25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 5 AĞUSTOS1993 PERŞEMBE KULTUR • •• Bir yapım şirketi kurarak 26 yıllık birikimini gençlere aktarmak isteyen Izzet Oz: Bendenyararlanaıilara helal olsun! NtLGÜNTOPTAŞ "Radyoculuk dünyanın en tatlı, en hoş, en sevecen çaltsma uğraşlanndan biri'' dı- yor İzzet Öz. Birçok muziksever. yıllarca TRT 3 FM kanalında Türkiye"nin yetiş- tirdijh en ıvi, en nitelikli radvo proe- ramcılanndan olan İzzet Öz'ün ve aynı kuşaktan bırkaç ismin program- lannı dmleyerek, ılk müzık zevkıru ve bı- lincinı edındi. "Tefeskop", "Metronom", "Popcaz", "Diskovizyon", "Sihirli Lam- ba", "Zoom" gıbi programlarla pop. rock, popcaz, blues ve diğer müzik akım- lan konusunda bilgi sahibi oldu, ünlü topluluklan tanıdı tnüzikseverler. Bilen- ler de müzik zevklerinin kalitesıne uygun programlan dinleme şansını elde ettı. İzzet Öz I967'den bu yana yani 26 yıldır radyoda program üretiyor. Aynı yıllarda radyoda bulunan Yaviız Aydar, Umit Tunçağ, Hülya Tunçağ, Nejat Çeti- nok'la gerek programalık gerek sunucu- luk açısından çığır açan ve sonrakı bir- kaç kuşak tarafından da örnek alınan İz- zet Öz, çok yönlü bir insan. Radyo ve televizyon programcılığının yanısıra televizyon için film yapmış. rek- lam fılmleri üretmiş ve ülkemizin en popüler özel bale topluluğunun da kuru- culanndan ve genel koordinatörü. Izzet Öz ile radyoculuk ve dığcr uğraşlan üze- rine konuştuk. - Bunca deneyinüi bir radyocu olarak sizce radyoculuk nedir, nasıl bir duygu- dur? "Kendi ıçındekileri benı dınleyenle pay- laşmak", radyonun en önemlı tarafı bu. Siz eğer bir yapımcı bir dıscokeyseniz tek başınasınız orada ve sizi dinleyen tek tek insanlar va.r. Sız mesela 'benim rad- yom..' dediğiniz anda, sizi dinleyenlerle bütünleşmış olursunuz, radyonun erı önemli ozelliği insanlan teke tek karşı karşıya getirmesi. Sız çahyorsunuz, sızı dinleyen biri var, o sırada araba kullanı- rken. evinde oturmuş bir iş yaparken, ya da ders çahşırken dinliyor ama sizin çaldığınız şeyle beraber aynı şeyi paylaşı- yorsunuz. - Siz programlannızda Türk sanatçn lanna tsrarla yer veriyorsunuz. bu tavnıuzı açıklar mrsınız? O güne kadar programlanmda Türk- çe parçalara yeT veriyordum ama, 1975'- te tngilıere'de Eurovision'u izlerken bende şöyle birşey uyandı; Türkçe par- çalan çalarken belirli bir şekilde. bizim ülkemizdeki sanatçılara bir mesaj ver- mem gerekjyordu. Bu da şu olmalıydı, 'besteye yönelmeleri, kendi sözlerini yaz- malan ve Türkiye'de de artık yaratıcı in- sanlann bu alanda da ilerlemeleri". Zaten televizyona geçme nedenlerim- den bir tanesi de buydu. Hayat hikaye- mize baktıgımızda yaptığımız, dahna be- ÜTİi bir biçimde ızleyici ve dinleyicıyi ve bu arada sanatçıyı da. doğruya yönlen- dirmek olmuş. Ben bu aşamaîarda elim- den geldiğınce yararlı olduğumu sanıyo- rum. - Yıüarca TRTde çalıştıktan sonra bir özel radyo ve TV kanalında program yap- maya başladınız. Özel kanallara gecer- ken neyi amaçiadınız, TRTde yapa- madığınız şeyleri yapmayı mı duşündü- nüz, bu gerceklesti mi? Ben 25 \ıl arahksız TRTde program yapüm. Özel radyolar çıkmca bana 'danışmanlık yapar mısınız" diye bir öne- ri geldi Show Radyo'dan. Sonradan Türk Pop" diye bir de program yapmam istendi. ben de radyolar kapanıncaya dek o tarzda son derece basit bir prog- ram yapum. bu tam benim gönlümde yatan program değildi. Bunun karşıhğında bana ödenen ise TRT standartlannın çok üstündeydı •tabiı ki insanın bazan da maddi açıdan düşünmesi lazım..- Ikisi arasında de- netim olarak bir fark yok, ben hiçbir yer- de denetım açısından büyük bir sorunla karşılaşmadım ama TRTde şimdi daha bır rahathk var. Devlet radyo ve televiz- yonu da özel radyolann etkisiyle artık at gözlüklenni biraz daha açtı. - özel radyolann siy asi gelişmelere pa- ralel olarak yeniden açılmasından bir süre sonra yine Shovv Radyo'daki danışmanlık görevinize ve "Türk Pop" adlı programın yapımcıuğına geri döndünüz. Yaptığımz programdan hoşnut olmadığınt/ı belirt- miştiniz. Şimdi neler değişecek? Değışen birşey yok çünkü programı- mda kullanabileceğim. yer vereceğim kaliteli ürünler yok. Herkes birşeyler yapıyor, hatta çok şe> yagüıyor ama herkes aynı şeyleri yapıyor. İyı çalışma- lar da var ama çok az. - Özel radyolan genel olarak nasıl de- ğertendiriyorsunuz? Kimi lastik verdi. kimi dinleyiciyle anında ıletişım kurarak radyoya yönelt- ti. Böylece işin içine biraz daha sıcaklık unsuru katmaya çahştılar. Ama kalite- den ödün verildi. Ama bilinçlı program yapmaya çalışan radyolar da var. daha da iyiye gidebilir. Ama bu olaya daha İzzet Öz için radyoculuk 'kendi içindekileri onu dinleyenlerle paylaşmak.'(Fotoğraflar:AYDINTURNA) geniş çerçeveden bakmak gerekir. Radyolann imajını değişterecek olan tûrde radyolar gecmişte oldu şimdi de var ve bunlar artabilir. özellikle Anado- lu'da. Eğer radyolarda belli bir denetim olmazsa belki de Sıvas olaylanndan çok daha ağınyla bile karşılaşabiliriz. Böyle çok açık bir gerçek var ortada. Devlet de bunu hala nasıl çözümleyebileceğini bi- lemediği için bu rahatsızhklar yaşandı, inşallah çözümlenir. - Sizin ve Yavuz Aydar, Cmit Tunçağ gibi isimlerin hazırladıkları ve sunduklan programlar, belli birikimi yansıtan, nite- likli programlardı. Özel radyolarda ise çıkacak. • Televizyon için hazırladığuuz Tefcs- kop'tan neden vazgecitöi? Radyoda yaptığımı Teleskop'ta Tür- kiye'de ve sanatın bütün dallan bir araya geurildi ve bunlar izleyiciye en iyi biçim- de sunuldu. Bu ders niyetine yapılmış, yani ilerde "Türkiye'de böyle bir prog- ram yapılmıştf diye dinletilebilecek nıte- likte bir programdı. Aynı şeyi TV'de sürdürmek istedim. Çünkü şimdi TV'ye baküğımda Teles- kop'a benzeyen ya da ondan örnek alı- narak yapılmış pek çok program üretili- yor. -ve kimse kınlmasın diye şöyle böy- bütçemiz yok. Ama hiç olmazsa eli yüzü düzgün bir program, bu kalitede olacak bir programın en aşağj bu şartlarda ola- cağını anlattık, kabul edildi. Yaptık son- ra da teknik açıdan yüksek maliyetlı bu- lundu ve biz de devam etmedik. Oysa bence devam etmesı gereken bır prog- ramdı, çünkü devlet televizyonunun da özel televızyonlann da bazı prestij prog- ramlan olmalıdır. Çok büyük satış raa- ğazalan yerine daha butik tarzında programlar yapıyoruz. daha ince eleyip sık dokuyarak.. - Sizden programı daha düşiik maliyet- le sürdürmenizi mi isteduer? zaman hayatım boyunca istediğim gibi bir program yapma şansım olmadı.Zaten hiç kimse yapamaztam olarak istediğini. Beyninimizin, duygularmızm tamamını hiç veremiyoruz ki...Ben İzzet Öz olarak bu duruma düşüyorsam, arkamdaki yetenekli, pınl pınl gençler ne dunımda? Korkum ;onlan yozlaştırmalan, tücsavaşım bunun için. sunucuhık ve programcılık açısından çok kötü smavlar >eriWi... Bizler önce programaydık. hemen su- nucu olmadık. Pek çok sınavdan geçe- rek. her yıl bu sınavlar yenilenerek bize sunuculuk yapma olanağı sağlandı. Biz tımaklanmızla. bıleğimizin hakkjyla bir yerlere geldik. Şimdi iş çok kolay oldu. Hiç program yapmamış, olayla hiç ilgisi olmayan kişileri anında sunucu diye sür- düler. Bunun da getirdiği birtakım yanlışjıklar oldu. Ama o çocuklar içın- den çok güzelleri çıkü ve çok daha iyileri le konuşuyoruz ama artık ben de ukala olabilirim belki-, 'Teleskop'un kalitesine hiç biri erişemedi'. Bu programı yapar- ken. '13 gün kamera, bir o kadar da montaj günü, iki gün de stüdyo istiyo- nım' demiştim. Yani ben neredeyse bir ayımı tek bir programa harcamak üzere hazırdım. Ama bu arada karşıda da bü- tün bu teknik olanaklann haarlanması lazım. Dışarda bir tek video klip. gerektiğin- de bir haftada çekılebiliyor ve neredeyse milyarlar harcanıyor. Bizımse böyle bir Tabii o tarzda bir öneriyle gitsek hiç bir sorun olmazdı ama ben bunun altına düşemem. Hiç bır zaman hayatım bo- yunca istediğim gibi bır program yapma şansım olmadı. Zaten hiç kimse yapa- maz yüzde yüzü. ama biz yüzde 30-40'- larda dolaşıyoruz. Bunu pek kimse bil- miyor ama bana dışardan ban sanatçılar geliyor ve onlann burada video kübini yapıyorum, yurt dışına yolluyorum. Dı- şardan insanlar bizim kim oİduğumuzu öğrenip geliyorlar biz bunu kendi mem- leketımizde yaptıramıyonız. Ben İzzet Öz olarak bu durumu düşü>orsam. be- nim arkamdaki pınl pınl gençler var on- lar ne durumda?O kadar yetenekli, oyle güzel insanlar var kı. zaten tek korkum da onlan yozlaştırmalan ve tek çabam savaşım da bunun için, yoksa çekilirim köşemde otururum, artık ben istediğimı yapmışım denm benden de kralı olmaz. - Siz müzik uğraşısının dışında bir çok şeyle ilgilenen çok yönlü birisiniz. biraz bunlardan söz eder misiniz? 1978'de Amenka'ja gittığimde orada Türkiye aleyhınde filmler göstenliyordu. Bundan yol'a çıkarak ben de tam tersi bır fılm yapmak istedim. Türkiyeyedöndu- ğumde de NATO'dan Atatürk'ün doğu- munun 100. >üı için böyle bir fılm yap- mam istendi. Bu fılm 50'nin üzerinde ül- kede gösterildi \e Sedat Simavi Kitle Haberleşme Ödülü'nü kazandı. Daha sonra. hala hiç kimsenin gör- mediği "Ermeni Vatandaşlanmız"' diye bır fılm yaptım 1983'tc, devleıin isteği üzenne. Vaptık verdik, benı hiçbir za- man kısıtlamadılar. ben de kendi gördü- ğümü yansıttım ve verdim teşekkür edıl- dı. ancak gösterilmedi. Bir daha ortaya çıkacağînı hatta o bantlann bile olduğu- nu sanmıyomm - Basında Türkuaz'ın çalışmalanna son terileceğine dair haberler çıktı, neden böyle bir karar >erdiniz? Türkuaz'ı ben, eşim Hanzat ve koreg- rafımız. sanat yönetmenimiz Aysun As- lan. üç buçuk yıl önce kurduk. Büyük özverilerde bulunduk.Bizim evimiz Tur- kuaz Modern Dance Company'nin bü- rosu gibi oldu. Fransa hükümeti tarafı- ndan Akdeniz Oyunlan'nın kapamşına davet edildik. İşin acı tarafı, buna karşın devletın bıze yapacağı tek kolaylık ko- nut fonlanmızı verrnek, kendi cebimden ödedım, hala onu bile alamadım.- Para için konuşmuyorum ama.. Gidenler gitti helal olsun. biz o kadar çok şeyi helal et- tık ki bır sürü ınsana. bilenler bilir. Bir yerden emekli olmak istiyorsunuz. emekli olduğunuzda sizin paranızı kısı- yorlar. siz helal olsun diyorsuuuz. Hepsi- ne helal olsun diyorum ben, gazetelere de. TRTye de, radyoma da.. Benden ne kadar yararlandılarsa. daha fazla yarar- lanılabilecekken yararlanılamamışsa, o da onlann sorunu..- Sunduğumuz göste- ri çok beğenildi. insanlar Türkiye'den böyle birşey çıkmasına çok şaşırdılar. Demek ki Türkiye'de birşey yaratıp bir yerlere getirebiliyorsunuz. Devlet de özel gruplara izın veriyor, "dansçılar dan- sedebılır'.. Etsinler de sen nasıl imkanlar sağlay acaksın1 Onlar semn dünyaya bakışını değıştiny or, artık bır kadın baş- bakanın var. Türkiye gibi Müslüman- lann çok olduğu bir ülkede. Dünya sana böyle bakıyor. O zaman sen böyle şeyleri destekle. sana böyle bir olay yaratılrruş,. al kullan. Kullandınhnryor ve ben ka- pattırdım Türkuaz yok artık. bıtti. Ar- kadaşlanmızla karar verdik. Ben ömür boyu bunu bu şekilde sürdüremem. bu- nun sonu yok. Birilen sahıp çıksın. - Devlet de bir modern bale topluluğu kurdu biliyorsunuz acaba bu modern dans topluluklannın desteklenmesi için bir adım olabilir mi? Evet kuruldu, sonra ne oldu? Devlet balesıne bağlı olarak birşey kurulursa üç gün sonra orası da devletin ışleyen çarkı- na döner. Oraya birisinı atarlar. partisi değişır şu gider bu gelir ve biter. Dünya- da bunlan devlet ve özel kuruluşlar d'es- tekhvor ve kendi kendine ynllardır sürü- yor. Biz dört yıldır bunu yaptık ve bir da- ha da bunu kimse yapamaz. yapamaya- caklar da. Türkuaz kapandıa zaman bi- ter ve ıkinci bır Türkuaz'ın olması çok zor. Dört yılda dışarda Türkiye adına yaptıklanmız için kimse bize teşekkür et- medi. Sanatçı aylarca süren çalışmalar sonunda oraya çıkıyor aldığı bir tek alkış.. Biz alkışlarla yaşantımızı sürdür- meye cahşıyoruz. - Peki bundan sonra neler yapmayı dü- şfinüyorsunuz? Önümüzdeki yıl için "İzzet Öz Pro- ductıon" adı altında kendi yapım şırketı- mızi kurmayı amaçlıyoruz. Çalışmalan- mız, radyoya, televızyona. reklama, mü- ziğe, yani. her türlü sanatsal çahşmaya yönelik olabilir. Yani ben 26 yıllık birikı- mımi bir biçimde başka insanlara verme amaandayım. Zaten televizyon çahşmalanmda da her zaman gençlen tercih ediy orum. ne verebilirsem vereyim diye. Orılan iyice bilinçlendırip. bir yere otunuyorum on- dan sonra da serbest bırakıyorum. Tür- kiye'de pek çok yönetmen bizim yanımı- zdan geçmıştir. pek çok kurgucu. teknik yönetmen, yapımcı yani bu alanlardakı belirli isimler. ilk defa benimle çalıştılar- sa şu anda ulaştıklan noktanın ne ol- duğunu kendilen de bıliyor. İş ahlakı, doğru olduğuna ınandığı birşey ıçın so- nuna kadar mücadele etmesini ve sanat- sal açıdan ınsanlann bakış acısının ne ol- dugunu göstermişiz. Böyle çok arka- daşırmz var. bundan dolayı çok mutlu- yum. Popüler müzik şarkıcısı Tony Bennett'in hiçbir zaman modası geçmiyor 40yılhkmüzik yaşamı sanki bir retrospektifsergi Kültür Servisi- "O bir Picasso, bir Retnbrandt ve aynı zamanda bir pop yıldızı" diyor hayranlıkla kendinden geçmış Buddy Rich, popüler müziğin ünlü şarkıcılanndan Tony Bennett için ve aynı zamanda çok yönlü yeteneklen- ne dikkati çekiyor. Sanatçı Tony Ben- nett, Rock"n Roll öncesi popüler müzı- ğın en büyük yorumculanndan bin ola- rak biliniyor. Gerçek adı Antnony Bene- dotto ıle de Smithsonian Enstitüsü'nde ve Youngstown'daki tüm müzelerde ser- gıkr açabilecek kadar başanlı resimler yapıyor. Sanatçı resme başladıktan sonra ya- şamının ılginçleşmeye başladığını söylü- yor. "En büyük kişisel /evklerimden bir de bir ressamın retrospektif sergisini gör- mek. Bu Dali. Manet ya da Matisse olabi- lir. Duvarlarda ilk dönemlerde yaptıklan resBnJeri göriiyor ve adını adım na tiklerini izliyorsunuz. Kariyerlerindeki dö- nüm noktalarını yakalıyorsunuz". Sanatçı kendi 40 yıllık müzik yaşamını da böyle bir retrospektif sergiye benzeti- yor:"Bir amatör olarak başladım fakat hep en iyi müzisyenlerle. Ve yaklaşık altı yıl sonra Count Basie. siyah bir orkest- rayla ile söyleyen ilk beyaz şarkıcıydun. Sonra birdenbire kendimi Zoot Sims, Al Cohn gibi büyük müzisyenlerle çalışan Ralph Burns aracılığıyla Amerikan mü/i- ğinin mini Rönesans'ı diye adlandırdığım şeyin içinde buldum. Bu albüm tüm müzik yaşamımda nasıl bir yolculuk yaptığımı anlatıyor." Albumün >anı sıra verılen ki- tapçıktakı fotoğraflar Bennetl'in müzi- ğinin kalıcılığının kanıtı olduğu gibi, po- püler muziğin bır zamanlar kültürcl ya- şamı vc değışimlerdc ne kadar önemlı bır ol oynadığını da gostenyor. Bennett'in kımlerle çckıirılmış fotoğraflan yer almıyor ki bu kücük kitapçıkta; Martin Luther King, Gary Grant, Boby Kennedy. Sinatra. Basie ve Judy Gariand. Bennett, Frank Sinatra'ya müzik yaşamında ken- disine gösterdiği destek için hep minnet duymuş. Fakat Sinatra'nın müziksel gücü solmaya yüz tuttuğunda, Bennett yine de bu efsanevi kişilikten aldığı güçle ayakta kalabılmiş. Sinatra'dan 10 yaş daha küçük olan Bennett'in başansı; hiçbir zaman söylediği şarkılann mo- dasının geçtiğini düşünmemesi, inat et- mesi. 1926 yılında New York'ta doğan Ben- nett sanatla çocukluk yıllannda ilgilen- meye başlamış. Resım çalışırken bir ta- raftan da sesi gelişiyormuş . Sanata hiç ara vermeyen Bennett savaştan hemen sonra tıyatro eğıtimi almış. Bing Crosby rahatlamayı, keyif al- mayı bır sanata dönüştürdü denebiürse. Bennett'in de sanatı bir boş zaman uğ- raşısı halme getirdiği söylenebilir. İrlan- da şarkılanndan İtalyan şarkılanna sı- çrayabılen, Gershnin ya da Cok Porter'- m popüler şarkı kitaplanndakı parçalan hem de Louis Armstrong gibi büyük caz ustalanyla birlikte seslendiren Bennett'- in çok geniş bir repertuvan vardı.'Any- thıng Goes" felsefesini güden Bennett'i caz müzisyeni olarak sınıflandırmaya çahşıyorlar fakat Bennett karşı çıkıyor ve kendıni popüler müzık şarkıcısı ola- rak nitelendiriyor. "Neden kategorize edüeyim? Duke EUington çok yumusak yaratıltşlı biriydi. Fakat kendisine bir caz müzisyeni olduğu söylendiğinde çok sinir- lenirdi. Ben bir caz müzisyeni değilim. Duke Fllington'ım diye yanıt verirdi. Her türlü beste yapcnıştı ve kategorileri redde- derdi. Ben de tahmin edilebilir obnayı sev- miyonım. Yapımcılar halk tarafından ne turulmuşsa benzer şeyler y apılmasında ısrar ederier. Ama benim amacun hit bir kaset çıkarmak değfl, bir hit kataloğuna sahip olmak" Bennettın. son albümü Perfectly Frank 25 yıllık arkadaşı pıyanist Ralph Sharonla birlikte çahşmasının ürünü. Albümde Sınatra'nın repertuvanndan bır derleme sunuyor. Bebop muzığine ve müzisyenlerine çok saygı duyduğunu be- lirten Bennett. müzık kariyennde 80"li yıllarda popüler müzikte yaşanan hızlı değişımler sonucu tehlıkeli dönemler ge- çirmış. Anlaşması olduğu Colombia Re- cords sanatçmın geçmış döneme ait olduğu. yaşanan gelişmelere a\ak u\du- ramayacağı gibi bır savla ilı^kiMiıı azaltmış. Fakat şimdi Sony'nin eline ge- çen şirket Bennett e daha farklı bır açı- dan yaklaşıyor ve ona yokolmak üzere olan bır hazineymış gibi bakıyor. 'Toplumsal Mimari: Bir yüzyılın tanıklığı' Kültür Servisi - Av usturya'nın ilk kadın mimarı ve sosyal konut planlamasının öncülerinden olan Margarette Schütte-Uthotzky'nin Vıyana L'ygulamalı Sanatlar Müzesi'nde "Toplumsal Mimari: Bir yüzyılın tanıklığı" adh sergisı açıldı. Schütte-Lithotzky, 1938 yıİında İstanbul Güzel Sanatlar Akademısı'nin davetlısı olarak Türkıye'ye gelmişti. Avusturya'da mimarlık eğitimi alan ilk kadın olma özelliğini laşıyan Schütte-Lithotzky, yüzyılımızın en ünlü mimarlanndan Adolf Loos'un yanında uzunca bir süreçalıştı. Kendisiy le y apılan bir söyleşide mimarhğın sanatsal v anı konusundakı bir soruyu Schütte-Lithotzky şöyle yanıthyor.".. sıstematik düşüncenın yanısıra mimarlıkta benim için sanatsal yan da önemli. Bunun gerçekleştirilmesi mutlaka paraya bağlı değil, hatta göze çarpması da gerekmez. Böyle bir estetiğe ölçüler. orantılar verenklerleerişilir Bu konuda Japonlardan çok şey öğrendim.'" Aynı konuşmada. toplumsal konut felsefesini ise şöyle özetlenmekte "Bu hem kolay hem de güç bir konu. Toplumsal konut düşüncesi. insanlann çoğu için daha iyi oturmak ve daha güzel bir yaşam sürdürmek anlamını taşıyor." Türk- Yunan Dosthık Kampı Kültür Servisi-4-18 ağustos 1993 tarihleri arasında Çanakkale'deki Truva Festivali kapsamında bır Türk-Yunan dostluk kampı düzenlenecek. Çanakkale Belediyesı ve gençlik turizm kuruluşu Gençtur'un işbirliği ile gerçekleştırilecek olan dostluk kampına. 7 Yunan ve 5 Türk gencının yaru sıra 1 Kanada ve 1 Alman gencı de gözlemci olarak katılacaklar. Dostluk kampı çerçevesinde çeşitli festival etkinliklennde yer alacak olan gençler. Çanakkale halkının katıhmına açık "İki kültür arasındaki benzerlikler ve farklılıklar" konulu birpanel düzenleyecekler. Kampın sonunda da Türkçe ve Yunanca şarkılardan oluşan bir konser venlecek. 'Kadıncıklar'' Rusça y da Kültür Servisi- Tuncer Cücenoğlunun yazdığı "Kadınaklar" oyunu Rusça"yaçevriliyor."Kadıncıklar", genelev kadınlannın yaşamından bir günü işlıyor. Oyun Türkiye'de ilk kez, 1984 yılında Levent Kırca Tiyatrosu nda sergilendi. Daha sonra Dev let Tiyatrolan tarafından sahnelenen oyun. Yugoslavya'da da 5 sezon repertuvarda kalmayı başardı. "K.adınaklar", aynı zamanda Cücenoğlu"na 3 ödül de kazandırdı. Oyunu Rusça'y a Huraman Neyruzova çevnriy or. 'Marmaris Rüyası 93' Kültür Servisi- Marmans Belediyesi"nce düzenlenen "Marmaris Rüyası 93" etkinlikleri bu yıl 15-22 ağustos tarihleri arasında gerçekleştmlecek. Hafta kapsamında, C Grubu karma resim sergisi açacak. Sergi, Martı Otel'de hergünsaat 10.00-22.00 arasıgezilebilecek. Festivalde disco dans ve güzellik yanşmalan da düzenlenecek. Aynca 20-21 ağuslos akşamlan Coşkun Sabah ıkı konser verecek. Bizans Imparatorluk Sarayı mozaiklerirestore ediliyor Kültür Servisi - İstanbul'daki Bizans Imparatorluk Sarayı zemin mozaıklerinın. bu yılki restorasyon çalışmalan. Avustrya Bilimler Akademisi'nden Prof. VVerner Jobst ile Kültür Bakanlığı Restorasyon ve Konservasyon Müdür Muavini Behçet Erdal'ın yönetimindeki Avusturyalı ve Türk uzmanlar tarafından tamamlandı. Bu yılki çalışmalann ağırlık noktasını 1992 yılında Aya lrini"de çıkan yangm sonucu meydana gelen zarann giderilmesi oluşturdu. Çalışmalar için. büyük bölümü A\oıstuoa tarafından karşılanan 270 milyon lira harcandı. Saray mozaiklerinin restorasyonuna önümüzdeki sonbaharda devam edilecek ve 1994 yılı içersinde tamamlanacak. Çalışmalar sona erdikten sonra mozaikler, İstanbul'daki yeni mozaik müzesine nakledilecek. Adam Sanat 'ın 'çağn 'sı Kültür Servisi- Adam Sanat dergisinin93. sayısı çıktı. Derginin bu sayısında. 18 sanat dergisinin Sıvas olaylannı kınayan ortaklaşa metnı "Çağn" başhğı altında yayımlandı. Metinde. insanlık onuru taşıyan herkes karanlık güçlere karşı kararh bır tutum almaya çağnldı. Dergirun bu sayısında yazılann ağırlıkh olarak Sıvas olaylanna aynİdığı gözleniyor. Sıvas'ta öldürülen yazar Asım Bezird'nin 3 yazısının yer aldığı Adam Sanat'ta Memet Fuat'ın "Asım'a mektup"'. Mehmet H. Doğan'ın "Bu nasıl Sıvas duman içinde", Uğur Kökden'in "Kutsal yaşam hakkı", Hilmi Yavuz'un "Gizlenmiş devlet" ve Ataol Behramoğlu'ııun "A. Şinasi Hisar'dan Asım Bezırcf ye" başlıklı yazılan yer alıyor. Derginin ağustos sayısında aynca Ramis Dara. Fethi Naci, Timur Selçuk, Vecihi Sarsözen, Ani Toros'un yazılan bulunuyor. Adam Sanat'ın bu ay ki karikatürist konuğu Semih Poroy. Çeşitli şaırlerin şürleri. derginin diğer bölümlerini oluşturuyor. "Okay Temiz ve Romanlar" HayaVde Kültür Servisi- Fransa ve İsvıçre'de konserlerdizisini yeni bıtiren Okay Temiz>e Romanlar, 5»6-7 ağustos tarihlerinde Hayal Kah\ esi'nde müzikseverlerin karşısına çıkıyor. 6 kişiden oluşan grup, Türk müziği ve oyun havalannı caza uy arlamasıyla tanınıy or. Okay Temiz tarafından her biri alanlarında dün\a çapında olabilecek yetenekte diye tanımlanan orkestra üyelennın çoğunl'uğu. Çanakkale yörcsinın düğun müzısyenlerinden oluşuyor. Grup clcmanlan kfarnet.darbuka, trompet vegitarçalıyorlar. Okay Temiz, "Hayal K.onserleri''nde kendi gelişürdiği vurmalı çalgı aleıini çalacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear