29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/16 25 ARALIK 1990 ÇİN'DE NOEL— Noel tatili Çinlilerin çok az bir kesimi ta- rafından kutlanır. Noel bayramını bilmeyenlerin sayısı da bir o kadar fazla. Başkent Pekin'in güneyinde bir Çinli dün gece kutlanan bayram için hazırhk yapıyor. Elinde İsa'nın minya- tur heykeli, peygamberlerin dogumunu simgelemeyc çalışıyor. (Fotograf: AFP) THY'den ek sefer tSTANBUL (tÜHA) — Türk Hava Yollan (THY) yeni yıl ne- deniyle artan yolcu trafiğine ce- vap verebilmek amaayla çoğun- luğu Almanya'daki gurbetçüe- re yönelik 59 ek dış sefer düzen- ledi. Yeni yıla anavatanda gir- mek isteyen vatandaşlarımızın geliş ve gidişlerini kolaylaştır- mak amacıyia planlanan bu se- ferler ile yaklaşık 21 bin ek kol- tuk kapasitesi hizmete sokula- cak. Açıklamada, ek seferlerin Al- manya'mn Berlin, Hannover, Düsseldorf, Nürenberg, Köln, Frankfurt ve Münih kentlerin- den Istanbul ve Ankara'ya ol- mak üzere tarifelendirildiği ay- nca, Paris, Zürih, Londra, Ro- ma ve Milano'ya da ek uçuşlar yapılacağı belirtildi. MÜZtK DÜNYASINA tLK ADIM — Sydney Opera Evi'nde kiiçük çocuklar müzik aletleriyle tanıştınldı. Cove Oda Orkestrası üyelerinin müzik aletleri, çocuk yaşjta müzige karşı kulak, görme ve dokunma duyulannı güçlendirmek amacıyia sergikndi. 2.5 yaşındaki Deidre Trehet de kontrbasla tanışıyor. (Fotograf: Reuter) TANGOSEVENLER GECESİ — Tangosevenler Deraegi'nce geleneksel olarak düzeulenen ye- mekli gece dün akşam Ortaköy'deki Alageyik Restauranl'ta yapıldı. Dernek Başkanı Nedim Era- gan, yemekte yaptığı konuşmada, 28 Ocak 1990 günü Pera Palas Oteli'nde yapılacak olan Ok "Tango Balosü"nu ve daha sonra ise AKM'de gerçekleştirilecek Tango Konseri'ni duyurdu. Ala- geyik'teki gecede daha sonra piyanoda Alex Kelect, kemanda Yümaz Akaoğlu, basta Kerim Soysal, akerdeonda ise Engin Ege'den oluşan orkestraya solist olarak eşlik eden NezabatOnanerile Şe- caattin Tanyerli, çeşitli tango parçaları soylediler. (Foloğraf: Muharrem Aydın) HABERLER1N DEVAMI ÖzaTdan Saddaırfa: Görüşmem Akbulut: Boş kararname Özal döneminin SHP'den 4 ihraç (Baştarafı 1. Sayfada) ühakı ve sürekli yagma, imha ve ırza geçme olaylannı sürdünne- si, BM Güveniik Konseyi karar- lannda da açıkça ifade ediidigi gibi kabul edilemez" dedi. Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin de "BM Güveniik Konseyi ka- rarlan paralelinde Irak'ın Ku- veyt'i ilhakını tanımadıgını ve Kuveyt'ten kayıtsız şartsız cekil- mesi gerektigini ve sorunun an- cak yasal Kuveyt hükümetinin ihyası ve Birleşmis MiUeÜer ka- rariannın uygulanması ile çözü- lebilecegini ve buna banşçı yol- laria ulaşılması geregini başın- dan beri vurguladıgını" anım- sattı. Türkiye'nin politikasında değişiklik olmadığım kaydeden özal, demecinde şu ifadelere yer verdi: "Birleşmiş Milletler Güveniik Konseyi, 30 kasım tarihinde BM karariarımn uygulanabilmesi için gerektiğinde 15 ocaktan sonra silahlı müdahalede bulu- nulabilecegi karanna vannıştır. Bu itibarla Irak'ın BM'ıün karar- hlıgını Um manasıyla anlaması gerekir. Aksi takdirde hiç kim- senin arzulamadıgı silahlı bir mttdahale kaçınılmaz hale gel- mektedir. Bu da netice itibany- la yoneticileri ne söylerse söyle- sin, dost Irak halkının böyük çapta aleyhine olacak ve kom- şumuz Irak telafisi çok zor za- rarlara girebilecektir." Körfez krizine banşçı bir çö- züm bulunabilmesinin Irak yö- netiminin BM Güveniik Konseyi kararlarının aynen uygulana- cağı yolunda dünyanın karar- lıhğını anlaması ile mttmkün olacağmı belirten özal, Saddam ile görüşen Türk politikacılan- nı da şöyle eleştirdi: "Baa partitoderierininve eski politikacüann Irak Cumhurbaş- kanı'nı ziyaret ederek kendiâ ile diyalog arayışı içinde olduklan iztenimini venneleri, Irak yöne- timine degişmeyen tntumnna siirdürmesi için cesarel vermek- te ve bir zaaf işareti olarak de- gerlendirildiguıden maalesef sa- vaş ihtimalini arturmaktadır." "Türkiye'nin Irak miUetine karşı besiedigi dostane duygnla- nn her zaman baki kalacagını" bildiren Özal, 8 yıl süren Irak- Iran savaşı sırasında Irak'ın 200 milyar dolan aşan savaş masraf- lannın 100 milyanm Türkiye'- den geçen iki boru hattından sağladığını belirtti ve şöyle dedi: "Savaştan sonra Irak yöneti- miyle daha sıcak Uiskiler bekler- ken bu ülkenin izlediği ve mil- letimizce malum dostane ol- maktan uzak politika bizde düş kınkuğı yaratmıştır." Irak'ın Kuveyt'i işgalinin Fi- listin davasının çözümü ile bir ilgisi olmadığı ve bunun ilhak- tan sonra Irak tarafından bir ge- rekçe olarak gösterilmeye çalı- şıldığımn "berkesin malumu" olduğunu' vurgulayan özal. "Irak'ın bu tutumuyla Filistin davasına ciddi bir darbe indirdigini" söyledi. Özal, de- mecinin son bölümünde şu gö- rüşlere yer verdi: "Bütün BM Güveniik Konse- yi kararlannda da belirtildiği gi- bi banşçı bir çözümün, ancak' Irak'ın bu kararlara uyması ve Kuveyt'ten çekilmesi suretiyle mümkün olabileceği anlaşıl- maktadır. Temennimiz Irak yö- netiminin bu gerçeği bir an ev- vel idrak ederek sorunun banş- çı yollardan çözümüne yardım- cı olmasıdır." öte yandan Cumhurbaşkan- hğı Sözcüsü Kaya Toperi, Sad- dam'ın Özal ile görüşebileceği- ni bildirdiğini anımsatan Cum- huriyet muhabirine, "Sayın Cumhurbaşkanrnın bu yönde bir arzusu bulunmadıgını" bil- dirdi. Dışişleri Bakanı Kurtçebe Alptemoçin, SHP lideri Inönü'- nün Ortadoğu gezisine ilişkin soruları yanıtlarken, bu gezinin Irak'ın Türkiye üzerindeki bek- lentilerini artüncı nitelikte oldu- ğunu söyledi. Alptemoçin, bu konudaki göriişlerini şöyle açık- ladı. "tnönü'nün gezisinin Tttrki- ye'ye ne yararı olmuştur? Hiç- bir yararı olmamıştır. tnönü'- nün gezisi sadece Irak'a cesaret vericidir. Irak'ın Türkiye üze- rindeki beklentikrini artüncı ni- teliktedir." Inönü'den OzaPa: Kraldan çok kralcı (Baftarafi 1. Sayfada) tün dünyaya karşı koyamaz. Bu biraz zaman alır, ama hiçbir ül- kenin kendisini dünyadan soyut- laması mümkün olmadığından, bu çözüme sonunda razı olur. Ama bunu beklemeden savaş açmak Irak'a, ancak bu bir ül- kenin kendi özel çıkan varsa olabilir." Bu noktada özal ile anlaşa- madıklarım belirten tnönü, "BM 'Irak'a savaş açın' demi- yor. 'İsteyen ülkeler her türlü imkânı kullanmak isterse buna izin veririz' diyor" anımsatma- sında bulundu ve değerlendir- mesini şöyle sürdürdü: "Bu demek ki kendi açısından buou yapmak isteyenler, elbet- te özel çıkan olan ülkeler. Türki- ye böyle bir ülke mi? Degil. Pet- rol çıkan ise biz ambargodan en çok zarar gören ülkeyiz. Saym Özal diyor ki, Aksi tak- dirde silahlı müdahale kaçınıl- maz hale gelecektir'. Bu nasd bir söz? Bu herkesi baglayan bir ifa- de. Kim için kaçınılmaz hale gel- mektedir? Bizim için kaçmümaz hale mi geliyor? Yok. Sanki, berkes için kaçınılmaz hale ge- liyor havası veriyor. İşte bu, kraldan fazla kralcı olmak de- mek. Buna hakkı yok." Türkiye'nin ulusal çıkarımn silahlı müdahaleye girmek ol- madığını vurgulayan tnönü, "Bu nereden çıktı? BM karann- da böyle bir şey yok. Herkes için silahlı müdahale kaçınılmaz ha- le gelmiştir diye bir şey yok. iş- te onu öyle yorumlamak başka ülkenin çıkan. Milletimiz bunu görüyor" dedi. tnönü, Irak'ın çekilmesi için barışçı girişimler yapüması ge- reğine işaret ederek, şunları söyledi: "Göriişme yapmayı Sayın Özal yasaklıyor. Sayın Bush gö- riişme için istekte bulundu. Dı- şişleri Bakanı'nı göndereceğini söyledi. Tarihte anlaşılamadı, el- bet bir gün anlaşılacak. O za- man Saym Özal gene göriişmek- le hata mı ettiler diyecek? Bazı ülkelerin görüşmesi mümkün- dür, bazılannki mümkün degil- dir. Dünyada devletler çeşit çe- şittir. Güçlerine göre bazılanna 'O işleri yapın', bazılanna 'Yapmaym' denemez. Böyle şey olmaz. Bütün bunlar Sayın Özal'ın çok yanlış bir dogrultu- da olduğunu gösteriyor. Bu tog- nıltudan bir an evvel çıkmasını bekliyorum. Ama tabii kendisi bîlir. ÇünkU anayasayı dinleme- dikten sonra benim sözümü din- lemesini beklemek de safdillik olur herhalde." tnönü, "Sizi Türkiye'yi zaafa ugratmak, Saddam'a destek çık- makla suçluyor" sorusuna ise "tşte yanlış şeyler. Kendi politi- kası bu kadar yanlış olunca, bu politikaya karşı çıkan herkes dogrusunu yapıyor" karşıbğını verdi. SHP Grup Başkanvekili Onnr İUmbaracıbaşı, özal'ın açıkla- masının SHP grubuna ulaşma- sından hemen sonra bütçe gö- ruşmeleri için çıktığı kürsüden Özal'a yanıt verdi. Kumbaracı- başı, "Özal'ın açıklaması çıka- bilecek bir savaşın suçlusunu bulduğunu gösteriyor. Biz poli- tikayı bu kadar seven bir kişinin Cumhurbaşkanlıgı'na neden git- tigini anlayamıvoruz. Burada kalsaydı, daha rahat konuşacak- tık. Bu bizi ve Türk halkını son derece rahatsız ediyor. Buna mutlaka bir son verilecektir. Sandıkta son verilecektir, bunu mutlaka biliniz" dedi. İnönü, dün öğleye doğru TBMM Genel Kurulu'nda büt- çe görüşmeleri sırasında SHP grubu adına söz aldı ve önceki gün döndüğü Körfez gezisinden izlenimlerini aktardı. SHP lide- ri, hükümetin bütçe konusunda eleştirilere yanıt veremediğini söylerken, zaman zaman ANAP'lılann laf atmalan sonu- cu gerUimli bir orıamcîa konuş- masını sürdürdü. Inönü, ANAP Grup Başkan- vekili Raşit Daldal'ın kendisini eleştiren konuşmasını yanıtlaya- rak, "Ne oldu, Irak'ta rejim mi degişrj? Daha önce Cumhurbaş- kanı, Başbakan görüşüyordu da Saddam şimdi mi diktatör oldu" diye sordu. tnönü, konuyu böyle değer- lendiren ülkelerin olduğunu, ama bu Ülkelerin Birleşmiş Mil- letler'in dışında kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettikleri- ni vurgulayarak, ANAP'lılara, "O ülkeler bunu yapabilirler. Ama biz başka bir devletiz, baş- ka bir devletin çıkarlan doğrul- tusunda rauhalefet liderini suç- lamak çok tehlikeli bir yakla- şımdır" dedi. Böyle suçlamala- rın Osmanlıların son dönemle- rinde görüldüğünü, cumhuriyet- le birlikte kalktığını anlatan SHP lideri, özetle şu noktalar üzerinde durdu: "Hükümet banştan yana ol- duğunu açıkça söylemelidir. Yüksek mevkideki bir kişinin yanlış degerlendinneleri, mace- racı hareketleri >1izünden Türki- ye savaşa süriıkJenmektedir. Ül- kede kimse savaş istemiyor. Ama Özal ve Akbulut da karşı çıkamadıgı için savaşa bulaşıyo- ruz." tnönü, gezisinde Türkiye'nin bugüne dek dış politikada Ata- türkçü görüşlerle hareket et- mekle ne kadar doğru yolda ol- duğunu gördüğünü, SHP'nin de bunu savunduğunu, ancak ko- nuştuğu Arap yetkililerin kendi- sine, "Politikanızı niye degiştir- diniz, şimdi ne oldu?" diye sor- duklarını ifade etti. Bunun üze- rine, "Hangi Arap ülkesi?" di- ye laf atan ANAP'lı milletveki- line tnönü, "Hangi Arap ülkesi diye sormanız, işte yanlış poli- tikayı ortaya koyuyor. Ben Türkiye'nin geleneksel politika- sını anlatıyonım. Ortadogu'da kaygan bir ortamda taraf tut- mak hangi akla hizmettir. şim- di ben soruyonım, bu gelenek- sel politikayı degiştirmekte ne çıkanmız var? Şimdi daha teh- likeli bir kavşaktayız. Hüküme- tin tuttuğu yol başka ülkelerin çıkarları için savaşa sokulmaktır" diye konuştu. BM'nin bütün ülkeleri Irak'a karşı savaşa çağırmadığını, "özel çıkarlan" olan ülkelere "Savaşabilirsiniz" dediğini anla- tan tnönü, özetle şöyle devam etti: "Bizim Irak ile savasmaktan ne çıkanmız var? Bunu hiçbir hükümet Uyesi söylemedi. Sayın Başbakan da söylemedi. Öyley- se Başbakan niye 'Savaş istemi- yoruz, çıkarsa da biz yokuz' de- miyor. Kızmayın bana, ben sizi ve ulusal çıkarlanmızı koruma- ya çalışıyorum. Banşı savunuyo- rum. Niçin Başbakan'a, 'Bizi sa- vaşa sokmayın, karşıyız' demi- yorsunuz? 'Banşı savunuyonız ama savaşa hazırız', bu ne de- mek? Başbakan net bir şekilde bizim savaşta >fr almayacagımı- zı, yerimiz olmadığını söylesin. Paramız azdır, yoktur, bütçemiz şöyVedir böyledir, bunlan çöze- riz. Ama savaşa girersek haya- tını kaybedenler geri dönmez. Hayatını kaybedenler karar ve- remezler. Başbakan ülkemizin bu savaşta yer almayacağını açıkça söylemelidir. Buna çagı- nyorum, niçin soylemiyor?" İnönü, geziden aldığı izlenim- de, ABD'nin Irak ile görüşmesi halinde Körfez krizinin barış içinde çözümünün mümkün ol- duğunu vurgulayarak, "Proto- kol güçlüklerini bir yana bırak- sınlar. iki Dışişleri Bakanı gö- riişme günü bulamıyoriar, seçe- miyoriar diye Ortadoğu kan gö- lüne çevrilemez. Böyle insanlı- gın uzayı fetnetmeye de hakkı yoktur" dedi. Inönü'yü kürsüden inerken bazı ANAP'h milletvekillerinin de alkışladıklan görüldü. Akbulut'un tepkisi tnönü'nün konuşmalanndan sonra gazeteciler, Başbakan Yıl- dınm Akbulut'a görüpıeler hakkında değerlendirmesini sor- dular. Akbulut ile gazeteciler arasında şu konuşma geçtii "— Konuşmaları nasıl buldunuz? AKBULUT — Bilmem... — En ilginci Erdal Bey'in ko- nuşmasıydı galiba... AKBULUT — Ne dedi ki Er- dal Bey? — Irak geasini anlatü, 'Ülke- yi savaştan uzaklaştıralım' diyor. AKBULUT — Erdal Bey ka- fasını savaşa takmış bir kere. Bir türlü uzaklaştıramıyor. Her cümlesinde bir savaş kelimesini kullanıyor. Bütün hareketlerini onun üzerine kurmuş. KALBİNİZI KORUYUNUZ (Baftarafi 1. Sayfada) konular? — Valiler kararname», bazı büyükelçi atamalan gibi... AKBULUT — Hürriyet'te var galiba. Ben sadece manşe- tini okudum. Şeylerini okuma- dım. Bizim bu hükümet kara- nyla, son karanyla ilgili olarak gündeme geldi bu. O nedenle şunu söylüyorum; biz tüm Ba- kanlar Kurulu üyeleri olarak hükümet kararının nelerden ibaret olduğunu o toplantıda konuştuk ve arkadaşlanmız da teker teker imzaladılar. Onun haricinde söylenen sözlerin ger- çekle bir alakâsı yok. Herkes konunun ne olduğunu, ne yapıl- mak istendiğini gayet iyi büiyor. — Diger konularda boş ka- ranıameler hazırlanıyor mu? AKBULUT — Belki o rutin ve acele işlerde olabilir. Kullan- dıklanmız var. — Cumhurbaşkanı boş ka- rarname yönteminin altı yıl uy- gulandığını söyluyor. Hâlâ bu yöntem kullanılıyor mu? AKBULUT — Cumhurbaş- kanı kendi şeysinden (dönemin- den) söz ediyor. Bazı acele işler- de kullanılıyor tabii. — Sizin döneminizde de kul- lanılıyor mu? AKBULUT — Olabiür tabii. — Bu bazı Bakanlara gttven- sizlik anlanuna gelmez mi? AKBULUT — Hayır. Onlar yine de biliyorlar. Bütün arka- daşlara iletiyoruz. — Ama milletvekillermizin bu tavra tepkisi var. Boş karar- name ile işierin halledilmesine karşı oldukiannı söylüyorlar. AKBULUT — O istisnadrr. Rutin ve acele işler içindir. Hep- si tartışılır.'" Baka'nlann görtişti Bakanlar da, bazı kararna- melerin boş olarak Bakanlar Kurulu'nda görüşülmesi olayı- nı doğruladılar. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fahrettin Kurt, "Boş karamameler boş- tnr. Valiler kararnamesi dışın- da boş kararname olmaz" de- di. Kurt, çevik kuvvet çağnlma- sına ilişkin karann da Bakanlar Kurulu'nda genel olarak konu- şulduğunu ama, detaylarına inilmediğini söyledi. Devlet Bakanı tbrahim Özde- mir, Cumhurbaşkam'mn sözle- rinin doğru olduğunu belirterek, "Ben 30 kasım tarihindeki Ba- kanlar Kurulu'nda yoktum ama, yurtdışından dönünce muttali oldum. Orada konuşul- mnş. Zaten bütün aynntılan ile konuşmaya da gerek yok" diye konuştu. Devlet Bakanı Vehbi Dinçer- ler, "Cumhurbaşkanı'nm sözle- rine birşey eklememiz dognı olmaz" demekle yetindi. Kemal Akkaya ise, "Herşeyi aynnülan ile Bakanlar Kurulu'nda göriiş- memiz mümkün degil. Böyle olur zaten" dedi. Turizm Bakanı tlhan Akü- züm, "Böyle olur zaten, başka türlü işyüriimez" diyerek Cum- hurbaşkanı özal'ı doğruladı. Sağlık Bakanı Halil Şıvgın da, 30 kasım tarihli Bakanlar Kuru- lu toplantısına kanlmadıgını ifa- de ederek, "Her konunun nz- manı Bakanlar var. Bence her konuda Bakanlara önceden kı- sa bir brifing verilmeli. Ancak NUSHED: Körfez savaşında en az 200 bin kişi ölür ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Körfez'de çıkacak ola- sı bir savaş durumunda en az 200 bin kişinin öleceği ve 1 mil- yonu sivil 300 bini asker olmak üzere 1 milyon 300 bin kişinin yaralanacağı öne sürüldü. Nükleer Savaşın Önlenmesi için Hekimler Derneği (NÜS- HED) Genel Başkanı Prof. Dr. Leziz Onaran, dün yaptığı yazı- h açıklamada, Körfez krizinin yıkımının çok uzun yıllar süre- ceğini belirterek Körfez'de banş için mücadele çağrısında bulundu. Prof. Dr. Onaran, yazılı açık- lamasında bölgedeki nükleer ve kimyasal silahlara dikkat çeke- rek şöyle dedi: "Körfez'de olası bir savaşın tıbbi sonuçlan, 'Nükleer Sava- şın Önlenraesi İçin Uluslararası Hekimler Birliği" (IPPNW) yö- neticilerince açıklanmıştır. Bu- na göre çıkacak savaşta yansı si- vil olmak üzere yaklaşık 200 bin kişi yaşamını yitirecek; aynca 300 bini aşkın asker ve bir mil- yon dolayında sivil yaralanacak- tır. Yalnızca Bagdat'a düzenle- necek bir saldırı, 100 bin yaralı ve ölüme yol acacaktır. Gerçek dorman bu tahminleri de aşması olasıdır. Çünkü, savaşta kitle kı- nm silahlan kullanılacaktır. Bn arada, patlayan petrol kuyulan- nın ve kimyasal tesislerin uznn dönemli etkileri sonucu, büyflk bir çevresel yıkım ortaya çıka- cak, buna bağlı olarak da has- talık ve ölümler artacaktır. Ya- şamsal ekonomik kayıplar, böl- gesel istikrarsızlık ve yıllarca sü- recek acılar. agır savaş bilanço- sunun uzun dönemli sonuçlan- nı oluşturacaktır." NÜSHED Başkanı yazılı açıklamasmda, Irak'ın 2 bin ton kimyasal silaha, aynca ayda 40 ton hardal gazı ile 4 ton sinir ga- zı yapabilecek kapasiteye sahip olduğunu anımsatarak bölgede- ki silah varlığı konusunda şu anımsatmalarda bulundu: "Bölgede ABD'ye ait nükleer başlık sayısı ise -300'ü ülkemiz- de karada konuşiandınlmak ol- mak üzere- 700'dür. Onümüzde- ki ay, bu sayının 1000'e çıkması beklenmektedir. Aynca, Körfez bölgesüıdeki tngiüz, Fransız ve Sovyet gemilerinde de nükleer silah bulundugu ögrenilmiştir. tsrail ise kimyasal saldınya ug- raması durumunda. buna nük- leer silahla yanıt verecegini açık- larmştır." her konuyu detayı ile tartışmak mümkün degil" yorumunu yaptı. Devlet Bakanı Mehmet Kece- ciler ise, gazetecilerin sorusu üzerine, "Başbakan açıkladı" demekle yetindi. ANAP Teşkilat Başkan Yar- dımcısı Ercan Vuraihan, "Özal söylediyse dognı söylemiştir" dedi. Adalet Komisyonu Başka- nı Alpaslan Pehlivanlı ise, "tm- za atanlar düşünsün" biçimin- de tepki gosterdi. ANAP Genel Başkan adayla- rından Mesut Yılmaz, özal'ın sözleri ile ilgili yorum yapmak istemediğini belirterek, "Akbu- lut'un Başbakanlıgı döneminde benim Dışişleri Bakanlıgım sü- resince böyle birşey olmadı. Boş kararname gelmedi" dedi. Demirel: "Rezalet" DYP Genel Başkanı Süley- man Demirel, "boş kararna- me" olayını "Rezalet" diye ni- teledi. Demirel, olaym açıklana- bilecek bir yanı olmadığını bil- direrek. özal'ın, Bakarlar Ku- rulu'nda görüşülmesi gerekli konular için "Bunlar gizii" de- mesini de şöyle değerlendirdi: "Neyi kimden gizliyorlar? Onun sorumlulugunu alacak. altına inuasını atacak olanlar, o gizledikleri Bakanlar. tmzayı atanlar gerekirse Divan-ı Harbe gidecekler.. Bakın merhum Menderes'i asmakla yetinmedi- ler, merhum Zoriu ve Polat- kan'ı da astılar.. Hiç Bakanına, hükümetine güvenmeyen bir yö- netim olur mu? Rezaletin artık açıklanacak janı bile kalmadı." ANAP genel başkan adayla- rından Hasan Celal Güzel, Cumhurbaşkanı Özal tarafın- dan ülkenin 6 yıldır boş karar- nameler ile yönetildiğinin açık- lanmasını "Çok yazık. Ayıp. Çok üzüldnm" biçiminde de- ğerlendirdi. ANAP iktidannın ilk yıllann- da özal'ın başbakanlık müste- şarlığım yapan Hasan Celal Gü- zel, boş kararname olayının De- mirel döneminde de bazı acil konular için kullanıldığını, an- cak ANAP iktidarı döneminde bu yöntemin yaygınlaştırıldığı- nı söyledi. Güzel, Demirel'in başbakanlıgı döneminde kamu- oyunda spekülasyona yol açabi- lecek gizli tutulması gereken ba- zı konulara ilişkin içeriği başlık- ta ozetlenmiş metinlere bakan- lardan imza alındığını, ancak her konunun Bakanlar Kuru- lu'nda enine boyuna tartışıldı- ğını anlattı. Bu yöntemin daha çok taban fiyatlan ile ilgili Ba- kanlar Kurulu kararlan için kul- lanıldığını belirten Güzel, Özal'- ın başbakanlıgı dönemindeki uygulamayı şöyle anlattı: "Bizim dönemimizde bu iş biraz yaygınlaştınldı. Ama ben müsteşarken özeUikk hassas ba- zı bakanlara imzalarının hangi konulara ilişkin ahndıgını tek tek anlatırdım. Eğer şimdi cum- hurbaşkanının açıklamalan gi- bi kullanılıyorsa çok yazık, ayıp. Üzüldüm." (Baştarafı 1. Sayfada) gütlerine bildirmelerini rica ediyoruz" derken, genel merke- zin de belediye-örgüt ilişkilerini düzenleyen, belediye çahşmala- rırla bazı ilkeler getiren bir ge- nelge yayımlayacağı öğrenildi. Küçükçekmece Belediye Baş- kanı Ertuğrul Tığlay SHP tl Di- siplin Kurulu'nun "geçici ihraç" kararı ve hakkındaki suçlama- larla ilgili olarak "parti içinde- ki bir gnıbun siyasi tavn" dedi. Disiplin kurulunu böyle bir ka- rar almaya "yetkili olmamakla" suçlayan Tığlay, "Hiçbir siyasi partide böyle bir disiplin kuru- lu karan olamaz. Hem suçluyor, hem yargılıyor hem de asıyorsu- nuz. Şu anda Mülkiye müfettiş- leri iddialan zaten inceliyor. Böyle bir durumda lüzumu mu- hakeme isterler. Bizi mahkeme- ye verirler" dedi. Tığlay kendisinden yazılı sa- vunma istendiğini ancak sözlü olarak tl Disiplin Kurulu üyele- rine açıklamalarda bulunduğu- nu da kaydederek gerekirse Mer- kez Disipün Kurulu'na başvura- cağinı söyledi. Tığlay bugün Kü- çükçekmece Belediye Meclisi sa- lonunda bir basın toplantısı dü- zenleyecek. Bu toplantıda Saimaıı (Baftarafi t. Sayfada) onun peygamberi oldıı^una şe- hadet ederim. 2. Şeytan Ayetleri kitabımda- ki hiçbir karakterin Peygamber Muhammed'e hakaret eden, İs- lam'a kara çalan ya da kutsal Kuran-ı Kerim'in gerçekliğini ya da Allah'ın kntsalhgını redde- den hiçbir sözünü kabul etme- digimi ilan ediyorum. 3. Hâlâ bu tür karalama ihti- mali varken Şeytan Ayetleri'nin kitap olarak yayımlanmaması ya da herhangi bir başka dile çevrilmemesini saglamayı üstle- niyorum. 4. Geçmişte oldugu gibi gele- cekte de tslam'ın dünyada da- ha iyi anlaşılması için çalışaca- gım." Salman Rüşdi'nin pişman ol- duğunu bildirmesinden sonra bir açıklama yapan tslami Ko- nularda Ingiliz Uluslar Konse- yi, tran'ın Rüşdi hakkında ver- diği ölüm fermanıru iptal etme- sini istedi. Konsey Genel Direk- törü Dr. Muhammed T.Mehdi, Rüşdi ile birkaç gün içinde gö- rüşeceğini belirtirken, konseyde yaptığı açıklamada Rüşdi'nin kitabından dolayı suçlu olduğu- nu, ancak yeterince bedel öde- diğini ve artık pişmanbk göster- diğine göre tran yönetimi tara- fından affedilmesi gerektigini vurguiadı. Salman Rüşdi ise pişmanlığı- nı bildirmesinden sonra telefon- la gerçekleştirdiği basın toplan- tısında "Bugün kendimi düne göre çok daha güvende hissedi- yorum" dedi. Rüşdi, Humeyni'nin hakkın- da ölüm fetvası vermesinden sonra şubat 1989'dan beri polis koruması altında gizleniyordu. Çevik Kuvvet inceleme heyetigeliyorANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Türkiye'nin Çevik Kuv- vet isteği üzerine Almanya'dan Güneydoğu Anadohı'da incele- me yapmak üzere gönderilecek heyetin yann Ankara'ya gelece- ği öğrenildi. Yaklaşık 10 kişilik Alman heyeti Diyarbakır ve çev- resinde incelemeler yaparak bir rapor haarlayacak. Belçika hü- kümeti de dün, Türkiye'ye 10 ki- şilik askeri bilirkişi heyeti gön- denne karan aldı. Çevik Kuvvet konusunda çekinceleri olan Bonn ve Brüksel hükümetlerinin son kararlannı bilirkişi heyetle- rinin raporlanna göre verecek- leri ve Almanya Başbakanı Hel- mut Kohl'ün, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı telefonla arayarak bu konudaki görüşlerini aktara- cağı bildirüiyor. Belçika heyetinin, Alman bi- lirkişi grubuyla aym bölgelere gitmeyeceği açıklandı. Belçika hükümetinin açıklamasına göre, "Türkiye'nin yardıma gerçekten ihtiyacı olup olmadığı, ihtiyaç halinde kaç uçak ve personel gönderilmesi gerektigi, bu kuv- vetlerin Türkiye'nin hangi böl- gesinde >er alabileceklerini" in- celeyecek olan heyet, dönüşün- de Belçika Parlamentosu'na bir rapor sunacak. AA'nın Brüksel 1 den bildirdiğine göre. Belcika- nın Biersat Hava Üssü'nde ha- len 16 Mirage-5 ve 6 personel Türkiye'ye gitmek üzere bekle- tiliyor. NATO 'Çevik Kuvvet'i hava birliklerine uçak veren üç ülke- den Federal Almanya ve Belçi- ka'nın gösterdikleri çekingen tu- tum sonrası Türkiye'ye gelerek 'lojistik inceleme' yapmaları ka- rarlaştınlan teknik uzmanların programı, Noel tatili nedeniyle iki gün ertelendi. tki ülke heyet- lerinin yann Ankara'ya geldik- ten sonra,önce Dışişleri ve Milli Savunma Bakanhğı yetkilileri ile gerçekleştirecekleri görüşmele- rin ardından Güneydoğu Ana- dolu'ya geçecekleri öğrenildi. Heyetlerin buradaki inceleme ve konaklamalanm kolaylaştır- mak üzere gerekli hazırlıklara başlandı. Birkaç gün süreceği belirtilen inceleme sonrasında, bu heyetler tarafmdan hazırla- nacak raporun 'Çevik Kuvvet' konusundaki karan büyük ölçü- de belirleyeceği ifade ediliyor. Bu arada Federal Alman hü- kümetinin 'Çevik Kuvvet' konu- sundaki değerlendirmelerinde iki unsurun öne çıktığı ögrenil- di. Bu unsurlar özetle şöyle: 1) Türkiye'de 'Çevik Kuvvet' konusunda bir görüşbirliği yok. Hükümetin bu isteği muhalefet partileri ve basın tarafından şid- detle eleştirildi. 2) Çevik Kuvvet isteği Türki- ye'nin NATO nezdinde resmi bir girişimi ile gündeme geldi. Bu durumda 10 ağustos ve 17 ara- hktaki NATO Bakanlar Konse- yi toplantılannda Türkiye'ye ve- rilen destek sözünün sınanması söz konusu. Türk kamuoyunda 'Çevik Kuvvet'e karşı olan bazı kesimlerin bile NATO'dan yapı- lan bu resmi talebin reddedilme- sinin ülke açısından küçük dü- şürücü olacağını vurgulamalan dikkat çekiyor. Akbulut: "Sabredin" Öte yandan Başbakan Yıldı- nm Akbulut Almanya'- nın Çevik Kuvvet gönderilmesi- ne karşı çıkmasını değerlendirir- ken, "Herhalde oturup bir nihai karar verecekler. Onu o zaman degerlendiririz" dedi. NATO- nun Çevik Kuvvet gönderilme- sine ilişkin müspet karar verece- ği kanısında oldukiannı belirtea Akbulut, "Öyle olsa, o zaman 10 agustosta niye kendileri top- landı da Türkiye'ye vaki bir te- cavüzü ittifaka yönelmiş sayanz diye karar verdiler" şeklinde ko- nuştu. Akbulut, gazetecilerin ıs- rarh sorulan üzerine, "Sabredin biraz" demekle yetindi. Türkiye'nin Bağdat'ın isteği üzerine Kızılay aracılığı ile Irak'a yaptığı ilaç yardımında ise her- hangi bir sorun yaşanmadıği bil- dirildi. Bu konuda basında çı- kan "Irak ilaçları geri gönderiyor" iddialannı yalanla- yan Dışişleri Bakanhğı yetküileri Bağdat yönetiminin Kızılay'ın ilaç yardımmı kabul ettiğini ve bu konuda Ankara'ya teşekkür ettiğini açıkladılar. Kızılay yet- kilileri de Irak'a gönderilen iki TIR dolusu ilacm Bağdat'ta Irak Hilali Ahmer merkezine teslim edildiöini doğruladılar. önemli açıklamalar yapacağını belirten Tığlay, konu yetkili ma- kamlara gitmeden daha fazla konuşmak istemediğini bildirdi. İl Başkanı Ercan Karakaş, il yönetim kurulu olarak belediye- lerdeki yanlış uygulamalar, gö- rev suiistimalleri ve rüşvet konu- lanndaki iddialan titizlikle ince- lediklerini, bu gibi iddialann en kısa zamanda açıkhğa kavuştu- rulmasının partiye yarar sağla- yacağım söyledi. Karakaş sözle- rini şöyle sürdürdü: "SHP adına belediyelerde gö- reve gelen hiç kimse bu görevi- ni kendisine ve yakınlanna çıkar saglamak için kullanamaz. Ay- nı şekilde partili olan tüm yerel yönetim sorumlulan parti Uke- lerine, programına ve parti or- ganlannın kararlanna uymakla yükümlüdürler. tl Yönetim Ku- rulu olarak bu hususa da önem veriyonız. Yurttaşlanmızın hu- kuk dışı, kural dışı uygulamala- ra ilişkin kanıta dayanan goz- l lemlerini il ve ilçe örgütlerine bildirmelerini rica ediyoruz," Bu arada SHP tl Yönetim Kurulu'nun öteki belediye baş- kanlanyla ilgili haberleri de iz- ledikleri ve iddialan incelemek üzere komisyonlar oluşturuldu- ğu belirtiliyor. SHP'nin yerel yönetimlerden sorumlu Genel Sekıeter Yardım- cısı Yigit Gülöksüz de "Temel yaklaşımlarının parti üzerine düşen her türlü gölgeyi, şaibeyi silip atmak" olduğunu belirte- rek şunları söyledi: "Bazı tekil olaylar nedeniyle 700'e yakın belediye başkanımız, 15 bine yakın il genel mectisi üyemiz hakkında kuşku yaraü- lıyor. Bunlan kabul edemeyiz, partimizin tüzügünü çalıştınnz. Partimizi şaibeden kurtarmak bizim görevimizdir." Gülöksüz belediyelerle ilgili olarak haarladıklan genelgenin MYK'dan geçtiğine, son PM toplantısında da benimsendiği- ne değinerek genelge hakkında şu bilgileri verdi: "Tamamlanan bütçeler doğ- rultusunda belediyekrin bizmet- lerinde atılım yapmasına yöne- lik bilgiler içeren genelgede be- lediyelerin gayri menknllerinin kullamlmasına ilişkin de ilkeler getiriliyor. Parti örgntüyle bele- diye ilişkilerini düzenleyen ve belirii bir çerçeve getiren bir ge- nelge. Aynca genel merkezin de belediyelere ilişkin görüşlerini aktanyoruz. Bu konudaki beür- sizlikleri gidermeye yönelik bil- giler var." Ertuğrul Tığlay: "Hakkında 7 ayn dosya bulunuyor. Bn dos- yalardaki savlar genelde 'görevi yerine getirmemek' ve 'bu yolla partiye zarar' vermek suçlannı içeriyor. Bu suçlar arasında, 'ka- çak fabrika yapılanna zamanın- da müdahale etmemek', 'yıkım kararlannı uygulamamak', 'Va- kıf kurup bu vakıf aracılığıyla belediyede işi olanlardan yardım toplamak ve bu yardımlan key- fi olarak kullanmak', 'belediye- ye ait büfe ve benzeri yerleri mevzuata aykın olarak yakınla- nna dağnmak', 'sağlığa zararlı gıda yakalandığı halde bu gıda- lan yok etmemek' yer alıyor." Ali Koç: "Hakkında birden fazla dosya bulunuyor. Genel olarak 'yetkiyi kötüye kullan- makia suçlanıyor. Bu suçlar arasında 'yakınlanna arsa temin etmek', 'çeşitli yollarla yakmla- nna çıkar saglamak' yer alıyor." Ahmet Turan: "Hakkında tek dosya bulunuyor. Belediyeye ait bir imar projesine aracı olup karşılığında çıkar temin etmek- le suçlanıyor." Necati Sümer, "Hakkında birden fazla dosya bulunuyor. Asü olarak 'Harbiye'de bir otel inşaatına fazla kat vermek ve karşılığında para almak'la suç- lanıyor. PENCERE(Baştarafı 2. Sayfada) ye artık "kanaf değil, "merkez" mi sayılacak? Ortadoğu'ya dönük Çevik Kuvvet konuşlandırması -ABD'nin Suudi Ara- bistan'daki askeri varlığıyla birlikte- süreklilik mi kazanacak? Türkiye, Batı'nın İslam dünyasına dönük NATD üssüne mi dö- nüşecek? Eski NATO doktrini "komünizm tehlikesi"ne karşıydı ve Or- tadoğu'da tedirginlik yaratmıyordu. Yeni NATO doktrini, Tür- kiye'de Çevik Kuvvet'in konuşlandırılmasıyla işlemeye baş- larsa Arap ülkeleri bizi Haçlı ittifakının islam'a dönük ajanı gibi görmezler mi? Evet, sebeb-i hikmeti kalmamış ve varlık gerekçesi silin- miş NATO'ya yeni görev arayanlar, Kuzey Atlantik Paktı'na, Ortadogu'da emperyalizmin jandarmalığını mı yükleyecekler?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear