17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 AâUSTOS 1992CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Kurtuluş'un çekifflisûpüyor İSTANBL L(AA>- Yapımı TRTtarafından gerçekleşürilen "Kurtuluş" dizisinin çekimleri sürüyor. İstanbul'dan Anadolu'ya geçişin anlatıldığı sahneler. 3 günlüğüne kiralanan gemiyle BogazçıkışıveŞne açıklannda çekiliyor. Dtanin yapımcısı Mehmet Şen, çekim için kiralanan Mehmet Kaptanoğlu adlı geminin tarihe uygun hale gelmesi için bacasırun değiştirildiğini, halatlannın boyandığını ve zamaruna uygun dekore edildiğini bildirdi. lakan , msoy'un laşarısı Kültür Serv isi- Genç Kemancı Hakan Şensoy 25 haziran2J lemmuz tarihleri arasında İtalya'da bir turne yaptı. Şensoy. Stefania Giovenetti'nin piyanosu eşliğinde birde yanşmaya katıldı. SanBartalomeoda yapılan uluslararası Rovere d'OroOda Müziği Yanşması"nda"Duo"(İkili) olarak dördüncülük kazanan sanatçı lar eylülayı için de yeni bir turne anlaşması yaptılar. "Corriere Adriatico" gazetesinin 15 temmaz tarihli sayısmda yer alan eleştin yazısında "Hakan Şensoy enstrümanı adeta kendi lisanı gibi kullanmakta v e dinleyiciy le bu şekilde ileiişim kurmakta. Yeşilköy Halk Dansları Festivali •KültürServisi-5 kez düzenlenen Uluslararası Yeşilköy Halk Danslan Fcstivaü bugün başhyor. 3 gün sürecek olan uluslararası festivalin sponsorlan arasında her yıl olduğu gibi Marshall da yer aldı. Fesüvale Bulgarisian, Abaza Cumhuriyeti.KKTC, İspanya, Makedonya, Türkmenistan ve Beyaz Rusya folklor ekipleri kaüiyor. Yeşilköy Belediye Parkı'ndaki gösterüer ûcretsız. Nâzım'dan İsveç'e Barış Diploması •ERGANİ(Cumhuriyet)- Dün>aca ünlii ozanımız NâzımHikmet'inl959 yılında İsveç Banş Komitesi"ne. o sırada jüri başkanı olarak görev yapiığı Dünya Banş Konseyi (World Peace Council) adına bir "Banş Diploması" verdıği öğrenildi. Nükleer Savaşa Karşı Hekimler DerneğTnin(NÜSHED) yayın organı olan "Son Reçete" adlı bültenin geçen hafta çıkan 22. sayısındaki bir habere göre Nâzım Hikmet ve Dünya Banş Konseyi'nin o tarihteki yöneticilerinden olan ve ülkemizde "BilimlerTarihi" adlı iki ciltlik çalışmasıyla tanınan İngilizkökenli bilim adamı'John D. Bernal'in birlikte imzaladıkları "Banş Diploması". İsveç Banş Komilesi'ne. "..savaş yıllannda İsveç'in bloklar dışı konumu nedcniyle önemli bir rol oynaması" ve İsveç Banş Komitesi"nin banş konulu başanlı etkinlikleri gerekçesiyle veriidı. Buolay. 1960'h yıllann Dev-Genç kökenli eylemcilerinden olan ve halen yaşamını sürdürdüğü İsveç'te Banş Komitesi'nde çalışmakta olan Yusuf Küpeli'nin yaptığı bir arşiv araştırması sonucu ortaya çıktı. Mictosoft Windows 3.1 DOS5.0 2.0 ForVVİndo^ 4 . 0 ForWindows J 3 . 0 .For\Vindows \ V 0 r k S 2 . 0 ForU'indou* Office Set 2.0Forwin DĞER ÛKÛMLER İ<!N ASAT1H1Z VTSA/MASTER/EUROCAKD İ t f İ(1)338 0102-346 85 Irkçılıkla büyüyen hüzünlü trompet: Milton Batiste... Doğum ile ölüme dair her şeyi anlatırız • 1920'lerin ortalannda da bugünkü Olympia Brass Band'in kurucusu olan Harold Dejan bu deylerle aynı toplulukta çalışma şansına sahip ol- du. Barry Martin adında genç bir adam caz davu- lu çalışmak üzere New Orleans'a gelmişti. CEM YEGÜL New Orleans Brass Band ge- leneğini sürdüren Olympia Brass Band'in en eski müzis- yenlerinden Milton Batiste ile bir söyleşi. - Biliyorum. Olympia Brass Band'inhikâyesinikısaca anlat- mak imkânsız. Yine de bir dener misiniz? - İlk Olympia Brass Band 1883"te Keppera Kardeşler ta- rafından kuruldu. Caz tarihinin köşe taşlanndan biri olan bu Brass Band'den 1900'lerin baş- lannda King Oliver, Kid Ory. Louis Armstrong gjbi devler geçti. 1920'lerin ortalannda da bugünkü Olympia Brass Band'in kurucusu olan Harold Dejan bu devlerle aynı toplu- lukta çalma şansına sahip oldu. - Daha sonra da > asaklar dö- nemi, dans salonlarının kapatıl- ması ve II. Dünya Savaşı geli- yor. - Evet. Savaş sonrasında da ordu bandolannda çalan genç müzisyenler cazı yeniden can- landırmaya başladılar. Harold Dejan da bunlardan biriydi. Caz yeniden hayatın bir parçası olmaya başlamıştı. Zannedıyo- rum 1956'ydı: Barry Martin adında genç bir adam caz davu- lu çalışmak üzere Nevv Orle- ans'a gelmişti. Cır Fraizer'dan dersler alırken. Louis Nelson. Harold Dejan ve Humphrey Kardeşler ile tanıştı. Dejan ona 1952 yılında Louis Nelson, Lo- vis Cortrell ve Cır Fraizer ile yaptığı kayıttan bahsetti. An- cak kaydı yapan topluluğun bir ismi yoktu. Barry Martin, Ha- rold Dejan'a Olympia Brass Band'i isim olarak önerdi. İyi fikirdi... Böylece Dejan"s Olympia Brass Band adını bulmuş oldu. - Bildiğim kadarıyla o sıralar- da birkaç Brass Band daha var- dı. - Evet. Exelcior Brass Band... - Peki siz ne zaman katıldınız topluluğa? - 1955'te. Dejan'ın trompet- çisi hastalanmıştı. Mardı Gras sırasında bir trompetçiye ihti- yaçlan vardı. Ben de boşluğu doldurdum. - Nev* Orleans'ta her köşede ve her anda mü/ik »ar. Siz Ol- ympia Brass Band'in müziğini nasıl tanımlayabilirsiniz? - Doğum ile ölümü anlatınz. Ve bu ikisinin arasındaki her şe- yi! - Siz Brass Band geleneğini yaşatmaya çalışırken, bir taraf- tan da Sun Ra. David Murray, Henry Thrcadgill gibileri de Big Band geleneğini yaşatmaya ça- lışıyoriar büyük zorluklarla. Onlar hakkııida neler düşünü- yorsunuz? - Çok saygı duyuyorum. Bu- nu yapab'ilmek için büyük inanç. aşk ve saygı olması gere- kiyor derinlerde bir yerde. - Peki. Bugünün diğer Brass Band'leri hakkında neler diişü- nüyorsunuz? Örneğin Rebirth Brass Band \eya Dirty Dozen Brass Band gibi? - Güzel. Kendi sesleri var. Onlarda Brass Band geleneği- nin yanı sıra Theleonious Monr ve Charlie Parker'ın ctkilerini de görebilirsiniz. Rebirth Brass Band'i ben başlattım diyebili- rim. - Peki sizin etkilendiğiniz isimler kimler? - GlitTord Brown. Sonra am- cam Robert Davis. Alvin Al- lorn, VVallace Davenport, EmeryThompson gibileri. - Ya Lee Morgan? - Tabii Lee Moraan. Sonra Dızzy Gillespie, That Jones. "Hot Lips" Page'i dc unutma- mak gerek. - Peki, yeni nesil trompetçiler hakkında neler düşünüyorsu- nuz? Örneğin \Vynton Marsaris gibi. - VVynton'ı takdir ediyorum. Elimdebüyüdüdiyebilirim. Ba- bası Ellis'i çok iyi tanınm. VVynton çok teknik bir caz trompeıçisi. Lee Morgan, Mi- les Davis ve Dizzy Gillespie gibi çalmaya çalışıyor. Ancak kendi sesi yok. Taklit ediyor. Daha ruhlu çalmayı zamanla öğrene- cek. - Bir de Miles Davis hakkında fikrinizi alayım. - Miles'in ılk kayıtlannı beğc- niyorum. Sonra sapıttı. 6-7 no- ta çalıp işi topluluğuna bırak- maya başladı. "Jazz Rock " bile değıl "Hard Rock" gibi bir şey çıktı ortaya. - Söz "Rock v> tan açılmışken, Kiss, The \\ ho gibi "Rock" top- luluklarının konserlerini aç- tığmızı bilmiyorum. Nasıl bir tecrübeydi bu? - Aslında bu topluluklann isimlenni oğlumdan öğreniyo- rum. Çok kalabalık tecrübeler- di bunlar. New Orleans gelene- ğini geniş kitlelere ulaştırabil- mek için iyi fırsatlardı. Bunla- nn vanı sıra Count Basie, Duke Ellington, Sarah Valighan ve Ramsey Lewis gibileriyle de de- falarca çaldık. - Cazın geleceğini nasıl görü- yorsunuz? .- Göremiyorum. Çok zor. Bilmiyorum. Ama cazın ölmesi imkânsız. Kökleri çok sağlam. - Bu sağlam kökleri şiddete davaiı ırkçılık bile söküp ata- madı. • - Evet. müzik çok kuvvcth. Irkçılıkla büyüyen bir çocuk olarak o kadar çok acıya şahit oldum ki. 1940'larda. 50'lerde. Hatta 60"larda beyaz kulüpler- de. be>az seyirciler önünde per- delerin arkasında çaldtğımız za- manlar oldu. Çok yol kateuik. Irkçılık devam ediyor. Ama müzik çok kuvvetli. Çok yol katettik ve her şey daha iyiye gi- decek. - Evet. Her şey daha iyiye gi- decek. Bu söyleşi için çok teşek- kür ederim. - Ben de teşekkür ederim. Hem sana. hem de sesimizi du- yurmamızı sağlayan sporsora: Efes Pilsen'e. OlimpiaBrass Band'in gösteri programı Bodnrnı Bugün ve yann İskele meydanı: 19.00 Halıkarnas Disco: 00.30 Marmaris 10.8.1992 .Yat . Limanı: 19.00-22.00 Adana 17.8.1992 Adana sular: 21.30 Mersin 18.8.1992 Mersin Hilton oteli: 20.30 Dikili Kültür ve Sanat Senlıginın ardından ATAOL BEHRAMOĞLU Ege sahillerindegençlikateşir 0İdu2U ldl. 1İW Tnnhıhıâıı finiınHf* n^oi'ır Wir lfvflir Kıı rî:ı <x>s.\7Cf* *^\vU^iivnr OU'AT va fla Dikili Kültür ve Sanat Şen- likleri'ne ilk kcz 1989 yazında katılmıştım. Belediye Başkanı Osman Özgüven'in haberini Demirtaş Ceyhun getirmişti: "Sürgünden yeni döndü. Gel- sin çoluk çocuğuyla dınlensin Dikilide." Dikili'yle, şenlikte ve Osman Özgüven'le de böyle- ce tanışmıştık. Gerçekten de unutulmaz bir- kaç güzel gün geçirdik o şenlik- te. Özlediğimiz Ege Denizi. Yıllardır görüşemediğimiz bir çok arkadaşı bir arada görme- nin sevinci. Gerçekten bir şö- lendi. 1989 şenliğinin ana konusu. her zamanki gibi. yine ülkemi- zin yoğun siyasal gündeminden bir kesit oluşturuyordu. Kon- serleri çeşitli sanat etkinlikleri- nin yanı sıra, belki onlardan daha çok. Çamlaraltf ndaki bu konferans ve oturumlan izli- yor. bir yanda da, bu ağır siya- sal gündemin Dikili halkı bakı- mından nasıl bir anlam taşıya- bileceği sorusunu kendi kendi- me yanıtlamaya çalışıyordum. O sırada vardığım sonuç. şenli- ğin siyasal yönünün Dikili halkı için fazlaca ve gereksizce ağır olduğu ıdı. Sonrakilere de çağnlı olma- ma karşın katılabildiğim ikinci Dikili şcnliği bu yılki oldu. Sa- natsal. kültürel etkinlikler çeşit- li ve zengin. Konferans ve otu- rum konulan yine bir hayli ağır ve yoğun. Fak'at bu kez işin bu yönüne farklı bir açıdan ba- kıyorum. Dikili'de oluşturulan siyasal gündem ve yaratılan tartışma ortamı sadece bu ilçe lik toplvıluğu önünde, özgür bir tartışma ortamında görüşlerini açıklayarak. daha bilenmiş. daha güçlenmiş olarak dönü- yorlar çalışmalarının başına. Dikili Şenliği'nın işlevlerinden biri, ülke ölçüsünde önem taşı- yan bu karşılaşmalan. bu bu- luşmalan sağlamakta oluşu- dur. Çe\re ülkelerle ilişkiler ba- kımından şenliğin taşıdığı öne- levdir bu da. Çamlaraltındaki oiurumlar- da birinde tanıştığımız iki genç bayan arkadaş. gece yansından sonra sahildc yakacaklan ate- şin başında olurmaya beni de davet ettilcr... O gece. şenliğe çağnlı gruplann birinden, "Mo- zaik" topluluğundan arkadaş- larla birlikte sahildekı aıcşleri görmeve gittık. Dikili sahille- rinde yükselcn gençlik ateşleri- • Bu ülkede sömürülmek, küllendirilmek ya da yozlaştınlmak istenen gençlik ateşinin, yeniden, usuldan usuldan yalazlanmaya, harlanmaya başladığı yer- dir Dikili... Gençliğin kovulan, sürülen, ezilen, boğulup yok edilmek istenen ateşi Dikili'de bir yeniden varoluş alanı buluyor kendine. Ateşlerin çevrelerin- deki suskunluk kınlsın, keder yerini neşe ve coşkuya bıraksın ama o kardeşçe vanvanahk bozulmasın dilerim... için değil ondan daha çok ve esas olarak tüm Türki\e ve da- ha da ötesi. komşu ülkelerdeki demokrasi hareketlenyle iliş- kiler bakımından önem taşı>or. "Ülkemizin siyaset ve kültür adamlan bir dinlence ortamın- da birbirlerini daha yakından tanımak. görüş ahşverişinde bulunmak olanağı buluyorlar Dikili'de. Dikilililerin yanı sıra- çevre kentlerden. belki Türki- ye'nin birçok yerinden bu şen- lik için gelmişdinamik bir genç- mi, bu yılki eıkinliklerin ana başlığı açıklamava yeter: "Bal- kanlar'da Banş \e İşbirliği". Yunanıstan'dan. Kıbns'tan. Romanya ve Bulgaristan'dan seçkın siv aset ve bılim adamlan Dikili'de hem birbirlerini tanı- yor. ülkemizdeki mesleklaş- lanyla tanışıyor. hem de Türki- ye'de. özellikle gençlik kesimle- rinde atan siyasal nabzı du- yumsamak olanağını buluyor- lar. Geleceğin oluşturulmasın- da azımsanamayacak bir iş- nı ilk kez o zaman gördüm... Belediye. şenliğe çağnlı gençlik gruplanna. halk plajı sahılınde kamp kurma olanağı tanıyor. Gençlik ateşlen. bu çadırlann önünde. denizin hemen kıyısında yakılıyor. Birbirlerin- den beşer onar adım uzaklıkta. benin gördüğüm kadanyla en çok otuzar kırkar kişilik toplu- luklar. yaktıklan birateşınçev- resinde oturarak. bağdaş kura- rak toplannorlar. belki de bir- birlerini rahatsız etmcmek için scsizce söyleşıyor. gitar ya da bağlama çalan arkadaşlanyla vinc usul bir sesle türkülerini söylüyorlar... Gençlik ateşlen adına taktığım. şafak sökene kadar usul usul yanan bu ateş- ler etkiledi beni... Çevrelerinde- ki gençlerin. yaşlanyla oranla- namayacak ölçüdeki ağırbaşlı suskunluklan ve birlikte sövle- nen bu türkülerdeki hüzünlü çınıltılar daha da çok eikiledi. Ve bu gençlik ateşlerini gör- dükten sonra anlamava başlı- yorum Dikili şenliklerinin asıl işlevini... Bu ülkede söndürül- mek küUendirilmek y a da yozlaştı- nlmak istenen gençlik ateşinin. yeniden. usuldan usuldan ya- İazlanmaya. harlanmava baş- ladığı yerdir Dikili... Gençliğin kovulan. sürülen. ezilen. boğu- lup yok edilmek istenen ateşi Dikili'de bir yeniden varoluş alanı buluyor kendine... Ateş- lerin çevrelenndeki suskunluk kınlsın. keder yerini neşe ve coşkuya bıraksın. ama o kar- deşçe yanyanalık bozulmasın dilerim... Belki de "Gençlik. Demokrasi ve Kültür Şöleni" diye adlandınlması daha uygun düşecek. Dikili şenlikleri. Tür- kiyc'de ve başkaca ülkelerde, gençliğin sönmeyen ateşinin simgesi olarak anılsın... 8 yıl önce yitirdiğimiz şair Abdülkadir Bulut'un adını taşıyan park bugün Anamur'da açılıyor Torosların bakir güzelliği çağırıyordu oıııı NECATİ GÜNGÖR Bugün. ağustosun sekızi. Bu- gün. şair Abdülkadir Bulut'un aramızdan aynlmayışının seki- zinci yılı! Sekiz yıl önce, yine böyle bunaltıcı bir ağustos gü- nünde, sevgili Abdülkadir. ar- dında kucak dolusu şiir kitabı ve gönüllere sığmaz arkadaşlık anılannı bırakıp baba ocağı Anamur'un yollanna vunnuş- tu kendisini! Her yıl ait olduğu topraklara dönen bir göçmen kuştu sanki Abdülkadir: yaz geldi mi. Akdenizın sıcak ve tuzlu sulan. Toroslar'ın bakir güzelliği çağırıyordu onu! 1985 yılının ağustos ayıydı: gitti ve bir daha dönüp bakmadı geri- ye. Bugün, ağustosun sekizi: duydum ki Abdülkadir Ana- mur'daymış: kendi adıyla söy- lenen bir parkın açılısında... Aynlırken gözlerinden öpıüğü jyakınlarının arasındaymi:} bu- gün. Bu olağandışı günde, dc- 'ğerbilir Anamurlular. araların- dan sivnlip yükselen o gönul adamını sonsuza kadar yaşat- mak amacıyia Abdülkadir Bu- lut Parkı'nda bıraraya gelıyor- lar. Ad'iı. bir Akdenı/uğacmın üsıüneçakacaklaröncc. Ardın- dan, Abdülkadir'in şiirlennden çıkıp yiirüyen Anamurkı ço- cuklar ovunlar ovnavacak. • Aklı ve yüreği, çıkıp geldiği topraklardaydı hep. Mertlik bozulduk- tan sonra. bağımsızlığın simgesi dağlardan kente, namertliklerin cirit attığı ortamlara düşmüş soylu ve sevecen bir yiğit kişiy- di adeta. • Bilinci de, bilinçaltı da, doğup büyüdüğü dünyanın güzel motif- leriyle doluydu. Şiirlerin- de de o motifleri tek tek işledi. Arkadaşlık. dost- luk, bağlılık ve sevecen- lik. Abdülkadir'in şiirle- rini besleyen çok önemli bir kavnaktır. Sonra yine. Abdülkadir Bulut için bir loplantı: Onun, gücünii yercl motı-fîerdcn alan şiirlerinı \c dosdoüiıı. sımsıcak kişiliğini konu><ıcak yakın doslları. Böyle bir parkın açılışını. böyle bir giinün yaşanmasını sağlayan Anamur Bclediycsi'- ni. o bcledıyenin in->an değcrı bılir y öneticilerini kutlamamak elde değil! Abdülkadir Bulut gi- bi şiirlerinden memleketin taşı toprağı fışkıran bir ^aire karşı hıç dc fazla değıl bunca scvgı vc saygı gösterisi! O. doğrusu ya. yetmışli yıllann ortalannda gel- diği büyük kenle pek dc alışa- mamıştı. Aklı \e vürcğı. çıkıp geldiği topraklardaydı hcp. Mertlik bozulduktan sonra. ba- ğımsızlığın simgesi dağlardan kenle. namertliklerin ciriı aıtığı ortamlara diişmuş soylu \e se- vecen bir yığıl kişiydı adela. Bı- lınci de bilinçaltı da doğup bü- yüdüğü dünyanın gu/el motıl- lenyle doluydu. Şıırlennde o motitlen lck lek işledi. Arka- daşlık. dostluk. bağlılık ve sevc- cenlik. Abdülkadir'in şiirlerini besleyen çok önemli bir ka>- nakiır. Toprak damlı evler. mı- sir sulayan göğsü kıllanmaya yeni başlaınış delikanlılar. ka- ramuk çiçekleri. yürümemizi zorlaştıran taslı yollar. hapistcn kurtulan oğlunu kucaklayan analar. dağ kırlangıçlan. men- dilini yiizünc örtcn insanlar. ağaçların allında uyuyan ço- cuklar. sarı kız saçı sarma tü- tünler. tüıün tabakalan; kitap arasında kurululmuşçınaryap- raklan. lopraklan sıral'.rgıbi su alan yaban çiçekleri. kumlu lopraklarda yan yana boyun sallayan kargılar... Denebilirkı pck az instın. pek az şair. Ab- dülkadir kadar. içinden geldiği dcğerlere bağlı kalmışlır. Pek şuirin şiiri. doğup büyüdüğü yörenin değerleriyle yoğrul- mıışlur. Evrensel külıürc açık olduğu kadar kendi y ürcNCİ kül- lüriınü de lıiçbir /aman gö/ardı elnıedı. edeme/dı. Bclkı dc onun için en gü/el değcrlcndir- mcyi Ccmal Sürcva yapmısiı "Kavıbalı bir Lorca!" Evel. bu •»an. bu nncleme. \hdiılkaılır Bulııl'u anlaian en doürıı so/' Şıırlerıy le. ıınııUılm.ı/ kı^ılı- ğiylc. ılahasi adını lasiyan paı- kıyla. sevgılı \bdıılkaılır Bııluı. hep aramı/da ol.Kak. Yeşilçam emektarlanna saygıgecesi Kültür Servisi- SO-DER (Si- nema Oyunculan Derneği) Türk sinemasına emek vermiş oyunculara. düzenlenecek bir gecede onur plaketi verecek. Açıkhava Tiyatrosu'nda 12 ağustos çarşamba gecesi yapılacak törende Türk sine- masına 35 yıl ya da daha fazla emeği geçmiş 60 sanatçıya pla- ket verilerken. hayatta olma- yanlar da fılmlcrinden görün- tüler ve slayllarla anılacak., SO-DER adına başkan Hülya Koçyiğit ile Yönetim Kurulu üyesi ve sayman Yusuf Sez- gin'in öncülüğünü yapacağı geceyi Halit Kıvanç sunacak. Emel Sayın, Şener Şen. İbra- him Tatlıses ve Rıza Silahlıpo- da da geceye renk katacaklar. Sinemanın genç ve eski kuşak sanatçılannın bir araya gelece- ği gecede. 60 sanatçıya plaket- leri genç sanatçılar tarafından verilecek. Yeşilçam emektarlanna say- gı gecesi niteliğindeki nostaljik gecede. Belgin Doruk. Hulusi Kentmen, Sadri Alışık. Hayatı Hamzaoğlu, Aliye Rona. Çol- pan İlhan, Neriman Köksal, Eşref Kolçak. Sami Hazinses, Orhan Günşıray, Yıldız Ken- ter. Fatma Girik. Bedia Muv- vahhit, İsmet Ay, Muhterem Nur, Orhan Cünşıray, Fjkret Hakan. Sami Hazinses, Kenan Pars. Orhan Elmas. Suzan Av- cı. Hüseyin Baradan, Bülent Oran. Halit Akçatepe. Yılmaz Duru. Nubar Terziyan, Suna Pekuysal, Kenan Artun ve Ay- fer. Feray gibi sanatçılara pla- ket verilecek. Pİaket verecek sanatçılar arasında ise, Türkân Şoray, Müjde Ar, Talat Bulut, Tolga Savacı, Ediz Hun. Tank Tarr can. Kadır İnanır, Zühal OK cay. Metin Akpınar. Kemal Sunal. Sibel Turnagöl, Müjdat Gczen. Gülsen Tuncer ve Hül- ya Koçyiğit gibi isimler bulıv nuyor. 50 ile 75 bin lira arasında satılacak olan Yeşilçam Gecesi biletleri. Vakkorama Taksim ve Suadiye mağazalan ile Ru-'. meli Hisan gişesinden temia edilebilecek. En çok kazananlar arasında Steven Spieiberg ikinti Sinema dergisi Empire'a göre HoUywoodyönetmenleri ıııilyarlarlaoynuyor ATİNA (AA)- Oyunculara (Mor Ydlar), Empire Of The ödenen astronomik rakam- Sun(Güoeş İmparatonı), Al- lann sık sık gûndeme geîdİği ways(Daima), Indiana Jones Hollywood'da nedense yönet- and The Last Crusade (Indiana menlerin kazançlanndan pek Jones ve son macera) filmlerin* sözedilmiyor. Ancak belirli bir den elde ettiği 726 milyon dolar düzeyin üstüne çıkan yönet- ile sinemanın altın çocuğu Ste- menlerin kazançlanna ven Spietberg aldı. bakıldığında oyunculara öde- Jop Gun, Beverly Hills Cop nenlerin neredeyse "devede Revenge (tntikam) filmlerinin kulak" kaldğı ortaya çıkıyor. y ö n etmeni Tony Scott da az bir Sinema dergısı Empıre'da f a r k l a 724 milyon dolarla üçün- yer alan rakamlara göre, sade- c u s ı r a y a yerleşti. ce Back To The Future (Gete- E n ç o k kazanan yönetmenler ceğe Dönüş) üçkmesi ve Roger iistesinde ilk ona giren diğer Rabbıt fılmlen ile yapımcı yo- i s i m l e r i s e ş ö y ı e : Tim Burton- netmen Robert Zemeckis, 1.09 (537 milyon dolar), Ivan Reit- milyar dolar kazanarak, 1985- m a n (B48 müyon dolar), Chris 1990 yıllan arasında en çok ka- Colombus(573 milyon dolar), zanan yönetmenler İistesinde Gary Marshall(569 mflyon do- en üst sıraya oturdu. 1»,), Barry Levinson(545 mO- 5 yü içinde en çok kazanan yon dolar) Richard Donner yönetmenler İistesinde ikinci (541 milyon dolar) ve Jerry sıraya ise, The Color Purple- Zucker(511 milyon dolar.) YunamstaıTda çıkan TaUdromos dergjsin£ göre en iyi filmterden biri alan "Posta Arabası" fUminden bir safane. ' ; Yunanlılara göre :-' Dünyanıneniyi otuzfılmiATtNA (AA) - Dünyanın so- nu gelse ve bir insana sadccc 30 filmi kurtarmak hakkı vcnlse ;ıcaba hangi filmler seçilirdi? \ unanistan da. bu yak- laşımla yoia çıkan Ta'ıidro- mos dergİM. dünyada bugünc kadar çevrilen en iyi 30 filmın bir listesini yayımladı. Lisiedeki en eski lilmler. 1915'dcçckilcn The Bırth o\\\ Nalıon (Bir Milletin l)oğu<>u) 1921 yılında çekılen korku filmı Nosfcraıu. Charlie C'haplin'in I W- Cîold Rus (Altına Hücum-1925), Rus yönetmen Sergei Eısenste- in'ın BıorcııosıHs Poicnıkın- (Potemkın /.ırhlısı 1926) ve I-rilz Lang'ın Metropolosı'nın (1926) yer aldığı lıstede. Jean RvHmir'iıı 1 c ROÜL 1 \ Jeu (Ovumın Kurıılı). \\illiam \\c- ilk'r'in \Muiihcnng loighls (l ûııltıılıı li'pık-r). \'n n»r Flt- ming'in The Wizard of Ozz- •' (Ozz Büyücüsü) müzikali,» John Ford'un The Stagecoach-* (Posta Arabası) *e David Selz-. nick'in Gbne With The VV'ind-î (Rüzgâr Gibi Geçti) fılmlen, *, 1939 u sinemanın altın yılı ha- * line getiriyor. Listede aynca Wah LHs-f ney'in Fantasia (1941, Orsoo; Uelles'in Citızen Kane(Yurt-J taş Kane-1941), Michael Cur-^ tis'in Cisablanca (1943). V itto- rio De Sica'nın Ladn di Bicic-* leıte (Bisiklet Hırsızları-1949^ Fred Zinnemann'ın Hiah Noonv (Kahraman Şcrif-1952), Alfredy Hitchcock'un Psycho(Sapık4 1961). Robert Uise'ın Wesi Sıdc Su>ry (Batı ^ akasının Hi-J kaveM-1%1), Federico FelliniX nin 8 5 (1961) ve Steven Spiel-J berg'in E.T. 1982 lîlmlen gibi; unutulmaz jihnler yer alıyor. <
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear