25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30ARALIK1990**** CUMHURİYET/1Z KARAYA OTURDU — Marmara'dan Karadeniz'e çıkan Sovyet bandıralı "Dubrovnik" adlı şeker yüklü gemi, dün saat 20.30 sıralarında Sarayburnu'nda karaya oturdu. Haydarpaşa Limam'ndan çıkan bir gemiye çarpmamak için dümen kırdığı belirtilen 10 bîn 152 grostonluk geminin kurtulmak için yardım istemedigi, kendi olanaklanyla kurtulmaya çalıştığı belirtildi. (Fotoğraf: Behzat Şahin) FRANSIZ GÜZELİ — Fransa güzelini anyor. "Miss Fran- ce 91" yeni yıldan önce belli olacak. 50 genç kız, dün Pe- rpignan'daki tarihi Castillat binasının öniinde poz verdiler. (Fotograf: AFP) Rıılı hastası kadın erkek çocuk doğurdu FLORIDA (AP) — Hamile- liği boyunca yatağa bağlanma- sını gerektirecek kadar ruhen hasta olan Amerikalı Denise Le- febure, mahkemenin aldığı kür- taj karanna rağmen çocuğunu dünyaya getirdi. Doktorlara ve hemşirelere saldırmaması için Broward Tıp Merkezi'nde yata- ğına zincirlenen Lefebure, ağır ruhsal depresyon geçirdiğinden kendisine bir konıyucu bakıcı tahsis edilmişti. Ftorida mahke- mesinin ruhen sağlıksız olduğu gerekçesiyle aldığı kürtaj kara- n, hasta tarafından inatla red- dedildi. Ruhsal sağlığının bozuk olduğuna dair herhangi bir bul- gu gozlemlenmeyen erkek çocu- ğa kimin bakacağına Sağhk Ba- kanlığı karar verecek. ÖLME HAKKI KAZANILDI VE GOMULDÜ — Önceld gün Joe Cruzan 1983 yılında geçirdigi trafik kazasmdan bu yana bitkisel bayatta olan kızı Nancy'yi, büyük bir törenle toprağa verdi. Olttm hakkıoın kazanılmasından sonra ya- şam makinesi Ue ilişkisi kesilen Nancy 12 giin sonra tiimöy- le yakınlanndan ayrıldı. (Fotograf: AP) DlS BASIN HABERLERIN DEVAMI OLAYLAREN AKDENDAKI tme* (Bajtarafı 1. Sayfada) çoğunluğunda, Körfez savaşına karşı direniş gözle görülür, elle tutulur bir nitelik kazanmıştır. Ordu kesimi de Türkiye'yi Or- tadoğu'da kanlı bir seriivene sü- rükleyecek gereksiz savaşa kar- şı soğuk bakmaktadır. Dengeler böylece oluşmuş- ken, gerçekçi düşünenler, başla- , lacağı bir Körfez Savaşı'nda Va- şington'un Türkiye'nin bugunkü ~ iktidanm istediği gibi kullana- ' cağı görüşünü saklı tutuyorlar. Ancak bu gibi durumlarda ^ savaş başladıktan sonra olacak- _ ları hesap etmek, savaşın çıkıp ' çıkmayacağını söylemekten da- \ ha güçtûr. Çünkü Türkiye böy- ' le bir savaşta açıkça kullanıla- '_ caktır; ama Irak'ın yenilgisi özal'm ya da ANAP iktidarının zaferi sayılamayacaktır. Çünku ABD'nin birdev, Irak'ın da za- y\fbir düşman olduğunu herkes biliyor. Güçlünün yanında zayıfı yok etmek için savaşa katılmanın bi- zim geleneklehmizde yeri olma- dığı açtktır. Daha başka deyiş- le bir Körfez savaşına katüarak durumunu güçlendireceğini uman özal'm hesaplannm savaş . Amerika'nın zaferiyle bitse bi- le, ne ölçüde doğru çıkacağı bir soru işaretidir. Savaş ertesi "ganimet paylaşunı" sürecinde de Türki- ye'ye ne düşeceğini şimdiden be- lirlemek olanaksızdır. Başbakan'ın, bakanlann, hü- kümetin, ANAP Meclis Grubu- nun, kendileriyle birlikte Tür- kiye'nin yazgısını da Özal'a tes- lim ettikleri şu bunahmh süreç- te, şapkalarım önlerine koyup düşünmeleri gerekmez mi? • * • Irak 2. cepheden kaygılDış Haberler Servisi — Tür- kiye'nin NATO'dan Çevik Kuv- vet istemesiyle başlayan tartışma iürüyor. ABD'de yayımlanan New York Times gazetesi, Irak'- ın, savaş çıkması durumunda Türkiye'den açılabilecek ikinci bir cepheden kaygılandığı ve bu nedenle sınıra yığınak yaptığını yazdı. Gazetede yer alan bir baş- ka haberde de ABD'nin, Türki- ye'nin Çevik Kuvvet isteğini des- teklediği bildirildi. Was- hington Post gazetesi ise Al- manya'nın Turkiye'ye Çevik Kuvvet çerçevesinde hava gücü göndermeyi tartıştığını yazdı ve bunun kabul edebileceğini öne sürdii ABD'de yayımlanan New York Times gazetesinin birinci sayfasında dün yer alan bir ha- berde, Körfez savaşının patlak vermesi durumunda Türkiye'den ikinci cephe açılması olasılığjrun Irak'ı kaygılandırdığı ve bu du- rumun Ortadoğu'da gerilimin artmasına yol açtığı savunuldu. Bağdat mahreçli, Patrick S. Tyler imzalı haberde, bölgedeki Batılı diplomatlar kaynak gös- terilerek, Irak ve Türkiye'nin karşıhklı olarak sınırlanna yığı- nak yaptığı kaydedildi. Habere gore Türkiye, Irak sınırında 100 binden fazla, Irak da Türkiye sı- nınnda 120 bin dolayında asker bulunduruyor. "Irak, Türkiye'de açılabilecek ikinci cepheden kaygılandığı için sınıra >ığınak yaptyor" başlığı- nı taşıyan haberde, Türkiye'nin, üyesi olduğu NATO'dan Çevik Kuvvet isteğinin gelecek hafta içinde karara bağlanacağı belir- tildi. Haberde, Kuveyt'ten çekilme- si için Birleşmiş Milletler'in Irak'a verdiği süre olan 15 ocak tarihi yaklaştıkça, Ankara'nın, "Irak Devlet Başkanı Saddam Huseyin'in, Türkiye'nin ikinci 'Özal zor durumda 9 (Bajtarafı 1. Sayfada) rek riske atmışken bunun karşı- lığını tam olarak alamadığı" inancında olduğunu belirten Byrd, uluslararası koalisyonun Türkiye'nin zararlarının karşı- lanması konusundaki "retoriğinin" gerçek durum ile bağdaşmadığmı vurguladı. Petrol fîyatlannın artmış ol- masından yararlanan Arap "elitinin" Turkiye'ye daha faz- la destek vermeye teşvik edilme- sini isteyen Byrd, Bush'a da "Si- n, Türkiye'nin fedakârlıklanna tam anlamıyla karşılık verilme- si için en hızlı adımlan atmaya çağırıyorum" dedi. Senatör Byrd, bu mektubu- nun bir kopyasını da bilgi için Cumhurbaşkanı Turgut özal'a yolladı. Özal, 24 aralıkta Byrd'a yolladığı cevabi mektupta, son günlerde Amerikan basınına verdiği demeçlerde de hissedildi- ği gibi, ABD'nin Turkiye'ye gös- terdiği ilgiden bir miktar düş kı- nklığına uğrarruş bir tonda duy- gulannı dile getirdi. Ancak Özal, mektubunda ABD yöne- timi ile Kongre arasında bir ay- rım yapmaya da özen gösterdi. Özal mektubunda özetle şunla- rı söyledi: "Türkiye, bulunduğu bölgede demokrasi ve insan haklarına yürekten bağlı ve istikrarlı bir ülke olarak bir yandan Kafkas- ya bölgesinde, diğer yandan Bal- kanlar'da ve Ortadoğu bolgesin- de dunya banşı ve istikran için son derece önemli bir rol oyna- mak durumundadır. Bugün Türkiye, kuzey komşusu Sovyet- ler Birligi ile her alanda geliştir- diği karşıhklı saygı ve gıivene müstenit ilişkiler yanında, Sov- yetler Birligi yönetiminin bilgi- si ve teşviki tahtında, çeşitli Sov- yet cumhuriyetieri ile de fevka- lade >akın iktisadi. ticari ve kül- tnrel ilişkiler kurmanın gayreti içerisindedir. Bu cumhuriyetie- rin aşın dinci, bağnaz grupların ve ülkelerin sultası altına girme- meleri için parlamenter demok- rasinin, insan hak ve hûrriyetle- rinin geçerli olduğu Türkiye'yi kendilerine örnek almalan, baş- ta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, tüm diğer demok- ratik ölkelerin haynna ve yara- nna olacaktır. Türkiye, bütnn bu fedekâr gayretler içerisinde iken, Avru- pa Topluluğu ülkeleri ve Ame- rika Birleşik De>letleri Kongre- si'nden gerekli anlayış ve yardı- mı bulamamanın sıkıntısını çek- rnektedir. Baa Avrupa Toplulu- ğu ülkeleri kısa ve uzun vadeli menfaatlerini günlük iç politika mülahazalanna ipotek ederken, Amerikan Kongresi'nin bazı üyelerinin de çeşitli etnik grup- lann politik baskılarına boyun eğmek suretiyle Türkiye'nin menfaatlerine aykın davranış ve beyanları günlük yaşamlarının bir parçası haline getirdiklerini esefle müşahade etmektey iz. Bu bağlamda, bazı Kongre üyeleri- nin son defa yönetimin çeşitli kesimlerine göndermiş olduklan mektuplar gerçekten ibret veri- cidir." Mektubunda ABD'nin Türki- ye ile Yunanistan'a yaptığı askeri yardımın eşitsizliğine de değinen özal, "Körfez'deki son gelişme- lerin ışığında, 7/10 oranının an- lamsızlığı ve tehlikeleri bir kez daha açıklıkla ortaya çıkardıgını" kaydetti ve "Ame- rikan Kongresi'nden gelen kısıt- layıcı hareket ve kararlan anla- yışla karşılamamız miımkün de- ğildir. Bu kararlar, ortak çıkar- lanmıza hizmet etmemektedir" dedi. 7/10 oranm korunmasının "Türkiye'nin bölgede sahip ol- duğu rolü layıkıyla oynamasını engellediğini" belirten özal, mektubunu şöyle bitirdi: "Sizden ricam, bu mektubu- mu Kongre üyelerinden uygun göreceklerinize de intikal ettir- meniz ve Kongre içerisinde, sa- yıları küçük olmakla birlikte, Türkiye'nin menfaatleri aleyhi- ne aktif ve sürekli bir davranış içerisinde olmayı şahsi ve siyasi menfaatlerine uygun gören üye- lerin bu davranışları ile Ameri- ka Birleşik Devletleri'nin genel menfaatlerine ne denli aykın bir tutum içerisinde olduklannın gözler onüne serilmesini sağia- manızdır. Her halukârda, Türkiye ile bir başka ulkenin birbirine kıyaslanması gibi sa- kim tutumlardan gerek yönetim, gerek Amerikan Kongresi'nde tevakki olunması kanaatimce bir muacceliyet ve önem kesbet- miş bulunmaktadır." 2. hedef S.Arabistan (Baştarafı 1. Sayfada) da bulundu. ABD ve lngiltere, Körfez bölgesindeki birliklerini, Irak'ın olası bir biyolojik silah saldınsına karşı aşılayacakları- nı bildirdiler. AA'nın haberine göre Sad- dam Hüseyin, Suudi Arabistan Kralı Fahd'a bir mesaj gönde- rerek lsrail'den sonra ikinci he- deflerinin Suudi Arabistan ola- cağını bildirdi. Ürdün Demok- ratik Birlik Partisi lideri Azmi Hoca, 23-28 aralıkta Bağdat'a gerçekleştirdiği ziyaret sırasında Irak lideri Saddam'ın kendisine Kral Fahd'a gönderdiği mek- tuptan bahsettiğini açıkladı. . Hoca, Amman'da basın men- suplarına yaptığı açıklamada, "Irak, son günlerde Kral Fahd'a, Körfez savaşının çık- ması durumunda Suudi Arabis- tan'ın tsrail'den sonra ikinci he- def olacağını bildiren resmi bir uyan gönderdi" dedi. Azmi Hoca, basın toplantısının so- nunda Saddam ile bir buçuk sa- at süren görüşmenin video kay- dını gösterdi. Bant kaydının Saddam'ın tehdidinı içermediği bildirildi. Saddam bant kaydın- da sıkıntılı bir şekilde, "Suudi Arabistan'a karşı hiçbir planı- mız yoktu. Hicaz hiçbir zaman bizim bir parçamız olmadı, an- cak Kuveyt parçamızdı" şeklin- de konuştu. ABD Savunma Bakanlığı, Irak'ın olası bir biyolojik silah saldınsına karşı Körfez'deki Amerikan birliklerinin aşılana- cağını açıkladı. Ajanslarm ver- diği habere göre koruyucu aşı- lama işlemi en kısa zamanda başlayacak. lngiltere Savunma Bakanlığı da bir tildiri yayım- layarak birliklerini biyolojik si- lahlara karşı aşılayacaklannı açıkladı. Bakanlık, Körfez böl- gesindeki tngiliz vatandaşlanna da gaz maskesi dağıtılacağını duyurdu. Biyolojik silahlar ha- vaya çeşitli öldürücü mikroplar dağıtıyor. Körfez krizinin baş- langıandan bu yana Saddam Htiseyin'in en büyük kozu, elin- deki kimyasal ve biyolojik silah stoku idi. Saddam, İran'la yü- rüttüğü 8 yılhk savaş boyunca sık sık kimyasal ve biyolojik si- laha başvurmuş, aynca kendi- siyle çatışan Irak Kürtlerine kar- şı bu silahlardan kullanmı^'a. Öte yandan, Irak Devlet Baş- kanı Saddam Huseyin'in kimya- 6 Emrivaki kabul etmeyeceğiz9 (Baftarafı 1. Sayfada) Batı ilişkilerindeki yumuşama- ya, silahsızlanmada katedilen aşamaya ve AGİK süreci çerçe- vesinde imzalanan Paris Şartı'- na dikkat çeken Alptemoçin, "Dünya genelinde 1990 gerçek- ten bir umut yüı. Kalıcı bir ba- nş düzeni ile politikada ve eko- nomide özgürlük Uzerine kuru- lu yeni bir uzlaşıyı, orijinal bir sentezi simgeliyor" dedi. Alpte- moçin, Körfez krizinden ise "Yeni dünya akımlanyla en be- lirgin biçimde çelişen bir olgu" olarak söz etti. Alptemoçin, Türkiye'nin komşulan ile ilişkilerini ele ahr- ken Yunanistan'la ilişkiler üze- rinde ağırlıklı olarak durdu ve şunlan söyledi: "Pek çok defa tekrarlamış ol- duğumuz iizere, Yunanistan ile saglam ve kalıcı bir dostluk ve işbirligi ortamı yaratılması, dış politikadaki öncelikli hedefieri- mizden birisidir. Bu eerçevede Yunanistan'ın, Türkiye'nin Av- rupa Topluluğu ile iüşkileri bah- nnde sergilediği olumsuz tutu- mun değiştirilmesini bekliyoruz. Avrupa ile bütünleşmeyi nihai bir hedef olarak belirlemiş olan Türkiye'den, bu hedefe ulaş- mak gayretlerini baltalayarak ikili sorunlar bakımından taviz koparma hesaplannın boş bir hayal ürunü olduğunu bu iilke- nin idrak edeceğini ümit ediyo- nız. Bu meyanda, Batı Trakya'- daki Türk azınlı&ına yönelik, çağımıza yakışmayan baskılara son verilmesini de özellikle bek- lemekteyiz." Alptemoçin, Kıbrıs konusuna değûiirken, Kıbns Rum kesimi- nin 1990 yılında AT'ye yaptığı üyelik başvurusu ile BM Güven- lik Konseyi'nin 649 sayılı kara- nnm metnine ve ruhuna aykın beyanlannın, sonınunun çözü- mü için yeni yılda fazla ümitli olmaya imkân vermediğini söy- ledi. ' Körfez krizi . Alptemoçin, Körfez krizinin bölgeyi hızla bir sıcak savaşın eşiğine ittjğini kaydederek şöy- le konuştu: "Bu sonınun nasıl bir çözü- me kavuşturulabileceği arük or- taya çıkmıştır. Çözüm, Irak'ın Kuveyt'ten kayıtsız şartsız çekil- mesinden geçmektedir. Bu ya- pılmadığı takdirde ortaya çıka- bilecek gelişmeler, bölge banş ve istikran için ciddi tehlikeler oiuşturmaya adaydır. Irak reji- minde aklıselimin hâkim olaca- ğına ve meselenin banşçı bir bi- çimde çözümleneceğine olan inancımızı hâlâ muhafaza et- mekteyiz." Alptemoçin bu açıklamala- rından sonra gazetecilerin yö- nelttiği sorulan yanıtladı. NA- TO Çevik Kuvveti'nin, kanat ülkeleri olan Türkiye ve Nor- veç'in korunması amacıyla ku- rulduğunu hatırlatarak, "Türki- ye'nin yanıbaşında bir kriz var ve her gün savaşa dönüşme is- tidadını gösteriyor. Bir tehdit var ve Türkiye ulusal güvenliği- ni, ülke bütünlügünü sağlamak için tedbirler alıyor. Aldığı ted- birlere bir ilave tedbir olarak Çevik Gücü davet ediyor. Bu kuvvet kriz hali ve tehdit hali ortadan kalktıktan sonra gidecek" dedi. Çevik Kuvvet'in alan dışın- da kullanılmasının söz konusu olmadığını" da belirten Alpte- moçin, savunmaya yönelik bu gücün sadece Turkiye'ye bir sal- dın olduğu takdirde devreye gi- receğini kaydetti. Alptemoçin, bir başka soru üzerine Türkiye tarafından iste- nen Çevik Kuvvet'e ait hava bir- liklerinin İncirlik'te değil Malat- ya-Erhaç ve Diyarbakır havaalan- larında konuşlandırılacağı söy- ledi. Alptemoçin, tncirlik Üs- sü'nün Turkiye'ye ait olduğunu ve nasıl kullanılacağına Türki- ye'nin karar vereceğini vur- guladı. Alptemoçin, "Eğer Türkiye'- ye, son anda ABD'nin tncirtik'- ten bir uçak kaldırması gibi bir emrivaki yapılırsa ne olacak?" sorusunu yanıtlarken de şunla- rı söyledi: "İncirlik'te ABD uçaklan var. Konuşlandınlması, hangi hallerde kullanılacagı anlaşma- larla tarif edilmiştir. Türkiye'- nin politikasını emrivakiier dü- zenleyecek değildir." "Irak'tan tehdit var mı ki Çe- vik Kuvvet çagnldı?" şeklinde bir soruyu da yanıtlayan Alpte- moçin, Turkiye'ye bu ülkeden yönelen bir tehdit bulunmadığı- nı bildirdi. Ancak bölgede aske- sal ya da biyolojik silahlara baş- vuruhnası halinde toplu misille- meyle karşılaşacagı belirtildi. In- giliz Silahlı Kuvvetleri'nden So- rumlu Devlet Bakanı Archie Hamilton, dun BBC'ye verdiği demecinde, "Irak Devlet Başka- nı'nı bu tiır silahlar kullanmak- tan vazgeçirmek için her türlü imkân seferber edilmeli" dedi. Bağdat yalanladı Irak Enformasyon Bakanı Latif Nasif Casim, ABD ile ül- kesi arasında gizli bağlantılar ol- duğunu iddia eden haberleri ya- lanladı. Monte Carlo Radyosu, A"-apça yayınında, kimliğini açıklamadığı Kahire'deki bazı diplomatik kaynaklara dayana- rak, Irak'ın ABD'nin bazı öne- rüeri üzerinde düşündüğünü, bu ri çatışmaya dönuşebilecek bir olay olduğunu hatırlatarak, ül- ke güvenliğinin söz konusu ol- duğu bir yerde seyirci kahnama- yacağını söyledi. Bölgede bir gerginlik olduğunu tekrarlayan bakan, Çevik Kuvvet'i çağırma- nın Türkiye'nin hakkı olduğu- nu bildirdi. Irak'tan bir tehdit olmadığı gibi Türkiye'nin de Irak'ı teh- dit etmediğini de kaydeden Alp- temoçin, buna rağmen herhan- gi bir tecavüzü en iyi şekilde beftaraf etmek için hazjrhklann sUrdüğünü söyledi. "Bu arada NATO'yu da yanımızda gör- mek istiyoruz" dedi. Alptemoçin, Türkiye'nin iste- mine rağmen Çevik Kuvvet'in gönderilmemesi yönünde bir ka- rar çıkması durumunda bunun nasıl karşılanacağına ilişkin so- rulan ise yanıtlamaktan kaçın- dı. Bir diğer soru üzerine Alpte- moçin, SHP Genel Başkanı Er- dal İnönü'nün Bağdat'a gitme- den önce kendisi ve Başbakan Akbulut ile görüştüğünü belin- ti. Alptemoçin, bu ziyaretin Irak tarafında nasıl değerlendi- rildiğini bilemediğini söyleye- rek, "Ama ziyaret somut sonuç- lar getirmedi. Niçin yapıldığı konusunda tereddütlerira var" diye konuştu. Alptemoçin'in, Jr.önü'nün Bağdat gezisi konu- sunda Cumhurbaşkanı Özal'- dan daha yumuşak bir Uslup yeğlemesi dikkat çekti. öneriler arasında, Irak'm kendi- sine saldınlmayacağı garantisi verilmesi halinde Kuveyt'ten çe- kilmesi konusunun da bulundu- ğunu ileri sürmüştü. NATO Müttefik Kuvvetleri Komutanı John Galvin, 15 • ocaktan sonra gerekirse, çok uluslu "Çöl Kalkanı" birlikle- rinin savaşa hazır olacağını söy- ledi. AA ve AP'ye göre Gene- ral John Galvin, Amerikan or- dusuna ait kamyonlann Körfez bölgesine gönderilmek üzere ge- milere yüklenişini izlerken gaze- tecilere yaptığı açıklamada, "15 ocağa kadar gerekli olduğu tak- dirde birliklerin hazır olacağını sanıyorum" dedi. Irak Dışişleri Bakanı Tarık Aziz, Körfez krizinin banş yo- luyla çözümlenmesinin, Ku- veyt'in işgali ile Israil'in Filistin topraklarım işgali arasındaki bağlantının, ABD ve müttefik- lerince kavranmasına bağlı ol- duğunu söyledi. ABD Dışişleri Bakanı James Baker ile yapılması öngörülen görüşmelerin tarihi üzerinde dü- şülen uyuşmazlık konusunda, "Parya muamelesi görmek iste- miyonız. ABD ile müttefikleri, görüşlerimizi değerlendirmeye karşı çıkarlarsa Körfez kan gö- lüne dönüşecek" dedi. Körfez'deki askeri varlığını güçlendirmeye devam eden ABD, bölgeye iki uçak gemisi ve 15 savaş gemisinden oluşan yeni bir filo yolladı. Her biri 90 uçak taşıyabilen Theodore Roosevelt ve Ameri- ca uçak gemilerinin öncülüğün- debi filoda, 16 bin denizci ve de- niz piyadesi bulunuyor. 2 uçak gemisinin yanı sıra 4 kruvazör, 3 muhrip, 3 firkateyn ve 5 des- tek gemisinden oluşan filonun ocak ayı ortalarında Körfez'e ulaşması bekleniyor. Iki uçak gemisinin de katılımıyla bölge- deki ABD uçak gemilerinin sa- yısı 6'ya çıkacak. Irak'ın bu hafta içinde ikinci kez füze denemesi yaptığı bildi- rildi. Körfez'deki çokuluslu gü- cün merkez komuta sözcüsü Ca- sey Mahon, karadan karaya fü- ze denemesinin eğitime yönelik bir deneme ya da ek bir test ola- bileceğini söyledi. Mahon, rbtası ve tipi hakkın- da bilgi vermediği füzenin lrak sınırlan içine düştüğünü bildir- di. Füze denemesi nedeniyle böl- gedeki askerlerin alarm duru- muna geçtikleri kaydedildi. cepheyi açacagı izlenimi edin- mesini istediği" savunuldu. New York Times gazetesinin haberinde, Batılı gözlemcilerin, ABD'ye ait bu uçaklann, Musul ve Kerkük ile Irak'ın kimyasal silah üslerinin bulunduğu El Ka- im ve Samarra'ya hava saldm- ları düzenleyebüeceği görüşünü dile getirdikleri belirtildi. New York Times gazetesinde yer alan bir başka haberde, ABD yönetiminin, Türkiye'nin Çevik Kuvvet isteminin yerine getirilmesi için NATO'yu uyar- dığı bildirildi. AA'nın bildirdiği- ne göre, gazetenin dünkü sayı- sındaki haberde, ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Yarbay Dick Roy'un, "Çevik Kuvvet, tatbi- katlar dışında ilk kez başka bir amacla kullanümış olacak" söz- lerine yer verildi. VVashington Post Almanya'nın Türkiye'ye NA- TO Çevik Kuvveti çerçevesinde hava gücü gönderilmesini ocak ayı başlarında kabul edebilece- ği ileri sürüldü. ABD'in etkin gazetelerinden Washington Post'ta dün yer alan haberde, Alman makamlanrun, Türkiye^ nin talebini görüşmekte olduk- lan belirtilerek, uçaklann gön- derilmesi yolunda bir karann ahnabileceği öne sürüldü. Gaze- tenin, Alman ve NATO kaynak- larına dayanarak verdiği haber- . de, uçak gönderme lcarannın alınması durumunda Alman or- dusunun da Körfez krizine da- hil edilmiş olacağına dikkat çe- kildi. Irak'tan sınıra takviye AP'nin haberine göre, Irak'- ın Türkiye sınınna binlerce tak- viye asker ve tank gönderdiği bildirildi. Bağdat'taki Asyalı diplomatlar, Irak'ın, Kürt müis- lerle birlikte yüksek kapasiteye sahip T-72 tanklannı, Türkiye sınınndaki güvenliği sağlamak üzere gönderdiğini kaydettiler. Asyalı diplomatlar, sınıra gön- derilen takviye birliklerin ikisi zırhlı olmak üzere en az sekiz tümenden oluştuğunun sanıldı- ğını bildirdiler. Diplomatlar, takviye birliklerde 100.000'den fazla asker bulunduğunu tah- min ettiler. Bağdat'taki bir kay- nak, Irak televizyonunun, Kürt başkenti Erbil'de geleneksel Kürt giysileri içinde, binlerce yâ- n askeri milisi geçit töreni ya- parken gösterdiğini kaydetti. Belçika heyeti Cumhuriyet Diyarbakır Büro- su'nun bildirdiğine göre, Güney- doğu'daki insan hakları ihlalle- rini incelemek üzere Diyarba- kır'a gelen ve aralarında parla- menterlerin de bulunduğu Bel- çikalı heyet üyeleri, "Türkiye 1 - nin, NATO'dan istediği Çevik Kuvveti Güneydoğu'da kullana- cağım" öne sürdüler. GÖZUEM UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) lere ve partilere de çok kızıyor. Sayın Özal, bütün bu olaylara alışacak. Demokrasilerde herkesin hükümetin izlediği dış siyaseti benimsemek ve bu siyaseti desteklemek gibi bir görevleri yoktur. Tersine, demokrasilerde bu konularda birbirine karşıt görüşlerin serbestçe oluşması gerekir. Çogulculuğun anlamı da budur. Dış siyasette "milli birlik ve beraberlik" gerekçesi ile aynı tornadan çıkmış düşünceleri savunmak ancak askeri rejim- lere özgü bir anlayıştır. Kapalı rejimlerde herkes devlet başkanı gibi düşünmek zorundadır. Örnek verelim: Saddam bir diktatördür. Bunda hiç kuşku yok... Elbette Irak'ta da Saddam'ın görüşlerine ve kararlarına karşı çev- reler vardır. Bundan da kuşku yok. Bu çevreler, baskı reji- mi nedeniyle seslerini çıkaramazlar Bu da bellidir. Saddam da bu aldatıcı ve yapay suskunluğu "milli birlik ve beraberlik" diye sunabilir. Demokrasilerde "resmi ideoloji" gibi "resmi dış siyaset" olmaz. Daha doğrusu, tek resmi ideolojisi ve tek resmi dış siyaset görüşü olan rejimtere "demokrasi" adı verilemez. - "Tek dış siyasef görüşü ancak askeri rejimlerde olur. Sa- yın Özal, 12 Eylül askeri hükümetinin başbakan yardımcısı olarak bu konuda engin bir deney sahibidir! Şimdi askeri rejimde yaşamıyoruz. Özgürlükler kısıtlı da olsa bir sivil dönemdeyiz. Sivil rejimin "asgari mûştereklen" ile 12 Eylül rejiminin "askeri müşterekleri" birbirierine ka- rıştırılmamalıdır. Sivil rejimin "asgari müşterekleri" demokrasinin işleyiş ko- şulları ile sınırlıdır. Partiler ve demokratik kuruluşlar ancak bu koşullarda, bu "asgari müşterek"Xe birleşirler. Bundan ötesi "asgari" değil "askeri müşterek" olur! Türkiye'de muhalefet partileh varsa bu partilerin izlenen dış siyaset konusunda elbette birbirterinden temelinden ayn görüşleri olacpktır. Cumhurbaşkanı, bu çeşitli düşünceler ve siyasetler ara- sında "tarafsız" kalacaktır. Parlamenter sistem de bunu ge- rektirmektedir. Özal, bunu yapmıyor; sorumsuz olduğu konularda yetki kullanıyor. Özal, Körfez bunalımından sonra yurtdışına-"ü//<eye ege- men tek adam" görüntüsü vermeye çalışıyor. Bu görûntü bozulunca da kızıyor, öfkeleniyor. Körfez bunalımını izleyen günlerde önce Dışişleri Baka- nı Ali Bozer, sonra Milli Savunma Bakanı Safa Giray, sonra da Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay art arda istifala- rını veriyorlar. özal'ı öfkelendiren ilk olaylar bunlardır. Bu istifalar Özal'm "ülkeye egemen tek adam" görürrtü- sünü gölgeiedi. Bunların ardından SHP Genel Başkanı İnö- nü'nün Saddam ile görüşmesi bu gorürrtüyü büsbütün boz- du. Bu yüzden kızıyor; bu yüzden öfkeleniyor. Aynı öfkeye Zonguldak grevi nedeniyle de tanık olunuyor. Grev bir hak mı? Hak... Öyleyse Zonguldak'ta ve MESS işyerlerinde işçilerin grev yapmaları haklarıdır... Demokra- tik rejimde yaşıyorsak, bazı kuruluşlann da bu grevi des- teklemeleri doğaldır. Bazıları -Özal gibi- greve karşı olur, bazıları da -İnönü ve Demirel gibi- grevi destekler. Bundan doğal ne var? "Sivil toplum"üa bu demek değil midir? Sivil toplum, herkesin hakkını özgürce aradığı toplum de- mektir. İşçi hakkını arayacak, memur hakkını arayacak, köy- lü hakkını arayacak... Deviet de bütün bu olaylarda başta cumhurbaşkanı olarak "tarafsız" kalacak. Güç olan, hüner isteyen işte böyle bir ülkeyi askersiz, sı- kıyönetimsiz yönetmektir. Özal kızıyor, öfkeleniyor... Sayın Özal'm her dediğine "noter sadakati ile evet" di- yen ANAP grubuı var... Basında kendjşini her an övmeve hazır "mabeyn kâtipleri" de var... Bir gün "Beyefendi yi, bir gün "Hantmeîendi"yi ekranlara getiren erdemli TF1T var... Oğlu Âhmet'in uzaktan kumanda ile yönettiği Magic Box var. Ne istiyor başka? Eh, artık bıraksın da muhalefet partileri ve bazı gazete- ciler, Özal'm iç ve dış siyasetini eleştirsinler. Bugüne kadar siyasette liberalizmin ne demek olmadığı görüldü. bundan sonra belki ne demek olduğu anlaşıla- cak... • • • Bütün okurlanmın yeni yıllarını kutlar, yeni yılın dünyaya ve ülkemize banş, özgürlük ve esenlikler getirmesini dile- rim. Yeni yılda buluşmak üzere... ŞIRINYER HIPODROMimDAN FIKRETDACUOCUJ 3. ayak sürprize ıııüsait 1. AYAK: Hazırlıklarını ve son form durumunu çok be- ğendiğirn Turanbey grubun mü- sait olmasından yararlanarak ilk şansa sahip olacak. Yine çok koşturulmasına rağmen formunu koruyan Esse tek sert rakibi olacağı kanısındayım. Yarışın sürpriz tayları Balku ve Tolgam'dır. 2. AYAK: Bu yarışı için iyi bir hazırlık dönemi geçiren ka- lite Leventşah cumartesi saba- hı 600/37.3 400/25 200/12 ra- hat sprintinde de göz doldurdu. Ben kazanacağını tahmin edi- yorum. Yine form durumları- m beğendiğim Çekebey ve Joc- ker Dancer ikincüik için müca- dele verirler. Sürpriz Pampilla. 3. AYAK: Sürprize müsaıt görünen zor bir C grubu yan- şı. Hafta içi pist çalışmaların- da iyi görünen Canan ve Çar- gah arasındaki sıkı mücadele- ye Atılgan ve ağır kilosuna rağ- men Harami de katılabilir. Çok at yazmakta fayda var. 4. AYAK: İdmanlarında çok formda görünmesine rağmen yanşlannda istenileni vereme- yen İzavra, bence bu yarışını başanlı koşacak. 5. AYAK: Yarış hazırlıkları- nı ve formunu beğendiğim Canca ağır kilosuna rağmen başanlı koşacak. Formunu be- ğendiğim Mertergüzeli sert ra- kibi olacak. 6. AYAK: Hafta içi formunu beğendiğim Hilal 12 ve Gülto- run arasındaki sıkı nfücadele bence, birinciyi belirler. Formu- nu muhafaza eden Sipahi sert rakip olup Altulşah sürpriz. TAHMtNLER 1. KOŞU: F: Kentbatur (3), P: Muska (l), S: Oyacan (5). 2. KOŞU: F: Turanbey (2), PP: Esse (3), P: Balkız 2 (1), S: Tolgam (6). 3. KOŞU: F: Leventşah (1), PP: Çekebey (3), P: Jocker Dancer (5), S: Pampilla (2). 4. KOŞU: F: Canan 2 (5), PP: Çargah (6), P: Atılgan (3), S: Harami (1). 5. KOŞU: F: İzavra (2), PP: Nurbey (6), P: Korhanbey, S: Apricot (3). 6. KOŞU: F: Canca (1), PP: Mertergüzeli (8), P: Yağızcan (11), P: Tuluyhan (5) , S: Alte- pe (10). 7. KOŞU: F: Hilal 12 (8), PP: Gültorun (7), P: Sipahi (6), S: Altulşah (2). OTORİTELERİN GÖRÜŞLER] F. Dağlıoğlu E. Turcan H. Türkay M. Durmuş 3-8 3-4 3-2-8-4 2-3 1-3-7 1 1-5 1 4-3-1 8-4-3 1-3-5-6 5-6-3-1 2-3 6-2 2 2 [ 11-5-4 5-7-3 3-5-7 1-8-11 7-8-2 8 7-1-6-2 6-7-8-2 1 2 i-
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear