Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhunyef Matbaacılık ve Gazetecılık Turk Anonım Şırknı adına
NKÜC NMÜ 0 Gcnel Yayın Mudürü Hasu Ccanl. M u t « x Muduru
tmtat tfikhta, Ym tstoı Muduru Okıy GonmM». % Haber Merkezı
Müduru Yllrn Bıycr, Sayta Dılreni Yaoetmenı AN Anr 0 Tmalcdtr
ANKARA: AknM Tuh İZM1R. HikBM ÇHtakaya, ADANA. Çrtin Yittııoillı
1( Polıuta C<U a^bın. »S Hıbnter Eım •akı. Ekoaooıı CcMu T«tu. li-Sendık* Jltın h n i , Kuhur CcM Latr, Isunbul
Habakn k n l b c ü . Elıum Cna) $»)••. Hatn ıMajlırn IUM Bcrlu», Yun Habtrkrı <iert« Dofu. Sçor Daaısnunı
AMalkattr Yacdm Dızı YMJIJI fana Çd*fcaa. Anstırm». Şakta Alpv. Dıudıı» AMaHat V«oo 0 Koontaııor « M lüıntaaa
0 Vtall Ufcr Enri E/kM 0 Muhudıc H n l toatr £ Butçt Ploüanu Snü Osaattefcoila # tekUm An* TofU 9 Ek
Itafca Aljol 0 ld»rc HaKiin Gattr Q Isletmr Ö»4rr Ç<lk 0 Bılg.-ljter. > a l
| . ^ f PmoMİ Sctjl
Okm AUri. Mç» hpr. I b a
Ctarf. Hfcaa Ç«takq«. Ok»
unyet Mut»aac*fc w Gastcobk T.A^. Tnt Oafc Cid. 39/41
343J4 tn. PK: 246 Imafeal Td 512 05 05 (20 bn). fcteı. 22246, F«z. (1) 326 60 72 0
Bamlar Kmltn Zl» Gokalp Blv lnkılap S. No 19/4 Tü 133 II 41-47, Tdö. 42344. Fu. (4) UJ
05 65 0 Uatfr H Zıys Blv 1352 S. 2/3. W. 13 12 30, Tdet. 523». Fıx (51) I» 55 60
İMMII Cld 119 S. No I Kal I. TcL 19 r 52 (4 ha'l. Tda. 62155. Fu: (71) 19 25 71
TAKVİM: 9 EKİM 1990 Imsak: 4.37 Guneş: 6.01 öğle: 11.56 Ikindi: 15.07 Akjam: 17.41 Yatsr. 19.00
8 Aralık 1980 günü evinin önünde öldürülen John Lennon'ın bugün 50. doğum günü
'Barış içinde yaşadığım düşle'9 Ekim 1940'ta
Liverpool'da şiddetli
bir bombardıman
sırasında dünyaya
geldi bu radikal
düşünür-ozan.
Kendisiyle benzer
yazgıyı paylaşan
Roger Waters'la
birİıkte sadece savaşı
değil, onun ardında ve
çevresinde yatan her
türlü çarpıklığı
kıyasıya sorgulayan
bir yeni-düşünce
simgesiydi.
YAVUZ BAYDAR ~
STOCKHOLM — 8 Aralık
1980 günü evinin önünde bir
psikopatın tabancasına hedef
. olmasaydı herhalde bugün yer-
yüzündeki yaşamının yanm yuz-
yılını kutlayacaktı John Lennon.
Tipik cılızlıktaki gövdesiyle,
kalın miyop camların arkasın-
daki minik, afacan gözleriyle,
iyiden iyiye ak düşmüş saçlany-
la, yine dünyadaki siyasi sahte-
kârlıklara, adaletsizliğe, ahlaki
baskıya, özgürlük düşmanlığı-
na, savaş tutkulanna meydan
okumayı sürdürerek. Kimbilir
belki dc esmekte olan banş rüz-
gârlanndan esinlenerek Roger
Witers'ın Berlin'deki The VVall
Vonserine katılacaku.
Bunlan kestirmek güç değil.
Çünkü yüzyıümızın belirli bir
misyonunu yüklenmiş, onu, za-
manın ruhu hangi rüzgârlara
kapüırsa kapılsın tutarlılıkla ifa-
de etmiş bir kişilik söz konusu.
Içtenlikle üstlendigi savaş aleyh-
tarlığı yüzünden hakkında top-
lanan gizli dosyalan FBI açık-
lamaktan neden kaçınıyor aca-
ba? Mitosun gerçekliğe koşutlu-
ğunu süTüncemede bırakmak
için mi?
Bugün S0 yaşına basacaktı
Johı Lennon. "Hiçbir yerdeki
adam": The Eggman, The Wal-
rus, tşçi Sınıfı Kahramanı. 9
Ekim 1940'ta Liverpool'da şid-
detli bir bombardıman sırasın-
da dünyaya gelen bu radikal dü-
şünür-ozan, kendisiyle benzer
yazgıyı paylaşan Roger Waters-
la birlikte sadece savaşı değil
onun ardında ve çevresinde ya-
tan her türlü çarpıklığı kıyasıya
sorgulayan bir yeni-düşünce
simgesiydi.
Lennon'ı evinin önünde öldü-
ren psikopat, bir anlamda
198O*ler üzerinde egemenlik ku-
racak olan bir zaman ruhunun
kirahk kaüliydi. Bedeli başka in-
sanlara, yığınlara cıkanlan sahte
JOHN LENNON tLE YOKO ONO — Yoko Ono'nun Lennon'ı çok daha net bir savaş aleyhtan yapüğı yadsınamaz.
DÜŞLE
(Imagine)
Cennetin olmadığını düşle
Kolaydır eğer denersen
Cehennem yok altımızda
Üstümüzdeyse yalnızca
gökyüzü
Tüm insanlann
Bugün için yaşadığım düşle
Ülkelerin olmadığını düşle
O denli zor değil bu
Uğruna öldurecek ya da
ölecek bir şey yok
Ve din de yok
Banş içinde yaşadığım düşle
Tüm insanlann
Hayalci diyebilirsin bana
Oysa yalnız değilim ben
Bir gün sen de katüırsın
umanm
Ve bir bütün olur dunya
îyiliğin olmadığını düşle
Merak ediyorum yapabilir
misin
Ne açlığa gerek olsun ne
açgözlülüğe
Kardeş olsun insanlar
Tüm insanlann
Tüm dünyayı paylaştığını
düşle
Çeriren: Bnrak Eldem
Imagine'i 1 milyar kişi izleyecekKültür Servisi — John Lennon'ın banş şarkısı
niteliğindeki "Imagine" adlı parçası, bugün 130
ülkenin televizyonunda aynı anda yayımlanacak.
Saat 16.00'dan başlayarak yapılacak 10 dakikalık
yayını yaklaşık 1 milyar kişinin izlemesi
bekleniyor.
1980'in aralık ayında New York'taki evinin
önünde öldürülen John Lennon'ın 50. doğum
yıldönümü, Birleşmiş Milletler'den bütün
dünyaya yapılacak yayınla bir banş gününe
dönüştürülecek.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Perez de
Cuellar'ın eşi Marcela Perez de CueUar'ın kısa
bir sunuşuyla açılacak olan programda Lennon'ın
eşi Yoko Ono da bir konuşma yapacak. John
Lennon'ın teypten yayımlanacak mesajımn
ardmdan ünlü "Imagine" şarkısı çalınacak.
Programın yayım için bugüne kadar 50 ülkeden
bini aşkın radyo ve TV istasyonunun başvumda
bulunduğu bildirüiyor. ABD Silahlı Kuvvetler
Televizyonu ve Radyosu da en azından 80 ülkeye
yaym yapacak. Program MTV tarafından da 25
ülkenin televizyonuna verilecek.
John Lennon'ın "Imagine" adh şarkısının TV'de
yayımlanıp yayımlanmayacağı konusu belli olmadı.
TRT'de yetkililer, şu anda kendilerine yayımlanması
konusunda bir bilgi gelmediğini belirtiyorlar.
Prograrm düzenleyenlerden Jeff Pollack, Yoko
Ono'nun, Doğu Avrupa'daki ve Almanya'daki
son gelişmelerle, özellikle de Ortadoğu'daki
Körfez kriziyle birlikte John Lennon'ın banş
mesajımn bir kat daha önem kazandığım
açıkladı. Yoko Ono da "Biz bu programı ilk
düşundügumüzde, Irak ve Kuveyt'te olacaklardan
haberimiz bik yoktu. Ama şimdi Imagine'in
dünyamn dört bir yanında söylenecek olması, son
duruma çok uygun düşüyor. Imagine, Basra
Körfezi'nde de çalınacak. Zamanlama müthiş!
Harikulade bir şey!.." dedi.
şıkhğın, paralı bencilliğin,
umursamazhğm aleyhtanydı or-
tadan kaldınlan. 1980'ler sanki
o var oldukca başlayamayacak-
ü.
Oysa l960*lar hatta 19701er
böyle değildi. Savaş sırasında
doğmuş bir kuşak, o derin trav-
maya karşı bir önceki yüzyıldan
alıntılar taşıyan bir ütopyayı do-
Pek çok kişi için radikal
1960*^, John Lennon ve The
Beatles demekti. Hâlâ da öyle.
Lennon ve üç arkadaşmın yer-
leşik değerlere başkaldınsı net
bir politik söylemi içermiyordu
oysa. Daha derinlikli bir tavırdı
onlannki: Kalıplaşmış, küf tut-
muş, alışkanlık yaratmış her şe-
yi -müzik, ahlak, moda, sanat,
k ikğurmuştu 1960'larda. Sözcülük politika..r sorgulamak. Müzik-
görevi de bütün aykın davranış- lerindeki yaşama göz kırpan şa-
larıyla dünyaya bakışı yeni seçe- kacı hafiflik, işte bu yüzden o
nekler sunan Lennon'a düşmüş- zamana dek sunulan melodra-
tü. matik ve kaygjlı müzik anlayışı
karşısında taptaze bir seçenek
olarak ortaya çıkıyordu.
Bireydi önemli olan. Toplu-
mun bir uzvu olarak birey değil.
Kendi iç evreniyle, "yüreğinde
yarmtügı küHttriiyle" özgün ve
özgür düşünme cesaretini "ah-
val ve şerait ne olorsa olsun"
göstermesini bilen birey. En po-
litik Lennon bestelerinden biri
olan Revolution'da Başkan Ma-
i
değişimin önce bireyin içinde
başlaması gerektiğiydi.
Müziksel motor McCartney
ise düşünsel motor Lennon'dı
hiç kuşkusuz. 1950'lerde The
Ouarrymen'i Johnny and The
Moondogs'a, onu The Sflver Be-
atles'a ve sonunda The Beaües'a
dönüştürenin de Lennon olma-
sı gibi.
Biraz daha önce doğmuş ol-
o'nun -ya da başkalaruiın- re- saydı, herhalde 1950'lerde orta-
simlerini taşunakla bir seyin de- lığı altüst eden işçi sınıfı kökenli
ğişmeyeceğini söylerken anlatıl- "öfteii genç adanüar" -yazarlar,
mak istenen, her türlü radikal ozanlar, dramaturglar- grubu-
nun üyesi olacaktı. Yeteneği ile
başkaldırı tutkusu atbaşı gidi-
yordu çünkü. Dinamik rock'n
roll'ı soylem türü olarak seçmeyi
tercih eden Lennon'm başansı,
1950'lerin sonlannda uç veren
güleryüzlü radikalizmin bilinç-
lere egemen olması için bütun
sanatsal gücünü kullanmak ol-
du.
Izlediği çizginin temel ilkesi,
ahlaki özgürlüğün sınırlanm sü-
rekli olarak genişletmekti. Bu-
nun da önkoşulu ona göre zih-
nin çerçevelerinin kırdmasına
bağhydı. Bir yüzyıl öncesinin
sürreaüst ozanlan gibi her tür-
lü uyarıcı/uyuşturucu kullaml-
dı: Marijuana, esrar, LSD, ko-
kain... Bu daha sonra 1970lerde
eroin bağımlıhğına da dönüştü
zaman zaman, fakat Lennon bu
maddelerin kendisini goçertme-
sine izin vermedi. Müziğin ve
besteciliğin ağırlığı her zaman
daha fazla oldu yaşamında.
Ütopya arayışı onu, üç arka-
daşıru, ardmdan da binlerce ki-
şiyi Hindistan'a sürükledi
1960'lann ikinci yansında. Hırs,
yalan ve paranoyamn kaynağı
olan soğuk sayaşa kanh bir sı-
cak savaşm -Vietnam'ın- eklen-
diği yıllardan tipik bir Lennon
eylemi olarak kaîacaktu- bu, bel-
leklerde Naiv bir tavır rrirydı hu-
zuru Hindistan'da aramak? Bel-
ki. Ancak Lennon bundan da
hoşnut kalmadı: Kendisiyle bir-
likte Hindistan'a gelen Mia Far-
row'la Guru Maharishi Mahesh
Yogi zorla yatmaya kalkışınca
öfkeyle geri döndü.
Hakkında çok şey söylendi,
ancak o sıralarda âşık olduğu
Yoko Ono'nun Lennon'ı çok da-
ha net bir savaş aleyhtan kıldı-
ğuu yadsımak olanaksız. Ono ile
birlikte girişikn Amsterdam'da-
ki ünlü "Bed-in" eylemi kuşku-
suz Vietnam'ı kan gölüne ve ce-
henneme çeviren Amerikan sa-
vaş makinesinin tekerine solcu-
lan küçük, fakat önemli bir ço-
maktı.
Beatles'ı dağıtıp ABD'ye gö-
çünden sonra gittikçe netleşen
bir siyasi profil sergiledi Len-
non. Ünlü bestesi Give Peace a
Chance çok geniş bir biçimde
savaş aleyhtarlanmn nezdinde
kabul gördü. Solo albümlerinde
siyasi çarpıkhklan sergileyen
besteleri birbirini izledi. Kuzey
Irlanda'yı, kaduüara baskıyı, ce-
zaevi ayaklanmalarını anlattı.
Kapitalist sistemin ikiyüzyülü-
ğüne tekmeler savurdu.
40 yıl süren nefes nefese ya-
şarrumn ardında -artık iyice
biliniyor- huzursuz, doyumsuz,
çelişkilerle dolu bir ruh vardı.
Zaten öyle olmasa Imagine gi-
bi, ütopyanın milli marşı sayılan
bir beste ortaya çıkar mıydı? 8
Aralık 1980^de evinin önünde
rnerdivenlerin üstüne kanlar
içinde yığıldığında belki ozan
olarak, rock müzisyem olarak en
parlak günlerini geride bırak-
mışü, fakat Paul McCartney'le
olan o benzersiz beraberliğinin
ürünleri ve yaşanuyla sergiledi-
ği düşünsel tavn; elbette bu ara-
da Imagine adlı bestesi, derin hi-
civ gücü ve adalet savaşuıu, ken-
disine sürekli olarak yeni kuşak-
lan çekecek, adını unutturmaya-
cak güce fazlasıyla sahip.
Tarihi
yapılar
gözden
çıkardıyor
SERDAR KIZIK
İZMİR — Izmir'in tarihi ve
kültürel dokusu her geçen gün
erozyona uğruyor. Kemeraltı'n-
da "restorasyon" diye başlayan
cahşmalardan sonra yıkılan ve
hiçbir yetkili kurumun sorum-
luluğu üstlenmediği 250 yıüık
Kızlarağası Hanı'ndan sonra
bu kez de 2. derecede koruma
altına alınan 19. yy. ürünü Ke-
mahlı Ham ve 1913'te yapılan
ünlü Meserret Oteli büyük ölçü-
de yıkılarak restore edilecek. Bu
uygulamalarla ilgili tzmir 1
no.lu Kültür ve Tabiat Varbkla-
n'nı Koruma Kurulu eleştirilir-
ken kunıl yetkilileri yapılanlann
Kemeraltı'm sağlıklılaştırmaya
yönelik olduğunu savunuyor.
Üç yü önce "restore edüecck"
diye başlayan cahşmalardan
sonra büyük ölçüde yıkılan ve
tahrip edilen Kızlarağası Hanı-
mn projeleri kabul edildi. Koru-
ma altında olmasına karşın yı-
kılan ve bir bölümü Vakıflar
Genel Mudürlüğu'nün malı olan
Kızlarağası Hanı'mn Koruma
Kurulu'ndan geçen son projele-
rine göre ayakta kalan bir cep-
henin "gösterilmek için korun-
ması koşnhıyta" diğer bölümler-
yeniden, ashna uygun yapılacak.
Izmir l no.lu Kültür ve Tabiat
Varhklanm Koruma Kurulu
Başkanı Prof. Dr. Gönül Öney,
Kızlarağacı Ham^la ilgili yapı-
lan yıkım işleminin yanlış oldu-
ğunu vurgularken Vakıflar Böl-
ge Müdürlüğü ve Genel Müdür-
lük üst düzey yetkilileri konuy-
la ilgili bilgi vermekten kacım-
yorlar. Kızlarağası Hanı yıkımı-
na yol açanlarla ilgili herhangi
bir işlem yapılmıyor.
Kızlarağası Hanı'run yıkımıy-
la ilgili birçok mimar konuya
tepki gösterirken bu hamn du-
rumuna bakıp Kemahh Ham ve
Meserret Oteli'nin de restoras-
yon ve rekonstürüksüyon işlem-
leriyle ilgili kaygüannı dile ge-
tiriyorlar. 19. yy. ürünü olan ve
Kemahh Ibrahim Bey'e ait yapı-
nı avlu bölümü bugün kıraatha-
ne olarak kullanılıyor.
1990-91 kışına hazırlanmaya çalışırken modacılar her
i gibi bizden önce davranarak 1991 bahar ve yaz mo-
dasının çizgilerini sunraaya başladılar bile. Defilelerden biri geçen pazar günü Milano'da ger-
çekleşti. Gianni Versace koleksiyonundan bir örneği sergileyen mankenin üzerinde ceketiyle
takım benekli mini elbise dikkat çekiyordu. Mankenin elinde tuttugu çantanın da aynı kumaş-
tan olduğu gozlerden kaçmadı. (Fotograf: AP)
« uyuşturucu
tutkunu yapıyor
Çocuk psikoloğu Prof. Rufo'nun yaptığı
araştırma, okulda başarılı olan öğrencilerin en
fazla bir saat televizyon izlediklerini, okul
başarılan düşük olanlann iki, hatta üç
saatlerini bu renkli kutunun karşısında
geçirdiklerini ortaya koyuyor.
Dış Haberier Servisi — Fran- Araştuma çerçevesinde yürü-
sa'da yapılan araşürma aşm te- tülen sistematik dikkat ve hafı-
testleri, çocuklann yüzdelevizyon izleme ile okulda başa-
rısızlık ve uyku bozukluklan
arasmda ilişki kuruyor.
Le Monde gazetesinin radyo
televizyon özel ekinde verilen
bir haberde, çocuklarda sakin-
leştirici ve uyku verici ilaçlann
knllanımınin yayguüaşması üze-
rine bir araştırma yapmaya baş-
layan çocuk psikiatrı Marcel
Rnfo'nun çalışmalannı televiz-
yonun olumsuz etkilerini araş-
trrmaya yönelttiği anlatıhyor.
Çözümü sakinleştiricilerde
arama eğiliminin düşük sosyo-
ekonomik çevrelerde daha yay-
gın olduğunu ve en büyük tele-
vizyon tüketicilerinin yine bu
bölgelerde olduğunu gören Ru-
fo, araştırmasım televizyon üze-
rinde yoğunlaş.tırmış. Televizyo-
nu "elektronik sakinlestirici"
olarak tanımlayan Rufo'ya gö-
re cocuklar ve gençler televizyo-
nu sıkıcı ve saldırgan sosyal
ve/veya okul çevrelerinden kaç-
mak için kullamyorlar.
Televizyon görüntüsünün çe-
kiciliğine kapılan cocuklar
onunla hipnotize olarak çizgi
film, dizi ve hatta reklam kah-
ramanlanyla kolayca özdeşleşip
hayal dünyasmda yaşıyorlar.
Marcel Rufo'nun iki yıl bo-
yunca üç yüz çocuk üzerinde
yaptığı araştırma TV karşısında
uzun saatler geçiren çocuklann
ertesi gün okulda aşın hareket-
lı olduklannı ve başanlannın
gözle görünür kadar düştüğünü
gösteriyor.
Ayru araştırma en başarüı öğ-
rencilerin en fazla bir saat tele-
vizyon izlediklerini, okul başa-
nlan düşük olanlann ise ik» ve
hatta üç saatlerini bu renkli ku-
tunun karşısında geçirdiklerini
ortaya koyuyor.
za
74'ünde televizyona bağlı abur
cubur yeme alışkanlığının geliş-
tiğini ve bu tur beslenmeye bağlı
olarak sindirim sorunlarının
yangmlaştığını da gösteriyor.
Pasiflik ve hareketsizliğin de bu
grupta çok sık rastlanan davra-
nışlardan olduğunu beUrten
Profesör Rufo ana babalann
Vo44'ünün çocuklanmn hangi
programlan izledikleriyle ilgi-
lenmemelerine dikkat cekiyor.
Televizyon düşkünlüğünün
ana babalar tarafından çocuğu
sakin tuttuğu gerekçesiyle hoş
görüldüğünü söyleyen Marcel
Rufo, böylece ileride sakinlesti-
rici ve uyuşturucu tutkunu genç-
lerin oluştuğunu beürtiyor.
Henüz bir yaşmdaki bir çocu-
ğun bildiği bir reklam müziğini
duyunca televizyona döndüğü-
nü, iki yaşmda gerçek bir tutku-
nun oluştuğunu, üç yaşında ise
çocuğun özellikle çizgi fümler
karşısında hipnotize olduğunu
açıklayan Rufo, beş yaşlannda
tüm reklamların anımsandığını
ve çocuğun gerçek ve hayal dün-
yasını birbirine kanştırdığım
söylüyor.
Bu konuda çok kötümser
olunmaması gerektiğini de ekle-
yen Profesör Rufo, televizyon
tutkusunun yaşla azaldığmı,
içinde yaşadığuıuz televizyon
çağında bu iletişim aracından
doğru yararlanmanın mümkün
olduğunu belirtiyor.
Televizyonun aile içi iletişimi
açısmdan olumlu kullanılabile-
cegini söyleyen Marcel Rufo,
bunun için ana babalara çocuk-
lanyla televizyon üzerinde ko-
nuşmalanm, programlan bera-
ber seçmelerini, izlenilen prog-
ramlar üzerinde tartışmalannı
öneriyor. Televizyonun bir eği-
tim aracı olabileceğini açıklayan
Rufo, doğru kullanıhrsa okuma
yazma öğreniminde bir basa-
mak olarak bile kuUanılabilece-
ğini ekliyor.
Nobeltıp
ödtilti ABD% e
• STOCKHOLM (AA) —
1990 Nobel Tip ödülü,
"Hastahklann tedavisi için
organ ve hücre nakli
konusundaki
buluşlanndan" ötürü
Amerikalı Joseph E.
Murray ve E. Donnal
Thomas'a verildi.
Stockholm'deki Karolinska
Enstitüsü tarafından
yapılan açıklamada, 71
yaşındaki Murray'ın, organ
nakli yapılan hastalarda
görülen "doku reddi", 70
yaşındaki Thomas'ın da
organ nakli yapılan
kişilerde görülen "şiddetli
reaksiyonlann" ortadan
kaldırilması konulanndaki
calışmalan ve
bulgularından ötürü bu
ödüle layık görüldttkleri
bildirildi. Massachussetts
eyaletinin Milford kentinde
doğan Murray, çalışmalannı
Boston'daki Brigham ve
kadın hastanelerinde
sürdürüyor. VVashington
eyaletinin Seattle kentinde
olan Thomas ise aynı
kentte bulunan Fred
Hutchinson Kanser
Araştırma Merkezi'nde
çahşıyor. Dinamiti icat eden
ve 1901'de yaşamım yitiren
Alfred Nobel adına verilen
ödülün değeri 695 bin
dolar.
Ahilik Kültürü
Haftası
• Haber Merkezi —
Kültür Bakanhğı'nca
düzenlenen Ahilik Kültürü
Haftası, dün Ankara,
BUecik, Çankın, Denizli,
Erzincan, Gaziantep,
Isparta, tstanbul, Kırsehir
ve Konya'da düzenlenen
törenlerle başladı.
Haftamn başlaması
dolayısıyla Ankara'da Milli
Kütüphane'de düzenlenen
törende konuşan Devlet
Bakam Hüsamettin örüç,
ahiler arasında güçlü bir
otokontrol sistemi
olduğuna dikkati çekerek,
"Tüketicinin konınması
için bugün yasalardan
medet umarken, o
dönemlerde standart ve
sağlam, aynı zamanda
istikrarh ve ucuz fıyatlarla
satış yapıhr, sosyal
güvenlik içinde ticaret
hakça sürdürülurdü" dedi.
Batum'a deniz
otobüsti
• TRABZON (AA) —
Sarp sınır kapısuun
açılmasıyla Türkiye ile
SSCB arasmda artan
turizm hareketi
çerçevesinde, Trabzon-
Batum deniz otobüsü
seferlerine başlanacak.
Gürcistan Cumhuriyeti
Denizyollan'na ait
"Kometa 51" adh deniz
otobüsüyle Trabzon
Limaru'na gelen Sovyet
yetkililer ile Trabzon'daki
özel turizm şirketleri
arasmdaki anlaşma dün
imzalandı. Anlaşmaya
göre, deniz otobüsü ilk
seferini 11 ekim perşembe
günü yapacak. 110
kişilik deniz otobüsünde
taşıma ücreti olarak gidiş-
dönüş 40 dolar almacak.
"Celecek için
gıda"
• ANKARA (AA) —
Dünya Gıda Günü, 16
ekimde kutlanacak.
Birleşmiş Milletler Gıda ve
Tanm örgütu (FAO), 1990
yıhmn konusunu "gelecek
için gıda" olarak seçti.
FAO, bu çerçevede, nüfus
artışına paralel bir gıda
üretimi, Afrika ve
Yakındoğu'daki açhkla
mücadele edilmesi ve cevre
sorunlarımn gıda üretimi
üzerindeki etkilerinin en
aza indirilmesi gibi
konularda izlenecek yollan
beUrleyecek.
Çoculdara
anket
• ANKARA (ANKA) —
Sosyal Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumu Genel
Müdürlüğü, yuva ve
yurtlardaki konınmaya
muhtaç çocuklarla ilgili
özel bilgileri derlemek
üzere bir anket başlattı.
Ankette çocuklann "örf,
âdet ve dini inanışlara
saygısının olup
olmadığına" ilişkin sorular
yer aldı. "Uyumlu ise
nedenleri, uyumsuz ise
nedenleri, yalan söylüyorsa
nedenleri, hırsızhk
alışkanlığı var mı, sigara
ve alkol alışkanlığı var mı,
yuvadan kaçıp kaçmadığı,
kaçıyorsa nedenleri, cüısel
duyguları ve gelişimi, örf,
âdet ve dini inanışlara
saygısının olup olmadığı,
kuruluşun araç ve
malzemelerine zarar verip
vermediği!'