Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ÇUMHURİYET/4 HABERLER 15NİSAN1991
\asa önerisi
• ANKARA (AA) —
ANAP Bitlis Milletvekili
Faik Tarımcıoğlu, vali ve
kaymakamların, jandarma
subay ve astsubaylarına
yeniden sicil verebilmeleri
konusunda bir yasa önerisi
hazırladı. Tarımcıoğlu, yasa
önerisini bayram tatilinden
sonra TBMM Başkanlığı'na
sunacağını söyledi. Faik
Tarımcıoğlu, 1983 yılında
yürürlüğe giren 2803 sayılı
yasanın, jandarmayı İçişleri
Bakanhğı bünyesinden
alarak, genel komutanlığa
bağladığını, bunun da
idarede zaaf ve otorite
boşhığu yarattığını
savundu.
Tferel yönetim
kurultayı
• ANKARA (UBA) —
SHP yerel yönetimleri
kurultayı 27-28 nisan
tarihlerinde toplanacak.
Yerel yönetimlerden
sorumlu Genel Sekreter
Yardımcısı Yiğit Gülöksüz,
yerel yönetiralerin kaynak
yaratma konusunda yeni
arayışlar içinde olmalan
gerektiğini belirterek
"Belediyelerin merkezden
kaynak beklemeleri,
merkezin vesayetini de
kabul etmeleri anlamına
gelir" dedi. SHP yerel
yönetimlerden sorumlu
Genel Sekreter Yardıması
Yiğit Gulöksuz, kurultayın,
yerel yönetimlerin her
düzeyde yenileştirilmesi,
demokratikleştirilmesi ve
etkinliklerinin arttınlmasını
amaçladığım beiirtti.
Kaynak konusunun
belediyeler açısından önemli
bir sorun olduğuna dikkat
çekti.
1402'likler
TBMM\ie
• ANKARA (ANKA) —
TBMM lnsan Hakları
Komisyonu, 1402'liklere
vargı yolunun açılabilmesini
öngören bir değişiklik
önergesi hazırlıyor.
Komisyon raportöru Metin
Kazancı, sıkıyönetim
komutanlannın göreve son
verme yetkisinin
kaldınlması ya da bu
karara karşı yargıya
başvurulabilmesi yolunda
görüş bildirdi. SHP'li Öner
Miski'nin başvurusu üzerine
TBMM lnsan Haklan
Komisyonu, "1402'likler
olayı"nı incelemeve aldı.
Mesut \jJnıaz
kazanır
• ANKARA (UBA) —
Türkiye Büyük Millet
Meclisi (TBMM) eski
başkanlanndan ANAP
Trabzonspor Milletvekili
Necmettin Karaduman, şu
ana kadar yapılan ANAP il
kongrelerinde Mesut Yılmaz
lehine bir ağırlık
oluştuğunu öne sürerek
"Genel başkanlık şansı en
fazla aday Mesut Yılmaz
görünmektedir" dedi. '
Ankara, tstanbul ve İzmir
kongre sonuçlarının, büyük
kongre açısından önem
taşıdığını belirten
Karaduman, bugüne kadar
yapılan kongrelerin ve
Anadolu teşkilatlarının
Mesut Yılmaz'ın lehine tavır
aldığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Turgut
özal'ın ANAP üzerindeki
etkisinın hâlâ çok fazla
olduğunu belirten
Karaduman,
Cumhurbaşkanı Özal'ın
ağırhğını koyduğu tarafın,
büyük kongrede de başarı
göstereceğini söyledi.
Terör yasası
antidenıokratik
• ANKARA (UBA) —
Terörle Mücadele Yasası'nın
terörü tırmandıracağını öne
süren hukukçular, yasaya
karşı muhalefetin
mücadelesini yetersiz
buldular. Hukukçular
arasında yapılan mini
ankette, hukukçuların,
Terörle Mücadele Yasası'nı
antidemokratik bulduklan
belirlendi. Ankete katılan
hukukçuların yüzde 81'i
yasanın antidemokratik
olduğunu kaydederken,
yüzde 3'ü demokratik
buldu. Ankete katılanlann
yüzde 16'sı da yasayı tam
bilmediği için görüşünü
açıklamadı. Ankete katılan
hukukçulann yuzde 80'i
Terörle Mücadele Yasası'nın
birçok maddesinin Anayasa
Mahkemesi tarafından iptal
edileceğine inandığını
söyledi.
Muhalefet, BMvedünya ülkeleriniIraklı sığınmacılarayardıma çağırdı
6
Insanmı,petrolmü değerli?'ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Muhalefet, Batılı ülke-
leri, Iraklı sığınmacılara acil
yardıma çağırdı. DYP lideri Sü-
leyman Demirel, bazı ülkelerin
Türkiye'ye yönelik eleştirilerine
değinirken, "Ayıp, kusur ara-
yacağınıza gelip yardım edin"
dedi. SHP Genel Sekreteri Hik-
met Çctin, yaşanan dramın ye-
ni bir savaşa yol açmaması için
BM ve dünya ulkderine yardım
çağnsında bulundu. DSP Genel
Başkanı Biilent Ecevit ise, so-
runla ılgili olarak Cumhurbaş-
kanı Turgut Özal'ı, MUli Gü-
venlik Kurulu'nu devre dışı
bırakmakla' suçladı.
DYP lideri Süleyman Demi-
rel dün düzenlediği basın top-
lantısında, Turkiye'nin Iraklı sı-
ğınmacılara yardım için 'ean-
siperane' çaba gösterdiğini be-
lirterek, "Insanlık, Şırnak dağ-
larında imtihandadır. Kuveyt'-
in petrolu mü, yoksa Kuzey
Irak'taki 2 rnilyon insanın ha-
yatı mı daha degerii?" diye sor-
du. 408 bin Iraklmın Türkiye'-
ye sığındığını hatırlatan DYP li-
deri Demirel, bu insanların çok
zor koşullar altında bulunduğu-
na değinerek şöyle dedi:
"tş işten heniiz geçmedi.
Ama kısa bir zamanda geçebi-
lir. Birinci sorun dağ sırtların-
daki insanlann soğuk ve açlık-
tan konınmasıdır. Irak devleti-
ain yapamadığını soğuk ve aç-
lık yapmak üzeredir. Böyle bir
olayın topraklanmızda olması.
bizi çok sıkıntıya sokar. Batı iil-
keleri şimdiden faturayı Türki-
ye'ye çıkarmaya başlamışlardır.
Gelip yardım edeceklerine ayıp
ve kusur aramaktadırlar."
Irak yönetiminin, kendi hal-
kma yaptığı zulmün, tarihin hiç-
bir döneminde yaşanmadığını
söyleyen DYP h'deri Demirel,
Irak yöneticileri ve halkına ses-
lenirlcen de, "Aklmızı başınıza
toplayın. Bu insanlara tavrınızı
değiştirin ve bunu en kısa za-
manda yapın. Yapılanlar, Müs-
lümansanız, bu Müslümanlığa,
insansanız bu insanlığa sığmaz"
diye konuştu.
DYP lideri Süleyman Demirel, Irakb sığınmacılara yardım için
Turkiye'nin 'cansiperane' çaba gösterdiğini belirterek, Batılı ülkeler için,
"Faturayı bize çıkarmaya başlamışlar, gelip yardım edeceğine ayıp kusur
arıyorlar" dedi. SHP Genel Sekreteri Çetin, ABD yardımımn aynı
düzeyde kalmasını istedi. DSP lideri Bülent Ecevit, Irak'tan sığınmalarla
ilgili olarak, Cumhurbaşkanı Özal'ı suçladı.
BM'nin Irak'tan kaçanların
geri dönebilmelerine ilişkin bir
karar almasını isteyen Demirel,
Batı ülkelerine de bölgede 'bir
hava köprüsü oluşturarak' 65
bin çadır ile 600 bin battaniye
sağlamaya çağırdı.
SHP Genel Sekreteri Hikmet
Çetin de, Körfez savaşının en
ağır bedelini Irak'tan TürJciye'-
ye sığınan insanlann ödediğini
belirterek, dünya ülkelerini 'il-
gi ve yardım'a çağırdı.
Türkiye'ye sığınanlara yar-
dım etmenin bir insanhk görevi
olduğunu belirten Hikmet Çe-
tin, bu durumun sorumlusunun
başta Saddam olmak üzere Irak
yönetimi olduğunu ifade etti.
Çetin şöyle dedi:
"Bu tip sorumsuz politikalar-
dan ve savaştan medet umanla-
nn boş hayaller kurduklan bir
kere daha ortaya çıkmıştır. Bi-
zim baştan beri banştan yana iz-
lediğimiz politikanın ne kadar
geçerii olduğu her gün bir kere
daha ortaya çıkmaktadır. Mil-
yonlarca insanın yurtsuz, evsiz
ve aç kalmalarına dünya mutla-
ka çozüm bulmalıdır. Böyle bir
ortamda biziın insanlanmız na-
sıl bayram yapacaklardır?"
Çetin, 'ABD'nin sığınmacıla-
ra yardımı' ile ilgili bir soruyu
yanıtlarken de, "Sayın Bush.
Irak'ın içişierine kesinlikle ka-
nşmayacağız diyor. Bütiin bu
yapılanlar ve hazırlıklar, insani
amaçlı bir girişiradir. Biz böyie
göriiyonız, yardımın da, bu dü-
zeyde kalmastnı istiyonız" kar-
şılığını verdi. Çetin, burada
oluşturulacak güvenlik bölgesi-
nin bir Kürt devletinin olacağı
yolundaki görüşlerle ilgili ola-
rak ise, "Baştan beri Irak'ın
toprak bütunlüğunün sağlana-
rak sonınun çöziilmesinden ya-
na olduklannı" ifade etti.
DSP Genel Başkanı Biilent
Ecevit ise, Cumhurbaşkanı Tur-
gut Özal'ın Kürtlerle ilgili so-
runlarda TBMM ve hükümetin
yanı sıra MGK'nin de devre dı-
şı bırakıldığını söyledi.
Ecevit şöyle devam etti:
"Sayın Özal, yaşamsal önem
taşıyan bazı kararian alırken
yalnız hukümeti ve TBMM'yi
degil, aynı zamanda MGK'yı da
devre dışı bırakıyor. Örneğın
Irakk Kürt muhalefet liderleriy-
le yapılan görüşme, önceden
MGK'da ele ahnmamıştır. Yine,
ÖHÜ 'Kürtlere özerklik verilebi-
lir, federasyon kurabilirler' der-
ken de, herhalde bu konu önce-
den MGK'da göriilmüş değildir.
ABD'ye stratejik işbirliği öne-
rirken, bunun aynntılanmn sa-
dece hükümetin ve Medisin de-
gil, kamuoyunun ve özellikle
Dtşişleri Bakanltğı'nın ve Genel-
kurmay Başkanlığı'nın da kat-
kılanyla oluşturulması gerekir-
ken, hiçbirine haber bile verme-
den görüş açıklamıştır. Bu olay-
da, MGK da, bükümet ve
TBMM kadar devre dışı kalmış-
tır."
Öte yandan bazı kadın der-
nekleri, yaptıkları ortak açıkla-
mada, Kuzey Iraklıların yurtla-
rını terk edip komşu ülkelere sı-
ğınmak zorunda kalmalarımn
'insanhk ayıbı' olduğu vurgu-
landı. Açıklamada, yüzbinlerce
göçmenin sorumluluğunun
komşu ülkelere yüklenemeyece-
ği belirtilerek BM'nin devreye
Diyarbakır'daki gösteri sırasında Kürtçe pankartlar açıldı. Kürt bayragı taşındı. (Fotoğraf: Osman Yıldız)
Diyarbakır'da olaylı miting: 10 yaralıMiting sonrası yürümek isteyenlerle güvenlik
güçleri arasında çıkan çatışmada 10 kişi
yaralandı. Çok sayıda kişi gözaltınaahndı.
OSMAN YILDIZ
DİYARBAKIR — Bazı siya-
si partiler ile çeşitli kuruluşlar ve
meslek örgütlerinin ortaklaşa
düzenledikleri "Sığınmacılarla
Dayanışma Mitingi"nde konuş-
malar Kürtçe yapıldı, Kürtçe ya-
zılı pankartlar ve sarı-kırmızı-
yeşil bayraklar açıldı. Mitingden
sonra göstericilerin ytırümek is-
temesi üzerine ise olaylar çıktı.
Polisin yürüyüşü engellemek
için cop kullandığı ve havaya
ateş açtığı görüldü. Olavlar sı-
rasında 10 kişi yaralandı, çok sa-
yıda kişi gözaltına alındı. Bu
arada göstericiler, bir polis oto-
sunu yaktılar.
HEP, RP, DYP, SHP, SP ile
baro, bazı sendikalar ve meslek
kuruluşlarının katıhmıyla 4 ni-
san pazar günü izin verilmediği
için ertelenen "Sığınmacılarla
Dayanışma Mitingi" dün yapıl-
dı. Yaklaşık 5 bin kişinin katıl-
dığı mitingde konuşmaların
Kürtçe yapıldığı ve bazı pankart-
lann da Kürtçe yazılı olduğu gö-
rüldü. HEP İl Başkanı Avukat
Mustafa Özer, "Kahrolsun sö-
mfirgecilik" sloganını atarak
başladığı konuşmasında, tarih-
te görülmemiş bir mitingin dağ-
Iarda yapıldığını ve insanlann
Kürt kimliklerini kabul ettirmek
üzere dağlarda yürüdüğunü söy-
ledi. Konuşması sloganlarla ke-
silen özer, Sovyetler Birliği, Çin
Halk Cumhuriyeti ve Küba gibi
sosyalist ülkelerin de Saddam'a
karşı tavır almadıklan için Kürt-
lere yapılan baskılardan birinci
derecede sorumlu olduğunu bil-
dirdi.
RP adına konuşan il yönetim
kurulu uyesi Altan Tan ile SHP
adına konuşan yönetici Dagıs-
tan Toprak, kalabalık tarafın-
dan sürekli yuhalandılar. RP'li
Tan, kısa konuşmasında Kürt
halkının birliği için toplandıkla-
rını söyledi.
Diyarbakır'daki sendikaları
temsilen de Yol-İş 2. Şube yöne-
timinden Ali Öncii bir konuşma
>
r
aptı. Miting sırasında bir grup
tarafından sarı-kırmızı- yeşil
Kürt bayrağı çıkartıldığı da göz-
lendi.
Mitingin sona ermesinden
sonra yaklaşık 2 bin kişilik bir
grup, postane yönüne doğru yü-
rüyüşe geçti. Polis uyarıya kar-
şın yurümekte ısrar eden gruba
cop kullanarak ve havaya ateş
açarak müdahale etti.
Göstericiler bir polis otosunu
ateşe vererek yaktılar. Bu arada
açılan ateş sonucu omuzundan
kurşunla yaralanan Mihri Yttk-
sel (17) adlı genç, ağır durumda
Diyarbakır Devlet Hastanesi'ne
kaldırıldı. Güvenlik güçlerinin
müdahalesi üzerine göstericiler
Malik Ahmet, Balıkçılar ve Bü-
yük Postane yöresinde kümele-
nirken çıkan çatışmada en az 10
kişinin çeşitli yerlerinden yara-
landığı ve en az 50 kişinin göz-
altına alındığı görüldü. Geçen
pazar günü meydana gelen olay
sırasında oldukça sert davranan
polisin, bu kez biraz daha ılım-
h hareket ettiği görüldü. Göste-
ri saat 16.45'te bastırıldı.
KONUK YAZAR
Iraklı mülteciler ve Türkiye
Vrd. Doç. Dr. KEMAL KİRİŞÇİ
Boğazıçı Üniversitesı
Körfez krizinin yarattığı en üzücü geüş-
melerden biri, Saddam Hüseyin'in kendi
halkına karşı izlediği baskı ve zulüm po-
lit/kasının sonucunda, 3 milyona varan
! rak vatandaşının e\ lerinden sürulmüş ol-
masıdır. Bunlatın arasından 400.000 ka-
darı Turkiye'nin sınırları içinegirerek top-
luca "iltica" etmiş, bu rakamdan daha çok
sayıda Iraklı da sınınn Irak tarafında top-
lanmıştır. Sınınn iki tarafına birikmiş olan
bu büyük insan kitlesinin Türkiye açısın-
dan yaratnğı ciddi sorunları belki en iyi
şo>lebelirtebıliriz. Bütündunyada 15mıl-
yondolayındamülteci vardır. Bu mülteci
nüfusunun yüzde 10 ile20'si kadar Iraklı
birkaç gün içinde çok zor coğraf i ve eko-
nomik koşullara sahip bir bölgeye yığıl-
mıştır. Kamuoyunu en çok düşündüren
soru bu vahım durumun nasıl çozümlene-
ceğidir.
Tarihte savaşlar ve baskı siyasetleri so-
nucunda büyuk kitfcgöçleri sık sık mey-
dana gelmiştir. Birinci Dünya Savaşı son-
rasında milyonlarca insan yerlerinden ol-
muş, bu durum karşısında mültecilereyar-
dımcı olabilmek için ilk defa uluslararası
birörgut kurulmuştur. MilletlerCemiyeti
Mülteciler Ofisi'ninçahşmaları ile çok sa-
yıda mülteci çeşitli ülkelere yerleştirilmiş-
tir. Almanya'da Nazizm ve daha sonra
Ikınci Dünya Savaşı ile otuz milyondan
fazla insan canlarını koruyabilmek içinev-
lerini terk etmişlerdir. Avrupa'daki en bü-
yük mülteci sorununuçözebilmek veulus-
İararası alanda bu durumaduşen insanla-
ra daha guvenceli bir ortamyaratabilmek
için 1951 tarihli Mülteci Konvansiyonu ha-
zırlanmış ve Birleşmiş Miitetler Mülteci-
ler Yuksek Komiserliği kurulmuştur. Bu
konvansiyonuTürkiyedahıl 106devletim-
zalamıştır. Konvansiyona göre "ırkı, dini,
milliyeti veya belirli bir zümreye mensubi-
yeti veyasiyasal düşünceleri nedeniylezul-
me uğramaktan haklı nedenlerle korkan
ve bu nedenle tabiyetini taşıdığı blkenin dı-
şında bulunan ve bu ulkenin korumasın-
dan yararlanamayan veya bu korku nede-
niyle yararlanmak istemeyen" kişilere
mûkeci statusü verilmiştir, bu kişilerin ba-
zı hukuki vesosyal haklan gaıantiedilmiş-
tir.
Türkiye Mülteciler Konvansiyonu'nu
ilk imzalayan ülkeler arasındadır. Ancak
Avrupa'da Macaristan ve Malta ile bera-
ber konvansiyona coğrafi kısıtlama uygu-
layan üç ülkeden biridir. Bu nedenle Tur-
kiye'nin her ne kadar Av rupa dışından ge-
lenlere hukuken mülteci statüsü verme yu-
kümlülüğü yok ise de iltica talebinde bu-
lunan bu gibi kişileri geriye çe\irmeme yu-
kumlülüğü ilede karşı karşıyadır. Dolayı-
sıyla Türkiye fiilen mülteci kabul etmek ve
topraklanna sığınan kitlelere insancıl yar-
dım eli uzatmanın yanı sıra onlara devle-
Türkiye, Mülteciler Konvansiyonu'nu ilk imzalayan ülkeler
arasındadır. Ancak Avrupa'da Macaristan ve Malta ile
beraber konvansiyona coğrafi kısıtlama uygulayan üç
ülkeden biridir. Bu nedenle Türkiye her ne kadar Avrupa
dışından gelenlere hukuken mülteci statüsü verme
yükümlülüğü yok ise de iltica talebinde bulunan bu gibi
kişileri geriye çevirmeme yükümlülüğü ile de karşı karşıyadır.
tin kommagüvencesini vermek durumun-
dadır.
Turkiye'nin zulüm görmüş veya gör-
mekteolan insanlara yardımetmegeleneği
Mülteciler Konvansiyonu'nu imzalama-
sından birkaçyüzyıl oncesinegider. Bu ge-
lenekle yukanda açıklanan hukuki yu-
kümlülükler birleştiğinde Türkiye 1988'de
yaptığı gibi bugün de Irak'tan gelenlere
yardım zorunluluğuyla karşı karşıya kal-
mıştır. Ancak son mülteci akını Turkiye'-
nin şimdiye kadar karşılaştığı sayıcaen bü-
yük ve en zor koşullar altında gerçekleş-
mekte olanıdır. Aynca İkinci Dünya Sava-
şı'ndan bu yana meydana gelmiş mülteci
akınları arasında en özgünüdür denebilir.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 688
Bu konvansiyon ve 11. Dünya Savaşı'n-
dan bu yana gelişen uluslararası hukuka
gore zulme uğramış kişilerin iltica etme
haklan vardır. Ancak bu demek değildir
ki her iltica etmek isteyen kişi veya grup-
lara mülteci statusü verilir. Bu statüyü ver-
me yetkisi devletlerebırakılmış, ancak ka-
rar verme sürecinde 'geriye göndermeme"
(non-refoulement) ilkesi dev letler üzerin-
de bağlay ıcı bir niteliğe kavuşmuştur. Bu-
na göre ulkesinde hayatı tehlikeyedüşebi-
lecek ve iltica etme talebinde bulunmuş ki-
şilermultecilik hakları incelenirken geri-
ye gonderilemezler. Bu uygulamanın
onemli bir sonucu da iltica etmek üzere sı-
nırı geçmek isteyen kişileri sınırdan zorla
çevirmeme yukumluluğüdur.
sayılı kararıyla tarihinde ilk kez bir mül-
teci sorununu dünya barışıvegüvenliğinı
tehdit eden bir durum olarak tanımlamıs
ve gerekli önlemlerin alınmasını istemiş-
tir.
Aynı zamanda Irak topraklarında mül-
tecilere yardım etmek ve can güvenliğini
garantiye alabilmek için bir tampon böl-
ge yaratma girişimlerine başlanmıştır.
Kuşkusuz en arzu edilecek çözüm bu ki-
şilerin hapsine konvansiyonda belirlenen
mülteci statüsünü verebilmektedir. Ancak
iki ve hatta üç milyonu (Turkiye'nin aşâ-
ğıyukarı 2-3 yıllıknüfusartışınaeşit sayı-
da) bulma olasıüğı olan bu büyüklükte bir
mülteci kitlesini bir anda bir ülkeye enteg-
re etmenin siyasal, ekonomik ve sosyal açı-
lardan çözülmesi imkânsız bir durum ya-
ratacağı muhakkaktır. Bu gerçekler kar-
şısında benimsenebilecek en doğru yakla-
şım, sınırdaki nüfusun gunlük yaşam ve
güvenlik ihtiyaçlannı sağlayabilecek bir
teşkilatlanmaya gitmektir. Bunun yanı sı-
ra mültecilerin kendi arzulan ile (volun-
tary repartriation) Irak'a dönmelerini
mümkün kılacak ortamı yaratmak için
Türkiye'nin ivedilikle diplomatik girişim-
lerde bulunması gerekmektedir. Bu da bel-
ki Saddam Hüseyin rejimine pragmatik
bir yaklaşımı gerektirebilir. En kısa za-
manda bu mülteci kitlesinin kendi evleri-
ne dönmesini sağlayacak bir siyasi çözüm
bulunamazsa, Kuzey Iraklı bu mülteciler
43 yıldır kamplardayaşayan 2 milyon ka-
dar Filistinli, 12 yıldır eve dönmeyi bekle-
yen 5-6 milyon Afganlı, 10-15 yıldır mül-
teci olarak yaşamlarını surdüren Güney-
doğu Asyalılar ve bir o kadar zamandır
bekleyen yarım milyona yakın Orta Ame-
rikalıların durumuna düşebilirler.
'girmesi istendi. Dûnya kamu-
oyunun Kuzey Irak'ta olup bi-
tenlere somut çözüm getirmeye
çağrıldığı açıklamada "Bugüne
dek gösterilen kayıtsızlığı insan-
hk adına protesto ediyoruz" de-
nildi. Ortak açıklamayı şunlar
yaptı: Prof. Dr. Türkân Şaylan
(Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneği Başkanı), Prof. Dr,
Aysel Çelikel (Türk Hukukçu
Kadınlar Derneği Başkanı),
Prof. Dr. Necla Arat (Ist. Ü.
Kadın Sorunları Araştırma ve
Uygulama Merkezi Müdürü),
Prof. Dr. Zeynep Davran (Türk
Soroptimist Dernekleri Genel
Başkanı), tnci Başkurt (Türk
Üniversiteli Kadınlar Derneği
Başkanı), Gülsevil Erdem (Ka-
dın Sorunlan Merkezi Derneği
Başkanı), Dr. Demet Işık (Çağ-
daş Yaşamı Destekleme Derne-
ği Ankara Şube Başkanı), Giil-
tekin Baktır (Türk Kadınlar Bir-
liği tstanbul Şube Başkanı), Se-
vim Kırdar (Türk Kadınlar
Konseyi Boğaziçi Şube Başka-
nı).
ÇUKURCA'DANNOTLAR
Mezar açılacak,
yardım edinIŞIK KANSU
ÇUKURCA — Kör karan-
lıkta ateş böcekleri gibi küme
küme ışıklar, kar gölgeli dağın
yamacında yaşam olduğunun
habercisi. Önümuzde yol var
mı, yok mu anlayamıyoruz.
Gözlerimiz, yalnızca ateşlere ki-
litli. ts kokusu, doğru yolda ol-
duğumuzu gösteriyor. Çamura
batıp çıkıyoruz. Gece ineli bir-
kaç saat oldu. Göçmenlerin
Çukurca'daki kamplanna doğ-
ru ilerliyoruz. Yol kenannda,
gozle görünmeyen, ancak yan-
larından geçtiğinizde orada so-
luk ahp veren bir kişinin oldu-
ğunu, küt öksürüğünden anla-
yabildiğiniz göçmenler yatıyor.
Türkiye toprağında yatmanın
güvencesini duymak mı bilin-
Beyaz sınır taşı göründü.
Irak'a, 50 bine yakın göçmenin
konalcladığı vadiye egemen te-
peyi aştığımızda, yanımızdaki
asker, belki de bir özlemin duy-
gusallığıyla "İşte, bizim
Tstanbul" diyor. Gercekten,
dağlann üstünüze üstünüze gel-
dıği vadi, bırakın ayı, tek bir
yıldız görünmeyen gecede ışıl
ışıl. Arkada Türkiye toprakla-
nndaki derenin şınltısı, önü-
muzde çocuk sızlanmalan, de-
rinden iniltiler, bir de yakın
ateşlerin çatırtısı. Asker,
"Aman" diyor, "dikkat et,
öniınde adamlar yatıyor." Gö-
zümüzü karanlığa alıştınp dizi-
mizin dibindeki kıpırtılara ba-
kıyoruz. Insanlar, battaniyeye
sarılmış yatıyor. Fısıltıyla da
konuşsak, hemen duyuyorlar.
Başlar kalkıyor, sonra yatıyor.
Az ileride, ateşin alazında bir
çizgili şalşapık (yöre insanının
giydiği bol pantolon) gözükü-
yor. Bir göçmen, naylondan
yaptığı çadınndan çıkıp ateşi
yeniliyor.
Islak ve serin bir gece daha
geçti. Göçmenler, dağlan çın-
latan bir "bum" sesiyle uyanı-
yor. Kampı Türkiye'den ayıran
kayalarla doiu tepedeki mayın-
lardan biri daha patladı. Ma-
yınla bacağı parçalanan adamı
yamndakiler bir battaniyeye sa-
np apar topar Çukurca'ya in-
diriyorlar. Çukurca belediye
hoparlörü, bas bas bağınyor:
— Iraklılardan biri çocuk,
iki cenaze camide bulunmakta-
dır. Mezar açılacaktır. Çukur-
calılara duyunılur.
Kampta gündelik yaşam sü-
ruyor. Erkekler, sının geçmele-
rini engelleyen askerlerle tartı-
şıyorlar. Bazılan, tepelerden
kaçmayı başanyor. Arkalann-
dan askerler havaya ateş ediyor.
Göçmenlerle birlikte yöreye,
çeşitli illerin plakaları ile
"tüccarlar" da gelmeye başlı-
yor. Ekmeği 6 bin liradan satan
mı ararsın, göçmen kızları ka-
çınp kullanmayı düşünenler
mi?
Vadinin içindeki dört siyah
çadır, hastane. Çocuk ve anne-
lerinden geçilmiyor bu ilkel
sağlık ocaklan. Çadırların içi,
silme atılmış ilaç kutusu dolu.
llaçlar, çocuklara oyun olmuş.
Çadırdan kaçırdıklan dolu ilaç
kutulan en sevdikleri oyunlar-
dan biri. Çeşitli illerden Türk
doktorlan da gelmiş. Bir Doğu
ilinden gelen doktorla söyleşi-
yoruz:
— Vallabi, beni buraya, şm
gördügünüz iistttmle başımla
gönderdiler.
"Bebekler, çocukiar çok zor
durumda, şu ilerideki siyah ça-
dır hastane, oraya gitseniz" di-
yoruz, yanıthyor:
— Ne yapacagımızı bilmiyo-
ruzki...
Kadınlar, Türkiye toprakla-
rındaki tepeden Çukurca'ya
ulaşan derede yaklaşık 2 kilo-
metrelik uzun bir çizgi oluştur-
muşlar. lleriden bakıldığında,
kırmızı, turuncu ve göz alıcı
renkler oynaşıyor. Bir göçmen,
sınır taşının yanında bekleyen
subaya, Türkçe bilen bir kişi
aracıhğıyla dert yanıyor.
Kadınlar, çamaşır yıkıyor,
millet onları seyrediyor.
Küçük çocuk, bir kayanın di-
bine çömehniş, annesi başucun-
da. Çocuğun kakası su gibi.
Annesi, çocuğun poposunu,
yerden aldığı bir taşla siliyor,
sonra da pantolonunu çekiyor.
Vadide, çadırlar kurulduğun-
da, zeminin yumuşak oLması
için toprak belleniyor. Dere ke-
narındaki uzun uzun kavaklar
kesilip omuzda taşınıyor. Her-
kes kendi tamdığının, akraba-
suıın yamna yerleşiyor. Herkes,
derme çatma "evini" bir taşla
ayınyor. Dar sokaklar, mahal-
leler oluşuyor. Göçmenler, ilkel
bir kent kuruyorlar.
Sığınmacılara Sosyalist
Enternasyonal desteğî
ALİ DOĞAN
ANKARA — Türkiye-Irak
sınınndaki sığınmacılar soru-
nuna Sosyalist Enternasyonal
da çözüm anyor. SHP, Sosya-
list Enternasyonal'in (SE) böl-
geye bir heyet göndermesini is-
tedi.
Türkiye'nin güney sınınnda
sayıları giderek artan sığınma-
cıların Sosyalist Enternasyonal
gündemine ahnması için SHP
Genel Başkanı Erdal İnönü ve
Genel Sekreter Hikmet Çetin
ile SE Başkanı Wiü"y Brandt
arasında son bir hafta içinde
yoğun bir telefon trafiği yaşan-
dı. Genel Başkan tnönü'nün sı-
nır bölgesinde olduğu günlerde
Genel Sekreter Hikmet Çetin-
in telefonla görüştüğu Brandt,
Çetin'e "sorunla yakından ilgi-
lendiğini, çözüm için SE'nin
harekete geçeceğini" söyledi.
Bölgede gerçekleştirdiği gezi
sonrası İnönü de önceki gün
Brandt ile bir telefon görüşmesi
yaparak kendisine bilgi aktar-
dı. İnönü, daha önce 7 nisan ta-
rihinde Brandt'a çektiği telgraf-
ta, Irak yönetiminin Birleşmiş
Milletler'in devTeye-girmesine
karşı çıkmasmın ve her türlü iş-
birliğini reddetmesinin Ortado-
ğu'da tehlikeli ve yeni bir Kürt
mülteci akınına neden olacağını
vurgulayarak şu görüşlere yer
vermişti:
"Bu talihsiz gelişme, bölge
ülkelerinin işbirliği ile önlenme-
li ve öncelikle Irak yönetimi et-
nik farkhlıklara bakmaksızın
tüm yurttaşlanna insanca dav-
ranmaya ikna edilroelidir. Şim-
di gerekli olan, konu ile ilgili
tüm insanlann haklarma saygılı
bir devlet adamlığı yaklaşımıyla
sonına birlikte acil bir çözüm
bulunmasıdır. Sosyalist Enter-
nasyonal'i Ortadoğu'daki talih-
siz gelişmelere kanşan tüm hü-
kumetler nezdinde etkisini gös-
termeye davet ediyorum."
SE Başkanı Willy Brandt'ın
da "sığınmacıların bir an önce
Irak'a dönmeleri için gerekli
önlemlerin alınması ve Irak hu-
kümeti ile ilişkiye geçilmesi"
görüşünü taşıdığ^ öğrenildi.
SHP Genel Sekreteri Hikmet
Çetin, Cumhuriyet muhabiri-
nin sorularını yariıtlarken SE-
nin bölgeye bir heyet gönder-
mesini istediklerini belirtti. Çe-
tin, 10-11 haziran tarihlerinde
İstanbul'da yapılacak Sosyahst
Enternasyonal toplantısı öncesi
SE Ortadoğu Komisyonu'nda
sorunu gündeme aldıracaklan-
nı ve toplantıda aynntılı bir bi-
çimde tartışılmasını sağlaya-
caklannı söyledi.