28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 EKİM 1990 CUMHURtYET/17 HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÛN Meteoroloji Genel Müdüriü- ğü'nden alınan bilgiye göre yur- dun kuzeybatı kesımleri parçalı yer yer çok bulutiu, Trakya, Marmara'nın doğusu, batı ve orta Karadeniz ile iç Anadolu1 nun kuzey baösı sağanak yağışlı diğer yerler az bulutiu ve açık geçecek. HAVA SICAKLIĞI; Ya- ğış alan yerlerde hissedilir de- recde azalacak. Diğer yerlerde önemli bir değişJUk oimayacak. RÜZGAR: Gûney ve batı yönler- den tıafif arasına orta kuvvette esecek. DenizlerimizrJe batı Ka- radenız, Marmara ve kuzey Ege de gûnbatısı ve kara- yelden, diğer denizlerimizde gûnbatısı ve lodostan 2 ila 4 yer yer 5, batı Karadeniz'de 6 kuvveönde saatte 4 ila 16 yer yer 21 batı Karadeniz'de 27 denızmili hızla esecek. Idana «apazarı Uıysnan Myon «fln ftntara Makya Anttlya Artvm <V)m Baiıkesır Bdecık Bıng6l BlttS Bolu Bursa Çanakkaıe Çorum Dcnd A 36° 18° ftyartalor Y 2O> 14° Edıme A 19° 7°Erancan A 20° 5°Erzunım A 18° 0" Estaşehr Y 24° 9°Gaaantep A 30° 22" aresun A 30°16°Gûn!ûş?ıaneA A 23° 12° Hakkin A A 32° 15° Iseana A 24° 9° Istanbul A 18° 10° lan» A 25° 8°Kaf5 A 22° 5°Kasamonu Y 18° 8° Kayser. A 23° 9° Kırtefsl A 20° 16° Kon»» Y 23° 6°KüBfıya A 26° 14° Malatya 32°12°Mmsa 17° 13° K Maras 24° 6°M«sn 20°-2°Mugb 20° 7 Muş 32°M Nıjöf 21° 15° Ortu 16° 7°REB 24° 11° Samsun 27" FSıırt 18° 14° Smop 27°16°S(«S 20°-1° TetedaJ 22° S°1rab2on 24° 6°1uncei 18° 11° Uşak 25° 6°Van 19° 8°Ytagat 26° 10° Zonguktak A 28° 15° A 30° 18° A 29° 22° A 27° 13° A 24° 8° A 26° 8° Y 21° 14° A 20° 13° Y 22° 13° A 21° 1° Y 22» 17° A 23° 6° Y 17° 12° A 20" 14° A 24» 7° A 22° 11° A 20° 8° A 24° 5° Y 19° 16° : aç* ı bulutiu "yajmıfo riariı A-aç* PHmlutlu G-gûneşi K-kvk S-ssf Y-yaJmuriu DUNYA'DA BUGUN 4/nsterdafT Amman tm Safcöt îarcaiona 3asel Bon> Brtksel Budapeşte Cenent Caoyr Odd* Dului Franrfurt GHne Helsnu Kahre Kopenhag Kün üsftasa A 14° A 31° Y 27» A 32° A 21° A 22° Y 24° A T7° A TJr A 13° A 17° A 14° A 26° A 35° A 35° A 17° A 28° A 12° A 24° A 16° A 20° A 28° Lcntngrad < 8° Lontn A 15° IMrld A V Wm> Y 1t° Montreal A 19° Mmhtfya Mûnti Osto Paris / Prag / Hyad / Roma 1 SOOB < Şam / TöAm / r 7° V 18° ! 16° V 18° V 16° l 36° 1 20° t 23° » 33° » 33° Tunus A 34° Vbrşova ^ Vbndft 1 V-yana ' Vteshinakyı Zûrih / r 18° f 19° t 23° k 22° V 17° BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Büyük nakliye uçağı. 2/ Telefon sö- zü... lki dağın ara- sında kalan büyük çukur. 3/ Dürülerek boru biçimi veriltniş deri ya da kâğıt to- mar... Bir çeşit çö- rek. 4/ Trafıği yoğun yol. 5/ Bir tartı biri- mi... Hicap... Türk resim sanatında önemli bir grubun ad olarak benimse- diği harfin okunu- şu.6/Çıplak vücut resmi... Bir organımız... Bir nota. 7/ İlkel loplumlarda doğaüstü bir güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı ya da cansız nesnelere tapınma. 8/ Ga- gasındaki deliklerden rüzgâr estikçe türlü sesler çıkardığına inanılan ef- sane kuşu. 9/ Eli işe yatkın, becerik- li... Elindekinden hoşnut olma durumu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bozuk, yanlış, hatta anlaşılmaz konuşma... Tüy, kıl. 2/ Yüce... Söz geçirme. 3/ Karbonatb kum taşı... Notada durak işareti. 4/ Müstahkem yer... Ahlak bilim. 5/ Yön göstermek için belli yerlere konulan işaret... Dört teker- lekli ve üstü kapalı bir at arabası. 6/ Kimi iskambil oyunların- da istenilen kartın yerine konulabilen kart... Şarkı. 7/ Binek hay- vanlarının sırtındaki oturmalık... Yunan halk müziğinde kulla- nılan yayh bir çalgı. 8/ Lezzet... Çıplak toprak. 9/ Terazi gözü... Saadet. 60 YIL ONCE Cumhuriyet Vecihi Bey Ankara'da BRAVO U B E K L E D İ G İ N İ Z HAFTALIK GAZETE B U G Ü N ÇIKTI K U R U » 9 EKtM 1930 Istanbul'da yaptığı tayyaresine binerek Ankara'ya gitmiş olan tayyareci Vecihi Beyin tayyaresi tayyare meydanında muhafaza altında bulundurulmaktadır. Tayyare Cemiyeti Reisi Fuat ve muavini Şükrü Kler Vecihi Beyin tayyaresini ziyaret etmişlerdir. Vecihi B. başka bir sistem dahilinde yaptığı tayyaresine dair izahat vermiş ve vaktin geç olmasına rağmen kısa bir uçuş yapmıştır. Uçuş sahası komşu münasebetile tahdit edilmiş iken Vecihi B. on beş yirmi metre kadar gittikten sonra havalanmış ve yere pek yakın olarak uçmuştur. Sahada bulunanlar uçuştan sonra Vecihr Beyi aflcişiamışlanfm "' l i Vecihi B. yann Ankara'da müteaddit uçuşlar yapacaktır. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Özdağ'm demeci 9 EKtM 1960 Dün sabah M.T.T.R ne gelen M.RK. üyesi Kurmay Yüzbaşı Muzaffer Özdağ, hazır bulunanlarla bir sohbet j toplantısı yaparak konuşmasmı Atatürk ve onun devrimci gençliği konusuna teksif etmiş, "Atatürk devrimini nihai hedefine ulaştırmak amacındayız, imanındayız, kararındayız" demiştir. "Devrimci Atatürk gençliğinin sorumlu olduğu kadar yetkili olmasını istiyoruz" diyen Özdağ, devamla şunlan söylemiştir: "— Ulusun kaderini, fıkren, ruhen, ahlâken aşınmamış bir kadroya teslim etmek istiyoruz derken ve ısrar ederken, gençliğe olan inanç ve itimadımızı ifade etmek istiyoruz. Türk ulusunun mutlu günü: Devrimci Atatürk gençliği söz sahibi olduğu zaman doğacaktır. O gün yakındır. Her yaşta, her meslekte, her sınıfta olan mürtecileri ulusun kaderinde söz sahibi olmaktan uzaklaştırmak emelindeyiz. Fraklılar arasında da pek çok mürteci var!' Bir gazetecinin: "Halen var mı?" sualine, Özdağ: "Pek tabii halen, halen var" diye cevap vermiştir. Muzaffer Özdağ Ulkü Birliği Türkiye'de bir "Ülkü Birliği" kurulması yolunda Millî Birlik Koraitesinde müzakerelere ve hazırlıklara başlanılmıştır. "Ülkü Birliği Kanun Tasansı" dünden itibaren Millî Birlik Komitesi'nin gündemine alınarak müzakere edilmiye başlanılmıştır. Müzakereler süratle ikmal edilecek ve Birliğin faaliyete geçmesi cabuklaştınlacaktır. Ülkü Birüği, Millî Birlik Komitesine bağlı bir teşekkül oJarak ve devlet tarafından desteklenmek suretiyle cahşacak ve gayesi Türkiye'de dil birliğini temin etmek, halkın ve bilhassa köylünün eğitilmesini sağlamak olacaktır. Hazırlanan tasarı>3 göre Ülkü Birliği mensuplan Anadolu'ya yayılacaklar, en ücra köşelere kadar giderek oradaki halkın eğitilmesini, kültürel bakımdan kalkınmasını, okutulmasını, iş hayatına intibakını şağüyacak bir şekilde çalışacaklardır. Ülkü Birliği'nde görev alacakların kimler arasından seçileceği, Birliğin bir devlet organı olarak mı yoksa bir dernek şeklinde mi çahşacağı hususları henüz karara bağlanmamıştır. GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyei Macaristan şoku 9 EKtM 1989 Macaristan Komünist Partisi'nin önceki gece kendisini feshederek Batılı anlamda bir sosyalist parti kurulması kararı alması, Doğu Bloku'nun tarihinde en onemli dönüşümlerden biri olarak kabul ediliyor. Reuter Ajansı, kararın Doğu Avrupa'da tam bir şaşkınlık yarattığını bildirirken Federal Alman radyo ve televizyonu onceki gece olayı flaş haber olarak verdi. Haberlerde yeni partinin adında "işçi" sözcüğünün geçmediğine de dikkat çekildi. Siyasal gözlemciler Doğu Bloku'nun tarihinde bir komünist partinin ilk kez kendisini feshettiğini belirterek "Macaristan komünizme veda etti" diyorlar. BBC Radyosu önceki gece haberi verirken "Macaristan, komünist geçmişi ile bağlarını kopardı" dedi. T4RTISMA Yeni Atama *Sisteıııi? Bu haksız atamalarla bizleri yıldırıp hakkımızı arayamaz hale getirip kendimize olan saygımızı ve güvenimizi mi yıkmak istiyorlar? Eğitim ordusunun işbaşına geldiği şu günlerde, il içt tavinlerin bakarüıklardan va- liliklere devredilmesiyle yapılan atamalar sonucunda tam bir kargaşa yaşandı ve öğ- retmenler arasında hüsrana yol açtı. Il içi atamalar 30. maddeye göre yapılı- yor. Maddeye göre: Branş öğretmenleri arasında puanı en dü- şük olan öğretmenin ataması yapılu-. An- cak maddeye göre yüksekokul mezunu ve aday öğretmen (stajyer) durumunda bulu- nan öğretmenlerin ataması neye göre yapı- lacak? örneğin, lise kısmı bulunan bir okul- da atama yapılırken fen bilgisi öğretmen- lerinden mi, yoksa puanı en düşük stajyer öğretmenlerden mi atama yapılacak? Açık maddeye karşın birçok okulda yük- sekokul mezunu ve stajyer öğretmen bulun- duğu halde branş öğretmenleri başka okul- lara gönderilmektedir. Konuyu biraz daha açarsak: Fen bilgisi öğretmeni liselerde fi- zik, kimya ve bivoloji derslerine girerken a>iu dersin öğretmenleri ortaokullarda fen bilgisi derslerine girmektedir. Dunım bu şe- kilde ise bizler 4 yıl boyunca fîzik, kimya ve biyoloji eğitimini boşuna mı aldık? Eğer eğitimde fen bilgisi öğretmenleri yararlı ola- caklarsa neden branşlaşmaya gidildi? Gön- derildiğimiz okullarda branş dışı derslere gi- rerek bilgi yönünden köreltilmek mi iste- niliyoruz? Bu haksız atamalarla bizleri yıl- dınp hakkımızı arayamaz hale getirip ken- dimize olan saygımızı ve güvenimizi mi yık- mak istiyorlar? Yeni atama sisteminde amaç, yığılmala- n önlemek ve öğretmen acığımn kapatılma- sıydı. Bu sistemle yüksek yerlerde tamdığı olan kişilerin bakanlığa kadar yoruLmaları önlenmiş oldu ve bu öğretmenlerin doku- nulmazlıkları perçinlenmiş oldu. Bu duru- mu görüp de bir şeyler yapamayan, okul okul gezen bizlere ise bu kanun ve karar- nameleri çıkararak bir kısmımızı da "koruyan" kişilere "teşekkür etmek" ka- lıyor. Bir grnp flzik, kimya, biyoloji öğretmeni SHP Kurultayı ve Düşündürdükleri Sosyal demokratlar, parti içi, gereksiz didişmeleri, sen-ben kavgalannı, hizipçiliği istemediklerini; dışa dönük, iktidara yönelik yoğun bir savaşımdan yana olduklarını açıkça lirtmişlerdir. SHP'nin son olaganüstü kurultayı, sosyal demokratlara yaraşır bir canlıhk ve olgunluk içinde sona ermiştir. Bir taraf kazanırken bir taraf yitirecekti. Ikisi de değerli iki genel baş- kan adayından Sayın tnönü kazanmış, Sayıo Baykal ve ekibi ise yitirmiştir. Bu Uginç kurultaydan siyaset adamlarınu- zın da kamuoyumuzun da ders alacağı çok önemli göstergeler bulunduğunu düşü- nüyoruz: 1- SHP kurultay delegeleri, cumhuriyeti- mizle yasıt CHP deneyim ve birikiminin do- ğal uzantılan olduklarını, ustaca ve tam bir yetkinlikle kanıtlamışlardır. Dokusal olarak büyük çoğunlugu Sayın Baykal'a daha yat- kın görünen ve onu destekleyecegi sanılan SHP örgütünü temsil eden delegeler, kurul- tayda Sayın tnönü'yü genel başkanlığa geti- rerek ve onun istediği yapıda bir parti mecli- si secerek üstün bir sağduyu ve beceri örneği göstermişlerdir. Demokrasimiz adına sevin- dirici bu olgu karşısında SHP kurultay dele- gelerini yurekten kutlamak ve selamlamak ge- rekmektedir. 2- Sosyal demokratlar, parti içi gereksiz di- dişmeleri, sen-ben kavgalannı, hizipçiliği is- temediklerini; dışa dönük, iktidara yönelik yoğun bir savaşımdan yana olduklannı açık- ça belirtmişlerdir. Tasfiyeciliğin, aynmcılı- ğın değil, tüm sosyal demokratların siyasal birlik ve birlikteliğinin sağlanması çabasmda ve özleminde olduğunu vurgulamışlardır. 3- Sadece, kursülerde-meydanlarda "ateş- U nutuklar" coşturucu hitabet gücü ve çekici karizma ile değil; sadelik, içtenlik ve açıklık- la da lider olunabileceği ve seçim kazanüabi- leceği görüunüştür. Halkımız artık "güzel söylenmiş sözlcr" kadar haklı, doğru, gerçek- çi davranıs ve eylemlere de değer vermektedir. 4- Bu kurultay SHP'nin; ANAP, DYP, DSP... ve diğer partilerde olduğu gibi belirli kişi ve ailelerin mutlak egemenuğinde olma- dığını, gerçek bir "p«1i" olduğunu göster- mistiı. Çok seslilik ve demokratik yanşma hoş karşüanmakta, fakat klik, grup ve kişiler körti körüne desteklenmemektedir. Akücı, gerçekçi ve doğru yol aranıp bulunmaktadır. 5- Kazananlar, kurultaym veTdiği mesajlan anlamış ve özumsemiş görunmektedirler. Sa- yın tnönü daha seçimlere girilmeden "Knnd- Uy karmrlannm «yacafım. K a n n s ı i da yi- dnem de 'bnrada' oJ«c«gını herkes bnnda olmabdır" demistir. Bize göre böyle davran- dığı için de kazanmıştır. Yenilenlerin şu andaki buruk tepkilerinin de bu aşamada anlayışla karşüanması gerek- tiğini düşünüyonız. Kazananlardan kurultaym buyruğu doğrul- tusunda yoğun çaba ve özverilere hazır ola- rak sosyal demokratlan iktidara taşunalan- nı; yitirenlerden de " n e zaman tökezleyecekler" beklentisi içinde obnaksızın, yeni yönetimle omuz omuza bu çabalara ka- tılmalannı bekliyonız. Sosyal demokratların birleşmesine ve iktidanna engel olmakta "inat" edenlerin ise "yakasuu" sağduyulu seçmenler bırakacaktır, ama tarih bırakma- yacaktır. MÜMTAZÖZLÜK Ankmrrn Arılıııa Tesisâ Tek Çıkar Yoldur Tek çıkar yol arıtmadır. Bu sistemde doğada olan olaylar optimum şartlarda kontrollü olarak tekrarlanır. Son olarak çıkan su durultulur, aktif çamur alınıp kurutulur ve gübre olarak kullanılır. Ülkemızin basın-ya>in organlarında hemen hemen hergün çevre sorunlarıyla ilgili birçok görüş ve düşünce izlemekteyiz. Dikkatle izle- yenler, bu konunun asıl uzmanı "çevre müheıt- disleri"nin isimlerini pek göremez. Odaların olmayışı ve diğer bazı sebeplerle bu açıklana- büir. Biz çevre mühendisleri çevreyi şu başlıklar altında incelemekteyiz. 1) Atmosfer, 2) Yiızey ve yeraltı sulan, 3) Belli derinlikten itibaren ka- ralar. Tüm dunyada olduğu gibi sorun ülke- mizde yüzey veyeraltı sulannda yoğunlaşmak- tadır. Kaynağı ise kanalizasyondur. Kullanıl- mış suların uzaklaştınlması yöntemleri belli başlı olarak: 1) Yeraltındaki boşluk ve çatlak- lara verme, 2) Deniz, göl ve akarsulara deşar j, 3) Tarlaya verme, 4) Antma sonrası deşarj. Bunlan son günlerdeki tartışma nedeniyle in- celemek gerekiyor. !lk seçenek, kullanımı yaygın olmayan; an- cak belli bir bolgede uygulanabilir yöntemdir. Bu konuda zemin mekaniği, jeoloji ve jeofızik arastırmalar yeterli değildir. tkinci seçenek en yaygın yöntemdir. Bunu incelemek için bir kentin denize deşarj edilen atık sularını düşünelim. Üstelik içinde sente- tik kimyasal madde de olmasın. Denize ulaş- tığında yoğun çökelme kaçmılmazdır. Dipte hızlı aerobik ve anaerobik faaliyet başlar. O2 tüketimi artar. Açığa çıkan maddelerse (özel- likle CO2, PO4, NH3 ve NO3) dip bitkilerinin gelişmesıni uyarır, hızlı büyüme, hızb ölüm (Ötrifıkasyon) olur. Ölen bitkilerin yerine ye- nileri yetişemez. Çünkü, dipte bitkilerin tutu- namayacağı organik asitler, H2 CO3, HNO 3 , H2S ve CH4 ile diğer azot ve fosforlu bilesik- ler, çeşitli anyon ve katyonlar aktif bakteri ve virüslerle bunlann toksik enzimleri ve parça- lanmayı bekleyen organik maddelerdenolusan oksijensiz vizkositesi yüksek tabaka oluşmuş- tur. Aynca asılı partiküller nedeniyle suda ye- terli ışıklanma olmaz. Sonuçta, bitki ve plank- tonlarla başlayan beslenmezinciri yok olur ve denizin canhlığı biter. Üçüncü seçenek ise tarlayavermektir. Bence en sakıncalısıdır. Başlıca şu sorunlan yaratır: a) Bir kentin su gereksinmesi günde 200lt./ ki- şidir. 300 bin nüfuslu kentin atık suyu 60 bin metreküp olur. Kentlerimizin yanında hergtin bu suyu alabilecek tarlalar bulabilir miyiz? Aynca bunlan iletecek boru ve kanal mali- yeti ne olur? b) Devamlı aynı yere verilen bu sular, zaten drenajı iyi olmayan tarım alanla- rını ne hale getirir? c) Atıklar doğada kolay parçalanmaz, dolayısıyla sürekli koku ve ak- tif mikroorganizmalarla dolu bir ortam olu- şur. d) Her tarafı ağaçlandırırsak sebzeyi ne- reye ekeriz? e) Sinek, sivrisinek ve sebzeye bulaşmış mikrop tehlikesini nasü önleriz? Bunlara başka eklemeler yapılabilir. Son seçenek ve tek çıkar yol arıtmadır. Bu sistemde doğada olan olaylar optimum şart- larda kontrollü olarak tekrarlanır. Son olarak çıkan su durultulur, aktif çamur alınıp kuru- tulur vegübreolarak kullanılır. Çıkan suda ise çözülme sabitleri (belli sıcaklıkta) belli olan azot ve fosfat bir miktar olur. Ancak tehlikeli miktarda olamaz ve denize faydalıdır denile- bilir. Çünkü, denizin de gübreye ihtiyacı var- dır. Orada da canlılar yaşıyor. YALÇIN KOCAMAN Çevre Miihendisi MHletvekilleriııe Açık Mektup Ahn şu süperemekliliği, verin benim normal emeklilik hakkımı. Gündemde bulunan süperemeklilik tasarısına bir madde ekleyerek aym yerde çalışmaya devam eden bir kısım süperemekliyi bu akıl almaz haksızlıktan kurtarabilirsiniz. sürdurüyoruz. Bilindiği üzere sUperemekli maaşuun artması kısa surede durduruldu ve donduruldu. öylesine donduruldu ki beraber çalışmayı sürdürdüğümüz bizden geride olan, çeşitli nedenlerle 1987 yılmda emekli olama- yan arkadaşlarımız şimdi emekli olmayı iste- seler alacaklan emekli maaşlan bizimkini geç- mektedir. Üstelik onlann alabileceklen emekli maaşları artmaya devam etmektedir. Bizim- ki ise durmaktadır. Bizim suçumuz nedir? Devlete inanmak, çı- kardığı bir kanundan yararlanmayı istemek suç olmamalıdır. Bu kanun, şu veya bu se- bepten çıktığı halini yitirmiş ise ondan yarar- Ahn şu süperemekliliği, verin benim nor- mal emekli olma hakkımı diyorum. Bizier, ça- hştığınıız yerlerde yüksek düzeyde yönetici ve- ya uzman olan ve buna göre ücret alan kişi- leriz. Evvelce SSK'da emeklilik tavanı çok dü- şük tutulduğu için emekliliği hak ettiğimiz hal- de emekli olmakta bir fayda göremiyor ve is- temiyorduk. 1987 yıhnda çıkan Süperemeklilik Yasası üe istikbalimizi düşünerek lehimize bir kanun di- yerek emekli olma hakkımızı kullandık. An- cak işyerimizden ayrılmadık. Yasa gereği SSK'ya destek primi ödeyerek calışmamızı lanmak isteyen kişiyi de hiç ounazsa ilk hali- ne getirmelidir. Bu nedenle diyorum ki lütfen alın şu süpe- remekliliği, verin benim normal emekli olma hakkımı. Bu arada emekli maaşı aldık. Biz- de peşin para verdik. Bu paradan da vazge- çelim. SSK'ya destek primi ödüyoruz. Çaü- şan kişiler ile arasında fark varsa onu da öde- yelim. Yeter ki aradan geçen şu üç yılı yak- mayın ve yurürlükteki yasalara göre normal emekli olma hakkımızı «eri verin. Ben hukukcuyum. Çocuklanma uğradunız bu haksızlığı izah edemiyorum. Bu nasıl hu- kuk devleti diyorlar. Tabii ben de olayı "ka- der"e bağlayamıyorum. Lütfen önünüzde gö- rüşulmek üzere bekleyen süperemeklilik ya- sasma geçici bir madde ekleyerek hiç olmaz- sa bir grup süperemekliyi kurtannız. Çaltşan bir söperemekli KAYSERİ 2'NCt SULH CEZA MAHKEMESİ HÜKÜM ÖZETİ Esas No: 1990/263 Karar No: 1990/494 Davacı: K.H. Sanık: Halil Derairci. tbrahim oğlu Fatma'dan olma 1957 D.lu Sıvas Merkez Kızılca köyü nüfusuna kayıtlı olup halen Kayseri Karpuza- tan mevkiinde Yiğit sucuklannın imalatından sorumlu mesul müdürü. Suç: Gıda maddeleri tüzüğüne muhalefet. Cıı^ torîhî- T) 1 "J lOfiO OUÇ lalllll. £4.. 1Z.I7O7 Varar Tarihi* 1Q ft 1QQOAulal Icullll. ^7.D. İ7/U Sanık hakkında açüan kamu davasının yapılan yargılaması sonunua, Gereği düşünuldü: Sanığın mesul müdürü bulunduğu firmasmda sağlığa zararlı sucuk imal edip satışa arz etmekten eylemine uyan TCK'nın 396, 402/1-2, 72,647/4, 356 sayılı kanun uyarınca sonuçta 490.000 lira ağır para cezası, 3 ay süreyle cürmüne vasıta küdığı meslek sanat ve ücaretinin tatiline, 7 gün süreyle işyerinin kapatılmasına, aynca hüküm özetinin büyük harflerle yazümak suretiyle kapatılan işyerinin göze çarpan bir yerine kapatma süresi kadar kalmak şar- tıyla kapatılan işyerine asılmasına, aynca karar özetinin C. Savcılı- ğı'na gönderilerek masraflannın bilahare sanıktan alınmak üzere tirajı 100 binin uzerindeki Ankara, İstanbul ve tzmir'de yayımlanan bir veya iki gazete ile suç yerinde yayımlanan mahalli bir gazetede ilanı- na karar verilmistir. 29.6.1990 TC BAYRAMtÇ SULH CEZA MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ ESAS NO: 1990/11 KARAR NO: 1990/136 HÂKİM- Cavit Fronl-?fi4S8 KÂTİP: Meral Yesugey-882 Sanık Tuncel llgazi hakkında gıda maddeleri kanununa muhale- fet suçundan eylemine uyan TCK'nun 396. maddesi gereğince 3 a> hapis ve 20.000 TL'sı ağır para cezası ile cezalandırılmasına, 647 sa- yılı yasanın 4. maddesi gereğince hapis cezası yerine 450.000 TL'sı ağır para cezası ve bu cezanın TCK'nun 72. maddesi ile toplamı so- nucu 470.000 TL'sı ağır para cezası ile cezalandırılmasına, TCK'nun 402/1. maddesi gereğince 7 gün sttre ile işyerinin kapa- tılmasına ve karar özetinin görülebilecek şekilde 7 gün sûre ile bıra- kılmasına ve bu kadar süre ile sanığın cürme vasıta kıldığı meslek ^anat ve ticâretin tatilinf TCK'nun 402/2. maddesi uyarınca gerekli ilan işlemleri yapılmak üzere karar özetinin C.Savcıhğına tevdiine karar verilmiştir Racın* 1^111 Hüviyetimi kaybettim. Basın: 34605 Hükümsüzdür. BAHA TTtN KARAKUŞ Ntjfus kâğıdımı kaybettim. Hükumsüzdur VEDA T USL U I ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Milletvekili Ne İş Prof. Muammer Aksoy, gazeteci Çetin Emeç, eski müftü yazar Turan Dursun'dan sonra, SHP Parti Meclis üyesi, Doç. Bahriye Üçok da öldürüldü. Şimdiye dek öldürülenler gibi onun da ölüsü dirisinden güçlüdür. Bu cinayetleri din adına işleyenler, insanları dinden imandan soğuturlar, uzaklaştınıiar. 21. yüzyıla girerken insanlar şeriat yasalarıyla değil, çağdaş, uygar yasalarla yönetilmek istiyorlar. Örümceklenmiş kafa- ların, kulların, kölelerin bunu anlaması olanaksızdır. Özgür düşünceli, laik anlayışla yetişmiş kuşaklar, öldürülerek tüke- tilebilir mi? Mustafa Kemal'in büyüklüğü, her geçen gûn na- sıl da anlaşılıyor. 12 Eylüi faşizmiyte onun uzantısının ektiği tohumlar, bugünleri getirdi. Bakalım nereye varacak? Laikli- ğe Çağrı Grubu sözcüsü Dr. Demet Işık, Cumhuriyet'te çı- kan demecinde "Bahriye Hanım hiç dine karşı olmayan bir insandı. Müslümanlığa ne kadar hizmeti geçmişse devlete de hizmeti geçmişti. Laiklik yanlısı, şeriat karşıtı insanların güçlenmesi anlaşılan istenmiyor" diyordu. Turan Dursun, din- sel tören yapılmasını istemedi. Bu cinayetler sürdükçe ina- nanlar da inançlannı yitireceklerdir, bilesiniz. Zorla hiçbir sey yapılamaz. Bahriye Uçok'un cenazesi bugün SHP Genet Merkezi'nden, Meclis'ten, Maltepe'den törenlerie kaldınlacak. On binler uğurlamalı Üçok'u! Güle güle Bahriye Hanım, ölü- münle de güç kattın cumhuriyete, demokratlara, devrim- cilere... Bahriye Üçok, eşi Prof. Coşkun Üçok öldükten sonra te- lefonlaria rahatsız edilmiş, birinde de bayılmış sayrıevine kal- dinlmıştı.Dinci gerilerin baskıları hiç, ama hiç azalmadı. Türkiye'de en büyük organ Meclis'in olaya sahip çıkması ge- rekir. Milletvekılleri ne iş yapar? Bunlar, yalnız aylıklarının art- masını, Meclis'ten hiç gitmemeyi mi düşünürler? Buncağız sürede, bir parlamento, böyle çabuk yaşlanabilır. Bu Meclis kesinlikle yenilenmeli, yeniler gelmelidir... • • • Yazar Adnan Binyazar'ın eşi Filiz Binyazar, Bertin'de," uzun süredir çektiği sayrılıktan kurtulamadı öldü. Filiz, Adnan Bİn- yazar'ın hem eşi, hem çocuğu, hem her şeyiydi. Filiz'in ce- nazesi, büyük olasılıkla bugün yurda getirilecek. Perşembe ya da cuma günü, Çorum'da, doğduğu yerde gömülecek. Fi- liz, sayrılıktan çok çekti; belki de kurtuldu, ne diyelim... • • • Kıyak aylıklar, kıyak emekliliklerle ilgili yasa önerisi, 26 eylül günü, Meclis'ten şıpın işi geçirilirken, çıkan çatışmaya karı- şanlardan Siirt Bağımsız Milletvekili Zeki Çeliker, Başkan ve- killerinden SHP'li Aytekin Kotil'in, o oturum dışarı çıkarma cezasına karşı kendini savunmak için kürsüye gelir. Özetle şöyle der: Zeki Çeliker (Siirt)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz evvel cereyan eden ve bu Meclis'in mahabetine yakış- mayan hareketin iştirakçisi durumunda bulunmuş olmamdan dolayı büyük bir üzüntü duyuyorum. Sözlerimin şurasında böyle bir harekete tevessül etmek mecburiyetinde bırakıldı- ğım için Yüce Meclis'ten özür diliyorum (ANAP sıralarından alkışlar). Ben biraz evvel kendimi savunma zımmında bu kür- süden ifadelerde bulunan arkadaşıma kötü bir söz söy- lemedim. Kamer Genç (Tunceli)- Öyle mi; o sözleri aynen sen üzeri- ne al. Zeki Çeliker (Devamla)- Ancak arkadaşımızın, sizin malu- munuz olduğu üzere yerli yersiz sansasyon yaratmaya ma- tuf, esasa taalluk etmeyen ve bu Meclis'in huzurunu bozan hareketler içinde olduğu hepimizin malumudur. Hasan Fehmi Güneş (İstanbul)- Sen kendini savun Zeki. Zeki Çeliker (Devamla)- Binaenaleyh, benim kendisiyle aynı kefe içerisinde mütalaa edilmek suretiyle Sayın Başkanın tec- ziyesine muhatap olmam gerekmediği hususunu vicdanla- rınıza terk ediyorum. Kamer Genç (Tunceli)- Benim için yüz kızartıcı bir durum olur seninle aynı kefeye konmam... A. Cengiz Dağyar (An«atya) — Sayın Başkan ikisini de at* fecfelim. Başkan- Efendim takdir Meclis'indir, kabul etmezseniz çık- mazlar. Kamer Genç (Tunceli)- Hayır, hayır, ben af dilemiyorum. Mustafa Nazikoğiu (Rize)- Affedelim, affedelim. SHP'li Meclis Başkanvekili Aytekin Kotil, oylamaya geçer. Meclis çoğunlugu, Kamer Genç'leZeki Çeliker'in salonda kal- malanna karar verir. Kıyak aylıklar, emekliliklerle ilgili yasa önerisi üzerinde tartışılmadan Meclis'ten geçer. Plan Bütçe Komisyonu Bakanı Yusuf Bozkurt Özal, komisyonun değişik- liklere katıldığını açıklamaktadır. Oylamaya 221 kişi katılır, 212 kabul, 9 ret oyuyla Meclis'ten geçer. SHP'li Başkanvekili Ay- tekin Kotil, "Hayırlı olsun" der. Birleşimi 27 eylül perşembe gününe bırakır. Kıyak aylıklar, emeklilikler önerisine "ret" oyu kullanan do- kuzûvenin adları şövle: MehmetTahir Köse (Amasva, SHP), Nabi Sabuncu (Aydın Bağımsız, ANAP'tan ayrılma), Mehmet Dönen (Hatay SHP), Mustafa Kemal Duduoğlu (Hatay, SHP), Nurhan Tekinel (Kastamonu, Bağımsız ANAP'tan ayrılma), İlyas Aktaş (Samsun, Bağımsız, ANAP'tan ayrılma), Kamer Genç (Tunceli SHP), Veysel Atasoy (Zonguldak, Bağımsız, ANAP'tan ayrılma). Yasa önerisine "kabul" oyu verenlerden ANAP'lılar çoğun- lukta; onlar olmasa geçmeyecek Meclis'ten. "Kabul" oyu ve- ren SHP'liler ise şöyle: Mehmet Can (Adana), Kazım Ulusoy (Amasya), Rıza Yıl- maz (Ankara), Ayhan Arifağaoğlu (Artvin), Hilmi Ziya Posta- cı (Aydın), Cemal Şahin (Çorum), Turhan Hirfanoğlu (Hatay), Yüksel Çengel (İstanbul), Ali Haydar Erdoğan (İstanbul), Ha- san Fehmi Güneş (İstanbul), Ali Şahin (Kahramanmaraş), Gürcan Ersin (Kırklareli), Ekrem Kangal (Sıvas)... HEP'ten de Arif Sağ, Mehmet Ali Eren, Yusuf Kenan Sön- mez, Mehmet Adnan Ekmen, "kabul" oyu kullanmışlar. Ab- dullah Baştürk'ün oyu "geçersiz". DYP'den, 13 üye "kabul" oyu vermiş. SHP'de o gün, MYK toplantısı var, olaganüstü kurultay ön- cesi; önde gelenlerden hiçbirinin Meclis'e gidecek durumu • yok. BAŞSAĞUĞI Müessese Müdürümüz Sayın HALİL SÖNMEZ'in babası SALİH SÖNMEZ'in vefatını büyük bir üzüntü ile öğrenmiş bulunuyoruz. Merhuma Allah'tan rahmet, tüm ailesi ve yakınlanna başsağlığı dileriz. SEKA AKSU MÜESSESESİ MENSUPLARI SELDA KETAHTE (KÖRÜK) ile YAVUZ KETAHTE evlendiler. Bakırköy Evtendirme Dairesi 8.10.1990
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear