25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA. CUMHURİYET 23EKİM 1994PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER Sanal gerçeklik ve gizli iktidar Sanal gerçeklik toplumlar. kurumlar, bireyler için tuzaklarla dolu bir ortamda yaşamak demek. Bunu aşıp somut gerçekleri görebilmek ise giderek güçleşmekte!.. Prof. Dr. GÜLTEN KAZGAN S anal gerçeklik vırtual re- ality terimi gerçeğin ben- zeri ya da varsayımsal sa- nılan gerçeklik anlamında. bılgısayar oyunlanyla gün- \ük kullanıma girdi. Ek- randa i sterseniz üçüncü dünva savaşı- na katılabılirsınız. Istersenız bır futbol maçında rakıbınızı yenebilirsinız, ister- senızdinozoravınaçıkabilırsinız. Prog- ramlanTnış oyuna göre. gerçekmış gibi olan bir ortamda böylece saatlerinizi tüketebilirsiniz. Sanal gerçeklik o> unlan. yenı olsa da sanal gerçeklik olgusu hıç de yenı değil. Yeniolmadıgı gıbı üstelıkekrandakal- mayıp toplumların. dünyanın veni dü- zenlerini kuruyor. bozuvor, insanları yüceltip, çok zaman. kı> ıma uğratıyor; ıktidarlan değıştınp. yenılennı getınp toplumsal vapılan altüst ediyor. Denız suyu nasıl denız canlılarının her yanını sarar. bunlann besin ka>naklarını sağ- lar. bırlikte yaşadıklan dostlar ıle düş- manlannın ortamını oluşturur. doğum- ölüm olgulannın ortamı olursa. içinde yaşadıgımız dünyada sanal gerçeklik olgusu da öyle. ikıncı Dünya Sava- şı'ndan bu yana geçen yaklaşık yanm yüzyılın olavlannı bır film şendi gıbı gözden geçınrsek. bır sanal gerçeklik olgusu dünyasında vaşadığımız izlenı- mi edinmemek mıimkün değil. Üstelik sankı bunlar da; tıpkı sanal gerçeklik oyunlan gibi, programlanmış birileri tarafından \e hepimiz bu sanal gerçek- liğisankı somutgerçeklermiş gibi yaşa- mışız. Bu programlamayı yapıp, bize yıllarca sanal gerçeklıkleri vaşatanlar dünyanın gerçek gizli iktidan olmuyor mu? Bugün, Berlin Duvan'nın yıkılması- nın ardından eski Doğu Bloku'nun ve eski SSCB'nin. daha da ötesı bir za- manlann nükleer süper gücünün içine düştüğü durum "Sovyet tehdidi" denen ve dünyanın eski düzenini yapılandı- ran bır sanal gerçeklik oyunu değil miy- di? Gerçek bir süper güç bu denli ko- lay parçalanıp, bu denli paramparça ha- le. bu kadar kolaylıkla gelebilir mıydi? Bıldiğimiz bütün imparatorlukların parçalanması uzun yıllar aldı, büyük savaşlar. ayaklanmalar ile uzun bir sü- reç oluşturdu. Ingiltere Imparatorluğu'nun parça- lanması Binncı Dünya Savaşı ile baş- ladı. 1960"lıyıllannortasına kadar sür- dü; onca milhyetçı ayaklanma ve sö- mürge savaşı yaşandı, yüzbinlerce in- san öldü. öldürüldü. Ya Fçansa tmpara- torlugu'nun çözülmesı: Çın Hindi Sa- vaşı. Ceza> ır Savaşı az mı can aldı. (Bu- gün ınsan haklan pazarlamacılıklanna hıç bakmavın) Fransa Cezayır'de bir mılyon ınsanı öldürdü. Sırf sömürgeci- Uğı sürdürebılsin diye... Boğaziçi'nin Hasta Adamı Osmanlı imparatorluğu bıle çözülürken en az bir yüzyılı götür- dü, onca savaş, ayaklanma yaşandı. Oy- sa sanal süpergüç Doğu Bloku bir fis- kede gitti. • Ya, Gorbaçov'a havlu attıran "Yıldız SavaşlarT projesi neydi? Okuduğumu- za göre, bugün hâlâ böyle bir proienin gerçekten varolup olmadığı tartışmalı. BırçokkaynakYıldızSavaşlandıyebır projenın olmadığını açıklıyor. Gorba- çov ise bu projeyi gerçek sanıp. kendi sistemine havlu attırdı.. çünku Sovyet lmparatorluğu'nun bılimsel-teknolo- jik-sınai gücü buna yetmeyecekti. Ko- münist sısteme demokrasi ve serbest piyasaekonomısmi eklemlemeye kalk- tığında bır sanal gerçekliğin kuşkusu- na düştüğünün farkına varamamıştı. Ya pekı, KGB'nin hepımızı ürküten gücü neredeydi? O da demek bir sanal ger- çeklik'ti; bu denli önemlı bır olgunun gerçekten var olup olmadığtnı anlaya- mamıştı. Işte. dünya düzenini değışti- ren başka sanal gerçeklikler... Bu sanal gerçekliklerin Türkiye'ye yansıması ise ayn bir trajedi. On beş v ıl hapis yatan Kenıal Tahir'den. vatansız kalan Nâzım Hikmet'e. son olarak Ba- nş Derneğı dav asında yaşamını tuketen aydınlara uzanan bir çızgide aydın kı- >inıı yaşadı bu ülke yanm yüzyıl bo- yunca Sav. bu aydınların Türkıye'yı Sovyetler'e satmak ıstediği, kımılen ıçin Sovyetler lehine casusluk yaptığıy- dı. SSCB dağılınca KGB arşıv len orta- ya döküldü. Bugüne dek. suçlanan bu aydınlardan hiçbırinin varsayılan suçla- n ışlemedıği kanıtlandı. Ortaya hiçbı- rinin adı dökülmedi. Yani, onca ınsanın yaşamına bir sanal gerçeklik peşinde kıyılmıştı. Sanılmasın kı soğuk savaşın bıtme- sıvle sanal gerçeklikler de sona erdi Yeni DünyaÎNizeni, yenı sanallaşmayı getirdi. birçok kurum sanal gerçeklik alanına kaymaya başladı. Göz göre gö- re sanallaşan bu toplumsal kurum siya- sal iktidar; demokrasi. tam giderek ya- vılmaya başlamışken yaşanan büyük değışim \e dönüşüm bu rejimi de de- ğıştınp dönüştürüyor. Bu arada da bır sanal gerçeklik varatıyor. İkıncı Dünşa Savaşı sonundan 1980'e kadar geçen sürede Batı ülkele- rindekı demokrasi, Batılı dış dünyada yaşanan aydın kesimın rüvası olmuştu Sıyasal yelpazedeki bütün görüşlere, en soldan en sağdakıne kadar yasallık ta- nıvor.özellikle Batı Avrupa'dakı u>gu- lamasında. bu farklı ekonomık-politik programlann bırbırlennı denetlemesı- \e olumlu yönde etkılemesı olanağını veriyor. refahı tabana yayıyordu. Sağ polıtıkanın "özgürlük" ılkesı ıle sol po- litıkanın eşıtlik ılkesı mutlu bir sentez varatıyordu. Demokrasinın ekonomısi l990'lı vılların. Berlin Duvan'nınyıkı- lışını ızleyen dünvasında artık bu bır- lıktelik bitti. Demokrasinın ekonomi bov utu "serbest pivasa ekonomisryaf- tası altındatekleştı; sosvalıstpartilerile sosyal demokrat partiler tarafından da benımsenıp, parti programlanna girin- ce bütün merkezın sağı. merkez ve mer- kezınsolu partiler bırbirlerınebcnzedı. Zaten küreselleşme akımı. emek dışın- dakı tüm alanlarda, mal-hizmet-serma- ve hareketlennde sınırlaraşın serbestlı- ği getırdıgı ölçude insanın akıl ya da vicdan bovutu ile pıyasaya müdahale olanağını giderek daralttı Serbest piya- sa ekonomısi, karşıt akımın. sol hare- ketlerin denetimi dışında kalınca, bu kez giderek vahşi kapitalizme dönüş- meyebaşladı Nevarkı.ıdeolojilennet- kisi somut gerçekleri aşıyor; herkes hâ- lâ serbest piyasa ekonomisi ve demok- rasinın eski dünya düzenindeki olumlu birlikteliğini anyor. Oysa demokrasi giderek aşın sağda yer alan etnik-kültürel milliyetçi akım- larla dinci akımlan karşıt güç olarak üretmeye başladı; kökende, bunlar bil- diğimiz biçimiyle demokrasiye karşıt olduklan ölçüde, yeni bir sanal gerçek- lik yaşanıyor. Somut gerçek. ekonomi boyutu tekleşmiş demokrasınin vahşı kapıtalızm ile demokrasi karşıtı akım- lan üretmesi; sanal gerçek ise demok- rasinin bunlara galıp gelmeve gücü ol- duğu.. gerçek karşıtı olan sol akımlann giderek güdükleştiğı bir ortamda bile.. Ya bireyler konusundaki sanal ger- çeklik bulutu.. Medya isterse (tabıi is- temenin türlü-çeşıtli nedenleri var) or- ta zekâlı. beceriksiz birinin balonunu şişirip, "dâhı" diye pazarlayabilir; is- terse toplumu, ekonomiv i, siyaseti altüst edip, rüşveti, hırsızlığı kural haline getireni "devrımcı, büyük devlet adamı" diye pazarlayabilir, \ani, her çeşit sanalhğa aracılık edebilir. Ancak çok uzun dönemde sanal ger- çeklikler somut gerçeklere. o da top- lumun yapısındakı. verleşmış demok- ratik öğelere bağlı olarak ancak yenik düşebilıyor. O arada ise atı alan Üs- küdar'ı geçmış oluyor. Sanal gerçeklik toplumlar. kurumlar. bireyler için tuzaklarla dolu bır ortam- da yaşamak demek. Bunu aşıp somut gerçeklen görebilmek ise gıderek güç- leşmekte!. ARADA BIR FERİHA BÜYÜKÜNAL Derman - Gözen Ormanı Ağaçlann, bıtkılerin, sarmaşıklann, mantarların birlikte meydana getırdiğı ormanlarımızı gün geçtıkçe yok ediyor, değışen doğa dengesını sessızce seyrediyoruz. Oysa topraktan aldığı güçle yeşeren, rutubetiyle bereketli yağmurları yağdıran yeşıl örgüleri korumak, çoğaltmak biz insanların başarabıleceği görevler değil mıdir?.. Büyümekte olan bir fidanlığın gökyüzüne yükselişini, mevsimlerle renk değişimlerini gözlemlemek, yaşamı tanımakla eşanlamlıdır. Yaklaşık 50 gün önce, yıllardır önlemi alınamayan trafik anarşisinin aramızdan aldığı üç güzel insanımızın, Gül - Uğur Derman ve Erim Gözen'i kaybetmenin acısını içimizde taşıyoruz. Gül Derman, usta ve üretken bir ressamdı. Ulkesini yurtıçi ve yurtdışında açtığı sergilerle temsil etmış örnek bır Türk kadınıydı. Prof. Uğur Derman, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Iç Hşstalıkları Anabilim Dalı Başkanıydı. Meslek yaşamını öğrencilerine ve hastalarına adamış, tıp dünyasının çok önemli bir bılim adamıydı. Anadolu Üniversitesı öğretım görevlilerınden Erim Gözen de bir grafik ustasıydı. Hazırtadığı filmler, özgün yapıtlarıyla gelişen grafik sanatımızın önemli hocalarındandı. Tanrının yaşamını bağışladığı Mine Gözen'le birlikte dört arkadaş, yıllar boyu dostluğu, acıları ve sevınçleri en güzel biçimde paylaşmışlardı. Yaşamın geçiciliğinı, yaşam ve ölüm arasmdakı sürecin herkes için geçerliliğini bilsek de onlann bıraktıkları boşlukları doldurmamız mümkün değildir. Üçü de, yoğun çalışmaları dışında doğaya kosan, seven ve koruyan ınsanlardı. Bu sevgıyi çevrelerine de aşılıyorlardı. Şimdi onların adına, Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL) binlerce ağaçtan oluşacak yemyeşil bır ormanı kurmaya hazırlanıyor. Çatalca'da aynlan orman yerinde, kasım ayı içinde Gül Derman için kızılağaçlar, bodur meşeler, akağaçlar; Uğur Derman için kavaklar, kayınlar, gürgenler; Erim Gözen için dişbudaklar, çamlar, ladinler dikilecek. Kuşkusuz bu orman bağışlarla gerçekleşecek. Binlerce fidan, onları verdığimiz topraktan aldıkları enerjiyle yeryüzüne ve oradan da göklere uzanıp hayat bulacaklar. Bizler de, ilkbaharda yeşeren, sonbaharda sararan yapraklarda Gül ve Erim'in sanat duyulannı, Uğur'un yaşama döndürdüğü yüzlerce hastasının nefesini anımsayacağız. Ve doğanın dengesinde gökyüzünden düşen yağmur damlalarında onları özlemle anıp, ya ağlayacak ya da gülümseyeceğız. TARTIŞMA Medyanın Mümtaz Soysal sendromu ™^_. -~- lkemızde ^ğ T özellikle I I elektronik I I yayıncıhk ^ I alanında devlet ^ - ı -* tekelinin kınlması ve özel sermayenin bu alandaetkinlik göstermeye başlamasının ardından. poliıik fikir a> nlıklannın veni ve meşru bir çatışma alanı bulduğu düşünüldü. Özel sermayenin elinde bulunan v azıb ve sözlü yayın organlan, sahıplerinin politik görüşleri v e çıkarlan doğrultusunda >ayın yapmaya başladılar. llk bakışta (medya patronlannın da savunduklan gibi) serbest rekabet koşullan ve liberal yaymalık ilkesi bağlamında bu gav et doğaldı. Kitle iletişim araçlanna sahip olmarun ne denli büyük bir sermaye birikimi gerektirdigini ve buna gücü yetebilecek ne kadar az sayıda insan olduğunu gözardı edersek medya patronlannın sav unması geçerliydi. Ama son üç - dört_ yıldır medya patronlannın kâh politik iktidar sahıplenv le çıkar bağı kurarak kâh rakiplerine karşı kendi cıkarlannı korumak endişesiv le kamu çıkannı gözardı eden ve kımı kurum vekişilen hedef alan yayınlan gündeme geldı. Kitle iletişim) alanı dışında da etkinlik gösteren medv a patronlannın yeni hedefi. çiçeği bumunda Dışışleri Bakanı Mümtaz Soysal. Özelleşiırme karşısındakı eleştırel tav n ve başanlı hukuksal mücadelelenyle tanınan Mümtaz So\ sal. yeni görevine başlar başlamaz farklı bir politik çizgi izleyeceğini de kanıtladı. Hükümetin poliıik tavnnabağımhlığı kabullenmeven ve Dışışlen Bakanhğı'nın > arvı sıra içişlerine de müdahale ederek özelleştirmeye karşı savaşımını sürdüren Soysal. özelleştinneden bü\ ük çıkar uman ve elde edecekleri de kesin olan medya patronlannca halka şikavet edilıyor. Daha önce de bakan olduğu halde gazetede köşe v azarlığı \ apmav ı sürdürdüğü için eleştirilen Soysal. Shovv TV'nin 19.09.1994 tarihlianahaber bülteninde " uzaydan gelen \ abancı mahlûkların içine girdiği" bır kışı olarak nıteleniyordu. Bumesnetsizve anlamsız tanımlamanın ardından Sov saPın "kablo gibi kördüğüm olmuş karakteri" çözülmeden ıcraatlannın anlaşüamayacağı söylenivordu. Busöylenırken fonda Sov sal'ın bır masada oturmuş elindeki bir kablov la oynarken çekilmış görüntüleri yeralıvordu. Shovv TVye göre "aynkotıT Soysal'dan başka "devletçi olduğu halde bireyci, bireyci olduğu halde dev letçi" olan kımse \ oktu. Hatta Sov sal'a karşı ortav a ko> ulan tav ra taraftar toplamak için bir adım daha ilen gıdiliv or ve futbola olan popüler ilgi kullanıhvordu. So>sal'ın Galatasarav Lisesi mezunu olduğu halde Beşiktaşlı olmak "cinsüğini" yaptığı ilan edilivordu. taraftarlık Içerdekiler... B ir ulusun çağdaş olabilme koşullanndan biri de 'akıl hastaları'na olumlu. hoşgörülü vaklaşımolmalıdır. Yeri geldiğinde bir bardak çayı, bir sigara izmaritini paylaşabilen bu duyarlı, yardıma, sevgi ve hoşgörü dolu yakJaşıma gereksinimi olan insanlara ne kadar insanca yaklaşılıyor? Ülkemizın beş ayn bölgesinde bulunan akıl hastanelerimize ve akal hastalanmıza karşı kaçırruz sevgiyle korkusuzca hoşgörüyle v aklaşıyoruz? Daha, sağlık ekibi içinde akıl hastalanmıza insanca yaklaşımın söz konusu olmadığı bir dönemde. görevini "toplumu akıl hastalanndan korumak1 ' olarak gören psıkiyatrların olduğu bir zamanda, toplumun her yerinde her an karşılaşılabilen akıl hastalanna olumsuz yaklaşımın olduğu bilinirken, toplumumuzun akıl hastalanna karşı yaklaşımının olumlu olduğu söylenemez. Akıl hastanelerinde veya psikiyatri servislerinde tedavi gören akıl hastalanmız, yatarak tedavi gördükleri zamanı kişisel özgürlüklerinden yoksun kalmak olarak görürken, iyileştiği zaman. ne zaman "beraat" edeceğıni soruyorsa gerektiğinde diğer dal hekimleri tarafından muayene edümeleri sorun olan akıl hastalanmız v arken akıl hastalanmıza yaklaşımın olumlu olduğu söylenebilir mı? Tüm bu olumsuz yaklaşımlar, psikiyatri kurumunun halk arasındaki itiban ve önemi herkesce bilindiğinden ve taraftarlık bir "namus meselesi" sayıldığından taraftarlık meselesi bu tepkivi ortak bir tepki haline dönüştürmede adeta "yem" olarak kullanıhvordu. Soysal'ı en fazla eleştıren ve bunu yaparken de aşağılayıcı bır dil kullanan özel kanallann. özünde Soysal'ın kişiliğine değil, siyasal tav n v e etkinliğine karşı olduklan açık. Sov sal, politik kararveeylemleriyle elbette eleştınlebihr. Ama bu eleştirinin ne amaçla yapıldığınjn ve nasıl bir söylem kullanıldığının önemı büyük. Yıllardır akademik v e politik yaşamda kendisine önemli bir yer edınmiş Sov sal. bu karalama kampanv asında sadece bir simge kişi. Asıl dehşetle izlenen şu ki kamu yaran ve çıkanna en azından saygılı olması beklenen medya. sadece kendi çıkannı kollamak ıçın hiçbir ahlaki değere bağlı olmadan hareket edebiliyor. Laika Funda Şenol bilimine gönül vermiş duyarlı insanlan üzmektedir. Dileğımız. 'Dünya Ruh Sağlığı Günü' dolayısıyla toplumumuzun akıl hastalan ve hastanelerine karşı yaklaşımını olumlu yönde etkileyecek sosyal ve bilimsel. eğitici özelliği olan, toplumumuzu bu konuda bilgilendiren etkinliklerin vapılması. Vebutür etkinliklerin 'Hoşgörü' yılı olarak kabul edilen 1995 yılı içinde dev am ettirilmesidir. SelamiAksoy PENCERE Çlllep'in Dökümü "Temiz toplum"olmak için, önce ülkenin Başbakanı'- nın temiz olması gerek... Bir devlette hükümetin başı temiz değilse, medyanın, Başbakan'ı bir yana bırakarak sağda solda temizliğe kalkışması, en azından aldatmacadır. Medya bunu neden yapıyor?.. Şimdilik bu soruyu bir yana bırakıyoruz. Ancak arka- daşımız Doğan Akın'ın titiz çalışmasıyla ortaya çıkan "Çiller Aile Ortaklığı"run kısa bir dökümünü yapmakta yarar görüyoruz. Bu döküm iki bölüme ayrılabilir: 1) Çiller ailesinin malvarlığı.. 2) Çillerler'in vergi durumlan.. • Çiller ailesinin malvarlığı üzerindeki tartışmalar 1991 seçimleri ertesinde başladı. DYP milletvekili seçilen Tansu Çiller, "Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı" olunca, trilyonluk malvarlığı meydana çıktı. Ancak bu malvarlığı nasıl oluşmuştu? Çiller bu soruyu yanıtlayamadı. Malvarlığı uçsuz bucaksız arsalardan oluşuyordu; Kil- yostaki imar durumundan yoksun arsa üzerine ruhsat hemen çıkarılmış, buradan da Çiller'e "30 villa" düş- müştü. "Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakam"run kendi arsasına yıldmm hızıyla imar izni çıkarması "nüfuz sui- istimali" değil miydi? Tansu Hanım Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı- yken Çiller ailesi ABD'de toplam 7 parça gayrimenkule sahip oldu. Bunlann arasında bir otel ve bir alışveriş merkezi de vardı; değeri 5 milyon dolar olarak hesapla- nan bu mallara ilişkin döviz transferinin Çiller Devlet Bakant'yken kendi kendisine verdiği onayla yapıldığı or- taya çıktı. En azından siyasal ahlak açısmdan Çiller'in bir dakika geçirmeden istifası gerekiyordu. "Ekonomik kurtuluş savaşı" içinde olduğumuzu halka ilan eden bir Başbakan, Amerika'da neden bu çapta mal ediniyor ve parasını dışarıyayatınyor?. • Çiller ailesinin vergi durumuna gelince, konu büsbü- tün kirleniyor. a) Çiller aile şirketinin adı kısaca Marsan Holding'dir. Bu şirketi Başbakan'ın eşi Özer Çiller'in annesi İsmet Hanım'ın paravan isimlerle, yanı sahte ortaklarla kurdu- ğu, Maliye Bakanlığı'ndaki belgelerle kanıtlanıyor. b) Çiller aile şirketi 1987'de beyana tabi gelirleri ol- madığı' gerekçesiyle vergi dairesindeki hesaplarını kapatıyor. Ancak 14 Temmuz 1994 günü Başbakan Çil- ler'in basına dağıttığı dosyada kanıtlandığı gibi, daha sonraki yıllarda milyarlarca liralık alım-satımın yapıldığı ve bunlann vergi dışında tutulduğu ortaya çıkıyor c) 1987-1991 yılları arasında tek kuruş vergi ödeme- yen Marsan (Çiller'in aile şirketi) son üç yılda 29 milyon 609 bin liralık kurumlar vergisi ödüyor. Yedi yılda ödedi- ği vergi toplamı 30 milyonu bulmayan Marsan'ın varlık- ları, aynı dönemde 54 kat artıyor; bu arada Amerika'daki yatırımları yapıyor, gayrimenkulleri alıyor. d) Marsan 1993 yılı için Maliye'ye verdiği beyanname- de 7 milyar 376 milyon lira kurumlar vergisi istisnasın- dan yararlanmış, yaklaşık 11 milyon lira vergi ödemekle yetinmiş, ancak vergi dışı bırakılan yaklaşık 7.5 milyar li- ralık miktar için yasada öngörülen emredici hükümler yerine getirilmemiş, daha başka deyişle Başbakan'ın şirketi usulsüz istlsna 'dan yararlanarak vergi kaçırmış- tır. • Bir Başbakan trilyonluk malvarlığımn kaynağını açıklayamazsa, bakanlık süresinde "nüfuz suiistimali" yaparsa, "ekonomik kurtuluş savaşı" ilan ederken ya- bancı bir ülkede mal edinip yatırıma girişirse, vergi ka- çakçılığı şaibesinı üstünde taşırsa, hükümetin başında nasıl bulunabilir, nasıl görev yapabilir? Bir devlette "temiz toplum" lafı, ancak Başbakan'a kir bulaşmamışsa dile getirilebilir. Ama Meclıs susuyor, Başbakan'ı SHP payandatıyor, medya ise dut yemiş bülbul... Temiz toplum mu?.. Haydi canım sen de!. ASLI ile BÎLGEHAN Evlendiler. 22Ekiml994-Karaman 1986 YILI VE 86/10911 SAYILI BAKANLAR KURULU ^AnAHI'JA GORE SİGARA SAGLJĞA ZARARUDIR.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear