Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4MAYIS1993SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
'Kuralsız yayıntehdit ediyor'• TOBBnin, "Radyo
ve televizyonda yeni
düzen" adlı raporunda
TBMlvrde bekleyen
yasa tasansı sert bir
şekilde eleştirilerek,
" Yasada özerkliğin adı
bile geçmiyor" denildi.
•TOBB raporunda
getirilmek istenen üst
kurul üyelerinin siyasi .
baskılarla yanlış kararlar
alabileceği de savunuldu.
Ekonomi Servisi- Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği Baş-
kanı Yalrnı Erez. Türkiye'de
özel radyo-televizyonlann bir
an önce yasal çerçeveye ve de-
mokratık denetime kavuşması-
nı istedi.TOBB'nin yayınladığı
"Radyo ve televizyonda yeni
düzen'" adlı raporda özel radyo
televızyonlara ib'şkın yasal dü-
zenlemenın gecikmesi nedenıy-
le "Kitle iletişimi alanında kural
tanımayan u>gulamalann, cıd-
di rahatsıziıklar yaratacak bo-
NASIL BİR RADYO-TV DÜZENİ
• Kamusal ve ticari \a> ıncılığın kavnaklar sağlanmalıdır. Özerk
kesinlikle birbirinden a\ nlması radv o-televiz> on kuruluşlarını
gerekir. Kamu > a> ıncıiığı. de> let, v öneten kişiler tek başma sivasal
hükümet ya da herhangi bir kamu İktidar tarafından atanıp, gÖrevden
kunıluşu eli> le \ apılan > a> ıncılık alınmamalıdır.
demek değildir. Kamu \a\ ıncıiığı ^ _ , „ _ . . . . . . ,.
kar amacı gütmeden N apılan • Tekelkşme uzennde dıkkatte
yav ıncılıktır, temel amacı dunılmalı tekeUeşmeyı onle>ıa
bilgilendinnek, düşündürmek, farklı on»«mler alınmalıdır Tıcan radyo
görüslerin aıuaşılmasına, «telemyon ya>ıncılıgı > apacak
öğrenilmesineTardımc, olmak, b l r d e
" ? o k
Ş'^etın tek kışı veya
çoğulcubirtoplumungereklerine kunıluş tarafından kontrol
hizmetetmektir. edılmesıne olanak venlmemehdır.
• Kamusal vavıncılığın kesinlikle Çoğulculuğun sürdürülebilmesi icin
özerk bir statüde düşünülmesi bu alanda \eni kunıluş ve girişimleri
gerekir. Rekabet ortamında yayın olanaksız kılacak düzenlemelerden
yapabibnesine olanak verecek mali kaçınılmalıdır.
DÜNYADA UYGULAMALAR
Dfinyanın bürün ülkelerinde u\ gulanan kurallar,
özel yay ıncılık için de geçerlidir ve > ayıncılığı,
mutlaka kamu çıkarlan açtsından düzenleyen bir
astem vardır.
• Ticari yay ıncılık, kamu v av ıncılığını ortadan
kaldırmtştır. ABD dahil, Avnıpa ülkelerinde kamu
yayıncdığı korunan bir alandır.
• Kimin hangj frekanstan yayın yapacağına
devlet kararvermektedir. Ancakdağıtımı yapan
kunıluş, özerk bir kamu kuruluşıı olarak v ayın
yapmaktadır.
• Frekans kullanmay a talip olanlann önceden
açıkça bdirlenmiş koşullara uymalan zorunhı
kılmmaktadır.
• Koşuliar sadece yapılamayacaklan değil,
asgari düzeyde de olsa yapılması zonınlu noktalan
da içermektedir.
yutlara ulaştığma" dikkat çeki-
lerek. "Televizyon yayıncılığı-
nın sadece bir piyango haline
dönüştüğü. kuralsız televizyon
yayıncıbğırun kışisel çıkar ve
tehdıt aracı haline geldıği" be-
lirtildı. Raporda. getirilecek
yasal düzenlemeyle. kamu ve ti-
cari yayıncılığın kesinlikle bir-
birinden aynlması, kamusal
yayınahğın özerk bir statü için-
de düşünülmesi ve tekelleşmeyi
önleyici önlemler getirilmesi is-
tendi.
Ankara Üniversitesi İletişim
Fakültesi Gazetecılık Bölümü
Başkanı Prof. Korkmaz Alem-
dar ve Orta Doğu Teknik Üni-
versitesi İktisadi ve Jdari Bitim-
ler Fakültesi Kamu Yönetimi
Bölümü Başkanı Doç. Raşit
Kaya'nın hazırladığı "Radyo
ve televizyonda yeni düzen"
adlı çahşmada, radyo ve televiz-
yon yayıncılığında dünya dene-
yi ve Türkiye'deki arayışlar
incelendi. TBMM Genel Ku-
rulu'ndan geçmeyi bekleyen.
radyo ve televizon yayınlannda
devlet tekclinin kaldınlmasma
yönelik anayasa değışikliği ve
Meclis'te grubu bulunan parti
temsilcilerinin üzerinde çalıştığı
radyo-televizyon yasa tasansı-
nın eleştirildıği raporda "Tasa-
nnın özerkliğin adını bile an-
madığı" belinilerek şöyle denil-
di: "Radyo-televizyon yayıncı-
lığı alanında olağanüstü ve
ahşılmadık yetkilerle donatıl-
mış bir üst kurul oluşturulmak-
tadır. Bu kurulda görev yapa-
cak kişilerde "Devlet memuru
olma niteliği' dışında hiçbır
özellik aranmaması ilk bakısıa
doğal gelebilir. ama yaş smın
da aranmadığına göre konular-
la hiç ilgısi olmayan kişilenn
siyasal partilerin beklentilerine
yanıt vermek üzere Kurul'a se-
çilmelerine ne engel olabilecek-
tir? Böyle bir yüksek kurul, ya
siyasal partilerin etkisinde kala-
cak. ya da kendisine yol göste-
recek, danışmanhk yapan sek-
reteryasının yönlendireceği bir
kurul olacakur."
Yasal düzenlemeyi gercekteş-
tirmek üzere ortaya konan me-
tinlerin yeterli olmadığı belirti-
len raporda "Aceleyle yeni ve
aşılması güç sorunlar yaratmak
yerine. kalıcı, tutarh bir yayın-
alık sistemi arayışının" sürdü-
rülmesi gerektiği üzerinde du-
ruldu.
dapazarı
Ozel radyolar
'konuşuyor'
vali susuyor
• İki özel radyonun yayınlanru
sürdürmesini konu alan haberimize
"Mahvoluruz" şeklinde tepki gösteren
Adapazan Belediyesi yetkılileri bu kez
ağız değiştirerek konunun valinin
yetkisinde olduğunu söylemeye
başladılar. Vali ise sessizliğini
sürdiirüyor.
Yurt Haberteri Servisi - Süper FM ve Metro
FM adlı özel radyolann yasağa karşın yayınlan-
nı sürdürmeleri Adapazan'nda günün konusu
oldu. Adapazan Beledıyesi yetkilileri daha önce
ikı özel radyonun yayınlannı sürdürmeleri habe-
nnin basında yer almasının kendilerinin "mah-
volmalan"na neden olacağını beürtirken şundı
ağız değiştirerek yetkinin valilikte olduğunu vur-
guluyorlar. Adapazan Vahhği özel radyolann
yayını konusunda sessiz kalmayı sürdürüyor.
Adapazan muhabırimiz tlan Uygun'un habe-
rine - göre Ulaştırma Bakanlığı Telsiz Genel
Müdürluğü'nün 15 mart genelgesiyle yayınlan-
na son \erilen özel radyolardan ikisi Adapazan'-
nda yayınlannı "sessiz sedasız" sürdürüyor.
Süper FM ve Metro FM, belediye tarafından
M.B.I Reklamalık ve Filmcüik AŞ'ye tahsisedi-
len alanda 86 metrelik antenleriyle yayın yapı-
yor. Önceki gün konuyla ilgıh olarak gazetemız-
de yer alan "Özel Radyoya Korsan Izin" başlıklı
haber üzerine Süper FM ve Metro FM radyola-
nnın yayınlannı sürdürmelefı Adapazan'nda
"yasal sorun" oldu. Vatandaşlar, "Tüm Tür-
kiye'de radyolar kapalıyken, bu iki radyo yayın-
lannı nasıl sürdürüyor" derken, haberimiz üzeri-
ne Sakarya Belediyesi ağızdeğiştırdi. Adapazan
Belediyesi "Basın v e Halkİa İbşkiler Müdürü Suat
Duymaz, "Bu konuyla ilgili tesislerin kapaübp
kapatılmaması vilayetin izninde olan bir olay.
Istanbul ve Türkiye'de nasıl yapıldıysa aynısı
Adapazan'nda da yapılmabydı. Bizimle ilgisi
olan bir olay değildir " dedi.
Basın ve Halkla tlişkiler Müdürü Suat Uymaz
daha önce ise "'Interstar'Ia ne güzel program an-
laşması yaptık. 5 programlık bir haber paketimiz
var. Onu yayınlamazlar. Eğer bu haber çıkarsa
mahvolunız" demişti.
Adapazan'nda yayınlannı sürdüren iki özel rad-
yonun yasal durumuyla ılgıli belırsizlik sürerken
Vali Erdınç Büyükakabn ve Belediye Başkaru
Ünal Ozan'ın sessiz kalmalan dikkat çekiyor.
Radyolar yasak deliyor
Anadolu Ajansı'nın haberine göre Bursa'-
da adlanru açıklamayan 3 radyo istasyonu
müzik ağırlıkb yayın yapıyor. Bir radyo yetki-
lisi, "Ankara'daki yöneticilerimiz kendi dert-
lerine düşünce, özel radyo ve televizyonlarla
ilgili yasanın çıkarüması işi tavsadı. Bu boş-
luktan yararlanan radyolar da yayımlanna
başladılar" dedi.
Kaçamak yayın
Kjsa adı BRT olan Bayrak Radyo Televız-
yonu, merkezını Kıbns'ta göstererek kısıtlı
saatlerde de olsa yayın yapıyor. BRT Adana
ve cevresinde çeşitü haber programlar, açık-
oturumlar ve eğlence kuşak programlannın
yayınmı gerçekleştiriyor.
Istanbulludiinsiseyine testimoldu• Dün sabah saatlerinde bastıran yoğun sis deniz trafiğini
yine allak bullak etti. İnsanlar saatlerce iskelelerde
bekledi. Bir an önce işine gitme telaşıyla motorlara
dokişanünsanlar birbirini ezdi.
tstanbul Haber Servisi - İstanbul.
dün sabah saatlennde yine sise yenik
düştü. Vapurlar çahşmadı. insanlar
uzun süre iskelelerde bekledi. tşlerine
gec kalmak istemeyenler, küçük mo-
torlara salkım-saçak doluşarak, deni-
zin ortasında alabora olmayı göze
aldı. İskele salonunda. uzun süre kala-
babk ve havasız ortamda bekleyen bir
kişıkalpknzigecırdı.
Anadolu YakajSi'nda oturup da,
ötekı yakaya ışc. okula ya da gezrneye
gitmek üzere evden çıkanlan, dün sa-
bah iskelede kötü bir sürpriz bekliyor-
du. İskele önünde.daha önceleri de
"'yoğun sis nedeniyle vapurterçabşmı-
yor" anonsu duyulduğnnda neyapilı-
yorsa onlar yapıldı. "Acımasız" pat-
ronlann çalışanlan ve randevulanna
geç kalacaklannı anlayanlar, telefon
kulübelerinin önünde uzun kuyruklar
oluşturdu. Beklemeyi göze alamayan
"cesur" insanlar. "yaşamlan pahası-
na" iğne atsan yere düşmez kalababk-
taki motorlara binmek için birbirlenni
ezdi.
Yapılacak tek bir şey vardı: Bir ga-
zete alıp. iskele önünde ayakta dura-
rak. okumak.
Sonra vapurlar çalışmaya başlar gi-
bi oldu. Kalabalık, iskele önünde
kalkmaya hazır bekleyen vapurlara
hücum etti. Ezilmeyı göze alamayıp.
bıraz ağırdan alanlar salona gırdiğın-
de, ne gelen ne de giden vapur vardı.
Sabırla beklemekten başka çare \ok-
tu. Çünkü iskelenin dışına çıkmak, bir
türlü azalmayan kalabalık nedeniyle
mümkün değildi. Saat 10.30'du. B'ir-
den önlerden bir ses duyuldu: "Dok-
tor var mıT Önce birinin havasızlık-
tan ve sikışıklıktan fenalık geçırdiği
sanıldı. Ama iş daha ciddiydi. Bir yol-
cu kalp krizi geçiriyordu. İskele me-
murlanndan. vapur yanaşıp. boşal-
madan asla açılmayan salon kapılan-
nın açılması ve ambulans çağnbnası
istendi. 5-10 dakika sonra "hareket
memuru salon kapısıru açınız" anon-
su yapıldı. Ama hareket memuru bu
anonsu ciddiye almadığından olacak,
kapılar bir türlü açılamıyor, kalp krizi
geçıren kişi açık havaya cıkarülamı-
yordu. Yolculann arasıhdâ "kjâp.ılan
kıralım" diyen "anarşistler" de.yardj-
Neden sohrâ kapı açıldı ve hasta dışah
çıkanlabildi. İskele önünde kafp krizi
geçiren hastayı almak üzere bekleyen
ambulans filan yoktu. Zaten olsaydı
kalp krizi geçiren hasta belki de şaş-
kınlık ve sevinçten ölebilirdi. Taksi
sürücüleri hastayı, araçta ölür korku-
suyla almak istemediler. Ve o sırada
gercekten bir mucize oldu. Hızır Acil
Servisi'nin ambulansı tesadüfen cad-
deden geçiyordu. Araç durduruldu.
hasta içine yerleştinldi ve hastaneye
götürüldü.
Çocuklar GülhaneVe akın etti
Magazin / TV Servisi - Geleneksel Gülhane Etkinlikleri kapsamında
"Çocuk Fcsrivali" dün başladı. Sabahın erken saarlerinden itibaren, İs-
tanbul'daki anaokııllan, ilk ve ortaokullarua oku>an öğrencflerin Gûliane
Parkı'na dofanasıyla, park gerçek bir çocuk şenliğine dönüştü. Okul-
lar; bandolan. halk oyunları ekipleri, dans gruplan ve diğer göstenleri ile
parkın ber köşesine dağılarak gösteriler yaptılar. Volkan Severcan ve
Gönül Gökmen'in sunuculuğunu > aptığı çocuk gösterisi ise. çok sayıda
okulun kendilerine a\ rılan süreleri aşmaları sonucu programda aksama-
lara yol açtı. Daha sonra Okay Temiz ve Ritim Gnıbu'nun, ülkemizde
ilk kez düzenlediği çocuklar ile birlikte v aptığı ritm şov ilgiyle izlendi.
(Fotograflar: İBRAHİM GÜNEL)
ARAYIŞ
"Mıııııcıı, tam PKK-mafya ba^anüsım aıılatıyonlıı ki...
• Bir süre önce katledüen yazanrmz Mumcu adına Muğla'da
düzenlenen "Laik Cumhuriyet ve Demokrasi" panelinde konuşan
Prof. Uğur Alacakaptan "Cnmhuriyet'e ve laikliğe yönelik
hareketler karşısında 'ordu var ya' demekten de vazgeçin arük.
Laiklik, demokrasi savunulacaİcsa siz savunun" dedi. Panelde
konuşan yazanmız Şükran Ketenci, Mumcu ve Özal'ın cenazesini
karşılaşürdı. Ketenci, "Bir cenazede çağdaş ittifak, öbür cenazede
arabesk ittifak vardı" dedi. •
ÖZCANÖZGÜR
MUĞLA - Muğla'da Uğur Mumcu
anısna düzenlenen panelde, Mumcu ile
Curnhurbaşkaru Özal'ın cenaze törenle-
ri karşılaşünldı. Gazeteci-Yazar Şükran
Ketenci, "Bir cenazede çağdas ittifak,
öbür cenazede arabesk ittifak. fkisinden
birisini seçin" dedi. 100 günde hala katil-
leriı bulunamaması da eleştiribrken, İs-
tanbul Barosu Başkanı Av. Turgut
Kazuı, Türkiye'de bir "laik-Müslüman
çatajması" yaratıbnak istendiğini savun-
du. "Böyle bir oyuna karşı uyanık ola-
brn" dedi.
Nuğla Barosu tarafından düzenlenen
"Lak Cumhuriyet ve Demokrasi" ko-
nulı panelde, Ortadoğu'da Sevr benzeri
olururnlar yaraubnak istendiği, Irak ve
Türkiye'deki operasyonlann ardmdan
sıranın Iran'a geldiğı ve bir yandan
Türk-Kürt miUiyetçiîıği, bir yandan da
2. Cumhuriyetçılerle şenatçılann laik
cumhuriyete saldınlan ile bu oluşumlara
yardıma olduklan belirtildi. Paneb yö-
neten Muğla Barosu Başkanı Av. Birdal
Ertuğnıl, terörün laikbği ve demokrasiyi
hedef aldığına işaret ederek "Laik toplu-
mu yaratmadan laik cumhuriyeti yaşa-
tamazsmız" dedi. Av. Ceyhan Mum-
cu, Muğla Valisı Dr. Lale Aytaman ile
Türk mılletinin Türkiye'de ve uluslara-
rası düzeyde gurur duyduğunu belirte-
rek "Ama Cemalettin Kaplan Efendi'-
nin İran'dan kopya ettiği anayasanın 41.
maddesi, abşvenş gibi şenatın cevaz ver-
diği ıhtiyaçlar ve hac gibı kadınlar için
müsaade edibniş toplanülar hancinde
kadınlar erkeklerle toplanamaz dıyor.
Şu toplantıda bile ben sizlerle, Sayın VaK-
miz ile bırükte Kaplan'a göre şimdiden
hep birbkte cehennembk olmuş durum-
dayız. Kadınlanmız bu adamlann yaz-
dıklannı mutlaka okumahlar" dedi.
Konuşmasında- Mumcu cinayetinin
katillerinin bulunamamasını da eİeştiren
Av. Ceyhan Mumcu, "Ben içimden hep
halkımıza soruyorum, daha önceleri ne-
relerdeydiniz? Bu tür paneüerle Uğur
Mumcu putlaşürümamah. Niçın öldü-
rüldüğü sorgulanarak bundan yarar
sağlanmab" d&yerek şöyle devam etti:
"TBMM'nin görevi başta yaşama
hakkı ohnak üzere, Türkiye'de olup bi-
tenlerin üstüne, npkı Ulusal Kuıtuluş
Savaşı'nı yapan TBMM'nin yaptığı gibi
radikal biçimde gitmek olmahdır."
Uğur Mumcu'nun zaman zaman din-
siz, zaman zaman cuntacı, zaman zaman
ahlakçı. zaman zaman MİT, CIA ajanı
olarak nitelendirildiğini, onu değişik ne-
denlerle kızmış, eleştirmiş, en acımasız
biçimde yargılamış olanlann, yüz binle-
rin cenazesinde yürümüş olduğunu be-
brten gazeteci-yazar Şükran Ketenci,
"Biz insanlann dinsine vermedığimiz
değeri ölüsüne veririz" diyerek Mumcu
ve Özal'ın cenazelerini karşılaştınrken
şöyle konuştu:
"Mumcu"nun cenazesinde yürüyen
yüz binler suskunluklannı, utançlannı
yenme ve kendi geleceklerinin kaygısını
taşıyan dürtüyle yürûdüler. Orada bir
demokrasi ittifakı vardı. Bir başka cena-
ze töreninde de ittifak vardı. 2. Cumhu-
riyet ile şeriat savunuculannın ittifakı
vardı. Papatyalarla türbanblar, bando
ile bando sussun diyenler, globalleşme
diyenlerle şeriat diyenler yan yanaydı.
Bir cenazede çağdaş. ittifak, öbür cenaze-
de arabesk ittifak. Ikisinden birisini se-
çin."
Uğur Mumcu'nun katb kadar soruş-
turmasının da karanbkta kaldığına dik-
kat çeken tstanbul Barosu Başkaru Av.
Turgut Kazan, MHP Genel Başkanı Al-
parslan Türkeş'in de çelenk gönderdiği
panelde, "Mafya-MHP Uişkisini en ı>i
şekilde bebrledi. Bulgaristan'ın sılah ka-
çakçıhğmdaki rolünü ortaya serdi. Baa-
lan gibi ilenciliğıne zarar rru gelir diye
düşünmeden her türlü teröre karşı çıktı.
O yüzden eleştirildi. Tam PKK-mafya
ilişkisini anlatıyordu, katledildi" diyerek
şunlan söyledı:
"Cenaze kalkarken. Arabistan Yan-
madası'ndan en yetkili ağız 'derdest'
dedi. Hani derdest olanlar nerede? Tür-
kiye'de bu- 'laik-Müslüman' çatışması
yaratümak isteniyor. Böyle bir oyuna
karşı uyanık olmahyız."
Laiklığin ithal edümiş bir şey obnadı-
ğını söyleyen Prof. Uğur Alacakaptan da
laiklik olmadan demokrasinin olamaya-
cağını, laikliğin dinsizlik olmadığjm,
dinsizbkle birükte her türlü dme a>Tu an-
da özgürlük tanıyan bır düzen olduğunu
vurgulayarak şöyle dedi:
"Laiklik dinsizlik, devlet dinsiz diyor-
lar. Devletin dini olur mu? Laiklik ithal
mah bır şey değildir. Atatürk ve arka-
daşlan, laikbği, bugün bazılannın yapn-
ğı gibi Batı ülkelerine şirin göriinmek
için getirmedi. Gerekb olduğu için getir-
dı. Cumhuriyet'e ve laikliğe yönelik ha-
reketler karşısında 'ordu var ya'
demekten de vazgeçin artık. Laiklik, de-
mokrasi savunıüacaksa siz savunun.
Her zaman orduya güvendiniz, başka
türlü oldu. Ordumuz kurtuluş savaşı
vermiş bir ordu. Bırakın o asli görevüıi
yapsın. Topla. tüfekle şeriata karşı mü-
cadele verilmez. Oy sandığına sahip çı-
kın. Kadınlar lütfen siz de sıyasete kaü-
bn."
TOKTAMIŞATEŞ
Bir Yaşam ve Alın Teri
Başbakan Sayın Süleyman Demirel Çankaya ya çıka-
cak gibi görünüyor Ne diyelim, hayırlı olsun. Aslında
tüm yaşamı boyunca "üreten" bir insanın, cumhurbaş-
kanlığı gibi siyasal geleneğimızde "pasif" bir makama
heves etmesinin ardında, elbette bızim bilmediğimiz, bi-
lemeyeceğimiz psikolojik nedenler vardır. Ancak bana
öy[e geliyor ki; eğer Sayın Demirel siyasal haklarla ilgili
1987 Referandumu sonrasında gönlünde yatan arslanın
Çankaya olduğunu çıtlatsaydı, sanırım "kırk yıllık karde-
şi" olduğunu ancak vefatından sonra öğrendiğimiz Sa-
yın özal. buna pek karşı çıkmazdı. Ve Türkiye'nin son
beş-altı yıllık siyasal yaşamı da buncaçalkantıyla sarsıl-
mazdı.
Bizim kuşak Sayın Demirel'in "barajlap kralı" olduğu-
nu pek hatırlamaz. Tabiri caiz ise, Sayın Demirel'in gün-
delik yasamımıza girm^si, Adalet Partisi Büyük Kong-
resi'nde ABD Başkan Yardımoısı'yla el sıkışırken çektir-
diği bir fotoğrafı dağıtarak, genel başkanlık yarışında
Sadettin Bilgiç'i yenmesiyle başlamış, Urgüplü hüküme-
tinde başbakan yardımcılığına gelmesiyle de, Sayın
Demirel siyasal sohbetlerimizin tuzu biben olmuştu.
Ürgüplü hükümeti, ismet Paşa'nın zoraki destekli
azınlık hükümetinin düşürülmesiyle kurulmuştu. Inönü
başbakan olarak gittiği ABD'de. başbakanlıktan düştü-
ğünü öğrenmiştı. O zamanki öğrencı örgütlerinin bir kıs-
mı da bu düşürülmenin "kökü dışarıda bir oyun" olduğu-
nu ileri süren bir bildiri yayımlamış ve alışılmış olduğu
üzere Atatürk'e şikayet etmişlerdi. Bildirinin altındaki
imzalardan biri de benimdi. Kimı zaman bırıleri bizi "kö-
kü dışarıda olmak"la suçlardı, kimi zaman da biz "birile-
rini".
Ama bu bildiriden sonra Türkiye Milli Talebe Federas-
yonunun devletten aldığı ödenek konusunda Ankara'ya
gittiğimizde, Cihat Bilgehan bu bildiriyi burnumuza
uzattığında ve "Buradaki İstanbul Üniversitesi Talebe
Birliği Kongre Başkanı Toktamış Ateş hanginiz? ' diye
sorduğunda epey sıkılmıştım. Ve doğrusu hükumet öde-
neğini de kısmamışlardı.
Bir zamanlar caddelerde "Morrison Süleyman" dtye
bağıran da bizdik, 12 Martsonrası "Beyin Hükümeti'ni"
devrimcılik adına onaylayan da. "Onbirler'in istifasıyla"
12 Mart'ın ne olduğu ortaya çıktı ama, biz bunu anlamak-
tageçkalmıştık.
1970-1980 arası 1. ve 2. Milliyetçi Cephedönemlerinde
Demirel'de 1971 öncesinin "hoşgörüsü " kalmamıştı. Bir
zamanlar "yollar yürümekle aşınmaz" diyen Sayın De-
mirel, öğrencilerin arasında kamplaşmayı körüklemiş
ve meydana "ülkücü gençlik'i sürmüştü. Sırasında ve
gereğınde polis bunlara fazlasıyla "arka çıkıyordu",
ama, genelde arka planda kalıyordu. Ancak 1961 Anaya-
sasının getirdiği özgürlük ortamı içınde, toplumdan ge-
len talepler frenlenemıyordu. Kaldı ki tek başına iktidar
olamasalar bile, 1973 ve 1977 seçimlerini sosyal demok-
ratlaralmışlardı.
1979 sonlarında beş ilde boşalan milletvekıllikleri için
yapılan bir "kısmi seçim" Demırel'e gene başbakanlık
yolunu açtı. 24 OcakKararları, o dönemde açıklandı. öz-
gürlükçu demokrasi koşulları içinde böyle bir istikrar
programının uygulanamayacağını Sayın Demirel nasıl
düşünemedi, hala aklım ermez. Ve kendi tabiriyle "se-
yirciyi tribunden sahaya çekmek isteyen" Sayın Ecevit'-
in feryatları sürerken, 12 Eylül'de "birileri düdüğu çaldı"
ve maç bitti.
Kırnir hekimler ve ruhbtlimcller "insanlar kırktndan
sonra değişmezler" diye konuşadururken; Demirel,
HamzaköyyadaZincırtX)zan'dayeniden 1971 öncesihîrt
Demirel'i oldu. Hatta demokrasiye olan yaklaşımı "hoş-
görülü olma" özelliğinin de ötelerine giderek, bir tür
"demokrasi savaşımcısı", "demokrasi mücahidi" oldu.
Ve 1987 sonlarından itibaren, elınde fötr şapkası, yıllar-
dır horlanan insanların "baba'sı olarak miting meydan-
larına çıktı.
Sayın Demirel'in Sayın özal ve partisi hakkında o dö-
nemde söylediklerine değinmeyeceğim, bunlar ileride
ele alınır. Ancak şunu belirtmek boynumun borcudur ki;
Sayın Demirel'in babalığına pek güvenmemekle birlik-
te, demokratlığına çok yerde kefil oldum. (Şimdi başta
Emre Kocaoğlu olmak üzere kımi dostlarım, bu kefaleti
burnumdan getirmeye başladılar bile.)
Bu da böyle bir yaşam işte... Eğer Sayın Demirel, Çan-
kaya'ya ulaşabilirse; sanıyorum kendini, çok sevdiği
okumaya-yazmaya biraz daha verecektir. Bundan da ki-
mi yararlar sağlanabilir.
Aslında Sayın Demirel, otuz yıldır "haşır-neşir" oldu-
ğumuz bir siyasal kavga sonunda yorulmuş da olabilir
ve bunu da anlayışla karşılamak gerekir.
Ancak 1987de "kendim için bır şey istıyorsam namer-
dim" sloganıyla yola çıkıp; 1993te "bu iş başıma kalı-
yor" gibısinden, doğru olmadığını herkesın bildiği bir
sloganın ardına sığınması pek hoş olmuyor.
Hele geçenlerde Çankaya'yaçıkma hakkının gerekçe-
si olarak. "ülkenin her karışında alın terinin olduğunu"
ileri sürmesi, hiç hoş değildi. Zira çayırlarda güreş atan
karakucak ve yağlı pehlivanlarımız ülkenin dört bir ya-
nında sadece alınlarından ter dökrnez, her bir yanların-
dan ter akıtırlar. Şimdi aynı gerekçeye dayanan siyasal
taleplerie ortaya çıkarlarsa, başta Sayın Demirel, hepi-
miz çok zorda kalırız.
Gazeteci Sıvaslıyan öldü
• Haber Merkezi-
Gazeteci yazar Hagop
Sıyasbyan
yakalandığı
hastahktan
kurtulamayarak
önceki gün yaşamını
yitirdi. 1922>ılında
Tokat'tadoğan
Sıvasbyan uzun yıllar
Türk-Ermeni
basmmda görev aldı.
Çeşitli gazetelerde yazı
işleri müdürlüğü vapan
Hagop Sıvaslıyan 1967 yıhndan beri kendi gazetesi olan
"Bayraktar" gazetesini yayınbyordu. Sıvaslıyan Türk-Ermeni
sonınu ile ilgili olarak birçok sempozyuma katılmıştı.
Vatandaşlıktan çıkanlar
•ANKARA (AA) -1131 kişiye vatandaşbktan çıkma izni
verildi. Konuya ilişkin Bakanlar Kurulu karan Resmi
Gazete'nin dünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Söz konusu izin, Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun 20.
maddesine göre verildi. Madde; reşit olan. askerliğini yapan ya
da yapmış sayılanlardan,herhangi bir nedenle yabancı devlet
vatandaşlığı kazanan veya başka bir devlet vatandaşlığını
kazanacağına ilişkin inandıncı belırtiler bulunanlann,
Bakanlar Kurulu karanyla Türk vatandaşhğından çıkmasına
izin verilmesini hükme bağlıyor.
Doktorlar AIDS tehdidi altmda
• ANKARA (ANKA)-Sanlık ve AIDS gibi bulaşıcı
hastalıklar, risk grubunda bulunan kişilerin yanı sıra bu tür
hastalarla sık sık karşı laşmak durumunda olan cerrahlan da
tehdit altında bırakıyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde
yapılan araştırmalar. Amerikalı cerrahlann yüzde 40'ının
yaşamlan boyunca sanlık mikrobuvlaenfekte olduklannı
ortay» koyarken. yü/de4'ünün de taşıyıcı durumuna duştüğü
bclırlcndi.