22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURIYfcl 4MAY1S1993SAU 12 DİZÎYAZI Gökova,kmtarıcısııııbekliyor /NNÜF^ ^(JA* \Jf ökova'nın kurtarıcısı Başbakan ULükümetin kurtarmaktan vazsectisiökova'mn kurtarıcısı Başbakan Süleyman Demirel, bugünlerde "Dün dûndür, bugün bugündür"yaklaşınu sergileyip,elektriğin herşeyden (!) önemti olduğunu vurguluyor. Başbakan, termik ve nükleer santrattarlailgitieleştirüeri, "Bizim carumız tath" deyipgeçiştiriyor. TT Â.JL ükümetin kurtarmaktan vazgeçtiği Gökova için 2çıkaryol vargibigözüküyor. Yakitle örgütkri Orhaneti Termik Santrah'nda olduğugibimahkemeden inşaatı durdurma kararıçıkaracaklar,ya daparasal kaynak butunup santrah devletten sattn ahnakiçinpazarhğaoturulacak. -1-1 oalisyon hükümetinin de kurtarmaktan vaz- geçtiği Gökova için, iki cılız çözûm yolu ortaya nktı. Bursa'daki Orha- "neli Termik Santrah için bölgedeki kitle örgütleri harekete ge- çerek, hukuki zafer kazandılar ve mahkemeden "santral inşaatını" dur- duracak karan çıkarttılar. Henûz uy- gulamaya konulamayan mahkeme karannın Gökova için de örnek göste- rilerek benzer bir sonuç ahnabümesi umudu var gıbi görünüyor. 'Yanhş, ama başlannuş bir kere' Diğer çözüm yolu ise yetkililerin "Bu- gûne kadar yatınlan milyonlarca do- lardan vazgeçemeyiz. Santralın yeri yanhş, ama başlannuş bir kere..." ge- rekçesini ortadan kaldırmak. Bunun için de bir fon oluşturarak Gökova Santrah'nı devletten saünalmak ama- ayla pazarlığa oturmak gerekiyor. Bu özelleştirme sonunda santralın turistik tesis olarak kullanılabileceği ve böyle bir prpjeye önemh dış yardmı da sağ- lanabileceği var sayıhyor. Her kafadan bir ses çıkan Gökova için bu çözümleri kimin nasıl devreye sokacağı belli değil. Seçimlerden önce Gökova'yı kurtarmayı vaat eden Baş- bakan Demirel ise bir kez daha "Dün dûndür, bugün bugündür" yaklaşınu sergiliyor. Çevreci lider Demirel Başbakan Süleyman Demirel 5 ni- sandaki tküsatçılar Haftasf nın açıh- şında konuşuyor: "Enerji için önemli yatınmlar önü- müzdeki günlerde gündemdedir. Ye- niden barajlar yapılacakür. Nükleer santral Türkiye için zaruret haline gel- miştir. Her ülkede var. Bizim carumız tath da başkalannınki acı mı yani? Herkes canını sokakta mı buhnuş? Avrupa, enerjisinin yaklaşık yüzde 35- 40'ıru nükleer santrallardan alıyor. 1997-98'li yıllarda Türkiye'nin elekt- rik ihtiyaanı karşüamak üzere, yeni- den hidrolik, yeniden doğalgaza bağlı, yeniden kömüre bağlı, yeniden diğer kaynaklara bağh büyük bir ekktriklenme işine giriyoruz. Çünkü elekt- rik olmazsa sanayi ol- maz." Sonra yakasındaki ro- zeti gösteriyor ve devam ediyor, "Çevreciler karşı çtkıyorlarmış. Çevrecile- rin başında ben geüyo- rum. Çünkü Rio Anlaş- ması'nı ben imzaladım. Rozetini de taşıyorum ". Başbakan Süleyman Demirel'in sözünü ettiği ve rozetini taşıdığı Rio Çevre Zirvesi'nin üze- rinden henüz 1 yıl kadar geçti. Başbakan'ın "elektriklenme projesi" nin en önemh" halkalan- ndan biri ise Türkiye'nin cennet turizm köşesı Gökova'da yapımı sü- reıj ternıik santral. 7i vermeyiz demişti Başbakan Demirel o zamanlar Gökova'yı kirleten termik santral furyasına karşıydı. De- mirel, Rio'daki Dünya Çevre Zirvesi'nde kendi- lerinden önceki hü- kümetlerin bir "çevre yanlışı" olarak Gökova Santrah'ru örnek göster- miş ve "İzin vermeyece- ğiz" demişti. Başbakan'ın çevreci yaklaşımıbugün,"Elekt- rik her şeyden önemh" şekline dönüştû. 1 yıl önce savunduğu çevreci eleştrileri "Bizim canunız tatlı" diye dışla- ması "sakıncah proje"- lerin miman TEK'e de cesaret verdi. Yatağan ve Yeniköy termik santral- lanndan sonra "Gökova Şeytan Üç- geni"nin üçüncü ayağı olan Kemer- köy, hummah bir çahşmayla kasım ayına yetiştirilmeye çahşıhyor. Hükümet içinde Başbakan'la birlik- te Gökova'nın sorumluluğunu taşıyan Lacivert Ege sulannı bir dantel örer gibi kucaklamış bu sahiUer. Gökova \er> üzünün Cennete en çok en çok y aklaşan bir parçası. Ama dar yürekler birtakım ekonomik hesaplan bu ülke insanının, çocukJannm ödünç alınan gcleceğinden çok daha önemli buluyftriar. Kasun a> ında üçüncü santral da bitccek. Ne >ar ki kitle örgütleri de çevreciler de yöre halkı da sessiz. Kurtuhışa artık kimse inanmıyor... bakanlardan Enerji Bakanı Ersin Fa- ralyah, "Yapacağız. çaUştırmayaca- ğız" vaatlen üe kımseyi inandıramaz- ken, Çevre Bakanı Dogancan Akyü- rek, daha bayramın ilk günü yaptığı açıklamada, adeta iktidar içi bir mu- halefet örneği göstererek "Gökova termik santrah cinayettir" diyor. Gökova için 500 gün önce ko- alisyon hüküme- tinin kurulmasıy- la alevlenen umutlar ve ter- mik santral için yoğunlaşan eleş- tiriler, ınşaaü en- gellemeye, hatta durdurmaya bile yetmeyince, önce çevreci gözükenleri, sonra da yöre halkını bir sessizlik sardı. Gökova'ya giden; eytemter ya- pan, santrah kaldırma sözü alan çev- recilerden geriye birkaç kişi kalmış gibi görünüyor. Onlann cılızlaşan tep- kileri ise artık ne kamuoyu yaratmaya ne de Gökova Santralı'nın inşaatını etkilemeye yetiyor. Gökova için mücadele verenlerden biri, DYP jtl Çevre Komisyonu Başka- nı Harun Ünahnışer. İnşaat mühendı- si olan Ünalmışer, Gökova'nın ateşli savunuculannın Başbakan'la birükte davadan vazgeçmesini sindiremedi- ğinden, yeni Gökova gönüllüleri ya- ratmak için bölgeye "Termik santral turistik gezileri" düzenhyor. "Gö- kova'yı ve santrallan görmeden, yaşa- nacak tehlikeyi anlamak mümkün de- ğil. Goz görmeyince gönül katlanı- yor" diyen Harun ÜnaUnışer, daha bir iki ay önce radyasyon alarmı veren Yatağan'da bile olan bitenin unutul- duğunu haürlatıyor. YAKDhŞeytaıı uçgeni Görevini fazlasıylayaptıiL, şimdisna bizlerde O N B İ N L E R J J vJ m • J J İÇİN YAZD1 Bütün kalpaksız Kuvay-ı Milhyecilerin başı sağolsun. SdçnkAkgül Seni çok seviyorduk, şimdi daha da çok seviyoruz, sensizlik ne zormuş. EşrefTûmer Uğurcuğum, Ne mutlu senin gibileri doğuran milletlere. Sen yaşayacaksın. ParsTuğlacı Ey canüer Uğurlar ölmez bir Uğur öldürdünüz binlercesi doğdu ve doğacak dünya durdukça tarih sizleri her zaman lanetle anacak, ama Uğur'unmumu meşalemiz olarak sonsuza kadar yanacak Mustafa Kılmç Ölümlerin en aasını Ankara'da yaşadım. Seninle bu millet ne yapacağını bilemedi. Sensizliğin zorluğunu şimdi yaşıyorveneler yapılabileceğini, yokluğunun ne kadar dar olduğunu anhyor. Bu umudun ve çabanın hiç tükenmemesi dileğim. Yazılarnın da daima ait olduğu köşede bitene kadar ve yeni Uğurlar yetişene kadar sürmesi dileklerimle. Yokluguna ahşamayan birevladız. ZjiranÇakü Oradaiçin rahat, biliyorum, sen görevini fazlasıyla yaptın şimdi sıra bizde. Hep akhmda olacaksın. YaseminTokatb Gerçek insan Gerçek gazeteci Gerçek Demokrasi savunucusu Gerçek hukukçu Ugur Mumcu, seninleyiz, rahat uyu... MahirYıMırm Siz bir güneştiniz, güneşi söndüremezler. A.Oymak. SÜRECEK ÖLÜMSÜZ UĞUR MUMCU^A AĞIT >Ayhan Erten U 9u r u m u - öl diir (Ars ta nı m t — ) .. dü— let— Yok et ti ler_ bu d ü n . ya dan U 9u ru mu _ Yok et ti ler _ Ars ia nı mı Yok et ti ler öl dür_ bu dün_ öt dür_ dü ler ya dan dü ler Sa na kı yan (Se nl vu ran) za üm_ ler bu dün_ ya dan İn san mı dır in san mı dır Sa na kı yan_ İn san mı dır Şe.ni vu ran İn san mı dır za Ü m _ in san_ ra lım _ in s a n _ el ler mı dır el ler mı dır Uğur'umu (aslanırru) öldürdüler Yok ettiler bu dünyadan Sana kıyan (seni vuran) zalim eller İnsan mıdır? insan mıdır? Din uğruna öldürdüysen (yapün isen) Bunadin mi derler zalim Sana insan demek fazla İnsan senin nerendedir? Atatürkçü, laık isen Devrimlerden (özgürlükten) yana isen Öldürürler öldüriirler (Seni vurup öldürürler) (4 kezük bölüm için) Kaçakçıya (vurguncuya) karşı isen Sen garibin (fakirin) dostu isen Öldürürler öldürürler (Seni vurup öldürürler) Nasıl kıydın Uğur Mumcu'ya (Sende hiç din iman yok mu?) Neden vurdun Uğur Mumcu'yu (Sende hiç din iman yok mu?) ÇALIŞANLARIN SORULARI SORUNLARI YILMAZ ŞÎPAL "Disiplin Afiı ve îşçiler" kunduşiarmda çabşan işçilere uygulamnıyor mu? Ş.E. * Bir kamu kuruluşunda işçi olarak yaklaşık yedi yübk ça- Itşmamdan sonra iş akdim iş kanununun 17/H'edayandı- rriaa bir gerekçe ve işyeri disipiin kurukı karan ile feshe- dfldi. 3817 sayiı "Memuriar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Disipiin Cezalannın Affı Hakkında Kanun"a dayanarak hakkanda kidisiplin cezasının kaldınlmasmı istedim. Aldığnn yanıtta ise, "...özel kanun hükümlerine tabi olarak çabşimş ohnanız nedeniyle 3817 sayılı kanun kap- samma girmediğjnizden..." denilmekte ve disiptin cezast- nın af d^mda kaldığı ve affın söz konusu ohnayacağı bil- dirilmektedir. Öğrenmek istediklerim: 1) KİTlerde çahşan işçiler kamu görevlisi midir? 2) 1475 sayriı İş Kanumı( özel hukuk bûkmti' olarak mı sayıbnakUdîr. 3) Disiplnı Suçlanmn AfTı Hakkmdaki 3817 sayılı kanun kamu YANTT: 1) 657 sayıh Devlet Memurlan Yasasf run 4. maddesin- de "kamu hizmetleri, memuriar, sözleşmeli personel, geçici per- sonel ve işçiler eliyle gördürülür" denilmekte, ancak kamuda çahşan işçüere 657 sayıh Devlet Mcmurlan Yasası hükümlerinin uygulanmayacağı da vurgulanmaktadır. Kamu kurum ve kuruluşlannda işci statüsündeçahşanlar 1475 sayıh İş Yasası kapsamındadır. Kamuda çahşan işçilere iş yasa- sındaki hükümler uygulamr. KİTlerde çahşan işçiler kamu görevlisi midir? Bu sorunun yanıtı 4.10.1988 günlü Resmi Gazete'de yayımla- nan 3477 sayıh "Devlet Memurlan ile Diğer Kamu Görevlileri- nin Ayhklannın Ödeme Zamanının Değiştirilmesine Dair 9.9.1987 Tarih ve 289 Sayıh Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabulüne Dair Kanun"un 4. maddesinde "kamu kurum ve ku- ruluşlannda işçi statüsünde çalışanlann aylık ücretlerinin öden- mesinde de yukandaki hükümler dairesmde işlem yapıhr" deni- lerek bunlann kamu görevlisi olduğu acıklanmaktadır. Yasarun başhğında da kamuda çahşan işçiler "diğer kamu görevlilerinin" yanında yer almışür. 2) İş Yasası gerek kamuda gerekse özel sektörde "bir hızmet akdine dayanarak herhangi bir işte ücret karşıhğı çahşan" (bazı istisnalar dışında) herkesi kapsayan genel uygulama alanı olan bir yasadır. 3) "Memurlarla Diğer Kamu Görevlilerinin Disipiin Cezalan- nın AfTı Hakkında Kanun" başhğıyla. 7 Temmuz 1992 günlü Resmi Gazete'de yaynrvlanan 3817 sayıh yasanın 1. maddesinde "... kanun, tüzük ve yönetmelilder gereğince memurlar ve diğer kamu görevliteriyle bu görevlerde bulunmuş olanlar hakkında verihniş disiphn cezalan bütün sonuçlanyla affedilmiştir" denil- mekte ve yasanın memurlann yanı sıra diğer bütün kamu görev- lilerine uygulanacağı vurgulanmaktadır. Ancak disiphn cezalan- nın affını öngören 3817 sayıh Askeri Hakimler Kanunu'na tabı personel hakkında uygulanmaz." Görüşümüze göre disiphn cezalannın affına ilişkin 3817 sayılı yasanın KİTlerde ve işçi statüsünde çahşanlara da uygulanması gerekir. ANKARANOTLARI MUSTAFA EKMEKCİ Riyad Mahluf'laSöyleşi: (5) İlginç Geüşmelep... Riyad Mahlufla Kırklareli Cezaevi'nde yaptiğımız söyleşinin sonuna geldim. Kimi sorularımızı Arapçaçe- virmeni aracılığı ilekimilerini deTürkçeyanıtladı. Aydın, içten, dürüst bir genç. Konuşmamız bitince, onun "adi birbanka soyguncusu" örgutün adamı olamayacağı ka- nısına vardım. Diktatörlüğe karşı savaşım veren bir ay- dın. Türk aydın kamuoyunun, Riyad Mahluf'ları yalnız bırakmaması gerektiğini düşündüm. Oral Çalışlar'la Ri- yad'a sorularımızı sürdürüyoruz, ilk ben soruyorum: - Zeynel Abidin Bin Ali, Habip Burgiba'yı devirdi. Bur- giba bunamış mıydı, sayrı mıydı gerçekten, yoksa deli raporu mu alındı? - Değil. Tunus'ta, küçük bûyük herkes biliyor, değil. Tamam, yaşlı ama... - Kaç yaşında şimdi? - Vallahi tam bilmiyorum, ama doksana yakın. O za- man 83'tü. Hasta, deli değildi. Bunadığı da doğru değil. Neden doğru değil? Çünkü, Zeynel Abidin Bin Ali aksini yaptı, sabah çıktı "böyle böyle..." dedi, bir deli raporu hazırlatti. Habip Burgiba ise çok güzel konuştu. Bir deli böyle konuşabilir miydi? Oral Çaltşlar sordu: - Sen kaç yaşında ülkende demokrasi olması gerekti- ğini hissettin? "Bu ülkede demokrasi lazım, siyasal sa- vaşım vereyim" dedin? Ben soruda yardıma koştum: - örgüte girdiğinde kaç yaşındaydın? • 21-22. Ben 21 yaşında politikadan hiçbir şey anlamı- yordum, sadece çok büyük bir ofke içindeydim. Tunus'ta bir gün yasayın, görürsünüz gerceği. Oral Çalışlar, sordu Riyad'a: - Siyasal bakımdan en çok kimden etkilendin? (Soru Arapcaya çevriliyor) - Söylemem, ben çok korkuyorum çünkü (Kişi adı ver- mekten özellikle kaçınıyor). - Ömeğin, diyelim ki "Şu kitabı okudum, etkilendim." - Ne cevap vereyim? Hangi gazeteyı okudun? Mesela Cumhuriyet mi? - Sen beni çok sıkıştrıyorsun!.. - Ben örgütün adını ver anlamına söylemiyorum. ör- neğin bir insan büyürken şundan etkilenir filan... - Dur, bir şey söyleyeyim: Ben 21 yaşında hiçbir şey anlamıyordum siyasetten. Sadece ve sadece çok büyük bir öfke içindeydim. Bir yıl yaşayın Tunus'ta görürsünüz, çok kötü. Yavaş yavaş birikti kafamda nasıl yapacağı- mız. Adamı eziyorlar orada, halkı eziyorlar. - Dünyada en sevdiğin siyasi lider kim? Örneğin, Atatürk, De Gaulle, George Washington, Lenin, Mao... Örnek aldığın siyasi liderler? - Şimdiye kadar dünyanın hiçbir yerinde demokrasi hiç olmadı. - örnek alacağım bir önderyok mu diyorsunuz? - Çok var. Çok şey yaptılar. Ama demokrasiyi gereği gibi gerçekleştiremediler. Atatürk'ün yaptıklartnı çok beğendim. Sadece demokrasi değil ama, verdi, almadı. - Dunyada beğendiğin lider yok mu yani? - Çok beğendiklerim, Kemal Atatürk ve De Gaulle... - Roman yazarı olarak en çok kimi beğenirsin? - Belki siz tanımıyorsunuz, Tunuslu yazarlar: Ihvan Essafa, Tevhidi, bir de Messedt, bunlart beğeniyorum... Beğendiğim kitap da "RiseletEI Gufran"dır. Çok uzattık ama, birkaç soru daha, ben alıyorum ele: - Dedelerınden biri Karadeniz'den gitmiş, öyle mi? - Beşinci dedem. Bu çok uzun bir öykü. O zaman tarih marih yazmak yok. Ama biz okud.uk, onun adı Mahmut Mahluf. - Burada her kitabı okuyabiliyor musun? Şu anda han- gi kitabı okuyorsun? - Şu anda hiçbir kitabı okumuyorum. Ama en son oku- duğum kitap bir Sovyet yazarının kitabıydı. Oral Çalışlar soruyor: - Sovyetler Birliği'nde sosya/ızm yıkıldı, üzüldün mü? -Vallahi üzüldüm! Çünkü, eğer böyleolmasaydı... Ko- münizm güzel. Fakat iki yanı keskin bir kılıç. (Nalıncı keseri mi demek istiyor ne?) - Fidel Castro'yu beğeniyor musun? - Hayır! -Mao'yu? - Mao, olur ama... iyi... Bir şey yapt! Türkçeyi, derdini anlatacak denli konuşabiliyordu. Türkiye'de kaldığı sekiz aylık süre içinde öğrenmişti. Sporlardan kayağı seviyor, "sppr martial" yapıyordu. Bu, bir tür Japon oyunu, karate gibi bir şeydi. Oral Çalış- lar sordu: - Italya'da çok söylenen bir söz var: Bir insan, hem zengin hem sosyalist olmazmış. Siz hem çok zenginsi- niz hem de sosyalist. • Bu doğru değil; sosyalizm demek, her şeyi paylaş- mak demek değildir (Çevirmeni anlatb: Riyad, zengin bir ailenin çocuğu olmasına karşın arkadaşları hep yok- sullar olmuş. Riyad'ın üç kızkardeşi var, kendisi ailenin tek erkek çocuğu). Riyad, kendisiyle konusan gazetelerden yakınıyor: - Beni korkak gibi gösterdiler. Ben ölmekten korkmu- yorum. Ölümden korksaydım bu işe girmezdim. ölecek- sem, burada ölmek isterim! Riyad Mahluf'un dosyasında ilginç gelişmeler oldu. Bakanlar Kurulu'nda DYP'li Devlet Bakanı Akın Gönen'- in itirazı üzerine Adalet Bakanı Seyfi Oktay dosyayı geri çekti; "yazı/ı emırle bozma" yetkisini kullanarak Yargı- tay'a başvurdu... BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9 8 SOLDAN SAĞA: 1/ Refik Halit Karay'm, sinemaya da aktanlmış bir romanı... Parola. 2/ Oyunda cezah çocuk... Bir şeyden kalan kötü iz.3/ "Bedava, beleş" an- 4 lamında argo sözcük... c Üstü kapah pazar yeri. 4/ İlkelbenlik...Ahşveriş.5/ 6 Dürülerek boru biçimi verilmiş deri ya da kâğıt tomar... Yemişlerin yeni- len bölümü. 6/ Yaprakla- n sebze olarak kullanılan bir bitki. 7/ Hile... Gelecek... Plati- nin simgesi. 8/ Gravür, desen, fo- toğraf yerleştirilen, kartondan yapıhnış çerçeve. 9/ Ceylan... Ağız mukozasında oluşan yüzeysel ya- YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Şerif Gören'in yönettiği bir fılm... Konya ihnde bir baraj. 2/ "Tann'nın kullan" demek ise de, dilimizde "pek bol" anlamında kullanılan sözcük. 3/ Pasifik yerh- lennin çiçekten yapüklan kolyeye verilen ad... Bir nota... Kenar süsü. 4/ Sıcak ülkelerde yetişen ve gövdesinin çevresi yirmi met- reyi aşabilen bir ağaç. 5/ Vaşak denilen hayvarun ufaİc bir türü.. Kâğıtlan bir arada tutmaya yarayan madeni çengel. 6/ Olum- suzluk belirten bir önek... Kerestesi yapı işlerinde kullanılan bir orman ağacı. 7/ Sarma, kuşatma... Uzaklık işareti. 8/ Banndır- ma... Üzerinde oturmaya yarayan kalın yastık. 9/ Büyük kötü- lük.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear