25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 KASIM 1990 EKONOMI CUMHURİYET/13 AİTIM BÛMÛŞ Cumhunyet fleşat 24 y 22 ayar b t a k 900 ayar gümüş Vakrtbaı* Altını ZirattMtını H*Ntn M.te*» 1 Ons $ Alış 229 000 270 000 34 600 31.000 423 187.000 191000 187.000 Saflş 233.000 280 000 34 700 34 1% 450 192.000 196.000 191.000 380 80 TL Interturto Ort Fara (%) 59 86 SERBEST PİYASADA DÖVİZ «ODotoi Bm Akn» Ma/ta bvıçre Frangı Hofanda Fkmnı ingiliz Sterfni Fransc Frangı 100 itatyan LıreO S A R f c Avusturya Şilini Aiış 2820 1910 22S5 1685 5540 562 251 740 Dfaz Int (J) = IşJem yok Saöş 2825 1915 2260 1692 5590 567 255 745 273 Eskişehir'de ekmek boykotu • ESKtŞEHİR (AA) — Eskişehir Bakkallar ve Bayiler Derneği, bakkaliarda ekmek satmama kararı aldı. Dernek Başkanı Ilhan Erol, isteyen bakkalın istediği fınndan ekmek alamadığını ileri sürdü. tç Anadolu Fırın lşverenleri Sendikası Başkanı Hüseyin Sezgin ise fırınaların tekelleş'mesinin söz konusu olmadığını, alınan boykot kararının, ekmekte bakkallara ödenen kâr payindan kaynaklandığını savundu. Sezgin, bakkallara halen ekmek fiyatının yüzde 10'u olan 60 liranın ödendiğini belirterek bakkallann 120 lira istediklerini kaydetti. Faiz sinyali • ANKARA (AA) — Merkez Bankası, bankalara yönelik iskonto penceresinde uyguladığı faiz oranını 2 puan yükselterek bankacılık sistemine . "sinyal" verdi. Banka meclisinin dün yapılan toplantısında reeskont faiz oranının yüzde 43'ten yüzde 45'e yükseltilmesi kararlaştırıldı. Merkez Bankası'nın iskonto penceresinde uyguladığı faiz oranmda yaptığı ayarlamalar bankacılık sistemine "sinyal" olarak değerlendiriliyor. Dıracata destek • ANKARA (AA) — Hazine, özellikle "küçük imalatçı ihracatçılan ayağa kaldırma" projesi adı altında bir paket program hazırladı. Yıllık ihracatı 5 milyon doları aşan imalatçı ihracatçıya yönelik uygun faizli rotatif kredisi hakkındaki çalışmalar tamamlamrken yine küçük ihracatçının yeni pazarlara girmesini kolaylaştırmak için tanıtım desteği sağlanacak. Bu amaçla, iş gözüeri düzenlenecek, fuarlara kişisel katılım desteklenecek ve masraflann bir kısmı Hazinece karşılanacak. * Ithalcam • RİZE (AA) — Rize'de özel sektör Sarp sınır kapısından sınır ticareti kapsamında bu yıl içinde 150 bin metrekare cam ithal etti. Rize Ithalat ve Ihracat Pazarlama A.Ş.'nin (RİPAŞ) öncülüğünde Rize'de kurulu bir fırma tarafından ithal edilen camın metrekaresi 12 bin liradan iç piyasada satılıyor. KISA KISA • TEKSTtL MARKET yann açıhyor. Le-Lac kıyafetleriyle Bobo Momo çocuk giysilerinin satılacağı mağaza, Laleli'deki Ramada Oteli'nin alt sokağında, 5 katlı bir binada hizmet verecek. • TÖBANK, 1 ay vadeli tasarruf mevduatına yüzde 38, 3 ay vadeliye yüzde 50, 6 ay vadeliye yüzde 53, 1 yıl vadeliye ise yüzde 59 faiz veriyor. • HALK SİGORTA, 27 ekimde yanan Topkapı Ülker Fabrikalan'na kendi payına düşen 4 milyar liralık hasar ödemesinde bulundu. • PFA SİGOFtTA, 27 ekimde yanan Topkapı Ülker Fabrikalan için 1 milyar 686 milyon lira hasar odemesi yaptı. • AKBANK, fon yönetim merkezini yeniledi. Bankanın uiuslararası para piyasalanndaki mevcut son sistemlerden yararlanarak yeni hizmete soktuğu "dealing odasım"nda 16 dealer çalışıyor. • PARSAN, Makine Parçaları Sanayi, Renault/ Fransa ile yaptığı 1 milyon dolarlık sipariş anlaşmasıyla fırmaya 3 tip arka aks satışına başladı. Renault ile yapılan ticarı anlaşmanın zaman içinde 3.5 milyon dolara çıkması beklenıyor. Hazine, ithalatın tekstilsanayiine zarar verecekboyutta olmadığı görüşünde: Her ucuzluk damping değîl Uzakdoğu ülkelerinden gelen ucuz tekstil ürünleri için damping soruşturması açmamakîa suçlanan HDTM İthalat Genel Müdürlüğü yetkilileri, henüz bu ithaJatın önemsenecek boyutta olmadığını öne sürdüler. MEHMET YAPICI ADANA — Pakistan ve Hin- distan başta olmak üzere çeşitli Uzakdoğu ülkelerinden gelen ucuz tekstil ürünleri için iceriden yapılan şikâyetleri değerlendirip "damping soruşturması açma- mak"la suçlanan Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı (HDTM) tthalat Genel Müdürlüğü üst düzey yöneticileri, söz konusu ithalatın henüz yerli tekstil sa- nayiini zarara uğratacak boyu- ta gelmediğinj savundular. İtha- lat Genel Müdürü Erdal Onur- sal, sanayiciden ulaşan şikâyet- leri ele aldıklanru bildirerek "tt- halat rakamlan büyıidüğü tak- dirde hemen sonışturma açıla- caktır. Ancak her ucuz olan mala da dampinglidir demek mttmkiin degildir" diye konuştu. Son aylarda hızlanarak artan ucuz pamuk ipliği, hambez, mensucat ve kumaş ithalinin ya- rattığı ağır baskı sonucu güç du- rumda kaJdığını savunan tekstil sanayicisinin adeta boy hedefi haline gelen HDTM İthalat Ge- nel Müdürlüğü'nün üst kadro- sunu oluşturan Genel Müdür Erdal Onursal, Genel Müdür Yardımcısı Ömer Demiriz ve İt- halat Daire Başkanı Abdallah Köten, Cumhuriyet'in konuya ilişkin sorularını yanıtladılar. Erdal Onursal, ömer Demiriz ve Abdullah Köten'e yönelttiği- miz sonılar ile yanıtlan söyle: — Ülkemize hızh bir mal akı- şı var. Bazı mallann sübvansi- yonlu ve damping fıyatla girdi- gi öne süriilüyor ve bu mallar için "damping soruşturması açüması istemiyie size başvuru- lar yapıbyor. Ancak şikâyetlerin zamanında işkme konulmadıgı, dolayıayla "anti-damping yasa- sı'nın ağır işledigi savunularak size yoğuB eleştiriier geiiyor. 91 'EDOĞRUOTOMOBİL KAVGASI ONURSAL — Uiuslararası düzeyde yürüyen bir yasa oldu- ğundan müracaatların sonuç- landırılması için uzun sayılabi- lecek belli sürc gerekiyor. KÖTEN — Bugüne kadar bi- ze 29 şikâyet başvurusu oldu. Bunlardan 14'ü reddedildi, 15 talep de uygun bulunarak deği- şik ülke menşeli mallar hakkın- da damping soruşturması açıl- dı. Soruşturma açılan talepler- den 6'sı sonuçlandınldı ve bir- çok ülkeye değişik oranlarda ge- çici önlem kondu. Sentetik de- vamsız liflerde Romanya, Güney Kore, Taiwan; elektrotlarda Ro- manya, Macaristan, Çin Halk Cumhuriyeti; baskı ve yazı kâ- ğıtlannda Finlandiya, Yugoslav- ya; torna aynalarmda Polonya ve Çekoslovakya'ya yüzde 5 ila "ithalat, bizi yenemez' Tofaş-Oto Genel Müdürü Uğurman Yelkencioğlu: 1991'de pazarı ithalata bırakmaya niyetimiz yok. Kapasitemizi 200 bin otoya çıkartacağız. Tempra sayesinde Japon otolarıyla, Serçe ile de Doğu Avrupa otolarıyla rekabete gireceğiz. Mısır'daki yatırım için de görüşmelerimiz sürüyor. ESİN SUNGUR İthal otolar karşısında bu yıl gafil avlanan yerli üreticiler, 1991'de pazarı ithalata bırakma- maya kararlı. "Havlu atmaya ni- yetimiz yok" diyen Tofaş Oto Genel Müdürü Ugunnan Yel- kencioğln, Japon otomobiUeri- ne karşı Tempra, Doğu Avrupa otomobillerine karşı ise Serçe modeliyle mücadele edecekleri- ni söyledi. ithal otolara savaş açan Tofaş, halen 100 bin olan kapasitesini 200 bine yükselte- rek ve ihracat yoluyla dışanya acılarak atağını sürdürecek. Otomobil sektöründe hiç kimsenin 1990 yıhndaki talep patlamasını tahmin edemediği- ni belirten Yelkencioğlu, talep- teki artışa bağlı olarak fırlayan ithalatın, kısa dönemde yerli üreticiler üzerinde ithalata baş- lamalan dışında hiçbir etkisinin olmadığını savundu. "Ancak 1991 yıh defişik olacak" diyen Yelkencioğlu, "tesadiifen" üre- tim programına alınan Tempra sayesinde Japon otomobilleriy- le Serçe üretimini yüzde 129 art- tırarak da Doğu Avrupa otomo- billeriylerekabetegirişecekleri- ni söyledi. Yelkencioğlu'nun ver- diği bilgiye göre Tofaş, Serçe'den zarar ettiği halde üretimini art- tırma kararı aldı. Tempra'mn üretim kararının alınmasında Japon otomobillerinin ithalatın- daki artışın etkisi olmadığmı an- latan Yelkencioğlu, Fiat'la var- dıkları anlaşma gereğince yeni modelin üretilmesine 3 yıl önce karar verdiklerini vurguladı. "tt- halat artışı sadece bizim de it- halata başlamamıza neden oldu" diyen Uğurman Yelkenci- oğlu, bu yıl Tipo ve Fiat 126 BİS ile sınırlı kalan ithalatta gelecek yıl ürün çeşitlemesine gidecek- lerini bildirdi. Halen 100 bin üretme kapa- sitesine sahip tek tesisin Tofaş olduğunu hatırlatan Tofaş Oto Genel Müdürü Yelkencioğlu, daha önce 150 bin olarak dek- lare edilen kapasite artış hede- fınin önümüzdeki hafta yapıla- cak yönetim kurulu toplanüsın- da 200 bin adet olarak revize edileceğini açıkladı. "Türkiyei nin otomobil sektörttniin gele- cegi özellilde yerli üretkiler için olumlu" diyen Uğurman Yel- kencioğlu, Tofaş'ın motor fab- rikası yatuTinımn tamamlanma- sından sonra îtalya'ya Tempra ihracatına başlayacaklarını bil- dirdi. Ihracatın büyük adetlerde planlandığını anlatan Tofaş Oto Genel Müdürü, şirketin dışa açılma hamlesinin ihracat dışın- da yurtdışı yatırımlarla devam edeceğini vurguladı. Yelkencioğ- lu'nun verdiği bilgiye göre Tofaş, yabancı ortağı Fiat'la birlikte Mısır'da otomobil fabrikası ku- rulması için görüşmeleri sürdü- rüyor. Mısır tarafından olumlu karşılanan projenin Körfez kri- zi nedeniyle bugünlerde yavaş- ladığını anlatan Yelkencioğlu, yatınm gerçekleştiğinde Mısır'- da Fiat-131'lerin üretimine geçe- ceklerini bildirdi. Yerli otomobil fiyatlannın zam politikasında hükümete enflasyonu düşurmek için des- tek verdiklerini kaydeden Tofaş Oto Genel Müdürü Uğurman Yelkencioğlu, 1990 yılında yapı- lan 3 zammın otomobil fiyatla- nnda yüzde 41 oranında artış yarattığma işaret etti. Yelkenci- oğlu, enflasyon oranının altın- da zam yapma politikasına 1991'de de devam edeceklerini söyledi. Tofaş, 1991 yılında üre- timini 88 binden 100 bine çıka- racak. TKB'nin hisse satışı kesatANKARA (ANKA) — 600 mılyarlık hisse senedi satmak üzere bu hafta başı halka açılan TKB, şimdüik başanlı olamadı. Türkiye Kalkınma Bankası (TKB) Genel Müdürü Ismail Emen hisse senetleri satışlannın çok iyi gitmediğini belirterek sa- tış süresinin bir hafta uzatıldı- ğını açıkladı. TKB Genel Müdürü tsmail Emen işletme bilim uzmanları tarafından düzenlenen "Çagdaş İşktmecilik Sempozyumu" son- rasında gazetecilerin sorulannı yamtlarken "Hisse senedi satış- lan çok iyi degil ama fena da de- ğil. Bu bir düğrneye basma ola- yı zaten" dedi. ÖzeUikle yurtdı- şından gelen talep sonucu yann bitecek olan satış süresinin bir hafta daha uzatıldığını açıkla- yan Emen, şu andaki satışlara ilişkin bir rakam verrnedi. Emen, satışlann ikinci hafta so- nunda 100 milyan bulabileceği tahmininde bulundu. TKB, yaklaşık 600 milyar liralık sene- di satışa çıkarmıştı. Emen şöyle konuştu: "Çok iyi değil ama fena da sayümaz. Siireyi uzaürken istek- ler doğrultusunda satış rakam- larının daha da yiikseleceğini umuyoruz. Ancak burada şunu ifade etmeliyim, burada önem- li olan ne kadar satıldıgı değil böyle bir olaya başlanmasıdır. Satış süresi sonunda hisseler borsaya kote edilecek. Bu aşa- madan sonra TKB olarak istek durumunda borsada satış de- vam edecektir." TKB Genel Müdürü Ismail Emen sempozyumda yaptığı "Çağdaş Bankacılık" konulu konuşmasında ise Türkiye'deki bankacılığın gelişimini anlattı. Emen Dünya Bankası'nın fi- nansmamyla TKB'nin yeniden yapılanacağını açıkladı. Dünya Bankası'nın, kalkınma bankala- rımn yeni bir yapılanma kazan- masını istediğini kaydeden Emen, TKB'nin bu yapılanma- yı tamamlamasından sonra Dünya Bankası'yla çalışmaya başlayabileceğini ifade etti. Emen'in açıklamasına göre Morgan Grenfell Ltd. tarafın- dan yürütülen yeniden yapılan- ma çahşması 400 bin dolara ma- lolacak. bu çalışma 4-5 ay için- de tamamlanacak. CamelHolding'in Yönetim Kurulu Başkanı Güvenç: 6 Artık otel yatınmı yok' CEM HAMULOĞLU Girdiği otel yatınmı nedeniy- le çeşitli bankalardan aldığı 100 milyar TL dolayındaki krediyi geri ödeyemeyen Camel Hol- ding'in Yönetim Kurulu Başka- nı Ergun Güvenç, yaşadıklan krizden "ders aldıklannı" vur- gulayarak "Arük otel yatınmı gi- bi bir yatıruna yeniden girmeyi kesinlikle düşünmüyoruz" diyor. Bankalara olan borcu nede- niyle kurtuluşu "kttçiilmekte" bulan Camel, bu çözüm doğrul- tusunda, 50 milyar lira tutarın- daki borcuna karşılık Salima- Beldibi Tatil Köyü'ndeki hisse- lerini Vakıflar Bankası'na dev- rederek biraz olsun "rahatladı." Artık etkinliklerini Camel Tur ve Camel Oto olarak sürdüre- ceklerini söyleyen Ergun Gü- venç, Camel'in 10 bankaya da- ha yaklaşık 50 milyar TL borcu olduğunu açıklıyor. "Kurtanlma kelimesini ben her açıdan doğ- ru bir ifade olarak bulmuyorum" diyen Güvenç şunları söylüyor: "Kimse bizi kurtarmadı. Biz de kimseye 'kurtarın' demedik. Vakıflar Bankası bizim orta ve uzun vadeli kredilerimizi yii- kiimlenerek paylarımızı almış oldu. Bu bizim için bir kurtar- Camel'in Yönetim Kurulu Başkanı Güvenç, darboğaza girme nedeni olarak otel yatırımını ve ekonomideki dalgalanmaları gösteriyor. Güvenç, "Otel yatınmına artık girmeyiz. Ama yeniden güçlenince diğer tamamlayıcı hizmetlere girebiliriz" diyor. Türkiye"ye 20 milyon doların üzerinde döviz girdisi sağlayarak birinciliğini koruduğunu belir- ten Güvenç, Camel Oto'nun da şirketteki krize karşın süresi so- na eren Budget lisansını 5 yıllık bir zaman dilimi için yenilediği- ni söylüyor. "Sağlığınıza kavuş- tuktan sonra yeniden büyiıme- yi diişiinüyor musunuz" sorusu- nu Güvenç şöyle yanıtlıyor: "Artık otel yatınmı gibi bir yatırıma >eniden girmeyi kesin- İikle diişünmü\onız. Ama hiz- met sektöründeki tamamlayıcı konulara, kendimizi kâfi derece- de güçlii hissettigimiz zaman ye- niden gireriz." ma operasyonu degil. Tamamen ticari bir olay. Ajrıca ben bu aüşverişten bizim zarariı çıktığı- mıza eminim." Güvenç, aralannda Emlak Bankası'nın da bulunduğu 10 bankaya olan 50 milyar tutarın- daki borçlarının ödeme planı üzerine görüşmelerin surdüğünü belirterek "Camel bu darboga- za nasıl girdi" sorusunu şöyle yanıtlıyor: "Bizim darboğaza girmemi- zin nedeni, Türkiye'de bir otel yatınmına girişmemizdir. Çün- kü Türkiye'de yatırım yapmak belli şartlar altında yanlıstır. Maalesef çok acı bir şey bu. Otel yatınmı agır bir yatınm. Gerekli ortam ve şartlar sağlanmak kay- dıyla böyle bir yatınma girilme- li. Bunlar da yalnızca bizim ha- talanmızdan kaynaklanan şey- ler değil. Uygun kredilerin oluş- ması, istikrarlı politikaların uy- gulanması, sureklilik gerekmek- tedir. Çiinkii bizim gibi hizmet ağırlıklı kuruhışlar, yatınm yap- tıklan zaman belli dalgalanma- lara dayanamazlar. Anormallik bizde mi yoksa dalgalanmalar- da mı? Bence bu dalgalanmalar- da." Camel Tur'un 1990'ın ilk 9 ayında getirdiği turistlerle Camel'in 20 yıllık geçmişiyle hem Türkiye için hem de sektör B o r ç l a r bazında önemli bir deneyime sa- hip olduğunu söyleyen Güvenç, "Zaman içerisinde oluştunılan ilişkiler, insan gücii, egitilmiş personel gücii, teşkilat, pazar payı ve tanınmışlık derecesi alt alta konulup toplandıgında önemli bir aktif oluşturuyor. yüzde 100 arasında değişen te- minat oranlan uygulandı. Bu geçici önlemler yakında kesin önleme dönüşecektir. — Tekstifcileı, özeüikJe Pakis- tan ve Hindistan'dan gelen, pa- muk fiyatına pamuk ipliği, ip- lik fiyatına hambez ve mensu- cattan yakıuyorlar. ONURSAL — Soruşturma acılmasına dönük şikâyetler al- dık. Şu anda inceleme aşama- sında. Elimizde birtakım veriler var. İthalat rakamlanm tespit et- tik, ona bakıyoruz. Bu yıhn ilk 8 ayında ülkeye 20 bin ton pa- muk ipliği girmiş. 20 bin ton gel- miş, ama dahili üretim 600 bin ton. Bir oranlama yaparsak ge- len, üretimin yüzde 4'ü nispetin- de ve bu kadarlık bir ithalatın yerli sanayiye zarar vermiş olma- sı uzak bir ihtimal. Şimdi 9. ayın rakamını da gördükten sonra belki oraya da (pamuk ipliği) damping soruşturması açacağız. — Neden 20 bin tonu Rectik- ten sonra soruşturma açacaksı- nız. Eger bir damping söz konu- suysa niçin şimdiden acılmryor? DEMtRİZ — Iplikte yapılan 20 bin tonluk ithalatın yüzde 60*hk bölümü (12 bin ton) teş- vikli geldi. Sonışturma açılsın dendiği günlerde mensucatla il- gili birtakım kuruluşlann men- supları gelerek "Aman yapma- yın, biz teşvikli getiriyoruz. İh- racatımız durnr* dediler. Bizim elimizde birtakım veriler var. Konu hakkında çok hazınz; ta- bii soruşturma açılıp sonuçlan- madığı için kalkıp da Pakistan, Hindistan, Guney Kore veya Ta- iwan için sübvansiyon ya da damping yapıyorlar demek hoş bir olay değil. — Çukobirlik'in 3100 liradan sattıgı bezin aynısı Pakistan'dan geiiyor ve 1700 lira. KÖTEN — Fiyatlan mukaye- se ederek damping mevzuatına girmek mümkün değil. Dam- ping soruşturması bir fiyat ayar- İaması değil. Bir ülke, ürününü bizden çok daha ucuza mal edi- yordur, ama damping yapmıyor- dur. Bunu ayırt etmek lazım. Bu ulkelerin belki üretimde bazı maliyet avantajlan vardır. Bir malın damping fıyatlı olabilmesi için normal değerin, yurtiçinde- ki satış fiyatının altında bir di- ğer ülkeye sokulmuş olması gerek. Cari açıkta büyüme durdu ANKARA (ANKA) — Can işlemler dengesi açığındaki bü- yüme "şimdilik" durdu. Cari açığın, eylül ayında sadece 11 milyon dolar olduğu, dokuz ay- lık açığın da 1 milyar 850 mil- yon dolar olarak gercekleştiği bildirildi. Merkez Bankası'ndan verilen bilgiye göre eylül ayında dış ti- caret açığı, ödemeler dengesin- deki tanımıyla 831 milyon dolar olarak gerçekleşti. Cari işlemler dengesinin, dış ticaret dışında- ki kalemlerinde ise 820 milyon dolar fazla sağlandı. 820 milyon dolann 403 milyon dolannı mal ve hizmet net gelirlerindeki, 417 milyon dolarını da karşılıksız özel ve resmi net transferlerde- ki fazla oluşturdu. Cari işlemler dengesi, geçen yıhn eylül ayında 331 milyon do- lar fazla vermişti. Cari işlemler dengesinde ge- çen yıhn ilk dokuz ayında 790 milyon dolar olan fazla, bu yıl aynı dönemde 1 milyar 850 mil- yon dolar açığa dönüştü. Bir başka ifadeyle cari işlemler den- gesinde negatif yönde 2 milyar 640 milyon dolarlık değişim ol- du. Cari açıktaki 2.6 milyar do- larlık büyüme, tümüyle ithalat ve buna bağlı olarak dış ticaret açığında ortaya çıkan artıştan kaynaklandı. Ödemeler dengesindeki tanı- mıyla ithalat 11.3 milyar dolar- dan 15.4 milyar dolara çıkarken 4.1 milyar dolar büyüdü. ttha- latın etkisiyle dış ticaret açığı 3.2 milyar dolardan 6.7 milyar do- lara çıktı ve 3.5 milyar dolar art- tı. Ödemeler dengesinin dış tica- ret dışındaki kalemlerinde, ge- çen yıhn dokuz ayında 4 milyar dolar olan fazla, bu yıl 4.9 mil- yar dolara yükseldi. Böylece bu kalemlerden sağlanan fazla 900 milyon dolar arttı. Bu artış, dış ticaret açığındaki 3.5 milyar do- larhk artışın tümünün cari iş- lemler dengesine yansımasını engelledi ve cari açıktaki artış, 2.6 milyar dolarda kaldı. Böyle bir aktifin Camel Tur'a verdiği bir güç var. Çünkii giiç- ler daima para ve kredi ile ölçülmüyor" diyor. Kriz önce- sinde halka açılmayı düşündük- Ierini belirten Güvenç, bu pro- jenin ileriki bir tarihe ertelendi- ğini de ekliyor. Merkez Bankası verilerine gö- re ocak-eylül döneminde 2.3 milyar dolar orta ve uzun vade- li borç alındı. Bu dönemde, 2.3 milyar dolan faiz, 2.9 milyar do- ları da anapara olmak üzere toplam 5.2 milyar dolarlık dış borç odemesi gerçekleştirildi. Dokuz ayda IMF'ye yapılan ödeme de 48 milyon dolar oldu. Bu arada kısa vadeli borçlan- ma dokuz ayda 3 milyar dola- rın üzerine çıktı. Kısa vadeli borçlanma, eylüldeki 400 mil- yon dolarla birlikte 3 milyar 37 milyon dolar oldu. EKONOMI NOTLARI OSMAN ULAGAV DYP'deki Yeni Arayış Doğru Yol Partisi (DYP) bir arayış içinde. DYP Genel Baş- kanı Süteyman Demirel, "Daha iyi hizmet için bir arayışın için- deyiz, hür ve serbest düşüncenin nimetlerinden yararianmak istiyoruz" diyor. "Yeniden şekillenen dünyada yeni ufuklara yönelmek ve çağı yakaJamak" gerektiğini belirten Süleyman Bey, insan haklanndan, yoksulluğu önlemekten, çevreyi ko- rumaktan söz ediyor. Önümüzdeki on yılın dünya için yeni bir "kalkınma on yıh" olması gerektiğini belirten Sayın De- mirel, "zihinlerin dünyaya açık olmasının" ve "Türkiye'nin dünyaya entegre olmasının" önemini vurguluyor. 'Topyekûn kalkınma'nın planlama ve icraat işi olduğunu söyleyen De- mirel, rekabet, verimlilik ve etkinlik gibi kavramlar üzerinde duruyor. Demirel'in bu yaklaşımı ve DYP'nin büyük kongre önce- sinde düzenlediği "Türkiye'nin Temel Sorunlan" panelleri, DYP'nin daha modern ve dinamik bir görüntü verme çaba- larının parçaları. 'Topyekûn kalkınma" konusunun işlendiği panele DYP adı- na Sayın Tunç Bilget'in sunduğu bildiride DYP'nin başlıca ekonomik konulardaki yaklaşımı hakkında ipuçları vardı. Bu ipuçlarının bazılan şunlardı: • Türkiye artık ne 1980'lerin ne de daha öncesinin politi- kalarını aynen benimseyemezdi. 1990'lar yepyeni olanakları ve riskleri beraberinde getırmekteydi. Yapılacak yeni sentez bunu hesaba katmak zorundaydı. • Topyekûn kalkınma hedefi bir bütündü. Bu bütün, hızh refah artışını da hedefliyor, ancak yoksullukta buluşmayı, yani aşırılıkları reddedıyordu. • Kalkınmanın en önemli unsuru doğal kaynak zenginliği ve sermaye birikımı değil nitelikli insan unsuruydu. Bu ne- denle kalkınma sorununa geçmiştekinden çok daha geniş bir sosyopolitik perspektif içinde bakılmalı ve eğitim gibi in- san unsuru meseleleri üzerine öncelikle eğilinmeliydi. • Türkiye'de hızh kalkınma isteniyorsa 1990'larda Türkiye1 nin uzak geçmişinden çok daha dışa dönük, yakın geçmi- şinden çok daha kalkınmacı bir yaklaşımı benimsemesi ge- rekiyordu. • Türk girişimcisi yurtiçinde ve yurtdışında daha fazla re- kabeti kabule hazır olmalıydı. Yeni, nitelikli ve verimli olan- lar eskiyi, niteliksizi ve verimsizi piyasadan kovacaktı. • Hızh kalkınmanın nihai ölçüsü yurtdışı rekabette başan- lı olmaktı. Devlet bu amaca yönelik olarak kendi girişimcile- rini makul ölçülerde teşvikle yükümlü olmalıydı. • Ekonomik ve sosyal altyapıyı çağdaş düzeye getirmekle yükümlü oian devletin en öncelikli yükümlülüğü ise kalkın- ma yarışında geri kalan toplum kesimlerini ve yörelerini kol- lamaktı. • Sosyal devletin gerektirdiği nitelikli ve namuslu kamu bü- rokrasısi mutlaka oiuşturulmalıydı. • Hızh ve istikrartı kalkınma için siyasi rejimin ve hukuk düzeninin yerine oturtulması gerekliydi. • Türk girişimcisi büyük ölçekli yatırımlarını planlarken iç piyasanın ihtiyaçlannı, dünya piyasasından pay kapmaya dö- nük kaliteli üretimin bir parçası olarak düşünmek ve yaban- cı sermayenin mali katkılarını aramak zorundaydı. • Önümüzdeki 10-15 yılda Türkiye tekstile ek olarak yılda 5-6 milyar dolar döviz geliri sağlayacak bir iki yeni ihracat sanayıini geliştirebilmeliydi. • DYP yok pahasına satışa karşıydı, ama tüketim sanayi- lerinin özelleştirilmesinde tereddüdü yoktu. • DYP'nin sanayileşmeyi teşvik politikalan henüz kesin- leşmemişti, ama devletin sanayi hedeflemesindeki potansi- yel olanakları tespit etmesi ve yeni teknolojilerle ilgili örgüt- lenmeye gitmesi gerekliydi. * • Kamu açıklarının kapatılabilmesi için Türkiye'nin vergi düzeninin süratle ve pragmatik bir yaklaşımla yeniden dü- zentenmesi şarttı. Sermaye gelirlerine sağlanan istısnaları, in- dirimleri, boşlukları, vergiden kaçınmayı ve vergi kaçırmayı asgariye indirerek Gelir Vergisi hasılatında artış sağlanacaktı. • Borç servisi ve personel harcamalarından tasarruf yapı- lamazdı, ama bütçenin diğer kalemlerinde tasarruf olanak- ları vardı. • Ayrıca cari enflasyon üzerinde parasai genişlemeyi dur- durarak ve enflasyonist bekleyişleri kırarak enflasyonun 2-3 yıl içinde tek haneli rakamlara indirilmesi öngörülüyordu. Ekonomi bürokrasisinde önemli görevler üstlenmiş bulu- nan Tunç Bilget'in sunuşunda yer alan bu ipuçları DYP'nin, "biz enflasyonsuz kalkınmayı 1960'lar ve 1970'lerde yapmış- tık, gene yaparız evelallah", anlayışının ötesine geçme ko- nusunda adımlar. atmaya başladığını düşündürüyor. Genel- de dünyanın gerçeklerine gözünü yummayan, kalkınmayla kitlelerin refahını bağdaştırma hedefini de gözeten bir yeni açılımın ipuçlannı görebiliyoruz burada. Bakalım önümüzdeki dönemde bu ipuçlarından yola çıkılarak daha ayrıntılı ve uy- gulanabilir bir ekonomi programı ortaya koyabilecek ve da- ha inandırıcı olabilecek mi DYP? ULUSLARARASI PAZARLAMADA YENİ STRATEJİLER Ayncahklardan yumrkmılamıyor Ekonomi Servisi — Türkiye, gelişmekte olan ulkelerin ihra- catlarına katkıda bulunmak amacıyla uygulanan "Genelleş- tirilmiş Tercihler Sistemi'nden" (Generalized System of Prefe- rences-GSP) yararlanamıyor. 1989 yılında Meksika GSP yön- temiyle ABD'ye 2.47 milyar do- larlık gümrüksüz ihracat yapar- ken Türkiye'nin bu ülkeye olan "ayncalıklı ihracatı" 114 milyon dolarda kaldı. Türk Sanayici ve tşadamlan Derneği tarafından düzenlenen "Uiuslararası Pazarlamada Ye- ni Stratejiler" başlıkh sempoz- yumda değinilen konulardan bi- ri de Tjürk ihracat sektörünün GSP sısteminden aldığı payın azlığıydı. Sempozyumun ilk günkü konuşmacılanndan Mar- mara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Tunç Erem GSP sis- temini şöyle anlattı: "GSP, gelişmekte olan ülkete- rin sanayilerini güçieDdinnek ve ihracatlanna katkıda bulunmak için uygulanan bir yöntem. Sis- teme göre gelişmiş 12 ülke 4100 çeşil iiriinün ithalatında sıfır gümrük uyguluyor. Bu mallann ihraç hakkı 136 gelişmekte olan ülkeye verilmiş. Bir ülke 'üst ka- tegoriye terfi ettiğinde' ihraç hakkı iptal ediliyor. Örneğin 1988 sonunda Tayvan, Güney Kore, Hong Kong ve Singapur1 un GSP'den yararianma hakla- n iptal edildi. O tarihe kadar GSP'den büyük ölçüde yararia- nan bu ulkelerin listeden çıkar- tılmalan, büyük bir boşluğun dogmasına, dolayısıyla Türkiye gibi ulkelerin çok önemli bir avantaj yakalamasına yol açtı. Ancak Türkiye hâlâ bu avanta- jı kullanamıyor. Turkiye, tistede yer alan 4100 iiründen yalnızca 300 kadanmn ihracatını gerçek- leştirebiliyor. Listeyi çok iyi in- celemek gerek. Örnegin listede portakal yoktur, ama portakal suyu vardır. Bunlan analiz et- mek gerek." Prof. Dr. Tunç Erem'in verdi- ği istatistiki bilgüer, Türkiye'nin bu pazardaki payının azlığını açıkça gözler önüne seriyor. 1988 yıhnda ABD, GSP yoluy- la 18.4 milyar dolarhk ithalat yapmış. Aym yıl Türkiye'nin GSP kategorisinde ABD'ye yap- tığı ihracatın toplamı ise 72 mil- yon dolar. Bu "nimetten" en iyi şekilde yararlanan Tayvan'ın ay- m kategoride ulaştığı ihracat ra- kamı ise neredeyse Türkiye'nin 50 katı: 3 milyar 420 milyon do- lar. Güney Kore 2.8 milyar, Hong Kong 1.9 milyar, Singapur ise 1.8 milyar dolarla Tayvan'ın hemen gerisinde yer alan ülke- ler. Konuşmasının son bölümün- de, 1988'de GSP yoluyla ABD^ ye yaklaşık 10 milyar dolarhk ih- racat yapan bu 4 ülkenin, 1989 yıhnda GSP'den yararlanan ül- keler listesinden cıkartıldıklan- m, ancak 1989 yıhnda pastanın sahipsiz kalan kısmına hiçbir ül- kenin çatal uzatamadığını belir- ten Prof. Dr. Tunç Erem'in söz- leri, istatistiklere bakıldığında daha belirgin bir anlam kazanı- yor. 1988 yılında GSP yoluyla 18.4 milyar doiarhk ithalat ya- pan ABD, Asya'nın 4 kaplanı listeden çıktıktan sonra 1989 yı- lında sadece 10 milyar dolarhk ithalat yapmış. Bu rakamlar, lis- teden çıkan 4 Asya ülkesinin ya- rattığı boşluğun doldurulamadı- ğım gösteriyor. ,
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear