22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURIYET 4MAYIS1993SAL1 OLAYLAR VE GORUŞLER Türk dilimi? Türk dilleri mi? Konuşukn Turk lehçelenne Turk dıllen adı \ enlmektedır Bu Turk lehçelennı a\rı dıl saymak yanlıştır, bıhmsel hatddır NURERUĞURLU T urk dılı dunvanın en eskı dıllennden bındır Bu dıl zamanla ve sayısız goç- lerle dunvanın bırçok verıne yavılmıştır Al- man asıİlı lanınmış Rus Turkoloğu NVılhelm RadlofTun dedığı fıbı "Dunva dıllen arasında Turk dılı adar genış bır alana yayılmış başka bırdıl voktur" Turkler tanhın çok cbkı donemle- nnde Orta Asya topraklannda yaşa- mışlar ve yaşamaktadırlar Uk vu'rtlan Orta Asva yavlasıdır Orta Asva topraktannda yaşavan Turkler coğrafı çevrenın dcgışmesı. toplumsal va^amın agırlaşması uzen- ne bulunduklan topraklan terk ede- rek, başka ulkelere. v orelere. bolgelere goç etmek zorunda kalmışlardır Top- raklannın \enmsız]e^mesı. nufusun çoğalması \e doğal dengenın bozul- ması sonucu Turkler venı vaşama alanlan bulmak amacıvla guneye batı- ya. doguya vekuzeyegoçedcrek dun- yanın bırçok \ennc vavılmışlardır Turklenn ılk gocjennın ne zaman başladığı kesın olarak bılınmemekie- dır İlk buvuk Turk gocunun M Ö I bın yıllan başjannda oldugu sanıl- maktadır Orıa Asva'dakı Türklerm buyuk kıtleler olarak Hazar Denı/fnın gu- ney ve kuzeyınden. kuzeye \e batıva yayılmalan sonucu. XII -XIII yuzyıl- dan sonra bın Kuzey-doğu Turkçesı otekı Batı Turkçesı olmak uzereıkı ya- zı dılı oluşmuştur Kuzey-doğu Turkçesı XIII-XI\ yuzyıllarda. bır sure Orta A.s\adakı eskıTurkçenınycnı bır devamı olarak eskı v e yenı arasında bır geçış ev resı bı- çımınde surmuş. XV vuzyıldan sonra Kuzev Turkçesı ve Doğu Turkçesı olarak ıkı yenı yaa dılıne aynlmıştır Kuzey Turkçesı'. Kıpçak Turkçesıdır Doğu Turkçesı ıse XV -XVI vuzyıl- larda Çağata>ca olarak en parlak ça- ğnı vaşadıklan sonra vennı venı Ozbekçeye bırakan yazı dılıdır XII -XIII yuzvı'llarda oluşmava başla>an Batı Turkçesı. XIII yuzyıfın ıkıncı yansından sonrakı metınlcrde gorulen ve gunumuze kadar aralıksız suren yazı dılıdır Turklenn en buvuk. envenmlı yazı dılı durumundadır Ba- tı Turkçesının temelını Oğuz ŞIVCM oluşturur Onun ıçın bu yazı dılıne Oğuzca. Oğuz Turkçesı de d'enır Oğuz sıvesı Hazar Denızı'ndcn Balkanlara kadar yayılmışbulunanTürkçedır Bu alan. Batı Turklennın yaşadığı top- raklardır Onun ıçın Oğuz Turkçesıne genel olarak Baıı Turkçesı adı venlır Batı Turkçesı de aralannda kuçuk a\ nlıklar hulunan ıkı alt bınme~ây nlır AradoluTurkçev AzenTurkçesı Tuıklcnn çok uzun lanhsel gelışım \o donemler ıçınde çok a\ n ve değışık sıyasal bırlıkler. topluluklar. devletler kurmalan. çeşıtlı kultur \e uygarlıklar oluştumnalan sonucu dıllen \e konu^- malan da zamanla bırbınnden avnl- mış aralanndakı yakınlık bozulmuş farklılıklar artmıştır Bu tanhsel gelı- şım. sosyal ve ekonomık durumun yarattıgı savısız gotler Turk dılını çok çeşıtlı ve değışık sozdızımlenne ayır- dıktan başka venı \enı boyleyışlenn doğmasına ve bır koke bağlı dıllenn bırbınnden uzaklaşmabina yol açrruş- tır Turk dılı. eoğrafı bolge kavım adı fonetık ^ses bılğısı). şıve ve soz dızımı açısından çeşıtlı ve değışık yonlerden araştınlmış ve ıncelenmıştır Bu bılım dalına Turkolon adı verılmış.tır Turk dılının çeşıtlı ulkelerde. bolge- lerde ve topluluklarda sovlenış bıçım len ses yapı ve sozdızımı ozellıklen de dılın çeşıtlenmesını varatmıştır Bunlaı ağız, şıve. lehçe olarak sıralanmıştır Turk dılı bugun Azence. Başkurtça Çuvaşça.Kazakça. Kırgızca Tatarca Turkmence Ozbekçe. Uygurca Yakutça gıbı bırtakım kollara aynl- mıştır Bu kollara bılımsel olarak lehçt ya da dıyalekt adı venlmıştır (Yalni/ bu Turkİehçelen arasında Çuvaşca vt Yakutça ozel bır >er tutar Çunku bu lehçelerde ses ve yapı ozellıklen bakı mından otekı Turk lehçelermden av r bazı farklar gorulur ) Son vıllarâa ulkemızde ve Avrupa' da Sovvet Sosvalıst Cumhunyetleı Bırlıgı nındağılmasıylabırlıktesıyasal ve ekonomık bagımsızlıkldnnı kaza- nan A.zcrbavcan, Kazakıst'an Kırgı- zıstan Ozbekıstan ve Turkmenıstan gıbı Turk cumhunyetlennde (son aun- lerde bu Turk cumhunyetlenne kımı aydınlanmızca Turkı cumhunyetler denılmekte. bovlece onemlı bır dıl ve anlam vanlışhğı vapılmaktadır Çun- ku Turk sozunun sonuna getınlen -ı ılgı ekı Turkçe değıl Arapçadır Bu ılgı eİcının getınlmeMV le oluşan Turkı so- zu de Turk e ozgu' anlamına gelmek- tedır Ovsa bu Turk cumhunyetlenn- de yaşav an halk Turk e ozgu" bır halk degıl ozun ozu" Turktur) konu^ulan Turk lehçelenne Turk dıllen adı venl- mektedır Bu Turk lehçelennı ayn dıl saymak yanhştır bıhmsel hatadır Çunku dıl başka. lehçe başkadır Turk lehçelen arasında ses, dılbılgısı vapısı soz uretme ve turetme yollan ve von temlen bakımından ba/ı av nlıklar değışıkükler olması dogal vc olağan- dır Ama bu avnhklar bu lehçeîcnn bırer dıl sayılmalannı gcrektırmez Çunku bu lehçelcr bır kokten çıkmış v e gelışmı^tır Bu kok de Turk dılıdır Turk lehçelcnnın hıçbınnde Turk dılının dılbılgısı vapisi değışmemış. ge- leneksel cumle vapisi ozne. tumleç. v uklem' sırası bozulmamıştır Bır dılın zamanla ıç ve dııj etkıler sonucu soz bınkımı vc dağarcığı değışır. gelışır ^ma dılbılgısı vapısı kolay değışmez Denebılır kı Turkçenın tumce İcurulu- şu Turk dılının başlangıçtan gunumu- ze kadar gelen tumce yapısının dışına çıkmamışür Onun ıçın Turk lehçelen- nı Turk dıllen olarak gormek ve boyle anmak buvuk yanılgıdır. kanımca Turk lehçelennın bdgunku yayılma alanı ve sinırlan (yakla^ık olarak) şoy- le çızılebılır Doğuda, Kuzeydoğu Sı- bırya da Vakutça, Çın-Moğolıstan sınınrun batı ucunda Sarı Lygur ve Salar lehçelen. Altay-Abakan-Sayan bolgelennde Sayan Karakas. Aka- ban. Şor lehçelen ve bunun kuzeyınde Çulım Baraba Tobol Batı Sıbırya. Başkurt Kazan Volga lehçelen ve Çuvaşça. Orta Asvada Moğolıstan- Tıbet-Çın sınırlanndan Hazar De- nızı"ne kadar u/anan bolgcde Yenı Uvgur Kırgız K.ıpçak-Ozbek, Oz- bek Turkmen Karakalpak ve Kazak lehçelen. Guneybatı Iran da bır bolge- cıkte Kaşkay ve Aynollu lehçelen, Hazar Denızi nın batı kıyısından Do- gu Trakvaya kadar uzanan bolgede Nogay, Kumuk, Azen, Turkıye lehçe- len. Kafkaslar da bır bolgecıkte Kara- çay ve Balkar lehçelen. Kınm'da bır bolgecıkte Kınm Tatarcası ve Kınm Osmanlıcası Karadenız kıyısında Bulganstan-Romanva sınınnda Ga- gavuz ve Çıtak lehçelen. Makedonya'- da Rumelı aşızlan, Ukrayna- Polonva-Lıtvanya da K.araım lehçesı TurL dılını bugun. Başbakan Suley- man Demırel ın de sık sık soyledığı gıbı. "Adnyatık ten Çın Denızı'ne ka- dar" uzanan çok genış topraklarda yaşayan mılyonlarca Turk konuşup vazmaktadır ARADABIR VEDATGÜNYOL Kültüp ve Uygarlık...Geçen gun, genç bır dostla hoşbeş edıyorduk, bırden, "Bana kulturlu ve uygar ınsanı tanımlar mısın?" dtye, sorgu dolu bakıslarla karşıma dıkıldı Hoppala 1 Nerden çıktı bu sorgulama rahatımı kaçıran bu sorgulama'? Elbette her okuryazar gıbı ben de bu konuya eğılmış- tım karınca kaderınce Ama, ne de olsa, boyle gecıktır- meye gelmez bır eda ıle ortaya atılan boylesı bır soru benı o anda ayakustu duşuncelenmıyolayordamako- yup yanıt vermeye zorladı Kultur deyınce ılkten IsveçlıyazarSelmaLagerlof'un (1859-1940) şu çok sevdığım tanımı aklıma duştu "Kultur, ınsanın oğrendığı her şeyı unuttuktan sonra gerıye kalandır Kulturlu dedığımız ınsan elbette kı çok kıtap devırmış, her okuduğunu aklının ve beğenısırun suzgecınden ge- çırıp ozumsemış bır ınsandır Ne var kı o ınsan okuyup beğendığı her şeyı ezberın- detutup şurda burda uljorta bılgı taslayan ve bu yolla kendınehayranlarkazandırmayaçalışan ınsan değıldır Kulturlu ınsan konusunda bır de Fransız Mareşal Foch'a (Foş) kulak verelım Ona gore, "Kulturlu ınsan yoktur yalnız kendını yetıştıren ınsan vardır' Şımdı burdan yola çıkarak Selma Lagerlof'un tanımı- na şunu eklememız gerekıyor Kultur, her ne kadar, ın- sanın oğrendığı her şeyı unuttuktan sonra gerıye kalan- sa da o kalanı durmaden beslemek de kulturun olmezlı- ğı ve sureklılığı bakımından yabana atılmaz, atılamaz bırzorunluluktur Kulturlu ınsanın tammını geiın de asıl Jean Paul Sartre'dan dınleyelım Şoyle dıyor Sartre "Bence kul- turlu ınsan, dunyadakı durumunu anlamasına yarayan bılgı ve yollan edınmış ınsandır ' Ben de dıyorum kı kulturlu ınsanı tanımlarken kafası- nı ve yureğını dunyaya, çağına çağdaşlarına açan ınsanı da hesaba katmalıyız ozellıkle Bukonudada Almanro- mancı ve duşun adamı Thomas Mann a kulak verelım Ona gore, ınsan bırey olarak yalnız kendı kışısel yaşa- mını değıl aynı zamanda, bılınçlı ya da bılınçsız, cağının ve çağdaşlarının yaşamını da yaşar' Konfuçyus 'ustun ınsan ' dedığı kulturlu ve de uygar ınsan ıçın şunları soyluyor 'O, once duşuncelerını eyle- me geçıren, sonra da davranışlarına uygun olarak konu- şan kımsedır' Şımdı de uygarlığa bakalım Uygarlık okumuş okumamış, ama gormuş geçirmış, çağını, yoresını yureğınde yaşayıp, ozumsemış ınsanla- rın yaşam bıçımlerınden, dunyaya bakış açılarından, deneyımlerınden kaynaklanan bır urundur Okumuş, okumamış derken koyde kasabada, hatta kentlerde ya- şayıp gelışmıs halk fılozofları gelıyor aklıma Örnek mı ıstersınız? Alın sıze Aşık Veysel ı, daha nıce halk ozanı- nı Bunlartamanlamıyla uygar ınsan orneklerıdır Onlar uygarlığı yureklerınde taşırlar, yureklerınde körüklenen ınsancabırdunya manzarasında, bulurlaryaşamınozu- nu, gırdısını çıktısmı Fransız yazar Georges Duhamel boşuna soylememış şu guzelım sozu "Eğer uygarlık ın- sanın yureğınde değılse, hıçbır yerde değıldır" Ben, uygarlığı bu anlamda yureğımde taşıyor ve onun ınsan soyu ıle sonuna dek gelışıp yeşereceğıne ınanıyorum OKURLARDAN Biraz düşünsek!.. Anadolu Kavağj Kalesı'ne bır rastlantı sonucu gıttım Bu gıdışım bana yazımın başhğınıyenıden anımsattı Gerçekten de kuçuk harflı ınsan olmak o kadar hoşumuza gıdıyor kı, büyuk harflı ınsan olmak ıçın parmağımızı bıle oynatmıyoruz Gomutluklerdekı baştaşında. ıkı tanh arasındakı kuçük bır çızgı gıbı y aşam hepımızm ışme gelıvor sankı Davranışlanmız boy le bır kısa. anlamsız çızgıyi kabullenmış olduğumuzu sergılıyor İnsanlar gördum arabalanrun ıçınde çılgınca sevışıyorlardı însanlar gördum. batan güneşe karşı ralulannı yudumlarken. kahkahalan. enflasyon yaşanmayan bır ulke kahkahasıydı insanlar gordum, elele tutuşup o duşsel geleceklen ne yururken, ayaklanna kuçük bır taş parçasımn degmesıne ızın vermıy or gıbıy dı tnsanlar gördum. kıyiy a vuran dalgalara, duyulmadık aşk şarkılannı anlatıyorîardı Gozlenmı kapadım, duşundum, tûm bu gorduklenmın temelı sevgıden başka ne olabılırdı kı? Sevgıden bırşeyler taşımayan insanlar bu duy arhklan yaşayabıhr mıydı° Yaşav amazlardı Sonra goz ve us ışınlanm bır \ erlere doğru çev nldı, kalerun ıçı, kenarlan ve gınş kısımlan tek tek gozumun onune geldı Teneke kutulann en yenı halınden paslanmış halıne kadar olanı, sıgara paketlen. boşşışeler naylon torbalarveartık tum olabılırlıkler bır yerlere atılrruşülar Bu atılmışlıkta, rahatlık gözleruyordu Bu rahatça atma ey lemı, bıraz once, bırbınne aşk sozcuklen fısıldıyanlar, rakı İcadehlennı tokuştururken enflasyonsuz gulenler, ellennı yalayan dalgalara en guzel aşk oykulennı anlatanlar tarafından gerçekleşünlmışü Bu kesındı başka planak y oktu Tum sevgı y^klu ılışkıler acaba sahte mıydı'' Öy lesıne duşundum ışte Yoksa bu tur zıtlıklan yaşamak bızım ulkemıze mı özguydü 1 Leydıler ('). Centılmenler ('). bıraz duşunsek dıy orum Hasan Hüseyin Yalvaç/Istanbul TARTIŞMA İstanbul dükalığı tiyatro ödülleri dağıüldı vnj Dıllıgıl odullen geçen gunlerde duzenlenen bır törende sahıplenru buldu Öduller açıklanır açıklanmaz ortalığı tozdumankapladı Ödullenn Şerur Tıyatrosu ağırlıklı olmasından seçıa kunılda yer alan Seçkın Selvı Hanıtnefendı'nın "müteram mukafatı" almasınadek bırçok şeytarüsıldı Ancak unutulan (Tahırözçelık'ın Mıllıyet Sanat'lakı bırkaç saün dışında) çok onemlı bır şey vardı Ödüllenn tümu İstanbul'dakı sanatçılara ya da istanbul'dakı tiyatro eıkınhklenne venlmıştı Evet, artık ıyıce anlaşılmıştır İstanbul, her konuda olduğu gıbı tıyatroda da artık bır dukalıktır İstanbullular İstanbul dışında bır şey yapılmadığını sanmakıa ya da yapüanlann "ıyı" olamayacağını duşünmekte veyahut da yapılanlan gormemezlıkten gelmektedırler Bunoktada merak etuğımız bır şey var Acaba, odul vonergesınde. "bu odüller İstanbul ıl hudutlan ıçınde yapılan tıyatro çalışmalanna venlır" gıbı bır madde mı vardır 9 Eğer boyle bır madde yoksa, bu odullendırmeler geçersızdır Eğer, boyle bır madde varsa. bu yonergeyı hazırlayanlar başta Avnı Dıllıgıl uslanın adına haksızlık etmış olmaktadırlar Çunku Avnı Dıllıgıl, İstanbul hudutlan dışında tiyatro vapmanın oncu ısımlennden bındır KurduğuİzmırŞehır Tıyatrolan 1946'dan 1950'ye değın tam 52 oyun sahnelemıştır Yanıbılırsınızde ben vıne bır hatı rlatmak ıstedım Yoksa sızınbuulkenın değışık taşra kentlennde tiyatro yapıldığından da habennız y ok mu 9 Bu ulkede, Trabzon'da, Adana'da, Dıyarbakır'da, Devletin mali bunalımı ^ ^ ı ^ _ ^ _ ürkiye'nin f • ^ 1 ekonomik H bunalımının H rumuyledeğilse • bileonemliölçüde -JBL. de\ letin mali bunalımından kaynaklandığı herkesin malumu. Devlet, potansiyel vergi kaynaklarına ulasXa)mıyor. Yaniyeterince»ergi topla\amı>or. Butçe harcamalarını >ergı geürleri gibi sağlam kay naklara day andıramadığı, sahip olduğu kaynaklamerimli kullanamadığı için de surekli borç yi>ip enflasy on ureten bır mekanizma habne gelmiştir. Bilindiği gibi kapıtalist bir ekonomide ekonomik gelişme surecıne paralel olarak >ergi gelirlerinin büeşimi de değişir. Kazançların giderek daha büyuk bir bolumünün kav ıt altına alınmasıy la gelir vergisinın kunımlaşma ve şirketleşmenin y av gınlaşmasıv la da kurumlar vergısınin toplam \ergı gehrien içind«ki pay ı artar. Bunların sonucu olarak da "»ergi yukü" dive tanımlanan. vergi gelirlerinin ga>Ti safı y urtiçi -hasılay a oranı artar. Ömeğin bu oran \vrupa Topluluğu ulkelerinde ortalama %28-29duzeyinde gerçekleşırken ulkemızde %17'>ıgecmemektedır. Bunun da en buvuk nedenı ekonomide y aratılan kazançların onemlı bır bolumunun ülkemizde hâlâ kayıt dışı olmasıdır. Pekı Turkjy e'de de > ergi yüku %25'ler düzey ine çıkanlamaz mı? Pekala çıkarılabilir. Hatta mevcut vergı oranlannda herhangi bir artınma gitmeden bu gercekleştirilebilir. îcraaünız hiç yok!• ^ ^ aba" • • tam 500 L ^ £ gunluk I ^ m rotarla '^k^J görevı- "^^"^^ nın ne olduğunu hatırladı "Herne kadar bınsı v aktıyle anay asa bır kere delınmekle bır şey olmaz" demışse de " Baba", "olmaz. ben deldırmem" dedı 500 gundür dınledığı tum radyolan bırgunde kapatıverdı Anayasada madde vardı Bu maddeye gore de her onune gelen art-pırt rady o kuramazdı, yayın yapamazdı "Baba' bıryandan vaktıyle bızzat kendısıne de "yasak ' koyan anayasayı savunup radyolan kapaürken, dığer yandan da 500 gun gorevını askıya astığını. suııstımal ettığını de tum mılletın onunde kabul edıyordu Radyolarsustu Ama halk bu kere nasıIsa susmadı Her olayda yıllardır suskun kalma\ı tercıh eden halkımızın her kesımınden tepkıler gelmeve "radyomuzu ıstenz" dıyen sesleryükselmeye başladı "Baba"dan once kendılen ıktıdarda ıken mıllete sırt çevınp ıktıdardan muhalefete duşunce halkın dertlennı hatırlayan AÎN \P fırsatı kaçırmadı Meydanlarda. ekranlarda, gazele savfalannda çekılen nutuîclarla "Halkın yanındayız. ıktıdardan hesap soruyoruz. radyolar kapatılamaz' feryatlanna başladı Kımsedeçıkıp"ev ANAP sen ıktıdann donemınde ozel radyolan yayına ılk başlatırken bu maddeyı değıştırmek aklma neden gelmedı" dıye sormadığı ıçın de yakalarda sıyah kurdelelerle şenlık devam edegeldı Sonunda ıktıdan da muhalefetı dehalkınyanında(') olduklannııspatlamakıçın 15 Yeter ki kayıt dışı ekonomiye son verilerek ve vergi kaçaklan onlenerek herkes gerçek kazancı oranında vergiIendirilebiLsin. \ e gelişigüzel *ergi affı uy gulamasına son > erilerek mali sistemeciddiyet kazandırılabilsin. Elbette sorun sadece kay ıt dışı ekonomi de değil. Kay ıt altındakı kesimden gerekli vergi alınabılıy or mu? Turkiye ekonomisı kapitâlistleşme surecinde 70'li vılların başlanna gore hay li mesafe almakla bırlikte. kurumsal kazançlardan elde edilen vergılerde ıstıkrarlı bir artış sağlanamamıştu'. Toplam vergi gelirleri ıçinde kurumlar >ergisinin pav ı, 80'li vılların ilk yarLSinda oldukça yüksek say dabilecek oranlara ûlaşmakla birlikte, 1989'dan sonra ciddi bir düşüş gostermey e nısanda TBM M 'de anay asanın bu maddesını değıştırmek ıçın anlaştılar Vegelındı umutla beklenılen 15 nısana Gozler çev nldı TBMM'ye Mechs Başkan Vekıb oturumu açtı. geçtı yoklamaya Gunlerdır meydanlarda, ekranlarda. gazete sayfalannda arz-ı endam eyleyen. nutuklar atan, ıktıdara hodn meydanlar çeken ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmazyok Yanında25 mılletvekılı ıle bırlikte bu kere jstanbul'u kurtarmak (') ıçın İstanbul'da Gunlerdır "muhalefet evet desın, bız şıpın ışı beş dakıkada yasayı değıştınnz" dıyen DYP'bleryok Ankara dışında seyahatte C H P" lıler dersenız başka havalarda Onlar da var. ama yok Ve en onemlısı bu ışın yaman takıpçısı Uaştırma Bakanı Yaşar Topçu yok İzmır'de Erzurum'da. Ordu'da, Kocaelı'de, Denızlı'de tıyatro yapanlar var Sız duymadınız mı° Bız duyduk Yoksa, Luleburgaz'da, beyaz eşya deposundan oda tıyatrosu yapmaya çahşan gençlen, çocuklan duymadınız rry' ) Bız duvduk Sahı Luleburgaz İstanbul'a kaç saat 9 Sayın seçıcı kurul uyelen, bu ulkede yaşay an bır tıy atro ınsanı olarak mantığiruzı anlamakta guçluk çektığımı soylemehyım Sarunm ülkenın dört bır yanında odeneklı ya da ödeneksız tıyatro yapan bırçok sanatçı arkadaşımız, dostumuz da bu değerlendırmeyı anlayamamışlardır Eğer, zahmet olmazsa, bu sutunlarda bızı aydınlatabılır mısıruz'' Bır ncam da Sayın Seçkın Selvı Hanımefendı'den, şımdıyedek dunyanın herhangj bıryerinde hem seçıcı kurul uyesı olup hem odul alan bın var rrudır? ' Benım çevınm, sezonun en ıyı çevmsıydfdıyorsunuz K.endı çevınnız dışında. bu yıl yayımlanmış ya da oynanmış herhangi bır çevın okudunuz mvP Bu sorulann yarutlannı beklerken. ödullenn vatana, mıllete ve temaşa sanatımıza hayırlı ve uğurlu olmasıru dılenm SemihÇelenk Yazar/Oğretim Elemanı başlamıştır. 1993 yüı butcesindeki öngörfileri dikkate aldığunızda bu düşüşün dev am ettiğini görüyoruz. Vlalı sistemin sakatlığu bugunku ıktıdann seçün öncesi söy lemınde de en ağırlıklı y eri ruruy ordu. Ne var ki bugünkü uygulama ile seçün oncesi sövlem arasında ciddi bir celişki soz konusudur. Hala vergi almak yerine borçlanmayı yeğlediklerinı görüyonız. Dolay ısıy la Sayın Denürel'in sıkça sozunu ettiği "kamunun borçlaıuna gereksinimini" azaltma v onunde ciddi bir gelişme sağlanamıyor. Koklü kararlarla devletin mali bunalmrına çözûm geriremey en bir sıv asal iktidar. ne enflasyon mucadelesınde başarılı olabilir ne de devlete "sosyal de> let" ohna niteliği kazandırabilir. Seçkin Birdal Sonuçta "yokluk" "çokluktan" fazla olduğundan anay asa-manayasa değışıkhğı deyok V anı "vuslat yıne mı kaldı bır başka bahara" şarkısını mılletçe söylemenın tam zamanı Acaba yıne "yokluk çoklukta" olurmuydu9 Elbette hayır "Balauşüşen anlar mısalı herkes Ankara'da tam mevcut olurdu " Koma\ a gırmış, can çekışen vekıllenmız bıle sedyelerle getınlırdı . Ama ış halkın ısteğı, halkın çıkan ıçın olunca Meydanlarda, ekranlarda, gazete sayfalannda nutuklar çok, ama oy vermek ıçın Meciıs'te adam yok Yeter artık beyler yeter Her olayda bu halkı kandırmanızçok îcraaünız hıç yok Refik Ceylan İstanbul PENCERE Tarihin Sonunda Dünya Dûzeni?» Bır Amerıkalı Japon çıktı Francıs Fukuyama Bır kıtap yazıp ortalığı karıştırdı 'Tanhın Sonu ve Son Insan " (Çevıren Zulfu Dıclelı, Sımavı Yayınlan) "Son İnsan deyışı ıster ıstemez ' ılk ınsan ' çağrışı- mına yol açıyor ilk ınsan kım? Hazretı Adem mû Yoksa ılk ınsan bırdenbıre olmadı da evrımle mı oluşUP Fuku- yama nın derdı bu soru değıl tanhe yaklaşımı bır bakı- ma Karl Marx'a benzıyor çunku Amerıkalı Japon tarıhçı de Kant ve Hegel e dayanıyor, modern doğa bılımını ta- rıhsel mekanizma olarak benımseyen goruşlere yakın duruyor Ama 'materyalıst" değıl, belkı de manevıyatçı bır yo- nelışle sonuçta bır başka noktaya ulaşıyor Marks, sınıflar arasındakı çelışkılerı' uzlaşmaz sayı- yordu Bu çelışkılerın çozumlenmesı ıçın oluşacak çatış- mada sınıfsız topluma ulaşıimayacak mıydı1 Komunıst toplumda ancak ' uzlaşabılır" çelışkıler soz konusudur, sınıflardan arınmış toplum, uzlaşabılır çelışkılerın ıtıcı gucuylu gelışecektır amabu tarıhın sonu anlamına ge- lırmı'? Tarıhın rastiantıya değıl, bıhmsel yasalara bağlı oldu- ğunu ılerı surmek bır dunya goruşudur bunun tersını savunanlardavar Hegel belırlı bır gelişme çızgısınden sonra, ınsan toplumunun son durağını lıberal devlette goruyordu, Marks da komunıst toplumda Fukuyama nın dayanağı Hegel1 • Francıs Fukuyama'ya gore modern doğa bılımının mantığı, toplumsal değışımın saf ekonomik yorumudur; bu mantık dunyadakı bırçok olguyu anlatır; ama yet- mez ınsan yalnız bır ekonomik varlık olmadığı ıçın tarı- hın saf ekonomik yorumu eksık kalır, bır anahtar daha gerekır O nedır? Hegel buna ' kabul gorme mucadelesı ' dıyor insan hayvandan "kabul gormek ıstemesı' yleaynlır bellı bır saygınlığa kavuşmak, onura sahıp olmak ıster, bu yolda yaşamını bıle tehlıkeye atmaya hazırdır Efendı ıle uşak arasındakı ılışkı, tarıhın bır aşamasında ortaya çıkması- na karşın bu nedenle tarıhın ıtıcı gucunu oluşturmuştur, kabul ya da saygınlık gereksınmesıne Eflatun "thymos" dıyor Hegel gıbı Fukuyama da geçmışten geleceğe ın- san toplumunun değışımınde "thymos' un belırleyıcı olduğunu savunuyor ve eklıyor Fransız devrımınde olduğu gıbı butun demokratık dev- rımler efendı ıle uşak arasındakı farkı yok etmışlerdır, bır zamanların uşakları artık efendı olmuşlar, saygınlık kazanmışlardır, her yurttaş, halk egemenlığınde ve hu- kuk devletınde otekı yurttaşların saygınlığını benımse- mektedır öyleyse tarıhın sonu gelmıştır • Ne var kı Fukuyama nın hakkını yemeyelım Amerıkalı tarıhçı yalnız pıyasa ekonomısının ınsana saygınlık ka- zandırmayacağını da soyluyor daha karmaşık bır su- reçte ılle de lıberal demokrasının gerçekleşmesıyle ınsan "thymos" duygularını doyurabılıyor ve tarıhın so- nu gelıyor Gelıyor mu 9 »Yıne de kuşkuludur Fukuyama Babdunyasında tarıhçı vetoplumbılımcınınolanakları zengındır, genış bır taramayla kıtabında bır suru kanıt sergıleyebılır, ama, sonuçta bıze duşunme -kendısıne de ıhtıyat- payını bırakarakyapıtını noktalamakakıllılığı- nı da gösterır Sovyetler Bırlığı'nın dağılmasıyla tarıhın sonunu, ko- munıst değıl, lıberal toplumla noktalamak ısteyen go- ruşler hız kazanacaktı, Fukuyama bu hızın urunudur • Amerıka'nın patronluğunu yaptığı "Yenı Dunya Duze- nı" gezegenımızde efendı-uşak ılışkısını yok edıyor mu? Insandakı 'thymos ' duygusuna yanıt verıyor mu ? Say- gınlık ya da ' kabul gorme arzusu' nu doyuruyor mu' 7 Fukuyama nın tezı, boşlukta sallanıyor, somuru, yer- yuzunde surdukçe de sallanacak Sınıfsal farkların gıde- rılmedığı toplumlarda tarıhın sonu noktalanabılır mı 9 Bu sorunun yanıtı çelışkılerın zehır zemberek olduğu Tur- kıye'de daha değışık gerçeklerın ışığında aranabılır Server Tanilli Nasıl bir demokrasi istiyoruz? 222 sayfa / 40 000 lıra W527 741 • Fdcs 526 97 42 Odemelı gonderemıyoruz lulfen eden kadar posta pulu gondennız. İ L E T I Ş I M PSIKOLOJIK DANIŞMANL1K MERKEZl • OKULDA, IŞTE, AILEILIŞKILERINIZDE SORUN YAŞIY0RSAN1Z, • ZAAAAN ZAMAN KENDINIZLE BARIŞIK DEĞILSENIZ, • YAŞAMA FARKÜ BIR AÇIDANBAKMAK ISTIY0RSAN1Z, • ÇOCUĞUNUZUN GEUŞIM1NE, KONUŞMASINA VE BAŞARISINA ILIŞKIN SORUNIARIAŞMANIN Y0LLARIN1 ARIYORSANIZ BIZIMLE İLBTİŞİM KURUN INCIRLI CADDESI, BAKIRKOY-IST TEL: 571 70 70 Mehmet Başaran AYDINLANMA YOLUNDA... Eğıtım emekçısı FERITOĞUZBAYIR ve Köy Enstıtulerı uzerıne bır ınceleme-araştırma Kartal Beledıyesı Kultur Yayını
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear