22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4MAYB1993SAU CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Son oyunu 'The Last Yankee' Londra'da kapalı gişe oynayan 77 yaşındaki Arthur Miller: 'Muüuluk benimiçinyazmakla özdeş'Kültûr Servisi - 77 yaşındaki ünlü oyun yazan Arthur Miller. şu sıralar Londra'da kapalı gışe oynayan yeni oyunu "The Last Yankee"ni_n başansının keyfıni çıkanyor. Üretkenliğınin doru- ğunda Miller Bir sonraki oyu- nun hazırhklanna başlamış bi- le Diane YViest'in başrolünü üstleneceğj yeni oyununun pro- valan, aralık ayında Nevv York'ta başlayacak. The Guardian gazetesınde yapüğı söyleşide, yeni oyunun provalanna başlamak ıçin bir filra çevirmekte olan Diane Wi- est'i beklemek zorunda kaldık- lannı anlaüyor ve şöyle diyor Miller: "Biliyorsunuz. tiyatro bugün beşinci tekerlek- biraz ses çıkanyor ama hiçbir ağırhk taşımıyor..." Gerçekçiliğin ta kendisi Miller, Amerikan tiyatrosu- nun "düşüş"ünün yanı sıra uzun uzun Amerika'daki işsiz- likten, giderek tırmanan suç oranından söz ediyor söyleşi- sinde. "'1930'lu yıllarda Bro- oklyn'de otururken, kapımızı bile kitlemezdik" diyor. Arthur Miller, genel konularda hep ka- ramsar, özel konularda hep iyimser. Kişiliğinde açığa çıkan bu karamsar-iyimser karşıtlığı, yeni oyunu "The Last Yankee'- 'de de hissediüyor. Bir akıl hastanesinde geçen oyunda, kadın hastalardan biri, "Bu ülkede biraz akb olan, ka- ramsar olmak zorunda" diyor. Kadının kocası ise iflasın eşı- ğinde bir adam. Oyun, kadının ruhsal çöküntüden, adamın da ekonomik çöküntüden kurtu- lacağı yolunda umutlarla sona eriyor. "Bu gerçekçiliğin ta kendisi" diye anlaüyor Miller: "Benim yaşadığım Connecü'cut'ta işsiz- likten söz etmemek içın aptal olmak gerek. Ama umudunu hâlâ yiürmemiş insanlar var -bunlar genelde Clinton'a oy ve- renler- ve bu insanlar en ufak bir umut ışığından kendilerine pay çıkararak yaşıyorlar." Mil- ler'ın Londra'da kapalı gişe oy- nayan oyunu, aslında Ame- rikan toplumunun bugün nere- Arthur MiOer'm kişfliğindeki o umut-umutsuzluk, oyıınlarmın tekniği için de bir itici güç oluşruruyor. de olduğunun bir değerlendir- mesini yapıyor. Miller'ın kişiliğindeki o umut-umutsuzluk, oyunlannın tekniği içın de bir itici güç oluş- turuyor. "The Last Yankee"- nin bir sahnesinde, çok bitkin ve umutsuz bir adam. aniden kalkıp dans etmeye başlıyor! Miller'ın gerçekten umutsuz olduğu bir konu varsa, o da bu- gün Amerika'daki "ciddi" oyun yazariannın yazgısı... Kendı oyunu "The Last Yan- kee'nin gördüğü ilgiden şika- . iller, Amerika'daki 'ciddi' oyun yazariannın yazgısından gerçekten çok umutsuz. yetçi değil," oyun, yıllardır hiçbir oyununun almadığı kadar olumlu eleştiri aldı, aynca sah- nelendiği Manhattan Tiyat- rosu'nu çok uzun bir süre adeta "işgal" etti. "Yalnızca tiyatro- da belli bir tarihsel döngünün sonuna mı geldik diye düşün- meye başladım" diyor ve anla- üyor: İbsenin oyunlannın pek fazla nüfusu olmayan Bergen"- de birkaç hafta, sonra Alman- ya'da yine bir iki hafta sahne- lendiğini okumuştum bir yerde. Ama Ibsen gecimini salt oyu- nun metninden sağlarmış. Strindberg de birkaç oyununu Stockholm'deki Intımate Ti- yatro"da sahnelenmesi için yaz- mış, bunlar da herhalde en fazla üç ay sahneleniyordu. Belki ben oyunlann iki yıl falan sahnelen- mesi düşüncesi konusunda ha- taya düştüm. belki gerçekten artık eskisi gibi olmaya başbyor herşey." Miller'ı Amerika konusunda usandıran, Broa'dvvay'de şu sı- ralar yaşanan düşüş değil yalnız- ca. Miller'a göre, drama sosyal konumunu ve kültürel etkinli- ğini yitirdi: "O'Neill'ın işlerine bakın. Zencileri, köleleri, çalı- şan sınıfı, denizcileri, İrlandab sarhoşlan, yüksek tabakadan sofistike tipleri anlatü. Karşı- laşürma yapmak anlamında söylemiyorum ama ben de ya- şamı denizde geçen insanlan, 17. yüzyıl püritanlannı, Bro- oklyn saüalannı, polis ve dok- torİan anlatüm. Artık bu çeşit- liliği göremiyorum. Baa çok yetenekli yazarlanmız var, Ma- met örneğın ve Joo Robin Baitz- onun da sonunda fılm senaryo- su yazıp yazmayacağını bütni- yorum, biraz aklı varsa o işe gi- rişir- Ama O'Neill'ın zamanın- da çaîışan kesim oyunlannı görmeye gelmese bile, Ameri- ka'ya seslendiği yolunda bir görûş vardı. Ben bu işe baş- ladığımda, bende de yazann halka ve halk için konuştuğu inana vardı. Artık o görünüm yok. Daha iyi eğitimli, ama az sayıda bir izleyiciye kaldık." tronik bir bakış açısı Miller bunlan söylerken ti- yatrolann durumuna "acıya- rak" konuşmuyor aslında. Ya- şamı boyunca eski Broadway'- ın bugünkü "showbiz" ağırhklı ticari yapıya dönüşmesini, Amerikan kültürünün giderek daha çok TV kültürünün etkisi altında kalmasını izlemiş bir adam olarak, bütün olup biten- lere ironik bir bakış açısıyla yaklaşıyor. "Sartre yıllar önce tiyatronun geleceğinin kısa oyunlarda olduğunu söylemiş- ti" diye anlaüyor. "Sinemadaki hızın tiyatroyu geride bırakaca- ğını sezmiş olmalı. Benim iki sa- ati bulan yeni oyunum 20 yıl önce yazümış olsaydı, şimdi- kinden en az bir saat uzun sü- rerdi herhalde." Tüm olumsuzluklanna kar- şın Miller, oyun yazmayı sür- dürüyor ve ölene dek de sürdü- recek! "Buna takıldım kaldım Çok seviyorum. Mutluluk be- nim için oyun yazmakla özdeş" diyor. 'Berlin in Berlin' OscarTı filmlerle yanşıyor ANKARA (AA)- Türk sinemaseverler, AI Pacino- nun en iyi erkek oyuncu Os- car ödülünü kazandığı "Ka- dın Kokusu"nu, dört dalda Oscar ödülü alan "Affedilme- yen"e tercih etti. "Bodygu- ard", "Evde Tek Başına-2" ve "Temel İçgüdü" de bu sezo- nun en çok izlenen fibnleri arasında başı çekti. Bu sezon gösterimegiren ve haftalar boyu gösterimde ka- lan "Kadın Kokusu". "Kanıt Vücutiar", "Son Mohikan", "Afledilmeyen" gibi fılmler, yaptıklan hasılatla sinemaa- lann yüzünü güldürürken. Si- nan Çetinin yönettiği ve Hül- ya Avşar ile Cetn Özer'in baş- rollerinı paylaşüklan "Berlin in Berlin" de adeta yabancı fibnlerle yanşıyor. Ancak bu fılmler, sezon başında vızyo- na giren "Bodyguard" ve "Evde Tek Başına-2"nin top- ladığı yaklaşık 800 binlik izle- yici reİcoruna ulaşamadılar. "Bodyguard" btrinci VVarner Bros fîlm şirkeü'n- den ahnan bilgiye göre Whit- ney Houston ile Kevin Cost- ner'ın başrollerini oynadık- lan "Bodyguard" vizyona girdiği 15 ocaktan itibaren çekügi 781 bin 660 izleyici ve 16 milyar 6 milyon 762 bin li- ralık hasılatla birinci olurken, onu özen Film tarafından pazarlanan ve yine aynı tarih- te gösterime giren "Evde Tek Başına-2" 703 bin izleyici ile izledi. Martin Brest'in yönettiği üç Alün Küre ödüllü ve bir Oşcar'b "Kadın Kokusu", fil- mi getiren UIP şirketinden alınan bilgiye göre 191 bin iz- leyici çekti ve 4 milyar 182 mılyonluk bir hasılat yapü. Ont Easfnood'a iki Oscar ge- tiren "Affedümeyen"i ise toplam 118 bin 430 kişi izledi ve fibn 2 milyar 259 milyon 892 bin liralık hasılat getirdı. Tfirk filminin başansı Erotık afışleri ve sansasyo- nel reklamıyla dikkat çeken Türk filmi "Berlin ın Berlin" de kısa bir sürede topladığı iz- leyici sayısıyla Oscar'b film- lerle yanşıyor. Plato Film'den alınan bilgiye göre, "Berbn in Berlin" bugüne dek 105 bin izleyici çekti ve 2 milyann üzerinde de hasılat yaptı. Sinemaalar, Türk fılmlcrine eskiye oranla daha çok rağbet olduğunu beürtıvorlar Hale Arpaaoğlu'nun resimleri Nişantaşı Urart Sanat Galerisi'nde sergileniyor Şiddetin fırtınah duygusaffiğı FATMAORAN Resimlerinde kadının iç ve dış dünyası ile bu iki dünya ara- sındakı karşıtbklan. cevre ve in- san ilişkilerini dinamik bir bi- çimde ve dışavurumcu / gerçe- küstü bir anlayışla yansıtan Hale Arpacıoğiu. Arabk 92de Pans'te Galen Phibppe Gand'- da sergilendiğınde büyük ilgi gören resimlerini İstanbullu re- simseverlerin karşısına çıkan- yor... & >isli gözlerinden Nietzsche'nin baktığı kadınlar. Uykulannda iç savaş, yüreklerinde sevgi taşıyan. Kendi öz bilincini 'fıgür'Ie ve 'renk'le dışa vuran bir ressam Hale Arpacıoğlu. Resimlerinin belirleyici özelliği, bilinçalu: yani bibnmeyen dinamikler. Tutku ve heyecanlann üzerinde seyahat ederek çdaş yolu bulan bir 'bilinçalu' olduğunu söyle- diği resimlerinde, bu yüzden 'sezgi'nin ve 'kendiliğinden'- liğin yeri büyük... Resimlerindeki tekniğjn yo- rumla bağlantısına gelince, za- manla gelişip tamamen rast- lanüsal bir biçimde deneyimler sonucunda ortaya çıkan birdu- nım bu. Çabşırken sadece fırça değil, ellerini de kullanıyor; böylece boyalar ve tuvalle "doğ- rudan' temas etmiş oluyor. "En sonunda tuvalle ve boyayla ten- sel temasa, hatta yırtıhnalara kadar geldi dayandı iş" diyor Arpaaoğlu. Bazı resimlerinde yırtıklar olduğu doğru gerçek- ten. Tuhaf bir hıncını alamayış, saldın ve şıddet olgusuyla ger- çekleştirildiklen de doğru. Peki niye bu şiddet, bu celal? Tüm duygular gibi şiddet de insana dair bir duygu da onun ıçin. dengeleri var. Bir de içerik ola- rak, ne yaşıyorsa onu yapıyor. Bitmiş bir resim, sanatçının dünyasının zenginliğini ya da anırlannı yansıtıyor, Arpacı- oğlu'na göre... Hale Arpaaoğlu'nun 'tema'- lannda başlangıçtan bugüne kadar bir değişim oldu mu pe- ki? Oldu. evet. Önceleri yine kadınlan resmediyordu ama, resimsel öğeler olarak. figürü dış mekanda kurguluyordu. Resminin gebşme süreci içinde giderek mekan yok oldu ya da daha soyut bir mekana geçti, Arpaaoğlu'nun 'kadın'lan. Ar- paaoğlu'nun kadınlan : Biraz şuh, biraz mahzun. biraz çıp- lak. Çok şiddetb. çok öfkeb, çok hırçın. Sisli gözlennden Ni- etzsche'nin baküğı kadınlar. Uykulannda iç savaş, yürekle- rinde sevgi taşıyan kadınlar... Resmin kendisi için bir "ındi- rect' insana ulaşma metodu, söyleyeceğini 'maskeli' bir bi- çimde söyleme yolu olduğunu da belirten Arpaaoğlu, "Duy- gulann, derinliğin, iç dünyanın sahtcsi veya ısmarlaması ol- maz. Benim için bu dünyayı saydamlaşürmanın en iyi yolu kendibğindenbk ve içtenbktir" diye bitiriyor sözlerini... K, Hale Arpacıoğlu'na göre 'bu dünyayı saydamlaştırmanm en iyi yolu içtenlik ve kendiliğindenlik.' adınlan, biraz şuh, biraz mahzun, biraz çıplak. Çok öfkeli, çok hırçın. Şiddet ahlakdışıdır evet, ama Arpaaoğlu'nun resimlerinde öyle değil. İçsel koşullann şid- detini görüyoruz onun resimle- rinde. Şiddetin fırtınah duygu- salbğını... Tuvalde bir formun, bir fıgü- rün belirdiği 'an'ın müthiş bir birleşme ya da gerçekleşme anı olduğunu söylüyor Arpaaoğ- lu. "Dışavurumculuk biı teknik değil, tutkusal bir üsluptur" ta- nımlamasını kendi yaptığı işe çok yakın bulan sanatcı, boya- lan kesin ve dinamik hareket- lerie kullamyor. Renkleri dese- niz ağustos deüsi; sıcak mı sıcak, koyu mu koyu. Biberli yeşil, şehvetli kırmızı. öfkeb' sa- n, mutlu kahve, vesaire... Bir 'sistem' resmi yapıyor Ar- paaoğlu. Önce 'karar', sonra 'uygulama' diye bir şey yok. Resmin yapılmaya başlanmasıy- la birlıkte gebşen süreçler var. Bu süreçler içinde bulunan im- geler, renk armonileri ve biçim Betimlediğı dünya ile kişisel duygulan arasında olgun ve in- celmiş bir denge kurmayı başa- ran Hale Arpaaoğlu'nun re- simleri aslında izahat istemiyor, cevap bekbyor. Bahann ayak- lanmak üzere olduğu şu günler- de cevap da izleyiciden gelecek artık... Türkiye: LaleninAdı' sergisi Paris'te açıldı Kültür Servisi- Lale motifi cev- resinde klasik ve modern Türk sa- nat yapıtlarından oluşan "Tiirki- ye:Lalenin \dı" sergisi, Paris yakınındaki Boulogne-Eüllancourt Belediyesi Kültür Merke/i'nde açıldı. Kalabalık bir davetli grubu- mın katıldığı serginin açılış töre- ninde, Türkiye'nin Paris Büyükel- çisi Tanşuğ Bleda, Türkjye'nin UNESCO nezdinde daimi dele- gasyon başkanı biiyükelçi Pulat Tacar ile Boulogne Belediye Baş- kanı ve Scnator Paui Graziani de ha/ırbulundular. Osmanlı dönemine ait seramik, leksril. desen, halı, bakır, tombak, tahta vs. gibi eserlerle çağdaş yapıtlann biıükte teşhir edildiği sergi nedeniy le çeşitli müze ve ko- leksiyonculardan 300'eyakın par- ça Kültür MerkezTnin iki katlı sa- lonlannda bir ara\ a getirildj. Res- sam Abidin Dino'nun çoğunluğu lale olmak üzere çeşitli çiçek re- simleri bunlann arasında bulunu- yor. Seramik sanatçısı Alev Ebta- aya, Fransız Fotoğraf sanatçısı Unglee ile birlikte daha başka sa- natçılann yapıtlan da sergileni- yor. Sergi liedeniyle Boulogne Be- lediyesi, sergilenen yapıtlann fo- toğraflannı da içeren ve sergiyle aynı başlığı taşıyan son derece ka- liteii bir kitap yayımladı. Sanatlar Birbirine Bakıyor • KültürServisi- Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi tarafından duzenlenen "'Sanatsal Disipbnler Birbirine Bakıyor" başbklı dizi oturumlarsürüyor. Sinema bölümünde dün Arilla Dorsay, Selim Atakan, tîlbe Batum, Gülsüm Karamustafa ve Murathan Mungan biraraya gelerek söylcştıler. Plaşük sanatlar konulu bugünkü oturumu Balkan Naci İslimyeli yönetecek. Oturuma Ayla Algan, Fiiiz Ali, Hulki Aktuiıç, Atıf Yılmaz katılacak. Füsun Akatlı'nın yöneteceğı yannkı oturumun konusu edebıyat. Oturuma E\in İlyasoğlu, Nur Koçak, Cüneyt Türel ve Yavuz Turgul katılacak. 6 mayıstakı İlhan L smanbaş'ın başkanlığında yapılacak müzik konulu oturumun konukian Adnan Çoker, Lale Mansur, Halit Refiğ ve Hihni Yavuz. Tıyatro konulu son oturumda 7 mayıs cuma günü Gencay Gûrün, Bedri Baykam, Mete Sakptnar ve Tomris Uyar katılacak. OturumlarTank ZaferTunaya Kültür Merkezi'ndesaat 16.00-18.00 arası yapılacak. İstanbul Türk Müziği Günleri Kültür Servisi - İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikısi Devlet Konservatuan ile Türk Musikisi Devlet Konservatuan Mezunlan Derneği'nce duzenlenen "İstanbul Türk Müziği Günleri" çerçevesindeki" 21. Yüzyılda kültür ve müzik Sempozyumu" bugün İTÜ Sosyal Tesısleri Konferans Salonu'nunda başbyor. Sempozyumunu Doç. Fikret Değerii Ve Prf. Dr. Necati Gedikli yöneümindeki ilk bölümünde. Dr. Mehınet Gezer "21. Yüzyılda türk Müziği Gündeme nasıl girmebdir", Ayhan San "Türk Müzik Bilimi ve Önemi", Doç. Yatçm Tura "21. Yüzyılda Türk Müziği, Türk Insanmm Gündemine Nasıl Girmebdir". Okan Murat Öztürk Türk "Türk Müziğinde Kırlenme ve 2000'b yıllar" ve Y.Doç Abdullah Uz " Yerel Yönetimler-kültür-müzik İbşkileri" isimlı birerkonuşmayapacaklar. Konferansın Tülin Yakarçelik ve Yavuz Ozüstün yönetimindeki ikinci bölümündeıse Doç. Raif Gülcan " Anaokulu veortaeğitim Kurumlanndaeğıtia müzik meselesi", Doç. Turgut AJdemir "Türk Müziği Alanında gelişmelerde Koro ve Orkestranın yen", Hayriye Abakay "Kültür Bakanbğı-müzik-folklor ibşkılen" ve Attila Sağlam "Çocuk müzik eğıtimı vegeleceğjn Türk Müziği" isimli konuşmalan yapacaklar. Saat 11 'de başbyacak olan konferansa yann da devam edilecek. GS Lisesi'nde saydam gösterileri Kültür Servisi-Galatasaray Usesi lO.Fotoğraf Etkinlikleri çerçevesinde, bugün Galatasaray Lisesı Beyoğlu Bölümû Sosya) Bilımler Laboratuar'ında İsa ÇeKkin "Yeni Çalışmalar" başbklı saydam göstensi gerçekleştirilecek. Yann ise Alberto Modiano'mın " Yaşam", perşembe günü Mimar Sinan üniversitesi Fotoğraf Ana Sanat Dalı Öğrencileri'nin "Ana Tannça'nın Ülkesınde bir Gezinti", cuma günü, YüceJ Tunca'nın "Orta Boy bir Orta Asya Macerasf'ısimb saydam göstenleri görülebilır. Etkinlikler, 10 mayıs pazartesı günü Sefa Llukan ın "gördüklerim", 11 mayıs salı günü Arif Aşcı'nın 'Tibet", 12 mayıs günü Özgen Özgenalin "RüvalarGerçekOlabibrmi" ve 13 mayıs cuma günü Feriıat Atalay ın "3 Mısır" başlıklı saydam göstenlenyle devam edecek. İnsancıl'da sinema fırtması Kültür Senisi- İnsancıl Dergısi'nındüzenlediği "Sinema Fırtınası" başbkUetkinbkleri çerçevesinde bugün, İnsancıl Dergısi Okuma Tiyatrosu Salonu'nda" Züğürt Ağa' fıhni gösterilecek. "Kültür Harekatı" etkinlikler dizısinin altıncısj olan sinema fırtınasında, yann "Fazilet", perşembe günü "Karartma Geceleri", cuma günü "Zincir" filminin gösteriminin ardından yöneünenlerle söyleşiler yapılacak. A> nca Sadık Albayrak, Hıdır Geviş, Tunca Arslan'ın bildiriler sunacağı eıkinbklerin tümü ücretsiz ->ı.:.«gerçekleşörilecek. , Monroe'nun yirmi yıldır bir evin bahcesinde gömölü du- ran fotoğraflan bulunarak bir kitapta toplandı. Monroe'nun gömülü fotoğraflan • Kültür Senisi- Marilyn Monroe'nun yirmi yıldır birevin bahcesinde gömülü duran fotoğraflan bulunarak bir kitapta toplandı veyayınlandı. Monroe'nun sırdaşı olarak tanınan, portre fotoğrafçısı Andreas de Dienes. Monroe öldüğünde 'onubnaz' bir üzüntüye kapıhnış ve onun fotoğraflannı kimsenin sömürmesine izin vermeyeceğine 'yemin ederek' negauflerini evinin arka bahçesine gömmüştü. Yirmi yıl sonra, ölümüne yakın. de Dienes Monreo'nun 'hayaletinin geldığini' ve 'onun yönlendirmesiyle' negatifleri çıkararak, onanm işine giriştiğini iddiaetmişti. Fotograflannyayın haklan Lincon Mint tarafından, de Dienes'in varislerinden üç milyon dolara satın abnıp bir kitap olarak yayınlandı. Yirmi dört ayaraltm kaplama kutusuyla 600dolara satışa sunulan kitabın adı, "Norma Jean'den Monroe". Kitapta Monroe'nun, çoğu daha önce hiç yayınlanmamış 100 fotoğrafı ve aralannda ilk kocası Jim Douherty ve makyajası Whitey Snyder'ın da bulunduğu birçok kişiyle yapılmış röportaj bulunuyor. Bu nadide fotoğraflarda Monroe'nun 19 yaşındaki bir genç kızken dünyaca ünlü bir yıldıza dönüşümü yansıtıbyor. ABD, Kanada, Ingiltere ve Japonya'da satışa sunulacak olan kitap yüz bin adet basıldı. İdil Olcay'dan piyano resitali İSTANBUL(A.A)- Amenka'da yaşıyan Türk piyanisti fdD Olcaj Ülgen, bugün Istanbul'da bir resital verecek. Atatürk Kültür Merkezi KonserSalonu'nundaki resitalde sanatcı. Bach, Beethoven ve Chopin'den eserlerçalacak. 1983 yılmdan beri Amenka'da yaşıyan Ülgen, müzik otoritelerince "geleceğin parlak virtüözü" olarak kabul ediliyor. Ülgen, 1990yıbnda Eastern Michigan Üniversitesi'nde Lisansüstü Müzik İcra Yanşması'nda birina'lik ödülü ve Konçerto Yanşması'nda bir ödül kazandı. Her yıl Akademik başanlan nedeniyle Amerikan Ulusal Dekanlar Listesi'ne giren sanatcı, Eastern Michigan Üniversitesi'nde Piyano icra dabnda masterini biürdi. Erol Akyavaş'ın sergileri Kültür Servisi- Erol Akyavaş uzun süreden sonra İstanbul'da bu ay içinde 4 sergi birden açıyor. Son yıllarda gerçekleştirdiği ve büyük boy tuvallerinden oluşan ilk sergi bugün. Beyoğlu'ndakı Aksanat Kültür Merkezi'nde açılıyor. Enka Vakfı sponsorluğunda gerçekleştirilen ve daha önce 1990 Kasım ayında St.Petersburg Benoise Palace'da sergilenmiş olan "Icons for Icohoclats" adb, plexiglas levhalar üzerineoluşturulmuş imajlardan oluşan sergi ise 7 mayısta Beyoğlu Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde actlacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear