01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 ARALIK 1990 CUMHURİYET/15 HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN Uevtet Meteoroloji Işlert Genel Mûdürlüğü nden alının bılgtye göre yurdun kuzey ve batısı çok buluttu. Marmara'nın doğusu ıle Karadenız bölgesı yağışlı, yurtfun ıç ve doğu kesımi yer yer stslı, dığer yerier bu- lutlu geçecek Yağışlar yajjmur, Ka- radenizin iç kesımınde karla kan- şık yaûmur ve kâr şeklınde olacak. HAA SICAKLlâ: Ûnemlı btr deği- şikiik olmayacak. RÜZGÂR Göney ve batı yönlerden hafil ara sıra orta kuvvette esecek. Denizierde, Dojju KaraJeniz'de kıbte ve poyraaian 3-5. Ege'de 6 kuvvetınde, saatte 10-21, Ege'de 27 denız mılı hızia esecek. Tâhmini dal- ga yüteeklıgı 05-15, yer yer 2, Ege'de 3 metre dolayında olacak. Van Gölü'nde hava: Parçalı buluttu geçecek. Rûzgâr kuzey yönlerden hafif olarak esecek, göl tıafif çırpmtılı olup görûş uzaldıfiı 10 km dotayında bulunacak Adana B 16" 5°ftyart»kır B Y 12» 8°Edırr» B 10° 1° Erancan B 9° 1° Eraırum S 0° MFEsfcşetor S 8° 0°Gaaantep B 15° 4°ûresjn B 16° 6° Gûmûşhane V Y 6» 0°HaM*ı B B 15° 7°lssarta B Y 12° 4°lsönbul V Y 9° 3°tonır B B 6" -3° Kars S B 4° -5° Kastamonu Y Y 5° O°Kays«ı B Y 12° FKırtdarelt Y Y 12° *>KoiTy» B Y T -2° Kütahya B 13° 6°Maötya 8° -4° Marasa 10° 4°KMaraş 6° -3° Metsın •2° -K° Mujla 8° 1°Muş fl° 1°N*) Balıtesır BHeok Bmgöl Brtıs Boiu Burea Canaktale Çorum Dendı 13° 6°0du *>•*> Ffa 4°-6° Samsun 10» 1°S«rt 12° 8°Sınop 14° 6"Sıvas •2°-lP'Tetarclaj 4° 0°tataon 12° $ 7° -1° Van B 7° -3° Zonguldak B 14° 6° B 14° 2° B 16° 7° B 13° 5° B 4°-6° B 7° 0° Y 13° 6° Y 13° 6° Y 14° 8° B 9°-2° Y 14° 9° B 6°-3° Y 12° 7° Y 14° 7° B 6°-*° B 10° 3° B 6°-4° B 6°-1° Y 13° 8° -*"' bukıllu yaûmurlu ssi /?>«* A-*;ık B-Wu«u Gijüneş» K-Urtı S-as* •%£rr Lenıngrad i^Berlın Parıs L ^ ^ •Vıyana V Moskova Ankara « Tetmz • Sam DUNYADA BUGUN AmsSnömY 7° JVmtian B 20° ASna Baftöal BarC8lon3 Basd Betgrad Bertn Bom Brûted Budapesfc Cenevre Dut» FtMkfurt Gime KtfÜR Kopenhag KHn B 18° A 22° B 18° B 8° B 8° Y 6° Y 8° Y 8° B 7° B 8° B 20° A 23° A 20° Y 8° B 17° K 4° B 21° Y 7° Y 8° B 18° Letııngrad Urndra Madnd Mteno Monlreai MostaM MOnül Oslo Pans Prag Rıyad Rocra Srtyı Şam A Tunus Venadik Vıyana K 0° Y 9° B 12° B 6° B 9° K -2° B 8° Y \F K 2° B 12» B 6° A Z2° B 17* B «• A TP A23» A «" Y 6" fi 10° B B° VfeshngkmY 11* Zûnh B 9» BULMACA SOLDAN SAGA: 1/ Atlas Okyanu- su'nda, Meksika Körfezi'nden başla- yarak Norveç kıyıla- rına değin ulaşan sı- cak su akıntısı. 2/ Organik bileşiklerin bileşimine giren kar- bon ve hidrojen atomları grubu... Tatlı sularda yaşayan yırtıcı bir balık. 3/ Pilotlar ve havaalar için yayımlanan bül- ten... Tarih öncesine dayanan efsane. 4/ Kötü bir durumdan kurtuluş... Han- gi şey. 5/ Gümüşbahğı. 6/ Bağışla- ma... Bir öğrelim kurumu. 7/ Bir çe- şit börulce... Ege Denizi'nde bir Yu- nan adası. 8/ Makam, mevki... Bez tezgâhında ipliği ayarlayan tarak. 9/ Birbirine bağlanmış iki tekneden oluşan deniz taşıtı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Jşlenmemiş, boş bırakılmış tarla... Malezya halkma özgü bir tür öldü- ^^^_ rücü delilik. 2/ Yapısına girdiği sözcüğe "kendi kendine" anla- mı katan yabancı önek... Harman yerindeki tahılın taş ve top- rakla karışık kalıntısı. 3/ "Fena değil" orneğinde olduğu gibi, bilinçli hafıfsemeye dayanan söz sanatı... Futbolda topa yapı- lan sert vuruş. 4/ Keten ve yünden dokunan kumaş... Sodyu- mun sirngesi. 5/ Miras bırakan. 6/ Paramızı simgeleyen harf- ler... Olta ipi. 7/ Sert bir içki... Düzyazı. 8/ Özen... Fasjla. 9/ Yapraklan çay gibi haşlanarak içilen bir Güney Amerika bitki- si... Bir şeyin yapılmasını yasaklama. 60 YÎL ÖNCE Cumhuriyet Talebe için yurt 30 ARALIK 1930 G A Z A N Z A R A C A Z A H I T EKSODOR GAZAMITOR C.H.F. Istanbul teşkilâtını ıslah heyetinin teşebbüsile lstanbul'da büyük bir talebe yurdu tesisine karar verilrniştir. Teşkilât heyeti reisi Afyon meb'usu Ali Bey tstanbuİl'da yaptığı tetkikat neticesinde büyük bir talebe yurdu binasmm ihyası düşünülmüş ise de çok fazla masrafa muhtaç olduğundan bu binadan sarfı nazar olunmuştur. Ali ve Cemil Beyler bu mes'eleyi Gazi Hz.ne de arzetmişlerdir. Reisicumhur Hz. bu mes'ele ile çok alâkadar olmuşlar ve bftıayı bir cfefa da Itcndileri görrneği arzu etmişterdîr. Bu sebeple Reisicumhur Hz. evvelki gün Ali Beyle birlikte eski itfaiye binasını gezmişler ve muvafık bularak derhal işe başlanmasını emretmişlerdir. "^lebe yurdunu C.H.F. inşa edecektir. Bu binanın 29-30 bin lira sarfı ile mUkemmel bir hale konabileceği anlaşılmıştır. Yurt (500) talebeyi alabilecektir. Buraya Darülfünun âli mektepler ve liselere devam eden kimsesiz çocuklarla Anadolu'dan tahsil için Istanbul'a gelecek gençler abnacak ve burada yatıp kalkacak ve yemeklerini yiyeceklerdir. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet İlk basın toplantısı 30 ARALIK 1960 Devlet ve Hükümet Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel, geçirdiği rahatsızlıktan sonra ilk basın toplantısını bugün saat 10.00 da Hariciye Köşkünde yapmıştır. Gazetecilere beşus bir çehre ile "Hoşgeldiniz" diyen Gürsel'in, nekahat devresinde bulunmasına rağmen, enerjisinin yerinde olduğu Cemal Gürsel görüluyordu. Toplantıya, Devlet Başkanının evvelâ kendisine tevdi edilen soruları cevaplandırmasiyle başlanmıştır. Bu sorular ve cevapları şöyledir: — Türkiyede siyasi faaliyete ne zaman müsaade edilecektir? Kurucu Meclis ile birlikte siyasi faaliyetin açildığı hakkmdaki haberlerin gerçek derecesi nedir? Siyasi faaliyet açildığı takdirde, siyasi teşekküllerin büyük toplantılar yapmalarına, propaganda gezilerine çıkmalanna müsaade edilecek midir? Yoksa kademeli bir müsaadeye mi gidilecektir? — Memleketimizde siyasi faaliyete yakmda müsaade edilecektir. Fakat bu, o kadar acele olmıyacaktır. Bu müsaade verilince siyasi faaliyetin bütün icapları içine girecektir. Yerli bir otomobil ve motor sanayii kurmak için bir gazetecinin sorduğu soruyu: "Sanayi Bakanlığımız bir otomobil ve kamyon fabrikası tesisi için teşebbüse geçmiştirî' diye cevaphyan General Gürsel devamla, "Emelimiz Türk tipi bir kamyon ve otomobil yapmaktır. Bu sanayi memlekete büyük faydalar sağlıyacaktır. Almanların eskiden buna benzer bir teklifı olmuş, fakat eski iktidar fazla para koparmak için Almanlan Italyanlar ile karşı karşıya getirmiş ve böylece hiçbir netice alınamamıştır!' Son soru, yeni yıl için Türk milletine bir mesajmız var mı? şeklinde idi. Başkan, bu soruyu şöyle cevaplandırmıştır: "Kim Dergisinde mesajım açıklandı. Açıkladığım, sağlık, saadet ve çahşmak isüyorum. Bütün kinleri unutup kardeşlik içinde yaşamak. Türk milletinden bunlan istiyorum" General Gürsel, bu sorudan sonra da gazetecilerden daha başka soruları olup olmadığını sormuş, fakat basın mensuplan, kendisini rahatsız etmemek için sadece sağlık dileğinde bulunarak toplantı salonundan aynlmışlardır. Basın mensuplannm Başkanı rahatsız etmemek için daha başka soru sormamalarının Cemal GürseFi çok metehassis ettiği ve heyecanlandırdığı, toplantı salonundan aynlanlar tarafından muşahade edilmiştir. GEÇEN YIL BUGUN CumhuriY et Seçme özgürlüğü 30 ARALIK 1989 Bulgaristan Komünist Partisi Merkez Komitesi dun on binlerce Türk ve Pomak'ın gösterileri arasında yaptığı toplantı sonunda, ulkede yaşayan Türklere isimlerini, dillerini ve dinlerini seçme ozgurluğunün verilmesini kabul etti. TAKITSMA Körfez*in Bush, rakibi partinin ağırlığı altında olan Kongre'den açık bir savaş rızası çıkaramıyor; çünkü, Amerikan halkı, tümüyle, savaşı desteklemiyor. Aıtık, Körfez'de oynanan oyunun gizini, yani, amacını ve içeriğini, "Vehbi'nin Ker- rakesi"nin anlaşılması gibi biz gazete oku- yucuları da anladık: I- Bush, Amerika'nın OrUdoğu'daki ya- rarlannı sağlamak için savaş anyor. — Aynı yararlan dolayısıyla, Demir Leydi de savaş aradı. Kendisini izleyen yeni lider- lik de aynı yoldadır. — Birleşmiş Milletler, kendi "Bagımsu birfllkeyeyapılacak bir saldınya karşı, ulus- lararası toplomnn cezalandıncı tepkisini, ey- lemsel olarak göstenne" ilkesi ve ülküsü ne- deniyie, savaşı, hiç de ikinci plana atmıyor; "silahla Nizam-ı Alem'i sağlama" konusu- nu ve misyonunu, hep, önde bir yerlerde tut- mak istiyor: Kimi çekingenliklere karşın... Işte, Körfez'de anlaşılan "kerrake" bun- lardır. II- Ama bu "kerrake"de anlaşılan, bir yer daha var: Bush, rakibi partinin ağırlığı altında olan Kongre'den açık bir savaş nzası çıkaramı- yor; çünkü, Amerikan halkı, tümüyle, sa- vaşı desteklemiyor. Onun için Bush, şu ma- nevralara gidiyor: a) Birleşmiş Milletler'i silahlı devinime sü- rükleyip, kurulacak savaş makinesinin en büyük çarkı olarak Saddam'ı mahvedip, Amerikan yararlarını korumayı gerçek- leştirme... b) O olmazsa ya da ona ek olarak; NA- TO'yu savaşa angaje ederek yine oluşturu- lacak savaş makinesini, Amerikan yararla- nna kullanmak... (Almanya, işte buna araç olmak istemiyor.) c) Türkiye'nin oynadığı "savaş amigolu- ğn"nu teşvik ederek Irak'ı, Türkiye sınırla- nnda kuvvet tutma zorunda bırakmak; özellikle, Türkiye'yi bir ikinci cepheye an- gaje ederek Irak'ın vurucu gücünden önemli bir bölümünü, Amerikan askerlerinin üze- rinden, Türkiye'ye doğru kaydırmak... III- İşte, "Vehbi'nin Kerrakesi"nin, Or- tadoğu'da anlaşılan yerleri bunlardır. Fakat, bir de anlaşılmayan bir yer var: özal'ın, sa- vaş isteyenlerin bile önüne geçerek pala sal- laması... a) İç politikada, iç siyasal ve yönetimsel düzende sarsılmış itibannı, sonunda, bir Amerikan utkusunun serpintilerinin yardı- mı ile yeniden hem de kuvvetlenmiş olarak kazanmayı mı umuyor? b) Bir "Arap liderligi" durumuna yüksel- mekte olan Irak'ı, köy yakınken bertaraf edip Türkiye'nin güneyinde, Türkiye eksc- ni üzerinde ve ağırbgı altında bir yeni or- tam yaratmayı mı umuyor? İşte, "Vehbi'nin Kerrakesi"nin Ortadoğu1 da anlaşılan (ve de anlaşılamayan) yerleri bunlar... IV- Bu "kerrake"nin çözümü, tüm mu- halefete ne yükümlülük getiriyor? Meclis içinde ve dışında, önemli bir mu- halefet kitlemiz var: Yüzde 78 ağırhğında... Bunlar ulusal varlığımızın ve demokra- simizin en büyük dinamikleridir. Bunlar, özal'ın, anayasal açılan kınp ge- çirerek aldığı "savaşcıyaoe Uwn" onaylamı- yorlar. Şimdi, ne yapmalılar acaba? Bunu saptayıp yerine getirme; bir "poll- âka ve yönetim sanatı"dır. Bunu, demok- ratik istenç ve yöntemlerle bulup açıklamak, ve de uygulanmasıru sağlamak partilere dû- şer: örneğin, özal'uı anayasal çerçeve ve içerikleri kınp geçirerek "savaşçıvane" tu- tumunun, "ulusal istenç beklentisinden ve konsensüsünden yoksun" olduğunu hem özal'a hem de cihana, açıkça 'deklare* et- mek gibi... Ne mi çıkar bundan? Bundan; arkasında ulusal güçlerin kon- sensüsünün bulunmadığı bir 'savaşçıyane- lik'in, bir gerçek 'kuvve-i harbiye'den yok- sunluğu gerçeği çıkar. PROF. BAHRİ SAVCI in de Fazlası9 ııa \ aıut Herkes davranışlarmı sorumluluklarma göre düzenlemek zorundadır. Bu nedenle üniversitedeki öğretim biçimi sayın rektör ve idarecilerin sorunudur. Cumhuri\et gazetesinin 21.11.1990 günlu sayısında; Tartışma koşesinde yayımlanmış olan yazımda, 19 Mayıs Üniversitesi'n- deki öğretim görevlilerine, son gunlerde la- iklik konusunda diğer universitelerdeki tep- kilere benzer tepkilerin Samsun'daki üni- versitede olmadığını sormuş ve böyle bir ey- lemi onlardan beklediğimi ifade etmiştim. Bu yazıma karş: sâyın rekfofDn 25.11.90 günlü Cumhurış et gazetesinde bir cevap ya- zısı çıktı. 1. Ben o kısa yazımın hiçbir yerinde, 19 Mayıs Üniversitesi'nde Atatürkçü bir eği- tim yapılmadığından, sayın öğretim görev- lilerinin Atatürk ilke ve devrimlerinin savu- nucusu olmadıklarından, Atatiirk'e saygı göstermediklerinden söz etmedim. Tam ter- sine, istisnasız tüm hocaları "Saygıdeğer, ilerici, demokrat, yurtsever ve Atatürkçü" sıfatlan ile andım. Ve hepsinden Atatürk anıtına, diğer üniversitelerde olduğu gibi çi- çek koymalannı diledim. Aynca Samsun'- un özeî tarihi durumu nedeni ile bu eylem- lerinde gecikip başkalarmın gerilerinde kal- mamaları dileğinde bulundum. 2. Sayın rektör, benim Samsun'dan se- nelerce önce aynldığımı, bu nedenle üniver- sitelerindeki Atatürkçü eğitimden haberdar olmadığımı söylüyor. Önce Samsun'dan aynlmamın üzerinden henüz bir yıl bile geç- mediğini belirteyim. Kaldı ki 19 Mayıs Uni- versitesi'ndeki ya da diğerlerindeki eğitimi takip etmekle ben kendimi yükümlü gör- müyorum. Herkes davranışlannı sorumlu- luklarma göre düzenlemek zorundadır. Bu nedenle üniversitedeki öğretim biçimi sayın rektör ve idarecilerin sorunudur. Ama son söylemde, sade bir yurttaş olarak beni, üni- versitelerimizin Atatürk ilke ve devrimleri- nin yok edilmesi karşısında aldıklan tavır, ortaya koydukları davranış ve eylemler çok ilgilendiriyor. 3. Ondokuz Mayıs (Jniversitesi sayın öğ- retim gorevlilerinin Atatürk'e çiçek götür- meleri dileğinde bulunurken sayın rektör için "Tayinle gebniş olan rektörü bir kenara bırakıyorum" demiştim. Anlaşıhyor ki sa- yın rektör bu sözumden çok alınmış. Bilindiği gibi 12 Eylül'ün ürünü olan YÖK, bütün üniversite rektörlerinin tayi- nini yapan bir anayasa kurumudur. YOK yönetiminin, üniversite riocalannın laiklik adına yapmakta oldukları eylemle- re karşı olduğunu, böyle gösterilerin yapıl- masını istediklerini, basından biliyonız. sa- yın rektör, işte ben bu nedenle sizin Ata- türk anıtına çiçek koymaya gidecek sayın hocalann arasında olamayacağınızı ifade ettim. Ben ne yapayım sayın rektör, statü- nuz böyle... t . Y1LMAZ ÖCÜT tnş. Müh. / tstanbuİ Tüketici lcredisi alırken • ••• •• •• I lyı auşunun! 1990'da bankalar yaklaşık 2 trilyon lira tüketici kredisi dağıttı ve bunun üçte biri beyaz eşya alıcılanna verildi. Tüketicinin bu eğilimi tartışılıyor: Beyaz eşyayı tüketici kredisiyle almak mı daha kârlı, bayilerden taksitle almak mı? • "Hesaplar" çoğunlukla tüketiciye aynı tavsiyede bulunuyor: "Taksitle almak daha avantajlı, krediler pahah." • Bayilerden almak ne zaman hesaplı, tüketici kredjşiyle almak ne zaman hesaplı? Kredinin ideal vadesi kaç ay olmalı? • Bankacılar, peşin paranın yarattığı pazarlık şansına ve "peşinat etkeni"ne dikkat çekiyor. % Üreticiler ve bayiler: "Bankalar parayı pahahya satıyor." İTO'daki "büyükkavga'nın perde arkası Atalay Şahinoğlu'nun İTO Başkanhğı'ndan istifasınm ardında ağır itham ve iddialar var. İddiaya göre, Şahinoğlu'nun İTO üyeliği bile yasal değil, usulsüzlükler var. • ÎTO'nun eski meclis başkanlanndan Nazmi Akın: "Şahinoğlu hukuken başkan olamadı ki, istifa edebilsin." İMKB'de yabancı fon umudu Fiyatlan cazip bularak alıma geçen yabancı fonlar endeksi ne kadar kımıldatacak? Yapı Kredi'ciler süprize dikkat! Uzun süredir beklenen trilyonluk sermaye artışı önümüzdeki gunlerde gerçekleşebilir. .\ PAHORAMA KREDİYE KARŞI TAKSIT ı»»ı tamt pmkuc H—ıl > •<»•<• knm "«nfı Torpil işsizin umudu DİE anketine göre, Türkiye'de yaklaşık üç milyon kişi iş anyor ve bunlann tam yüzde 39'u umudunu "Torpil"e bağlamış durumda. Körfez Krizi Çin'e yaradı Batılı yaünmcüar, Körfez Krızi'nin daralttığı yatınm alanlannı Çin'de genişletiyor. Tienanmen katliamının ardından Çin'e küsen Batı, zor durumda kalınca bu ülkeyi affetti. ANKARA24.ASLİYEHUKUKHÂKİMLİĞİ'NDEN " Dosya No: 1989/665 Davaci TCDD Genel Mudürluğü tarafından davalı Yılmaz Erdur- du aleyhine mahkememize açılan tescil davasında: Davalı adına duruşma gün ve saatinı bıldirır dava dılekçesi tebliğe çıkartılmış ve adresinde bulunulmadığından teblığ iade edilmiş olup zabıtaca yapılan araştırmada da adresi tespit edilemediğınden dava- hnın 7.2.1991 günü saat 10.50"de mahkememizde hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, aksi takdirde yargılamaya yok- luğunda devam edilip huküm verileceği dava dilekçesı yerine kaim olmak uzere ilanen tebliğ olunur. 25.12.1990 Basın: 43453 ANKARA NOTLAR1 MUST4FA EKMEKÇt Üçüncii Mustafa İle Sungurlu... Yurtdışına, incelemeyle birlikte, bilgiyi görgüyü artırma (!) amacıyla gönderilen yargıçları, savcıları; bakanlık müsteşar yardımcılarından Engin Doğu seçmekteydi. Daha doğrusu, sonuç onda bağlanıyordu. Ceza ve Tutukevleri Genel Müdürü Atila Bengü, bir gürv, Engin Dogu'ya gitti. Şöyle dedi: — Filanı da Avrupa'ya gideceklerin içine alacaksınız! Engin Doğu, Genel Müdürün önerdiği ada baktı: — Yok, karşılığmı verdi. Bunun nitelikleri, bizim göndere- ceklerimize uygun değil. Olmaz! Genel Müdür Atila Bengü, üsteledi: — Bu, benim adamım! Gidecek! — Kim oluyorsun sen, bana emrediyorsun? Usulü var, ku- ralı var bu işin... Atila Bengü, o da kükredi, ayaktaydı. — Ben sana gönderirim! (Atila Bengü, Oltan Sungurlu- ya, arkasından "Gümüşhane dayısı" diyen adam; kaç kişi- ye kalp krizi geçirtmiş, kim ola ki, müsteşar yardımcısı Engin Doğu?) Kazın ayağı öyle değildi; Engin Doğu, fırladı ayağa, ceke- tini çıkarmıştı: — Ne göstereceksen, burada göster ulan! Atila Bengü, baktı pabuç pahalı; döndü, gitti. Kendi ken- dine: — Bu adam deli mi ne? diye söyleniyordu. Olayı Adalet Bakalığı'nda, duymayan kalmamış mıydı? • • • Sabahın sekizinde, Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'yla ko- nuşuyordum. Konu, yılbaşında kısıtlı olarak verilmek istenen "açık görüş"tü. Bakanın, bir süre önce, kardeşi ölmüş, ken- disi de sayrıevlerinde yatmıştı, "başsaglığı" diledim, "Geç- miş olsun" dedim, konuya girdim: — Sayın Bakan, gazetelerde yazılıp çiziliyor; "açık görüş"û kısttlamak doğru değil. Yansımalan olacak; kısıtlama olun- ca, belki görüşme hakkı olan da görüşe çıkmayacak! "Be- nim arkadaşım görüşemiyor, ben niye görüşeyim?" diye düşünecek... Ne olur, açık görüş yaptırsanız tümüne? Bu, büyüklük olacak, inanın böyle, bakın. Sizi ne kadar sevdiğt- mi bilirsiniz! — Sağol! Bakın, geçenlerde Nevzat Bey (Helvacı) ile ar- kadaşlan geldiler. onlarla meselenin hukuki taraflannı uzun boylu görüştük; yani, bazı kısıntılar var. Yani, iş benim elim- de değil. Bu cezaların birçoğu hâkim kararıyla verilmiş, an- latabiliyor muyum? — Yani, görüşmeme cezası? — Tabii! Hâkim karanyla verilmiş; Ben, şimdi o zaman, gö- rüşün tamamen serbest olması yolunda, bir genelge yazdım ben; sonra oturduk, inceledik ki, ben hâkimin verdiği karan ortadan kaldırıcı genelge yapıyorum. Anlatabiliyor muyum? Mesele, sıkıntımız oradan doğdu. — Peki, o zaman onu açıklayın. "Yargı karan olduğu için tümüne açık görüş yaptıramıyoruz" deyin. — İşte, onu açıklamak da size düşüyor! — Şunu demek istiyorum, bir yerde insanları ikna etnte olanağı vardır. — Tabii, elbette, yani... Şimdi, orada iki türlü bu, görüşten men cezalan var; bir disiplin kurulları var, ki onların kararla- nnı kaldırma yetkim de yok; bir de hâkim karan var! Biz, ge- çen defa, ben bir yanlıştık yapmışım; "48 saat görüşmeyenler, açlık grevi tutanlar, görüşte serbesttir" diye genelge yayım- ladım. Bu defa, yılbaşı için "Herkes, açlık grevi yapanlar için, işte böyle "Herkes serbesttir" gibi, bir genelge hazırladım. Sonra, hukukçulan çağırdık, dedik ki: "Şunu bir inceleyelim". Dediler ki: "Sizin yetkiniz, ne disiplin kurulu kararlarını kal- dırmaya var, ne şeyi kaldırmaya, siz söyleyin, hâkim kararını kaldırmaya yetkiniz var: "Yani, ifade edebiliyor muyum?" — İzin verirseniz, bir şey söyleyeceğimi şimdi siiyöne- timdesiniz, yönetimin kendine göre, şeysi var. Örneğin, hangi Padişahtı o? Prusya Kralına demiş ki, "Bana üç tane münec- cim yolla!" O da karşılık vermiş: "Müneccim değil de, şunu yap, şunu yap!" diye. Yani, müneccim mi gelecek yani? "Hu- kukçuları topladım" diyorsunuz. O hukukçulan değiştirmek lazım. Mesele burada! (Bakan, kahkahalarla gülüyor... Bu- rada, şunu anlatayım; Prof. Şerafettin Turan söyledi; Prusya Kralı Büyük Frederick'ten "müneccim" yani, yıldızlara baka- rak, geleceği söyleyen kimse, isteyen Osmanlı Padişahı Mus- tafa lll'tür. (1717-1774). İşleri tıkırında giden Prusya'dan üç müneccim isteyen Üçüncü Mustafa'ya, Frederick, şu yanıtı verir. 1- Bilgili danışmanlar tut, 2- Hazineyi dolu tut, 3- Gere- keni zamanında yap! Anladığım, Oltan Sungurlu, danışman- larla değil, müneccimlerte iş görüyor! Müneccimlerinin, Türkiye'nin gerçeklerinden haberleri yok). Evet efendim, o hukukçulan değiştirmek lazım! Mesele burada. — Mustafa Bey, biz onun üzerinde çalışıyoruz. İstikbale matuf çalışıyoruz. Yani, böyle bir durumla karşılaştık. Onun üzerine genelgeyi değiştirmek zorunda kaldık. Ama, çok kr> laylıklar gösterdik, inanın ki yani, arkadaşlar tabii biraz, di- renenler oluyor, biliyorum, görüşmemek için. Ama, işte... — Çıkabilir. Ama bakın. Bir gün telefon ettiniz, dediniz ki, "Çanakkale'de görüştüreceğim". Müjde gibi yazdık! (30 Ağus- tos'taydı). Bir şey çıktı mı? Gelin, bunu yapın. Açık görüşü sağlayın. Benim ne kardeşim var içeride, ne biryakıntm var! Diyeceğim bu. Yeni yılınız kutlu olsun! — Peki, Mustafa Bey, sizin de, yeni yılınız kutlu olsun! (Konuşmamız burada brtti. Sanıyorum, Oltan Sungurlu- nun, son genelgeyle sınirlanan, açık görüşü, genişletme ola- nağı hâlâ vardır. Katı kurallar, işkencelerden geçmiş, çoğu haksız yere içeride yatan insanlara uygulanamaz. Burada, iki şeyi de düzeltmek durumundayım. Bakana, benim içeri- de kardeşim, yakınım olmadığını söyledim. Oysa var; haksız yere, 12 Mart faşizminin 12 Eylül faşizminin kurbanı olarak yatanların tümü dostlarım, kardeşlerım. Onların, bir de tüm okurların yeni yıllannı kutlanm. Onlarla bağım var da, Üçüncü Mustafa ile ad benzerliğinden başka ilişkim yok! Oltan Bey 1 in sözünü ettiği açık görüşü kısıtlayan genelgede, Ceza ve Tutukevleri Genel Müdürü H. Atila Bengü'nün imzası var; Ol- tan Sungurlu'nun da, 19.12.1990 günlü "olur"u; İyi mi?) BOYASIZ, MİKROPSUZ bitki özlü şekerleri Eczanelerde, Marketlerde Tel: 584 16 16 BOĞATDA YILBAŞI Tarabyı, Sırıver, Beykoz, Bebek koylarım (Harem 89) ıle gezelim, yeni yıla doğa ve nostalji ile girelim. Yuzer restaurıntımızıo kuruçeşme'den hareket saatı 21.00 Zengın rnonü, sımrsız içki. Rczervasyon Tel: 145 77 93 - 165 54 61
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear