Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
21 HAZÎRAN 1990 CUMHURÎYET/17
HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGUN
meteorolojı Genel Müdüriü-
ğü'nden alman bilgiye göre yur-
dun kuzeydoğu kesimleri parçaiı
bulutlu, Doğu Karadeniz'in doğu-
su ile Doğu Anadolu'nun kuzey-
doğusu sağanak ve gök gürültü-
lû sağanak yağışlı. dığer yerler az
bulutlu ve açık geçecek HAVA Sl-
CAKLIĞI artacak. RÜZGAR Kuzey
ve doğu yönterden hafif ara sıra
orta kuvvette esecek. Denizlerde
rüzcâr: Akdeniz'de gdnbaüsı ve to-
dos. diğer denizterımızde yıldız ve
karayelden 3-5 kuvvetınde saatte
10-21 deniz müi hızla esecek. V&ı
Gölü'nde hava az bulutlu ve açık
Mana
Adapazan
Mıyaman
A/yon
Ajn
Ankara
Antalya
Artvın
geçecek. Rûzgâr kuzey ve doğu yöntenjen hafrf, ara sıra
orta kuvvette esecek. Gol kûçük dalgalı olacak. Görüş
uzaklığı 10 km. dolavında bulunacak.
Çonjm
Deıizf
A 3Z°20°(*yart>ahr
A 32° 17° Edırne
A 35° 17° Erzıncan
A 26° 10° Efzurum
A 26° 12° Estaşehır
A a r 14° Gaaaniep
A 30°21°Sresun
A 33°'20° Gûmüşhane Y
A 26°W°Hal*ân B
A 34°Wlsparta A
A 33° 1S° İstanbul A
A 30° 14° Bmır A
A 30° 14° Kare Y
A 30° 13° Kasaraonu A
A 28° 10° Kaysen A
A 32° 16° Kırt&rei A
A 32° 18° Konya A
A 30° 12° kuötıya A
A 32° 18° Maıatya B
32° 16° Marasa
32° 15° K.Maraş
28° 13° Mersm
24° 8°MuJla
30°13°Muş
36° 18° Nifcle
26»16°(Wu
23°10°Ri2B
29° 13° Samsun
29° 14° Sıırt
30° 16° Sınop
33°19°Sıvas
25° 10° fetanlsO
Z9° 10° fataon
28°Wbni
31° 17» Usak
29°WVan
30°12°1tesat
3O°16<'Zongvldak
A 32° 18°
A 32° 18°
A 28° 21°
A 33° 18°
8 29° 14°
A 29° 13°
A 26° 17°
V 26° 17°
A 29° 18°
A 33° 16°
A 29° 18°
A 26° 13°
A 32° 15°
Y 25° 16°
B 30° 15°
A 28° 11°
B 23° 11°
A 30° 14°
A 28° 16°
b u l u l l u
DUNYA'DA BUGUN
Amsteflhm Y
Amman
Atna
Baıcalona
Bac!
Mgrad
Botn
Bom
Brûksel
Budaoeş*
Cenevre
C e s * '
Ckkfc
Dutai
FranMurt
Gin»
Krt*
«an
laftosa
A
A
A
A
V
A
Y
Y
Y
• B
Y
B
A
A
Y
A
9
A
Y
V
A
21°
33°
29°
38°
30°
26°
30"
28°
24°
20°
29°
28°
31°
«y
45°
27°
31°
20°
33°
23°
24»
32°
Lımngrad
Dndra
Madnd
Mtano
MomreaJ
Mosiova
Mûnih
New>brtı
Oslo
Pans
Prag
ftyad
Roma
Salya
Sam
İmus
Y*5ow
Veneddt
Vrfara
B
Y
B
Y
Y
B
Y
A
Y
Y
Y
A
A
A
A
B
A
Y
B
A
W»twıgtonA
Zürtı • Y
21°
22°
29°
28°
28°
20°
28°
28°
18°
19°
28°
«°29°
28°
38°
27»
38°
20°
28°
24°
30°
26°
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4
1/ Postu için avlanan,
yumuşak ve gümüş
rengi tüyleri olan ke-
mirici hayvan. 2/ Ot-
lak... Gece yapılan si-
nema ya da tiyatro
gösterisi. 3/ Genellik-
le tahıl ölçmede kul-
lanılan bir ölçek...
Teknelerle suyun di-
binde sürüklenerek
çekjlen geniş ağızJı
balık ağ). 4/ Notada
durak işareti... Bir
raakyaj malzemesi. 5/
Teklj ikinci kişi adilı...
Şenliklerde caddelere
kurulan süslü kemer. 6/ Çevrebilim. 7/
Sözleşme... Bazen üzerine un bile seri-
lir. 8/ Bir sözü gerçek anlamının an-
laşılmasına engel bulunmadığı bir du-
rurada baska anlamda kullanma sana-
tı. 9/ Verrae, ödeme... "Çok sarhoş"
anlammda argo sözcük.
VUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Yağı alınmış süt ya da yoğurdun
kaynatılmasıyla elde edilen bir tür pey-
nir. 2/ Gözün rengini veren tabakası... Pokerde, birbirini izJeyen
ayn renkte beş karta verilen ad. 3/ Hiç, sıfır... Kimi yemekJerin üze-
rine dökülen terbiye. 4/ Yaprakları sebze olarak kulianılan bir bit-
kı. 5/ Ouman Iekesi... Yaratıcısının adı bilinmeyen yapıt. 6/ Susa-
murundan elde edilen post... Demokratik Almanya'da bir kent. 7/
Uçurum... Titan elementinin simgebi... Bir hayvan. 8/ Koku... Is-
tenilen nitelikleri taşıyan. 9/ Yabana... Oelin başlıği.
60 YIL ONCE Cumhuriyet
Peynir ile ekmek
21 HAZİRAN 1930
Doktor Mazhar Osrnan Beyin yeni yemek listeleri ve peynir
ile ekmeğın de çok iyi bir gıda olduğu hakkındaki izahatı
* üzerine maruf doktorlar muhtelif mütaJealar beyan
etmişlerdir.
Tıp Fakültesi fiziyoliji müderrisi Dr. Kemal Cenap Bey bu
hususıa demişt/r ki:
"— İnsanların gıdası mes'elesi pişirme san'atı .ile tekâmül
etrniştir. Insanlar iüc zamanlarda meyva, ot, sebze ve bu gibi
şeylerle beslenmişler böyle olduğu halde iyi bir gıda
aJabilmişlerdir. lnsanın gıdai ihtiyacı muayyen bir kalori
alabilmektir.
Mutedil iklimde yaşıyan bir
insanın günde muhtaç olduğu
kalori miktaıı (200) dür. Bu
ihtiyaç çalışma nisbetinde
artar. Binaenaleyh herkese
ay.ni evsaiı haiz ve ayni
miktarda gıda tavsiye etmek
doğru cdamaz. Ancak Mazhar
Osman Beyefendi arkadaşım
umumiyetten bahsediyor ve bir
çok hususlarda hakkı da
vardır.
Mazhar Osman Beyin
sabahları larhana çorbası
Kaplıcaların kraliçesi
VİŞİ (VICHY)n , ,
'•K\\ııf.-c3i,ı.ıj: •£!•—•'
Hi'l-JML
ı IIHMKI.
ı •• l-UN:i
itiyat etmesini çok güzel buldum. Anglo - Sakson'larda
sabahlan yulaf çorbası yerler ki iyi bir çorbadır. Peynir ile
ekmek yenildiği halde bunu tamamile hazmederek gıdai
unsurlarıru da imtisas edebiJecek bir mideye raalik olunursa
bunlarda gıdadır. Fakat rniktar fazlaca olmalıdır. Mide
daima ayni $eyi alırsa vurifesini ifa edememeğe başlar. Onun
için yemeklerin nev'ini değiştirmek te lâzımdır. Ancak etli,
sebzeli ve hamurlu yemeklere de ehernmiyet vermek lâzımdır
Bu listeler iktisadî listeler olarak tesbit edilebilir"
30 YIL ONCE Cumhuriyef
Bakanlar Kurulu
21 HAZtRAN 1960
Devlet Bakanlığı'ndan tebliğ edilmiştir:
"Bakanlar Kurulu 20.6.1960 pazartesi günü saata 16 da
toplanmış ve 19.30 a kadar çalışarak gündemindeki muhtelif
konuları müzakere ve karara bağlamıştır.
Bu cümleden olmak üzere:
1) Ziraî ve sınaî kredilerin ziraî ve sınaî istihsale yardım
edecek şekilde kullanılmasını temin edecek tedbirlerin
almması ve bu kredilerden ilgililerin faydalandınlmalan için
gerekli tetkiklerin kısa bir zamanda bitirilmesi.
2) Merkez Bankasında çalışmak üzere milletlerarası şöhreti
haiz bir Amerikalı uzmanın getirtilmesi.
3) Millî korunma kanununun kaldınlması ve millî korunma
suçlannın affı için gerekli kanunî tedbirlerin almması,
kararlastırılmıştır.
Bakanlar Kurulu 22.6.1960 günü çalışmalarına devam
edecektir.
Çalışma Bakanı
Çalışma Bakanı Prof. Cahit Talas'ın
bugün İşçi Sigortalan Kurumu Genel
Kurulunda yaptığı konuşma şöyledir:
27 Mayıs inkılâbı ile isbaşına gelen
yeni hükümetin başlıca gayesi vazife
göreceği devre içinde devletin teşrii
organı yani Millî Komite ile elele
vererek memleketimizde ana insan
hakları ve hürriyetlerini tesis etmek P r o f
- C"1
"1 T
» l a s
ve batılı anlammda bir demokrasi hayatmın zaruri kıldığı
bütfln müesseseleri sağlam temeller üzerinde kurmaktır.
Bugün burada başlangıcı 1945 yilına inen sosyal sigorta
müessesemizin geleceği üzerinde fikir teatisinde bulunmak,
geçmişin tecrübelerinden ilerde nasıl faydalanabiieceğimizı
görüşmek ezeli bir derdi olan "yann" endişesine son
vermek, başka bir değimle bu memlekeîte yaşayan irtsanları
ihtiyaç korkusundan azade kılmaktır. Bunu yapabilmek de
müessir ve şâmil bir sosyal güvenlik sistemini tesis ile
mümkündür.
GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet
Pay yarışı
\\ HAZtRAN 1989
îilah ve mermilerin ithal ve satışına ilişkin yönetmeliğin
lesmi Gazete"de yayımlanmasından sonra başkent, silah
icaretine "soyunan" kişi ve kuruluşlann yoğun trafiğine
ahne olmaya başladı. Silah ve mermi ithal izninin, "Türk
'olis Teşkilatını Göçlendirme Vakfr'na verileceği öğrenildi.
'akfın silah ve mermi ithalini, yabancı silah firmalarının
urkiye mümessilliklerine komisyon ödeyerek
erçekleştireceği belirtildi. Aralannda ünlü müzisyen Durul
ience, televizyondaki "Gecenin Konuklan" programının
ınucusu Aziz Cstel, Koç Holding'in dış ticaret firması
ofisa'nın da bulunduğu kişi ve kuruJusların
tnümessilliklerini" yaptıkları 'Colt', 'Beretta', 'Smith
'esson', 'Browning' marka silahların ithal edilmesi
:sinleşti.
TARTISMA
Bush Yanılgı Içiodedir
Ermeni sorununun haksız ve gerçek dışı iddialarla gündemde
kalmasında, Senatör Doyle gibi Başkan Bush da yanılgı
içindedir.
Ermeai asılb bir Türk vatandaşıyım. Ancak
"Ben Torkünr derken her zaman şeref, gurur
ve mutİuluk duymusumdur. tnanıyorum ki Tür-
klye'rade yaşayan benim düşüncemdeki Ermeni
asıllı vacandaşlanmız çoguniuktadır.
Iscemim, seshni Sayıa Senatör Doylc'a ve Sa-
yın Başkan Buslı'a duyurabıîmektir. Sayın Sena-
tör Doyle ve Sayın Başkan Bush, Amcrika'daki
Ermeni cemaatinin bos ve lutarsız, delilsiz ve
ispatsız iddıalannı dinleyerek onlara yardıroa ol-
makta büyük gayret göstermektedirler. Anılan ki-
şilerin bu çabalan, gerçek ve doğru bir temele da-
yandırılsa elbette ki kutsal bir görev sayılacak-
tır. Ancak davalannı destekledikleri Amerika-
daki fanatik Ermeni cemaatini acaba iyi tanıya-
bümişler midir? Hiç zannetmiyorum. Ama ben
tamyabilmeleri için bir parça olsun yardımcı ol-
mak istiyorum. Çok basit. Kendileri herhangı bir
Ermeni asıllı Amerikan vatandasına kimlikleri-
ni sorsunlar. O kişiler ki Amerika Birieşilt Dev-
ktleri onlara vatandaşlık hakkı vermiş ve kendi-
lerine eşitlik tanunıştır. Içlerinden hiçbirisi ka/-
TDK ve Gerçekler
Onarımlarla ilgili işler yasa ve yönetmeliklerin öngördüğü
esaslar çerçevesinde yürütülmüştür. Kurumun bütün hesapları
her yıl en ince ayrmtısına kadar Sayıştay denetlemesinden
geçmektedir.
Gazetenizin 31 Mayıs 1990 günlü sayısının
13. sayfasında Mustaf» Ekmckçi imzasıyla çı-
kan "Devenin B«^i-." başlıklı yazı, Türk.DU
Kanunıı Yttrütnıe Kuralu'nda görüşülmüş ve
asağıdaki hususların açıklanması uygun bu-
lunmuştur:
Söz konusu yaada Tiirfc Dil Knnıma ile il-
gili gerçek dışı birtakım suçlamalar ileri sü-
rülmüştür. Bilimsel çalışmalarla ilgili olarda-
rın cevapları dergi ve yayınlarımızda verilmiş
ve bundan sonra da verilmeyr devam edilecek-
tir. tdari ve mali konulardaki suçlamalara ge-
lince:
Yapılışından beri hiçbir bakım ve onanm
görmemjş olan konferans saJonu, kütüphane,
çalışma ve toplantı odalannın onarılması ka-
çuulmazdı. EJer bu onanrniar yapılmamış ol-
saydı, "Ncdca OMnuduuı?" sekünde bir
eleştiri karjısında kalınabilirdi.
Bütün bu bakım ve onanmların bir bölü-
mü MUli Etftim BakMnhp G«d Teknik ve Eo-
düstri Meslek Lisesi MödSriügü ve Hacctte-
pe Üalvcnitefi vakıflanna bagiı Ifcpe Pazar-
Uma ve Tkarct Anooim Şirketi'ne bir bölü-
mü de müteahhitlere usulüne uygun olarak
yaptınlmıştır. Müteahhitlerden birisinin bir-
den fazla i; alması ise yasalanmızda engelle-
yici bir hüküm bulunmadığına göre yadırga-
nacak bir durum degildir. llan ediJen işi yap-
mak için bir müteahhit başkalan ile birlikte
başvurmuş, en az ücreti önermiş ve daha ön-
ce yaptığı işte de denenmiş ise ona bu işi ver-
mek normaldir. Müteahhidin mahkemeye in-
tikal eden ve kurumun hiçbir personeli ile il-
gisi olmayan özel hayatı kendisini ilgilendirir
ve kurumumuzu bağlamaz.
Onarımlarla ilgili işler yasa ve yönetmelik-
kıp da "Ben AroerikaJıyım" demeyecektir. An-
cak rahatlıkla ve kuşkusuz "Ben Ermeniyiın" di-
yecektir. Amerikan vaıandaşljğına gecebilnıek
için vermiş olduğu yemine karsın.
Öte yandan bir Çioli veya ItoreB'ye soruldugun-
da, gururla "Ameriludıyın" diyebilmektedir.
Doğrusu da budur zaten. lste çok basit ve kısa
bir örnek. Sayın Doyle ve Sayın Bush, isterlerse
incelemelerini bu yönde yapabilirler ve sanınm
o zaman kimlerin davalannı -ki dayanaksızdır-
desteklediklerini anlayabilirler. Ermeni sorunu-
nun haksız ve gorçek dısı iddialarla gündemde
kalmasında, Senatör Doyle gibi Başkan Bush da
yangılgı içindedir.
DENİZ DENİZER
btanbal
lerin öngördüğü esaslar çerçevesinde yürütül-
müştür. Kurumun bütün hesapları her yıl in-
ce aynntısına kadar Sayıştay denetlemesinden
geçmektedir.
Kurum için gerekli her türlü kâğıt Devlet
Malzeme Ofisi'nden alınmaktadır.
Dort yıl süren bir çalışma ile baştan başa
gözden geçirilmiş, yeni veri ve katkılaria bes-
lenmiş ve zenjünleştirilmiş olan "Tnrkçe
Sözlük" için telif ücreti ödenmemiş, ancalc
emeğı geçen beş bilim adamına Maü>e Balun-
Iıgı'mn görüşü doğrultusunda bir ödeme ya-
pılmıştır. KökJü bir incelemeden geçirilen "un-
İa Kılavuzu" için ise calısanlar herhangi bir
ücret almamışlardu-. 1983'te çıkan 2876 sayılı
yasa uyannca kurulan bilim ve uyguJama kol-
ları başkan ve üyeleri de herhangi bir ücret al-
madan çalışmaktadırlar. 1983'ten önceki kol
başkanianrun dolgun ücret aldıklan göz önün-
de bulundurulursa bugün bilim ve uygulama
kol başkanlarının ne denli büyük bir özveri
gösterdikleri kolayhlda anlaşılır.
PROF. DR. HASA.N EREN
Türk Dil Kurumu Baskanı
Gecekond«ya Tapu Çözüm Değil
Hemen yarm verin isterseniz milyonlarca tapuyu, verin. Ne
değişir? Kapı aralarından yağmur sızan evlerinde ayısıyla
koyun koyuna uyuyan Ergönültaş tipleri değişir mi?
Sayın Hakkı Demir'in 5.6.90 tarihli Cum-
buriret'te Konuk Yazar köşesinde Beyoğlu Be-
kdiye Başkam'na açık mektubunu okuyunca
daktilonun başma geçmekten beni ahkoyan iki
şey vardı. Birincisi, yazann bahsettiği gecekon-
duya tapu olayı iJk akla geldiği gibi kaçak ya-
pıya tapu değil, onların yerine yapılmış sos-
yal kooutların tapusu olabılirdi; Şişfi Beledi-
yesi'nin Ayazağa'da yaptığı gibi. tkincisi de
başkanın da eli kalem tutardı elbet. Belki de
onun yanıtı dururau açıklayabilirdi.
Çok fazla beklemem gerekmedi. Başkan
Httseyin Arslan imzasıyla 9.6.90 tarihinde çı-
kan yanıt, vakıf arazisinin belediyeye devri ya-
pılır yapılmaz tapuların süratle dağıtılacağı-
nı müjdeliyordu.
Bakınız neler demişti böylece yanıtlanan
mektubunda H. Defnin
"(...) En önemlisi de saglıksız koşularda >«-
şayan insanlara bir an önce tapuiannı dağıt-
mak, altyapılannı tamamlamak, çiinkü sos-
yal demokral olarak saygı duyulması gerekeo
en büyük hak, insanın insanca bannabilme
hakkıdır. (...) Çiinkü bu olay geciktikçe hem
insanlar saglıksız koşullarda yaşamaya devam
etmekte hem de her gün yeni gecekondular ya-
pılmakta, böylece şehrin göriinliisii daha çok
bozulmaktadır. Ve gecekondu olayı, içinden
çıkıtmaz bir bal alıyor."
Tanrı sizden razı olsun efendim. Böyle dü-
şünüidükçe daha ne içinden çıkılmaz haller
göreceğiz. Anlaşılan akıl almaz bir iyimser-
likle tapu verilen gecekondu sakinlerinin, "Oh
çok şükür, tapuyu aldık, kanalizasyon da yol-
da. Işteştmdi bu evin çirkin göriintüsunü de-
giştirmenin, kestiğimiz agaçlan filan yeniden
dikraenin zamamdır" deme niyetinde olduk-
larmı düşünüyorsunuz. Niyetleri oldu diyelim,
paralan mı var zavallılann, siz neiv r diyorsu-
nuz?..
Filmi biraz geriye alalım mı?
Yıldız'a ilk gecekondu yapıldığında daha bu
adı bilmeyen, düşünemeyen Istanbulluların,
"Oraya bir şey yapılmış, acaip bir şey" diye
birbirlerine anlattıkları günlere. Merak eden
Çelik Giilersoy'u okusun.
Ve buradan başlayıp günümüze kadar şeh-
rin yapılannın yandan fazlasının kaçak olması
onuruna nasıl eriştiğimiz üzerine biraz düşü-
nelim mi, ne dersiniz?
Hep ayni hikâye. Önce boş bir yer görülür.
Sonra bu boş yeri sağlama almak için gerekli
kişiler "görttlür" gecekondu yapılır. Bazen yı-
kılır. Yıküırsa bir daha yapılır. Ve bir daha ya-
pılır. Bir daha, bir daha, bir daha. Bakarsı-
nız, bu dahaiar sırasında ev sayısı da büyü-
mektedir. Alın size, "Şirin mi şirin gecekon-
dn evleıt" Sonra sıra tapuya gelir. Öyle ya dev-
let arazisi domuz, hem bin tane evi kim, na-
sıl, ne zaman yıkacak? Yıksan da bir daha ya-
pıyorlar işte. Tapular verilir, mahalle "legale
çıkar." Arada bir oynanan son perdeyi de ek-
leyelim. Gün gelir, bu görüntüden rahatsız
olan birileri orayı yeşil alan yapmaya kalkar-
sa kamulaştırma bedelleri ödenecektir elbet-
te. Vergilerden. Çoğu zaman az, nadiren de ta'
pulu konducuyu şıkır şıkır oynattıracak ka-
dar, geçenlerde lzmir'de olduğu gibi.
Neden, neden peki bütün bunlar? Yazıldı,
çizildi. Birincisi, KDV ve rüşvet dahil edilme-
den bile yasal yapının maliyeti çok yüksek.
İkincisi de inşaat yasalan ne kadar çağdaşlaş-
tırılsa da köyünde mutlu edilmemiş çulsuz için
lüks kalacaklar.
Lütfen yanlış anlaşılmasın. Milyonlarca in-
san, ölünceye kadar yannlarından emin ola-
madan, güvencesiz yaşasın demiyorum. Ön-
ce plan yapılsm diyorum. fç göçü doğuran et-
kenlerle uğraşıhrken konut alanlan belirlen-
sin, yeşil alanlar belirlensin, sosyal konutlar.
parklar yapılsm diyorum. Şu andaki yaygın
uyguiamayla dediğim şeyler için bir yerine bir-
kaç kez para harcanıyor çünkü. (Ne safça söz-
ler, değil mi?) Kısa vadeli çözümler bu kâbu-
su çözmez, çözemez. Makyaj olurlar ancak.
Hemen yarm verin isterseniz milyonlarca ta-
puyu, verin. Ne değişir? Kapı aralarından yağ-
mur Sızan evlerinde ayısıyla koyun koyuna
uyuyan Ergöaültaş tipleri değişir mi? Sefalet
mahaJlelerinden akan kara dereler, kara ka-
labalıklar değişir mi? Sokakları istila eden
işportaalann yüzlerindeki derin çukurlar de-
ğişir mi? Değişmez. Siz tapuyu sihirli değnek
mi sandınız?
Kıyametin eli kulağında, hâlâ bu konuda ye-
terince yayın yapılmıyor. AK Sirmen güzel ya-
zılar yazıyor, Çelik Bey ortalıkta uçuşan saf-
satalara dayanamayıp arada bir döküyor or-
taya eğriyi doğruyu. Sabah gazetesinin konu-
ya geniş yer vermesi takdirle karşılanırken ara-
lara her nasılsa sıkışmış, "İhtiyaç sahiplerinin
kooperatifleri" laflan, Maviş'İe tam sayfa rö-
portaj gibi hoşluklar da bu arada gözden kaç-
mıyor.
Büyüklü küçüklü çıkarlarımızın bataklık-
larında çözümsüz günleri birbiri ardına ekier-
ken bugün doğan İstanbullu bebeklere nasıl
bir şehir bıraktığımmn da farkında mıyız ba-
ri?
Evet çocuk. Büyüyüp de pencerenden ba-
kar yaşa geldiğinde önce evleri göreceksin.
Sonra yine evleri. Sultanbeytt'den Riva'ya, Ali-
beyköy'den Karaburun'a kadar uzanan beton
yığınlarını göreceksin. Korulardan kesilen
çamları, erguvanları taşıyor olacak Boğaz'ın
suları. derin çatlayacak susuzluktan; baraj
havzalarmda ev yapanlar da oy veriyorlar, sen
bilmezsin bu işleri. Bütün bu tartışmalar, hem
yiizsüz hem uyumsuz doğa katillerinin gaze-
te ilanları filan, Dalan malan, çok gerilerde
kalmış olacak. Belki diyeceksin ki niye; niye
yaptınız bunlan, b.unca aptallığı?
fşte eyle..
NAZIM AZİZ
tstanbul
BIZ, ANKARA EĞITIMCILERI OLARAK
EĞİTİM-İŞ SENDİKASI'NI
DESTEKLİYORUZ
Hamdi Konur, Hulusi Gökçe, Alpaslan Işıklı, Sezai
Kaynak, Musa Uysat, Haydar Orhan, Sabri Tezcan,
Mehmet Danışman, Cemal Aslan, Abdülkadir Paksoy.
Ümit Sanaslan. Abdullah Kaygıstz, Osman Tabak, Yıfmaz
Atilla, Ali Rıza Kayaalp, Ayten Gencer, Serpil Laçin,
Cemal Laçin, Ali Dedeoğlu. Hüseyin Gü/tekin, Refîk
Marul, Hayati Severoğlu, İsmail Gümüş, Mukadder
Gündüz, Nuri Gündüz, Mehmet Ali Bilir, Rerdane
Akpınar, Münevver Bayramlı, Sevim Özcan, Rauf Başar,
Burhan Güldemir, Veli Buzlu, Emine Özerdem, Abdullah
Coşkun, Hamit Karaoğlan, Erol Doğanay, Ali Kurt, Seval
Uyanık, Sema Yokuva, Özer Bayraktar, Aysel Kazancı.
T.C.
ANKARA
10. SULH CEZA MAHKEMESİ
HÜKÜM ÖZETİ
ESAS: 1990/345
KARAR: 1990/325
HÂKİM: M. Mehmet Koçak
KÂTİP: Melahat Dündar
SANIK: İbrahim Orçin, Kasım oğlu, Gül'den olma, 1341 doğum-
lu, Kayseri nüfusuna kayıtlı olup Ankara'da Demirlibahçe, Akp/nar
Sok., No: 47/1 l'de oturur. Evli, 6 çocuklu, sabıkasız.
SUÇ: Gıda Maddeleri Nizamnamesi'ne muhalefet etmek.
SUÇ TARİHİ: 9.10.1989
Sanığın Gıda Maddeleri Nizamnamesi'ne muhalefet etmek suçun-
dan TCY'mn 402/2, uç ay currne vasıta kıldığı meslek ve sanalımn
tadiline ve takdiren yedi gün isyerinin kapatılmasına, huküm öze-
tinin kapatma suresi kadar göze çarpan bir yerine asılmasına, kara-
rın kesinleşmesini müteakip hüküm ozetinin Ankara'da tirajı yüzbinin
üzerinde bulunan bir gazetede derhal ilan olunmasına, 600 TL yar-
gılama giderinin alınmasına. sanığın yüzüne karşı Yargıtay yolu açık
olmak üzere karar verildi. 18/4/1990
Basın: A-8797
TOPRAKOĞLU
™
Size "özgür yaşam" ve
"ucuz tatil" olanağı sunuyoruz.
Deniz otobüsûyle
Istanbul'a 2 saat mesafede
Bayramda; 8 gece-9 gün
(30 haziran-fl temmuz)
2 kişi tam pansiyon 1.200.000 TL
3 kişi tam pansiyon 1.500.000 TL
4 kişi tam pansiyon 1.800.000 TL
Dünya MARMARA ADASI ÇINARLI KÖYÜ
Rezervasyon: 5223419-5226371-5720209
Marmara Çmariı: (9) 1984.1425ten 110
DenosTURİSTİK TESİSIERİ
GENEL KURUL ILANI
S.S. Gazeteciler Konut Yapı Kooperatifi'nin Olağanüstü
Genel Kurulu 26 Temmuz 1990 perşembe günü saat
17.30'da İstanbul Cağaloğlu, Turkocağı Caddesi No: 1
Basın Sarayı Kat: 2'deki Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek
Konferans Salonu'nda asağıdaki gûndemi görüşmek üzere
toplanacaktır
S.S. GAZETECİLER KONUT YAPI KOOPERATİFİ
GÜNDEM: YÖNETİM KURULU
1. Yoklama ve açılış,
2. Başkanlık Oivanı seçımi ve Divana Genel Kurul
Tutanağını imzalamak için yetki verilmesi,
3. Konut ve ortak sayısının belirlenmesi,
4. Kapanış.
SATILIK OTO
Sahibinden 77 Model 131 Şahin görünümlü.
325 25 83
MKNKMKN ASI.İYE Hl'Kl'K MAHKEMESİNDKN
Dosya No: 1988/935
Davacı Hüseyin Kaya tarafından davalı Maliye Hazinesi ve müda-
hil Hüseyin Öz aieyhine açılan tescil davasımn yapılan duruşmasında;
Dava konusu Menemen Buruncuk köyü Adalar mevkiinde bulu-
nan doğusu: İbrahim Bulut, batısı: Hasan Erce ve Ahmet Şimşek, ku-
zeyi: Kısmen yol ve kısmen de İsmail Fidan, güneyi: Kısmen Kasım,
kısmen Hüseyin öz tarlalan ile çevrili 4 dönümlük şeftali bahçesi ile
yinc ayni köy Adalar mevkiinde bulunan doğusunda: Halil Ertaş, ba-
tısında: Mustafa Kul, kuzeyi: Yol, güneyi: Ali Menemen yerleri ile çev-
rili yine 4 dekarlık içerisinde bağ dikili arazilerde herhangi bir hak
ıddja edenlerin hâkimliğimize ait yukarıda numarası yazılı dava dos-
yasına ilan tarihinden iiibaren 3 ay içerisinde müracaat ecmeleri, mti-
racaat eden olmadığı takdirde bu yerde hiçbir kimsenin herhangı bir
hak iddia edemeyecekleri hususu ilanen tebliğ olunur.
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Hilton'da Köy Enstitüleri
Tartışması...
Geçen hafta sonunda cumartesi, pazar günlerim Ankara'nm
köylerinde geçti. Grek gazeteci Yerasimos Zarkadis, yıllardır sbf-
lerdi: "Bir keçi eti nerede bulup yiyebiliriz!" Çocukluğum keçi
eti yemekle geçmişti, ama yıllar var ben de keçi eti yemiyordum.
Keçi etinin bağırsakları bozduğunu söylerlerdi. Oysa bunun as-
lı faslı yoktu. AJıp başımızı Balâ'ya gittik. Orada bir arkadaşımız
oğlak kestirmiş bizi bekliyordu. Mangalda külbastı yapılmış oğ-
lak etine, Yerasimos dört köse oldu, keyiflendi. Oğlak şölenirv
den sonra bir süre Balâ köylerini dolaştık. Koyler dökülüyordu,
yoksulluk dizboyuydu. Bir koye girerken gordük. Bir adam eşe-
ğini bir ağaca bağlamış dövüyordu. Evler, oturulacak gibi değtt-
di. Kadınlar perisanlığtn, umutsuzluğun simgesiydiler. Nâzım'dan
Ruhi Su'nun seslendirdiği "Kadınlarımız" şiiri geçiyordu be*e-
ğimden, Kurtuluş Savaşı'nda kadınlan yaşıyordum sanki:
"Ayın altında kağnılar gidiyordu.
Kağnılar gidiyordu Akşehir üstünden Afyon'a doğru.
Toprak öyle bitip tükenmez,/dağlar öyle uzakta,/sanki gidorv
ler hiçbir zaman/fıiçbir menzile erişmeyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşeden tekerlekleriyle/ve oo-
lar/ayın altında dönen ilk tekerlekti.
Ayın altında öküzler/başka ve çok kûçük bir dünyadan gelrmç-
ler gibi/ufacık, kısacıktılar.Ate pınltılar vardı hasta, kınk boynuz-
larında/ve ayakları altından akan/toprak./toprak/ve topraktı.
Gece aydınlık ve sıcak/ve kağnılarla tahta yataklarında'koyu
mavi humbaralar çırılçıplaktı.
Ve kadınlar/birbirlerinden gizleyerek/bakıyorlardı ayın attm-
da>geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
Ve kadınlar/bizim kadınlarımız/korkunç ve mübarek elleri/ln-
ce, kûçük çeneleri, kocaman gözleriyie/anamız, avradımız, ya-
rimiz/ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen/ve soframızdaki
yeri/öküzümûzden sonra gelen/Ve dağlara kaçırıp uğrunda na-
pis yattığımız/ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki/ve kara-
sabana koşulan/ve ağıllarda/ışıltısında yere saplı
btçaklarınAjynak, ağır kaJçalan ve zilleriyie bizim olan/kadınlar/bi-
zim kadınlarımız/şimdi ayın altında/Kağnıların ve hartuçtann pe-
şinde/harman yerine kehribar başaklı sap çeker gibi/aynı yürek
ferahlığı./aym yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve on beşlik şarapnelin çeliğinde/ince boyunlu çocuklar uyu-
yordu..."
Pazar günü de topluca Ayaş'ın Tekke köyüne "höşmerim" yo-
meye çağrılıydık. Ona Yerasimos gelmedi. Tekke, Necdet Beyin
köyü. Savunman arkadaşlar, Memduh, Vedat Beyler var, Nec-
det'in eşi, annesi, çocuklan, bizler de eşlerimizle birlikte. Tekke
köyü, elli yıl önce nasılsa yine öyle. Köy, goçten boşalmış gibi.
En varlıklısının evinde hela yok; hela, avluda, dışarıda. İçeriden
dışarısı doğa, ayna gibi görûnûyor.
Pazartesi günü Ankara Hifton'da Alman başbakanlarından Kon-
rad Adenauer adına kurulan vakfın gazeteciler seminerinde ben
de konuşacaktım. Sabah toplantıyı Eğitim Bakanı Avni Akyol ao-
mıştı. Toplantının konusu "2000'li Yılların Eşiğinde Türkiye v«
AJmartya'da Eğitim Politikası"ydı. Bu bir gazetecilik semineri. Kon-
rad Adenauer Vakfı Türkiye temsilcisi Gunter Lochner, prof. Dr.
Oya Tokgöz, Prof. Dr. Berka Özdoğan, Essen Üniversitesi'nden
Prof. Dr. Ursula Boos - Nünning öğleden önce konuştular. Öğ-
teden sonraki oturumun konusu "Eğitim ve Polıtika "ydı. Bu ko-
nuda Alman televizyon muhabiri, gazeteci Andreas VVeiss'la
ikimiz konuşacağız. Konuşmama başlarken, cumartesi pazar
günleri köylerde gördüklerimi anlattım. Hilton Oteli'nin görkem-
li salonunu dolduran dinleyicilerın çoğu bayandı. Bakan Avni Ak-
yol. öğleden sonra gelmemişti. Konuşmamda Köy Enstitüleri'ni
anlattım ağırlıkla. Köv Enstitüleri kapanmamış olsaydı gördüğüm
Ankara köyleri, kırk elli yıl önceki durumlarında kalmayacaklar-
dı. Bugün okullarda gerici bir eğitim politikası egemendi. Din
derslerinin zorunlu uygulaması sonucu, laik öğrenim zedelen-
miştı. Eğitim (akültesinden geldikjerini soyleyen kimi öğretim üye-
leri beni sert biçimde eleştirdiler. Satır arasında söyledikleri
şuydu: Yabancılann da bulunduğu bir ortamda böyle konuşmam
doğru muydu? Biri, "Bizi yerden yere vurdunuz!" dedi. Arka st-
raJardan, kimi kendi aralarında konuşmuşlar mıydı?
— Bu Mustafa Ekmekçi solcu; dinlemeyelim, gidelim buradanl
Baktım, ellerinden gelse çiğ çiğ.yiyecekler miydi? Kimi, nanl
da öfkeliydi? Bir kaşık suda boğacaklar mıydı?
Tekke köyünde evlerinde hela olmadığı için eleştirdiğim koy-
lüler, eleştirilerimi daha hosgorüyle karşılamışlar, olgunluk gûs-
termişlerdi. Hilton'daki kimi eğitimciier (!) ise köylüler gibi
olamamışlardı. Oysa bir bakıma o helasız köy evinde oturanla-
rın haklarını yiyerek sanki bu duruma gelmişlerdi! Halk çoğun-
luğunun bilgisiz, yoksul kalışında, okumuşların da sorumluluklan
yok muydu? Yaşamını köylünün. yığınlanna adamış, Köy Ensti-
tülerinin kurucusu ismail Hakkı Tonguç'u düşündüm. 23 hazi-
ran Tonguç'un ö/üm yıldönümü. Yarından sonra Tonguç'u,
Yücel'i, Arıkan'ı, ismet Paşa'yı birlikte düşünüp anmak isterim.
Emekleri var olsun...
Alman televizyoncusunun eleştirileri yıldınmlan benim üstüm-
den az da olsa uzaklaşfırdı. Atman televizyoncu Andreas W»-
iss, sözlerinin sonuna doğru özetle şöyle dedi:
— Bence laik cumhuriyette de geleneksel kavram mekana-
ması sürüyor; sadece içerikler farklı. Şimdi de ayni geteneksel
değerler öncelık taşıyor: Otorite, hiyerarsi, itaat, aile, yaş-baş,
doğru, yanlış, tabu... gibi. Bunlan çiğnemenin bedeli sosyal so-
yutlanma. "Yanlış" olanı düşünmek, "tabu"ları çiğnemek, Tûrfc
Ceza Yasası'nın konusu. Sonuçta cumhuriyette de yaratıcı^lO-
şüncenin doğmadan boğulduğu görülüyor. Türkiye'de aileler,
okullar ve hatta üniversiteler gençleri bu şekilde egitmekte. Güç
sorunlan çözmek ise yaratıcı düşünce gerektirir... Hiyerarşik
öğretmen-Öğrenci ilişkisi de bağımsız düşünceyi engelliyor. Sanki
özgür düşünce, öğretmeni eleştirmeyi de getireceği için hoş gö-
rülmüyor. Türk-Alman öğretmenler, birbirleriyle eğitim konulannda
bilgi alışverişinde bulunmuyoriar. Alman öğretmenlerin, öğren-
cileri serbest bırakan tutumu eleştiriliyor. Böyle kültür alışverisi
olur mu? Okul üniforması, disip/in, üst arama, genç insanın ki-
şiliğini eziyor. İmam hatip okullan bir sorundur. Türkiye'nin ge-
reksinimi dünyayla rekabet edebilecek insan/ardır. Önümüzdeki
yıllarda, dünyada gelişme temposu daha da artacak. Tıpkı Ata-
türk'ün yaptığı çapta bir devrime gereksinim var. Yaratıcı birey
devrimine!
Bulmacaseverlerin
başucukitabı:
BULMACA
SÖZLÜĞÜ
GÜL ÖNET
aÇAĞDAŞ
YAYINCILIK
BULMACA
tSÖZLÜĞÜ,
12.500 lira
(KDV dahil)
İsteme adresi:
CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ
Turkocağı Cad. 39-41 CağaJoğlu-İSTANBUL