Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
30ARALIK1990**** CUMHURİYET/1Z
KARAYA OTURDU
— Marmara'dan
Karadeniz'e çıkan
Sovyet bandıralı
"Dubrovnik" adlı
şeker yüklü gemi,
dün saat 20.30
sıralarında
Sarayburnu'nda
karaya oturdu.
Haydarpaşa
Limam'ndan çıkan
bir gemiye
çarpmamak için
dümen kırdığı
belirtilen 10 bîn 152
grostonluk geminin
kurtulmak için
yardım istemedigi,
kendi olanaklanyla
kurtulmaya çalıştığı
belirtildi. (Fotoğraf:
Behzat Şahin)
FRANSIZ GÜZELİ — Fransa güzelini anyor. "Miss Fran-
ce 91" yeni yıldan önce belli olacak. 50 genç kız, dün Pe-
rpignan'daki tarihi Castillat binasının öniinde poz verdiler.
(Fotograf: AFP)
Rıılı hastası
kadın erkek
çocuk doğurdu
FLORIDA (AP) — Hamile-
liği boyunca yatağa bağlanma-
sını gerektirecek kadar ruhen
hasta olan Amerikalı Denise Le-
febure, mahkemenin aldığı kür-
taj karanna rağmen çocuğunu
dünyaya getirdi. Doktorlara ve
hemşirelere saldırmaması için
Broward Tıp Merkezi'nde yata-
ğına zincirlenen Lefebure, ağır
ruhsal depresyon geçirdiğinden
kendisine bir konıyucu bakıcı
tahsis edilmişti. Ftorida mahke-
mesinin ruhen sağlıksız olduğu
gerekçesiyle aldığı kürtaj kara-
n, hasta tarafından inatla red-
dedildi. Ruhsal sağlığının bozuk
olduğuna dair herhangi bir bul-
gu gozlemlenmeyen erkek çocu-
ğa kimin bakacağına Sağhk Ba-
kanlığı karar verecek.
ÖLME HAKKI KAZANILDI VE GOMULDÜ — Önceld
gün Joe Cruzan 1983 yılında geçirdigi trafik kazasmdan bu
yana bitkisel bayatta olan kızı Nancy'yi, büyük bir törenle
toprağa verdi. Olttm hakkıoın kazanılmasından sonra ya-
şam makinesi Ue ilişkisi kesilen Nancy 12 giin sonra tiimöy-
le yakınlanndan ayrıldı. (Fotograf: AP)
DlS BASIN
HABERLERIN DEVAMI
OLAYLAREN
AKDENDAKI
tme*
(Bajtarafı 1. Sayfada)
çoğunluğunda, Körfez savaşına
karşı direniş gözle görülür, elle
tutulur bir nitelik kazanmıştır.
Ordu kesimi de Türkiye'yi Or-
tadoğu'da kanlı bir seriivene sü-
rükleyecek gereksiz savaşa kar-
şı soğuk bakmaktadır.
Dengeler böylece oluşmuş-
ken, gerçekçi düşünenler, başla-
, lacağı bir Körfez Savaşı'nda Va-
şington'un Türkiye'nin bugunkü
~ iktidanm istediği gibi kullana-
' cağı görüşünü saklı tutuyorlar.
Ancak bu gibi durumlarda
^ savaş başladıktan sonra olacak-
_ ları hesap etmek, savaşın çıkıp
' çıkmayacağını söylemekten da-
\ ha güçtûr. Çünkü Türkiye böy-
' le bir savaşta açıkça kullanıla-
'_ caktır; ama Irak'ın yenilgisi
özal'm ya da ANAP iktidarının
zaferi sayılamayacaktır. Çünku
ABD'nin birdev, Irak'ın da za-
y\fbir düşman olduğunu herkes
biliyor.
Güçlünün yanında zayıfı yok
etmek için savaşa katılmanın bi-
zim geleneklehmizde yeri olma-
dığı açtktır. Daha başka deyiş-
le bir Körfez savaşına katüarak
durumunu güçlendireceğini
uman özal'm hesaplannm savaş
. Amerika'nın zaferiyle bitse bi-
le, ne ölçüde doğru çıkacağı bir
soru işaretidir.
Savaş ertesi "ganimet
paylaşunı" sürecinde de Türki-
ye'ye ne düşeceğini şimdiden be-
lirlemek olanaksızdır.
Başbakan'ın, bakanlann, hü-
kümetin, ANAP Meclis Grubu-
nun, kendileriyle birlikte Tür-
kiye'nin yazgısını da Özal'a tes-
lim ettikleri şu bunahmh süreç-
te, şapkalarım önlerine koyup
düşünmeleri gerekmez mi?
• * •
Irak 2. cepheden kaygılDış Haberler Servisi — Tür-
kiye'nin NATO'dan Çevik Kuv-
vet istemesiyle başlayan tartışma
iürüyor. ABD'de yayımlanan
New York Times gazetesi, Irak'-
ın, savaş çıkması durumunda
Türkiye'den açılabilecek ikinci
bir cepheden kaygılandığı ve bu
nedenle sınıra yığınak yaptığını
yazdı. Gazetede yer alan bir baş-
ka haberde de ABD'nin, Türki-
ye'nin Çevik Kuvvet isteğini des-
teklediği bildirildi. Was-
hington Post gazetesi ise Al-
manya'nın Turkiye'ye Çevik
Kuvvet çerçevesinde hava gücü
göndermeyi tartıştığını yazdı ve
bunun kabul edebileceğini öne
sürdii
ABD'de yayımlanan New
York Times gazetesinin birinci
sayfasında dün yer alan bir ha-
berde, Körfez savaşının patlak
vermesi durumunda Türkiye'den
ikinci cephe açılması olasılığjrun
Irak'ı kaygılandırdığı ve bu du-
rumun Ortadoğu'da gerilimin
artmasına yol açtığı savunuldu.
Bağdat mahreçli, Patrick S.
Tyler imzalı haberde, bölgedeki
Batılı diplomatlar kaynak gös-
terilerek, Irak ve Türkiye'nin
karşıhklı olarak sınırlanna yığı-
nak yaptığı kaydedildi. Habere
gore Türkiye, Irak sınırında 100
binden fazla, Irak da Türkiye sı-
nınnda 120 bin dolayında asker
bulunduruyor.
"Irak, Türkiye'de açılabilecek
ikinci cepheden kaygılandığı için
sınıra >ığınak yaptyor" başlığı-
nı taşıyan haberde, Türkiye'nin,
üyesi olduğu NATO'dan Çevik
Kuvvet isteğinin gelecek hafta
içinde karara bağlanacağı belir-
tildi.
Haberde, Kuveyt'ten çekilme-
si için Birleşmiş Milletler'in
Irak'a verdiği süre olan 15 ocak
tarihi yaklaştıkça, Ankara'nın,
"Irak Devlet Başkanı Saddam
Huseyin'in, Türkiye'nin ikinci
'Özal zor durumda
9
(Bajtarafı 1. Sayfada)
rek riske atmışken bunun karşı-
lığını tam olarak alamadığı"
inancında olduğunu belirten
Byrd, uluslararası koalisyonun
Türkiye'nin zararlarının karşı-
lanması konusundaki
"retoriğinin" gerçek durum ile
bağdaşmadığmı vurguladı.
Petrol fîyatlannın artmış ol-
masından yararlanan Arap
"elitinin" Turkiye'ye daha faz-
la destek vermeye teşvik edilme-
sini isteyen Byrd, Bush'a da "Si-
n, Türkiye'nin fedakârlıklanna
tam anlamıyla karşılık verilme-
si için en hızlı adımlan atmaya
çağırıyorum" dedi.
Senatör Byrd, bu mektubu-
nun bir kopyasını da bilgi için
Cumhurbaşkanı Turgut özal'a
yolladı. Özal, 24 aralıkta Byrd'a
yolladığı cevabi mektupta, son
günlerde Amerikan basınına
verdiği demeçlerde de hissedildi-
ği gibi, ABD'nin Turkiye'ye gös-
terdiği ilgiden bir miktar düş kı-
nklığına uğrarruş bir tonda duy-
gulannı dile getirdi. Ancak
Özal, mektubunda ABD yöne-
timi ile Kongre arasında bir ay-
rım yapmaya da özen gösterdi.
Özal mektubunda özetle şunla-
rı söyledi:
"Türkiye, bulunduğu bölgede
demokrasi ve insan haklarına
yürekten bağlı ve istikrarlı bir
ülke olarak bir yandan Kafkas-
ya bölgesinde, diğer yandan Bal-
kanlar'da ve Ortadoğu bolgesin-
de dunya banşı ve istikran için
son derece önemli bir rol oyna-
mak durumundadır. Bugün
Türkiye, kuzey komşusu Sovyet-
ler Birligi ile her alanda geliştir-
diği karşıhklı saygı ve gıivene
müstenit ilişkiler yanında, Sov-
yetler Birligi yönetiminin bilgi-
si ve teşviki tahtında, çeşitli Sov-
yet cumhuriyetieri ile de fevka-
lade >akın iktisadi. ticari ve kül-
tnrel ilişkiler kurmanın gayreti
içerisindedir. Bu cumhuriyetie-
rin aşın dinci, bağnaz grupların
ve ülkelerin sultası altına girme-
meleri için parlamenter demok-
rasinin, insan hak ve hûrriyetle-
rinin geçerli olduğu Türkiye'yi
kendilerine örnek almalan, baş-
ta Amerika Birleşik Devletleri
olmak üzere, tüm diğer demok-
ratik ölkelerin haynna ve yara-
nna olacaktır.
Türkiye, bütnn bu fedekâr
gayretler içerisinde iken, Avru-
pa Topluluğu ülkeleri ve Ame-
rika Birleşik De>letleri Kongre-
si'nden gerekli anlayış ve yardı-
mı bulamamanın sıkıntısını çek-
rnektedir. Baa Avrupa Toplulu-
ğu ülkeleri kısa ve uzun vadeli
menfaatlerini günlük iç politika
mülahazalanna ipotek ederken,
Amerikan Kongresi'nin bazı
üyelerinin de çeşitli etnik grup-
lann politik baskılarına boyun
eğmek suretiyle Türkiye'nin
menfaatlerine aykın davranış ve
beyanları günlük yaşamlarının
bir parçası haline getirdiklerini
esefle müşahade etmektey iz. Bu
bağlamda, bazı Kongre üyeleri-
nin son defa yönetimin çeşitli
kesimlerine göndermiş olduklan
mektuplar gerçekten ibret veri-
cidir."
Mektubunda ABD'nin Türki-
ye ile Yunanistan'a yaptığı askeri
yardımın eşitsizliğine de değinen
özal, "Körfez'deki son gelişme-
lerin ışığında, 7/10 oranının an-
lamsızlığı ve tehlikeleri bir kez
daha açıklıkla ortaya
çıkardıgını" kaydetti ve "Ame-
rikan Kongresi'nden gelen kısıt-
layıcı hareket ve kararlan anla-
yışla karşılamamız miımkün de-
ğildir. Bu kararlar, ortak çıkar-
lanmıza hizmet etmemektedir"
dedi. 7/10 oranm korunmasının
"Türkiye'nin bölgede sahip ol-
duğu rolü layıkıyla oynamasını
engellediğini" belirten özal,
mektubunu şöyle bitirdi:
"Sizden ricam, bu mektubu-
mu Kongre üyelerinden uygun
göreceklerinize de intikal ettir-
meniz ve Kongre içerisinde, sa-
yıları küçük olmakla birlikte,
Türkiye'nin menfaatleri aleyhi-
ne aktif ve sürekli bir davranış
içerisinde olmayı şahsi ve siyasi
menfaatlerine uygun gören üye-
lerin bu davranışları ile Ameri-
ka Birleşik Devletleri'nin genel
menfaatlerine ne denli aykın bir
tutum içerisinde olduklannın
gözler onüne serilmesini sağia-
manızdır. Her halukârda,
Türkiye ile bir başka ulkenin
birbirine kıyaslanması gibi sa-
kim tutumlardan gerek yönetim,
gerek Amerikan Kongresi'nde
tevakki olunması kanaatimce
bir muacceliyet ve önem kesbet-
miş bulunmaktadır."
2. hedef S.Arabistan
(Baştarafı 1. Sayfada)
da bulundu. ABD ve lngiltere,
Körfez bölgesindeki birliklerini,
Irak'ın olası bir biyolojik silah
saldınsına karşı aşılayacakları-
nı bildirdiler.
AA'nın haberine göre Sad-
dam Hüseyin, Suudi Arabistan
Kralı Fahd'a bir mesaj gönde-
rerek lsrail'den sonra ikinci he-
deflerinin Suudi Arabistan ola-
cağını bildirdi. Ürdün Demok-
ratik Birlik Partisi lideri Azmi
Hoca, 23-28 aralıkta Bağdat'a
gerçekleştirdiği ziyaret sırasında
Irak lideri Saddam'ın kendisine
Kral Fahd'a gönderdiği mek-
tuptan bahsettiğini açıkladı.
. Hoca, Amman'da basın men-
suplarına yaptığı açıklamada,
"Irak, son günlerde Kral
Fahd'a, Körfez savaşının çık-
ması durumunda Suudi Arabis-
tan'ın tsrail'den sonra ikinci he-
def olacağını bildiren resmi bir
uyan gönderdi" dedi. Azmi
Hoca, basın toplantısının so-
nunda Saddam ile bir buçuk sa-
at süren görüşmenin video kay-
dını gösterdi. Bant kaydının
Saddam'ın tehdidinı içermediği
bildirildi. Saddam bant kaydın-
da sıkıntılı bir şekilde, "Suudi
Arabistan'a karşı hiçbir planı-
mız yoktu. Hicaz hiçbir zaman
bizim bir parçamız olmadı, an-
cak Kuveyt parçamızdı" şeklin-
de konuştu.
ABD Savunma Bakanlığı,
Irak'ın olası bir biyolojik silah
saldınsına karşı Körfez'deki
Amerikan birliklerinin aşılana-
cağını açıkladı. Ajanslarm ver-
diği habere göre koruyucu aşı-
lama işlemi en kısa zamanda
başlayacak. lngiltere Savunma
Bakanlığı da bir tildiri yayım-
layarak birliklerini biyolojik si-
lahlara karşı aşılayacaklannı
açıkladı. Bakanlık, Körfez böl-
gesindeki tngiliz vatandaşlanna
da gaz maskesi dağıtılacağını
duyurdu. Biyolojik silahlar ha-
vaya çeşitli öldürücü mikroplar
dağıtıyor. Körfez krizinin baş-
langıandan bu yana Saddam
Htiseyin'in en büyük kozu, elin-
deki kimyasal ve biyolojik silah
stoku idi. Saddam, İran'la yü-
rüttüğü 8 yılhk savaş boyunca
sık sık kimyasal ve biyolojik si-
laha başvurmuş, aynca kendi-
siyle çatışan Irak Kürtlerine kar-
şı bu silahlardan kullanmı^'a.
Öte yandan, Irak Devlet Baş-
kanı Saddam Huseyin'in kimya-
6
Emrivaki kabul etmeyeceğiz9
(Baftarafı 1. Sayfada)
Batı ilişkilerindeki yumuşama-
ya, silahsızlanmada katedilen
aşamaya ve AGİK süreci çerçe-
vesinde imzalanan Paris Şartı'-
na dikkat çeken Alptemoçin,
"Dünya genelinde 1990 gerçek-
ten bir umut yüı. Kalıcı bir ba-
nş düzeni ile politikada ve eko-
nomide özgürlük Uzerine kuru-
lu yeni bir uzlaşıyı, orijinal bir
sentezi simgeliyor" dedi. Alpte-
moçin, Körfez krizinden ise
"Yeni dünya akımlanyla en be-
lirgin biçimde çelişen bir olgu"
olarak söz etti.
Alptemoçin, Türkiye'nin
komşulan ile ilişkilerini ele ahr-
ken Yunanistan'la ilişkiler üze-
rinde ağırlıklı olarak durdu ve
şunlan söyledi:
"Pek çok defa tekrarlamış ol-
duğumuz iizere, Yunanistan ile
saglam ve kalıcı bir dostluk ve
işbirligi ortamı yaratılması, dış
politikadaki öncelikli hedefieri-
mizden birisidir. Bu eerçevede
Yunanistan'ın, Türkiye'nin Av-
rupa Topluluğu ile iüşkileri bah-
nnde sergilediği olumsuz tutu-
mun değiştirilmesini bekliyoruz.
Avrupa ile bütünleşmeyi nihai
bir hedef olarak belirlemiş olan
Türkiye'den, bu hedefe ulaş-
mak gayretlerini baltalayarak
ikili sorunlar bakımından taviz
koparma hesaplannın boş bir
hayal ürunü olduğunu bu iilke-
nin idrak edeceğini ümit ediyo-
nız. Bu meyanda, Batı Trakya'-
daki Türk azınlı&ına yönelik,
çağımıza yakışmayan baskılara
son verilmesini de özellikle bek-
lemekteyiz."
Alptemoçin, Kıbrıs konusuna
değûiirken, Kıbns Rum kesimi-
nin 1990 yılında AT'ye yaptığı
üyelik başvurusu ile BM Güven-
lik Konseyi'nin 649 sayılı kara-
nnm metnine ve ruhuna aykın
beyanlannın, sonınunun çözü-
mü için yeni yılda fazla ümitli
olmaya imkân vermediğini söy-
ledi. '
Körfez krizi
. Alptemoçin, Körfez krizinin
bölgeyi hızla bir sıcak savaşın
eşiğine ittjğini kaydederek şöy-
le konuştu:
"Bu sonınun nasıl bir çözü-
me kavuşturulabileceği arük or-
taya çıkmıştır. Çözüm, Irak'ın
Kuveyt'ten kayıtsız şartsız çekil-
mesinden geçmektedir. Bu ya-
pılmadığı takdirde ortaya çıka-
bilecek gelişmeler, bölge banş
ve istikran için ciddi tehlikeler
oiuşturmaya adaydır. Irak reji-
minde aklıselimin hâkim olaca-
ğına ve meselenin banşçı bir bi-
çimde çözümleneceğine olan
inancımızı hâlâ muhafaza et-
mekteyiz."
Alptemoçin bu açıklamala-
rından sonra gazetecilerin yö-
nelttiği sorulan yanıtladı. NA-
TO Çevik Kuvveti'nin, kanat
ülkeleri olan Türkiye ve Nor-
veç'in korunması amacıyla ku-
rulduğunu hatırlatarak, "Türki-
ye'nin yanıbaşında bir kriz var
ve her gün savaşa dönüşme is-
tidadını gösteriyor. Bir tehdit
var ve Türkiye ulusal güvenliği-
ni, ülke bütünlügünü sağlamak
için tedbirler alıyor. Aldığı ted-
birlere bir ilave tedbir olarak
Çevik Gücü davet ediyor. Bu
kuvvet kriz hali ve tehdit hali
ortadan kalktıktan sonra
gidecek" dedi.
Çevik Kuvvet'in alan dışın-
da kullanılmasının söz konusu
olmadığını" da belirten Alpte-
moçin, savunmaya yönelik bu
gücün sadece Turkiye'ye bir sal-
dın olduğu takdirde devreye gi-
receğini kaydetti.
Alptemoçin, bir başka soru
üzerine Türkiye tarafından iste-
nen Çevik Kuvvet'e ait hava bir-
liklerinin İncirlik'te değil Malat-
ya-Erhaç ve Diyarbakır havaalan-
larında konuşlandırılacağı söy-
ledi. Alptemoçin, tncirlik Üs-
sü'nün Turkiye'ye ait olduğunu
ve nasıl kullanılacağına Türki-
ye'nin karar vereceğini vur-
guladı.
Alptemoçin, "Eğer Türkiye'-
ye, son anda ABD'nin tncirtik'-
ten bir uçak kaldırması gibi bir
emrivaki yapılırsa ne olacak?"
sorusunu yanıtlarken de şunla-
rı söyledi:
"İncirlik'te ABD uçaklan
var. Konuşlandınlması, hangi
hallerde kullanılacagı anlaşma-
larla tarif edilmiştir. Türkiye'-
nin politikasını emrivakiier dü-
zenleyecek değildir."
"Irak'tan tehdit var mı ki Çe-
vik Kuvvet çagnldı?" şeklinde
bir soruyu da yanıtlayan Alpte-
moçin, Turkiye'ye bu ülkeden
yönelen bir tehdit bulunmadığı-
nı bildirdi. Ancak bölgede aske-
sal ya da biyolojik silahlara baş-
vuruhnası halinde toplu misille-
meyle karşılaşacagı belirtildi. In-
giliz Silahlı Kuvvetleri'nden So-
rumlu Devlet Bakanı Archie
Hamilton, dun BBC'ye verdiği
demecinde, "Irak Devlet Başka-
nı'nı bu tiır silahlar kullanmak-
tan vazgeçirmek için her türlü
imkân seferber edilmeli" dedi.
Bağdat yalanladı
Irak Enformasyon Bakanı
Latif Nasif Casim, ABD ile ül-
kesi arasında gizli bağlantılar ol-
duğunu iddia eden haberleri ya-
lanladı. Monte Carlo Radyosu,
A"-apça yayınında, kimliğini
açıklamadığı Kahire'deki bazı
diplomatik kaynaklara dayana-
rak, Irak'ın ABD'nin bazı öne-
rüeri üzerinde düşündüğünü, bu
ri çatışmaya dönuşebilecek bir
olay olduğunu hatırlatarak, ül-
ke güvenliğinin söz konusu ol-
duğu bir yerde seyirci kahnama-
yacağını söyledi. Bölgede bir
gerginlik olduğunu tekrarlayan
bakan, Çevik Kuvvet'i çağırma-
nın Türkiye'nin hakkı olduğu-
nu bildirdi.
Irak'tan bir tehdit olmadığı
gibi Türkiye'nin de Irak'ı teh-
dit etmediğini de kaydeden Alp-
temoçin, buna rağmen herhan-
gi bir tecavüzü en iyi şekilde
beftaraf etmek için hazjrhklann
sUrdüğünü söyledi. "Bu arada
NATO'yu da yanımızda gör-
mek istiyoruz" dedi.
Alptemoçin, Türkiye'nin iste-
mine rağmen Çevik Kuvvet'in
gönderilmemesi yönünde bir ka-
rar çıkması durumunda bunun
nasıl karşılanacağına ilişkin so-
rulan ise yanıtlamaktan kaçın-
dı.
Bir diğer soru üzerine Alpte-
moçin, SHP Genel Başkanı Er-
dal İnönü'nün Bağdat'a gitme-
den önce kendisi ve Başbakan
Akbulut ile görüştüğünü belin-
ti.
Alptemoçin, bu ziyaretin
Irak tarafında nasıl değerlendi-
rildiğini bilemediğini söyleye-
rek, "Ama ziyaret somut sonuç-
lar getirmedi. Niçin yapıldığı
konusunda tereddütlerira var"
diye konuştu. Alptemoçin'in,
Jr.önü'nün Bağdat gezisi konu-
sunda Cumhurbaşkanı Özal'-
dan daha yumuşak bir Uslup
yeğlemesi dikkat çekti.
öneriler arasında, Irak'm kendi-
sine saldınlmayacağı garantisi
verilmesi halinde Kuveyt'ten çe-
kilmesi konusunun da bulundu-
ğunu ileri sürmüştü.
NATO Müttefik Kuvvetleri
Komutanı John Galvin, 15 •
ocaktan sonra gerekirse, çok
uluslu "Çöl Kalkanı" birlikle-
rinin savaşa hazır olacağını söy-
ledi. AA ve AP'ye göre Gene-
ral John Galvin, Amerikan or-
dusuna ait kamyonlann Körfez
bölgesine gönderilmek üzere ge-
milere yüklenişini izlerken gaze-
tecilere yaptığı açıklamada, "15
ocağa kadar gerekli olduğu tak-
dirde birliklerin hazır olacağını
sanıyorum" dedi.
Irak Dışişleri Bakanı Tarık
Aziz, Körfez krizinin banş yo-
luyla çözümlenmesinin, Ku-
veyt'in işgali ile Israil'in Filistin
topraklarım işgali arasındaki
bağlantının, ABD ve müttefik-
lerince kavranmasına bağlı ol-
duğunu söyledi.
ABD Dışişleri Bakanı James
Baker ile yapılması öngörülen
görüşmelerin tarihi üzerinde dü-
şülen uyuşmazlık konusunda,
"Parya muamelesi görmek iste-
miyonız. ABD ile müttefikleri,
görüşlerimizi değerlendirmeye
karşı çıkarlarsa Körfez kan gö-
lüne dönüşecek" dedi.
Körfez'deki askeri varlığını
güçlendirmeye devam eden
ABD, bölgeye iki uçak gemisi
ve 15 savaş gemisinden oluşan
yeni bir filo yolladı.
Her biri 90 uçak taşıyabilen
Theodore Roosevelt ve Ameri-
ca uçak gemilerinin öncülüğün-
debi filoda, 16 bin denizci ve de-
niz piyadesi bulunuyor. 2 uçak
gemisinin yanı sıra 4 kruvazör,
3 muhrip, 3 firkateyn ve 5 des-
tek gemisinden oluşan filonun
ocak ayı ortalarında Körfez'e
ulaşması bekleniyor. Iki uçak
gemisinin de katılımıyla bölge-
deki ABD uçak gemilerinin sa-
yısı 6'ya çıkacak.
Irak'ın bu hafta içinde ikinci
kez füze denemesi yaptığı bildi-
rildi. Körfez'deki çokuluslu gü-
cün merkez komuta sözcüsü Ca-
sey Mahon, karadan karaya fü-
ze denemesinin eğitime yönelik
bir deneme ya da ek bir test ola-
bileceğini söyledi.
Mahon, rbtası ve tipi hakkın-
da bilgi vermediği füzenin lrak
sınırlan içine düştüğünü bildir-
di. Füze denemesi nedeniyle böl-
gedeki askerlerin alarm duru-
muna geçtikleri kaydedildi.
cepheyi açacagı izlenimi edin-
mesini istediği" savunuldu.
New York Times gazetesinin
haberinde, Batılı gözlemcilerin,
ABD'ye ait bu uçaklann, Musul
ve Kerkük ile Irak'ın kimyasal
silah üslerinin bulunduğu El Ka-
im ve Samarra'ya hava saldm-
ları düzenleyebüeceği görüşünü
dile getirdikleri belirtildi.
New York Times gazetesinde
yer alan bir başka haberde,
ABD yönetiminin, Türkiye'nin
Çevik Kuvvet isteminin yerine
getirilmesi için NATO'yu uyar-
dığı bildirildi. AA'nın bildirdiği-
ne göre, gazetenin dünkü sayı-
sındaki haberde, ABD Savunma
Bakanlığı Sözcüsü Yarbay Dick
Roy'un, "Çevik Kuvvet, tatbi-
katlar dışında ilk kez başka bir
amacla kullanümış olacak" söz-
lerine yer verildi.
VVashington Post
Almanya'nın Türkiye'ye NA-
TO Çevik Kuvveti çerçevesinde
hava gücü gönderilmesini ocak
ayı başlarında kabul edebilece-
ği ileri sürüldü. ABD'in etkin
gazetelerinden Washington
Post'ta dün yer alan haberde,
Alman makamlanrun, Türkiye^
nin talebini görüşmekte olduk-
lan belirtilerek, uçaklann gön-
derilmesi yolunda bir karann
ahnabileceği öne sürüldü. Gaze-
tenin, Alman ve NATO kaynak-
larına dayanarak verdiği haber-
. de, uçak gönderme lcarannın
alınması durumunda Alman or-
dusunun da Körfez krizine da-
hil edilmiş olacağına dikkat çe-
kildi.
Irak'tan sınıra takviye
AP'nin haberine göre, Irak'-
ın Türkiye sınınna binlerce tak-
viye asker ve tank gönderdiği
bildirildi. Bağdat'taki Asyalı
diplomatlar, Irak'ın, Kürt müis-
lerle birlikte yüksek kapasiteye
sahip T-72 tanklannı, Türkiye
sınınndaki güvenliği sağlamak
üzere gönderdiğini kaydettiler.
Asyalı diplomatlar, sınıra gön-
derilen takviye birliklerin ikisi
zırhlı olmak üzere en az sekiz
tümenden oluştuğunun sanıldı-
ğını bildirdiler. Diplomatlar,
takviye birliklerde 100.000'den
fazla asker bulunduğunu tah-
min ettiler. Bağdat'taki bir kay-
nak, Irak televizyonunun, Kürt
başkenti Erbil'de geleneksel
Kürt giysileri içinde, binlerce yâ-
n askeri milisi geçit töreni ya-
parken gösterdiğini kaydetti.
Belçika heyeti
Cumhuriyet Diyarbakır Büro-
su'nun bildirdiğine göre, Güney-
doğu'daki insan hakları ihlalle-
rini incelemek üzere Diyarba-
kır'a gelen ve aralarında parla-
menterlerin de bulunduğu Bel-
çikalı heyet üyeleri, "Türkiye
1
-
nin, NATO'dan istediği Çevik
Kuvveti Güneydoğu'da kullana-
cağım" öne sürdüler.
GÖZUEM UĞUR MUMCU
(Baştarafı 1. Sayfada)
lere ve partilere de çok kızıyor.
Sayın Özal, bütün bu olaylara alışacak.
Demokrasilerde herkesin hükümetin izlediği dış siyaseti
benimsemek ve bu siyaseti desteklemek gibi bir görevleri
yoktur. Tersine, demokrasilerde bu konularda birbirine karşıt
görüşlerin serbestçe oluşması gerekir.
Çogulculuğun anlamı da budur.
Dış siyasette "milli birlik ve beraberlik" gerekçesi ile aynı
tornadan çıkmış düşünceleri savunmak ancak askeri rejim-
lere özgü bir anlayıştır.
Kapalı rejimlerde herkes devlet başkanı gibi düşünmek
zorundadır. Örnek verelim:
Saddam bir diktatördür. Bunda hiç kuşku yok... Elbette
Irak'ta da Saddam'ın görüşlerine ve kararlarına karşı çev-
reler vardır. Bundan da kuşku yok. Bu çevreler, baskı reji-
mi nedeniyle seslerini çıkaramazlar Bu da bellidir.
Saddam da bu aldatıcı ve yapay suskunluğu "milli birlik
ve beraberlik" diye sunabilir.
Demokrasilerde "resmi ideoloji" gibi "resmi dış siyaset"
olmaz. Daha doğrusu, tek resmi ideolojisi ve tek resmi dış
siyaset görüşü olan rejimtere "demokrasi" adı verilemez.
- "Tek dış siyasef görüşü ancak askeri rejimlerde olur. Sa-
yın Özal, 12 Eylül askeri hükümetinin başbakan yardımcısı
olarak bu konuda engin bir deney sahibidir!
Şimdi askeri rejimde yaşamıyoruz. Özgürlükler kısıtlı da
olsa bir sivil dönemdeyiz. Sivil rejimin "asgari mûştereklen"
ile 12 Eylül rejiminin "askeri müşterekleri" birbirierine ka-
rıştırılmamalıdır.
Sivil rejimin "asgari müşterekleri" demokrasinin işleyiş ko-
şulları ile sınırlıdır. Partiler ve demokratik kuruluşlar ancak
bu koşullarda, bu "asgari müşterek"Xe birleşirler.
Bundan ötesi "asgari" değil "askeri müşterek" olur!
Türkiye'de muhalefet partileh varsa bu partilerin izlenen
dış siyaset konusunda elbette birbirterinden temelinden ayn
görüşleri olacpktır.
Cumhurbaşkanı, bu çeşitli düşünceler ve siyasetler ara-
sında "tarafsız" kalacaktır. Parlamenter sistem de bunu ge-
rektirmektedir.
Özal, bunu yapmıyor; sorumsuz olduğu konularda yetki
kullanıyor.
Özal, Körfez bunalımından sonra yurtdışına-"ü//<eye ege-
men tek adam" görüntüsü vermeye çalışıyor. Bu görûntü
bozulunca da kızıyor, öfkeleniyor.
Körfez bunalımını izleyen günlerde önce Dışişleri Baka-
nı Ali Bozer, sonra Milli Savunma Bakanı Safa Giray, sonra
da Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay art arda istifala-
rını veriyorlar.
özal'ı öfkelendiren ilk olaylar bunlardır.
Bu istifalar Özal'm "ülkeye egemen tek adam" görürrtü-
sünü gölgeiedi. Bunların ardından SHP Genel Başkanı İnö-
nü'nün Saddam ile görüşmesi bu gorürrtüyü büsbütün boz-
du.
Bu yüzden kızıyor; bu yüzden öfkeleniyor. Aynı öfkeye
Zonguldak grevi nedeniyle de tanık olunuyor.
Grev bir hak mı? Hak... Öyleyse Zonguldak'ta ve MESS
işyerlerinde işçilerin grev yapmaları haklarıdır... Demokra-
tik rejimde yaşıyorsak, bazı kuruluşlann da bu grevi des-
teklemeleri doğaldır.
Bazıları -Özal gibi- greve karşı olur, bazıları da -İnönü ve
Demirel gibi- grevi destekler. Bundan doğal ne var?
"Sivil toplum"üa bu demek değil midir?
Sivil toplum, herkesin hakkını özgürce aradığı toplum de-
mektir. İşçi hakkını arayacak, memur hakkını arayacak, köy-
lü hakkını arayacak... Deviet de bütün bu olaylarda başta
cumhurbaşkanı olarak "tarafsız" kalacak.
Güç olan, hüner isteyen işte böyle bir ülkeyi askersiz, sı-
kıyönetimsiz yönetmektir.
Özal kızıyor, öfkeleniyor...
Sayın Özal'm her dediğine "noter sadakati ile evet" di-
yen ANAP grubuı var... Basında kendjşini her an övmeve
hazır "mabeyn kâtipleri" de var... Bir gün "Beyefendi yi, bir
gün "Hantmeîendi"yi ekranlara getiren erdemli TF1T var...
Oğlu Âhmet'in uzaktan kumanda ile yönettiği Magic Box
var. Ne istiyor başka?
Eh, artık bıraksın da muhalefet partileri ve bazı gazete-
ciler, Özal'm iç ve dış siyasetini eleştirsinler.
Bugüne kadar siyasette liberalizmin ne demek olmadığı
görüldü. bundan sonra belki ne demek olduğu anlaşıla-
cak...
• • •
Bütün okurlanmın yeni yıllarını kutlar, yeni yılın dünyaya
ve ülkemize banş, özgürlük ve esenlikler getirmesini dile-
rim. Yeni yılda buluşmak üzere...
ŞIRINYER HIPODROMimDAN FIKRETDACUOCUJ
3. ayak sürprize ıııüsait
1. AYAK: Hazırlıklarını ve
son form durumunu çok be-
ğendiğirn Turanbey grubun mü-
sait olmasından yararlanarak
ilk şansa sahip olacak. Yine
çok koşturulmasına rağmen
formunu koruyan Esse tek sert
rakibi olacağı kanısındayım.
Yarışın sürpriz tayları Balku ve
Tolgam'dır.
2. AYAK: Bu yarışı için iyi
bir hazırlık dönemi geçiren ka-
lite Leventşah cumartesi saba-
hı 600/37.3 400/25 200/12 ra-
hat sprintinde de göz doldurdu.
Ben kazanacağını tahmin edi-
yorum. Yine form durumları-
m beğendiğim Çekebey ve Joc-
ker Dancer ikincüik için müca-
dele verirler. Sürpriz Pampilla.
3. AYAK: Sürprize müsaıt
görünen zor bir C grubu yan-
şı. Hafta içi pist çalışmaların-
da iyi görünen Canan ve Çar-
gah arasındaki sıkı mücadele-
ye Atılgan ve ağır kilosuna rağ-
men Harami de katılabilir. Çok
at yazmakta fayda var.
4. AYAK: İdmanlarında çok
formda görünmesine rağmen
yanşlannda istenileni vereme-
yen İzavra, bence bu yarışını
başanlı koşacak.
5. AYAK: Yarış hazırlıkları-
nı ve formunu beğendiğim
Canca ağır kilosuna rağmen
başanlı koşacak. Formunu be-
ğendiğim Mertergüzeli sert ra-
kibi olacak.
6. AYAK: Hafta içi formunu
beğendiğim Hilal 12 ve Gülto-
run arasındaki sıkı nfücadele
bence, birinciyi belirler. Formu-
nu muhafaza eden Sipahi sert
rakip olup Altulşah sürpriz.
TAHMtNLER
1. KOŞU: F: Kentbatur (3),
P: Muska (l), S: Oyacan (5).
2. KOŞU: F: Turanbey (2),
PP: Esse (3), P: Balkız 2 (1), S:
Tolgam (6).
3. KOŞU: F: Leventşah (1),
PP: Çekebey (3), P: Jocker
Dancer (5), S: Pampilla (2).
4. KOŞU: F: Canan 2 (5),
PP: Çargah (6), P: Atılgan (3),
S: Harami (1).
5. KOŞU: F: İzavra (2), PP:
Nurbey (6), P: Korhanbey, S:
Apricot (3).
6. KOŞU: F: Canca (1), PP:
Mertergüzeli (8), P: Yağızcan
(11), P: Tuluyhan (5) , S: Alte-
pe (10).
7. KOŞU: F: Hilal 12 (8), PP:
Gültorun (7), P: Sipahi (6), S:
Altulşah (2).
OTORİTELERİN GÖRÜŞLER]
F. Dağlıoğlu
E. Turcan
H. Türkay
M. Durmuş
3-8
3-4
3-2-8-4
2-3
1-3-7
1
1-5
1
4-3-1
8-4-3
1-3-5-6
5-6-3-1
2-3
6-2
2
2
[
11-5-4
5-7-3
3-5-7
1-8-11
7-8-2
8
7-1-6-2
6-7-8-2
1
2
i-