23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAtl CUMHURİYET 17 MART 1992 SAU HABERLER ve dersliksayısmıfrazlığı, sistemin amacına ulaşmasmı engelliyor Geç sistemi FİGE A?\LAY* (tstaı*ul)-MilliEğiûm Bakaığfra lise L sınıflarda, içinde bulun- duğunz cretim yılının başında uygulan- navaaşlaan "D-ers Geçme ve Kredi Sis- temi".ğrenen ve derslik sayısının yetersiz- üği rdenle birçok okulda amaana ülaşanyoT "Ayı kapta ir&anyetişuren merkeziyet- çı sis'to yrine, öğrenci merkezli sistem dngânrnef, "EğLtimin toplumsal geüşrne sürecir uyuası, yajraucı, yapıa ve önculük TOIÜ oiamsı", "tnsanı çağın gereklerine göre yişüne", "Öğrenciye karar verme, bağnn*: düünebürne, seçebilme özgürlüğü \errae'çibijtıaçlarla başlaülan sistem, her okuklaark uygulanıyor. Bazı okullar, ne- redeysctürrmekanlanra eğitime ayırarak, oğrencîTİn> mümlcün olduğu kadar çok seçroelıLers.ıınarken, kimisinde de seçmeli derslenöğrnci yerine yöneticüer seçiyor. Kımi ouldi ise öğrencüerin büyük çoğun- luğunuı istdikkri bir ders, "öğretmeni ojnadıf' grekçesiyle seçmeli dersler ara- sından ıkanlabiliyor. •DerGeme ve Kredi Sistemi" uygula- masınd. ikiici yanyüda başka sorunlar da ortaya doyo-. Birir»ea yanyıl karnesinde za- yifı olarâgracikr, Lkincı yanyıl geçemedik- len dersya <a dersleri yinelemek zorunda. Durum>övî olunca . öğrenciler gjrmekle yûküml; oîcoklan dersin saatini beklerken boş kalabiliyor ve bu boş saatler, başka biı dersk ya da sosyal biretkinlikk değil, genel- likle okulun yakınındaki bir kafeteryada "değerlendirüiyor." Behçet Kemal Çağlar Lisesi'nde, lise 1. sınıf öğrencilerine bu öğretim yılının başın- da zorunlu derslerin dışında 7 seçmeli ders sunulmuş, öğreneüerdenbunlann4'ünü seç- meleri istenmiş. Bu okuldaki lise 1. sınıf öğ- rencikrinin büyük çoğunluğu. "Bügisayar" dersini istemişler. Ama, okul yöneümi, okulda bügisayar laboratuvan olmasına karşın öğretmen olmadığı gerekçesiyle öğ- reneikrinin bu isteğini yerine geürememiş. Bu lisenin öğrencileri de, yeni sistemi uygu- layan pek çok okulda olduğu gibi iyi değer- lendiremedikleri boş derskre sahipler. Okul yöneticileri, derslik sayısının sistemi uygulamaya bu yıl içinyeterli olduğunu, çok az dersin boş geçtiğini beliruvorlar. Sistemi oturtmaya çalışüklannı ve seçmeli derssayı- sını arturmayı amaçladıklanm belirten yö- neticiler, önümüzdeki öğretim yüında ders- lik ve öğretmen sayısı açısından sorun yaşanabileceğjni vurguluyorlar. Fenerbahçe Lisesi'nde lise 1. sınıföğrenei- leri okul yöneümi tarafından kendilerine sunulan 18 seçmeli dersden 9'unu seçmışler. Okuî Müdürü Tahir Arslan'dan alınan bil- giye göre, öğrencikr, seçmeli ve zorunlu derskrini, normaldersliklerinin yanısıra, ge- rekli görüldüğünde derslik haline getirilen laboratuvarlar, kütüphane, resim ve müzik atölyekrinde görüyorlar. Birinci yanyüdan zayıf dersi olan öğrencikr, normal derslerin tafnamlandığı saat olan 14.30'dan sonra ge- çer not alamadıklan dersleri yineliyorlar. Kenan Evren Lisesi'nde de ne kadar boş oda varsa bu sistem nedeniyk eğjtime aynl- mış durumda. Okulyöneümi, sistemi gerçek aruamıyla uygulayabümek, öğrencüerin is- tedikkri alanda öğrenim görebilmelenni sağlamak amacryla 21 seçmeli ders vermiş ve velikrden de çpcuklanna bu konudabas- kı yapmamalannı istemiş. Öğrencikr, bu derskrden 16'sıru seçmiş. Okul yöneücikri, DersGeçme ve Kredi Sistemi'nidahaiyi uy- gulayabümek için önümüzdeki öğretim yı- knda seçmeli ders sayısmı artırmayı hedefli- yor. Okul yöneticüen, öğretmenkr, öğrenciler ve veliler tarafından genel olarak olumlu karşüanan bu sistem, altyapısı sağlam olma- yan okullarda yararlı olmayacağı ve acekye geürildiğı gibı noktalardaneleştiriliyor. Çocuklannın. önümüzdeki yülarda "otu- racağı" ve gerçek amaana ulaşacağı belirti- kn sistemin, "denek'kriolmasından hoşnut olmayan veliler. öncelikk derslerin boş geç- memesinin ya da bu boş saaüerin iyi değer- kndirilmesinin sağlanmasıru isüyorlar. TTK, Kan Parası'nıödemeyikabuletti, hesabmnasılyapılacağıtarüşüıyor 147 madencinüfustandüşiMü BİROL ÜZMEZ - SELAHATTİN DEMtRCAN (Zonguldak) - KOZİU kö- mtir üretim bölgesinde 3 mart akşamı meydana gelen grizu pat- laması sonucunda yeraltmda kalan 147 maden işçisi resmen ölü olarak kayıtlara geçti. Türkiye Taşkömürü Kurumu, yeralünda- ki 147 maden işçisinin ölü olduklannı onaylayarak Zonguldak Valiliği'ne ölüm kararını iletti. Kozlu'da meydana gelen grizu fadasın- da yaşamlannı yitiren 262 maden işçisi- nin toplam 995 çocuğu yetim kaldı. Zon- guldak Nüfus Müdürlüğü'nden alınan bü- giye göre yetim sayısı en fazla olan Dev- rek'i (410), 216 yetimle Eregü, 146 yetimle Yenice, 137 yetimle merkezilçe takip edı- yor. Bekâr olan üç maden işçisi çıkanl- dığında 259 kadının dul kaldığı ortaya çı- \uyor. Zonguldak Valisi Nurettin Turan baş- kanhgında toplanan kurul, 147 madenci- nin ölüm tutanaklanrun tanzim edilme- sine karar verdi. Zonguldak Nüfus Mü- dürlüğü, 1587 sayıh Nüfus Kanunu'nun 40. maddesi uyannca, "ölümüne muhak- kak nazarıyla bakılan hal"e göre Valilik olurlanyla yeraltındaki işçüerin kayıtian nüfus kütüğünden düşürüldü. Sosyal Sigortalar Kurumu Zonguldak Bölge Müdürlüğü, ölen işçüerin aileleri- ne maaşlarvna mahsuben 2.5 milyon lira avans ödedi. Aynca SSK, ailelere 230'ar bin lira cenaze yardımında bulundu. SSK yetküileri, ölen ve yeraltında kalan işçi- lerin emeklüik işlemlerinin hızlandınlması için çalışmalannı köylerde sürdürüyor. Kazada yaşamını yitiren 262 maden iş- çisinin maaş ödemeleri, normal Ölüm ay- hğı ve iş kazası ölümünden kaynaklanan geür şeklinde uygulanacak. TTK yetkili- lerinden alınan bilgileTe göre ölen işçile- rin eşi için 16 milyon, çocuklan (bır ço- cuk) için 13 milyon, anne ve babalan için 6'şar miryon, kardeşler için 1.5 milyon TL manevi tazminat olarak ödenecek. Kan parası ne olacak? Türkiye Taşkömürü Kurumu, grizu faci- asında yaşamını yitiren maden işcilerinin ailelerine ödenmek için 'kan parası' adı verilen, (yaralılar için çalışma gücü kay- bvndan doğan maddi ve manevi tazminat davası ile ölenlerin hak sahipleri için des- tekten yoksun kalma sonucu uğramlan maddi ve manevi tazminat) davalanm mabkeme yoluna gidilmeden ödemek için çalışmalannı mzlandırdı. TTK, ölen işci- lerinin ailelerine 'kan parası'nı kazadan önce işçüerin hizmetine, çocuk sayısına ve ölen işçüerin yaşına göre değerkndirip 'di- yet'i bicecek. İşçüer arasında, 'diyet parası' olarak adlandınlan 'kan parası' hesabının nasıl yapılacağı tartışdıyor. Zonguldak Baro- su Başkanı Hürol Banıönü, TTK'nın kan karası ödemelerinde, 'Kaçınılmaz'ısavu- nacaguu belirterek "Eğer TTK kaçındmaz üzerinden hesap yaparsa, tazminatın ^o4O'ı kesüecek. Yani TTK yüzde yüz ku- surlu görülürse, bu yönde karar akrsa ve hesabmı bu yönde yaparsa, vatandaş taz- minatın tamanunı alabüiyor. Grizu kaza- smda işveren "folOO kusurlu mu? Yoksa, olay kaçuulmaz mıydı? ödemeleri hangi kıstasa göre yapacaklar büemiyoruz" de- di. Baro Başkanı Hürol Baruönü, avukat- lar olacak mahkeme yoluna gidilmeden tazminatların ödenmesi yönünde ortak karar aldıklannı belirterek şunlan söyle- di: "TTK, mağdur olanın hakkmı hiçbir zaman vermedi. Armutçuk faciasında ör- nekleri yaşandı. TTK'yı ikna etmek ko- lay olmaz. Mahkeme açılsa, TTK, 'grizu faciası kaçmılmaz olaydı' dese ve bu yön- de karar çıksa, mahkeme tazminatın %40'ını keser. TTK yüzde yüz kusurlu görülürse ancak vatandaş tazminatın ta- mamını ahr. Grizu olaymda, TTK, kaçı- mlmaz üzerinden hesap yapıp 'kan para- sı'nı öderse, işçüer mağdur olur. Hesap- lama işverenin %IOO kusurlu görüldügü şeklinde yapılmahdır. "BoğaTkesen" davası • AA (lura) - "Boğazkesen" saraklaru ya-gılanrnalarına bugün Bursa'dabaşaruyor. Bursa A.ğu Ceza Mahkerresi'rde görOlecek davamn ilk duruşmamdı, tutuklu samklar AbduUal Pa>a|an ile Mehmet Şakir Topkan ^rgç önüne çıkacaklar. Cinayetlere karışügı beürlenen ve hakkmdi gıy»bi tutuklama karan çıkartılaı Ahmet Caz ise henüz yakalana-nad. Tutuklu samklar Abdullar Pajağan ile Mehmet Şakir Topkan ^akaandıklarında verdikleri iıadelerdc, Nlüfer köyünde Mehmet Çağlar'ı 74)balta ile keserek öldürmel, Çıglayanköy'de Mustafa Hatipoglı'nu (63) başına sert bir cisimle vuank öldûrmek, Karacabey yakırüanıda soğan satıası Şaban Kurbanojlu'ıu (52) baş ve boynundan keserek Üdüımeye teşebbüs etmek ve Mudanya yoh üzerindeki Yonca inşaat bekçisi Musttfa Karataş'ı (74) boynunduı Uçakla keserek öldûrmek suclanna bizıat katıldıklannı itiraf etmişlerd. Senetîmzalatma AA (Adaıa) -\dana'da biresnafa sılah tehdidiyk 9 adet boş senet imzalattıktan sonra tabınciıyla ayağından yaralanan 7 kişiyakaknd. Adana Emniyet Müdürlüğü Cinayet Bürosu'ndan yapılan yızılıaçıklamaya göre 24Şubat 1992 taritindî elektrikçilik yapan Tuğnıl ErcanGümüşgerdanirnın dükkârura gden Hasan Sezer ve arkadaşUn para istedikr. Samklar parası olnadığını söylemesiüzerine Gümüşgerdanb'yı Sümer Mahallesi'nde bir eve götürerek, silah tehdidiyle 9 adet boşsenetımzalatarak tabancayia sağ ayagmdan yaraladılar. Olayın polise ^ntücaletınesiüzerine Hasan Sezer, MetinYıdızer, Doğan Demirer, Zekı Akkoyun, Ziva Nazar. Mehmet Şener Daşdemir, MuratTurgay Daşdemir iki adet tabancave olayda kullandıklan senetlerlebirlıkteele geçirildiler. Öğrenciler anlamıyor • AA (Utanbul) - ögrencilerin zibinsel yeteneklerini geliştirmeyi, onlann toplumda etJtili birer vatandaş olarak yaşayabümeleri için gerekü temel bügi, beceri ve tutumlan kazandınnayı amaçlayan ilköğretimde, ögrencilerin önemli bir kısrrunın ögrendikleri bilgi ve becerüeri tam anîamıyla kavrayamadıklan büdirüdi. llkokul programlannın değerlendirihnesi amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı, Hacettepe Ürüversitesi ve UN1CEF işbirliğiyle Ankara'da 23 ilkokulda bin 700 öğrenci üzerinde yapılan püot çahşmaya göre en düşük başarı, "okuduğunu anlama" konusunda görüldü. Bunu, matematik problemlerini çözme, hastalıklardan korunma, hastahk ve çeşitli kazalarda ahnacak ük önlemler ve bügüerin günlük hayata uygulanması konulan izledi. ögrencilerin yalmzca üçte ikisi test sonılanıun yandan azma doğru yanıt verebüdiler. Sınavlar ertelendi • ANKA(Ankara) - Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi'nce (ÖSYM) 21-22 mart tarihinde gerçekleşürilecek olan Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi ara sınavlan üç hafta ertelendi. ÖSYM Başkanı Dr. FethiToker, konuya ilişkin açıklamasmda AÖF ara sınavlannın 11-12 nisan cumartesi ve pazar günleriyapacağını bildirdi. Dr. FethiToker, öğrenilerine gönderilmiş bulunan sınava girişbelgesinin 11-12 nisan günleri için geçerli olduğunu, kendilerineyeni bir sınava giriş belgesi gönderilmeyeceğini belirtti. Dr. Toker, "Bu smavda, kendilerine görev verilmiş olan bina sınav sorumlusu, bina yöneticisi, salon başkanı, gözetmen ve diğer görevliler, 11-12 nisan tarihlerinde görevlendirme belgelerinde yazılı olan yer ve saatte ayru görevieri ^âpacaklardır,kendilerine yeni bir görevlendirme belgesi gönderilmeyecektir" dedi. PARİSTEBÎRSAVAŞTEPEGAZİSt: HASAN KUDAR MJNESAVLNIER Sovyetiergüçlüdürve atomuda vardır Nâ2im Hikmet'in tahliyesi için imza veren "Hasan öğretmen" 1948'de Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmaya başlanır ve dava tam sekiz yıl sü- rer... Bu arada kimi tanıklann ifadeleri ve savcmm davranışı, anlamsız bir zorlamadan komik- liğeulaşır... » Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesi'n- de, "Nazım Hikmet'in tahliyesi için imza verme" davasındayu yine... Ben Nadir Nadi'den, Ahmet Emin Yalman'dan, on- lann Nazım için bir adli hataya kurban gitmiş olmasım dile getirmelerinden söz ediyorum yine...Ben böyle cevap verince "S... et Ahmet Emin Yalman'ı!" diyortor- gu.yargıa bana. "Yani ben söyleyeyirn de, sizs... edinefendim'." deyiverdım ben de... Mahkemedeki yargıçlardan biri de Mahmut Ataman'dı. Hani Yassıada'- daki. O ifade yazdınyor şimdi: "Efendim, ben Nazım Hikmet'in içeride kalmasını is- temiyorum, adli hataya kurban gittiğin- den..." Reis Bey, Reis Bey dedim, bak benim ifadeyi ne biçim yazdınyor sayın yargjç. Ben gazeteler yazdı, dedim. kendim deme- dim. Benim imzam, Nazım'ın kolundan tutup hapisten çıkanlması demek degil ki! Bir istektir. Ama çıkanrlar, ama çıkar- mazlar, Ben vatandaş olarak görevimi yaptım. Reis, "Mahmut Bey" dedi, "çocuk ne diyorsa onu yazdınn!" Yargıç yeni baştan ahp aynı şeyleri yaz- dınyor; Nazım Hikmet adli bir hataya.... Dedim ki, Reis Bey, siz Türksünüz, ben Türküm, kaüp de Türk. Hepimiz Türkçe konuştuğumuza göre bu tercümana (Mahmut'a) ne gerek var? Ben söyleye- yim. katip yazsın... O zaman bağtrdı Reis: "Mahmut Bey, çocuk ne diyorsa onu yazdınn!" Komüntanl iğpenmek istiyopum Bu fasıl da bitti. Reis Bey. "Tahkikat bkmişür karar vereceğiz" dedi. Amman, aman, diye auldım. Reis Bey, bir dakika, dedim; buraya gelinceye ka- dar, devamlı takip altında canım çıktı. Ben buradan gitüğim zaman sokakta en a2 sizin kadar rahat gezmek istiyorum. Şimdi ben buradan paçayı kurtannm, ya- nn öbür gün emniyetteki dosyalardan yi- ne başım derde girer. O dosyalann açılıp incelenmesini ve ona göre karar almamzı rica ediyorum, bu bir... İkincisi, komüniz- min ne olduğunu burada öğrenmek istiyo- rum. İçeride canım sıkılıyor, iş yok, güç yok. Bunun kitaplannı bana \ereceksiniz. ben buradan çıkmadan komünizmin ne olduğunu öğrenecegim. Belki iyi bir şey- dir, bilmiyorum. O zaman ben size, '"Bu iyi bir şeydir" derim. siz de mahkum eder- siniz beni. Çünkü dedim, size şunu soyle- yeyim: Ben öğretmenim, öğretmenlikte bir kural vardır. Önce merakı arttıracak- sın çocuklann ögrenmesi için. Çocuklar bağıracaklar: "Nedir? Nedir?" diye. O za- man söylediğin şey küt diye akıllannda kalır. 0nun için dedim, ben komünizmm üç aydır cezasıru çekiyorum. Artık merak etmeye başladım neyin nesidir diye. Reis kızdı: "Ne demek istiyorsun?" "Ben okuya okuya, "Hürriyeti Seçtim," adli bir kitap okudum. O da komünizmin tersini söylüyor. Şimdi benim, artık şu ko- münizmin ne olduğunu öğrenmem şart oldu. Bu işi burada bitireceğiz. ben mah- keme karanyla kotnünizmi öğrenecegim" dedim. Reis küplere bindi. Bağırdı çağırdı. Zapta geçirmedi söylediklerimi; "Tahliye- sine..." diye karar verdiler. Ama istediğim dosyalar geldi. Zaten kaymakam bir tez- kere yazmış. kapatmış o dosyayı. Tezkere- de benim için. "bölgemizdeki en çalışkan. kafası çalışan öğretmendir. komünisüikle ilgisi yoktur" demiş. Sonra Nazım için açılmış dava. Şimdi benim mahkemede bir de avukatım vardı. Ama benim avuka- ta falan ihtiyacım yok, adama ağzını açtır- madım zaten. Yalnız dedim, hakirnler benim avukatım olduğunu görsünler. biz bunu kolay ezemeyiz bellesinler. Edremit Hapishaneâ'ndenMaddeiııe Meydanı'na uzanan yaşam yelpazesinde HasanKudar'ın "başına geknkr" trajikomik bir seriiverüer zindri âdeta. Adamcağız, avukat yanı, baro başka- mydı üstelik; davanın sonuna kadar bir şey söylemedi. yalruz bir yerde fırladı. Ta- nık ifadelerinden birinde şö> le bir itham vardı: "Sanık bize, Sowet Rusya büyük- tür, güçlüdür, atomu da vardır. dedi." Avukat, bu bölüm okununca yerinden kalktr. "Hakim beyler, ben de huzurunuz- da söylüyorum; Sovyetier büyük bir dev- lettir. Güçlüdür ve atomu da vardır!" tşıe tek müdahalesı bu oldu avukatın. Dava tahliye ile sonuçlanınca, "Bu davayı sen kazandın" dedi bana. Bu arada Edremit'te benim Güre kö- yünde çok zengin bır adam vardı. Fabri- kalan falan olan. Galatasaray mezunu! ben de çocuklannın öğretmeniyim. Çok yakışıkb bir adam... Edremiı'in bir ucun- da hapishane var. öteki ucunda adliye bi- nası. Beni hapishaneden adliyeye ellerim kelepçeli geüriyorlar. Dört tane süngülü jandarma yanımda. Galatasaraylı zengin bağınyor: "Nasıl kelepçelersiniz bu ada- mı, ayıptır, ayıpP Hiç unutmam. bir semerci gördü beni bu halde, işini bırakıp koştu: "Oğlum Ha- san. sana komünist diyorlar, doğru mu?" "Valla öyle diyorlar. ben de bilmiyo- rum. Dava bitınce neymişim, sana söyle- rim"' dedim. - Pekiyi Fransa'ya nasılgeldiniz? Dur, dur, "niçin geldiğimin" bitmesine az kaldı. Önce onu bir tamamlayayım. Mahkeme bittı ya, o arada bizi bakanlık emrine almışlar. Tevfik İleri, o zaman ba- kan. Öğretmenliğim bitti yani. Hiçbir yer- de iş vermediler. TahÜyeme rağmen, komünist kaldım. Yaşar Kemal'in kıııt öykûsâ Yaşar Kemal'in çok güzel bir sözü var- dır. Bundan on, on beş \ıl önce, Yaşar Kemal Paris'e geldiğinde, onuruna bir da- vel verildi. Fransızın biri, kendisine. "Tür- kiye'de aydınlann durumu nedir" diye sormuştu. Yaşar Kemal şu ö\küyü anlattı ona: "Bizım Anadolu köylüİeri hayvancı- lıkla geçinir. Hayvanlann en büyük düş- manı kurtlar. Köylüler bir kurt yakaladık- lannda öldürmezler, kurşuna yazık oluı diye... Tuzak kurup canh yakalarlar ve boynuna bir çıngırak takarlar. O kurt ne- reye gitse. çıngır çıngjr, sürünün bütün köpekleri üstüne geür. Aandan ölür hay- van. İşte bizim aydınlara böyle yapılıyor Türkiye'de. Boyunlannda bir çıngırak. köpekler salınıyor üstlerine." İşte benim de boynuma böyle bir çıngı- rak takıldı. - Ne zaman karar verdiniz Fransa'yagel- meye? 1947'de "bilgi-görgü" diye gelmek iste- miştim zaten. Göndermediler tabü. 1954'- te yedeksubay oldum. O zaman yedeksu- baylann havacı olma şansı vardı. Kendi kendime, "Havaa olursam, uçağa bineı Paris'e giderim, Paris'ten haber gönderir; gelin uçağınızı alın derim" diye düşün- düm. Olursun pilot dediler; git muayene ol, gel. Muayeneye gittik. Gözlerden takıldık. Renk körlüğü var. Bağırdım, çağirdım; uçak sürmekte renk körlüğünün ne önemi var. diye. Doktor, "Oğlum" dedi, "denizi orman, ormanı deniz görürsün. Bizim uçak da gi- der. sen de gıdersin. Olmaz öyle şey!" Bunun üzerine Polatlı'da Topçu Okulu'na gönderildim. Adamlar öyksine kötü niyetli ki daha okuldayım. Poiaüı'ya bir yazı gönderdiler: "Görülen lüzum üze- rine bakanlık emrine aunan Hasan Ku- dar'ın emekliye sevk edildigi, emeklilik keseneğini nereden alacağımn kendisine bildirilrnesi..." Bölük komutanı beni çağjrtu. "Ne bu" dedi. "Yüzbaşım, gorüyorsun," dedim. "27 yaşında eü bastonlu emekli etmişler bizi." "Nasü olur bu? İtiraz et" dedi. " Yüzbaşun" dedim, "itirazı yok bunun. Demokrat Parti'nin süpürge kanunu bu. Bizi toz görmüşler, süpürüyorlar." "Nasılyaşayacaksın?" diye sordu bana. "Şimdilik asker tayını var" dedim. "Sonrası Allah kerim." Ama dertler bitmedi. Kara- köse'yi çektim ben; biam Mehmet Özgü- neş Polaılı'da askeri psikoloji öğretmeniy- di. Bir süre sonra onu da sürmüşler, Karaköse"ye geldi. Meğer haberimiz biz- den önce varmış Karaköse'ye. Kıyamet KÖY ENSTİTÜSÜ'NDEN ÖĞRETMENLİĞE Yü 1948. Edremit'in Güre köyü Ukokulunun önündcyiz. "Hasan öğretmen", 350 haneli bu "güzel vezengin" köye atanmış. Köye ilk geldiği günkrde Hasan Kudar, atandığı ilkokulun önünde yine öğretmen olaneşi ve meslektaşlan ile birlikte objeküfe pozveriyor... Soldan sağa doğru, öğretmenNazmiye Eser, Hasan öğretmenin eşi ve meslektaşı Ayşe Kudar, Hasan Kudar ve öğretmen arkadaşlan Tayip Saka... Biraz daha gerilere gittiğimizde, 1945 yılında, Hasan Kudar'ı gepgenç bir "öğretmen adayı" olarak görüyoruz karşımızda... Bu"vesikalık" fotoğraf Savaştepe Köy Enstitüsü"nden mezun olmaya hazırlanan "öğretmen adayı" Hasan Kudar'a ait. Fotoğrafın arkasında. lOekim 1948 tarihinde Bahattin Fırtma'yahitabenyazılmış bir cümle yer alıyor. Savaştepeden omuzdaşı Bahattin Fırtına. aslmda bu fotoğrafa daha önce "el koymuş"... İşte bu yüzden Hasan Kudar. çekiminden üç yıl sonra kendisi için oldukça önemli bir anı olan bu "vesikalık"ın arkasına şunlan yazmış: "Ben görmeden aldığm bu resim sana, hayatmda biricik çaldığın eşya olsun. sevgilidost..." İşte şu anda Bahattin Fırtına'nm albümkrindeyer alan iki "Hasan Kudar" anısı... koguyor. Karaköse, "Doğu emniyetı"mn merkeziymiş. Rusya"ya yakın ya... Şimdi. bir adli subay var tegmen; onu beni takibe memur etmişler. Bir gün, lapa lapa kar yağıyor... Kara- köse'de tezek yakılır, tezek kokusu yapışı- yor insanın burnuna. Adli subay takipçi, "Gel şöyle bir dolaşım" dedi. Çıktık. "Bana bak, dosyam rru geldi benim" di- ye sordum. "Evet" dedi. "Hüsnü Bey" dedim, "ben bu kafayı kestim. torbaya koydum, omuzuma as- Um. Öyle geziyomm. Hesabımda, senin bile beni öldürebileceğin olasılığı var. Onun için hiç korkum yok. Yalruz" de- dim. "bu devlet anlayışını yürüten köy muhtanndan Cumhurbaşkam'na kadar, Genelkurmay Başkanı'na kadar, hepsinin anasını, avradını, geçmişini, geleceğini, ye- dı göbek sülalesini... Düşündüğümü, ili raporunda yazacaksın!" "Yok" dedi, "ben her fikre saygı duya rrm." "Yahu" dedim. "hangi fıkirden ötü rü beni takip ettiğini bilıyor musun sen Buna rru saygı duyuyorsun? Neyse" d< dim, "kapatahm şunu." Arkadaş olduk sonradan. Ondan sonı ne varsa dosyada. bana aktarmaya başl dı. MİT'in raporunu okuduk birlik.1 Şöyle yaayor MİT raporu: "Bu adaı durmadan okur.. (Kahkahalar) okumaı ğı zaman düşünür. (Yine kahkahalar). keşke olsam. diye hayıflandığım bir ads tarifı senin anlayacağm. Yine aym takipçi subay. bir süre son "Senin için karar \eremiyorlar" habeı getirdi. "Doğu Beyazıt'a süreum" diy larmış. Fakat tümen komuıanı, 27 Ma çılardan, "Eminşu" Hay ati Atakar iste yormuş. "Bu adam komünist ise d kötü yere sürersek, daha çok* komü olur. Elimizin altında dursun" diyorrr İyi dedik, bundan kurtardık. Fakat, askerliğin bitişine 45 gün kal emir: Gizli ve acele. "Hasan Kudar'ı irt'etayini..." Ulan nasıl olur. diyor herkes. Yed< bayın tayini çıkmaz ki. Bütün arkad merakta: "Ne var. ne var?" diyoriat dim, "Vardır birbokîuk. meraketme 15 gün de intikal hakkı var. Yollu aldım, tam 15. günde Siirt'e gitüm.. tan iznimt kullanmamışım. Dedin geldim, ama izrümi kullanmamıştı rin ızin kağıdımı ben gidıyorum. İ tince askerlik de biüyor zaten. Siirt verdiler, ama son ayhğı göndermei nesiyle nüfus kağıdımı ahkovdular
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear