18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
y >20 MART 1991 CUMHURÎYET/9 rvE INSAJNLAR F Ü S U N Ö Z B İ L G E N GORUŞ Boşuna tığraş _ . Güneşi gözden kaçırdım diye "*""""' ağlarsan, yıldızlan da göremezsin. Tagore SEMRA'NIN BASIN DANIŞMANI GUZEL'İN PEŞİNDE Patron-müsteri vedemokrasiGAZETECİLER Cemiye- ti'nin The Marmara'daki "Ba- sınla Sohbet" toplantısının konukları ANAP Gaziantep Milletvekili Hasan Celal Gü- zel, Prof. Üstün Ergüder ve gazeteci AJtan Oymen'di. 3.5 saat boyunca "parti içi demokrasi" konusunda bilgi verdiler. Dinleyiciler arasında Celal Bayar'ın kızı ve damadı Nilti- fer Giirsoy ve Atamet Gürsoy, eski İstanbul valileri Nevzat Ayaz, Namık Kemal Şentürk ile çok sayıdaki DYP'li dikkati çekerken, eski CHP'li bakan- lardan Ali İhsan Göğiiş de, ye- ğeni Hasan Celal Güzel'i dik- katle dinliyordu. istanbul kongresi öncesinde Semra özal'ın basın danış- manlığına getirilen gazeteci Abdullah NeMogJu ise Güzel'- in konuşmalannı büyük bir dikkatle dinleyip notlar alır- ken, kasetini değiştirmek için üç kez kürsü önüne gidiyordu. Sohbet sonrası Güzel'e 'Sem- ra özal'ın basın danışmanınm kendi konuşmasını teybe kaydettiği' hatırlatılınca, "Ben farklı bir şey söylemedim za- GAZETECİLER CEMİYETİ l LNebioğiu, Giizel'in konuşmasını teybe aldı. ten, ber zaman her yerde söy- ledigim şeylerdi" diyordu. Gecenin en çok konuşulan sözcüğü ise Prof. Ergüder'in bir tez çalışmasından yola çı- karak anlattığı partilerdeki "patron-müşteri ilişkisi" idi. Ergüder, gelişmiş demokra- tik ülkelerde parti içi demok- rasinin üzerinde durulmadığı- na değinirken Güzel, Türki- ye'de parti içi demokrasinin oldukça önemli olduğunu vur- guluyor ve "Parti içi demok- rasi konusunda açık ve net bir benim sesim var, diger arka- daşlar ise icazet içinde olduk- lan için netliklerini ortaya koyamıyorlar" diyordu. Öymen ise tabanda parti için demokrasi üzerinde dura- rak bugün seçmen iradesiyle, TURKUAZ MODERN DANS TOPLULUĞU parti iradesinin tamamen ay- nlabileceği noktaya gelindiği- ne dikkat çekiyordu. Ergüder, kadro ve kitle par- tilerinden başlayarak anlatı- yordu parti içi demokrasiyi: "İngiliz Lord Barjov'un bir sözü vardır: 'Örgütüme danı- şacağıma evimdeki uşağıma danışınm'. Kadro partflerinde örgütün problemi, seçimden seçime organize olmak, birik- rinin seçilmesini sağlamak; sonra işi biter. Örgiit proble- mi yoktur. Amerikan partile- ri hâlâ öyledir. Kitle partileriyle örgüt soru- nu ortaya çıkmıştır. Bunlann işlevi seçimi kazanmakla kal- maz. Insanlar organize ede- cek, üye kaydedecek, aidat toplayacak. Yani iki seçim arasında da işlevi devam edi- yor." Güzel, parti içi demokrasi- nin sağlanabilmesi için bazı koşullann oluşması gerektiği- ni vurguluyordu: "Birincisi, bn bir siyasi kül- tür meselesidir. Bunun da mutlaka belirli kültiir ve ahlak faziletiyle gelişmesi lazım. Bu- nu bizden öncekiler yapmış, biz de devam ettirmeliyiz. Bel- ki egitimle verilebilir, belki In- giltere'de oldugu gibi anane- lerle meydana gelir, ama mnt- laka olmalı. tkincisi, bazı huknki düzen- lemeler yapılabilir. Şu anda benim anayasa yapma yetkim olsaydı. başta Seçim Kanunn olmak iizere bazı şeyleri ana- yasaya kolay kolay degiştirile- meyecek şekilde koyardım. Çiinkii bizde çok defa değiş- miştir. Yine mesela delege tes- pitlerinin yargı gözetiminde yapılması. Bu, basit teferruat gibi gelir, ama işin başı bu ol- malı. Tek bir kişinin eline ida- re oligarşik bir şekilde (eslim edilmemeli." DENİZ KÜRTLERİ, KARA KÖRTLERİ Genç dansçdann adımları mekân ve müzikle biitiinleşti. (Fotograf: Mubarrem Aydın) Devinim yetisinin doruklarında İNSAN kanatları olmadığı halde kuş olup uçar mı? Genel koordinatörlüğünü Izzet Öz, sanat yönetmenliğini Aysun Aslan'ın üstlendiği ülkemizin ilk modern dans topluiuğu TURKU- AZ'ın genç dansçıları, gösterilerini periyodik olarak sürdürdükleri Taksim Veniis Sahnesi'n- de estetik adımlarla vardıkları devinim yetisi- nin doruklarında uçuyorlar... Türk balesinde modern dansın öncülüğünü üstlenen Turkuaz, önceki gece yine Venüs Sah- nesi'nde sunduğu gösterüerde her yaştan sanat- severi dansın mistik boyutlarında estetik bir yolculuğa çıkardı. Turkuaz'ın genç dansçılan, yoğun çalışma- larla elde ettikleri vücut estetiklerirû modern dansın adımlanyla bütünleştirdiler. Topluluk, gösterilerinde koregrafılerini Aysun Aslan, Dilek Evgin ve Aydın Peker'in üstlen- dikleri "A>in Raksı", "Sa. 3. Sü. 8", 'Bir Rü- ya Gördiim" ile "Noktasız" başlığını taşıyan dansları sergilediler. ORMAN GEMEL MUDUBIUBU'NPE NELER OLUYOR? Orman kanunları mı geçerli?ORMAN Genel Müdür- lüğü'nde görev yapan bir kı- sım mühendis, çâhştıklan yer- de 'orman kanunlannın' ge- çerli olduğundan yakımyor. Mühendisler Cumhuriyet'e gönderdikleri mektupta, bu "kanunlardan" ikisini de be- lirtmişler. Kasım 1988'de Genel Mü- dürlüğe gönderilen bir yazı ile merkez ve taşra birimlerinde çalışan elemanlara yabancı dil kursu düzenlenmesi ve bu kurslara katılanlann kurs gi- derleri ile ders kitabı ücretle- rinin merkezden ve döner ser- maye bütçesinin eğitim, kurs ve tatbikat giderleri bölümün- den karşılanması isteniyordu. Bu yaadan sonra birtasımele- man kurslara devam etti. Da- ha sonra ise aralık 1989'dan itibaren kurs ücretlerinin yüz- de 20'sinin kursiyerler tarafın- dan ödenmesi istendi. 1988 ve 1989 yıllannda be- lirli bir süre kursa devam et- tiklerini yazan mühendisler, 1991 şubat maaşlanndan 1988 yıh kurs ücretlerinin yüzde 20'sinin ve kitap ücretlerinin tamamının kesildiğini gördük- lerini belirterek şöyle diyorlar: "Paranın neden kesil- diğini mutemetlere sorduğu- muzda Sayıştay'dan tarafımı- za zimmet çıkarüdığı ve bu ne- denle kesinti yapıldığı söylen- miştir. Oysa, konunun muha- tabı kişilere hiçbir duynru ya- pümadı. Kurs ücretinin yüzde 20'sinin kesilmesi uygulaması- nın ise aralık 1989'dan başla- yacağı belirtilmişti." Diğer örnek ise Orman Ge- nel Müdürü Nevsat Özer'in 21 mart perşembe günü "Dünya Onnancılık Günü" nedeniyle televizyonun birinci kanahnda yapacağı konuşmanın perso- nele yanlı emirle duyurulma- sı ve izlettirümesinin istenmesi. Mühendisler "Bizler burada çahşan bir gmp mühendis ola- rak sabahın 6.30'unda televiz- yonun personele nasıl izlettiri- lebileceği hususunda endişeye kapıldık " diyorlar. ELEKTRİK KESİNTİLERİNE ARIZANIN YORUMU Bu saatte oturulmazHASKÖY civannda oturdu- ğunu söyleyen bir okurumuz telefonda, "Bugünlerde sık sık elektrik kesintisi yaşıyoruz. Nedenini de bilemiyoruz" di- yor. Pazar akşamı da elektrik ke- sintisi yaşandığını söyleyen okurumuz anlatıyor: "Beyoğlu bölgesi elektrik anzanın telefonunu aldun. Uy- kulu bir ses çıktı telefona. An- za olduğunu, ilgilendiklerini fakat ne zaman elektrik veri- lece&ini bilemediğini söyledi. Saat 22.00'de kesilmişti elek- trikler. 2 saat mum ışığında bekledik. Bir daha aramaya karar verdim arızayı. Yine ay- nı uykulu ses yanıt verdi. — Ne oldu Hasköy çevresin- deki arıza? "Ügüeniyoruz." — Arıza nedir? "Kablolarda bir arıza." — Her gün aynı yerde kab- lolarda arıza mı çıkıyor ki her gün aynı bölgenin elektriği ke- siliyor? "Her arayan aynı şey i söylü- yor. Öyle mi oluyor?" — Tabü, yani karanhkta oturmak da hiç hoş değil. "Bu saatten sonra da oturul- maz zaten." Okurumuz gece nöbetçisi- nin verdiği cevaba hayli şaşır- dığını ekh'yor sözlerine ve şöyle diyor: "Artık hangi saatte yafip hangi saatte kalkacağımızı da TEK'e soralım. Madetn gece 24'ten sonra oturulmaz, İstan- bul'un tümden elektriğini kes- sinler, gündüz yine verirler." 26 MART YAKLAŞIRKEN Kamyon hastane oldu FAltH Belediye Başkanı Dr. Yusuf Günaydm, "Sağlık sorununu halkın ayağına gide- rek çözeceğim" diyordu iki yıl önce göreve geldiğinde: — Neler yaptınız bu konu- da Sayın Günaydm. "Bunun için bir kamyonu 200 milyona otobüs haline ge- tirdik. Seyyar hastane oldu. 2 doktor ve 2 hemşire ile birlik- te her gün Fatih'teki 69 mahal- Ieyi dolaşarak yaklaşık 100 hastayı ücretsiz muayene edi- yor. Ustelik biliyorsunuz Fa- tih Istanbul'un hastanelerinin büyük bir bölümünün bulun- duğu bir yer. 1990'da ilaç top- lama kampanyası başlatmış, evlerde kullanılmayan ilaçları toplayarak Haseki Hastanesi'- ne göndermiştik. Şimdi de otobüsle yani 'seyyar hastane' ile aynı çağn yapıüyor ve dok- torlar kullanılmayan ilaçları ayırarak kullarulan ilaçları yi- ne tedavi ettikleri hastalara ve- riyorlar. Ayrıca eczanelere tebliğler- de bulunarak pahalı ilaca son verilmesini istedik. Aynı ilaç- ları farklı fiyatlarla vermeme- lerini ilettik." Muhalif Kürt: Canver HEP milletveküi Cüneyt Canver "Gerekçesini daha sonra açıklamak üzere" par- tisinden istifa edince, herkesi bir merak aldı. Acaba Can- ver'in gerekçesi neydi? Yoksa başka bir partiye mi geçecek- ti. Eğer parti değiştirecekse bu hangisi olabilirdi? Gerçi şimdi bir partiden ay- rıhp, "Hüllesiz" başka bir partiye geçmek zor ama, her- kes Canver'in bir yolunu bu- lacağına inanıyordu. Canver'in hangi partiye gi- deceği araştunhrken akla he- men birkaç gün önce Baykal'- m kızımn düğününe katıldığı geldi. O zaman da yorumlar elbet "Canver SHP'ye Baykal kanadından girecek" oldu. Çünkü bu düşünceyi, Can- ver'in son günlerde SHP'yi eleştirirken ucundan kenann- dan da olsa Baykal'a destek vermesi de doğruluyordu.. Ancak bu kez de başka so- rular gündeme geliyordu: — Canver SHP'ye hem de Baykal kanadından nasıl girecek? Çünkü Canver SHP'den ay- nlınca "Kendimi pislikten çık- mış gibi hissediyorum" demiş- ti. Bağunsız ve HEP'li günle- rinde de sürekli Baykal'ı eleş- tiren espriler yapmıştı Canver. Hatta ihraç edilen Kürt köken- li milletvekilleri nedeniyle SHP'den aynlırken, yönetim- deki Baykal'ı da eleştirmişti. Çünkü Baykal'a yakın millet- vekilleri Kürtler konusunda is- tedikleri kadar köktenci dav- ranma özgurlüğüne sahiptiler. Ancak Baykalcı olmayanlar bu haktan yoksundu. Canver de bu aynmı saptarken parti- de iki tür Kürdün bulunduğu- nu söylemişti: — Biri Deniz kürtleri, diğer- leri de kara Kürtleri. Şimdi Canver, "Kara kürdü" olarak ayrıldığı SHP'ye bir yolunu bulup "Deniz Kürdü" olarak döne- bilir. Ancak bu durum bile Canver'in ne kadar muhalif bir kişiliğe sahip olduğunu gösteriyor. Çünkü Baykal par- ti içi iktidarken ona muhalefet etmişti. Şimdi Baykal parti içi muhalefet. Canver'in Bay- kal'a yakınlaşüğı yolunda sin- yaller ahnıyor. Şimdi Canver için Kürt kökenli olmasa da şu espri yapılabilir: — Kara Kürdü olarak aynl- dığı SHP'ye deniz Kürdü ola- rak döner. Böylece küçük bir tür değişikligi yapmış olur. Ama Canver'in tek bir degiş- mez yani var: Muhalif Kürt... HAYVANLAR İSMAİL GULGEÇ i / UV6UMP16IN \umm N KİM KİME DUM DUMA BEHlç AK Z Sadece onunfa PİKNİK PİYALE MADRA I BU ÇİZC COAM- ( KÜN -AD« NJE pad? HIZLI GAZETECİ KECDET $£\ SENJ Pe m UAtilU EVIAPIS/W? &AK ORAVH, SOKASiM SEdçs&i 8u İ İ A R b5 8UNRAR/. ŞU CDOKlARlKJ KAVflRAN MAKKAT MOLOZ. !. i(? QXV< OL, SOKAKTAKı AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN GÜRSES GARFIELD jm DA VIS TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 20 Mart KORKUSUNDAN F£TVA VERMI$L 1659'DA Bt/6ÜıV, 8UK&4LI ESİRÎ MEHMET eFGUDl, ŞEYUÜLİSL/tM OLAAUŞTU. Û NİU 8AŞI OL4fŞ<4/C ATAUAH VE fCEA/P/SİME DAA/I- ş/LO/em/P/f, özEU-iKce şaıeiAr KOHUSUA/&4 OLİ/MLU y<4 M OLUMSUZ *f=ETW VE&ME yETK/- SMOE/O KİpyDİ. f6. yüZY'LA £>£S/M, PADİŞAHA Bİ- LE K4KŞI SELESiCEM Bt/ DAHA SOfJRALAei SAĞDUYUPAN SAPKAZAM KÖPteÜlÜ MEHMEr fMŞA 'MA/ ÖLÜMÜ- A/ÛAI 4RPIHDAN, y£gtN£ G£ÇEN OSIM FAZfi. AH- MET PAŞA'YA, 8A8AS/NIN K4NDÖKÜCÜU16ÜUPEN SÖZ EÇ>£H ESıeî MEHMET£F£HDİ PE KÖPGÜLÜ'PEN ICOteKruSU tÇ'M tSTEPtĞi \/££D/Ğ/*Ji SÖYt£YWC£ GÖI&VPEH AUMMtŞTt f
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear