29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 KASIM 1990 CUMHURİYET/17' HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN •Jevlet Meteorofoti İşten Genel Mü- dOtiûfiü'nden alınan tnlgsye göre bû- tûn bölgelenmız az buluflu ve açık geçecek. Marmara Be yurdun ıç ke- sımtennde sabah saatteonde yer yer sis görûlecek. HAVA SICAKLIGI Ûnemli bır değişiklik olmayacak RÜZGÂR: güney ve batı /önlerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek DENIZLERİMIZDE Doflu Karadenir kıNe ve keşışleme. Akdenız yiJdız ve poyraz drçjer dentzter kıbte ve lodos- tan 2-4, yer yer 5 kuvveûnde saat- te 4-16 yer yer 21 denız m:lı hızta esecek. DaJga yûkseklığı 03-Û5 yer yer 1-1.5 m dolayında bulunacak. Van Gölû'nde hava az bulırtiu ve açık geçecek. Ruzgar kuzey ve doğudan hafif ara sıra orta kuvvette esecek Göl kûçük dalgalı olacak Görüs uzaMığı 5-10 km. dolayında bulunacak Aiöleya Anaiya Atvm Aydın Balıtesr Bjiec* Bifigûl BıtHs Bolu Bursa Çaakale Çorum Denoıı A 28° 14° Oıyai)alar S 23° 8° a*™ A 21° 8°Eranc«t A 20° 2°Etzurum S 8°-3°Eslo$erw S 19° 4°Gaaantep A 2S° 15° &resun A 25°11°GümûşftaneA A 16° 7»Hakkan A 25° 10° Isparta S 24° 4°lstanl«jt S 21° 7°bmır A 16° 3°kare A 17° 3°Kastamonu S S 19° 2°Kaysen S S 23° 6°Kifk)arelı S A 21° 13° Konya S A 20° O°Kütatıya A A 22° 9°Maıatya A 24° 5°Marasa 21° 10° K.Maraş 14° 0°Mersn 4°-8° MuQla 18° 0°Muş 23°10°NiOcle 18°13°0riu 13° 2° « a 15° 3°Samsun 20° 2°&ırt 19° 13° Sınop 24° 10° Sjvas 6° -4° lekırdaO 15° 1°Trataxı 17° 1°lünceJ 17° 12° Uşak 18° 2°Van 20° 2°Vtızsat 16° 2° ZonfluMak A 23° 8° 1 22° 8° A 25° 15° A 21° 4° A 15° 2° S 19° 4° A 18° 13° A 18° 13° A 18° 13° A 22° 10° A 18° 13° S 14° 0° A 18° 12° A 1«°13° A 15° 1° A 22° 6° A 13° 0° S 17° 3° A 20° 13° *>« bulutkı ^yadmurlu ^ftas* /$* A-açık B-txjlutlu G-oûneşlı K-kariı S-sıs* Yyajmuıiu Ankara « Tebrız /•Sam DÜNYA'DA BUGÛN Amstedam Amman Atına Bajdat Barcöona Basei Bdgrad Beflm Bonn Brûksel Budapcşte Cenevre Cezayır Ddde Duba Frankiiirt Gme Hefcınkı Kafore KopMhag Kûln Uftosa B 10° A 26° A 22° A 28° B 19° Y 8° B 22° B 7° B 10° B 10° Y 13° Y 6° A 23° A 28° A 28° B 8° A 25° A -7° A 26° B 6° B 10° A 25° Lenıngrad Londra Madnd Mılano Montreal Uosteva Mnıh New Yort Osio Pars Prao Rıyad Roma Sofya Sam Tel Amv A -5° B 6° B 12° 11° A 10° B r> s 7° A 11» A -3° B 11° Y 7° A 28° B 21° A 16° A 24» A 29° A 28° B 10° Y 13° A 10° \Astirng1on A 10° Zûnh V 6° Vascva Venedık Vnana BULMACA Her mevsimde •* J. İTKİN Pantesoierını SOLDAN SAĞA: 1/ Halk dilinde pan- cara verilen ad. 2/ Koku... Boyacüıkta ve yaldızcılıİrta astar olarak kullanılan bir tür zamk. 3/ AJçal- ma, bayağılaşma. 4/ Ünlü bir sinema oyuncumuzun soya- dı... Çocuk. 5/ Sa- hip... Çevresi yollar- la belirlenmiş olan arsa... Hollanda'nın plaka işareti. 6/ Alevi-Bektaşi tören- lerine verilen ad... Fazla bön, avanak. 7/ Malezya hal- kma özgü bir tür öldürücu delilik... Trajedi ile komedi arasında yer alan sahne yapıtı. 8/ Etli, yuvarlakça ve şişkin olan sap kısrru yenen lahana çeşidi. 9/ Rorna mitolojisinde avcı- lar tanrıçası... Yiğit. YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Osmarrtılar döneminde Tuna'da kullanılan çektiri türünden yük ge- misi. 2/ Vücutta biriken azotlu mad- de... Halk edebiyatı şiir türlerinden biri. 3/ İçinde tohum ya da krizalit bulunan koruncak... Dinlenmek için çalışmaya ara ver- me. 4/ Amirler... Hayati sıvı. 5/ Kimileri uğur sayar... Türk re- sim sanatında önemli bir grubun ad olarak benimsendiği har- fın okunuşu... Baryumun simgesi. 6/ Angola'nın başkenti. 7/ Pay, hisse... Keman yayı. 8/ Kökü sürgiin kesici olarak kullanı- lan bir bitki. 9/ Kapalı bir yerin ısı ayarlamasını sağlayan aygıt. 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet Gazi Amasya'da 23 KASIM 1930 ' Reisicurahur Hz. Amasya orta mektebini gezmi$, dershanelerde talebeye sualler sormuştur. Gazi Hazretlerinin birinci sınıf talebeden kaldırdığı bir çocuğa irat ettiği suallerle talebenin cevaplarını tashihen verdikleri izahat bilhassa Türk tarihi Ue Anadolu'ya Elcezire ve Mısır'a gelen ilk Türklerin kadim medeniyetleri ve menşeleri hakkında çok canlı bir ders mahiyetinde idi. Reisicumhur Hz. mektebin müzesinde Amasya mezarhklarından getirilmiş eski ve yeni insan kafası ile alâkadar olarak bunlar hakkında mektep müdüründen izahat aldılar. Mektepten sonra Cumhuriyet Halk Fırkasmı teşrif buyurdular. Burada Fırka âzalanru ve halk mümessillerini kabul buyurarak memleket işleri hakkında uzun müddet hasbıhalde ve irşadatta bulundular. Reisicumhur Hz. saat 17 de hususî trenle Samsun'a hareket buyurmuşlardır. Halk tarafından hararetle alkışlandılar. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet BebekTDavası 23 KASIM 1960 Ipar dâvasından sonra sanık Menderes salonda bırakıldı ve Bebek dâvasının diğer sanığı Dr. Fahri Atabey salona alınarak gunun üçüncü dâvasına başlandı. Ilk önce Bozkırdan gelen bir telgraf okundu. Telgrafta bu hâdiseye Mükerrem Sarol'un da kanştığı iddia edilmekte idi. A - Menderes Başkan telgrafın okunmasından sonra "Dâva bitmiştir. Söyliyeceğiniz birşey var mı?" dedi. Her iki sanık da ellerini yanlara açarak söyüyecekleri hiçbir şey bulunmadığını ifade ettiler. Bunun uzerine Başkan salonu bir anda kaphyan gür sesi ile: "Gereği düşünüldü" dedikten sonra Yassıada'da tarihî mahkeme salonunda verilen ilk zımnî beraet karannı aşağıdaki şekilde açıkladı: "1-' Sanık Doktor Atabey hakkında kesilmiş bulunan tevkif müzekkeresinin geri alınmasma ve başka dâvadan sanık bulunmadığı için serbest bırakılması için Bassavcılığa müzekkere kesilmesine, t - ^ H 2- Sanık Adnan Menderes'in bu •^-* ^ H dâva hakkında kesilen tevkif ' . ^ ^ H müzekkeresinin kaldırılmasına ve -^mtt^m dâvanın Anayasa'yı ihlâl dâvası ile Fahri Atabey birleştirilmesine karar verildi." Ipar Davası Öğleden sonra "İpar gemileri" dâvası ile duruşmalara devam edildi. İlk önce Dış İşleri Bakanhğmdan gelen ve Zorlu'nun seyahat günlerini bildiren tezkere okundu. Tezkerenin okunmasından sonra Zorlu söz alarak toplantı günlerinin çoğunda memlekette olmadığının anlaşıldığını söyledi. Zorlu'dan sonra söz alan Ali İpar müdafii Necdet Çobanlı Ipar'ın müdafaasma taallûk eden on dosyada toplanmış vesikaları divana verdi ve bu hususta geniş izahatta bulundu. Necdet Çobanlı'nın konuşmasırun hitâmında tekrar Zorlu söz alarak kasım ve aralık aylarındaki seyahatlerinin Dışişleri Bakanlığından sorulmasını ve dâvaya ışık tutacak Hasan Işık (ile Orhan Kutlu'nun tanık olarak dinlenmesini istedi. GEÇEN YBL BUGÜN Cumhuriyet SHP'de bunahm 23 KASIM 1930 SHP'de 7 milletvekilinin ihıacıyla başlayan çalkantı sürüyor. tstifa konusunu görüşen 10 milletvekilinden Abdullah Baştürk, Cüne>t Canver, Arif Sağ, İlhami Binici ve Mehmet Kahraman'ın bugün partilerinden istifa edeceği bildirildi. Genel Başkan Erdal Inönü'nün partiden ihraç edilen 7 milletvekilinden Ahmet Türk ile dün temas kurduğu, ancak bir sonuç alamadığı öğrenildi. TARTISMA Iyi eğitilmiş, aydın, yurtsever, çağdaş insanların yönetimindeki Türkiye, Şark kafasından kurtulabilir ancak ve boy atması da böyle başlar. Konumuz ister ekonomi, ister politika, ister sanayi, ister turizm olsun, muhakkak bozuk bir plak örneği dönüp dönüp bir noktada taküabiliyor. Bu nokta 700 yıla ya- kındır atılamayan Şark kafasıdır. Şarap ya- pılıyor diye ülkedeki iızüm bağlarını orta- dan kaJdırmaya çalışan Şark kafası... Bu kafa ne eskidi atıldı, ne de değiştirüdi. Tam tersine üretildi, çoğaltıldı ve günümüze bo- yutlu olarak ulaştırıldı. AUtttrk'ün laiklik felsefesi bu kafa ta- rafından ne benimsendi ne de itibar gördü. Devletin yönetim biçimine veya yasalanna giren laiklik felsefesi, yönetimdeki insan- lann eünde değer bulup yönlendirildiğinden bu felsefe de Şark kafasının dar kalıplan içinde eritilip yozlaştırılabildi. Bu yapı birçok alanda yansıdığı gibi son yı1larda turizm alanında da ortaya çıkma- ya başlamıştır. Oysa bu alanın kendine öz- gü bir dokusu vardır ve gelişmekte olan ül- kemizde yeni yeni boy verdiği dikkate ah- narak üzerinde önemle durulması gerekir. Turizmin gelişebilmesi öncelikle sokak- taki insanın bilincinden devlet politikasına uzatılacak çlzgideki eğitime, inanca, zihni- yete bağlıdır. Günümüzde öyle ülkeler var- dır ki denizle, kumla ilişkileri olmadığı hal- de yığınla turisti konuk edebilmektedirler. Türkiye'de bu ne bir devlet politikasıyla saptanmıştır ne de vatandaş bılincıne yer- leştirilmiştir. Bunun belirgin nedeni, düşün- cede, uygulamada, yasamın akışındaki çifte standartlardır. Liberal kesime şirin görün- mek için turizme biraz yaklaşım gösterile- cek, konservatif kesimi gücendirmemek için de çengel atılacak...Hangi siyasal iktidar ortaya çıkıp yiğitçe bağırmış ve bu sektö- rün ülke kalkınmasında etken güçte oldu- ğunu, bu yüzden de ağırlık verilmesi gerek- tiğini söyleyebilmiştir? Tam tersine ömeğin kimi yöneticiler hü- kümetlere şirin görünmek için turistik amaçlı dinsel gösterilere (Antakya'da- Demre'de) zaman zaman izin vermemişler, dolaylı engeller oluşturmuşlardır. Bu dav- ranışlanna da kimse karşı cıkmamış, itiraz etmemiştir. Turizm konusuna hangi hükü- met ciddi yaklaşmış, önem ve ağırlık ver- miştir acaba? Çünkü sorun dönüp dolaşıp çok boyutlu yansımakta, çağdaş, üniversal düşünebilen, aydın, oy kaygısından uzak ve laik kafalann işi olmaktadır. Yabancı düşmaniığı, din tüccarlığı, şo- ven milliyetçilik gibi duygular ashnda Ana- dolu insanına ait değildir. Ülkede yarı ay- dın denilebilecek diplomah, fakat kültür- süz, Batı giysileri içinde, fakat Şark kafası tasıyan kesim vardır. Ne yazık ki bu kesim henüz bulunduğu noktadan aşağıya ineme- miştir. Tepelere de çöreklenebilen bu kla- sik kuşak değişmeden pek bir yol alınacağı da sanılmamaüıdır. Ülkenin dar kalıplar içinden kurtulamamasında laik görünüm- lü, fakat laik olmayan bu çıkarcı kesimin etkinliği büyüktur. Türkiye için ne kadar güzel yönetim sistemleri getirilirse getiril- sin bunu realize edecek unsur insan olaca- ğına göre baz olarak sistemlerden ziyade in- san yönetimleri ele almmahdır. Önce insan... Iyi eğitilmiş, aydın, yurtsever, çağdaş in- sanlann yönetimindeki Türkiye, Şark ka- fasından kurtulabilir ancak ve boy atması da böyle başlar. Yaşamın her alanında, dev- letin her kademesinde öncelikle Şark kafa- sını ve onun çifte standartını atabilmeyi ba- şarmalıyız. Turizm alanı da ülkenin diğer sorunları- nın kapsamında diğer birimlerin içinde yer alan bir dal, bir sektördür. Yükselmesi, yol alması insan unsuruna bağlıdır kuşkusuz. Ancak henüz tam atılamayan Şark kafası- nın egemenliği önlenemediği sürece bu alan- da da yol alınamaz, okyanuslara yelken açı- lamaz. Sektör başsız, tabansız bir biçimde kapanın elinde kalacak ve Mehter Marşı eş- liğinde iki ileri bir geri gidecektir. ABDULLAH TEKİN Antalya Göreve Da vet Ediyorunı Neden Atatürk ilkelerine ve bilime saygı? Çünkü Atatürk ilkeleri bilim ile yoğrulmuştur. Akıl ve bilim böyle davranılmasını zorunlu kılar. Bu cumhuriyetin temeli böyle atılmıştır. Üniversite öğretim üye ve yardımcılan "Atatürk ilkelerine, üniversite ve bilime" kayıtsız şartsız saygı gereğini vurgulamak, laikliğe karşı davranışlan protesto etmek için Anıtkabir'i ziyaret ettiler, saygı duru- şunda bulundular. Bazı yetkililer ise şöyle dedi: "KimJer, hangi amaçla yürüdii, yii- riiyüş izni var mı, bu fiil nereden dog- dn?... Türkiye'yi yeni sıkmtı ve problem- lerte karşı karşıya bırakmak isteyenler var"... öyle ya, işler güzel güzel yürütüJür- ken "Atatürk flkeierine ve bilime saygı" di- ye ortaya çıkmanın ne âlemi var ki... Neden Atatürk ilkelerine ve bilime say- gı? Çünkü Atatürk ilkeleri bilim ile yoğrul- muştur. Akıl ve bilim böyle davranılması- nı zorunlu kılar. Bu cumhuriyetin temeli böyle atılmıştır. Başka türlü davranılması büyük zararlan getirir. Ulusun gelişmesini ve geleceğuıı tehlikeye sokacak zararlan. Bu zararlar gündemde iken bilimle yoğrulmuş insanlardan başka ne beklenebilirdi... Şimdi efendim; sayın bakanlan, millet- vekillerini, yargıçlan, savcılan ve bütün po- litikacılan göreve davet ediyorum. tlk gö- rev, ilk ve kutsal görev, cumhuriyetin ve var oluşumuzun temeli Atatürk ilkelerine bü- tün gücümüzle sahip çıkmak ve korumak- tır. Sizler de devletin temellerini yıkmaya yöneh'k, Atatürk ilkelerine ve bilime karşı eylemlere tepkinizi gösteriniz. Gösteriniz ki hem ulus olarak birlikteliğimizin kıvancı- na varahm ve hem de karşı olanlar çıkmaz yolda olduklarını görsünler. Malumunuz "biriik beraberiik" böyle günlerde belli olur Olur olmaz toplantılara kutlama telgra- fı çeken politikacılara bir sözüm var: "Ne olmuş yani, toplantılan kuüamayacak mı- yız?" diye kenara çıkamazsınız. Sorun "bir toplanü"dan önce, "Atatürk ilkelerine ve cumhuriyete karşı oldugn yargı karaHan ile belgelenmiş birini anmak için dazenlenren toplanü"dır. Şimdi söyleyiniz: Bu cumhu- riyetin kaderinde söz sahibi olmak isteyen bir politikacı olarak böyle bir toplantıya kutlama telgrafı nasıl çekebildiniz?.. Göz- lerimizin içine bakarak size güvenmemizi nasıl isteyebileceksiniz?.. MEHMET BAYHAN Vatandaş KARİKATÜRCÜLER DERNEĞİ GENEL KURULU Karıkatürcüler Derneği'nin 17. Olağan Genel Kurulu 8 Aralık 1990 Cumartesi günü. saat 13.00'te Istanbul Gazeteciler Cemi- yeti Burhan Felek Konferans Salonu'nda toplanacaktır. Çoğurt- luk sağlanamadığı takdirde toplantı, 15 aralık cumartesi günü aym yer ve saarte yapılacaktır. Üyelerımize duyurulur. GÜNDEM: 1- Açılış. 2- Başkanlık Divanı seçimi. 3- Çalışma raporunun okun- ması. 4- Mali raporun okunması 5- Denetleme Kurulu raporunun okunması. 6- Eleştinler. 7- Aklama. 8- Dilek ve öneriler. 9- Seçim- ler. 10- Kapanış. GAYRİ MENKUL AÇIKARTTIRMA İLANI ANTALYA MAHKEME SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN Esas No: 1990/78 Antalya Kışla Mahallesi Arapalanı Mahallesi 1489 ada 9 parsel An- talya 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1989/1434 esas 1990/849 sayılı kararı gereğince satılacaktır. Antalya Kışla Mahallesi Arapalanı Mevkii 1489 ada 9 parsel tapu kaydına göre 448 m! genişliğinde olup üzerinde tek katlı gecekondu taranda yapılnuş ev ile muhtelif yaş ve cinsten ağaçlar vardır. Par- sel iraar parsel] olup bir kısmı okul alanı bir kısmı imar yolu içinde kalmaktadır. Mahalli rayiçlere göre m2 'si 75.000 TL'den muhammen bedeli üzerindeki muhtesatlarla birlikte 43.775.000 TL'dir. l.Satış: 18.12.1990günü saat 15.30- 15.45 arasında Antalya özel tdare binası kat: 6'da açıkarttırma ile yapılacaktır. 1. satışta değeri- nin %75'ini bulmadığı takdirde 28.12.1990 günü aynı yerde ve aynı saatte 2. arttırma yapılacaktır. 2. satışta ise değerinin ^40'ını bul- duğu takdirde en çok arttırana ihale edilecektir. Satışa iştirak eden değerin %20'si oranında teminat yatırması şarttır. Satış peşin para ile olup isteyen alıcıya 20 günu geçmemek uzere mehil verilebilir. tha- leye iştirak eden şartnameyi gormüş ve munderecatını kabul etmiş sayılacaklan. Baskaca bilgi almak isteyenlerin memurluğurauzun 1990/78 esas sayılı dosyasına başvurmaiarı ilan olunur. Basın: 48676 İFLASIN KAPANMASI İLANI ESKİŞEHİR 4. İCRA VE İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1988/3 Iflas Müflis: Eskişehir Akm Nakliyat Ambarı - Bahriye - Sırn - Selami, Akm Tunçtekin ve Faike Yüce. Adresi: Asarcıkh Caddesi, Sanayi Sokak, No: 11 Eskişehir. Yukarıda adı geçen rnüflisler hakkındaki iflasın Eskişehir 3. Asli- ye Hukuk Mahkemesi'nin 22.10.1990 gün ve 1987/469 esas, 1990/1094 karar sayılı ilamı ile kapanmasına karar veribniştir. ttK'nın 166-182. maddesi uyannca ilan olunur. Basın: 48743 ISTANBUL HUKUK FAKÜLTES! DEKANLIĞrNDAN Fakültemiz emekli öğretim üyelerinden Roma Hukuku ve Türk Hukuk Tarihi Profesörü Prof.Dr. ZİYA UMUR vefat etmiştir. Cenazesi 23 Kasım 1990 Cuma günü saat 13.00'te Istanbul Ünversitesi merkez binasında yapılacak törenden ve Teşvikiye Camii'nde lulınacak ikindi namazından sonra Zincirlikuyu MezarlığVna defnedilecektir. Değerli hocarruzı kaybetmenin derin teessürü içinde bulunan fakültemiz, kendisine Tann'dan rahmet, kederli ailesine bassağlığı diler. Değerli hocamız Prof .Dr. ZİYA UMUR'u kaybettik. Hukuk camiasına ve ailesine bassağlığı dileriz. Prof.Dr. BELGİN ERDOCMUŞ, Araş^ör. DİLER TAMER GÜVEN Araş-Gör. HAVVA AYYILDIZ Araş.Gör. CELAL SAVAŞ Araş.Gör. ERTUĞRUL ONUR Araş-Gör. MURAT AKDEIVİZ BAŞSAĞUĞI Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Roma Hukuku Profesörü ve Topkapı Sarayı Müzesi'ni Sevenler Derneği'nin vefakâr üyesi, değerli bilim adamı Prof. Dr. ZİYA UMUR'u kaybetmiş olmanın derin üzüntüsü içerisindeyiz. Merhuma Tanrı'dan rahmetle, ailesinin acısını paylaşır, tum sevenlerine bassağlığı dileriz. TOPKAPI SARAYI MÜZESİ MIDÜRLÜĞÜ VE TOPKAPI SARAYI MlZESrVt SEVENLER DERNEĞİ tstabul yakası Telefon Başmüdürlüğü'nden aldığım seyahat ve kimlik kartlanmı kaybettim. Geçersizdir. SIDDIK ÖZTÜRK Ruhsatımı kaybettim. Hükümsüzdür. KEMAL TEKSÖZ İNGİLİZCE'yi 6 ayda konuşun SİZİ AMERİKALI DOSTLARIMIZLA BULUŞTURALIM Tel: 349 48 57 Ruhsatımı kaybettim. Hükümsüzdür. NURt TÜTÜNCÜ KAMUOYUNA İktidarın cezaevlerine yönelik saldırı politikasını protesto ediyor ve 1 Ağustos gibi gerici yasa ve yönetmeliklerin kaldırılmasını, Eskişehir'in kapatılması, keyfi sürgün ve hak gasplarına son verilmesi talepleriyle 11.11.1990 tarihinde başlattığımız süresiz açlık grevini sürdürüyoruz. Sağmalcılar Cezaevi'ndeki TKP/ML davası tutukluları adına ALİ GÜLMEZ ANKARA...ANKA MUŞERREF HEKIMOGLU Unutulan TutuklularHafta başında Oikmen tepesinde bir evde, bir akşam yemeğinde Adalet Bakanı Oltan Sungurlu ile buluştuk. Başkent gecelerinde yemekler, kokteyller çakışıyor, kimi çağrılar da çok geç, nerdeyse son dakikada ulaşıyor, hep- sine katılamıyorum, ama Adalet Bakanı ile buluşmayı özel- likle istedim. Bakanlığıyla ilgili hayli sorun var ülkemizde. Aydınlanmak gerekiyor. Dikmen'deki eve "Hâkimevi" adını vermişler, savcılar da içerlemiş galiba. Çünkü savcılar da yararlanıyor bu evden. Adı neden Hâkimevi diye soruyor- lar. Aslında ev değil gökdelen, yemek salonu da beş yıl- dız alabilir, ama başladığı gibi sürer mi bilmem? Güzel bir ev, Adalet Bakanlığı ailesi için öngörülen bir kuruluş belli çağrışımlara yol açıyor elbet. Cezaevlerini düşünüyor insan. Tutuklulann yaşam koşullannı, sonu gel- meyen açlık grevlerini, ölenleri, ailelerini. Giderek birbi- rine bağlanıyor konular. Meclis'te bekleyen ölüm dosya- ları, Ceza Yasası'ndaki anti-demokratik maddeler, anaya- sada öngörülen değişiklikler derken soframız kararıyor bir- den. Çünkü Sayın Sungurlu hiçbir soruna ışık tutamıyor, ortadaonu aşan birdurum var. Şu dönemdebir bakanlık koltuğunda oturmak hiç kolay değil doğrusu! Örneğin 141,. 142 ve 163. maddelerin yürürlükten kalkması için kamu- oyunda beklenti var yıllardır. Ama bu beklenti yanıtlanmı- yor. Bırakalım parlamentoyu siyasal partilerde, hatta ANAP'ta görüş birliğine varılamıyor. Pekiyi, ölüm cezala- rı için beklenti yok mu? Meclis'te bekleyen yüzlerce dos- ya ne olacak? O dosyalar nedeniyle yüzlerce kişi her gün, her an ölmüyor mu cezaevlerinde? Böyle bir beklenti bü- yük işkence değil mi? Bir de tersi var. Diyelim, Mecliste bekleyen yüzlerce dosya onaylandı, yüzlerce kişi darağa- cına mı gidecek? Bunu göze almak kolay mı? O kan ve gözyaşı nasıl diner? İlginç bir rastlantı, biz gazeteciler Adalet Bakanı Sayın Sungurlu ile yemek yerken okyanusun ötesinde "Unutu- lan Tutuklular" adlı bir film gösteriliyor. Haberini siz de okudunuz belki. Uluslararası Af Örgütü'nün tutuklulara yardım kampanyası doğrultusunda gösterdiği bir film bu. Türkiye'deki cezaevlerinde yaşanan baskı, dayak ve iş- , kence olaylarına yer veriliyor. Beyazperdenin ünlü yıldızı ı Meryl Streep de kampanyaya katılıyor, tutuklulara yardım ! çağrısı yapıyor TV ekranından. "Sofıe'nin Seçimi" adlı film canlanıyor gözümde. Meryl Streep usta bir oyuncu, rolü- nü güzel canlandırdı, işkenceyi de rol gereği yaşadı o film- de. Tutuklulara yardım kampanyasına katılmasını doğal karşıfıyorum. Böyle bir filmin gösterilmesini de yadırga- mıyorum doğrusu. Gerçekleri saklamak olanağı yok. Ay- . rıca ABD cezaevleri için de ne filmler çevrildi! AT ülkele- ' rindeki cezaevlerini de gördük filmlerde. Birçok ülkenin yaşamında utanç duvarları var! Üstelik o ülkenin insan- ları ortaya koyuyor. "Unutulan Tutuklular" filmi belli tep- kilere yol açabilir, ama bir uyarısı da var galiba. Her şey- den önce Türkiye'ye olumsuz bir bakışı yansıtıyor. Her ! alanda beliren bir bakış bu. Çok iyimser politikacıların da hesaplarmda yanıldığını, güvendikleri dağlara kar yağdı- ğını görüyoruz durmadan. Asıl sorunumuz bu doğrusu. Paris'teki toplantıda yeniden oluşan bir dünyanın mimar- lığında olumiu katkılardan söz ediyoruz, ama nasıl? Ön- ~ ce dünyadaki yerimizi, yöntemimizi bilmemiz, gerçek kim- j liğimizi, ulusal doğrultumuzu bulmamız gerekmiyor mu? Çağdaşlığın neresindeyiz, insan hak ve özgürlüklerinin neresindeyiz bilmemiz gerekmez mi? Başkanlık sistemi- ne giden yolu açmak için anayasa değişikliğinden söz edi- k Aliyor. Ölüm cezasının kaldırılmasından söz edilmiyor! Eği- tim birliğinden söz edilmiyor! Laiklik ilkesinin bunca zor- *> lanmasına, dinci politikanın tehlikeli boyutlara varması- : na karşın ortak bir görüşe, bir uzlaşmaya vanlamıyor. Tüm ' partiler oy hesabı içindel Herkes demokrasiyi savunuyor, !•• ama içtenlikten yoksun bir savunma denebilir, demokra- "• tik gelişmeyi tıkayan yollar açılmıyor bir türlü! Ceza Yasa- '' sı'ndaki faşist maddeler hâlâ yürürlükte. 141 ve 142. mad-'' delerin değişmesi anayasal bır sorun da değil! Dünya de-,' ğişiyor, duvarlar yıkılıyor, bloklar kayboluyor, biz yeni du- ?. varlar örüyoruz nerdeyse! ; Salıncakta İki Kişi oyununu yeniden gördüm, bir sanat olayıyla soluk almak için. Çok sevdiğim bir oyun bu. Yıl- ',.* larca önce Kenter kardeşlerden seyrettim, unutamadım. Bu kez Işık Yenersu ve Can Gürzap oynuyor. Büyük Ti- .. yatro'nun kocaman sahnesinde iki kişilik bir oyunla sıcak \ bir diyalog kurulamıyor doğrusu. New York'taki odaların dekoru hayli sıcak. Oyuna uymayan ağaç kapılar ve pen- " cereler. Aslında demirden olması gerekir. Tahta hiç kulla- • nılmıyor New York yapılarında. New York'un kalabalığı için- : de yalnızlığı demir dekor daha iyi yansıtır, ayrıntı değil bu, " oyunun özüyle ilgili bir yanlışlık, göze fena batıyor! Bir ay- ," rıntı daha var; eski ve yeni oyun arasında gerileyen orta-'; mı yansıtıyor galiba. New York'un kalabalığjnda büyük kentin yalnızlığını yaşayan bir kadın ve bir erkek bir dost- t luk kuruyor, aşka benzer bir şeyler yaşıyorlar. Birbirlerine sarılıyor, yalnızlığı aşmak istiyoriar. Bir de sevişme sah- i nesi var. Belki de yirmi yıl önce Yıldız Kenter soyunarak •, giriyor yatağa, Işık Yenersu elbiseleriyle! Kadavralara don giydirmek isteyen ortamda çok doğal bir sahne bu... Ya- J salar da değişebilir, ama insanlar nasıl değişecek? Bu ge- ' riye dönüşü kaç kuşak yaşayacak kimbilir? Oyun boyunca kimi seyirciler de salıncaktaydı bence. " Giderek bastıran bir yalnızlığı yaşadık. ISMAIL BILEN H B H H H I 1 8 E k i m 1 902de Rıze'de ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ t d o ğ d u . Ulusal Kurtuluş l~> """""i^^» Savaşı sırasında, daha 18 k *r »yaşında iken, Emperya- n \ i M l ^ â l i z n n Pa d l Sa h v e hilafet î \ ^ **5j^Byanlısı Anzavur orduları- •V ^ S i f c J B n a k a r 5' Ceyve boğazında bir çarpışma sırasında yaralandı. 1922 yılı Mart ayında Istanbul Haliç örgütün- de TKP'ye girdı. Barış, Ulusal Bağımsızlık, De- mokrası ve Sosyalizm için TKP'nin savaşı, onun savaş yoludur. Her zaman Marksizm-Leninızm, ülkü ve ilke- lerine Proletarya Enternasyonalizmine bağ- lı kaldı. Ölümünün 7. yılında onurlu mücade- lesıni saygıyla anıyoruz. zonguldaklı ilerici Yurtseverler Alı An. Alı Hızır Ar Abdullah Mutlu, Ahmet Zemçı Erel. Ahmet Özturk. Cemai Kenanoğlu. Durmuş Can. Erol Çatma, Havrettın Karral, Huseyın Taşkıran. Murar Aksov, Mefımet Bevazyuz Rıfat Yılmaz. ismaıl Kal, Ufuk Erdoğan. Yaşar Mutlu. Yuksel Sucu. Ta- hır Erçatan. Selami Akın Mehmet Cakıroğlu. Yılmaz Özvurt, Mak- süt Kamıtoğlu __ ACI KAYBIMIZ ^ Odamız üyesi Harita ve Kadastro ft Mühendisi 1 AYDEV ONÂTı f (1937-1990) kaybettik. Tüm arkadaslanmıza ve ailesine ^ . bassağlığı dileriz. ^ » HARİTA VE KADASTRO MÜHENDtSLERİ ODASI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear