16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 MART 1991 HABERLER CUMHURİYET/3 Dünya Bankası raporuna göm sağlık harcamalannda Türkiye, Afrika'nın bile gerisinde Sağlıkta AfrikalıyızTÜRKİYE'NİN SAĞLIK RAPORU'NDAN Sağlık Bakanı Halil Şıvgın'ın Dünya Bankası nezdinde devreye girerek yayımlanmasını engellemeye çalıştığı raporda Türkiye'deki sağhk sorununa ilişkin veriler şöyle: 55 milyonluk Türkiye'de 22 milyon insan sağlık güvencesinden tamamen yoksun . Sağlık harcamalarının GSMH içindeki payı 80'li yıllarda yüzde 3.5'ten yüzde 3'e gerüedi. Türkiye bu oranla sağbğa yüzde 4-5 pay ayıran Afrika ülkelerinin bile gerisinde. Gelişmiş ülkelerde kişi başına yıllık sağlık harcamaları 1500-2000 dolar iken Türkiye'de sadece 38 dolar. 10 bin kişiye düşen yatak sayısı 24, bir hekime düşen nüfus 1250, bebek ölüm hızı binde 70. Bu rakamlar katümak istediğimiz AT ülkelerinin çok gerisinde. HAKAN AYGÜN ANKARA — Dünya Banka- sı'nca yayunlanan "Tiirkiye'de- ki sağlık sektörünün ttnansmanı" adlı raporda, rürkiye'nin sağlık harcamala- nnda Afrika ülkelerinin bile ge- risinde kaldıgı kaydedildi. Hacettepe Üniversitesi Sağlık tdaresi Yüksek Okulu öğretim üyesi Doç. Dr. Mehmet Tokat tarafından hazırlanan "Istues •nd Options in Healtta Financing" adlı rapor, bu alan- da Türkiye üzerine yayımlanan ilk Dünya Bankası raporu olma özelliğini taşıyor. Sağlık Bakanı Halil Şıvgın'- ın yayımlanmasını önlemek amacıyla iki kez Dünya Banka- sı nezdinde girişimde bulundu- ğu öğrenilen rapor, üç bölüm- den oluşuyor. Sağlık sektörünün mevcut fi- nansman yapısının incelendiği birinci bölümde, 55 milyonluk Türkiye'de sadece 31 milyon ki- şinin sosyal güvenlik şemsiyesi altında olduğuna dikkat çe- kiliyor. Raporda yer alan mevcut sis- temle ilgili saptamalar şöyle sı- ralanıyor: " — Tiirk sağlık sistemi etki- ii bir şekilde işlememektedir. Kaynaklann yetersizliği ve yan- lış kullanımı, bunda temel et- kendir. — 22 milyon insan sağlık gü- vencesinden yoksundur Ve Sağ- hk BakanlığVna ümit bağla- maktadır. — Sağlık harcamalarının GSMH içindeki payı 19801i yıl- larda yüzde 3.5'ten 3'e gerile- miştir. Bu oranla Türkiye, GSMH'den sağlık harcamaian- na yüzde 10-12 pay a>ıran Batı ttlkeleri bir yana, kendisinden daha fakir otan aralannda Af- rika ülkelerinin de bnlunduğu ve sağtağa GSMH'den yüzde 4-5 ayıran orta gelirli ulkeierden bi- le geridir. Son yıllardaki arüş da özel sektörüb bu alana eğilme- siyle saglanmıştır. — Kişi başına yılhk sağlık harcaması gelişmiş ülkelerde 1500-2000 dolar iken Türkiye'- de sadece 38 dolardır. — 10 bin kişiye düşen yatak sayısının 24, bir hekime düşen nüfusun 1250, bebek ölüm hı- zının binde 70, ortalama ömrün 65 yıl olduğu Türkiye, aralan- na katümak istediği AT ülkele- rinin çok gerisinde kalmaktadır. — Sağhk sisteminin iyi işleye- memesinin nedenleri arasında, araç, gereç ubbi malzeme ve ilaç eksikliği ile personelin iyi eğitil- memiş olması sayılabilir. Ayrı- ca hastane hizmetleri için sap- tanan fiyatlar da gerçekte olma- sı gerekenin altındadır. — Sağlık hizmeüerinin üç koldan yürütülmesi aksakkkla- ra yol açmaktadır. Sağhk sigor- tası sistemi de çok eskidir ve merkezi planlama yetersizdir. — Sağlık Bdkanhğı'nın büt- çesindeki artışlar yetersizdir. — Birinci basamak sağlık hiz- metlerine aynlan pay 80'li yıl- larda yüzde 25ten 28'e çıkarıl- mıştır. Ancak bu diğer hizmet- lert aynlan paytann azaltılma- sıyla gerçekleşmiştir ve yetersiz- dir. Tedavi hizmetleri ve basta- neler bakanlık bütçesinin yüzde 50'sini emmektedir. Bütcenin yüzde 61'i de personel harcama- lanna gitmektedir. — Hastanelerdeki ortalama yatış süreleri hâlâ çok uzundur. — Bağ-Kur istenilen amaç ve kapsama ulaşamamıştv. Sağhk sisteminin "sağhklı" hale gelebilmesi için çeşitli mo- dellerin tartışıldığı raporda, Ge- nel Sağhk Sigortası'nın (GSS) gerekli olduğuna dikkat çekildi. Itfaiye Müduru Kılıç 'Korktuğum başıma geldi' REMZt GÖKDAĞ Istanbul Itfaiye Müdürü Doç. Dr. Abdurrah- man Kılıç'ın korktuğu başına geldi. Kıhç'ın yan- gın konusunda en çekindiği bölge olan Beyoğ- lu'nda en tehiikeli bina olarak tanımladığı "Oda- knle"de çıkan yangın bu konudaki endişeleri doğ- ruladı. Abdurrahman Kıhç'ın geçen yıl Cumhurivet muhabiri ile yaptığı konuşmasında "Odakule 1 de bana bedava büro versder otıumam. Bence Istanbul'un yangın açısından en teUiketi binası" dediği Odakuie'nin 17. ve 18. katlannda önceki gün çıkan yangın Türkiye'de yangın güvenlik ön- lemlerinin yetersizliğini bir kez daha gündeme ge- tirdi. 12 Mart 1579'da Sultan Üçüncü Murad'ın Is- tanbul Kadısına gönderdiği yangın güvenliği ile ilgili fermandan bugüne kadar 412 yıl geçmesine karşın, Türkiye'de yan- gınla ilgili ciddi bir ko- runma yönetmeliği bu- Odakule'de önceki gün çıkan yangın, Türkiye'de yangın güvenlik pnlemlerinin yetersizliğini bir kez daha gündeme getirdi. "Yangından Korunma Yönetmeliği" hazır olmasına karşın, henüz belediye meclisinde onaylanıp yürürlüğe girmedi. lunmuyor. 1990 yıunın ilk ayla- rında Istanbul Itfaiye Müdürlüğü ve çeşitli üniversite öğretim üyele- rinden oluşan bir komis- _ yonun yaklaşık 1 yıl üze-' rinde çalıştığı "Yangın- dan Korunma Yönet- meliği" hazır olmasına karşın, henüz Büyükşe- hir Belediye Meclisi- nden onaylanıp yürürlü- ğe giremedi. Meclis ona- yının gecikmesinde yö- netmeliğin yeni ve eski binalara maliyeti arttın- cı tedbirler getirmesi ve yaptınm gücü ohnası nedeniyle geciktiği belir- tiliyor. Avrupa'nın yangın konusunda yönetmeliği bulunmayan tek iilkesi olan Türkiye'de yangın konusuna gerekli önemin verilmediğini belirten Itfaiye Müdürü Doç. Ab- durrahman Kılıç. hazırlanan yönetmeüğüı en kısa zamanda yürürlüğe girmesini istiyor. Abdurrahman Kıhç'ın bir an önce hayata ge- çirilmesini istedigi Yangından Korunma Yönet- meliği, Büyükşehir Belediye Meclisi gündemin- de 1 yıldır bekliyor. Bu yönetmelik daha önce- den yangınla ilgili olarak hazırlanan 11 kanun, 7 tüzük ve 10 yönetmelik incelenerek hazırlan- dı. Üniversite öğretim üyeleri ve itfaiye yetkilile- rinden oluşan komisyon tarafından hazırlanan mevzuatm üzerinde 1 yıl çalışüarak taslak hazır- landı. Hazırlanan taslak Mimar ve Mühendis Odaları'na, lstanbul'un 21 ilçe belediye başkan- lığına ve ilgili daire başkanlıklarına gönderilerek görüşleri alındı. Hazırlanan yangın yönetmeliği 7 ana bölüm- den oluşuyor. Odakule gibi ytlksek işyerlerinde bulunması gereken şartlar hazırlanan yönetme- likte şöyle sıralanıyor: • Her 200 metrekare içi bir adet yangın sön- dürücüsü bulundurulması, • Otomatik yangın alarm, ihbar ve söndürme tesisi bulunması, • Kaçış yollan, çıkış işaretleri, yangın merdi- veni, sulu ve sabit yangın önleme tesisatı, dedek- tör sistemi, su kaynağı bulunması. YANGIN NEDENt BELLİ DEGİL — Odakule yangınının çıkış nedeni henüz tam olarak açıkiığa kavuşmadı. Elektrik kontağı ihtimali üzerinde dunıluyor. Sabotaj olasılıgı ise yok denecek kadar az. (Fotoğraf: Remzi Gökdağ) Yandı, bitti, kül oldu...tstanbul Haber Semsi — Odakuie'nin Transtürk Holding'e ait son iki katında önceki gün meydana gelen yangının ne- deni henüz belirlenemedi. Itfaiye Müdü- rü Abdurrahman Kılıç ve Transtürk Hol- ding'in sahıbi Faruk Süren'in yangının elektrik kontağından çıkma ihtimali üze- rinde durmasına karşın, yangının çıkış nedeni tam olarak açıkiığa kavuşmadı. Dün, Odakuie'nin önünde, Faruk Sü- ren'le yaptığımız görüşmede oldukça ne- şeli gözüken Süren, yanan iki kat içir. ya- püabilecek hiçbir şey olmadığını belirte- rek, yangında sabotaj ihtimalinin de yok denecek kadar az olduğunu söyledi. Dün Pera Palas Oteli'ni geçici olarak kullanan Transtürk çahşanlan ile Pera Palas'a gi- derek bir görüşme yapan Faruk Suren, şimdilik çaiışmalarını Nova Baran İş Merkezi'nde kiralayacaklan bir katta sür- düreceklerini söyledi. Süren, "Artık her şey olmuş, yaptlacak şey bilirkişinin ya- pacağı incelemeden sonra katları devralmak" dedi. Yangının 18. katta bu- lunan su deposundan meydana gelen sı- zıntının elektrik kablolarmda kısa devre yapmasından kaynaklanabileceğini söy- leyen Süren, "Birkaç kez bu sızıntı tek- rar başladı. Yangın bu sıznıtıdan çıkmış olabüir" dedi. Itfaiye Müdürü Abdurrahman Kılıç ile Beyoğlu Savcısı Ali Avşar saat 16.00 su- larında olay yerinde bir inceleme yaptı. Savcının yanan 17. ve 18. katlarda ince- lemelerde bulunduktan sonra itfaiyenin hazırladığı raporu alarak bir tutanak ha- zırlayacağı öğrenildi. Bilirkişi heyetinin incelemelerini ta- mamlamaması nedeniyle dün Odakule1 de bulunan işyerleri faaliyette gecemedi- ler. Basın mensupları Odakule İdari Mü- dürü Naci Özdemir'in izni ile saat 10.45'te yanan katlara girdi. Elektrikleri kesik olan ve asansörleri çahşmayan Odakule- de 17. kata ulaştığımızda dumanı tütme- ye devam eden evraklar, demir yığını ha- line gelen printerler, bilgisayar ekranları ve kül olan evraklarla karşdaştık. Büyük hasar gören 17. ve 18. katın duvarlan çat- lamış ve tavanlardan sular damlıyordu. Şiddetli esen rüzgâra rağmen katlara si- nen yaruk kokusu hâlâ hissedilebiliyor- du. Yerde bulunan birkaç yangın söndür- me tüpünden ise hâlâ duman çıkıyordu. 460 metre karelik katlar tam bir harabe görünümündeydi. Odakule Idare Müdürü Naci özdemir, binanın Şark Sigorta tarafından sigorta- landığım, hasann bilirkişi heyetinin ince- lemesinden sonra belirleneceğini söyledi. Özdemir, binada cumartesi ve pazar gün- leri giriş-çıkışın özel izne bağh olduğunu, bunun dışında kimsenin binaya gireme- diğini belirterek yangının sabotaj olması iddialannın çok zayıf bir ihtimal olduğu- nu söyledi. Dün, olay yerine gelen İSO Genel Sek- reter Yardımcısı Gültekin Demir, Odakule binasının 10 milyar liraya Şark Sigorta'- ya sigortalandığını söyledi. Binanın faa- îiyete geçme zamanının bilirkişi raporun- dan sonra belirleneceğini ifade eden De- mir, Odakuie'nin 1976 yıhnda açıldığını, o günün şartlanna uygun olarak yangın güvenlik önlemleri ahndığını belirtti. tt- faiyenin yaptığı uyanları değerlendirdik- lerini de sözlerine ekleyen Demir, itfaiye- nin istedigi standart yangın uyan sistem- lerinin niçin yapıhnadığı yolundaki soru- lan ise yanıtsız bıraktı. Beledîye otobüslerîne döviz yükü Istanbul ve Izmir belediyeleri teminat mektubu sağlayamadıklan için yurtdışından ihale ettikleri otobüsleri getiremiyorlar. Satın alınmak istenen otobüslerin fiyatı durduk yerde döviz kurlarıvezamlar nedeniyle artıyor. HÜSEYtN ERCtYAS tZMİR — Teminat mektubu sağlayamadıklan için ihale ettik- leri körüklü otobüsleri getireme- yen îstanbul ve Izmir anakent belediyelerinin ödeyeceği fatura kabanyor. Süre içindeki döviz kurlanndaki farklılıklar ve fir- malann fiyat arttırımı belediye- lcre ek yük getiriyor. Fiyat de- ğişikliği olmaksızm bugünkü kurlar üzerinden otobüs alma- ları durumunda belediyelerin milyarlarca lira fazla ödeme yapmaları gerekiyor. Îstanbul Anakent Belediyesi, geçen yıl ocak ayında SOO'ü so- lo, 150"si köriiklü tip olrnak üze- re 650 otobüs ahmı için ihale aç- tı. İhale, solo tip otobüsler için 35 bin 600, körüklü tip otobüs- ler için 53 bin 950 dolar fiyat ve- ren Macaristan'ın Ikarus fırma- smda kaldı. Firmayla anlaşma- nm kredi sözleşmesinin imzalan- masından sonra devlet ve özel sektör bankalanna yönelik giri- şimlerine karşın teminat mektu- bu sağlanamadı. Anakent Belediyesi İETT Ge- nel Müdürü Vunü Akçay, fırma- nm süreyi çok kereler uzatması- na karşın teminat sağlanamadı- ğını, artık sürenin de uzatılma- dığını belirterek pesin alımlara yöneldiklerini söyledi. Akcay, konuyla ilgili görüşlerini şöyle dile getirdi: "Son olarak Macar tkarus fır- masryla 130'u köriiklü, 20'si so- lo tip otobüs alımı için bir söz- leşme yaptık. Geçen yıl ocak ayında imzaladığımız ihale şart- lanna uygun olarak akreditif aç- tınnak suretiyle şartlarda hiçbir değişiklik yapmadan otobüs alı- mını öngordük. Bu otobüsler belediyemizin imkânlanyla pe- şin parayla satın alınıyor. Yeni- den ihaleye cıkacagız. Bu sefer finna bize özel bir fiyat uygula- ması yaptı, ama bir daha bu şartlarda otobüs almamıza im- kân olmayacak." tstanbul Anakent Belediyesi, 1 Şubat 1990 tarihinde her bir körüklü otobüs için 126 milyon 782 bin 500 lira ödeyecekken, bugün alacağı körüklü otobüs- ler için yaklaşık 184 milyon 509 bin lira ödeyecek. Bir başka de- yişle geçen süre içinde her bir körüklü otobüsün maliyeti 57 milyon 762 bin 500 lira dolayın- da arttı. 50*si nisan ayı, 100*0 haziran ayı sonunda getirilecek körüklü ve normal tip otobüs- lerin bugünkü kurlar üzerinden maliyeti yaklaşık 26 milyar 482 milyon lira. Aynı otobüsler ge- çen yıl getirilebilseydi 18 milyar 154 milyon 925 bin lira ödene- cekti. Izmir Anakent Belediyesi ES- HOT Genel Müdürlüğü de 1989 yılının kasım ayında 260 körük- lü otobüs ahmı için ihale açtı. Otobüsler, en ucuz fiyat ve en uygun ödeme koşullan getiren Macaristan'ın İkarus firmasına ihale edildi. Prosedür işletildı. Kredi anlaşması gereği teminat mektubu sağlanma girişimlerin- de bulunuldu. Yaklaşık bir yıl süren teminat mektubu sağlama çabalan sonuçsuz kald:. Son olarak Tutünbank'tan gerekli te- minatın sağlanabilme umudu büs 209 milyon 707 bin liraya doğdu. Ancak teminatın verile- mal olacak. Bir başka deyişle, bihnesi için bankanın kredi Kmi- tini arttrrma izni ilgili Devlet Ba- kanlığı'nca onaylanmadı. tSHOT Genel Müdürlüğü, ara ihalede Yugoslavya'nm İkarus firmasından solo tip 65 otobüs satın aldı. Bu otobüslerin her biri 381 milyon 377 bin liraya mal oldu. ESHOT Genel Mü- dürlüp daha sonra 50'si köriik- lü !00 otobü'slük, 4O'ı körüklü 80 otobüslük iki ayn ihale açtı. Bu ihalelerin ilkinin 18 martta, diğerinin 5 nisanda sonuçlan- ması bekleniyor. ESHOT Genel Müdürlüğü, teminat mektubunu sağlayıp 260 körüklü otobüsü geçen yıl getirebilseydi, otobüslerin her biri için 142 milyon 255 bin lira ödeyecekti. Bugünkü kur üze- rinden ESHOT'un aynı koşul- larda otobüs alımına yönehnesi durumunda her bir körüklü oto- ESHOT Genel Müdürlüğü, kö- rüklü otobüslerin her biri için 67 milyon 452 bin lira fazla ödeme yapacak. 260 körüklü otobüsün tamanı düşünüldüğünde, arada- ki fark 17 milyar 537 milyon 520 bin lirayı buiacak. ESHOT Genel Müdürü Zeke- riya Dolar, Macaristan tkarus finnasının artık yeni bir süre ta- nımadığını belirterek "Bir daha böyle ucuz fiyatı, böylesine uy- gun koşullarda otobüs alma im- kânı bulamayacağız" dedi. Dolar, "Teminat mektubu- nun verilmemesi alımlanmızı geciktirdi. Böyle olunca tzmir hmlkına çağdaş bir hizmet ver- mekten yoksun kaldık. Yeni sa- tın aldığımız ve alacagımız oto- büslerie günlük yoicu taşıma ka- pasitemizi arttırmayı amaçlıyo- ruz. Bu arada maliyetler katla- narak artıyor" diye konuştu. DUNIADA BUGUN AUSIRMEN 'Ortadoöu'da Barış Yakın mı? "Ortadoğu'da barış sağlanabilir mi, olası bir barış yakın mı" sorusu ilk bakışta akıl dışı gibi görünüyor. Öyle ya savaş bitmiş, Saddam devrilmese bile -ki düne kadar ohu devirmek isteyenler şimdi "devrilirse ne olur" diye arpacık kumruları gibi düşünmeye başlamışlardiF Irak yerle bir edilmiş Bağdat- ın askeri gücü kırılmıştır. Bütün bunlardan sonra kim çıkıp da süper teknoloji ürü- nü silahlarıyla dosta düşmana kendini göstermiş ABD'nin önerılerine hayır dıyebılecek ve Sam Amca'ya karşı koyabt- lecektir ki? Olaya öyle bakınca, barışın çoktan sağlandığını, görüşme- lerin artık bir formaliteden öteye geçemeyeceğini söyleyebi- lirsiniz. Eğer banştan amacınız Pax Americana ise kimse sizin hak- sız olduğunuzu ileri süremez. Ama eğer gerçek banşı amaç- lıyorsanız o zaman olaya biraz daha ayn bir açıdan yaklaş- makta yarar olduğu söylenebilir. Çağımızda gerçek barış ile silahlann sustuğu ama anlaş- mazlık konularının olduğu gibi kaldığı savaşmama hali de- ğişik kavramlar olarak algılanıyor. Tarafların hepsinin haklı çıkarlannın ortak noktası ya da açı ortayının karşılıklı uztaş- mayia bulunduğu, haklı ve kalıcı bir düzendir barış. Yukarıdaki tanımdan da kolayca anlaşılabileceği gibi güç- tünün kendi yeğlemelerini ya da çıkarlarını zorla kabul ettir- diği, bir zamanların Pax Romanası'nın günümüze taşınma- sı olarak niteleyebileceğimiz Pax Americana, kalıcı ve haklı bir barış değildir. Ortadoğu'da haklı ve kalıcı barış ancak bölgeyi kana ve ateşe boğan anlaşmaziık noktalarının, karşılıklı görüşmelerte, uzlaşma yoluyla çözüme bağlanması halinde sağlanacak- tır. Bölgedeki anlaşmaziık konularının uzlaşmayia çözülmesi için ele alınacak ölçüt ne olmalı, diye düşündüğümüz zaman ilk akla gelen Birleşmiş Milletler kararları oluyor. Öyle ya! ABD ve onun ile birlikte Körfez'e güç gönderen ülketer savaşlarının haklı nedeni olarak Birleşmiş Milletler Gü- venlik Konseyi'nin 660 sayılı kararını göstermiyorlar mıydı? Savaş da Irak'ın bu karara uygun olarak Kuveyt'ten çekilme- siyle durmadı mı? Demek ki bölgede banşa giden çözümü ararken Birleş- miş Milletler kararları iyi birer yol gösterici olabileceklerdir. İşte sorun da çok akla yakın görünen düşüncenin tam bu noktasında karmaşıklaşıyor. Çünkü Ortadoğu'daki anlaşmaz- iık konulanyla ilgili tek BM kararı, 660 ve 678 sayılı olanlar değil. Bunlann yanı sıra bölgenin kronikleşmiş anlaşmazlığı Filistin sorunu ile ilgili birçok karar daha var. Bölgede ger- çek barışın sağlanması ancak bu kararların da uygulanma- sı ya da bu kararlar ışığında görüşmelere başlanmasıyla mümkün olacaktır. Gelin görün ki Tel Aviv de Washington da bu konuda uz- laşmaya hiç de yatkın görünmüyorlar. ABD, Filistin konusun- da bir konferansın toplanmasını ısteyen Fransız planına bile sıcak bakmıyor. VVashıngton, İsraıl'i sıkıştıracak en küçük bir girişime biie yanaşmıyor. İsrail Başbakanı ise Batı Şeria'dan en ufak bir toprak parçasını bile bırakmayacaklarınt açıklt- yor. Bu durumda Ortadoğu'nun tüm konularını ve özellikle Fi- listin sorununu kapsayan bir konferansın toplanması, toplarv sa bile bu bir araya gelişin bir anlam taşıması otanaksızlaşı- yor ve bölgede ana sorunun kanayan bir yara olarak kalaca- gı anlaşılıyor. Böylelikle de görülüyor ki Ortadoğu'da yakın bir gelecek- •e, haklı ve kalıcı bir barışın sağlanması olanaksızdır. Olay- ların bu noktaya gelip tıkanmasınm baş sorumlusu savaştn estirdiği hava ile Amerikan seçmeni katında kazandığı itiba- ragüveneceKpözg Pa^Aaıericana'dan başkastm gormeyerı Bush'tur. •Ameriten kamuoyunda bugün egemen olan havaya batarv ca Başkan Bush'u daha gerçekçi ve geniş görüşlü tutuma itmenin güç olduğu rahatlıkla söylenebilir. Öte yandan çok yanlış bir tutum ile son zamanlarda yaz- gısını fazlasıyla Saddam'a bağlamış olan Yaser Arafat'ın da FKÖ'nün Batı kamuoyunda kazandığı sempatiyi azaltarak Başkan Bush'un uzlaşmaz tutumuna yardımcı olduğunu söy- lemek pek yanlış olmasa gerek. Olayların kilitlendiği bu noktada, yalnız bölgede barışın sağlanmasının güç olduğu değil ama aynı zamanda Körfez savaşının da geçmişe etkili bir biçimde, meşruiyet tabanını yitirdiğini söyleyebıliriz. Öyle ya! Birleşmiş Milletler'in Irak ve Kuveyt ile ilgili karar- ları için silaha sarılanlar, aynı kuruluşun İsrail ve Filistin ile kararlarına yan çızınce, nangi haklılık savını ileri sürebilirler ki? KlSA KISA • Sağhk Bakanlığı, Körfez savaşı boyunca Güneydoğu'da görevlendirilen sağlık personeline yönelik bir anket yaptı. 21 ilde görevli 2383 sağlık personelinin katılımıyla gerçekleştirilen ankette, personelin yüzde 81.5'i geçici görevle gittikleri yerlerdeki yaşam şartlanm "iyi" olarak değerlendirdiler. Personelin büyük bir bölümü de problemlerin çözülme durumu konusunda da "çözülüyor" yamtını verdüer. • Sağlık Bakanlığı, aralannda "grip ve soğuk algınhğY' tedavisinde kullanılan ilaçların da yer aldığı ve yüksek dozda kullanıldığında ahşkanlık yapan 90 dolayında ilaa "kontrole tabi" ilaçlar kapsamına aldı. Böylece, kırmızı ve yeşil reçete uygulamalarıyla uyuşturucu ve ahşkanlık etkisi yapan ilaçlann 'kontrolsüz' kullanımım engellemek üzere başlatılan cahşmanm kapsamı genişletildi. • İstanbul Tabip Odası'nca Gazeteciler Cemiyeti'nde "Sağlık ve Medya" konulu bir panel düzenlendi. Oturum başkanlığını Dr. Dursun Kırbaş'm yaptığı panelde konuşan gazeteci Vasfıye Özkoçak, basında çıkan tip ile ilgili haberlerin sık sık eleştirildiğini hatırlatarak, "Yanlış yazıhyorsa biraz da nedeni haberi verendir. Bu nedenle tip ile ilgili bir konuda doğru olan bilgi tip mensuplan elinden başına verilmelidir" dedi. Gazeteci Şükran Ketenci de konuşmasında Türkiye'de okuyucunun sağlık konusunda gazeteyi yönlendirmediğini söyledi. Ketenci, meslek örgütlerinin gazetelerdeki yanlış haberleri izleyip düzeltmeleri gerektiğini de bildirdi. ÖLÜM Mehmet Ali Sebük öldü Haber Merkezi— Avukat Mehmet Ali Sebük (85) İstanbul'da öldü. Sebük'ün cenazesi yarın Kadıköy Söğütlüçeşme Camisi'nde kılınacak öğle namazından sonra Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verilecek. Nâzım Hikmet'in avukatı olarak bilinen Sebük, kriminoloji bilimini ülkemize getirip bu konuda ilk dersleri verip, ilk yapıtı yazan kişi olarak biliniyor. 1906'da Taşlıca'da doğan Sebük, Kastamonu Lisesi ve Ankara Hukuk Fakültesi'nden sonra Paris Kriminoloji Enstitüsü ve Lyon Üniversitesi CAA Bilimleri Bölümü'nü bitirdi. Öğretmenlik, yargıçlık, savcıhk ve Yargıtay Başsavcıhğı Yardımcılığı yaptı. 1954 Meclisi'nde tzmir milletvekili olarak bulundu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear