18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 MART 1991 EKONOMÎ CUMHURİYET/13 SERBESTPİYASADADÖVİZ ABODolan Alman Marta Isviçre Frangı Hotlanda Ftontu Ingtiz Sterlını Fransız Frangı 100 llıretı SA.Riyaiı Avus Şılınj Altş 3625 2200 2545 1930 6400 645 292 940 312 Satış 3635 2205 2550 1940 6450 650 297 950 317 ALTIN GÛMÜŞ Cumhuriyet Reşat 24 ayar altın 22 ayar bılezik 900 ayar gümûş Vakıfbank Altını Ziraat Altını Halkaltın Alış 273 000 300 000 41800 37 500 504 230 000 228 000 230 000 Sabş 278.000 315.000 42.000 41 000 531 235 000 233 000 235.000 M.BAHKASI PİYASALARI TL Piyasası Mvo Piyasası Aftın Piyasası Ort Faa (%) isl.Hac (MilyarTL) Dolar kapanış (TL) İsl.Hac (tMyon $) Kapantş (ons/S) Iştefn Hacm (kg) 2S630 3625 56 24 Bir ayda bir trilyonluk ceza • ANKARA (ANKA) — Genel bütçe kapsamında ocak ayında gerçekleştirilen ceza tahakkuku, yıhn tümünde öngörülen düzeyi aştı. Yılın tümü için 995 milyar liralık ceza öngörüldü. Ancak sadece ocak ayında bir trilyon liralık ceza tahakkuk ettirildi. Ocak ayında tahakkuk ettirilen bir trilyon liralık cezanın 901 milyar lirasını vergi zam ve cezalan, 60 milyar lirasını trafik cezalan, 39 milyar lirasını da idari niteükli ve adli para cezalan oluşturdu. Adel Kalenı kapatddı • lş-Sendika Servisi — Giresun'da 10 yıl önce kurulan Adel Kalem Fabrikası zarar ettiği gerekçesiyle iki gün önce kapatüdı. Fabrikada çalışan 75'i işçi 88 personelin görevine de dün son verildi. öte yandan Ünye Çimento Fabrikası işvereninin 300 işçiden lOO'ünün işten çıkarılması için karar aldığı, bu nedenle yemekhanede çahşan 10 işçinin işten çıkarıldığı bildirildı. Demire ve tuğlaya zam • tSTANBUL (AA) — Istanbul'da inşaat maizemeleri ile temel sanayi ürünlerinin işlem gördüğü Salıpazan ile Perşembepazan'nda tuğla, galvanizli boru, dikişli siyah boru ve inşaat demirine yüzde 5 ile 12.71 arasında zam yapıldı. Edinilen bilgiye göre 8.5'luk tuğlanın satış fıyatı 225 Uradan 240 liraya, 13.5'luk tuğlamn fıyatı da 270 liradan 300 liraya çıkanldı. Galvanizli boruda en yüksek zam, ytlzde 6 ile yanm parmak boruya yapıbrken en düşük zam da yüzde 5 ile 5 parmak boruya geldi. Dikişli boruda ise en düşük zam yüzde 5.97 ile 3 çeyrek borsaya gelirken en yüksek zam da yüzde 6.05 ile 6 parmak boruya yapıldı. inşaat demirinde de 8'lik, 10'luk ve 20'lik demire yüzde 12.5 zam yapıhrken diğer türlerde bu oran yüzde 12.71 oramnda oldu. Metaş'ın genel kurulu nisanda • İZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) —Tinansman darboğazı nedeniyle üretimine ara vermek zorunda kalan ve uzun süre sonra alacakh bankalar arasında imzalanan protokolle kurtanlmasına karar verilen Metaş'ta ikinci önemli adım 6 nisan tarihinde atılıyor. Bu tarihte toplanacak Metaş Genel Kunılu'nda sermaye 75 milyar liradan 450 milyar liraya çıkartılacak. Bu arada şirketin ana sözleşmesinde hisselerin dağılımı ve sermaye konusundaki 8, 9, 41, 42, 43 ve 45. maddeleri değiştirilecek. Hilton'da işten çıkarma • MERSİN (AA) — Tursan-lş Sendikası'yla Hilton Oteli işvereni arasında bir süredir yürütülen toplusözleşme görüşmelerinin Önceki gttn uyuşmazlıkla sonuçlanmasının ardından işveren dün 122 işçinin işine son verdi. Tursan-Iş Sendikası Bölge Başkanı Mehmet Şerif Küçük yaptığı açıklamada, işçilerin sendika üyesi olduklan gerekçesiyle işlerine son verildiğini öne sürdü. İşveren yetkilileri ise otelde son aylarda büyük ölçüde maddi sıkıntı yaşandığıru, bu yuzden 122 işçinin iş akitlerini feshetmek zorunda kaldıklarını söylediler. Tekstîlde ıımut ısiffi ESİN SUNGUR Körfez savaşı sırasmda yurtdışı siparişleri kesilen tekstil sektörü şeytanın bacağını kır- dı. Savaşın bitmesinden sonra hazır giyim- de siparişçi fırmalann akıruna uğradıklannı belirten sektör temsücileri, Türkiye'nin avantajh konumu nedeniyle Uzakdoğu'nun siparişlerini de çekmeye başladığını savun- dular. Son günlerdeki rahatlamanın hem hazır giyim, hem de tekstilde yaşandığını söyle- yen Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Ha- san Arat, savaştan sonra siparişlerin muaz- zam arttığını belirterek şöyle konuştu: "Türkiye sınavı başanyla verdi. Uzakdo- gu siparişlerinin bize yonelmesi bunu ispat- lıyor. Bu gelişmede iki önemli etken var. Her şeyden önce kurlardaki gelişmeler bizi Uzakdogu'ya göre daha avantajlı hale ge- tirdi. tkinci neden de kriz sırasmda Türki- ye'nin mal yükkyebilmesi oldu. Uzakdoğu- da aynı dönemde gemiye mal yükleyeme- diler, navlunlar sigortalar çok arttı, mali- yetler tırmandı. Türkiye coğrafi avantajını iyi değeriendirerek Uzakdoğu müşterisini çekmeyi başardı. Canlanan iş hacminden dolayı AT kota- sı bulunamadığını vurgulayan Hasan Arat, işlerin açılmasının tekstilcileri de rahatlat- tığuıı, dampingli mal ithalatının durmasıyla sektör içi tartışmalann sona erdiğini söyle- di. Arat, gelişmelerin böyle devam etmesi halinde tekstü ve konfeksiyon sektörünün 1991 ydı ihracat hacminin 5 milyar dolan bulacağını sözlerine ekledi. Suteks'in Genel Müdürü Nur Madenci de savaş sonrası gelişmelerin çok olumlu oldu- ğunu belirterek krizin zamamnda sona er- mesiyle Amerika pazarından yaz sezonu için sipariş alınabildiğini söyledi. Maden- ci, Avrupa pazannda Türkiye'nin Uzakdo- gu'ya göre avantaj sağlamasına karşılık Amerika pazannda fıyat farkı nedeniyle de- zavantajın sürdüğünü bildirdi. Özel Tekstil- in yetkilisi Mehmet Kumbaracı ise savaştan sonra Avrupa uçaklannın dolu gelmeye baş- ladığını ve sezonu yakalamak isteyen fırma- lann Türkiye'yi siparij bombardımanına tuttuğunu savunarak "Ozellikle orta ve kii- Savaşın bitmesiyle hazır giyimde yurtdışı siparişler hızla artış gösterdi. Kriz sırasında Uzakdoğu firmalarının mal yükleyememesi, bu kesimin müşterilerini de Türkiye'ye vöneltti. îşlerin açüması tekstilcileri de rahatlattı. çük boy Avnıpalı firmalar Türkiye'ye akın etti" diye konuştu. Hazır giyimde yaşanan canlanmamn tekstile de yansımaya başladığıru bildiren Is- tanbul tplik thracatçılan Birliği Başkanı Er- tekin Assapoglu, yaklaşık 10 gündür teks- tilde de hareket olduğunu söyledi. "Ancak şu anda maliyetierimizin altında satış yapıyoruz" diyen Assapoglu, önümüzdeki günlerde tekstil sektörünün fıyat ayarlaması yapmasımn kaçımlmaz olduğunu belirtti. Türkiye'nin kaliteli tekstil üretimi ile Av- rupa ve Amerika pazarlannda söz sahıbi ol- maya başladığım hatırlatan Assapoglu, bir bütün olan tekstil ve konfeksiyonun uyumlu çalışmasıyla Türkiye'nin ihracat gelirlerinin katlanarak artacağını savundu. Ertekin As- sapoglu, sektör içindeki barışın tam olma- sı için dampingli ithalatın durdurulmast ge- rektiğini vurgulayarak sözlerini şöyle sür- dürdü: "Geçen yıl ipük ihracatı 55 bin lonken, ithalat 33 bin 400 ton oldu. Ay- nca tekstil ve konfeksiyonun toplam ihra- catı 255 bin tona ulaşırken bunun neredey- se yüzde 25'i oramnda 61 bin tonluk teks- til ürünü itbaJ edildi. Bunlann büyük bö- lümünün Uzakdoğu'dan geldigi dikkate alı- nırsa, bizim antidamping konusundaki has- sasiyetimiz daha iyi anlaşıbr. Hazine, geçen yılın aralık ayında antidamping soruştur- malarını başlattı. Henüz sonuçlanmadı, ama olumlu etkilerini hissediyoruz." Istanbul Tekstil ve Konfeksiyon îhracat- çı Birükleri (İTKİB) Genel Sekreteri tlhan Yargan, birlik üyesi fırmalann ocak ve şu- bat aylannda gerçekleştirdiği ihracatın Kör- fez savaşma rağmen geçen >ilın aynı döne- mine göre arıtığını belirterek "Savaş sıra- sında sipariş iplalleri olduğunu ve yeni si- pariş gelmediğini fark etmiştik. Bunun mart ve nisan aylannda elle tutulur hale gelece- gini biliyorduk. Ama savaş tam zamamn- da sona erdi. Şündi bütün sektörde canlan- ma var. Bu nedenle mart ayında da ihracat- ta düşüş beklemiyonız" dedi. Yargan, Ha- zine'nin satın alma adreslerini duzenli ola- rak yayımlayarak ihracatçılara yardımcı ol- duğunu ve tesktilde Ortadoğu'nun güneyin- den başlayarak pazarlama çalışmalannın hızlandığını bildirdi. Mahalle bakkalı ölmezMarketlerle yanşmakta zorlanan bakkallar, geçen yıl bin, bu yılın ilk iki ayında 200 kayıp verdi. Ancak veresiyeyle çahşan ve 'mahallenin reisi' sayılan bakkalların marketlerle savaşacak avantajları da var. ESER ATİLLA ~ Önce marketti, sonra süper- market oldu. Derken"hiper"i geldi, son olarak da "gros" ek- lendi. Bizim "kahraman bakkal" ise hangi biriyle başa çıkacağını, hangi birini "karşı- sına" alacağını şaşırdı. İstanbul, 20 trilyonluk bjr tü- ketim pazarı. Yabancı girişim- cilerin de iştahını kabartan bu piyasa son bir yıl içinde iki bü- yük uluslararası markete de ku- cak açtı. Bunun yanı sıra karın- ca kararınca, market tanımına uysa da uymasa da, biraz fazla sermayesi olanlar "bakkaliye" ya da "gıda pazar"lan yerine market açmayı yeğliyorlar. Bu- günlerde Migros Genel Müdü- rü Biilend Ozaydınlı'nın deyi- şiyle "Eskiden lokantaydı. Son- ra restoran oldu. Şimdi ise bak- kal kvhalan inip, yerine market leVhaları asılmaya başlandı." Marketlerin gelişmişliğin bir göstergesi olduğu, Türkiye'nin bu konuda geç kaldığı söyleni- yor. Ancak bu gelişmenin, dede yadigârı bakkalları öldürup öl- dürmeyeceği sorusuna bakkallar ve marketçiler değişik yanıtlar veriyorlar. tstanbul Bakkallar Derneği Başkanı tbrahim Gürdamar bakkalların ölmeyeceği kanısın- da, "Mahalle bakkalı evin reisidir" diyor Gürdamar: "Elektrik parası, su parası ge- lince hemen bakkala koşulur, örneğin 'Ahmet Efendi bizim Fatihli bakkal Mehıi Telek'in dükkânı devren kiralık. 'MarkeC- ler benden ucuza satıyor. Ay sonunda para bitince müşteri bize geliyor ama, veresiyeler ödenmiyor. Devretmekten başka carem kalmadı' diyor Telek. bey para bırakmayı unutmuş. Şu bizim elektrik parasını sen veriver de, ben akşam bey gelin- ce sana ödeyeyim' gibi istekler- le karşılaşınz sıirekli. Bir mar- kette bunlar hiçbir zaman ol- maz". Bakkalların marketlere üstunlüklerine, veresiye verme- lerini de ekleyen Gürdamar, "Birçok bakkal veresiye verir. Bu da markete karşı bakkalları daha cazip kdıyor" diyor. An- cak camına "Devren kiralıktır" levhası asan Fatihli bakkal Mehdi Telek, veresiyelerin ken- disini batırdığını ve dükkânı ka- patmak zorunda kaldığını belir- tiyor. Fatih'teki bu olay, mini mar- ketlerin bol olduğu Şişli gibi di- ğer semtlerde de yaşanıyor. Şiş- li'deki Site Bakkaliyesi'nin yet- kilisi, "Giinlük cirom yaklaşık 500 bin lira. Bunun 250 bini Te- kel ürünleri. Hem yaşlıyım hem de parasal gücüm yeterli olma- dığindan yanımda kimseyi çalış- tıramıyorum. Bu nedenle de te- lefonla gelen siparişleri karsıla- yamıyorum. Hemen yanımdaki marketten alış-veriş yapıyor müşteri. Bize gelen çok az" di- yor. "Direnebilecegim kadardi- reneceğim. Sonra da bu işi bı- rakmayı düşünüyorum" diye ekliyor. istanbul Bakkallar Derneği verilerine göre 1990 yılında 13 bin bakkalın bulunduğu Istan- bul'da kapanan bakkal sayısı 1000'e ulaşmış. 1991 yılının ilk iki ayında kapanan bakkal sa- yısı ise 200'e varıyor. Migros Genel Müdürü Özaydmlı da "Bakkallar ölecek mi?" sorusu- na "Belki ölmeyecek, ama azalacak" yanıtını veriyor. önümüzdeki yıllarda büyük mağazalara olan rağbetin ana- cağım savunan özaydınlı, bak- kalların bundan sonra ancak günlük ihtiyaçlara yanıt verme- ye başlayacağını söylüyor. tbra- him Gürdamar da aynı olguyu dile getiriyor. "Eskiden bakkal her türlü mal satardı. Market- lerin çogalması, bakkalın sattı- gı mal çeşidini azalttı. Artık bakkallar daha çok ekmek, Te- kel ürünleri, meşrubat, makar- na, şeker, kibrit ve çiklet satı- yor. Deterjan, kuru gıda, tuva- let kâğıdı için bize gelen yok. Bunlar için marketlere gidili- yor." T U K E T I C I G O Z U Y L E Alman SeyahatAcenteleri Birliği Başkanı Schneider. Türkiye rezervasyonlarda yok'Ekonomi Servisi — Alman Seyahat Acenteleri Birliği Baş- kam Otto Schneider, Körfez sa- vaşımn bitmesinin ardından Al- manya'da yüzde 50 oranmda ar- tış gösteren rezervasyonlarda Türkiye'nin yer aknadığını açık- layarak "Cumhurbaşkanı Tur- gut Özal'a da söyledim, Türki- ye'nin 6-8 hafta içinde reklam ve tanıüm kampanyasına girmesi- gerekiyor. Yoksa Türkiye, 1991 için çok geç kalmış olur" dedi. Dün Türizm Yatırımcıları Derneği'nin (TYD) Dedeman Oteli'nde düzenlediği yemeğe konuk konuşmacı olarak katılan Schneider, Türkiye'ye geçen yıl 1 milyon Alman geldiğini anım- satarak şunlan söyledi: "Türkiye'nin 1991 yılında 1990 sayılanna ulaşacağma ina- myorum. 1990 yüı çok iyi geç- miştir. 1991 yılımn Körfez krizi nedeniyle geçen yılın üzerinde bir artışla kapanacağını sanmı- yorum. Eğer bu yıl 1990 rakam- lanna uiaşılırsa bence başan olarak degerlendirilmelidir." Alman Seyahat Acenteleri Birliği Başkanı Otto Schneider- in dün yaptığı konuşmada dile getirdiği görüşler ana başlıkla- nyla şöyle sıralandı: • Turizm ve hukümetlen Hükü- metlerin Körfez krizi nedeniyle yapnuş olduğu açıklamalar be- ni hoşnut etmiyor. Çünkü bu açıklamalar iş hayatımızı etkili- yor. Mesela Alman hükümeti savaş sırasında çeşitli ihtarlar verdi. En son 6 martta Türkiye^ nin güneydoğusunun seyahat Otto Schneider: Körfez savaşımn bitmesinin ardından Almanya'da yüzde 50 artış gösteren rezervasyonlarda Türkiye yer almıyor. Türkiye'nin 6-8 hafta içinde acil tanıtım kampanyasına girmesi gerekiyor. için güvenlikli olmadığı uyansı yapıldı. Ama bu bölgenin sımr- lan konusunda herhangi bir açıklamayapılmadı. Ama Eko- nomi Bakanı'nın Uluslararası Berlin Turizm Fuan'nda (ITB) uçakla yapılacak seyahatlerin risksiz olduğunu açıklaması olumlu bir gelişme. Hükümetle- rin tavn önemli. Çunkü reklam ve tanıtım çahşmalan tüketici olan halkı ikna etmeye her za- man yeterli olmuyor. Hükümet- lerle işbirliği gerekiyor. Alman pazan: Birleşme önce- si Batı Almanya olarak amlan 78 milyon Almanın yüzde 68'i yurtdışı seyahatine çıkıyor. Bu oran toplam Alman nüfusunun üçte ikisidir. Bunlann yüzde 37'si paket turlarla seyahat edi- yor. Otomobilleriyle gezen Al- manlar bu sayının dışında. Al- manların ülke tercihleri tspan- ya, ttalya, Avusturya, Fransa, Yugoslavya, Yunanistan, Hol- landa, Türkiye, tsviçre, ABD, Kanada ve Danimarka olarak sı- ralanabilir. Otomobil ve trenle yapılan gezılen saymazsam Türkiye, fspanya ve Yugoslav- ya'mn ardından geliyor. Geçen yıl Ispanya'ya 5, Yugoslavya'ya ise 1.8 milyon Ahnan gitti. Al- manlar 1990'da 134 milyon gezi yaptılar. 2-4 yıl sonra ise bu po- tansiyele eski Doğu Alman va- tandaşlar da katılacaklar. 1991: Körfez savaşı yüzünden ocak ve şubat aylannda üçte bir oramnda daha az rezervasyon yapıldı. Bu aylarda yapılan re- zervasyonlar da Almanya içi ve komşu ülkeleri kapsıyordu. Ya- ni yalnızca otomobilleriyle' ve trenle seyahat edenler bu ortam- da gezmeyi güverüi bulmuştu. Pek çoğu uçakla seyahat etme- me karan almıştı. Körfez sava- şının hemen ardından rezervas- yonlarda artış görüldü. Ama re- zervasyonlarda görülen yüzde 50 oranındaki artış Türkiye'yi içine almıyor. Yapılan rezervas- yonlar genellikle Ispanya, Por- tekiz ve Kanarya adalanna yö- nelik. Türkiye'nin Körfez krizi sırasında takındığı tavnn büin- cindeyiz. Türkiye'nin gayretle is- tenen yere geleceğine eminim. "Müşterek çabalaria" demek is- terdim. Ama son Ankara seya- hatimde de anladığım gibi ne yazık ki bütün çabalar müşterek olamıyor. Mesela Alman Char- ter Havayollan Türk hükümeti- ne l'er milyon mark koyarak or- tak yatınm yapmayı teküf etti. Ama Türk hükümeti böyle bir anlaşmamn olamayacagını söy- ledi. Altyapı-çevre: Turizmde alt- yapı ve korunmuş çevre çok önemli. Kaynaklan tüketen bir turizmden kaçınmamız gereki- yor. Çevre ve kültür mirası tu- rizm için artık büyük bir önem kazanrmştır. Çünkü tesis ve kumsal her ülkede var. Alman tur operatörleri 1992'den itiba- ren kataloglannda hangi tesisle- rin su arıtma sistemi olduğunu belirtmeye başlayacaklar. Çevre tahribi turizmi de tahrip eder. Yani hem ekoloji hem ekonomi tahrip edilmiş olur. Bunlar bir- birine eşdeğerdir. Altyapı da çok önemli. Çün- kü ilk izlenim havaalanlannda olmaktadır. Ama tzmir ve Da- laman'ı dışanda tutmak kaydıy- la Türkiy^deki havaalanlarmın yetersiz kaldığını söyleyebilirim. Bence yeni otellere yatınm yap- madan önce altyapıya yatınm yapmakta fayda var. Sonra te- mizlik önemli. Tuvaletlerin hem şayı hem de temizlik açısından yeterli olmadığını söyleyebilirim. Sonra tesislerdeki tıbbi hizmet- ler de yeterli değil. MERAL TAMER 1 4. »tta •İKu Ilft» M«A0X VUUU MfAU MVA L î S f * •••'-• • TTı m t ~~ı l UM/449 ' ' i S l l l MWWW W ü ' r — - 1 * Kuru temîzleyiciye davaKöşemizi sürekli izleyenler bilirler. Zaman zaman bu sütunlarda kuru temizleyicilerle başı dertte olan okuriarımızın sorunlannı dile getiririz, ama yüzde 90'ına çözüm bulama- yız. Kuru temizieyicilerin bir bölümü büyük bir sorumsuzlukla "biz bunu temizleyebi- lir miyiz" diye düşünmeden önlerine gelen her giysiyi kabul ederler, temizleme sonra- sında giysiierin ağzı bir yana burnu bir ya- na gidince ya da renkleri birbirine karışın- ca bu kez de "Yapılacak brr şey yok. Biz bize her teslim edilen ve bozulan malı taz- min etmeye kalksak kepenkleri kapama- mız gerek" derier. Fakat okurumuz Mehmet Kabasoğlu, tü- keticinin bu çaresizliğine çıkış yolu bulan ön- cü okuıianmızdan biri. Kendisi bir kazak için kuru temizleyiciye tazminat davası açmış. Dava 3 ay gibi kısa sürede sonuçlanarak okunjmuz kuru temizleyiciden yün kazağın bedeli olan 425 bin lirayı tıkır tıkır almış. İşini ciddiye almayan kuru temizleyicile- re karşı yargı yoluyla 3 ay gibi kısa bir za- manda başarı sağladığı için öncelikle oku- rumuz Mehmet Kabasoğlu'nu yürekten kutluyoruz. Hemen ardından da bu deneyi- mi Cumhuriyet okurlarıyla payiaştığı için kendisine teşekkür ediyoruz. Kuru temizle- yicilerle bundan böyle başı derde girebıle- cek mücadeleci okurlarımıza örnek olması açısından da okurumuzun mektubunu ve bi- ze gönderdiği Kadıköy 6. Sulh Hukuk Ha- Umliği'nin 20.6.1990 tarih ve 1990/793 nu- maralı karar metninin özetini ve fotokopile- rini "bilgilerinize" diyerek yayımlıyoruz: "Tarafınızdan dile getirilen sorunlar için "kuru temizleme" ile ilgili olanların epey- ce fazla olduğunu hatırlıyorum. Bu konuda kamuoyunun ve sizin hassasiyetle durduğu- nuzu ve pek çok vatandaşın da mağdur ol- duğunu tahmin ettiğım için ilginizi çekebi- lecek olan bîr "örnek vaka"yı, "karar metni" ile birlikte gönderiyorum. Geçen yıl aldığım bir kazağı, birkaç kez kullandıktan sonra mahallemdeki kuru te- mizleme firmasına verdim. Belirli bir süre sonunda başvurduğumda ise sıcak suda yı- kanarak küçülmüş ve giyilemez durumda- ki kazağımla karşılaştım. Zaranmın tazmi- nini talep ettiğimde de 'Burası Türkiye, böyle şeyler olur, alışmak zorundasınız. Hiçbir şekilde tazmin etmem. Nereye is- terseniz başvurun' cevabını aldım. Aka- binde avukatıma başvurarak dava açtım ve bilirkişi tespiti neticesinde 3 aylık bir uğraş sonucu kazağımın tazminini sağladım. Elinizde bir örnek oluşturması için alınmış bir neticenin resmi evrakla belgelenmiş ol- ması nedeniyle, 'karar' fotokopilerini ta* fafınıza yolluyorum. Daha fazia mağdur ol- maması için kuru temizleme firmasının is- mini vo isteği üzerine avukatımın ismini ka- patarak 'karar' fotokopisini gönderiyo- rum:' Kadıköy 6. Sulh Hukuk Mahkemesi'ne 27 Mart 1990 günü dava açan okurumuz, 3 ay içinde mahkemeden sonuç atıyor. Yıllar sü- ren mahkemeler, bezdirici yılan hikâyeleri söz konusu değil. Kadıköy 6. Sulh Hukuk Mahkemesi kaza- ğın bilirkişiye incetettirilmesinden sonra yüz- de 100 yün olan ve kesinlikle yıkanmaması gereken kazağın tamamen temizleyici ha- tası sonucu keçeleşip küçüldüğü tespit edi- liyor ve bu nedenle de kazak bedeli olan 425 bin liranın davalı kuru temizleyici tarafından tazmini karara bağlanıyor. Bu örnekieri çogaltmalıyız. Çoğalttığımız takdirde kuru temizleyiciler arasında işini ciddiye almayanlar, birkaç kez yüksek mik- tarlarda tazminat öderlerse sanırız hizaya gelirler ve her önlerine gelen malı biz bunu temizletiriz diyerek gözü kapalı kabul etmez- ler. Bu arada kuru temızleyicilere verilen izin konusunu da yeniden yetkili makamlara ha- tırlatmak ve bu izinler verilirken hangi ölçüt- terin dikkate alındığını sormak istiyoruz. Tekrar teşekkürler, Mehmet Kabasoğ- lu... Bundan böyle bize başvuran okurları- mızdan sorunlan kuru temizlemeyle ilgili olanlara göğsümüzü gere gere "dava açın" diyecek ve sizi örnek gösterecegiz. Onlara davanın 3 ay gibi kısa bir sürede so- nuçlanabileceğini de hatırlatacağız. Bu arada okurlarımıza da temizleyiciye verdikleri giysiler için temizleyiciden teslim fişi alırken üzerine malın rengi ve nitelikle- rini, elde belge bulunması açısından mut- laka yazdırmalannı salık veriyoruz. T U K E T 1 C I N I N S E S I Ultra Prima'lar bozuldu Çocuğum doğduğundan beri Ultra Prima kullanıyo- rum. Çok memnundum. Her- halde talep fazlalığından (her şeyde olduğu gibi - nefret edi- yorum bu zihniyetten) ipek gi- bi olan bezleri, kalıp gibi sert hale getirdiler ve kalite- sini oldukça düşürdüler. Be- beğimin 4 ayda pişmeyen altı pişmeye başladı. Telefon edip şikâyetimi dile getirdiğimde Türkiye'deki fabrikalarının üretimi yetersiz kaldığı için Suudi Arabistan'dan ithal et- tiklerini ve bu durumun 3-4 ay devam edeceğini söylediler. Suudi Arabistan'dan ithal et- mek, burada imal etmekten <o daha ucuza geldiği için bu yo- la başvurduklanndan eminim. Tüketici olarak yine mağdur olduk. Emel Ganimgil-İstanbul \Jkurumuzun bu mektubunu Ultra Prima'lann üreticisi SANİPAK'a ilettik. Eczac/baş; Tophıluğu'na bağlı olan Sanipak firmasından aldığımız yanıtta, Amerikan Procter anö Gamble firmasıyla girdikleri ortaklığın ardından Sanipak ürünü olan Prima çocuk bezlerinin kalitesini yükselterek Ultra Prima'yı piyasaya sürdükleri ve bir pazarlama stratejisi olarak yeni ürünün fıyat farkının tüketıciye yansıtılmadığı belirtildi. Pazarlama faaliyetleri içinde çok sayıda anneye ulaşıldığı için Ultra Prima'ya kısa sürede yoğun talep olduğu ve bu nedenle mal yetiştiriiemediği kaydedilen yazıda, Suudi Arabistan'dan ithal edilen Ultra Prima'lar yerii üretilenden yüzde 30-40 daha pahalı olduğu halde fiyat farkının tüketıciye yansıtılmadığına dikkat çekiliyor ve bu ithalatın Gebze'de yeni kurulmakta olan fabrika bu yılın eylül ayında faaliyete geçinceye kadar sûreceği vurgulanıyor. Sümerbank değiştirdi 26.12.1990 günü Beşiktaş dı. Mağazadakiler garanti ve- Sümerbank mağazasından remediklerini söyleyerek soru- taksitle alışveriş yaptım. Fiyat- numla ilgilenmediler. Aynı ola- ların hiç de ucuz olmadığı ma- yın, Sümerbank'ın merkezine ğazaya beni çeken sadece yazsam da sonucun değişme- taksit olayıydı. Fakat aldığım yeceğini düşünerek size yaz- 90 bin mayı daha uygun buldum. H. Cevahir Kayam-İstanbul ayakkabı -ki 90 bin lira ödemiştim- 2 ay geçmeden ön kısımlanndan açtlmaya başla- Arkadaşlanmız bu mektubu Sümerbank Kundura j Ürün Müdürü Gülay Erkanı'ya ilettiler. Gülay Erkanı'n/n verdiği bilgiye göre fabrikasyon olduğu için ayakkabılarda böyle hatalar olabiliyormuş. "Hata bizde olabilir" diyen Gülay Erkanı, tüketici ayakkabısını getirdiği takdirde sağlamıyla değiştireceklerini vaat etti. Gerçekten de ayakkabı sağlamıyla değiştirildi. Dişimi kim tazmin edecek? Üsküdar'da Demircioğlu Unlu Mamuller Ltd.'den aldı- ğım kuru pastanın içinden çı- kan sert bir cisim, dişimin kı- rılmasına neden oldu. Duru- mu kendilerine iletmek üzere tekrar gittiğimde, pastaların- dan çıkan, fındık kabuğu oldu- ğunu sandığım sert bir mad- denin dişimi kırdığını söyle- dim. Pastalannda fındık kul- lanmadıklannı söylediler. De- mek ki dişimi kıran, pastayla ilgisi olmayan başka yabancı bir maddeydi. Dişimin çok kö- tü durumda olduğunu, tedavi- si için gösterdiğim dişçinin 520 bin lira istediğini söyledi- ğimde ise "Ne yapalım, biz dişçiye bile gidemiyoruz, yapabileceğimiz bir şey yok" dediler. Hatice Yakar- İstanbul URETICIYE TEŞEKKUR Paşabahçe'ye teşekkür Geçen ay içinde Paşa- bahçe Borcam Fabrika Müdürlüğü'ne bir yazı ya- zarak ürünlerinin sürekli olarak kullanıcısı olduğu- mu, ancak içlerinden 3 ta- nesinin kullanım sırasında fırında yemek pişirirken patladığını belirtmiştim. Mektubu postaladığım ta- rihten 3-4 gün sonra Genel Müdür Yardımcısı Kerim Eroğlu bey bizzat arayarak ayrıntılı olarak benden bil- gi aldı ve zaranmın tazmin edileceğini söyledi. Nite- kim bir hafta sonra da her 3 borcamın yenisi evtme kadar getirildi. Nilgün Nazilli-Ankara $ ÜNİLEVER üzmedi İzmir TANSAŞ'tan aldı- ğım Gibbs tıraş köpüğü maalesef bozuk çıktı. Istan- bul'a telefonum sonucu Levent Toluk isimli görev- |i, konuyla ilgileneceğini, İzmir bürosuna konuyu ile- teceğini söyledi. Gerçekten de kısa bir süre sonra İzmir bürolanndan bir görevti ad- resime geldi ve bozuk tıraş köpüğü sağlamıyla değişti- rildi. Bu olayın 2-3 gün gi- bi çok kısa sürede hallol- ması beni mutlu etti. Kerim Bahadır-İzmir MUDO'ya teşekkür Geçen ay MUDO Kızılay şubesinde aldığım kaz tü- yü dudu yeleğim, bir ay sonra dikişlerinden patla- maya ve İçindeki kaz tüy- leri dışarıya çıkmaya başla- yınca, mağaza satış müdü- rü Murat llhan hemen ye- leğimi aldı ve bir hafta son- ra gelmemi söyledi. Ertesi hafta gittiğimde İstanbul'- dan benim için gelen yeni bir kaz tüyü yeleğim olmuş- tu. Ertan Kılcıgil-Ankara
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear