Hakan Altıner'in yönettiği, Melisa Gürpınar'm yazdığı "İstanbul'un Gözleri Mahmur" adh oyunu sunacak. Oyunda; Hümeyra, Ayla Algan. Toron Karacaoğlu, Serra YıUnaz, Berrin Koper, Mehmet Gürhan. Metin Çoban, Zeynep Irgat, Derya Kurtuluş, AzizSavran ve Burteçin Zoga rol alıyor. Ressam Sabri Berkel anılacak • Kültür Servisi- ÇağdaşTürk resim sanatının en önemli temsilcilerinden biri olan ressam Sabri Berkel ölümünün birinciyıh olan 4 ağustos günü saat 11.00'de Zincirlikuyu Mezarlığı'ndaki kabri başında sanatçı dostlan tarafından anılacak. 1907'deÜsküp'de doğan ve 1927'de Belgrad Güzel Sanatlar Akademisi'negirenve 1929-35yıllan arasında Felice Carena'run atelyesinde çahşan Berkel, 1951 yılında "Kubbeler 1,2" ve "Kedi" adh yapıtlanyla soyut resme geçmiş ve D Grubu üyesi olarak birçok sergiye eserleriyle kaulmıştı. Berkel, yurt içi etkinliklerinin yanısıra 1956.1958,1962Venedik, 195J-63Sao Paulo ve 1. Uluslararası Gravür Bienali (Tokyo) gibi uluslararası etkinliklere de eser vermişti. 1977 yılında Akademi'den profesör olarak emekli olan Berkel, ayru yıl, kısa bir dönem için Resim ve Heykel Müzesi'nde müdürlük görevinde bulunmuştu. Sabri Berkel ileilgili en son etkinlik. 1989 yılında İstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde açılan retrospektif sergisiydi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear