Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20 AĞUSTOS 1991
OLAĞANÜSTÜ HALDEPOLİTİKA
HABERLER CUMHURİYET/5
Yeni Ülke
toplatıldı
" • tSTANBUL (AA) —
Haftalık Yeni Ülke
gazetesinin 18-24 ağustos
tarihli 43. sayısı toplatıldı.
Yeni Ülke tarafından
yapılan yazılı açıklamada,
-Istanbul Devlet Güvenlik
-Mahkemesi'nce gazetede
yayımlanan "Ağustos Sıcağı
ı'Botan'dan Taşıyor" başlıklı
haber üzerine toplatma
-tkararının abndığı belirtildi.
-lAçıklamada, 18 ağustos
-günü piyasaya çıkan
,-gazetenin toplatma
müzakeresinin DGM
.ikayıtlarma 17 ağustos
.olarak işlendiği ileri
sürülerek toplatma
.kararının protesto edildiği
kaydedildi.
"ANAP sürpriz
-yapabilir"
• ANKARA (UBA) —
Halkçı Parti eski Genel
Başkanı Necdet Calp,
seçimlerde Anavatan
Partisi'nin bir sürpriz '
yapabileceğini söyledi.
Necdet Calp yaptığı
açıklamada, erken seçimin
bir an önce yapılması
îgerektiğini belirterek
"Erken seçim Türkiye'nin
yararına olacak" dedi.
Calp, "Iki buyük muhalefet
^partisi SHP ve DYP sürekli
erken seçim istiyordu.
Şimdi iktidar partisi de
buna yanaştı. Bana gore
seçimlerde bir parti tek
başına iktidara
gelemeyecektir. Ufukta bir
koalisyon gözuküyor" dedi.
Kamuoyu yoklamalannda
ANAP'ın üçüncü,
dördüncü parti
görüldüğünü, ancak
ANAP'ın seçimlerde bir
sürpriz yaparak ön
sıralarda yer aiabileceğini
Tcaydeden Necdet Calp,
•ANAP'ın son günlerde bir
-toparlanma içinde
'olduğunu ifade etti.
Cezaevinden
firar
1
• ÇANAKKALE (AA) —
''Çanakkale Yanaçık
r
Cezaevi'nden iki hukümlü
firar etti. Yetkililerden
alınan bilgiye göre gasp
suçundan Çanakkale
lYanaçık Cezaevi'nde kalan
-Mehmet Dinler (30) ile
Cemal Çayır'ın (29) dün
-gece yapılan sayımda firar
-ettikleri anlaşıldı. Bingöllü
-olduklan bildirüen iki
-cezaevi firarisirrin
yakalanması için güvenlik
İcuvveüerine eşgallerinin
bildirildiği öğrenildi.
Demokrasinin
üç efendisi
- • ANKARA (ANKA) —
dslahatçı Demokrasi Partisi
(IDP) Genel Başkanı Aykut
Edibali, ANAP, SHP ve
DYP'nin adaletsiz ve baskın
bir seçim için anlaştıklannı
•ileri sürerek "Demokrasinin
üç efendisi, seçim adaletini,
eşitliğini, hürriyetini,
.güvenliğini ve dürüstlüğunü
ayaklar altına alan
jbugünkü seçim sisteminin
taraftarıdır" dedi. Aykut
Edibali yaptığı yazılı
açıklamada, sadece aslan
payının hangilerine ait
olacağı konusunda uç parti
arasında anlaşmazlık
bulunduğunu bildirdi.
Düşünsel
defnedildi
• ANKARA (AA) — Kars
eski Milletvekili Sevinç
Düşünsel toprağa verildi.
Düşünsel için dün ilk tören
TBMM'de yapıldı.
TBMM'deki törene Sevinç
Düşünsel'in yakınları,
Meclis Başkan Vekili Halim
r
Aras, milletvekilleri ve
TBMM personeli katıldı.
Düşünsel'in cenazesi daha
sonra Hacıbayram
Camii'nde kılınan öğle
namazından sonra Cebeci
Asri Mezarlığı'nda toprağa
.yerildi.
Çorlu'da kanb
gece
• ÇORLU (Cumburiyet)
— Çorlu'nun Sağlık
mahallesinde Mangal
Taverna'da öneeki akşam
çıkan tartışma sonunda
Mustafa Taka ile Yalçın
Dikenova tabanca ile
yurularak oldü. Genelev
sahibi Seyfullah Saat ile
kardeşi Âli Rıza Saat da
yaralandı. Taverna sahibi
Necmi Işçan'ın aslen Oflu
plan Mustafa Taka'yı
yemeğe çağırdığı, bu sırada
Sıvaslı olan genelev sahibi
ve adamlarının Taka'ya
sataştıkları ve ardından da
tabancalann konuştuğu
belirtildi. Polis, tartışmada
kullanılan 2 silahın ele
geçirildiğini, ancak kimlerin
ateş ettiğinin henüz
belirlenemediğini bildirdi.
Mustafa Taka, SHP Fatih
İlçe Başkanı îsmet Taka ile
Trabzonspor Kulübu eski
Başkanı Mustafa
Günaydın'ın yeğenleri
oluyor.
Partiler kulvarı hızla boşalıyorCELAL BAŞLANGIÇ
— Tiocfadh ar ca...
Yani:
— Bizim de günümüz gelecek...
Diyarbakır DGM'nin duvarlannda dört
dönüyordu sanki bu söz. Jetlerin uğultusu
mahkeme salonunun camlannı titreştiriyor,
helikopterlerin pervane "par par"lan mah-
keme kürsüsünün meşe kaplamasına çarpıp
parçalanıyordu. Köşede sivil savcı, kürsüde
de biri asker üç yargıç oturmuştu. Ortada bir
Ahmet Türk vardı. Ellerini Önüne kavuştur-
muş, üzerinde lacivert paltosu, kısa saçları,
yakası açık gömleğiyle öylece bekliyordu Ah-
met Türk.
29 Kasım 1987 seçimlerine on gün kalmıştı.
Türk'ü öyle kelepçeli getirildiği mahkeme sa-
lonunda görünce, insanın akhna "Bugün de
tahliye edilmezse, bizim de bir Bobby Sands'-
ımız olacak" diye geliyordu.
Sands IRA üyesiydi. 1976'da tutuklanıp
Belfast dışındaki Longkesh Cezaevi'ne kon-
muştu. Ingiliz hukümetine göre Sands ve ar-
kadaşları 'adi hükümltt'ydü; kendilerine gö-
re ise savaş suçlusuydular. "Adi hükümlü"
olmaktan kurtulmak için Sands ve arkadaş-
lan 1 Mart 1981'de açlık grevine başladılar.
Ülkenin gündeminde seçim vardı. Sands'ın
durumu gittikçe kötüleşiyordu. "Birdayanış-
ma göstergesi" olarak seçimlerde Sands, mil-
letvekili oluyordu.. ve Sands'ın 'Hücremde
Bir Gün"ü bu tümceyle bitiyordu:
— Bizim de günümüz gelecek...
PKK militanlarına yataklık yaptığı gerek-
çesiyle on aydır tutuklu olarak yargılaruyor-
du Ahmet Türk. 29 kasım seçimlerinde
SHP'den milletvekili adayı olmak istedi. An-
cak parti genel merkezi Türk'ü aday göster-
medi. önce bağımsız aday olan Türk, daha
sonra yapılan ön seçime girince SHP'den lis-
te başı olarak Mardin'den milletvekilliğjni ke-
sinleştirdi. Cezaevindeyken, ön seçim çalış-
malanna katılma olanağı yokken, aday olan
Türk, SHP delegelerinin neredeyse tümüne
yakuıının oyunu almıştı. Eğer, seçimden ön-
ce yapılan bu son dunışmada tahliye edilmez-
se, Türk, on gün sonra yapılan seçimlerde
mutlaka milletvekili seçilecekti. "PKK'ya
yataklık" suçundan girdiği Diyarbakır Ceza-
evi'nden Türk, milletvekili olarak kalabalık-
larla, alkışlarla, davullarla, zurnalarla çıka-
caktı.
Diyarbakır DGM'nin salonu salkım saçak
insandı. Herkes soluğunu tutmuş, mahkeme-
nin vereceği kararı bekliyor. Savcı tahliye is-
tedi; yargıçlar da bu isteme uydu: Ahmet
Türk'e tahliye... O anda bir sevinç dalgası ya-
yıldı. Birbirine sanlanlar, öpüşenler... Nedeni
büinmez sessiz bir sevinç yaşanıyordu. Salon-
da salkım saçak bekleşenler dillerinin ucuna
kadar gelen sevinç çığhklarını yutmuşlardı
sanki.
Türk, elleri zincirlenip, jandarmaların ara-
sında yeniden Diyarbakır Cezaevi'ne gönde-
rildi. Tahliye işlemleri tamamlanacaktı. SHP
bayraklanyla, İnönu'nün, Gürkan'ın, Türk'-
ün posterleriyle donatılmış araçlar uzun bir
konvoy oluşturuyordu. Duruşmaya gdenler
Türk'ü beklemek üzere DGM' den SHP il
merkezine doğru aktılar. Bir bayram yaşanı-
yordu. Parti binası önünde davullar zurna-
lar çahyor, insanlar oynamamak için kendi-
lerini güçlükle tutuyorlardı.
Yandaşlarının omuzunda SHP bınasına
girdi Turk. Çevrede uzun namlulu silahlarla
uzak koruma yapanlar, fışeklikleri çapraz as-
mışlar. On kadar da yakın koruma yapan var-
dı Türk'ün çevresinde. Herkes Türk'ün ko-
nuşmasını bekliyordu. Parti binasından taş-
mıştı insanlar. Türk, SHP'nin balkonuna çık-
tı. Ortalık alkıştan yıkılıyordu. Sol yumruğu-
nu havaya kaldırıp bir tümce söyledi Türk:
— Bizlerin ekmeğe, suya değil, temel hak
ve özgürlüklere ihtiyacı var...
Işte bu söz, bölgede günümüze dek sure-
cek yeni politik yapılanmanın belki de en be-
lirgin ilk habercisiydi.
Çok değil, bu olaydan iki yıl sonra Paris'-
teki Kürt Konferansı'na katüdığı için Türk al-
tı milletvekili arkadaşıyla birlikte partiden ih-
raç edilince SHP'nin Diyarbakır örgütü, bü-
tün bölgede olduğu gibi istifa etti partiden.
Türk'ün iki yıl önce büyük coşkuyla balko-
nundan konuştuğu SHP il binasının bir ge-
cede bütün camlan kınldı. Kırmızı üzerine be-
yaz yazılı "SHP Diyarbakır D BaşkaıüıgT ta-
belası kızgın partililer tarafından siyaha bo-
yandı. Bir anda terkedilmiş, viran bir bina ha-
line gelmişti SHP il binası.
îşte SHP'nin bir gecede böyle bir viraneye
dönüşmesi de "Olağanüstü Hal'de politika"
nın en belirgin göstergesiydi.
'Beni de götürebilirler'
Kimine göre "polis"ti; kimine göre "ka-
ranlık güç", kimine göre "kendilerine polis
siisü verenler", kimine göre "kontrgerilla",
kimine göre de "PKK'nın kendi iç besaplaş-
ması..." Bir gece HEP Diyarbakır îl Başka-
nı Vedat Aydın'ın ölüsü bulunmuştu. Cenaze
töreni... Açılan ateş... Ölenler, yaralananlar,
gözaltılar...
BAŞLARKEN
Türkiye'nin Güneydoğusu'nda sancüı günler yaşanıyor. Yaşamın
her alamndaki bu sancı elbette başta siyasete yansıyor.
Bölgede, partilerin tabanmda gözle görülûr bir azalma var.
Genel eğilim, şiddeün, terörün siyasetin önüne geçtiği yolunda.
İnsanlar partilerden umutlanm kesmişler sanki.
Bölgede birçok partinin "dükkânı" kapalı. Partilerdeki bu
görünüme karşıhk HEP'te bir canlılık var. Bir de görüntü
olarak tabanım Refah Partisi diri tutuyor.
Partilerin tabanlanndaki bu açık boşalma, gerek bölge, gerek
ülke açısından ne gibi sonuçlar doğurur?
Bu sorunun yanıtı elbette tartışmalı.
Ancak Bölge Valiliği'nden ayrılan Hayri Kozakçıoğlu bu gidişi
"bir tehlike" olarak değerlendirmiş olmalı ki son zamanlarda
üzerine basa basa "Partiler tabanlarına sahip çıkmahdırlar"
diyordu.
Yola Diyarbakır 'dan çıktık. Bölgede sorunun sivrildiği
Nusaybin, Cizre, Batman, Silvan, Bismil gibi yerleşim
birimlerinde yerel siyasi önderlerle, halkla konustuk. Partilerin
tabanı neden boşalıyor? Halkın ilgisi hangi siyasal
yapılanmalara yöneliyor? Bölgede insanlar en çok hangi
sıkmtıları nedeniyle partilere basvuruyorlar?
Bu sorulara yanıt aradık.
Bölgedeki bir yapılanmayı, bir eğilimi, insanlann ne '
duyduklanm, ne düşündüklerini aktarmaya çalısacağız size.
Bu çalışma, Güneydoğu 'da yasananlara çözüm bulma, Kürt
sorununa ilişkin önermeler geûrmeyi amaçlamiyor. Sadece
bölgedeki siyasal eğilimle ilgili edindiğimiz izlenimleri
aktaracağız.
DİYARBAKIR OLAYLARI — Diyarbakırlılar hâlâ HEP tl Başkanı Vedat Aydın'ın cenaze töreninde çıkan olaylan konuşuyor. Olaylar.
halkı dehsetli etkilemişti. Diyarbakır'da devlet görevlilerine karşı yaygın bir kırgınlık vardı. (Fotoğraf: ERGUN AKSOY)
Diyarbakır'da, Aydm'm öldürülmesi ve ar-
dından cenaze töreninde meydana gelen olay-
lar bölgedeki insaru dehşetli etkilemişti. Olan-
lardan güvenlik güçlerini sorumlu tutuyorlar-
dı. Diyarbakır'da hâlâ hemen herkesin konu-
su yaşanan son olaylardı. Devlet görevlileri-
ne karsı yaygın bir kırgınhk vardı.
"Olağanüstü Hal'de politika"yı anlamak
için Ofıs'teki ANAP il merkezinin girişini gör-
mek belki de yeterli. Kapıda bir sivil polis bek-
liyor. Yanında, yöre halkımn "kürsü" dedi-
ği alçak tabure var. Polis elindeki telsizle ko-
nuşuyor. Yanındaki kürsüye bu-akmış Kalaş-
nikof tüfeğini.
ANAP Diyarbakır İl Başkanı Nesdr Koç-
lardan, "Güneydogu'da politika yapmanın
zorluklan nelerdir" sorusunu yanıtlarken,
"Mesela bir HEP Ü Başkam'nın evinden alıp
götörülmesi" diye örnekliyor:
GÜNEYDOĞU İZLENIMLERI
— Niye Batı'dald bir II başkanı gdtühirme-
di de Diyarbakır Ü Başkanı götttrttldü? Zor-
luğun birinci derecedeki kaynagı budur. Ya-
nn beni de götürebilirler. Böyle bir endişeyi
su anda da duyuyorum. Bu, bölgede insan-
lann siyasete katılımını engeller. Ben şu an-
da il başkanı olmasaydım, il başkanlıgı ya-
payun rru, diye dttşünürdöm. Bu olaydan son-
ra da bir daha il başkanlıgına aday olmaya-
bilirim.
Bölgede "partiler kulvanmn hızla boşalma-
sı"nın nedenini "Bugün bölgemizde ban
olaylar cereyan ediyor. Bu olaylar milletimi-
zin üzerine korku salıyor. Korkudan dolayı
insanlarımız bir nykuya geçme döne-
mindedir" diye açıkhyor Koçlardan.
"tktidar partisi olarak ANAP'a bölge in-
sanı en çok hangi sorunu nedeniyle başvunı-
yor?"
Koçlardan'a göre bu sorunun yanıtı şöyle:
— Bize en çok gelen işsiz insaniardır. Di-
yarbakır'm boigenin merkezi ohnası nedeniyle
çevre illerden çok göç var. Goçenlerin hepsi
de fakir. Mardin'den, Sürt'ten, Urfa'dan,
Elazığdan, Bitlis'ten, Bingöl'den gelen o il-
lerin zenginleri değil. Zenginler daha Batı'ya
gidiyor. Faknier Diyarbakır a geliyor. Büyük
bir işsizlik var. tktidar partisi olmamız nede-
niyle de bize geliyoriar. Ama açık söykyeyim,
insanlann iş isteklerini karşılayanuyoruz. An-
cak güler yüz gösterip, sabır tavsiye ediyoruz.
îşsizlikten sonra en çok başvuru oranmı
yurttaşlara "terörist" göztiyle bakılmasırun
aldığını anlatıyor Koçlardan:
— Vatandaşın istegi, suçluyla suçsuzun ay-
nlması. Vatandaş suçlunun yanında degil.
Ama "Suçlu degilsek, bize suçlu muamelesi
yapmasınlar" diyorlar. Bizden devletle ken-
dileri arasında aracı olmamızı istiyorlar.
Günlük yaşamda olduğu gibi, partilerin
Cehenneme antrenmanMEHMET TEZKAN
DİYARBAKIR — Uçaktan
kafasını uzatanın yüzüne Güney-
doğu sıcağı çarpıvor. Nefes aldır-
mayan, insanlann hareket yete-
neğini yavaşlatan bir sıcak. Ba-
vullan beklerken 'İnsanlar na-
sıl dayanıyor bu sıcağa' diye so-
ruyonım.
"Burası iyi, Güneydoğu'nun
en sıcak yeri Cizre'dir" diyorlar.
Cizre'de Cizrelilere soruyorum
aynı soruyu. Yanıtları, "Cehen-
neme antrenman yapıyoruz"
oluyor.
Taksiye binerken şoför bir jey-
ler söylüyor, anlamıyoruz.
"Anlamazsmız... Bizim dilimi-
zi bilmezsiniz" diye başbyor an-
latmaya:
"Fazla bir şey istemiyoruz.
Kürtçe konuşalım, Kürtçe şarkı
söyleyelim yeter. Buralan bilme-
yenlerin söylediği gibi aynlmak
maynlmak gibi bir düşüncemiz
yok. Kazancımızdan memnu-
nuz."
Kebapçıda Halep işi yerken
garsonlarla, patronlarla konuşu-
yoruz. Gündem hep aynı: Kürt-
çe. Birde HEP tl Başkanı Vedat
Aydın'ın öldünilmesinden duy-
dukları kaygıyı dile getiriyorlar.
Diyarbakır olaylan üzmüş,
kaygılandırmış insanları...
ANAP'la başhyoruz partiler tu-
runa. Refah, SHP ve HEP yöne-
ticileri ile gönişüyoruz. Partile-
rin de gündemi aynı Diyarbakır-
da. Ne işsizlik, ne ekonomik sı-
kıntılar, ne partilerinin durumu.
Dünyaya sırtını çevirmiş insanlar
sanki.
Bol bol çay içiyoruz gittiğimiz
yerlerde. Ne su, ne ayran... Diyar-
bakır Belediye Başkam'nın öne-
risi böyleymiş. Seçildiği ilk gün
yakın arkadaşlanna, "Aman şe-
hir suyunu içmeyin" demiş...
Cizre'de ad bile bulunmuş çeş-
meden akan suya: 'Dicle kola.'
Siyasi parti yöneticilerinin or-
tak şikâyeti, genel merkezlerinin
bölge sorunlannı çözücü bir po-
litika oluşturmaması. Çoğu,
"Burada farklı, Ankara'da farklı
konuşuyorlar. tnandıncdıklannı
yitiriyorlar" diye yakınıyor.
Akşam otelde sonına daha ra-
dikal bakanlarla buluşuyoruz.
Onlar birtakım hakların tanın-
masının yeterli olmadığını savu-
nuyorlar, "Kültürel haklanmızı,
bir gecede veren devlet, bir gece-
de geri alır" gorüşundeler.
Güneydogu'da ilk gün. Tam 9
saat aynı konuyu konuşuyoruz.
Tam 9 saat, yaşlısı genci, Refah-
hsı, HEP'lisi, ANAP'hsı aynı şe-
yi anlatıyor, aynı kaygıları dile
getiriyorlar. Sorunlannı anlata-
cak, yol gösterecek kimseleri de
yok. 'Siyasal hayatın vazgeçil-
mez unsuru' olan siyasal parti-
ler kulvarı boşalmış.
HANGI SEÇIMSİSTEMI YEĞLENMELI?
propaganda dönemlerınde de bir "Kürtçe"
sıkıntısı yaşanıyor Güneydogu'da. "Olağa-
nüstü Hal'de pohtika" nın güçlüklerinden biri
de bu. ANAP II Başkanı Koçlardan, bu sı-
kıntıdan sanki bir muhalefet partisinin il baş-
kanı gibi yakınıyor:
— Adama oknl yapmamışsm, adama eği-
tim götürmemişsin. Sonra diyorsun ki "Gel,
sen Türkçe konuş". Bn ayıptır. Eger bu hiz-
meti yapmamıssan bu adamın Kürtçe konuş-
masına izin ver. Biz de köylere seçim zamanı
gittiğimizde mecburen Kürtçe konuşuyoruz.
Ben her zaman, her yerde Kürtçe konuşurum.
Ama mitingkrde konuşamıyoruz. Onu konu-
şan arkadaşlar var degişik siyasi partikrde.
Cesaret gösterip konuşuyorlar.
Koçlardan Kürtçeye serbestlik tanınacağın-
dan pek umutlu değil. "Kürtçeye müsaade
olmaz" diyor "Ben buna inanıyorum. Hele
bu olaylardan sonra zaten izin vennezler.
Ama olsa da olmasa da derdimjzi Kürtçe an-
latacağız. Köyde kadın da seçmendir, yaslı-
lar da. Öyle yaşular, öyle kadınlar var ki niç
Türkçe bilmiyorlar. Şimdi biz onlarla Kürt-
çe konuşmak mecburiyetindeyiz."
'SHP'den kaçış var
1
1989'a kadar bölgenin en etkin partisi SHP.
Yöre halkımn sol partilere ilgisi bilinen bir
gerçek. ANAP H Başkanı SHP'ye ve Bülent
Ecevit'e ilginin bugünkü durumunu değerlen-
dirirken "Ecevit, son demeçleriyle gerçek yü-
znnü ortaya koydu. Kürtlerin meselesini po-
litik malzeme yapıp, bir nevi sagılacak inek
gibi göriip Kürtlerin iki pariak sözde oyıınu al-
raak geride kaldı. SHP'ye gelince hem Kürt
dostu olacaksm hem de Kürt milletvekilleri-
ni ihraç edeceksin. Bu, samimiyetsiziiktir. Isie
o noktada da SHP'den kaçış var" anJatırru-
m kullanıyor.
Kürt kökenli yedi milletvekilini ihraç ede-
ne kadar bölgedeki her insan hakları ihlalle-
rine ilişkin olayın üzerine giden, bu yapısıyla
diğer siyasi partilerin genel merkezlerini ve ye-
rel örgütlerini de hareketlendiren SHP, artık
bu "siyasi mihrak" olma özelliğini yitirmiş.
İki yıl öncesine kadar il merkezi insanlarla
dolup taşan SHP'de birkaç kişi vardı. Diyar-
bakır 11 Başkanı Dagıstan Toprak da SHP'nin
bölgede artık "Siyasi mihrak" olmadığını an-
latıyor. Toprak'a göre geniş halk yığınlanrun
demokratik istemleri kitlesel eylemlere dönüş-
meye başladı. Ancak siyasi partiler, bölgede
politika yapan kadrolar, partilerin genel mer-
kezleri bu gelişmelere ayak uyduramadı. Ge-
ri kaldı. Partiler halkın demokratik özlemle-
rine siyasal platformlarda çözüm getirecek
önerileri sunamadılar. Bu nedenle de bölge-
de siyasi partilerden yoğun bir soğuma var.
Bir kaygısını dile getiriyor Toprak:
— Bölgedeki siyasi partilerin tabanlannda
bir boşalma var. Bu yeri kim doldnracak.
Inancım o ki, bu aşamada dolduracak her-
hangi bir organize güç yok. Zaten durumun
en tehlikeli boyutu da bu. Yasal platformlar-
da bu yeri dolduracak güç olmayınca. insan-
lar farklı yöntemler sunan güçlere yönelecek-
tir. Bu da kitlesel boyutta ohtmayacagı için
terorize olacaktır.
Toprak "siyasi organizasyonlann bölgeye
yöneÛk politikalan olmaması"nı eleştirirken
SHP'nin "Güneydoğu Raporu"nun yetersiz-
liğinden yakınıyor:
— Yani genel sekreter geliyor, konuşuyo-
nım. Savundugu şeylerin çözüm yolu olma-
dığını kendisi de çok iyi biliyor. Otunıp yü-
züme bakıyor. Bana diyemiyor ki "Biz siya-
si mihrağız. Onun için de görüşlerimiz geçer-
li". Susuyor.
"Şiddeti esas almayan insanlann yapaca-
ğı politika gcçertihğini kaybetmis sanki" sap-
tamasmı yaptıktan sonra "Oysa esas geçerli
olan çağm koşullan da gereği, şiddete dayan-
mayan politikalar yapmaktır" diyor Toprak.
SHP tl Başkanı 'na göre sorunun çözümü hal-
kın demokratik hak ve özgürlüklere yönelik
taleplerinin yerine getirilmesi ve açık tartış-
ma platformlarının yaratılması.
Siyasi partilerin bölgede etkinliklerini gide-
rek yitirdiği ortada. Bir RP'de kısmi bir ha-
reket var. Ancak bölgenin en hareketli parti-
si olarak HEP görünüyor. Toprak, HEP'in
bölgedeki durumunu şöyle değerlendiriyor:
— Şunu açıkça söylemek gerekirse, bölge-
de aktif politika yapan insanlar HEP'e daha
sıcak bakıyor. Ancak HEP önderliğinin ve
perspektiflerinin yeterli olmayışı, yıgmlan ku-
caklayacak politikalar üretemeyişi Türkiye ge-
nelinde HEP'i marjinal bir parti yapıyor.
Bölgede etkinliğini arttıran bir parti için
"Türkiye genelinde marjinal kalıyor" sapta-
masımn altını çizmek gerekli. Eğer genel eği-
Umden farkh bir yönelme yaşanıyorsa bölge-
de, insanlann üzerinde oturup ciddi ciddi dü-
şünmelerinin ötesinde, çözümü giderek zor-
İaşan bir sorun yaşanıyor demektir.
Daha ilk günden görünen o ki "Olağanüs-
tü Hal'de politika" bölge insanı için 'zor
zanaat'tı.
Yarın: HEP'in durıuna
ve
Çoğunluk sistemi partilerin azalmasına neden olur
Prof. Dr. OYA ARASLI
enel bir değerlendirme yapılarak
çoğunluk sistemlerindeki temsil
adaletsizliğinin parlamentoda çoğunluk
partisi istibdadına yol açabileceği ve
bunun toplum kesimleri arasındaki
gerginliği artırabileceği, hatta iktidarın
meşruiyetine güvensizlik yaratabileceği
söylenebilir. Buna karşıhk parlamentoda
genellikle tek partiye dayalı çoğunluklar
ortaya çıkarması, bu sistemlerin olumlu
yanını oluşturur. Çünkü böylelikle
hükümet istikrarsızlığı sorunu ortadan
kalkar. Çoğunluk sistemlerinin parti
sayısmın azalmasına neden olduğu da bu
sistemler hakkında vanlan yargılardan
"birisidir. Bu durum, oy dağılmasının
önlenmesi bakımından olumlu; farklı
siyasal çıkarlar etrafında parti
görünümünde örgütlenmeye
özendirmemesi bakımından olumsuz
görulebilir.
Oıantılı temsil sistemleri ise sağladıklan
temsil adaleti bakımından beğenilmektedir.
Ne var ki bu sistemlerde de çok kere tek
partiye dayah hükümetlerin kurulabilmesi
mümkün olamamakta; bu da bunalımlara
ve koalisyon hüküm'etlerinin yaratacağı
sorunlara neden olmaktadır. Ancak
burada koalisyon hükümetlerinin
Iskandinav ülkelerinde olduğu gibi
istikrarh örnekleri bulunabildiğini de
söylemek gerekir. II. Dünya Savaşı sonrası
Avrupası'nda ise bu tür koalisyon
hükümetlerinin toplumsal birliklerin
sağlanmasında oynadıklan olumlu roller
hâlâ unutulmamıştır.
Orantılı temsil sistemleri toplumdaki parti
sayısının artmasına yol açmakta ve bu, oy
dağılmasına neden olacağı gerekçesiyle
olumsuz bulunmaktadır. Ancak bu
durumu, çıkarlann parti görünümünde
temsili açısından olumlu değerlendirenler
de vardır.
Olumlu ve olumsuz yanlarını kısaca
belirtmeye çalıştığımız çoğunluk ve orantılı
temsil sistemlerinden hangisinin
yeğleneceği sorusuna gelince, bunun
yanıtının toplumlann yapılanna ve
beklentilerine göre değişeceğini söylemek
gerekir. Kuramsal açıdan bize en uygun
gelen sistemler, dunıma toplumun yapısal
özelükleri açısından bakılınca hiç de öyle
görülmeyebilir. Örneğin hükümet istikran
ön planda tutularak çoğunluk sistemi
yeğlenebihr. Bununla iki partili bir sisteme
ulaşılması amaçlanabilir. Ama eğer toplum
siyasal çıkar ve beklentileri bakımından
çok parçalanmış bir yapı gösteriyorsa,
böyle bir seçim sistemi sağlıklı sonuçlar
vermeyebilir. Çünkü toplumdaki her
kesim, kendi çıkarlan doğrultusunda ayn
bir parti oluşturmayı, bu partilerin
parlamentoda temsil edilmesini ve hatta
hükümette yer almasını ister. Halbuki
çoğunluk sistemi, oy gücü az olan
partilere ve onlara dayalı toplum
kesimlerine bu olanağı tanımamaktadır.
Parlamentoda yeterince temsil edilmeyen
bu kesimler, giderek rejime bağhhklarını
kaybedebilmektedirler. Diğer yandan çok
partililiğe eğilimli bir toplumda çoğunluk
sistemiyle yapılacak seçimler, çok kere
oyların mutlak çoğunluğunu alamamış
partilerin hükümet kurmalanna; bunun
sonucunda da hükümetlerin
meşruiyetinden kuşku duyulmasına neden
olabilmektedir. Eksik temsil olayı küçük
partileri başka partilerle birleşmeye
ittiğinde ise tabanıyla tutarsız, iç
çekişmelerden bunalan parti yapılan
ortaya çıkabilmektedir. Buna karşıhk
böylesi toplumlarda orantılı temsil sistemi
uygulandığında bu tür rahatsızlıklar
kendisini göstermemektedir.
İçinde yaşanılan toplumun iki ana eğilim
doğrultusunda bölünmüş olması halinde
ise çoğunluk sistemleri buyük
rahatsızhklara yol açmadan
uygulanabilmektedir.
Seçim sistemleri toplumun yapısını
etkilediği gibi, bu sistemler de toplumu
etkilemektedir. Her seçim sistemi kendi oy
verme kalıplarını beraberinde getirmekte
ve toplumdaki siyasal bölünmelere bu
kalıplar doğrultusunda yön vermektedir.
Seçmen, bir seçim sistemi uygulandıkça,
bu sistem içerisinde oyunu, istikrarlı bir
hükümeti çıkaracak biçimde nasıl
kullanacağını kavramaktadır. Bu noktaya
erişilince de partiler arasında bilinçli oy
kaydırmalan başlamaktadır. Eğer bu süreç
tamamlanmadan seçim sistemi değişecek
olursa, seçmenin kendisini yeni sisteme
uydurması ve eski sisteme göre oluşmuş
alışkanlıklanndan kurtulması için yeni bir
sürenin geçmesi gerekmektedir.
Burada, seçim sistemi değişikliklerinin
toplumun yapısal özelliklerinin değil, fakat
yalnız iktidann seçim sistemiyle varmak
istediği hedeflerin göz önünde tutularak
gerçekleştirildiğine sıkça rastlandığını
söylemek gerekir. Ancak bunun,
seçmenlerin seçimin meşruiyetine olan
inançlarını kaybetmelerine, iktidarın ve
sonunda meşruiyetinin tartışılmasına yol
açabileceği unutulmamahdır.
Bir ülkenin seçim sistemi belirlenirken
hatırdan çıkanlmaması gereken bir başka
husus da mutlak bir temsil adaleti
arayışının her zaman ^onuçsuz kalacağıdır.
Çünkü hiçbir seçim sistemi, mutlak bir
temsil adaleti sağlamaz. Ancak orantıh
temsil sistemleri, içlerinde derecelenerek
bu adaleti sağlamaya en fazla
yaklaşanlardır.