Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 4MAYİS1993SALI
8 DIŞ HABERLER
Tüıki\e^ııiııyeııikomumıtaıtışılıyor
Batı, kaynayan bölgemizde Türkiye'yi istikrar unsuru olarak görüyor, ancak fâzla güçlenmesinden de çekiniyor
Dış Haberler Senisi - Soğuk Savaş'ın sona
ermesinin ardından Ankara'da önceleri bir
kaygı gözlendi. Doğu-Baü sürtüşmesi
bitmiş, bu sürtüşmede Türkiye'nin
oynadığı önemli stratejik rol sona
ermişti. Başka bir deyişle Türkiye Soğuk
Savaş döneminde Batı'ya karşı sık sık
kullanılan "stratejik önem' kartından
yoksun kalmıştı.
Ancak Sovyetler Birliği'nin dağılması,
Yugoslavya'daki iç savaş. Ortaasya'da
bağımsız cumhuriyetlerin ortaya çıkması
ve petrol bölgesi Körfez'deki istikrarsızlık
Türkiye'yi ansızın Soğuk Savaş
dönemindekinden çok daha önemli yeni
bir konuma getirdi. Türkiye.
Balkanlar'dan Çin'e kadar uzanan
bölgede demokrasiyi iyi kötü yürüten, tek
istikrarh ülke olarak görülmeye başladı.
Laik, demokratik ve Baü'ya açık Türk
modeli. bir yandan giderek güçlenen
radikal İslamcı akıma, öte yandan
Ortadoğu'da petrol bölgesini tehdit
edebilecek Irak gibi otoriter rejimlere karşı
bir denge unsuru sayıldı.
Türkiye'nin önünde yeni ve geniş ufuk
açılmıştı. Ülkemizin bu karşısına
çıkan tarihsel fırsatı değerlendirebilecek
potansiyele sahip olup olmadığı
ise ayn bir tartışma konusudur.
Politikacılanmızın " Adriyatik'ten Çin
Seddine kadar Türk dünyası" şeklindeki
demeçlerine. bazı köşe yazarlannın Büyük
Türkiye'ye ilişkin nostaljik yazılanna
karşm rakamîardeğişik konuşuyor.
Sözgebşi,
60 milyonluk Türkiye'nin ihracatı 15
milyar dolarken bu sayı 20 milyonluk
Tayvan için 55,45 milyon nüfuslu Güney
Kore için 65 milyar, 2,5 miJyonluk
Singapur için ise40 dolar.
Batılı sanayileşmiş ülkeler yatınmlarmı
demir-çebk, kömür, tekstil gjbi
endüstrilerden. robot, süper
bilgisayar. telekomünikasyon, lazer gjbi
gelişmiş teknoioji alanlanna kaydınyorlar.
Türkiye'nin yeni konumunu ve önüne
çıkan tarihsel fırsatı
değerlendirebilmesi için önce sanayileşme
sürecini tamamlaması, teknoioji üretmesi
gerekiyor. Bunlan gerçekleştirebilen bir
Türkiye, bölgede banş veistikrar unsuru
olabibr. Türkiye'nin yeni konumu
ve bu konumda nasü bir rol
oynayabileceği
Batı başkentlerinde de t artışılıyor. Batılı
ülkelerin baalannm bir ikilemin içinde
olduğu seziliyor. Bu ülkeler bir yanda
kaynayan bölgede Türkiye'nin istikrar ve
denge unsuru olmasını isterken
öte yanda fazla güçlenecek bir Türkiye'nin
kendi çıkarlanm tehdit etmesinden
çekiniyorlar. Cumhuriyet muhabirleri.
Avrupa'nın üç büyük ülkesi Almanya,
Fransa ve tngiltere'nin Türkiye'ye bakışını
irdelediler.
zanmaması.
denetimiyle
INGILTERE
Türkiye
Avrupa nin
guven
EDİPEMtLÖYMEN
LONDRA - Avrupa Toplu-
luğu içinde Türkiye'ye en
yakınhk gösteren üye İngilte-
re. Bunun başlıca nedeni,
tngütere'nin Türkiye'yi en kli-
şe deyişle 'Avrupa ile Ortado-
ğu arasında bir köprü olarak
görmesi." Bu köprülük görevi
son zamanlarda Batı'nın dik-
katini çeken Ortaasya Türk
cumhuriyetlerinin ortaya çı-
kmasıyla daha da geniş bir bo-
yut kazandı. Türkiye, son iki
yıl içinde bu "köprülük" göre-
vini hem Körfez Savaşı sırası-
ndaki tutumuyla hem de sa-
vaşı izleyen Kürt göçü ve son-
rasında ortaya çıkan Kuzey
Irak Kürt yönetimi ile ilişkiler-
de gösterdi. Aynca Türkiye'de
önemli ölçüde İngiliz yaûnmı
var. 200'e yakın irili ufakb fır-
masıyla Jngiltere. Türkiye için
önemli bir yabancı sermaye
kaynağı. Bu fırmalann
1908-92 döneminde Türkiye'-
deki tüm ya-
bancı sermaye
içindeki payı
yaklaşık yûzde
20'yi buluyor.
Türkiye'nin
turizm gelirinde
de tngjlız turis-
tin payı yüksek.
1985'de Türki-
S'yi keşfeden
giüz turist, 1
milyon Al-
manın ardından
hala ikinci sıra-
da. lthalat ve ih-
racat yüzdeleri
bakımından ise
İngiltere daha
geri planda.
Ingütere'yi ügilendiren en
güncel siyasi konu, Çekiç
Güç'ün görev süresinin uzatı-
lması. Kuzey Irak'daki Kürt
Yönetim Bölgesi'nin güvenliği
için Çekiç Güç gerekli. Kürt
bölgesi de Saddam Hüseyin
yönetiminin altının oyulması,
ülkede siyasi istikrarsızlık ya-
ratıbnası gibi amaçlar için ge-
rekli. Irak'ın dizgin altında tu-
tulması, komşusu Suriye'de
Hafız Esat'dan sonra ortaya
çıkması beklenen istik-
rarsızlığın etkisinin Avrupa'da
en alt düzeyde hissedilmesi,
lran kaynaklı şeriat ve terörün
engellenmesi için Türkiye, Av-
rupa'nın "güvenlik kapısı"
olarak görülüyor. 1990 önce-
sinde Türkiye'nin güneydoğu-
sunun. Avrupa'da konvansi-
yonel silahlann indirimi anlaş-
ması (AKKUM) dışında bı-
rakılması boşuna değildi. Av-
rupa, buna göre Muradiye ile
Mersin arasındaki yayda biti-
yordu. Bunun anlamı şuydu:
Avrupa için savaş ve istik-
rarsızlık tehlikesi, Türkiye'nin
güneydoğusundan itibaren
söz konusudur. Türkiye'de
atgjde daha çok hissedilen
"İslamlaşma" ise İngiliz göz-
lemcileri açıkça tedirgjn edi-
yor.
ÖzaTın cenazesi
Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın cenazesi için Ankara'-
daki ağırbaşlı devlet cenaze tö-
reninde dahı tekbir getirilmesi,
Türkiye'yi izleyenlerin dikka-
tinden kaçmadı. İngiltere için
"militan Müslümanhk"
hoşgörü ile karşılanacak bir
durum değil. tngiliz yazar Sal-
man Rüşdü hakkında 1989'da
yerilen idam hükmü nedeniyle
İran'la zaten soğuk olan ilişki-
si iyice bozulan ingiltere, Lüb-
nan'da kaçınlıp yıllarca rehin
tutulan vatandaşlannı da
unutmadı. Türkiye'de İslam-
laşma ivmesinin artması, bu
nedenle olumsuz algılanıyor.
Bu ivmenin, müminlerin
sayısında artmayla sınırb kal-
ması ve militan bir nitelik ka-
laikliğin devlet
sürdürülmesi.
İngiliz göz-
lemcilerin di-
leği. İran'daki
"fanatik
İslam" yerine.
Türkiye'deki
ılımb Müslü-
manhğın bir
ölçüde Bâtı'-
nın. Ortaasya
ile ilişkilerinde
yararlı olduğu
da düşünülü-
yor.
Ortaasya
Türk cumhu-
riyetlerinin
Batı'ya acı-
lmasında yine
___ Türkiye enuy-
gun aracı olarak görülüyor.
Hele Ortaasya ve Kafkas pet-
rolünün, ne olacağı beürsiz
Gürcistan yerine Türkiye üze-
rinden aktanlacak olması son
zamanlann en iyimserlikle
karşılanan haberlerinden.
İngüiz petrol şirketi BP, Azer-
baycan'da petrol arama
haklannı, Türkiye'deki güçlü
konumu ile sağladı. ErmeruV
tan, BP'nin Azerbaycan'daki
gjrişimleri nedeniyle Ingiltere'-
ye resmen eleştirdi. İngiltere ve
Batı için Ortaasya'yla ilişkiler
için de Türkiye yine uygun
köprü.
Ortaasya'da Türk alfabesi-
nin kabulü de Baü ile ileüşim-
de çığır açıcı bir girişim olarak
görüldü.
Türkiye, Soğuk Savaş ardı-
ndan ortaya çıkan "kararsız
denge" ortamında İngiltere
için şimdi daha da önemli.
Kuzey Irak'daki Kürt yö-
netiminin devamhhğı açısı-
ndan Türkiye'de PKK'nın te-
rör eylemlerine kalkışmaması.
böylece Türkiye'de istikrann
korunması ve Çekiç Güç'ün
durumunun etkilenmemesi,
İngiltere için öncelik taşıyor.
ALMANYA
Türkiyeileakarlançaüşıyor• Almanya'nın uzandığı bölgelerleTürkiye'nin kendisi için
yeni olanaklar gördüğü bölgeler büyük ölçüde örtüşüyor.
Almanya Türkiye'yi 'bölgesel güç' olarak görmek istemiyor.
DtLEK ZAPTÇ1OĞLU
BERLtN -Doğu Blokununçökü-
şü dünyadaki dengeleri altüst ederken
Batt cephesindeki iki ülke bundan
özellikle etkilendi: Almanya ve Türki-
ye.
Duvarlann yıkılışının ilk dolaysız
sonucu, iki Almanya'nın birleşmesiy-
di. Alman hükümeti "Birleşmenin
aceleye getirildiği" ve "Çok pahalıya
mal olacağı" şeklindeki eleştirilere
karşm o günlerde hep aynı gerçeği vur-
guluyordu: Kısa vadede sorunlar ön
planda gözükse bile, orta ve uzun va-
dede Alrnanya'yı Doğu'da çok parlak
bir gelecek bekliyordu. Ekonomik re-
fahı ihracata dayalı olan Almanya,
Doğu Avrupa ve Ortaasya'da açılan
pazarlardan çok faydalanacaktı.
Kazakistan. doğal kaynaklan ile
Almanya'nın ilgi odağı. Alman Dışiş-
leri Bakanlığı bu ülkelere atfetüği öne-
mi, en dinamik ve yerel lisanlara vakjf
elemanlanru buralara dıplomal ola-
rak atayarak gösteriyor.
Almanya'nın uzandığı bölgelerle
Türkiye'nin kendine yeni olanaklar
beklediği bölgeler büyük ölçüde örtü-
şüyor ve bu iki ülkeyi rekabete sürük-
lüyor. Ancak Alman uzmanlar ve po-
litikaalar, kendilerinin sermaye, tek-
noioji ve know-how açılanndan Tür-
kiye'ye karşı doğal bir avantaja sahip
olduklannın bilincinde. Türkiye'nin
elindeki kozlar ise tarihsel. kültürel ve
coğrafi yakınlık olarak tanımlanıyor.
Almanya, yeni cumhuriyetlerde kendi
başma bağlanü kuramadığı hallerde
ya da kendine daha büyük avantajlar
vaat ettiği durumlarda Türk şirketle-
riyle ortaklığa gitmeyi planljvor.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ce-
naze törenine devlet başkaru düzeyin-
de temsilci gönderen yegane Batı ülke-
sinin Almanya oluşu rastlantı değildi.
Başbakan Hehnut Kohl'ün 20 mayı-
sta başlayacak Ankara ziyaretı de iki
ülke arasında son yıllarda "limoni"
seyreden ilişkilerin canlandınlması
için kullanılacak.
Hükümete Türkiye ve Ortadogu si-
yaseti için danışman işlevi de gören
Hamburg'daki Şark Enstitüsü (Ori-
ent-İnstitut) Müdürü Prof. Udo Stein-
bach'ın açıkça belirttiği gjbi Almanya
artık Türkiye'yle ilişkilerini "duygu-
sal" zeminden "nesnel" zemine kaydı-
rmak istiyor. Buna göre artık Bonn,
Ankaraya askeri yardımını keserek
ekonomik ve kültürel işbirliğini güç-
lendirecek. Askeri yardımın hep sorun
yarattığını gören ve bundan kendine
bir çıkar ummayan Almanya, Tür-
kiye'yle işbirliğini kendi çıkarlan
ışığında yeniden tanımlamaya çabşı-
yor.
Çıkanna uygun değil
Bir yetkilinin bebrttigi gibi "Türki-
ye'nin bölgesel bir güç haline gelmesi
Almanya'nın çıkanna değil." Alman
yetkililer Türkiye'nin demokratik, is-
tikrarh ve ekonomik açıdan sorunsuz
hale gelişinden başka bir şey isteme-
diklennı vurguluyorlar. Türkiye'nin
bölgesel güç olduğunun da sürekb
v urgulanmasında bir yarar olmadığıru
sa\-unan yetkililere göre bu, "bölgede-
ki diğer devletleri tedirgin etmekten
başka bir işe yaramaz." Başka devlet-
lerden kasıt ise AT ortağı Yunanis-
tan'ın yanı sıra İran.
İran'la bağlantıh
Abnanya, Türkiye'yle ibşkilerini so-
ğukkanb bir zeminde ilerietmeye
çalışırken bir yandan da İran'la sıkı
bağtentı içinde. Aknanya'nın İran'a
ihracatı son bir yılda görülmemiş bir
arüş kaydetti. Tahran'da Batıb an-
lamda demokrasiyi ve insan haklannı
hiçe sayan bir molla rejiminin hüküm
sürüyor obnası Almanya'yı rahatsız
etmiyor. Alman uzmanlar, Ortaasya
ve Kafkaslar yalnız Türkiye'nin değil
İran'ın da doğal hinterlandı sayıbr dı-
yerek Türkiye-Türkiler bağlanüsının
hiç de tek ilişki olmadığını söylüyor-
lar. Bundan, Ataıanya'nın yalnız Tür-
kiye değil. "İran karünı da" oynama-
ya hazırlandığı yorumunu çıkarsamak
yanhş otaıaz.
Cumhurbaşkanı özal Almanya'da
"hakkındaki tüm eleştirilere karşın
Türkiye'nin itibannı yükselten poüti-
kaa" olarak tanınıyordu. özal'ın de-
meçleri çoğu kez "Türkiye'nin yayı-
lmacı bir yeni-Osmanb siyaseti izleye-
çegi" yolunda endişeler yaratmışü.
Özal'ın ani ölümünün ardından De-
mirel'in cumhurbaşkanbğına gelmesi
olasıhğı. bu endişeleri bertaraf ediyor.
Çünkü Demirel, muhafazakar sağ bir
iktidann egemen olduğu Almanya'da
yalnız "akraba" bir politikanın temsil-
cisi olduğu için değil, aynı zamanda
Özal'ın tersine daha temkinli bir dış
politika izledigi için olumlu bulunu-
yor. Türkiye'yi "bölgesel güç" olarak
görmek istemeyen Almanya, Demi-
rel'in ya da onun gibi daha dengeb bir
dış pobtik çizgi izleyecek bir siyasetçi-
nin cumhurbaşkanhğını tercih edecek.
FRANSA
ParisiçinTürkiye
istikrarunsuru
Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterand'ın 1992'de Türkive'yi ziyaret etmesinden sonra iki ülke arasındaki ilişkilerde olumlu
gelişmeler sağlandı. Mitterand ile Cumhurbaşkanı Turgut Özal verimli bir görüşme yapmışlardı. (Fotoğraf: RIZA EZER)
MİŞEL
PERLMAN
PARİS
Fransa'nın
Türk F-16'-
lannın Bosna
harekatına
karşı çıkması
\nkara'da bu-
ruk bir tat bı-
rakırken iki
ülke arasındaki
ilişkileri bir sü-
redir fevkalade
olarak değer-
lendiren ve. ,
buna büyük /\|
önem veren Paris'in söz konusu
anlaşmazbğın "bir an önce çö-
züleceği ve hiçbir iz bırakmaya-
caği umudunda" olduğu öğre-
nildi.
Fransız Dışişleri Bakanbğı'-
nda bu konuda, "Abartmaya
gidilmeden, az ve öz konuş-
mak" ilkesinin benimsendiği
gözleniyor. Ancak Türkiye'nin
tepki göstermesinden sonra ve-
rilen bilgide, Bosna-Hersek
üzerinde uçuşlan yasaklayan
816 sayılı Güvenlik Konseyi
karannın uygulanışının "BM
otoritesi altında yürütübnekte
olduğu" belirtibyor. Aynca adı
geçen harekata katılmak iste-
yen ülkelerin BM genel sekrete-
ri ile bir arüaşma zorunluğu
kaydedibyor.
Fransız diplomatik çevreleri
F-16'lar olayını fazla önemse-
meden Paris ile Ankara arasın-
da hızlı ve doyurucu bir şekilde
gebşen ikili ilişkilere parmak
basmayı yeğliyor. Ancak bir
yetkili. bu gelişmeleri "önemli"
Türk-ABD ilişkileıigergîndönemegîriyor
• ABD Başkanı Bill Clinton yönetiminin askeri yardımda
Yunanistan ile Türkiye arasındaki 7'ye 10 oranını önermesi,
Ankara'da Washington'un Yunan lobisi etkisinde kaldığının
göstergesi olarak kabul edildi.
• Bakanlık kaynaklan, SEİA anlaşması eklerinde de askeri
yardımın dış politika kaygılarma bağlanmaması için ABD
yönetimlerinin "ellerinden geleni" yapacağı hükümleri olduğunu
hatırlatarak ABD'nin sözünü tutmadığına dikkat çekiyorlar.
HALUK GERAY
ANKARA - Türkiye-ABD ilişkilerinde
gergin bir dönemin başlangıcına giriliyor.
ABD Başkanı Bill Clinton yönetiminin aske-
ri yardımda Yunanistan ile Türkiye arası-
ndaki 7'ye 10 oranını önermesi. Ankara'da
VVashington'un Yunan lobisi etkisinde
kaldığının göstergesi olarak kabul edildi.
ABD yönetiminin, Dışişleri Bakanı Hik-
met Çetin tarafından yapılan sözlü uyanya
karşm bu oranı kongreye önermesi kaygıyla
karşılandı.
ABD'nin Savunma ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşması'nın (SEİA) eklerinde yer alan
sözünü böyjece tutmaması, Ankara'da
başlayan SEİA'nm yenilenmesi görüşmele-
riri de zora soktu.
Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin'in, ABD'yi
Dşişleri Bakan Yardımcısı Oifton >\1ıarton
ile geçen hafta yaptığı görüşmede Yunanis-
tan ile Türkiye arasında 7'ye 10 oranını,
ABD hükümetinin önermemesi için uyar-
dığı öğrenildi. Uyanyı dikkate almayan
ABD yönetimi, Amerikan askeri yardı-
mlannda Yunanistan ile Türkiye arasındaki
7'ye 10 oranının gözeülmesini, geçen hafta
kongreye önerdi.
Böylece ilk kez bir ABD hükümeti,
kendisi bu oranın korunmasından yana
siyasi tavır koymuş oldu. Geçmişte, ABD
hükümetlen bu oranın göz önüne alı-
nmamasını kongreye önerirler, kongrc
Yunanistan lobisinin ctkisiyle bu oranı ko-
yardı.
ABD Cumhurbaşkanbğı adaylannm, sc-
çimler önccsinde Yunan lobisine hoş görün-
mck için mcsajlar vermesifiin normal karşı-
landığına dikkat çeken dışişleri kaynaklan.
secimler lamamlandıktan sonra geçmiş
ABD yönetimlerinin'gerçekçi dış politika-
ya" döndüğünü anımsalan kaynaklar, Clin-
ton yönetiminin, bu gerçekci yaklaşıma dö-
nüp dönmeyeceği konusunda kuşkulan bu-
lunduğunu kaydediyorlar.
Türkiye, ABD yönetimi nezdinde geçen
haftalarda yaptığı girişimlerle Washing-
ton'u Yunan lobisinin etkisinden kurtararak
gerçekci pobtikalara yaklaştırmaya çalışı-
yor. Müsteşar Yardımcısı Bilgin Unan baş-
kanlığındaki bir heyet, Washington'da bir
dizi üst görüşmcyle uluslararası ve ikili alan-
lardaki konulara ilişkin Türk tutumunu an-
lattı.
Cumhurbaşkanı Turgut ÖzaVın cenaze
töreni için Ankara'ya gelen ABD Dışişleri
Bakan Yardımcısı Clifton Wharton'un Dı-
şişleri Bakanı Hikmet Çetin ile yaptığı gö-
rüşmede de ikili ilişkilerin ele abndığı ve Çe-
tin'in Yunanistan ile Türkiye arasındaki
7'ye 10 oranının korunmaması için uyanda,
bulunduğu belirtiliyor.
Dışişleri Bakanlığı kaynaklan. SEİA an-
laşması eklerinde de askeri yardımın dış po-
btika kaygılanna bağlanmaması için ABD
yönetimlerinin "ellerinden geleni" yapacağı-
na ilişkin hükümler olduğunu hatırlatarak
ABD'nin bu sözünü tutmamış olduğuna
dikkat çekiyorlar.
Ankara, SEİA'nın yenilenmesi için iki
ülke heyetleri arasındaki görüşmelcrin askı-
ya alınmasının "şu an için" söz konusu ol-
madığını bildirerek anlaşmanm askeri yardı-
ma ilişkin bölümlerinin görüşülmesinin de
önümüzdeki haftalarda gündeme geleceğini
ve ABD yönetiminin son tutumunun görüş-
melere yardımcı olmaktan uzak olduğunu
bebrtiyor.
Askeri yardım dışında. Kıbns, Irak ve ti-
cari korsanlık konusundaki son gelişmeler
iki ülke arasındaki ilişkileri gelecekte sertleş-
tirebilecek unsurlar olarak görülüyor. Bu
konudaki son gelişmeler de şöyle:
-Clinton, geçen hafta Kıbns konusunun.
ABD'nin dış politikasının öncelikleri arası-
nda olduğunu açıklamışü. Kıbns konusun-
daki görüşmelerin normal seyrinde gittiğj bir
dönemde bu açıklamanın yapıbnasında Yu-
nan lob:
sinin parmağı görülüyor.
-Clinton yönetimi. lraklı muhalif gruplan
temsil eden heyet arasına Türkmenler'in
katılmasına olumlu yaklaşmadı. Muhalifle-
rin Başkanbk Konseyi'nde olmamasına
karşın Celal Talabani heyete abndı, ancak
Türkmenler bu görüşmelere katılamadı.
-ABD. Irak'a karşı daha sert önlemleri uy-
gulamak ve İncirlik'in Saddam yönetimine
karşı operasyonlarda kullanılmasmı istiyor.
Ankara, bu konuda ABD'nin yaklaşımını
"abartıb" buluyor.
-Yeni ABD yönetimi, Türkiye'yi "fikri
haklar" konusunda yeterince önlem al-
mayarak, korsanlığa ışık yaktığı gerekçesiy-
le "kara listeye" aldığmı birkaç gün önce açı-
kladı. ABD yönetimi. kara listeye alman ül-
kelere yönelik ekonomik yaptınmlar uygu-
lamayı değerlendiriyor. Türkiye'nin adının
Filipinler, Tayland. Tayvan gibi ülkelerin ol-
duğu listeye eklenmesi, patent kanunu ko-
nusunda yasal hazırlıklann yaptldığı bir
dönemde yersiz bulunuyor.
olarak nitekrken
kimi anlaşmazbkla-
ra yol açabilecek
olası sürtüşmelere
dikkat edilmesi ge-
reğini öne sürüyor.
Bu tür zorluk yara-
tabilecek konular
arasında "Kürt so-
runu"nun bulundu-
ğunu anımsatan
aynı kaynak, Cum-
hurbaşkanı Franço-
is MftteTTand'ın ge-
çen yılki Türkiye zi-
yaretinde Fransa'-
nın bu konudaki tu-
tumuna acıklık ge-
tirdiğine işaret etti. Bir başka
uzman da Türkiye'nin, Çekiç
Güç konusunda gerçek bir öz-
veri örneği sergilediğini söyledi.
Aynı uzmanın. genel olarak
Kürt konusuna yönelik kesin
bir şekilde ifade ettiği görüş ise
şöyle: "Fransa. söz konusu böl-
gedeki 4 ülkenin çıkarlanna
karşı Kürtleri bağımsız bir dev-
let kurmaya teşvik etmeyecek-
tir. Zaten Kürtler hiçbir zaman
ulusal birbğe sahip olmamışlar-
dır. Bu arada Kürt halkının is-
tekleriyle terörist eylemler dü-
zenleyen PKK arasında bir
aynm da yapıyoruz."
KıbnsveErmem
sonmlan
Paris ile Ankara arasında
Kıbns konusunda görüşlerin
"yakın sayılabileceği" görüşün-
de olan bir diplomat, bu alanda
önemli bir sürtüşme olasıbğmın
zayıf olduğunu bebrtirken bu-
na karşıbk Ermeni sorununun
daha karmaşık nitebkler taşı-
dığını kaydetti. Aynı kaynak,
görüşlerini şöyle dik getirdi:
"Gelmiş geçmiş tüm Fransız
hükümetleri gibi şimdi görevde
olanı da Fransa'ya yerleşmiş
Ermenileri daima dikkate al-
mak zorundadır. Bizler Erme-'
nilere karşı yaklaşımımızı da,
Türkiye'yi gücendirmeyecek
şekilde gerçekleştirmeye özen
gösteriyoruz. Bu arada bir süre-
dir Fransa'dan giden yaklaşık 3
bin kişilik bir diaspora kuruldu
Ermenistan'da. Bunu da göz
önünde tutmak zorundayız.
Şunu belirtmek gerekir ki Fran-
sa, Türkiye'yi tedirgin etmeden
Ermenistan'a insani yardımı
sürdürmeye kararh."
Öte yandan Fransız diplo-
matik çevreleri, Türkiye'ye
kendi bölgesinde "global istik-
rar yaratabilecek bir güç" ola-
rak bakıyor. Cumhuriyet mu-
habirinin "Bu değerlendirme
gerçek mi, yoksa pohpohlayıa
bir yaklaşımın ifadesi mi" soru-
sunu bir Fransu yetkili "Bulun-
duğu konumda, Ankara'nın bu
istikran sağlayacağına inandı-
klan" yanıünı verdi ve "Biz,
Türkiye'nin rolünü etki olarak
görüyoruz, müdahale olarak
değil" dedi.