18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 KASIM 1991 DIŞ HABERLER CUMHURÎYET/9 Türk azınlığa gözdagı • GÜMÜLCİNE (AA) — Gümülcine Metropoliti Damaskinos, Batı Trakya'daki Türk aarüığa tehditler savurarak Yunan hükümetinin azmlığa ve Türk Başkonsolosloğu'na karşı "tedbirler" almasınj istedi. Türkiye ve Batı Trakya Türkleri karşıtı görüşleriyle tanınan Damaskinos, Yunan hükumetine hitaben yazdığı açık mektupta, bölgede yaşayan Yunanlılann "güvensizlik, üzüntu ve öfke" içinde olduklannı iddia etti. Damaskinos, Batı Trakya Türklerinin Yunan vatandaşlığından çıkarılacağı dunımlan belirleyen yasa maddesinin iptal edilmesinin "Yunanistan için mahvedici tehlikeler" getireceğinı öne sürerek bu maddenin aynen kalmasını istedi. BHTye Kıbra destegi • KAHİRE (AA) — Mısır'ın, Kıbns sorununa BM kararlan çerçevesinde bir çözüm bulunmasından yana olduğu bildirildi. Mısır Meclisi Dış llişkiler Komitesi Başkanı Muhammed Abdilleh, AA'ya yaptığı açıklamada, Mısır'ın da yer aldığı Akdeniz bölgesindeki Lstikrar ile yakından ilgılendiklerini söyledi. Abdilleh, Kıbns sorununun çözümünün BM örgütünün elinde olduğunu belirterek "Eğer kalıcı bir anlaşma istiyorsak, bunun aynı /amanria adil bir anlaşma olması gerekiı. Adil bir anlaşmaya ise, ancak i uluslararası hukuk kurallan ve BM kararlan çerçevesinde ulaşüabilir" dedi. Saddam, bakan degiştirdi • LEFKOŞA (AA) — Irak lideri Saddam Hüseyin, savunma bakanını i görevinden alarak yerine i içişieri bakanı olan kuzeni ; Ali Hassan el-Macid'i ı atadı. Irak haber ajansı IINA, devlet başkanhğı ı açıklamasında, Saddam'ın \ damadı olan savunma t bakanı Hüseyin Kemal l Hassan'ın görevinden [ alındığını bildirdi. Savunma ! bakanlığına getirilen i Macid'in bir süre daha ; içişieri bakanüğı görevini ; sürdureceğini duyuran • ajans, Hüseyin Kemal ı Hassan'ın görevden ' alınmasının sebebi ! konusunda ise bilgi j vermedi. ı Polonya, Konsey'de ! • BRÜKSEL (AA) — Avnıpa Konseyi, Polonya'nın, tam üyelik şartlarını yerine getirdiğine karar vererek bu ülkeyi tam üyeliğe davet etti. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 23 ekirn tarihinde aldığı kararla, Polonya'nın tam üyeliğini, bu ülkede serbest genel seçimler yapılması şartına bağlamıştı. 27 ekimde yapılan genel seçimlerin yerinde izlenmesi için Polonya'ya bir gözlemci heyet gönderen Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, heyetin hazırladığı raporu değerlendirerek seçimlerin demokratik koşullar içerisinde yapıldığına karar verdL Kırveyt Enıiri geliyor • ANKARA (AA) — Kuveyt Emiri Şeyh Cabir El-Ahmet El-Sabah, resmi ° bir ziyaret amacıyla 13 kasım pazartesi günü Türkiye'ye gelecek. Cumhurbaşkanı lurgut özal'tn davetlisi olan Kuveyt Emiri'nin ziyareti sırasında yapılacak görüşmeler daha çok ekonomik ağuiıkü olacak. EgeVle tatbikat • ATtNA (AA) — Yunan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yönetiminde Ege'de, Fransa, tspanya, ABD, Italya ve ingUtere'nin de katılacağı askeri bir tatbikat yapılacağı açıklandı. Yunan Deniz Kuvvetleri Komutanlıgı tarafından yapılan açıklamada, "Niiris-91" isimli tatbikatın 12-21 kasım tarihleri arasmda Orta ve Güney EgeMe gerçekleştirileceğİ bildirildi. Açıklamada, bu tatbikata Fransız, Ispanyol, tngiliz, Yunan ve Amerikan savaş gemileri ile ltalyan, Yunan ve Amerikan savaş uçaklanmn katılacağı belirtildi. Ittifaky "Kuzey Atlantik İşbirliğiKonseyi 99 oluştumrak eski Varşova Faktı üyeleriyle ilişki kuracak NÂrO'nun gözü Doğu AvrupadaRoma'da dün başlayan NATO zirvesinde, "ABD'nin 90'lar NATO'sundaki rolü ne olacak" ve "NATO'nun içinde nasıl bir Avrupa savunması gerçekleştirilecek" sorularına yanıt arandı.. NATO üyesi ülkelerin liderleri, SSCB'deki nükleer silahları merkezin denetiminde olması gerektiği konusunda görüş birliğine vardılar. ROMA (Cumhnriyet) — "ABD'nin 90'lar huriyeti ile işbirliği yapmayı kararlastırdı. Hk NATO'mndaki roli ne olacak; NATO'nnn içinde nasıl bir Avrnpa samnmas gerçekleş- tirlecek?" Roma doruğunun ilk günü, bu so- rulann yanıtmı veremedi. Ama NATO'nun hâlâ aktüelitesini koruyan bir ittifak olduğu, tarihı bir dönemeç diye nitelendirüen bu ran- devuda onaylandı. Çözülen Sovyet Imparatorluğu ve yıkılan Berlin Duvan'na Doğu ülkelerine açüarak uyum sağlamayı seçen ittifak üyeleri, büyük bir olasüıkla "Kuzey Atlantik Işbirligi Konseyi" adını alacak yeni bir kurumla eski Varsova Paktı üyeleri ve üç yeni Baltık cum- kez 20 aralıkta Brüksel'de toplanacak olan 25 ülkenin dışişleri bakanı periyodik olarak top- lanacak, fakat şimdıki halde bu ülkelerin NA- TO'ya katılması söz konusu olmayacak. tttifak aynca donığun ilk gününde NA- TO'nun yeni "strmtejik kavramı"nı da tanım- ladı. Kısaca "daha cevik, daha az ve daha yüksek teknotojgi" ittifak güçlerine dayanan bu yeni "stratejik kavram" ittifak üyelerini Doğu Avrupa'da Sovyetler Birlıği'ndeki istik- rarsızlıktan kaynaklanabilecek ya da NATO topraklanna yönelik tehditlerden doğabilecek çatışmalara karşı konımayı amaçhyor. Dün gece yayımlanan ilk günkü sonuç belgesiyle açıklık kazanan yeni stratejik kavram, Sov- yet tehdidini freniemek için düşunülmüş olan ve geruş kapsamlı nukleer sılahlann kullanı- mına dayanan 25 yıllık demode "kapsamh gu- venlik kavranu"nı gömüyor. öte yandan donığun en çok merakla bek- lenen konusu olan "Avrupa'nın yeni savun- ma kimligi" ve Batı Avrupa Birlıği'ne (BAB) ilişkin tartışmalar havada kaldı. "Ortak Av- rnpa Ordusv"nu destekleyen ve BAB'ın ABD'den bağımsız bir bicimde AT'nin askeri koluna dönüşmesi konusunda en istekli tutu- mu sergileyen Fransız Devlet Başkanı Mitter- rand bile bu tavruıı yumuşatmak zorunda kal- dı. Hatta zaman zaman NATO'ya sıcak bak- tığı yolunda bazı işaretler bile veren Fransız Devlet Başkanı "Avnıpa'nın yeni savunma kimlifi Ue ittifak arasında hiçbir çelişld ohnadıguu" belirtti ve sözlerine özetle "NA- TO'nnn yeri baska, BAB'ın yeri başkadır" diye devam etti. Mitterrand, bu arada ABD'- nin desteklediği "oul of area" (alan dışı) ope- rasyonlara karşı çıktı ve NATO'nun "ont of area'* hareketleriyle uğraşmamasım talep et- ti. Hatta Fransa sonuç belgesinden bu konu- ya ilişkin bazı paragraflann çıkanlmasında et- kin oldu. Mitterrand'dan sonra söz alan ABD Baş- kanı Bush ise sözü dolandınp dolaştırmadan sert çıktı ve AvrupaL ortaklara "Bizi istemi- yorsanız açıkça sdyleyin" dedi ve "BAB köp- rttdiir falac kavramlan havada kalıyor. ABD'yi istemiyorsanız \vrupa'dan güçleri- mizi hemen çekeriz" şeklinde konuştu. Bush'- tan sonra söz alan Kohl ise "NATO'nun Av- rupa'da özgurlnk ve demokrasiam garantisi" olduğunu söyleyerek havayı yumuşatmaya ça- hştı. "Daha uznn süre NATO'ya ihtiyacımız var" diyerek müttefiklere güvence verdi. Fa- kat Kohl bu arada "BAB'ın NATO'nnn Av- rupa diregi oimasmın ittifakın cıkaıiarma kar- şı düşmeyecegini" söylemeyi de ihmal etme- di. Roma'da Avrupalı ortaklarla ABD ara- smda bir nabız yoklamasına dönüşen "Av- rnpa'nın yeni savnnma kimligi" tartışması- run önumuzdeki aralık ayında yapılacak olan AT doruğundan önce net bir içerik lraranmatı beklenmiyor. öte yandan bir diğer sonuç belgesinde de NATO, çözülen Sovyetler Birliği'nden çeşit- 11 cumhuriyetlere dağılan nükleer silahlann tek bir otorite tarafından denetimini istedi ve Sovyetler Birliği'ne ancak Batı'da geçerli olan demokrasi ve uluslararası hukuk kavramla- nna saygılı olması halinde işbirliği elini uza- tacağını belirtti. Son konuşmacüardan biri olarak söz alan Mesut Yılmaz da "Avrnpa'nm Mvunma IdmMgi" üzerinde Türkiye'nin ABD, tngiltere ve Hollanda'nın yanında yer alan görüşleri- nı açıkladı. "Avnıpa'nın yeni savunma kim- Uginin NATO'nun yerini abunayacatnu" be- hrten Yılmaz, bu yeni kimliğin ancak tüm Av- rupah NATO'lulan içine alarak geliştirilebi- leceğini bildirdi. BRÜKSEL ABD-ÂT Avrupa ordusunu görüşecek BRÜKSEL (AA) — Hollan- da'nın Lahey kentinde yann ya- pılacak AT-ABD zirve toplantı- sının, Topluluk ile ABD iîişkile- rinin geleceği açısından büyük önem taşıdığı bildiriliyor. Diplomatik çevreler, AT-ABD zirvesinin yüda iki kez gerçekleş- tirilmesine karşılık, 9 kasım top- lantısının, NATO'nun yeni rolü- nün tartışıldığı Roma zirvesinin hemen sonrasına ve Avrupa Bir- liği'nin kaderinin belirleneceği Maastricht Zirvesi'nin öncesine rastlamasına dikkat çekiyor. Brüksel'deki kaynaklardan edinilen bilgiye göre toplantıda ABD-AT ikili ilişkilerinin yanı sıra Uruguay raundu görüşme- leri, Yugoslavya'daki son du- rum, Ortadoğu Banş Konferansı konulan ele alınacak. 9 Kasım Zirvesi'nde ABD'nin Avrupa'daki askeri varlığını azaltmayı amaçlayan "Avrupa ordusu" önerisinin de tartışıl- ması bekleniyor. NATO'nun Roma Zirvesi so- nuçlannın AT-ABD zirvesine büyük ölçüde yön vermesi bek- lenirken, AT-ABD zirvesi sonu- cunun da Maastricht'teki Top- luluk zirvesini etkileyeceği belir- tiliyor. Brüksel'deki Türk diplomatik çevrelerden edinilen bilgiye gö- re ABD'nin, AT zirvesinde Türkiye-AT ilişkileri konusunda Topluluğa herhangi bir telkinde bulunması beklenmiyor. Ancak zirvede özellikle Orta- doğu barışı ve Avrupa ordusu konulannda yapılacak tartışma- ların ve vanlacak sonuçlann Türkiye'yi dolaylı olarak etkile- yeceği belirtiliyor. NATO'nun ve ABD'nin Avru- pa savunmasındaki rolünun sür- mesinden yana olan Türkiye, kendisini Avrupa savunmasımn dışmda bırakacak olan "Avnıpa ordusn" fikrine soğuk bakıyor. YENİSTRATEJİBELGESt 'Tehdit yok, ama risk var' NATO'nun yeni strateji belgesi dün açıklandı. Buna göre ittifak, eski yığınsal tehdit kavramını terk etti. Esnek mukabele stratejisi de bırakıldı. tttifak üyesi 16 ülkenin liderleri yeni bir strateji belirlemek amacıyla dün Roma'da bir araya geidikr. ZtRVEDEN NOTLAR ~ Liderleri 'Verdi' karsıladıNATO hükUmet ve devlet başkanlan onurlarına sergilenen Verdi'nin 'Rigoletto' operasına 'büyükler' ilgi göstermedi. NİLGÜN CERRAHOĞLU ROMA — Roma, iki gundür NATO'nun başkenti haline gel- di. "Soguk savaştan sonra itti- fakın verdigi en önemli randevu" olarak anılan doruk, ltalyan başkentini yaşanmaz ha- le getirdi. 16 hükümet ve devlet başkanı heyetlerinin resmi ara- ba kafileleri, 2000*6 yakın gaze- teci ve 5000 güvenlik sorumlu- su, kentin her zamanki trafık kaosunu kördüğüme dönüştür- dü. Bu hengameye ragmen ittifa- kın konuklannı gerçek bir sanat başkentinde ağırlayan Italyan- lar, heyetleri ilk gece Roma'nın görkemli opera galasıyla karşı- ladılar. NATO hükümet ve dev- let başkanlannın şerefine verilen Giucppe Verdi'nin Rigolettoi sunda tüm Roma sosyetesi ha- zır bulundu, ama asıl büyük mi- safirleT ortalıkta görünmedi. örneğin Lincoln'ün tiyatroda öidürülmesindcn bu yana bu tip fonksiyonlara katılmayan Ame- rikan başkanlannın geleneğini izleyen Bush, Rigoletto'ya gel- medi. Bush gibi ltalyan başken- tine gece geç vakıt varan Mıtter- rand'da ilgiyle beklenen bu ran- devuya katılmadı. Kohl, Major ve Kanada Başbakanı Mulroney ile otunıp sohbet etmeyi yeğle- yen Gonzalez de operaya ilgi göstermeyen başbakanlar ara- sındaydı. Sadece Mitsotakis, Belçika Başbakanı Maertens, Hollanda Başbakanı Lubbers, Portekiz Başbakam Cavaco Sil- va ve NATO Genel Sekreten Manfred Wömer'in opera mera- kı, "büyiiklerin" önemsemediği olayın gerçek bir düşkırıklığına dönüşmesini önledi. 44. doğum gününü tipik bir Roma restoramnda sakin bir ye- mekle kutlamayı yeğleyen Mesut Yılmaz da operaya sırt çeviren başbakanlar arasındaydı. Yıl- maz'ın Türkiye'den beraberinde getirdiği yakiaşık 20 kişilik he- yete verdiği yemekte "Castelli Romanis" ve "ChiantT şarap- lan eşliğinde kanşık deniz mah- sulleri, ltalyan hamurişleri ile "zuccotto" ikram edildi. Yemekte en çok konuşulao ko- nu, Kurt milletvekillerimn Mec- lis'teki yemin töreni sırasında çı- kan olaylardı. "Böylece giderek demokratikleşiyoruz" diye baş- bakana takılan bir gazetecıye Yılmaz, "Bölundugumuz ?"n»n çok demokratik olacagız. Ama iş işten gecmiş oiacak" esprisiyle cevap verdi. Azerbaycan'ın ta- runması konusundaki sorulan ise başbakan, "Yalnız Azerbay- can'ın değil, Ermenistan, Gur- dstan gibi cumhuriyetlerin de lusa süre içinde tanıoacagını" söyleyerek yamtladı. SABETAY VAROL BRÜKSEL — Bundan tam on beş ay önce toplanan NA- TO'nun Londra doruğunda alı- nan kararlara uygun olarak ha- zırlanan yeni "strateji kavranu" belgesi dün Roma'da dünya ka- muoyuna açıklandı. Bundan önceki benzer belgelerin "gizK" kaldığı göz önune ahnırsa, itti- fakın belgeyi dünyaya açıkla- makla yaptığı jest, NATO'nun içinde bulunduğu iç değişim sü- recinin boyutlanm ortaya koy- du. Henüz yazıhşı tamamlan- mayan ve teknik yönu ağır ba- san, salt askeri içerikli "uygula- ma metni"nin önumuzdeki ay- larda yurürlüğe ginnesı bekleni- yor. Strateji kavramı belgesi, itti- fakı askeri kanadı dışında kalan Eransa'mn da imzasını taşıdı. Geçen yıl bunun tersi olacağı düşUnülüyordu. Bu gelişme de NATO'nun kırk yıllık tarihinde ikinci bir devrim anlamına gel- di denebilir. Gerçi Fransa aske- ri kanada katılmadı, entegre ko- mutanlığa dahil olmadı, ittifa- kın yeni nükleer stratejisini be- nimsemedi. Ama strateji bclge- sinin 16 ülkenin ortak imzasını taşıyan bölümlerin yamnda bu istisnalar da çok kuçuk kaldı. Belgeyle birlikte NATO'nun 16 müttefiki, merkezi Moskova 1 da bulunan eski ve "yığınsal" tehdit kavramını tamamen terk etti. Bunun yerine, belirsizlikten kaynaklanan "riziko" kavramı benimsendi. Bu rizikolara uy- gun olarak Avrupa'daki askeri konuşlanma ilkeleri tamamen değiştirildi. Şimdiye kadarki merkezi Avrupa'da kolordulann cephe hattında yan yana dizil- mesi kuralı yerine, daha esnek ve hareketli bir saflaşma mekaniz- ması benimsendi. Kanatlarda değişikliğın merkeze oranla da- ha az olduğu bu arada göze çar- pıyor. Yeni strateji kavramıyla bir- likte, geçen mayıs ayında Brük- sel'de yapılan NATO savunma bakanları toplantısında benim- senen kolordu duzeyindeki çok- uluslu "hıziı tepki gucu", NATO konvansiyonel stratejisinin nere- deyse bel kemiğı durumuna geç- ti. Ancak bu gucün kompozis- yonu henüz ortaya cıkmış değil. Türkiye, Yunanistan ve ltalya, bu gucün guney tumenini oluş- turmaya aday oldular. Nükleer silahlanma konusun- da yıllardan beri hüküm süren ve adeta tabu sayılan "esnek mukabele" stratejisi ise resmen terk edildi. Gerçi geçen yılki Londra doruğunda bu husus il- ke olarak benımsenmişti. Ama yeni ilke sadece dunden itibaren Roma'da liderler duzeyinde res- mileşti. Esnek mukabele strate- jisi, yerini nükleer bombalann "son yanıt" ilkesine bıraktı. Yeni "strateji kavramı"yla bir- likte benimsenen çok önemli noktalardan bir diğeri de "bu- nalım yönetimi" anlayışı oldu. Bunahm yönetimi, yeni strateji- nin ana unsuru olan, nereden geleceği belirsiz "rizjkolara" karşı müttefikleri savunma an- layışının bir sonucu olarak gün ışığuıa çıktı. Körfez savaşı dene- yimlerinin bu kavramın önem kazanmasında büyük rol oyna- dığı söylenebüir. Şöyle ki, ittifa- kı ilgilendiren ve güvenliğini teh- likeye düşurecek bir merkezde çıkabilecek bunalımın, savaşa dönüşmeden siyasi ve ekonomik başka araçlarla yönlendirilmesi üstünde duruluyor. V üZEYIRAK NOTLARI Savaşa ragmen halay Kuzey Irak'laki dukkânlarda, çok az sayıda eşya var. İlk bakışta, bunlann neredeyse tumunun ya- bancı mallar olduğu goruluyor. Diğer yanda ise silah kılıfı yapımcüan uretimlerini derme çatma dukkânlarda sessiz sedasız sürdüruyorlar. (Fotoğraf: RIZA EZER) VEDAT YENERER ZAHO/ DAHOK/AMADİ- YE — "Sırnakh Mustafa'dan 50 dinar, SUopfli Serhat'tan 70 di- nar, Cizreü Mahsun'dan da 100 dinar. GeUk apaz (çok teşekkur- ler)." Bu sözler, bir açıkarttırmadan ahntı değıl. Zaholu Emced'in ni- şanında halay çeken yuzlerce ın- sana şarkı söyleyen peşmergenin sözleri. Yakın zamana kadar Saddam yönetimine karşı birçok yerde cephe açan, hâlâ bazı bölgeler- de yer yer çatışan, Türk uçaklan tarafından zaman zaman born- balanan ve ileri geri göçlerle bit- kin düşen Kuzey Iraklı Kürtler, sokaklann çamuruna aldırma- dan allı-pullu, kırmızıL-yeşilli el- biseleriyle el ele vermiş, *govend' (halay) çekiyorlar. Dukkânlarda az denecek ka- dar eşya var. İlk bakışta hemen hemen tümünün yabancı mallar olduğu dikkat çekiyor. Bazı dükkâncılar da Birleşmiş Millet- ler tarafından gönderilen un, şe- ker, pirinç gibi maddeleri dük- kânlannda satıyorlar. Bağdat ve Musul'dan gelen mallara da rastlanıyor. Bir kilo şeker 7, bir kilo çay 27 ve bir ki- lo et 16 dinar. Bunlar son fiyat- lar. Bağdat yönetimi, artan fi- yatlan görmezlikten gelircesi- ne, hastanede görevli bir cer- raha 250 dinar kadar maaş gön- deriyor. Sokaklarda, evlerde ve kahvelerde Barzani, Talabani, cephe ve Kurdistan konuluşu- yor. Kimse paradan söz etmiyor. Elini cebine atan, tomarla para çıkanyor. "Bu paralan nereden kazanıyorsunuz" sorusuna, "Ondan ahp buna sabyoruz. Bi- raz da akary*akıt bize yetiyor dhamdülilUh" cevabını veriyor- lar. 10 ekimde Kurdistan Yurtse- ver Birliği tarafından kurulan ve sadece Zaho'ya yayın yapan Kurdistan Halk Televizyonu sa- at 19.00-23.00 arasmda yayın ya- pıyor. Televizyon, bölge haber- İeri, Şivan konserleri ile Rambo ve benzeri Fılmlere bol bol yer veriyor. Birkaç sene öncesine kadar 100-150 dinara 120 metrekarelik bir villanın kiralandığını söylu- yorlar. Ancak Körfez krizi son- rasında bölgeye gelen Birleşmiş zen kurmaya çalışırlarken, diğer taraftan yüklu Türk kamyonla- n 5 kilometreye varan çift sıra kuyruklar oluşturuyorlar. Bir zamanlar kamyonlar her türlü ihtiyaç maddesini taşıyorlardı. Artık patates ve soğan revaçta. Saüşta biraz zarar olmasına kar- şın bu zarar, alman mazottan çı- kıyor. Irak kontrolü altındaki bölge- de patatesini satan kamyoncu- lar, litresi 75 liraya satılan ma- zottan 60 ton alabiliyorlar. Ya- ni bir kamyonun taşıyamayaca- ğı kadar çok mazotu taşıma iz- ni, Irak hükumetince Türk kam- Kazandıkları paranın azlığına karşın Kuzey Iraklılar sokaklarda, evlerde ve kahvehanelerde yalnızca Barzani, Talabani, Cephe ve Kürdistan'dan konuşuyorlar. Kimse paradan söz etmiyor. Elini cebine atan, tomarla para çıkarıyor. Günde 4 saat yayın yapan televizyonda bol bol Rambo filmleri oynatılıyor. MiUetler ve buna bağlı diğer or- ganizasyonlar, fiyatlan 2-3 bin dinara kadar yukseltmişlerdir. Emekli maaşmın 65 dinar oldu- ğu belirtiliyor. Insanlar çadırlara yerleşip evlerini kiraya vermeyi duşünüyorlar. Havalann soğuması ve yağ- mur mevsiminin başlaması üze- rine oluşan çamurlara, bir de Türk kamyonlarının taşıdığı tanklardan sızan mazot ekleni- yor. Zaho-Dahok arasındaki otoyol, adeta zift tarlası. Sık sık meydana gelen kazalarda, bugu- ne kadar 3 kişinin olduğu de kaydediliyor. Bir yandan peş- mergeler tum güçleriyle tbrahim Halıl gümrük kapısında bir du- yonlanna veriliyor. Peşmerge kontrolu altındaki bölgelerde bir suredir akaryakıt sıkıntısı çekilmesine karşın, ka- çak mazot bulmak mümkün. Yalnız litresine 500 lira ödemek kaydıyla. Yollarda bol bol ma- zot tankı satan satıcılara rastla- myor. Patatesin yerini, mazot tanklan dolduruyor. Her kam- yon yakiaşık 10-15 ton arasında mazotu Türkiye'ye taşıyor. Türkiye'de mazotun resmi fiya- tı 2 bin 328 lirayken benzincile- re 1.200 ile 1.500 lira arasmda satmak, kamyonculara kârlı ge- liyor. Türk kamyon şoförleri, sı- rada 2-3 gun beklemenin yanı- sıra satın aldıklan her yüz litre mazot için peşmergelere 10 dinar vergi vermeye razılar. Tek sorun, Türk gümrüğünde mazotu dök- türtmemek ya da az "ceza" ver- mek. 10 ton mazot taşıyan bir kamyonun 2-3 milyon lira kadar 'ceza' verdiği söyleniyor. Kürdistan Yurtsever Birliği- nin Zaho sorumlusu Arif Rüş- di, düzensizlikten ve yoUann ra- fineriye çevrümesinden yakınır- ken, "Patatesten boğnlmak üzereyiz" diye konuşuyor. Bu yoUann gediklisi kamyoncu th- san da 'eskiden peşmergelerin kendilerine çok iyi davrandıkla- rını, ancak şimdi çok degiştikierini' belirterek şöyle konuşuyor: "Mazotu Araplar- dan auyoruz. Ama vergismi peş- mergelere ödüyoruz. Artık bir kilo çayı bile Türkiye'ye geçir- memize izin vemıiyorlar. Sad- dam'dan kaçtıklan sırada onla- ra yardım efini ozatan biz okhık. Bölgemizin onlann yüzünden ekonomik olarak çok yıprandı. Şimdi biraz para kazanmak is- tiyoruz; onu da çok göriiyorlar." Üretimin sıfrr olduğu Türk kontrolü altındaki topraklarda, büyük bir kargaşa göze çarpı- yor. Bağdat görüşmeleri her se- ferinde hayal kınkhğı yaratır- ken, insanlann sinirleri biraz da- ha bozuluyor. Kürdistani Cephe delegasyo- nu Bağdat'ta anlaşma, kamyon- cu Mehmet mazotunu bir an önce Türkiye'ye taşıma derdin- de. Zaholu Emced de Cizreli Veli ile el ele vermiş, ellerinde ban- şın sürekliliğini simgeleyen def- ne yapraklanyla soğuğa, savaşa ve çamura aldırmadan halay çekiyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear