18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 MAKT 1991 • • • • ASKER OCAĞINDAN BABA OCAGINA! — Körfez savaşı sırasında Irak'ın dine esir düşen Amerikalı kadın asker Melissa Nealy, ABD'deki evinde annesi ve babası ile hasret gideriyor. Melissa'nın Irak'laki esaret anıları kamuoyunda biiyiık ilgi ile bekleniyor, ama komutanları- nın bu konuda basına açıklama >apmaması için Melissa'ya kesin emir verdikleri belirtiliyor. (Fotoğraf: AP) Türkiye eki haziraııda Haber Merkezi— Almanya- nın etkin turizm yayınlarmdan Touristik Repon'un 21 haziran tarihli sayısında da "Türkiye eki" verileceği öğrenildi. Touris- tik Report, şubat ayında Turki- ye ile ilgili olarak "Türkei Special" başlıkü 18 sayfahk bir ek vermişti. Touristik Report'un, Alman Seyahat Acenteleri Bir- liği üyesi tur operatörleri ve öte- ki Alman turizm kuruluşlan ta- rafından izlendiğini belirten der- ginin Türkiye temsildsi Suat Tö- re, "Turizrade umutlar bu yıl 2. yanyılda. Bu ilavenin temmuz ayı öncesi yayımlanacak olması da yüın son 6 ayına olumlu kat- kılar getirecektir" dedi. Töre, yaptığı açıklamada, Türkiye ile ilgili eklerin, Alman pazarının bilgilendirilmesi bakımından ya- rar sağladığmı kaydetti. CUMHURİYET/19 YEM AVI — Ülkemizde oldugu gibi Japonya'da da gıivercinler değişik parkların en sevilen yaratıklan. Tokyo'daki hemen hemen butun parklarda güvercin besleniyor. Ancak güvercin- ler kendilerine sunulan yemleri kapmak için yine de büyiik çaba harcamak zonındalar. (Fo- loğraf: Rueter) Hobi fuarı açılıyor tsUnbal Haber Servisi — Boş zamanlann değerlendırilmesi için yapılan çeşitli uğraşılann üninlerinden oluşan 'Hobi Fu- an', 23 mart cumartesi günü TÜYAP Istanbul Sergi Sarayı'- nda açılıyor. TÜYAP tarafından düzenle- nen fuar kapsamında, genel ola- rak doğa ile ilgili faaliyetlerden olan çiçekçilik, bahçe düzenlen- mesi, bahçe ve mobilya malze- meleri, kampçılık malzemeleri ve evcil hayvanlar sergilenecek. öte yandan dört gün sürecek fuar boyunca futbolcularla im- za günleri, yelken, dağcüık, ya- maç paraşütü gibi spor dallany- la ilgili dia gösterileri, söyleşi ve multivizyon gösterileri düzenle- necek. HABERLERIN DEVAMI TÜSİAD Araştırması... (Bajtarafı 1. Sayfada) Sorunlar bitmedi ve bitmeyecek. Dünya döndükçe, sorunlar ve çözümler iç içeliğini sürdürecek Türkiye'de de. Ancak geçmişten bugüne şöyle bir göz atıldığında, bir yerden bir yere gelindiği de kuşkusuz bir gerçektir. Yıllar ıçinde yaşamın kalitesi iyileşmıştır. Bir başka deyışle, her açıdan modernleşme yolunda mesafe almış- tır ülkemız. Bugünün Türkiyesi yle dünün Türkiyesi bir değildir. Bunu yadsımak ola- naksızdır. Ama... Bu "ama "yı koymaksızın, konuyu çerçe- velemek de zor olur. Çünkü bugün Türkiye'- nin kendıne örnek aldığı gelişmiş ülkelerle arasında çok büyük bir açık vardır. Bu açık yıllar içinde kapatılamamış, açılmıştır. Bu açığın temel göstergeleri biliniyor: Kişi başına ulusal gelirdeki düşüklük... Adaletsiz gelir dağılımı... Büyük işsizlik... Kültür ve eğitim düzeyinin geriliği... Sağlık ve sosyal güvenlik düzeninin yetersizliği... Demokrasi ve insan haklarının ikinci sınıflı- flı... Bu göstergelerin tümü açısından, değer- lerini benimsemeye çalıştığımız Batı dünya- sının ne yazık ki bir hayli gerısindeyiz. llerleyebılmek ve açığı kapatabilmek ıçin- se, ekonomı ve demokraside belirli darbo- ğazları aşmak zorundadır Türkiye. Aşamaz mı? Aşamayacak mı? Bız bu konuda iyimseriz. Günümüzde ya- şanan her türlü olumsuzluğa karşın, Türki- ye'nin kabuk değiştirmeye hazır olduğuna, koşulların bunun için olgunlaştığına inanıyo ruz. Yaşanan ve yaşanmakta olan güçlük- lerle bunlardan çıkardığımız derslerin, ülke- mizi darboğazları aşmanın ve daha ileriye gitmenin eşiğine getirdiği söylenebilir. Çünkü bugün gelinen noktada, daha ile- riye gitmenin yolları değişik çevrelerde cid- di biçimde araştınlmaya, tartışılmaya başlan- mıştır. Ekonomi ve politikayı daha modern ve daha demokratik bir yapıya kavuşturma- nın heyecanı yaşanmaktadır. Tüm sıkıntıla- ra ve itiş kakışlara rağmen, her iki alanda da belirli mutabakatların ipuçtarı su yüzüne çık- maktadır. Yalnız iç değil, dış koşullar da bu konuda uygun bir konjonktür oluştutmuştur. Bu açılardan Türk Sanayicileri ve İşadam- ları Dernegi'nin önceki gün kamuoyuna açık- lamış olduğu araştırma olumlu bir örnek sa- yılmalıdır. "21. Yüzyıla Doğru Türkiye: Geleceğe Dö- nük BirAtılım Stratejisi" adını taşıyan ayrın- tılı araştırma, genellikle uzun vadelı düşün- me alışkanlığındaolmayan iş dünyasında da bu bakımdan bir değişime işaret ediyor. Çalışmanın ortaya koyduğu bir başka ger- çek şu: Türkiye, ekonomide modernleşme açısından treni kaçırmış değil. Ancak çok ar- kadadır; ön vagonlara doğru yürüyebilmesi, kıt kaynaklarını akıllıca kullanmaktan ve dün- ya ekonomısınde rekabet edebileceği sek- törleri iyi seçebilmesinden ve böylece yeni kaynaklar yaratabilmesinden geçiyor. Bunun anlamı, kaynakları oraya buraya savurmak değil, bilinçli bir çabayla bir kalkınma stra- tejisi çerçevesinde kullanabilmektir. Yanı ekonomide çoğulculuğun dinamiz- minden yaratianırken, dışa açılırken, aynı za- manda her şeyi de piyasanın "görünmez eli"ne bırakmaktan bir bakıma kaçınmaktır. TÜSİAD araştırmasının altını çizdiği iki önemli konu da kalkınma için "ulusal muta- bakat'a duyulan gereksinmedir; eğitime ve- rilmesi gereken önceliktir. Dileğımiz, bu tür aynntılı çalışmaların, ik- tidara kendini aday gören muhalefet parti- lerı tarafından da kamuoyunun tarttşmasına sunulabilmesidir. Istanbul Rumen turîste kaldı Alptemoçin Brüksel'den Libya'ya geçecek ÂT ile iliskiler ıııasada Türkiye-AT Karma Parlamento Komisyonu toplantıları bugün Brüksel'de başlıyor. Dışişleri Bakanı Alptemoçin görüşmelere katıldıktan sonra Libya'ya geçerek 'ilişkileri yumuşatmaya' yönelik temaslarda bulunacak. ANKARA / BRÜKSEL (Cumhuriyel) — Dışişleri Baka- nı Ahmet Kurtcebe Alptemoçin, bugün başlayacak AT-Türkiye Karma Ekonomik Parlamento Komisyonu ilkbahar dönemi toplantılarına katılmak üzere dün Brüksel'e gitti.. Alptemo- çin 'in, Körfez Savaşı ile gergin- leşen Türk-Libya ilişkilerinin iyileştirilmesi amacıyla perşem- be günü Libya'y a geçeceği be- lirtiliyor. AT-Türkiye Karma Parla- mento Komisyon toplantılannın bugünkü bölümünde, AT üye- si ülkelerde çalışan Türk işçile- rinin durumlarının önemli bir madde oluşturacağı belirtiliyor. Türkiye'nin AT ile olan ortak- lık anlaşmasına göre Türk işçi- lerinin "serbest dolaşımı" ön- görülürken bunun uygulanma- ması konusunun da ele alınarak görüş alışverişinde bulunulaca- ğı kaydediliyor. Ortakhk konse- yinin faaliyet raporu ve Körfez krizinin Türkiye - AT ilişkileri- ne etkileri yanında, Dışişleri Ba- kanı Alptemoçin ve komisyon üyesi Abel Matutes, perşembe günu birer konuşma yapacak- lar. Belçika Temsilciler Meclisi'- nin geçen hafta içinde oybirliği ile aldığı ve Türkiye'nin AT üyeliğini "Kürt külturel kimli- ğini tanıma" koşuluna bağlayan kararından sonra Ankara'nın AT ile ilişkilerinin yeniden zor döneme girdiği gözleniyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Kurt- cebe Alptemoçin, bugün başla- yarak iki gün sürecek toplantı- lara katılmak üzere Brüksel'e gitti. Alptemoçin, hareketinden önce yaptığı açıklamada KPK toplantısının gündemindeki en önemü' maddenin Türkiye ile topluluk arasındaki ortaklık iliş- kilerinin canlandırılması oldu- ğunu söyledi. Dışişleri Bakanı Alptemoçin, Çekoslovakya Cumhurbaşkanı Vaclav Havel'in NATO Konse- yi'nde yapacağı konuşmayı da izleyeceğini belirtti. Dışişleri Bakanı Alptemoçin, Kıbns ile ilgili bir soruya da "İyiniyet ve cesaretle yaklaşılır- sa çöziilmeyecek bir sorun de- ğildir" cevabını verdi. Bu arada Alptemoçin'in, Türkiye'ye Libya üzerinden dönmesi bekleniyor. Resmen açıklanmamakla birlikte Alpte- moçin'in Brüksel'den sonra Ro- ma üzerinden Trablus'a geçt- rek, burada Libya yetkilileriyle Körfez Savaşı sırasında gergin- leşen ilişkileri iyileştirme amaç- lı temaslarda bulunacağı belir- tiliyor. ADANA HIPODROMirNDAN FİKRETBACUOGU' Enter ve Anatolia şanslı1. AYAK: Yarış hazırlıkları çok iyi olan Gaddar, rakiplerin- den guçlü. Kazanacağını varsa- yıyoruz. Yine hafta içi idman- İarında goz dolduran Sabur ve Uğur 56 ile ağır kilosuna rağ- men Akifbey, daha sonra düşü- nülebilir. ıMesafe atı olan Ak- çay 2, sürpriz yapabilir. 2. AYAK: Salı sabahı 600/41.6, 400/27.8, 200/14 ra- hat sprintinde göz dolduran Kayra, iyi bir yönetimle netice alacaktır. Form durumu iyi olan Aslaner ve Hazar 1 de ya- nşta söz sahibidir. 3. AYAK: Gunün sürprize uygun görünen zor yarışında formunu koruyan Hatıralar'a ilk şansı veriyoruz. Düzelme yolunda olan Sub Marine de hedefe uzanabilir. Müsait kilo- su ile Tosca ve Dalga ile hazır- lıklarında goz dolduran Kata- rina ve Canada'yı sürprizde öneririz. Kuponlarda fazla at bulunmasında favda vardır. 4. AYAK: Son idman ve form durumuna göre Okey- Tür'u başta tutuyoruz. Kayhan- batur ve Altınay da basanlı ko- şacaklardır. Müsait kilosu ile Erdal 1, uzun mesafeden etki- lenmezse netice alacaktır. 5. AYAK: Son yanşında göz dolduran Enter'in, pistin ve me- safenin lehine olmasından ya- rarlanarak birinciliğe uzanaca- ğını varsayıyoruz. Hücum 9 ve Sedam, rakipleri görünümün- de. Miray ve Eser 6'yı sürpriz- de öneririz. 6. AYAK: Çıkardığı guzel ya- rışı ile eski formunu bulduğu- nu kanıtlayan Anatolia, yine kazanacak güçtedir. Son sprint- leri çok iyi olan Ginza ve Tan- kut ile Good Luck daha sonra duşünülebilir. TAHMEVLER 1. KOŞU: F. Şubat (3), P. özlem (9), PP. Osmancık (2), S. Filika (7) 2. KOŞU: F. Aslangülü (6), P. Aytunç (1), PP. Ribaro (3), S. Hodri Meydan (8) 3. KOŞU: F. Tycoon (1), P. Albenli (4), PP. Washington (6), S. Black Moon (3) 4. KOŞU: F. Gaddar (7), P. Sabur (6), PP. Uğur 56 (4), S. Akçay 2 (3), 5. KOŞU: F. Kayra (6), P. Arslaner (1), PP. Hazar (3), S. Leyla 456 (II) 6. KOŞU: F. Hatıralar (4), P. Sub Marine (8), PP. Tosca (13), S. Dalga (11) 7. KOŞU: F. Okey-Tur (3), P. Kayhanbatur (1), P. Altınay (2), S. Erdal (10) 8. KOŞU: F. Enter (2), P. Hücum 9 (4), PP. Sedam (17), PP. Miray (13), S. Eser 6 (5) 9. KOŞU: F. Anatolia (2), P. Ginza (5), PP. Good Luck (1), S. Tankut (8) OTORİTELERİN GÖRÜŞLERİ F. Dağlıoğlu N. Yılmaz H. Aksoy A. Güven 7-4-6 7 6-3-7 7-6 6-1-8-2 2-1-6-4 8-2-4 6-1-11 4-10-8 11-4-3 13-8-5 13-4-8 1 1-3-2 3-2 1-2-10 2-17 2-4-17 2-17-1 2 5-1-2 2 2-10 2-1 41 İn 1 1 1 n 1t e 7 « s 10 1t 13 (Baştarafı 1. Sayfada) çıkartıp sorunun bir başka yö- nüne değinelim. Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği Başkanı Bahattin Yncel- in bir turizmciden öte bir top- lumbilimci gözlemi niteliğinde- ki şu sözlerini aktaralım: Rumen turistlerin istilası "20. yüzyılın başında kuzey- doğudaki komşumuzda bir siya- sal devrim yaşandı. Bu devrimin etkisiyle o zaman özellikle İstan- bul Beyaz Rusların akınına uğ- ramıştı. İstanbul o >ıllarda canh günler yaşamıştı. Şimdi 20. yüz- yüın sonuna doğru yol alıyoruz. Bu kez kuzey batı komşulan- mızda başka tür siyasal devrim oldu. Bu kez de istanbul Rumen turistlerin akınına uğradı. Gerçekten 1989'da Türkiye'ye topu topu 13 bin Rumen turisti gelirken, 1990'da bu sayı -sıkı durun- yüzde 2753 oranında ar- tarak 380 bine yaklaştı. özgür- lüğün tadını çıkaran Rumen tu- ristleri Almanlardan sonra ikin- ci sıraya gelip yerleşti. Daha doğrusu Rumenler tstanbul ve Trakya'yı adeta istila etti ve tu- rizm istatistiklerini şişirdi. Ceplerindeki sınırlı dövize karşılık ülkelerinden getirdikle- ri mallar ile "bavul turizmi" yaparak başta istanbul olmak üzere tüm Trakya'ya yayıldılar. Tabii bu arada sanşın Rumen kızlannın gündüz gezme ve alış- veriş olgusuna geceleri seks âlemleri de eklendi. Her neden- se, Körfez bunalımından etkile- nip "ceklerini" ödemekte zorla- nan esmer Türk erkekleri sarı- şın Rumen kızları karşısında cö- mertlik yarışına girince bu tu- ristlerin Türkiye'de kalış sürele- ri de uzamaya başladı. Genç-yaşlı, kumral-sarışın Rumen bayan turistlerin Tür- kiye'de gördüğü bu "konukse- verlik" turizm olayını daha da geliştirdi. Rumen İcızlannın Is- tanbul'un çeşitli yerlerinde ev bi- le kiralayıp kendi adlanna "icra- i faaliyef'te bulunmaya başla- dıkları da sık sık gözlendi. Kendisiyle konuştuğum Tür- kiye vergi rekortmeni ve aşk sek- törünün patoniçesi Bayan Ma- kirt Manuky'an bu gelişmeyi ba- na "Turist döviz, Rumen turisl AroS getirir" sözleriyle açıkla- dı. Bayan Manukyan'ın Rumen turistlerinden ^lonması sadece AIDS'den dolayı değildi... Rumen kızlar önceleri kendi- sine başvurup el altından çalış- mak istemişlerdi. Reddetmişti. Manukyan'm yasalara saygısı sonsuzdu. Rumen"turistleri gel- meye başladıktan sonra kendi iş- yerlerindeki kızlann gelirleri yüzde 50 oranında azalmıştı. Tü- rist döviz getireceğine, döviz gö- türüyordu. Iş yaratacağına, iş- sizliğe yol açıyordu. Bayan Ma- nukyan'dan 1990 yılında vergi rekortmeni olmasını Maliye ve Gümrük Bakanı Adnan Kahve- ci beklememeliydi. Rumen kız- lanndan dolayı geliri düştüğü için 1990 yılına ilişkin olarak ödeyeceği vergi de düşecekti. AIDS ise sorunun en tehlike- li boyııtuydu. Bayan Manukyan en azından bu konuda hakhydı. Çünkü gerçekten Avrupa'da AIDS'in en yaygın olduğu ülke- lerin başında Romanya ge- liyordu. TÜRSAB Başkanı Bahattin Yücel'i doğrular biçimde bir başka artış Sov^et turistlerinde görüldü. Bir önceki yılın 43 bin Sovyet turistine karşılık 1990 "Körfez bunalımı"nda Sovyet turist sayısı yüzde 414 oranında artışla 223 bine çıktı. Işin en il- ginç yanı, Doğu Bloku turistle- rinin bu akım 1991 ocağındaki savaşa karşın sürdü. 1991'in ocak ayında Avrupa- dan gelen turistlerde yüzde 39, Amerika ve Uzakdoğu'dan yüz- de 42, Ortadoğu'dan yüzde 31 oranında düşme gözlenmesine karşın, Bulgar turistleri de ekle- nince Doğu Bloku çıkışlı turist oranındaki artış yüzde 251'e yükseliyordu. Körfez bunalımı ile savaşa karşın 1990 ve 1991'in toplam turist rakamlanndaki yükselişin ardındaki gerçek bu noktada toplanıyordu. Batı'ya kıyasla düşük gelirli, getirdiğin- den çoğunu götüren bu Doğu Avrupalı turistlerden dolayı Türkiye'nin turizm rakamları şişmişti. Bu arada Turizm Bakanlığı'- na sektörün zararlannın karşı- lanması için çeşitli öneriler ve- rildi. Otelciler Birliği'nden, THY'ye, seyahat acente sahiple- rinden tur operatörlerine, turizm rehberlerinden haJıcılara kadar göruşler ve raporlar Ankara'ya postalanıyor, elden veriliyor ve fakslanıyordu. Bunlardan biri de TÜRSAB- ındı ve özetle şu noktaları içeri- yordu: 1- Bakanhk Türk plajlannın savaş bölgesine uzaklığının en az 1.500 km. ötede olduğunu anlat- mak amacıyla Avrupa ve ABD- de 25 milyon dolarhk bir tanı- tım kampanyasını derhal devre- ye koymalı. 2. Türkiye'de turizm sektörü, geçmiş yıllarda döviz kurlanmn yüzde 40 gibi oranlarda artma- sından önemli sıçrama yapmış- tı. Oysa, daha ortada Körfez bu- nalımı yokken dahi 1989 ve 1990'da enflasyonla - döviz kur- ları arasındaki bu makas döviz aleyhine bozulmuştu. Enflasyon yüzde 70'lere çıkmış, dövizdeki artışlar yüzde 25 düzeyinde kal- mıştı. Turizmciler Körfez buna- lımından önce mayıs ayında ba- kanhğa verdikleri bir raporda yurtdışı pazarlamada kullanma amacıyla destekleme fonundan kendilerine yüzde 20 oranında hibe yapılmasını istemişlerdi. Bu istek bunahmla kendisini daha çok hissettirmeye başlamıştı. 3- Turizmdeki KDV oranları 31 Aralık 1991'e kadar yüzde 10 oranında dondumlmah. 4- Doğal afetler için uygula- nan vergi ve SSK primlerinin er- telenmesi işi yine ayn; tarihe ka- dar uzatılmahdır. 5- Turizm sektöründeki tüm kuruluşlara 1989-90 yılı içinde gerçekleştirdikleri döviz geliri ortalamasının en az yüzde 15'i kadar sıfır faizli, orta vadeli dö- viz kredisi sağlanmalı. 6- Kamu ve özel sektör ban- kalannm toplam plasmanlannın yüzde 10'luk bölümünü turizm sektörüne kullandırılmalan özendirilmeli. 7- DHMİ ve HAVAŞ'ın liman hizmetlerinde yüzde 50 oranın- da indirime gidilmeli. 8- Liman ayak bastı paraları, müze giriş ödentileri bir yıl sü- re ile dondurulmalı, PTT hiz- metlerinde ve charter yolcu ta- şımacılığı yapan şirketlere yüz- de 50 indirim yapılmalı. Turizm Bakanı Aküzüm'ün bu ve öteki önerileri getirdiği Yüksek Planlama Kurulu'nda (YPK) ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Işın Çelebi tartış- maların uzaması üzerine masa- ya >Tjmruğunu vurup beş aşağı beş yukarı şöyle diyordu: "Yüzde 60'lık enflasyonun aşağılara çekilmesi için, devlet kendi memurlanna bile ancak yüzde 20 oranında maaş artışı yapabiliyorsa, Tiırkiye'deki tu- rizmciler de aynı fedakârlığa katlanmak zorundadırlar. Ar- tık, devletin ekonomiye müda- halesi yoktur. O günler geride kalmıştır. Liberal ekonominin gerekleri turizm sektörü için de geçerlidir. Kazanç varken (piya- sa ekonomisi), işler ters gidince (devlet babaya) sığınma devri kapanmıştır. Bu düşünce biçimi kafalardan çıkarılmalıdır. Tu- rizmdeki zararlan hafifletecek elbette bazı onlemler alınabilir. Ancak, devlet bütçesi ya da ola- naklanndan direkt yardım ya da bağış beklenmesin. Konuya makro düzeyde bakmaya alış- malıyız." Bakanhk müsteşarı Savaş Kii- çe ise Yunanistan'ın tanıtım ger- çeğini altı ay sonra algıladıktan sonra Türk turizmcilerine dö- nüp "25 milyon dolar siz koyun, 25 milyon dolar da biz koyup Türkiye'yi Avrupa ve Amerika televizyonlannda tanıtalım" yo- lunda demeçler veriyordu. İlk uygulamaya CNN televiz- yonunun Avrupa yayınlannda "Türkiye: Uygar macera" gibi il- ginç bir sloganla başlanıyordu. Ancak ne var ki reklamlann fon müziği olarak Borodin'in "Slo- vak danslan" gibi Turkiye ile hiç ilgisi olmayan bir müzik parça- sı seçiliyordu. Acaba CNN'i iz- leyen seyirci sayısı savaşta mı da- ha fazlaydı, yoksa bugün mü? Türkiye'nin savaştan 1.500 km. uzaklıkta olduğunu anlatan gö- rüntüler daha etkin olmaz mıy- dı bugünün pazarlaması için? Türk turizmi için önümuzde- ki günlerde bazı önemli feat ve ölçütler var. Bunlardan birinci- si Paskalya tatili. Bu ilk önemli ölçü olacak. lkincisi, yeni yeni kıpırdamaya başlayan turizm pazarlamasında Türk işletmeci- lerinin paniğe kapılıp fiyatı be- lirli bir düzeyde tutup tutmaya- caklan ve "yok pahasına" tesis- lerini yabancılara kapatıp kapat- mayacaklan yakından izleniyor. Bu ilk bağlantıların, öteki Türk işletmecilere de örnek olacağı ve bundan yabancı turizm şirketle- rinin mi yoksa bağlantı bekleyen öteki Türk işletmecilerinin mi kârh çıkacağı merakla bek- leniyor. Yann: Körfez. sektörü ve esnaf TURİZM BAKANI AKÜZLTVTDEN AÇIKLAMA: 1990'daABD'yegitmedim Haber Merkezi — Turizm Bakanı İlhan AküzUm, Özgen Acar'ın dün yayımlanan 'En büyük darbe turizme' başhklı haberine bir açıklama gönderdi. Aküzüm'ün açıklaması aynen şöyle: "Bu haberde bazı yanlış bil- giler olduğu gibi şahsıma yöne- lik incitici ifadeJer de yer almak- tadır. Turizm konulanna son dere- ce titiz ve objektif yaklaşımıyla tanıyıp surekli izlediğim gazete- nizin doğru ve güvenilir haber- cilik yapma şiannda olduğu inancıyla söz konusu haberde- ki hususlara ilişkin doğru bilgi- leri açıklamak istiyorum. Yazıda, benim ve bakanhk müsteşarı Savaş Küce'nin, ABD'ye "turistik gezi için ken- dimizi davet ettirdigimiz" belir- tiliyor. Dünyada ağırlığı giderek artan Türkiye'nin bir bakanı olarak sadece ABD'den değil her gün birçok Ulkeden çok çe- şitli davetler alırım. Bu son de- rece doğaldır. Dolayısıyla "ken- dimi davet ettirmem" kesinlik- le söz konusu olamaz. Nitekim 1990 yılı içinde bir ABD seya- halim yoktur. Aynı yazıda 1991 yılı turizm gelirini 8 milyar dolar olarak tahmin ettigim iddia edilmekte- dir. Malumunuz olduğu üzere Altıncı Beş Ydlık Plan'da 1994 yılı için turizm gelirlerinin 5 mil- yar 514 milyon dolar olacağı öngorülmüştür. Birçok konuşma ve açıklama- lanmda, plan dönemi sonunda, yani 1994 yılında bu hedefın aşı- larak 8 milyar dolara ulaşacağı- mızı iddia etnüşimdir. Ancak bu sözlerim, belki bir yanlış anla- ma sonucu olacak 1991 yılı için ifade edilmiş gibi gösterilmekte- dir. Üikemizin sahip olduğu tu- rizm potansiyeli ve milletçe or- taklaşa çabalannuz sonucu 1994 yılında 8 milyar dolarlık hede- fe varacağımıza inancım sami- midir. Son olarak yazıda, New York Turizm büromuzda "tek başına" bir sekreter bulunduğu iddia edilmektedir. Bu da bir yanlış bilgilenmedir. Zira ağus- tos 1990'da mevcut turizm ata- şemize ilave yapılan iki yeni ata- ma ile büro kadrosu genişletil- miştir. Bu nedenle, büromuza gelen talep ve sorulann sadece bir sekreterle cevaplandırılma- ya çalışıldığı bahsi doğruyu yan- sıtmamaktadır. Yazıda Körfez krizi nedeniy- le en büyük darbenin turizme vurulduğu yolundaki göruşler konusunda ise müteaddit defa- lar açıklama yapmama rağmen, bir-iki noktanın altını yeniden çUmek isterim. Körfez krizinin turizmimizi olumsuz yönde etkilediği doğru- dur. Bunun aksi söylenemez. Ancak sadece biz degil, bütün ülkelerin turizmi elkilenmiştir. Ama şunu unutmamak lazım ki Türkiye kriz ve savaş süresince doğru ve yerinde politikalar uy- gulamıştır. Bunun da turizmi- miz açısından olumlu etkileri görülmeye başlanmıştır. Savaş beklediğimiz gibi erken bitmiş- tir. Boylelikle krizden etkilenen turizmimizin kısa zamanda (o- parlanması için büyük bir im- kân ortaya çıkmıştır. Şuna ina- nıyorum ki bu yılın ikinci yarı- sından itibaren Türk turizmi beklenen atılımı yapacaktır." GOZLEM UĞUR MUMCU (Baftarafı 1. Sayfada) Aralarında bir çeşit iş bölümü var. Bunların hepsi de birer "Kürt milliyetçisi"d\r. İdeolojik kı- lıflarına, fraksiyonlarına ve ayrı ayn partilerine bakmayın siz; özünde hepsi aynı amaç için çalışıyorlar. 8u amaç, Ortadoğu'da Amerikan çıkarları ile çelişiyor mu? Çelişmiyor. Sorun budur. ABD bölgede kendi güdümünde bir Kürt devieti kurdur- mak istiyor. 197O'lı yıllarda Sovyet etkisindeki BAAS rejımi- ni zayıflatmak için Molla Mustafa Barzani'ye silah yardımı yapan ABD, şimdi de Saddam'ı yıkmak için Kürtlere des- tek oluyor. ABD-Kürt işbirliğinin en somut kanıtları "Özgüriük Yolu" adlı derginin eylül 1977 sayısında "Bir ihanetin Belgeleri" başlığındaki yazı ve Molla Mustafa Barzani'nin ABD'nin o tarihteki Başkanı Carter'a gönderdiği fotokopileri de yayım- lanan mektuplardır. 9 Şubat 1977 günlü mektuptan birkaç satır okuyalım. ...BA ze Kürt devriminin hem Birleşik Devletler'den hem İran'dan destek göreceği söylendi. (...) Kendisini daima Amerika için güvenilir bir dost saymış olan Kürt halkı. (...) Ümit ediyoruz ki İran'daki Kürt mülteciierinin Amerika'ya gelmelerine mü- saade edilecektir. Molla Mustafa Barzani'nin Carter'a yazdığı mektup şöy- le bitiyordu: — Yarım asırdan fazla zamandır ki halkım bütün güveni- ni, umudunu bana bağladı. Şimdi ben bu umudu size dev- rediyorum. Bu "teslimiyetçilik", ABD'nin Talabani ve Mesut Barzani ile kurduğu ilişkilere olduğu kadar Kürt liderleri ile yapılan Ankara'daki gizli görüşmelere de ışık tutuyor. Adını koyalım; bunun adı "Kürtler üzerindeki Amerikan mandası"d\r. • * • Sabah gazetesi yazarlarından Mehmet Baıias, geçen pa- 2pr günü Ozal'ın siyaset sahnesine "ordu darbesi" sonu- cunda çıktığının yazılmasına çok kızmış. köşesinden ver- yansın ediyor. Özalcılık yapayım derken "hükümet darbesi" ile "ihtilali" birbirine karıştırıyor. Ne okuduğunu anlıyor, ne yazdığını biliyor. Bir "menkul değer" gibi siyaset borsasın- da öyle dolaşıp duruyor erkek papatya Mehmet. ,«,. ENKA ile kurduğu akçeli ilişkılerden söz edersek Meh- met Barlas'ın kimlik kartını yakasına takmış oluruz. Meh- met, soldan çark eden değerli bir işadamıdır. Bugünkü konumuz, Barlas'ın kişisel onur ve gazetecilik anlayışıdır. Yıl 1987, aylardan nisan. Barlas, Güneş gazetesi başya- zarı ve genel yayın müdürüdür. Sabah gazetesi ile Güneş gazetesi kapışmışlardır. Konu; Barlas'ın İstanbul Anakent Belediyesi'nde eski patronu M. Ali Yılmaz'ın ihale işlerini izlemesidir. Sabah gazetesi başyazan Güngör Mengi, köşesinden bu gazetecinın kimliğinin açıklanmasını istemiş; Belediye Baş- kanı Dalan da şu açıklamayı yapmıştı: — M. Ali Ytlmaz ihaleyi alamayınca Barlas bana geldi... Barlas da Sabah başyazan Güngör Mengi'ye satırlarla meydan okumuştu: — Madem Sabah'ın ve Yeni Asır'ın sahibi olan Bilgin aile- si böyle mangalda kül bırakmayacak kadar tutarlı insanlar, o zaman Şevket Bilgin 1951 yılında neden örtülü ödenek- ten bugünkü rayiçleyüzlerce milyonpara aldı? (...) Ne oldu sonra? Menderes'i aldatanlar şimdi basın kralları... Mende- res, Bilgin'e verdiği bu paralar için idam edildi. (23 Nisan 1987). Barlas daha sonra da Dinç Bilgin'in SEKA'dan usulsüz kredilerle kâğıt aldığını ileri sürmüş ve şunları yazmıştı: — Sabah için ne kişilik, ne devlet ne ahlak, ne töre, ne de benzeri herhangi bir kurum saygı duymak gereken kav- ramlardır... (24 nisan) Mehmet Barlas'm 25 nisan günlü yazısı "Dinç Bilgin çık ortaya" başlığını taşıyor. Yazının birkaç satırını aktararak Bar- las'a ilk gördüğü aynaya bakmasını salık verelim: — Ailenin Selanik'te bulunduğu yıllarda işgalci Yunan hû- kümetine yaklaşıp yakardığını yazdım. (...) Sen çık ortaya... Gazetende bazı insanlara kabadayı kılıklı gibi sıfatlar takh yorsun, çık ortaya herkes senin ne kılıklı olduğunu öğren- sin. Barlas, 26 nisan günkü yazısında da Dinç Bilgin'in Ga- zete Sahipleri Sendikası'ndan "ihraç edilmesini" istemişti. Sonra ne oldu? Sonra Barlas, sırıtırak ve yılışarak Dinç Bilgin'in Sabah gazetesine girdi. Şimdi köşesinde "Sabah- akşam" Özalcılık yapıyor. Özal'ı eleştırenlere de saldırıyor. Dinç Bilgin'e, Bilgin'in babasına, Güngör Mengi'ye, Sa- bah gazetesine bunları yazan Barlas'ın kişiliği ve meslek onuru da bu; ne yapalım? — Erkek papatya Mehmet/Aynalara bak bir zahmet! Diyalog güçleniyor (Baştarafı 1. Sayfada) Konuk Dışişleri Bakanını ağırladıktan sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Dışişleri Bakanı Alptemoçin ise bölgesel sulann, geçtiği ülkeler arasında sorun kaynağı değil, ülkeleri birbirlerine bağlayıcı bir unsur olması gerektiğini bildirdi. Alptemoçin şunları kaydetti: "Huzursuzluk şuradan ileri geliyor: Benim Suriye ziyaretim- den önce, bir teknik arıza nede- niyle su, saniyede 500 metre- küpten 300-350 metrekupe in- mişti. Sanırım daha önceki ke- sinti ya da azaltmalarda Irak ve Suriye makamlanna bilgi veri- lirken, bu kez irtibat kopuklu- ğu olmuş. Su kesme ya da azal- tımları, karşılıklı bilgi dahilin- de olduğunda sorun olmuyor. Ancak bu defa Suriye'yi rahat- sız etmiş." Bu bağlamda Ankara, örne- ğin Hatay'ın Suriye haritaların- da ülkenin bir parçası olarak gösterilmesinin ikili ilişkileri gölgeleyecek bir sorun düzeyine yükseltilmesinden kaçmıyor. Öte yandan Suriye'nin özel- likle bölgesel sulann ortak kul- lanımı konusunda " d a h a esnek" yaklaşımlara açık oldu- ğunu hissettirmesi ise iki Ulke arasında her keresinde bir "te- mel uzlaşmazhk" unsuru olarak gösterilen "Fırat'm sulan"nın Şam tarafından "sorunlar listesinden" cıkartümak istendi- ğinin sinyali olarak algılaruyor. Ankara'daki görüşmelere ka- tılmak üzere Faruk El Şara ta- rafından bir "su uzmanının" Suriye heyetine dahil edilmesi, konunun halen ikili ilişkilerin gündeminde önemli bir yer tut- tuğunu gösteriyor. Buna rağ- men Türkiye tarafından El Şa- ra'ya Atatürk Barajı hakkında teknik bilgiler içeren ve olası iş- birliği projelerini sıralayan bir dosyanın "aynntılı bir şekilde incelenmek üzere" kabul edil- mesi de, Şam'ın Türkiye'ye ye- ni yaklaşımmın bir ifadesi ola- rak yorumlanıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear