18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 AĞUSTOS 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7 SERGİ Fotoğrafın gücü I KiUtür Servisi — Fotoğrafçı Michael Von Graffenried, birçoklannca saatlerin, bankalann, çikolatalann, peynirlerin, kayak merkezleri ve göllerin sakin ülkesi olarak bilinen tsviçre'ye çok değişik bir açıdan bakıyor. Şu sıralar New York'ta yapıtlannı sergileyen Isviçreli fotoğrafçı, sevecenlikle baktığı ülkesinin çelişkili yönlerini de sergiliyor. Von Graffenried, lsviçre'nin bir yandan da silahlar, sıçanlar, karşıterör önlemleri ve diiencilerle dolu olduğunu fotoğraflannda yansıtmadan edemiyor. 'Bern'in Sıçan Avcısı', Von Graffcnried'in en üginç fotoğraflanndan biri. Bu fotoğrafta, bir elinde tüfeği, bir elinde avladığı sıçan, kanalizasyondan zaferle çıkan bir Isviçreli görülüyor. Von Graffenried'in yayımladığı iki fotoğraf kitabında aynca Isviçreli uyustunıcu tutkunlannın, kötü davranılan göçmenlerin, yan çıplak kadın boksörlerin fotoğraflarına da yer veriliyor. \ tnsanın 'kuşatılmışlığı' • Kültür Servisi — Yeni sezon ıçın yenilenen The Marmara Brasserie'nin ilk konugu ressam tbrahim Alptekin. Bugünden başlayarak 20 eylüle dek bir ay boyunca lbrahim Alptekin'in resimleri The Marmara Brasserie'de görülebilecek. Tatbiki Guzel Sanatlar Yüksekokulu Tekstil Sanatları Bölümü'nü bitiren ve 1983 ılından sonra eğitimini yurtdışında sürdüren sanatçı, !he Corcoran School of An Washington'da Bill Newraan, Steve Kruvant ve SwarofFun atölyelerinde resim, Epstein'in atölyesinde heykel çahşmalan yaptı. Kıvrak çizgilerini coşkulu renklerle değerlendiren ve hareketin resmini yapıp çalışmalarını çevre düzenlemeleri ve cinsel fantezilerde yoğunlaştıran sanatçı, insanoğlunun kuşatılmışlığını yansıtıyor. KULTUR Nâzmı Günü'nde anlaşmazlık • Kültür Servisi — Turkiye Yazarlar Sendikası Yönetım Kurulu 13 Ağustos 1991 günlü toplantısında, 1992 ocak yılı içinde Selanik ve tstanbul'da duzenlenecek Nâzım Hikmet'in 90. doğum günu kutlama törenleriyle ilgili kurul çalışmalarını, törenlere gölge düşmemesi nedeniyle durdurma kararı aldı. TYS Yönetim Kurulu'nun açıklamasında, kutlamalarla ilgili geçen mart ayında Moskova'da yapılan toplantıda, kutlama programlannı her Ulkede o ülkenin yazar örgütünun düzenleyeceğinin kararlaştınldığı ve Selanik toplantısının düzenlenmesi işıyle, TYS'nin görevlendirildiği belirtildi. Yetkililer gazetelerde, Nâzun Hikmet Vakfı'nın kurucularından bir heyetin Samiye Yaltınm başkanlığında Belediye Başkanı Sayın Sözen'i ziyaret ederek şairin doğum gununü Selanik, tstanbul ve Moskova'da kutlayacakları haberinin çıktığına dikkat çekerek programın Nâzım Hikmet Vakfı adına basına duyurulması karşısında şaşkınhk içinde kaldıklannı, sendikanın doğum gunu törenlerine bir ı Ige düşmemesi için çalışmalarını durdurma karan akdığını açıkladı. YAYIN 'Sinema Gazetesi' tartişması • Kültür Servisi — Ulus Ajans Reklam Hızmetleri Ticaret ve Sanayi AŞ'nin Halkla tlişkiler Mudurlüğu'nun önceki gün "Sinema Gazetesi" üzerine yönelik açıklamaiarının bütünüyle gerçeğe aykın oldugunu aktaran Saim NYavuz, dün bir açıklama yaptı. Yavuz, Ulus Ajans'ın ortaklanndan ömer Pekmez'le eylul 1989'dan itibaren "Sinema Gazetesi"ni yayımlamaya basladıklannı, gazetenin 56. sayısına dek Pekmez'le sürdürdüğü, gerçekte ticari olmayan, dostluğa dayalı ilişkinin zarar vermeye başladığım, bir sure sonra Pekmez'le ticari ilişkisini kestiğini ve gazetenin daha sonra yayın hayatına kendisinin imtiyazı altında devam ettiğini belirtti. Yavuz, "Ömer Pekmez, tam bir yıldır neredeydi? Imtiyazm yasal olarak bana geçtiğini bile bile şimdi neden böyle bir davranış içine girmiştir" dedi. Gazetenin son iki haftadır yeni bir icerikle yayımlandığına dikkat çeken Yavuz, "Sanınm ömer Pekmez auhmlanmızı görup büyük kârlar sağladığımızı düşunmekte ve 'ne koparırsam kârdır' duşüncesi ile hareket etmektedir. Sinema Gazetesi'ni sinema sektörünün sesi ve kulağı haline Sayın Ömer Pekmez getinnemiştir, getiremez de" dedi. YARIŞMA '\nne-Kiz Dişküeri' \* Kultur Servisi — Kadın Eserleri Kutuphanesi ve Bilgı Merkezi Vakfı, profesyonel ve amator oyun yazarları arasında bir tiyatro oyunu yanşması duzenledı. Yarışmaya katılacak oyunların ana teması "Anne-Kız Ilışkilerı" olarak belirlendi. Oyunların kâğıdın bir yuzune çıft arahklı olarak daktılo edılmesi, okunaklı şekilde, 5 nusha halinde "Kadın Eserleri Kutuphanesi ve Bilgi Merkezı Fener Mahallesı - Haliç/lstanbul 34220 adresine postalanması gerektiği belirtildi. Yanşmaya son katılma tarihi 31 Aralık 1991. Yanşmacıların kısa ozgeçmışlerını, adres, telefon numarasmı içeren bir mektubu yapıtlarına eklemelerı gerekiyor. George Michael, son albümü 'Listen Without Prejndice'te sadece müzikdiyor 4 Beni önyargısız dinleyirfGeorge Michael artık kendisinin değil, müziğinin sevilmesini istiyor. Gösterişin ayyuka çıktıgı 1980'lerde akıl almaz bir hızla doruğa tırmanan bir pop yıldızımn gösterdiği bu düşünce değişimi hiç de küçümsenmemeli. YAVVZ BAYDAR STOCKHOLM — "Listen VVithont Prejudice" (önyargısız Dinle) gibi bir al- büm adı, işin içyüzünü bümeyene çiğli- ğin, sersemliğin ya da ukalalığın ürünü gibi gelebilir. Ama bu tercihin gerekçe- si ya sağduyuya, başka çarenin olmayı- şına dayanıyorsa? Bir düşünün: Çok "pariak" bir delikanlısınız, müthiş bir müzik yeteneğiniz var, bir gnıp kuruyor- sunuz ve bu grubun yalnızca pınltılı, gü- lerytızlü -kimilerine göre- yuppie imajı müziğinizin kalıcı guzelliğini ezip geçti- ği için bir türlü ciddiye alınmıyor, kıv- ranıyorsunuz. Bu öyktlnün kahramanı George Mic- hael. 1980'lerin ilk yarısında pop dün- yasına hâkimiyet konusunda Duran Dn- ran'la çekişen, "Careless Whisper" gi- bi olağanüstü incelikte bir besteyle o dö- neme damgasını vuran Wham! ikilisinin yakışıklı uyesi. Son on yılın en önde ge- len üç-beş pop bestecisinden biri; kimi- lerine göre tarüşmasız en iyisi. Işinin çiz- gi Ustü olmasına büyük çaba gösteren, doğal bir yetenek. Ama ezici bir çoğunluk -pop müziği- nin yargıçlan- bu gerçeği bilseler bile saklıyor, Michael'ı Prince ve Michael Jackson'ın imaj düşkunu beyaz kopya- sı, hatta parodisi olarak görüyordu. 'Ge- tip geçiciydi' bu şahıs; "iyi pazarlanıyor- du, o kadar!" Bu düşünce esti durdu. Ta ki 1990 yı- lının sonlarına, "Listen Without Prejudice" çıkıncaya kadar. Genel kam birden değişiverdi. tngil- tereli eleştirmenler Michael'ın bu ikinci solo albûmunü yüın en iyi yapıtı seçti. Galiba başka çareleri de yoktu! Çok genç yaşta girilen pop dünyası içinde süre geçtikçe olgunlaşanlar da var, olgunlaşmayanlar da. llki belirli bir müzik yeteneği yarunda elbette üst bilinç duzeyini, kendini tartıp ölçmeyi, çevre- ye kaygıyla bakmayı da gerektiriyor. Bu yüzden örnekleri ender. Çoğu, grupla- OLGUNLUKLA KALİTE BİR ARADA — Olgunluk ile kaliteyi bir arada bul- mak isteyenler, George Michaet'ın "Listen VVithout Prejudice" adlı albümünün peşine döşebilirler. George Michael artık "Beni önyargısız dinleyin" diyor. nnın ticarete ve yüzeyselliğe yönelmesi- ni reddedip yalnızlığı seçen kişiler: Bri- an Eno, Peter Gabriel, Roger Waters, John Lennon. Günümüzün George Michael'ı da ar- tık beş-on yıl öncesinin George Micha- el'ı değil. Liste başı olan parça sayısı ba- kımından Elvis Presley'in Ingiltere re- korunu yenileyen grubu VVham! ile ge- çen ve 14 milyon satan ilk solo albümü "Faith"le süren olağanüstü popüler dö- nem, istediğı her şeyi yapacak ekonomik rahatlığı sağladı Michael'a. Ama iki yıl kadar önce muziği bırakmayı düşundü- ğünü, eleştirmenlere kırgın oldugunu açıklayınca doğan büyük şaşkınlık için- de en buyuk tepki Frank Sinatra'dan geldi. Ünlu şarkıcı ona açık bir mektup yazarak "Senin gibi iistün yetenekler dttnyada mantar gibi bitmiyor, kendine gel" dedi kısaca. George Michael yaklaşık uç yıldır söv- leşi yapmaktan kaçınıyor, ortalıkta pek görtinmüyor. Ender söyleşilerinden birindeki ifade- siyle "Artık kendisinin degil, müziğinin sevilmesini" istiyor. Gösterişin ayyuka çıktıgı 1980'lerde tahmin edemeyeceği bir hızla doruğa tırmanan bir pop yıldı- zının gösterdiği bu düşünce değişimi hiç de küçümsenmemeli. Çünkü Michael, hızla geçen bir on yıl ardından şovmen- likle müzisyenlik arasında bir aynm ol- ması gerektiğinden söz ediyor burada. "Listen Withont Prejudice ", Micha- el'ın belki de ister istemez ulaşacak ol- duğu "saf müzik" düşüncesinin ilk so- mut kanıtı. tçerdiği zenginlik onu hem son yıllann en önemli yapıtlan arasına katacak hem de geleceğini güvence altı- na alacak nitelikte. Dinledikçe gelişip büyüyen, güzelliğiy- le kişiyi adeta büyüleyen besteler birbi- rini ızliyor bu albümde. Steıie VVonder'- m dramatik "They Won't Go When 1 Go" adlı bestesi dışında (ki Michael'ın yorumu Wonder'ı hiç aratmayacak us- talıkta) tüm parçalann altında George Michael imzası var. Eskilerin deyişiyle "tann yertfisl" bir ses, dinlediğimiz. Çok geniş açüı bir te- nor. Altın kaplamalı. Çekici, ama alda- tıcı değil; duygulu, ama melodrarnatik değil; kontrollü, ama yapay değil. Sözlerde de büyük bir ustalık sergiü- yor George Michael. Gururla sözünü et- tiği -albümün açılış bestesi- enfes 'Tnı- ying for Time", kanımca John Lennon'- ın "Imagjne"i iie kıyaslanacak bir metne sahip: "Açılan avcnn günieri bnn- lar/Son da olmayacaklar/lşte bak / Di- lend ve seçidlerin günieri bunlar /..Zen- ginler yoksulluğunu Uan ediyor / BUe- miyoruz / Belki de variıklı olanlar, biz- ler / Bizler, 'N'olursa olsun' diyenkr / Tann? O vazgecmis artık / Önce 'oynayın' demiş / Sırtını dönünce / Arka kapıdan çıkınış / Bütün çocnk- lar..." Michael, muziğin güzelliğini sade aranjmanlarla hafifçe örtmüş, o kadar. Genellikle bir tuşlu, bir akustik gitar, bir bas ve davulla yetinmiş. Albümde aşın ölçüde üst üste kayıt da yok. Sözgelimi güzelliğini basitlikle yücelten "Mother's Pride"da neredeyse sadece Michael'ın hüzne yelken açmış sesini dinliyorsunuz. Kendi içinde sürekli yenilenerek devi- nen "Freedom", sisli havada bir kele- bek zarafetiyle gezinen "Cowboys and Angels", oya gibi işlenmiş "Heal the Pain", 'soul'a uzaktan sevgiyle el sal- layan "Soal Free"... George Michael'- ın bu albümünde müziksel açıdan bir düşüş bulmanız hayli zor. Olgunlukla kaliteyi bir arada bulmak isteyenler -tabii dilerlerse- "Listen Wit- hoııt Prejudke"ın peşine düşebüirler. önyargılı olsalar da, olmasalar da albü- mün onlann peşini bırakacağını pek san- mıyorum. Ugo Tognazzi'nin oğlu Riky Tognazzi, Türkiye'defılm çekecek Hooligan'lardan sonra 'Hamam' ASLI KAYABAL ltalyan sinemasmın ünlü oyuncusu ve yönetmeni Ugo Tognazzi"yi Turk sinemasever- ler de yakından tanır. 'Şahane BoynuzlıT, 'Barbarella', 'Mül- kiyet Artık Hırsıdık Degildir', 'Büyük Tıkınma^, 'Çdgınlar Knlttbü', 'Pazar Âşıklan' gibi fdmlerıyle bizde de sevilen Ugo Tognazzi dokuz ay kadar önce ölmuştu. Ugo Tognazzi'nin oğlu Riky Tognazzi de bir sinema adamı. 1991 şubatında 'Ultra' adlı fil- miyle 41. Uluslararası Berlin Film Şenliği'nde Gumüş Ayı ödulune değer görülen Riky Tognazzi şu sıralar Turkiye'de. Oğul Tognazzi, 1992 ilkbaha- rında Türkıve'de bir film çeke- cek. Tognazzi'nin, uzun süredir ltalya'da yaşayan Turk sinema- a Ferzan Özpetek'le gerçekleş- tireceğı filmın adı 'Hamam' ola- cak. Baba Tognazzi, oğul Tognaz- zi'yi çok küçük yaşlarda sinema dünyasına sokmuş: "Babam, Italyanlann sevdiği bir sinema- cıydı. Bugun anılarunızda yaşı- yor. Çok küçuk yaşlarda onunla setlerde birlikte oldum. O za- manlar bu dhnya bir oyundu Geçen Berlin Film Şenliği'nde hooliganları anlatan "Ultra" adlı yapıtıyla Gümüş Ayı alan Riky Tognazzi, 1992 ilkbaharında Turkiye'de "Hamam" adlı bir film gerçekleştirecek. 35 yaşındaki Riky Tognazzi, ünlü İtalyan oyuncu ve yönetmen Ugo Tognazzi'nin oğlu. Oğul Tognazzi, îstanbul'u, Doğu ve Batı kültürlerinin kesiştiği çekici bir kent olarak görüyor. benim gozumde. Büyuyunce si- nemaya yonelmem, en mantık- lı seçimim oldu." Genç Tognazzi 35 yaşında. Çocukluk yılları doğduğu kent Milano'da ve Ingiltere'de geç- miş. Yüksek oğrenimini Bolog- na ve Roma'da tamamlayan Riky Tognazzi, çocukluğundan başlayarak filmlerde kuçük rol- lere çıkmış. Sophia Loren'le ça- lışması, sinema uğraşını belirle- miş. Daha sonra Ettore Scola ve Bernardo Bertolucci gibi usta- larla tanışmış. Ve kuşkusuz, futbol dünyasındaki şiddeti iş- leyen 'Ultra' adlı fılmiyle Ber- lin'de Gümuş Ayı alması, Tog- nazzi için buyuk onem taşıyor. Riky Tognazzi, Türkıye'dekı tatilini tamamladıktan sonra Italya'da venı filmı 'Vai Con Dio'nun (fannyla Git) hazırlık- larına girişecek. Tognazzi, yeni filminin bazı ideallenn ve mit- lerin çoktuğu 1980'Ii yıllarda papaz olarak çok guç bir seçim yapan 4 genç din adamının öy- kusunu anlatacağını soyluyor. ttalyan yönetmen, îstan- bul'u, Doğu ve Batı kulturleri- nin birbirlerine karıştığı çekici bir kent olarak göruyor: "Fer- zan Özpetek'le birlikte çekece- ğimiz 'Hamam'ın konusu, ls- tanbul'da kesişen kültürlere denk diişuyor. Film, Turkiye'- ye gelen bir ttalyan'ın kendisi- ni, gerçek doğasını tstanbul'da keşfedişinin öykusünü anlaü- >or." Tognazzi'ye bakılırsa, Ber- lin'de odül alan 'Ultra' adlı fil- mi, sinema eleştirmenleri tara- fından 'neo-neo realizm' akımı içinde değerlendirilmiş. Bir ba- kıma, savaş sonrasında Rober- to Rosselini'lerın, Vittorio de Ska'ların ünlü yeni gerçekçili- ğınin günümüzdeki bir devamı. Tognazzi'ye göre, 'Ultra', esin kaynağım 'gerçeklik'te bulmuş bir film. Futbol dünyasında 'hoooganlar' diye bilinen saldır- gan taraftarlara Italya'da 'ultralar' deniyor. Tognazzi de 'Ultra' fümini, 'ultralann' dün- yasını keşfetme merakıyla ger- çekleştırmiş. ltalyan yönetmen 'şiddetin otesini' araştırıyor. Kim bu gençler? Niçin şiddete vol açıyorlar? 'Ultra' aynı zamanda 'belgesel' bir film. Tognazzi ve arkadaşlan, filmin çekimlerin- den önce şiddet yanlısı gençler- le oturup konuşmuşlar, anket- ler düzenlemişler. Filmde gerçek 'hooiiganlara' da yer vermışler. Riky Tognazzi, Türk sinema- sını az tanıyor. ltalya'da daha çok Amerikan filmlerinin gös- terildiğiııi söyleyen Tognazzi, Türk fılmlerini ya özel haftalar- da ya da sinema kulüplerinde görme olanagı bulduklarım be- lirtiyor. Türk yönetmenlerden en çok Ydmaz Günev'i tamyor. Almanya'da izlediği Tevfik Ba- şer'in '40 Metrekare Almanya'sı da beğendiği filmler arasında. Yapı Kredi'nin başlattığı "Büyük Besteler - Büyük Ustalar" dizisi sürüyor Türkmusikisi compact disclerde EVİN İLYASOĞLU Yapı \e Kredi Bankası, 1991 yılında başlattığı "Büyük Besteler-Büyuk Ustalar" başüklı Türk Sanat Muziği CD dizileri- nin sayısını uçe tamamladı. Özellikle Veda( Nedim Tör gibi bir kültür adamımızın başı çek- tiği bu tur kültür hizmetleri Ya- pı Kredi'nin ovguye değer uğraş- lan. Vedat Nedim'in önculuğunde- kı ilk çoksesli koro çalışmaları- nın uzunçaları "Yirmiuç Halk Türküsü" başlığı altında Muhit- tin Sadak ve Cenan Akın yöne- timinde gerçekleştirılmişti. Özellikle Turk sanat müziği- nin ve Turk halk müziğinin as- hna bağlı icralannın unutuldu- ğu şu gunlerde, aslını dinlemiş olanların pıyasaya duşen elek- troorglu Dede Efendi sesinden yakındığı şu sıralarda, uzman kişiler gözetiminde yayımlanan bu CD'lerin çok önemli yeri var. Bekir Sıtkı Sezgin ve Dr. Alaed- din Yavasca'nın danışmanhğı, tnci Çayuiı ve Tiılin korman gı- bı ozgune bağlı yoruma gonul vermış kişilerın yönettıği plak- lar on yedincı yuzyıldan yirmin- ci yuzyıla kadar bir yelpazeyı içeriyor. Genel Mudur Burhan Kara- çam, CD'lerin kitapçığındaki gi- riş yazısında "musiki geleneği- mizin canlılığını konımak"tan söz etmiş. Türk sanat muziği ol- duğu kadar, Turk halk muziği ve çoksesli muzik alanındaki ça- lışmalan da CD'ye aktararak bu canhlığı yeni kuşaklara ıletebi- Hr boylesi bir kuruluş. Dileriz bundan sonraki planlannda art arda dizilmiş, nitelikli bir Türk Abdi Efendi, Kazasker Musta- fa tzzet Efendi, Haşim Be\ ve Rifat Bey'in eserlerınden oluşu- yor. Uçuncu CD ise "Cumhuri- yet Dönemi Bestecileri": Rakım Elkutlu ve Suphi Ziya Özbek- kan'dan seçmelerle orulmuş. Kitapçıkta bestecılenn hayat- lannı anlatan bilgiler olduğu halde, bu donemlerin ozellikle- rinı belırten açıklamalar yok. Klasik ve neo-klasik terimlennın Turk muziğınde hangı yıllara den Hacı Arif Bey'e kadar; "Ye- ni Klasik Dönem", Hacı Arif Bey'den Saadettin Arel'e kadar; "Romantik Donem" ve Saadet- tin Arel'den günumuze "Reform Dönemi" kabul ediyor. Örneğin, Romantik Donem- ın ozelliklerini şoyle anlatmış: "Büyük formda yapıtlann yer- lerini küçuk formda yapıtlann alması, ...yapıtlarda ulusal ve ge- leneksei ozelliklerin. aynca duy- gu inceliğinin yuceliğinin önem- Yapı Kredi'nin Büyük Besteler-Büyük Ustalar dizisinden çıkardığı CD'ler Türk musikisinin "klasik" ve "neoklasik" dönemlerini ve "cumhuriyet" dönemini kapsıyor. Böyle bir kuruluş, Türk sanat müziğini olduğu kadar Türk halk muziği ve çoksesli müzik alanındaki çalışmaları da CD'ye aktararak bu canhlığı yeni kuşaklara iletebilir. muziği resmi çizebilirler. Plaklara sırayla göz atınca oteden berı tartışılan terim kar- maşası çıkıyor karşımıza. Bırinci CD, "Klasik Türk Musikisi Bestecileri" başlığı altında, on yedinci yuzyıldan Abdülgadir Meragi ve Buhurizade Itri'yi kapsıyor. ikinci CD, "Neo- Klasik" Türk Musikisi Besteci- leri başlığı altında; Onsekız ve ondokuzuncu yuzyıllardan Tan- buri Mustafa Çavuş, Basmacı rastladığını, ne gibi karaktens- tikler taşıdığını oğrenmek uze- re biraz ansıklopedı kanştırayım dedim. Gelişim-Hachette Genel Kultur Ansiklopedisi'nde Sadun Aksüt'ün yazdığı müzik tarihi donemleri şöyle: Itri ve Abdülgadir Meragi'yı (16. yuzyıl sonu - 18. yuzyıl ba- şına kadar) "Klasik Öncesi Do- nem"; Itri'den Dede Efendi'ye kadar (18. yuzyıl başına kadar); "Klasik Dönem"; Dede EfendT- senerek tıalka daha çok yakın muzik yapıtlannın oluşturulma- sı.." Bu durumda Meragi ve Itri, CD'dekı sımflamaya gore kla- sik, Aksut'e gore klasık-oncesi besteciler oluyor. CD'dekı neo- klasik bestecilerden Sadun Ak- sut'un sınıfladığı neo-klasıkler arasına Kazasker İzzet Efendi giriyor. Oysa CD'deki cumhuri- yet bestecısı olarak anılan Ra- kım Eikutlu, Aksut'e gore Hacı Arif Bey'in başlattığı romantik döneme ait. Bir de TRTnin Müzik Daire- si Başkanlığı (Yayın No: 34) ta- rafından basüan, Dr. Mehmet Nazmi Özalp'ın kaleme aldığı iki ciltlik Türk Musikisi Tarihi- ne göz atıyorum: Klasik Döne- min Meragalı Hoca Abdülgadir ile başladığı Hafız Post ile bı- çimlenip Itri ile butünleştiği be- lirtiliyor (s. 157). 19. yıizyıla ka- dar bir klasik akımın sürduğu- nu (bu çalışmada bir neo- klasızmden söz edilmiyor) ve 19. yuzyıl onalannda musiki sana- tımızda "romantik edebiyatın" doğduğu ileri süruluyor. (s. 193) Eğer bu zaman dilimlemele- ri, Batı'nın sanat akımlarına gö- re adlandırıldıysa, o akımlann ozelliklerini içermeli. örneğin, bir neo-klasik akım, Batı mu- ziğinde yirminci yuzyıl başı- bestecilerinin, klasik dönemi, Haydn-Mozart çağını, kusursuz öz-yapı dengesinın doruğa ulaş- tığı çağı ornek almalandır. Acaba Turk muzik tarihçile- ri Batı'dan aldıkları terimleri de- ğişikliğe uğratıp kullanacakları- na kendi kultur birikimimiz içinde bir zaman dilimlemesi araştırsalar daha iyi olmaz mı? Itırh Bahçe' toplatıhyor • Kültür Servisi— Şeyh Nefzavi'nin Arapçadan Ingilizceye "The Parfumed Garden" adıyla çevrilmiş olan kitabı geçen hafta Yol ve Limbo Yayınlan tarafından aynı anda yayımlanmıştı. Yol Yayınlan'nın "Itırh Bahçe" adı altında yayımladığı kitabın yayınevi yetkililerinden edinilen bilgiye göre tstanbul Savcılığı'nca müstehcen bulunarak toplatılmasına karar verildi. Bu yönde 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ne bir yazı yazıldığı belirtildi. Beyoğlu'nda Türk filmleri • Kültür Servisi — Beyoğlu ve Sinema Şöleni S etkinlikleri bugün AJi özgentürk'un yönettiği "At" fılmi ile sürüyor. "At"ta başrolleri Genco Erkal ve Güler Ökten paylaşıyor. "Uluslararası Festivallerde Türk Sineması" çerçevesinde gösterilen filmler dizisinde yann Zülfü Livaneli'nln yönettiği "Yer Demir Gök Bakır" izlenebilecek. Filmin başrol oyunculan Rutkay Aziz ve Serap Aksoy. Sanatçılar Cemiyeti • Knltür Servisi — 26 mayısta kurulan lsviçre Uluslararası Sanatçüaı Cemiyeti'nin başkanlığına Baydar özcan seçildi. Merkezi Zürih'te bulunan derneğin 40 üyesi bulunuyor. Dernek Bafkanı Baydar özcan, yazar, ressam ve müzisyenleri bir araya getirmeyi planladıklannı belirtti. özcan, aynca Turkiye'de de Türk-tsviçre Uluslararası Derneği kurmayı amaçladıklannı ve bu dernek sayesinde tsviçreli ve Türk yazarlar arasında iletişün kurmayı düşündüklerini anlattı. özcan, lsviçre'ye gitmek isteyen sanatçılara da vize konusunda yardımcı olabileceklerini söyledi. Marquez aklandı • Kültür Servisi — Nobelt;<; Edebiyat ödülü sahibi Gabriel Garcia Marquez, bir sözleşmeye uymadığı gerekçesiyle yargılandığı bir ABD mahkemesi tarafından aklandı. Kolombiyalı ünlü yazar, ülkemizde de yayımlanan "Kolera Döneminde Aşk" adlı romanının sinema haklan için Richard Roth adlı film yapımcısıyla görüşmüş, ama görüşme olumsuz sonuçlanmışü. Richard Roth, Marquez'in sözleşmeye uymadığı iddiasıyla San Francisco'da bir mahkemeye başvurmuştu. Mahkeme ortada bağlayıcı bir sözleşme olmadığı sonucuna vararak Marquez'in suçsuz olduğuna karar verdi. Filistinli yazara yasak • Kültür Servisi — Genç bir Fiüstinli oyun yazannın Israil dışına çıkması engellendi. Aynı zamanda oyuncu da olan Nidal Hatib, Avrupa, ABD ve Kanada'da sahnelenecek bir ovunuyla ilgili olarak yurtdışına çıkma izni istedi, ama Hatib'in isteği Israil yetkililerince geri çevrildi. Israil askeri yetküileri, ûç yıl yurtdışmda kalmaya razı olursa Hatib'e pasaport verebUeceklerini söylediler. Nidal Hatib'in birçok ülkede sahnelenecek olan oyununda, yazarın bir Israil hapishanesinde geçirdiği günler konu ediliyor. Bu arada Batı Şeria'da yaşayan yazarın bugüne kadar hiçbir yasadışı etkinlikle suçlanmadığı bildirildi. Montreux Müzik Şenligi • Kültür Servisi — 46. Montreux-Vevey Müzik Festivali, 23 agustosta lsviçre'nin Montreux kentinde başlayacak. 23 eylüle kadar sürecek festivalin açılış konserinde piyanist Catherine Collard, Michel Tkbachnik yönetimindeki Basel Senfoni Orkestrası eşliğinde çalacak. Festivalin 20. yuzyıl müziğine aynlan bölümu piyanist James Avery, Arditti Dörtlüsü ve Recherche Topluluğu'nu bir araya getirecek. öte yandan festivalde Dresden Staatskapelle'yi Sir Colin Davis, La Scala Orkestrası'ru da Carlo Maria Giulini yönetecekler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear