18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
JMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 26NİSAN1991 ' Altın Dal 9 ve Bir Ya ta ııtlas MELİH CEVDET ANDAY Geçen yaz Izmir'deki buluşmamızda dos- tum eleştinnen Mehmet H. Doğan, bana Ja- mes G. Frazer'ın "The Golden Bough, The Roots of Religion and Folklore" adlı ünlü ya- pıtııu Türkçe'ye çevirecegini söylemişti; ben de bu çok yerinde girişiminden ötürü kendisini kutlamıştım. Antropolojiye merakı olanlar bi- lirler, bu konuda yazılmış hangi kitabı açsa- nız, bu bilyük bilginin adına rastlarsıruz, ya- pıtı öylesine kaynak niteliğindedir. Dostum Mehmet H. Doğan, demek niyetini lafta bı- rakmamış, yolladığı mektupta, yapıtm birin- ci cildini bitirmek üzere olduğunu bildiriyor- du. Bu mektubu okurlanmın da okumalarını istedim. E>eğişik ülkelerde yürürlükte olan, ölü ile ilgili âdetlerin birbirine ne denli benzedi- ğini görüp de şaşmamak elde değil. Kitabın büyük bir ilgi ile karşılanacağını sanıyorum. Işte mektup... "Sayın Anday, 29 Mart 1991 günü Cumhuriyet'te yayım- lanan "Burda Oturuyor" başlıklı yazınızı her zamanki gibi zevkle, yararlanarak okudum. Tam bir okur mektubu başlangıcı gibi ol- du değil mi? Oysa birlikte olmayı, sohbetini- zi ne denli özlediğimi söyleyerek başlayacak- tım mektubuma. Yazınız bu özlemi dile getir- meme vesile oldu. Bir suredir, James G. Frazer'ın "The Gol- den Bough, The Roots of Religion and Folklore" adh yapıtını çeviriyorum Türkçeye. Bildiginiz gibi, ilk baskısı 1890'da yapüan Fra- zer'ın bu yapıtı, insanbilim, söylencebilim ala- nında çok ünlü, insanbilimi olduğu kadar kül- tür ve yazını da derinlemesine etkilemiş, eşi zor bulunur bir yapıt. Büyük bir coşkuyla çe- viriyorum. İlk cildi (400 sayfa) bu yıl yayım- lanabilecek sanıyorum. Yazınızı okuyunca, Altın Dal'da, üzerinde düşündUğünuz ölü, ölüm, öluden-ölümden korkma konularında çok değişik toplumlar- dan ve dönemlerden alınma bir hayli örnek ol- duğunu arumsadım. Bunları size kitap çıkma- dan ulaştırmak, biraz önce de söylediğim gi- bi, özlediğim sohbetinize katılrnak gibi bir şey olur diye duşundüm. 'Biz şimdi ölümden korkuyoruz ya, ilkel toplum insanı ölüden korkardı. Ilkel toplum- larda, ölüye dokunmak gibi, ölenin adım ağ- zına almak da bir tabu idi, yasaktı ve cezası ölümdü' diyorsunuz. Yine biraz ilerde 'Demin söylediğim gibi, ölümden değil de olüden kor- kunun düşündürücü bir göstergesi' diyorsu- nuz. Alün Dal'daki örneklerden anladığım ka- danyla, ilkel toplum insammn 'ölüden korku1 su, 'ölüm korkusu'nun dolaylı bir yansısı. İl- kel toplum insanında belki soyut bir "ölüm korkusu" yoktu, ama "ruhunu yitirmek" gi- bi somut bir korku vardı, ki bu da ölüme eş- değer bir şeydi. İnsanın bedeninden çıkan ru- hun ya da yeni adıyla hayaletin, aynada yan- sımak, hava almak, su içmek, dolaşmak gibi çeşitli nedenlerle canlının bedenini geçici ola- rak terk eden ruhları kandınp kaçıracağından, ya da bu ruhların yeni ölmüş kişilerin beden- lerine girerek kendi bedenlerini cansız (ruhsuz) bırakacağından korkuyordu ilkel toplum in- sam. Frazer'da bununla ilgili örnekler şunlar: 'Burma'lı Karenler, evin önünden bir cena- ze alayı geçerken, çocuklarun özel bir iple evin belli bir yerine bağlarlar, çocukların ruhları bedenlerini terk edip geçmekte olan cesede gir- mesin diye, Cenaze gözden kayboluncaya ka- dar çocuklar bağlı olarak tutulur! (s. 129) 'Mezardan dönüşte her Karen kendine ağaç dallanndan yapılma üç küçük çatal bulur, ru- huna kendisini izlemesini söyleyerek kısa ara- larla arkasına döner ve ruhunu çatala takıyor- muş gibi bir hareket yapar, sonra da çatalı top- rağa saplar. Canlının ruhunun ölününkiyle birlikte geride kalmasını önlemek için yapar bunu: (s. 130) Bazı yörelerde bizde de bulunan, bir ölüm- den sonra aynaların yüzünü örtme ya da du- vara döndürme gibi yaygın toreyi de şöyle açıklıyor Frazer: 'Bir ölümden sonra evdeki aynaların yüzu- nü örtme ya da duvara döndürme gibi yaygın bir töreyi de şöyle açıklayabiliriz şimdi. tnsa- mn içinden aynadaki yansıması şeklinde dı- şarı fırlayan ruhun, gömülene kadar evin için- de dolaştığı varsayılan ölenin hayaleti tarafın- dan kaçırılmasından korkulmaktadır. Böyle- ce bu töre, bir düşte bedenden dışarı çıkan ru- hun hayalete rastlayıp kaçırılacağı korkusuy- la, ölü çıkmış bir evde uyumama gibi bir Aru töresiyle tam bir koşutluktadırî (s. 146-147) Burada, bizde de ölünün evde kaldığı gece sabaha kadar uyumayıp ölüyü bekleme töre- sini ammsayahm. 'Aru Adaları'nda ev halkı ölümden sonra- ki gece evde yatmaz, çünkü ölen kimsenin ru- hunun hâlâ evde olduğu varsayıldığından, düş- te onunla karşılaşmaktan korkarlar! (s. 125) Bugün bile, ölülerin yaşayanları kıskandı- ğına inanıhr çoğu yörede. Rahmetli kayınva- lidem 'Ölüler, dirilerin her gün helva yedifini sanırmış' derdi. Hiç kuşkusuz, yaşayanlahn bir yakıştırması olan bu kıskançhk duygusu da bize, yaşamın asal olduğunun, ölümden de bu yüzden nefret edildiğinin ipuçlarını verir gibime geliyor. Yaşarken o denli sevilen bir insanın ruhun- dan ya da hayaletinden bu korkuyu, onun ye- niden yaşama dönmek için ya da kıskançlık- tan yaşayanların ruhlarım kaçırmak, kendile- riyle birlikte götürmek gibi bir işe kalkışacak- larmdan duyulan korkuya bağlayabiliriz. Alün Dal'da bununla ilgili şu örnekler de var. 'Batı Hint Adalan'ndan Keisar'da hayalet- ler oradan geçenin ruhunu yakalar ve bırak- maz korkusuyla geceleyin bir mezara yaklaş- mak sakıntısızlık sayılır... Key Adalıları, atalarının ruhlarının kendi- lerine yiyecek verilmeyişine kızarak, ruhları- nı yakalayıp insanları hasta ettiklerine inanır- lar. Bunun için de mezarın üzerine yiyecek su- nuları bırakırlar, hastanm ruhunun geri dön- mesine izin vermeleri ya da yolda oyalanacak olursa eve göndermeleri için atalarına yalva- nrlar! (s. 130) ölüleri anma, anılanna yemek verme, helva-lokma dağıtma, mevlit okutma gibi bir tür sevgi, saygı gösterisi sayılabilecek töreler- de de, uzaktan uzağa bu ölüden ve ölümden korkma duygusunu görmemek olanaksız. Bu konuda, son olarak sevdiklerinin ölüm acı- sını tatmış bir insanın içine işleyecek kadar acıklı ve çarpıcı şu örneği vermeden geçeme- yeceğim Sayın Anday: 'Eski Prusyalılar ve Litvanyahlar, cenaze tö- reninden sonraki üçüncü, altıncı, dokuzuncu ve kırkıncı gün bir yemek hazırlarlar, kapıya çıkarak ölmüş olan kişinin ruhunu yemeğe ca- ğırırlardı. Bu yemeklerde masanın çevresinde sessizce oturulur, bıçak kullanılmazdı, yeme- ği dağıtan kadınlar da bıçak kullanmazdı. Ma- sadan yere yiyecek bir şey düşse, kendilerine yiyecek verecek yaşayan yakınlan ya da dost- ları olmayan garip ruhlar için öylece yerde bı- rakırlardı. Yemeğin sonunda rahip eline bir sü- pürge alır, 'Sevgili ruhlar, yediniz, içtiniz. Gi- din artık, haydi gidin' diyerek ruhları evin dı- şına süpürürdü! (s. 177) Boşinanlanmızdan kurtuldukça insanlaşı- yonız, bu kesin. Ölülerimiz, yeri doldurulmaz bir boşluk, dindirilmez bir özlem duygusu ya- ratıyor bizde bugün. Onları düşününce, kor- ku ne demek, belki de bir daha buluşamaya- cağımızın, aradaki zamanca ve uzamca uzak- lığın bir belirtisi olan bir ayla beliriyor çevre- lerinde. Ölümden korkumuzsa, bencilliğini yi- tirdikçe daha da insanileşecek bir yaşama sev- gisine dönüşüyor. Ben böyle düşünüyorum sevgili ve Sayın Anday. Yakın zamanda buluşmak umuduyla. Size ve Suna Hanım'a saygılar, sevgiler... Mehmet H. Doğan" "Bir vatandaş" imzalı mektupta şöyle de- niyor: "Sayın Anday, Cumhuriyet gazetesinin 8 şu- bat 1991 günkii nüshasının ikinci sayfasında, 'tdam cezası kaldırılmalıdır başlığı altında yazdığınız yazıyı dikkatle okudum. Bu yazı- nızda bir romandan esinlenerek yazdığınızı da bildirmektesiniz. Bir insan yazdıgı yazıyı ro- mandan değü içinde bulunduğu milletinin sos- yal durumlanndan esinlenmelidir. Bugün Tiirkive'de idamın kaldıniması cina- yetlerin en büyüğüdür. Fakat rey avcılığı için memlekerte başvurulmadığı işlerin yapılmasını bUmem anlatayım mı? Bugün Tiirkive'de ido- leji, şehvet hırsı veçobuk zengin olma hırsla- n neticesinde insanlann nasıl boğazlandığı ve kurşunladığını her günün birçok hadiselerini duymaktayız. Bilmem siz de duyuyor musu- nuz? Bunun önune ancak ve ancak zecri ted- birierle geçilebilinir geri kalmış millellerde." Mektupta daha sonra şu sözler de yer alı- yor: "Ben yalnız bunların öldürulmesini değil, bunlan dunvaya getiren anasının babasının da öldürulmesini isterim." "Bunu sen de yaparsan sana da aynı şeyi is- terim." "Aynı zamanda Cumhuriyet gazetesi gibi saygın yeri olan bir gazetede sizler gibisine yer verip, yazı yazdırmalannı kımyorum." "Gazete sizin ve sizin gibilere yer vermeme- sini dilemekle beraber ya/ıına son verirken size selam yazmayı gönlum arzu etmedi." TELEFON DEĞİŞİKLİĞI Konfeksiyon Sanayı ve Tıcaret Anonım ŞiTketi'nın telefon ve fax numaralan 27 4.1991 tarıhinden itibaren aşağıdakı şekılde değı- şece ktır Yeni telefon numaralanmız 503 54 09 503 54 10 , V-- =-- 503 54 11 < •--••- 503 54 12 .503 54 14 VEFAT Değerli Varhğımız, Seçkin İnsan M. FETHİ DEMİREL (Em. Ul;. Kd. Bnb. • 1941) 25 Nisan 1991 günü vefat etmiştir. Dost, arkadaş ve yakınlanna başsağlığı dileriz. Cenazesi 27 Nisan Cumartesi günü Kızıltoprak Zühtü Paşa Camii'nde kılınacak öğle namazını takiben Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. EŞİ : AYTEN DEMÎREL ÇOCÜKLARI : FİGEN-HALİS AYDDVTAŞBAŞ MEHMETVtVTEN DEMÎREL, FÜSÜN DEMİREL ŞEN-NURETTÎN ŞEN TORUNL.4RI : ASLI. BARIŞ, DEFNE, EMRE TEŞEKKÜR Yaptığı ameliyatla eşim Sevim Dâi'yi sağlığına kavuşturan çok değerli hoca, Sayın Prof. Dr. ADNAN SALEPÇİOĞLU'na ve yakın ilgisini gördüğümüz Güzelbahçe Hastanesi'nin Başhekimi Sayın Dr. KEMÂL ATAY ile bize yardımcı olan diğer doktor ve personeline teşekkürlerimizi sunanz. DEMtR DÂ1 PENCERE Lozan mı? Sevr mi? Hamburg/'ia yaşayan -adresini saklı tutuyorum- okurum Sayın Şahsuvar Berivan'dan bir mektup aldım; okurken altı- nı çizdiğim satırları yayımlıyorum: 'Sayın Selçuk, Bayram sonu, Sevr adlı yazınızı okudum. Siz bir Kemalist olarak elbette ki Sevr'in karşısında olacaksınız ve olmalısınız. Ama bendeniz de bir Kürt aydını olarak, sizin düşüncelerini- ze katılmıyorum. Dersim harekâtında General Alpdoğan hile ile davet edip tutuklitttğı Şeyh Sait Rıza'ya sormuş: —Şeyh Sait Rıza sen misin? —Dersim dağlannda her kayanın yanında ve her ağacın al- tında bir Şeyh Sait Rıza var, sen hangisini soruyorsun? Sayın Selçuk, siz hangi Sevr'i soruyorsunuz? Bugün Doğu yörelerinde her kayanın yanında ve her ağacın altında bir Sevr yazılmakta. Bu gerçeği isteseniz de istemeseniz de gelecek günler sizlere gösterecektir." •k Son günlerde okuduğum dergilerde ve aldığım mektup- larda Sevr yandaşı olanlann fikirlerıni öfkeyle dile-getirdikle- rini gözlüyorum; bir bakıma da doğal sayıyorum; çünkü 'milliyetçilik' çıkış noktasında kızgındır; kimlik arayışının sı- caklığında duygular köpürür; düşmanlıkları bıleyen güdüler öne çıkar; sağduyu ve akıl gölgede kalır. Oysa Kürt aydını, her şeye karşın serinkanlılığını koruma- lıdır; kan davası güderek nereye varılır? Bugün yapılacak ilk iş, bir soruyu öncelikle yanıtlamaktır. Nedir o soru? Savaş mt? Barış mı? Anadolu'da sorunlarımızı barışçı yollardan çözümlemek, demokrasi ve hukuk içinde amacımıza yürümek çağdaş uy- garlığa daha çok yakışmaz mı? Yok, savaş isteniyorsa, Ana- dolu halkına da Ortadoğu halklarına da yazıktır. Emperya- lizm de zaten az gelişmiş ülkelerdeki 'geç milliyetçilik'\en bir- biriyle tokuşturarak, halklan birbirine kırdırarak tezgâhını yü- rütüyor. * Eğer sorunlarımızı elbirliğiyle barış içinde çözümlemeyi yeğliyorsak, artık düşünebiliriz; ilk elde sayın okurum Şah- suvar Berivan'ın yaklaşımı bana akılcı görünmedi: "Sayın Selçuk, siz hangi Sevr'i soruyorsunuz? Bugûn Do- ğu yörelerinde her kayanın yanında, her ağacın altında bir 'Sevr' yazılmakta..." Hayır... Yalnız Dogu'da değil, Kuzey'de, Batı'da, Güney'de her ka- yanın dibinde, her ağacın altında Sevr var; Sevr haritasında Anadolu tümüyle paylaşılmış; Türkler aradan çekilseler, Er- meniler, Rumlar, Kürtler, Yunanlılar, Fransızlar, ingilizler, se- nindir, benimdir kavgasına girecekler; yağma Hasan'ın bö- reği... Kürt okurum Şahsuvar Berivan, İzmir bölgesinin Yunana, Doğu Anadolu'nun Ermenilere verilmesine razı mıdır? Hiç sanmıyorum. Hem elimize kara kalemi alıp beyaz kâğıda ha- ritalar çjzmekle de iş bitmiyor ki!.. • Lozan'cıyım ben... 1923'te imzalandı Lozan; emperyalist işgalciler Anadolu 1 dan defolup gittiler. Biz bize kaldık. Gerçi Lozan'dan üç yıl sonra, 1927 ocak ayında, Ameri- kan Senatosu Lozan'ı reddetti... Ama dünya onaylamıştı. 1919'da Anadolu'ya ayak basan işgalciler defolup gittikten ve Anadolu'da biz bize kaldıktan sonra da gerçi birbirimizle tavgalaştığımız, birbırimızın boğazına sarıldığımız dönemler olmuştur; yine de derim ki İngilizi, Fransızı, Amerikanı so- runlarımıza bulaştırmayalım, yabancılan bu işe kanştırmaya- , lım; sorunlarımızı biz bize çözelim... , j ' l T J ^ , , B j Barış içinde... J \ *"^ Ne dersiniz? PHILIPS Türkiye'nin ilk "resim içinde resim"özellikli dijitalvideosu. ilklerın yaratıcısı Phılıps mukemmele bir kez daha ulaştr Philtps Dijital Video... Çunkü Philıps Dijital Video alışılmış video kavramının ötesinde bir çok üstünlükler sunuyor. İşte Philips Dijital Video'nun sunduğu üstünlükler + Resim içinde resim "Televizyonunuzun markası ne olursa olsun" Phılıps Dijital Video ile televizyonunuzun ekranında 4 küçük pencere açabılir, video izlıyorsanız televizyondaki görüntüyü... televizyon ızlıyorsanız videodaki görüntüyü ekranınıza yansıtabilır, dılersenız bu görüntüyü dondurabılırsıniz. + Dört katalı Video 4 kafa sadece Philips Dijital Video'da bulunan bir özellıktır Görüntûnün pırıl pırıl, olağanüstü net ve aslına en yakın şekilde elde edılmesinı sağlar. + Uzun kaydetme ' Oynatma Phılıps Dıjıtal Video'nun "Long play" ozellığı sayesınde kasedınızın normal kayıt etme ve oynatma suresinı ıkı katına çıkarabılırsınız. Philips Dijital Video'nun diğer sayısız marıfetlerını görmek için bir Phılıps yetkili satıcısına uğrayın .. Philips Video alın. Gelecegi bugünden yaşayın. PHILIPS Senaryo yazımında yetıştırılmek ve değerlendınlmek üzere Senarist yardımcıları aranıyor. Ucretsız kurs kavittarımız başladı Başvurmaktd gecıkmeyin . 151 52 40 (3 Hat) SATILIK DAİRE Bakırköy İncirli Caddesi'nde kaloriferli, 130 metrekare daire sahibinden sahlıktır. 522 89 90 - 527 51 55 Nüfus cüzdanımı ka>bettım. Hükurasüzdür. NİGÂR AKTAŞ Nüfub cuzdarumı kaybetiım. Hükumsüzdur. NEVZAT YÜCEL Odeme Gücünüzün. Altında Hayal Gücünüzün Üstünde 1ROTHER M-1299. 9 Pın 180 Karakter/sanıye 80 Kolon 16/»MHz2t6 Zaman hızla ilerliyor! Her gün, biraz daha geç kalmayın. TIME, hemen PC sahibi olmanız için size olağanüstü bir çözüm öneriyor: HAMS E-286 ve HAMS E-386 Türkçe ve Ingilizce çok yönlü yazılım paketiyle, renkli monitörüyle, size hayal gücünüzün üstünde çözümler sunan mükemmel bir konfigürasyon ! Mükemmel bir ekonomi! Üstelik, TIME "Servis" ve "Yazılım" desteği hep yamnızda. Bu olağanüstü fırsat bugün var. Zaman hızla ilerliyor ! Yarın, daha da geç kalmayın! Mık'opfosesof • Stanöan 1 MB Hatas 8 MB U kadaf artınıabılif • 8 ade! S Bıt lık 6 adel 16 BU I* genışiene vifk'ası • 16 Bıt lık 1024 • 768 VGA 512K Ram ekran kartı • 2 Seru'1 Paralel FDO'IDE Kontrol kartı • 5 1/4" 1 2 MB Oısket sûnjcû • 3 1 T 1 44 MB Dısket sûrücu • Martor 40 UB 28 ms HardDısk • 200 W. 220V/50 Hz Gûç Unıtesı • Mmıtover hız göstergelı kutu •101 tuş Enhanced Mode klavye • Mouse • Pad • Comdek 1024*768 Sûper VGA Renkli Monrtor • YAZiLIMPIıKETl IIISDOS. MCR0S0FT WIMD0WS. MICROSOFT W 0 R U I6W Cat uı«-olh PC SİSTEMLER VE YAZICIUR HAMS E - 286 HAMS E-38S lroft«M1209 Fuiittu DL 1100 Rankli Fujibu DL 900 PE$İN FİYAT (KDV Hariç) 8.000.000 13.000.000 1.550.000 2.140.000 1.850.000 TAKSİTÜ FİYATUR (KDV Dahıl) 3*1 3.442.945 5.546.966 650.331 918.119 803.354 «n 1 900 712 3.M2.259 359.023 506.157 443.500 91» 1.394.039 2.245.952 263.319 371.744 325.276 12 ı» 1.146.136 1.846.553 216.492 305.636 267.432 Dilerseniz, Pamukbank'ın "Bizim Kredi'sini kullanarak taksitle sahip olabilırsiniz. FUJITSU 01-1100 24 Pın Renkli 270 Karakier'sanıye 110 Kolon FUJITSU DL-900 24 Pın 270 Karakier'saiıye 110 Kolon |flfl|CTSüH 20/Z5MHZ3S6 TekTkReîîîîdtn • 25 MHı Inıe 80386 M*ropros*scr • Standai 1 MB Hataa 8 MB ta kadar artınlabılır • 8 Adet 8-Bıt l'k 5 Aoet 16-Bıt'lık 1 Adet 32 MB llave Ram kan yuvası • 16 Bıt 1024 • 768 VGA 51 2K Ram Ekran kartı • 2 Sen 1 Paralei FOC/IOE Kontrol kartı • 5 " 4 ' 1 2 MB Dıskei Sûrücu • 3 1ı2M44MB Dıskei Surucu • Maxtot 40 MB 28 ms Harddısk • 200 W 220 V'50 Hı GJÇ Unıtes • Mıprtowe' htz gcstergel kutu • 101 "uş Enhanced Mode klavye • Mcjse • Pad • Comdek '024-768 Sûper VGA Renkh Monttor • YA2ıLıM PAKETı- IHSDOS MKR0S0FT W1ND0WS, HMCROSOFT W0RKS Mikrovarttırp A 5 3ıf TIME BİLGİ İŞLEM ÜRÜNLERİ SAN. VE TİC. A.Ş. 5 Gazetecıler Sıtesı A 12/3 80630 Levent/lstanbul Tei. 169 31 32 -169 66 77 Faks. 169 4617
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear