25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/16 HABERLERİN DEVAMI 9 EKİM 1990 Bomba nasıl Cumhurbaşkanı, Tikirlersilah zoruyla kabul ettirilemez'dedi (Baftarafı 1. Sayfada) takılı olmadığı sürece "bir braş makinesinden daha tehlikesiz" olması, EUe istenildiği gibi şe- kil verilebiliyor, çok kiiçük mik- tarları çok büyük etkiler yarata- biliyor. Plastik patlayıcının patlaya- bilmesi için mutlaka bir fünye gerekiyor. Önce fünye belli güçte bir patlama yaratıyor, ardından patlayıcı fünyenin bu gücüyle patlıyor. Plastik patlayıcılar için fünyenin patlayıcı maddenin üç- te birine saplanması gerekiyor. Dolayısıyla belli bir gramajdan büyük patlayıcı kullanılması ge- rekiyorsa birden fazla fünyeye gerek olabiliyor. Bombayı harekete geçiren fünyeler iki çeşit. Bunlardan biri elektrikli, öbürü düz ateşli fitü- le patlayan fünyeler. Doç. Bah- riye Üçok'a gönderilen bomba- nın fünyesinin elektrikli olması gerekiyor. Bu durumda Doç. Üçok için hanrlanan "bnbi tu- zağVnın muhtemel calışma yön- temi şöyle: 1. Kitaplardan birinin içi tü- müyle oyulmuş ve buraya patla- yıcı fünye(ler), tel sistemi ve pil yerleştirilmiş. 2. Öyle bir mekanizma hazır- lanmış ki kitabın kapağı açıldı- ğında, sayfaları aralanmak is- tendiğinde normal şartlarda ke- sik olan elektrik devresi tamam- lansın ve pil fünyeyi, fünye de patlayıcıyı harekete geçirsin. 3. Bu tetik mekanizması aynı zamanda öyle olsun ki kitabın üstüne ne türden bir ağırlık ge- lirse gelsin, kitap ister dik, ister yan konsun hiçbir durumda bomba kendiliğinden patlama- sın. Dolayısıyla Doç. Üçok'a gön- derilen paket kargo şirketi ya da polis tarafından kontrol edilse bile bomba bulunmayabilirdi, çünkü bombanın tetik mekaniz- ması kolinin kapağına değil ko- lideki kitaplardan birine yerleş- tirilmişti. Kolideki kitaplar tek tek sayfaları aralanarak incelen- medikçe bombanın bulunması- na imkân yoktu, zaten buluna- cak olsa anında patlamış ve kontrol edenleri öldürmüş ola- caktı. Semtcx ve digerleri Ortadoğu'lu ve Batılı terörist örgütlerin en çok kullandığı pat- layıcı maddelerden biri Çekos- lovakya kökenli "Semtex" adlı bir çeşit plastik patlayıcı. "Semtex" ile başı en çok bela- da olan ülkelerin başında İngil- tere geliyor. Irlanda Cumhuriyet Ordusu IRA'nın elinde neredey- se 1 ton "Semtes" olduğu sanı- hyor. tngiliz polisi birçok kez Çe- koslovakya'dan "Semtex" konu- sunda yardım istemiş, hatta özel yetiştirilmis köDeklerin bu pat- layıcıyı yakalayabilmesi için "Semtex"in icine özel bir koku kanştınlmasını bile talep etmiş- ti. Ancak eski Çek yönetimi bu talepleri reddetmiş, "Semtex"i dünyanın bütün terörist örgüt- lerine pazarladığı öne sürülen Libya'ya satmaya devam etmiş- ti. Yeni Cumhurbaşkanı Vadav Havei, göreve geldikten hemen bir iki gün sonra bir açıklama yaparak "Semtes" fabrikasında üretimin durduruldugunu açık- lamıştı. Aynı Havel, ilk lngilte- re seyahatinde de "IRA'nın elin- de önümüzdeki 60 yd boyunca yetecek kadar Semtex stoku bulundugunu" söylemiş ve res- men özür dilemişti. Son olarak tskoçya'nın Loc- kerbie kasabasının üstünde in- filak ederek düşen Pan-Am yol- cu uçağmdaki patlamaya da "Semtex"li bir bombanın neden olduğu kanıtlanrnıştı. Aynca ba- zı Ingiliz yönetici ve parlamen- terlerine yapılan bombalı saldı- nlarıda da "radyo dalgalanyla harekete geçen f ünye"lerin kul- lanıldığı "Semtex"lerle yapümış- tı. Teröristleri yaşatmamamız lazımHaber Merkezi— Cumhur- başkanı Turgut özal, fikirlerini kabul ettirmek için teröre baş- vuranlarm layık olduklan ceza- ya çarptınlacaklanm söyledi. özal, Erciyes Üniversitesi'nin açıhş töreninde yaptığı konuş- mada, fikirlerini silah zoruyla kabul ettirmek isteyenlere karşı insafsız olunması gerektiğini be- lirterek "Btınlan yaşatmamamız lazım" dedi. DMP Genel Başka- nı Bcdrettin DaJan da dün yap- tığı açıklamada. Türkive'nin ve rejimin 1980 öncesini de arata- cak, ülkenin geleceği bakımın- dan vahim sayılması gereken bo- yutlara ulaşrtuş bir kara tehlike ile karşı karşıya olduğunu söy- ledi. SHP Parti Meclisi üyesi, es- ki parlamenteı Doç. Dr. Bahri- ye Üçok'un evine gönderilen bombalı paketin patlaması so- nucu öldürülmesine tepkiler de sürüyor. Cumhurbaşkanı Turgut özal, dün Erciyes Universitesi'nin açı- hş töreninde yapüğı konuşma- run son bölümünde, terör konu- suna değinerek şöyle dedi: "Fikirlerden Mçbir zaman korkmamamız lazım. Fikirlerin terörle kabul ettirilmesini asla kabul etmeyiz ve terörü kulla- nanlan da layık olduklan ceza- ya çarpünnz. Bunları layık ol- duklan cezaya çarptırmamız la- zım. Yani burada insafsız olma- tayız. Fikirlerini silah zoruyla kabul ettirmek isleyen varsa da onlaria kat'i şekilde sonuna ka- dar mücadele elmemiz lazım. 'Benim fikrim budur. Sen bu- nun karşısmdaysan ben seni temizlerim' diyenlerle sonuna kadar mücadele edip onlan ya- şatmamamız lazım. Bunları yaptıgımız takdirde fikir hürri- yetini saglama bağlanz. Aksi takdirde fikir hümyeti sağlana- maz." Kara tehlike Dün bir açıklama yapan De- mokrat Merkez Partisi Genel Başkanı Bedrettin Dalan, Tür- kiye'nin 1980 öncesini de arattı- racak, ülkenin geleceği bakımın- dan vahim sayılması gereken bo- yutlara ulaşmış bir kara tehlike ile karşı karşıya olduğunu söy- ledi. Dalan, açıklamasında şu görüşleri savundu: "Ekonomik, egitim, siyasi kadrolaşma yönünden büyük bir tehlike ile karşı karşıya olma- mıza ragmen ülkemizi yöneten- ler, muhalefet ve de Sayın İnö- nü bu tehlikeyi hafife almakta- dırlar, ancak yılan kendilerine dokununca uyanabilmektedir- ler. Dileyelim ki Bahriye Üçok- un ölümü Türkiye'deki tiim de- mokratik kurum ve kişileri, ül- kemizin gelişmesine, çağdaşhğı- na, laiklik temellerine, birliğine, biitüBİüğüne kasteden bu tehli- keyi görmekte yardımcı olsun. ANAP Genel Başkan Yar- dıması Gaüp Demirel, DYP Ge- nel Başkan Yardımcısı Selahat- tin Kıhç, ANAP Grup Başkan- vekili Yasin Bozkurt, Bağımsız Mületvekili İlhami Binici, Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı Hasan Korkmazcan ile siyasi partilerin il ve ilçe örgüt- lerinin temsilcileri de yaptıklan açıklamalarda Üçok'a saldırı olayını şiddetle kınadıklannı be- lirttiler. llahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Necati Öner, "bir in- sanın düşünceleri, görüşleri ne- deniyle ölümle cezalandınlma- sı"nı "insanlık dışı, feci bir olay" olarak niteledi. Prof. Dr. Öner, "Bu tkr sakhnlardan kim- seye fayda gelmez. Memleket ve millete hiçbir faydası yoktur. Tiim fakiiltemiz camiası, tüm arkadaşlarımız çok üzgünüz" dedi. Türk Sanayici ve Işadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu da Bahriye Üçok'a yö- neltilen saldınnın Türk demok- rasisini ve cumhuriyetini hedef aldığını belirtti. TÜSİAD'dan yapılan yazılı açıklamada, saldı- rı "şiddetle tel'in" edüdi. TUrk Tabipleri, Türk Dişbe- kimleri, Türk Eczacılan ve Türk Veleriner Hekimleri Birligi'nin başkanlan, tüm sağlık meslek birliklerinin mensuplanru Bah- riye Üçok'un cenaze törenine katılmaya çağırdılar. Birlik baş- kanlan Dr. Setim Öiçer, Dr. Yıl- maz Bilgin, Prof. Dr. Mekin Tanker ve Veteriner Yücd Akın- a imzasıyla yapılan açıklamada. Üçok'un devletin temel direğinin laiklik olduğuna inanan bir din bilgini olduğu belirtildi. Dün ayrıca, merkezi Alman- ya'da bulunan Sosyaldemokrat Halk Dernekleri Federasyonu, tstanbul Barosu, lstanbul Ecza- cı Odası, Bakırçay Belediyeler Birliği, Halkevleri Genel Merke- zi, tnsan Haklan Derneği Anka- ra Şubesi, Otomobil-tş Sendika- sı, Türkiye Maden îşçileri Sen- dikası, TMMOB tnşaat Muhen- disleri Odası, Eğıt-Der ve lstan- bul Dişbekimleri Odası, Ekono- mi Muhabirleri Derneği, Türki- ye Yazarlar Sendikası adına ya- pılan açıklamalarda ve 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fa- kültesi'nden 45 öğretim görev- lisinin ortak bildirisinde saldın- nın laikliğe yönelik olduğu be- lirtilerek olay şiddetle kınandı. Dün Denizli'de ise 16 meslek örgütü Ue ÎHD ve Halkevleri şu- be mensuplarının katıldığı bir yürüyüş yapıldı. Bahriye Uçok: un öldürülrnesini kınamak ama- cıyla >ürüyen gruba polisin mü- dahale etmediği görüldü. Hükümeteçağrı(Baftara/ı J. Sayfada) bir tnsan değildi. Boyle bir in- sanı öldüren, hangi amaca hiz- met eder demiyoruz. Bu, toplu- mu kanştırmak, kaygı yarat- mak, din ve vicdan özgürlüğü- ne karşı çıkmak, laik hukuk devletine karşı yapılan davranış- tır. Hükümetin en önemli görevi de failleri bulmaktır, can güven- liğini sağlamaktır. Demokratik düzeni, can güvenliğini sağla- mak zorundalar. Failler bulun- mazsa, elbette bu hareketi ya- panlar özendiriliyor demektir. Failleri bulamıyorlarsa hiç ol- mazsa niçın yapıldığını ortaya çıkarsınlar. O zaman olay biraz olsun aydınlanır ve toplum ken- dini koruma yolunu bulur. O da olmuyor. Acılar içinde kıvram- yoruz. Bu cinayetler Türkiye'- de demokrasiyi, laik düzeni, inanç hürriyetini ortadan kaldı- ramaz. Ama masum insanlar ölüp gidiyor, hükümet bakıyor. DEMİREL: Tabii ki yapamn yanına kâr kalması devam etti- ği sürece, yapanlar yakalanma- dığı sürece caydıncılık kalkıyor. INÖ^fÜ: Avrupa'ya bakarsa- nız, bunun örnekleri görülüyor. Ama failleri de bulunuyor. Gü- ney Amerika'da böyle olaylar oldu, failler bulunamadı, darbe- ler geldi. Bunları geçmişte bı- raktık, böyle şeyler olmayacak diyoruz. Siz hükümette bulun- dunuz, nasıl izah ediyorsunuz? Dünya kadar araç, dünya kadar insan hiçbir şey yapamıyor mu? Üstelik şimdi güvenlik güçleri daha da güçlü. DEMİREL: Hiçbir izahı yok. Artık bu sorun hükümet mese- lesi değil. Artık devlet meselesi olarak ortaya çıkmış bulunu- yor. Bu defa hükümet işini ya- pamadığı gibi, devletin de işini yapamama durumuyla karşı karşıyayız. Yeniden demokratik hukuk devletinin işletilmeyece- ğine yönelik birtakım şüpheler varsa, bundan çok büyük kay- gı duyanm. tNÖNÜ: Arna bu defa bütün muhalefet partileri hep birlikte böyle bir şey olmayacağını söy- lüyoruz. 1980 öncesinden siz da- ha iyi bilirsiniz, daha farklı bir durum var. Hükümete düşen tek şey failleri bulmak. Bula- mazsa sorumluluk en büyük yük olarak üzerindedir. DEMİREL: Evet. Hüküme- tin şansı var, herkes aynı görüş- te birleşmektedir. Hem siyaset hem de millet müttefiktir. Yeni baştan silkelenelim bakalım, başka çaresi yoktur. Başka ya- pacağımız bir şey yoktur. Her- kesi göreve davet edeceğiz. İNÖNÜ: (Demirel'i, bugün yapılacak cenaze törenine davet ederek) Cumhuriyetin temel ni- teliklerine karşı bir hareket olu- yor. Kimse sesini çıkarmıyor. Böyle bir şey olmadığını, bu işi yapanlar görsünler. DEMİREL: însanlann hayat hakkına yönelmiş her türlü ola- ya hep birlikte karşı çıkalım. Bugün ona, yann öbürüne olur. Böyle nemelazımcılığın önüne geçmek lazım. Aykut'un ziyareti Çahşma Bakanı lmren Aykut da dün sabah SHP Genel Mer- kezi'ne gelerek Inönü'yü maka- mında ziyaret etti ve başsağhğı dileğinde bulundu. Üçok ile dostluğu olduğunu ve böyle bir terör olayını kadın olarak kabul edemeyeceğini anlatan Aykut, "Çok müthiş bir acı duydum. Acınızı paylaşmak istedim. Bu gibi olaylar aslında birinci dere- cede demokrasiyi tehdit eden olaylar. Bu acının hiçbir zaman bir daha tekrarlanmamasını te- menni ediyorum" dedi. Inönü, Aykut'un sözlerinin anlamlı olduğunu vurguladık- tan sonra Üçok'un bir bilim in- sanı olduğunu, daha sonra mil- letvekilliği de yaptığını, düşün- celerini hiçbir zaman militan olarak tahrik gayreti içinde kul- lanmadığını ve ılımlı bir şekilde anlattığını belirtti. Inönü şöyle devam etti: "Sizin aracüıgııuzla hüküme- te şu uyanyı yapmak istiyonım. Siz hem kadın olarak, hem ba- kan olarak, iyi niyetli bir insan olarak. bize bu taziyette bulu- nuyorsunuz. Teşekkür ederim. Ama Sayın Başbakan'ın da, Sa- yın Özal'ın da böyle şeyler soy- kmesi gerekir. Bakınız Sayın Özal, cumhurbaşkanı olduktan sonra bir konuşmada, 'Türki- ye'de din ve vicdan özgürlfiğü, düşünce özgürlüğü ve teşebbüs özgürlüğü şarttır' dedi. Şimdi Üçok öldürüldügünde bu olayı kınıyorlar. Ama herhangi bir kimse öldürülünce onu kınıyo- ruz. Burada başka bir şey var. Bahriye Hanım'ın öldüriilmr- sinde fikir, din ve vicdan özgür- Tehdit edilîyorum lu yönetkilerine ilettim. bgilen- düer." (Baftarafı 1. Sayfada) haklan" ve "TUrk kadınının Türkiye'deki ve Almsnya'daki sosyal yaşantısı" konuları tartı- şıldı. Toplantıyı düzenleyenler- ce "Islam'da kadın" konusu için aranan isim Doç. Dr. Bahriye Üçok oldu. Tübingen Türk Der- rteği Kadın Kolu Başkanı Ayşe Acet, neden Üçok'u aradıkları- m anlatırken "Bu konuyu en iyi Bahriye Hanım bilir dediler. Biz de aradık bulduk ve gelmesini sagladık" dedi. Kendisiyle telefonda görüş- tüğumüz Ayşe Acet, Bahriye Üçok'un tehditler dolayısıyla ya- şadığı endişeyi ve Almanya se- yahatini şöyle anlattı: "Türk kadınını tanıtmak anucıyla bir dizi toplantı düzen- lemeye karar verdikten sonra Türkiyeye gittiğimde, haziran ayuda Bahriye Hanım Ue tele- foda konuştum. 'tslam ve kadın koıusunu en iyi Bahriye Hanım bilir' dediler. Ben de Bahriye Haaım'a ısrar ettim gelip konuş- matı için. Ancak o bana, 'Sü- reki tehdit ediliyorum. Duydu- ğuna göre de Almanya'da yo- baiar artmış. Gelecek olursam mvılaka koruma isterim' dedL Beı de kendisine bunu sağlaya- biltceğimizi söyledim. Dernegi- miin bütçesi sınırlı olduğu için uç» büetini alamaj^cagımızı da sövedim. Bunu kabul elmedi. Ana otelde kalmayacagını söy- led. Kendisini bir Türk evinde misıfir etmemizi ise kabul etti. Kcruma konusunu (oplantılan birikte düzenledigimiz halkoku- Bahriye Üçok'un 22 eylül sa- bahı erken saatlerde Stutgart'a geldiğini, kendisini alanda kar- şıladıklannı anlatan Ayşe Acet, Üçok'un 7 gün boyunca Tevfık Altun adlı bir Türkün evinde kaldığını söyledi. Tübingen'de hukuk danışmaruığı yapan Tev- fık Altun'un evinde çocuk oda- sında kalan Bahriye Üçok'a, 26 eylülde aynı toplantı dolayısıy- la buraya gelen Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. AyseJ Ekşi'nin eşlik et- tiğini, iki gün aynı evde birlikte kaldıklarını anlatan Acet, Üçok'un korunması konusunda Tevfik Altun'un devreye girdiğini kaydetti. Kendisiyle telefonla görüştü- ğümüz Tevfik Altun da gelişme- leri anlatırken şöyle dedi: "Bahriye Hanım sürekli teh- dit edildigini, güvenlik önlemleri almması gerektiğini belirtti. Ye- rel polis örgütünün yöneticile- riyle hemen ilişkiye geçerek du- nımu ilettim. iki kadın polis bir süre Bahriye Hanım'ın korun- masında görevlendirildi." Bahriye Üçok'un ısranna kar- şın, yalnızca 26 eylülde konuş- ma yaptığı sırada "üç saat süreyle" korunduğunu belirten Ayşe Acet, "Esasında koruma burada da gerekli değildi. Tü- bingen yobazların elkili olduğu bir yer değildir. Bir üniversite kentidir. Ancak kendisini rahat- latabilmek için isteğini yerine getirdik. Nitekim koruma veril- digini duyunca rahatladı." Sözen'e bomba süsü verilmiş zarf lstanbul Haber Servisi — lstanbul Büyükşehir Beledi-' ye Başkanı Nurettin Sdzen'e bomba süsü verilmiş bir zarf gönderildi. Nurettin Sözen'in sekrete- rine bırakılan zarf belediye- de kısa bir süre heyecanîı an- lar yaşattı. Başkanın sekrete- ri Leyla Yılmaz'ın zarfı Nu- rettin Sözen'e gösterdiğinde Sözen zarfm şüpheli olduğu- nu ve kontrol edildikten son- ra açdması gerektiğiııi belirt- ti. Bunun üzerine zarf Sö- zen'in koTuma polisleri ve Emniyet Müdürlüğü'nden gelen bomba uzmanları tara- fından açıldı. Bomba süsü verilmiş zarftan bir demir parçası, bir mermt, tel ve "Armutlu'da öldürükn her vatandaşın yerine bir polis öldüriilecektir" yazılı bir kâ- ğıt çıku. Nurettin Sözen olaydan sonra şöyle dedi: "Türkiye'de demokrasiyi katletmek isteyen, Atatürk ilkelerine ters düşen insanla- rın boyle girişimİerine tanık ohıyonız. Bu, toplumun hu- zurunu bozuyor. Hep bera- ber bu konuda demokrasiyi ve Atatürk ilkelerini kollama koruma görevimizi yerine ge- tirmetiyiz.. Bütün »ıkıntılaruı demokrasiyi korumakla aşı- lacağını anlatmalıyız." lügü darbe alıyor. Sayın Başba- kan'ın da, Sayın Özal'ın da ona işaret eimesi gerekir. SHP lideri tnönü, PM'de yaptığı konuşmada Üçok'un öl- dürülmesinin iki nedeni olabile- ceğini, bunun birinin, "Din is- tismany la laik düzeni ve çağdaş yaşamın ortadan kaldınlmasına dönük" diğerinin, "Demokra- tik düzenin kendisine yönelmiş ve demokrasiye ara verilmesini isteyenler tarafından yapılmış olabileceğini" bildirdi. lnönü, her ikisinin de sonuçta demok- ratik laik düzene bir saldırı ol- duğunu dile getirirken, "Irak Kuveyt'e girdi diye asker gön- dermeye kalkıyoruz. Türkiye'- de demokratik laik düzeni ko- ruyamayacak mıyız" diye sor- du. Üçok'un "Tesettüre karşı çıkügı için öMürüldüğü" haber- lerine ve bu konuda yapüan teh- ditlere de dikkat ceken SHP Ge- nel Başkanı bu sözlerin inandı- rıcı olmadığını anlatarak şöyle devam etti: "Bir azınlık grubu tesettörü öne sürerek hâkim olmaya ça- lışıyor. Elbette devletten yardım görüyor, ama bu yine de bir azınlık hareketidir. Dolayısıyla böyle bir ortamda Üçok'un öl- dürülmesi ne anlam taşır? Ce- zayir'de de benzer bir durum var orada tesettüre karşı çıkan kadınlar var, ama kimse öldü- rülmedi, demek istiyorum ki, İs- lam âleminde böyle bir usul yok. Humeyni "Salman Rüşdü'- yü öldüreceğiz' dedi. Ama ol- madı. Dolayısıyla bunlann ar- kasında ne var diye düşünmek- tçn kendimi alamıyorum. Sayın Üçok'a yapılan tehditler son za- manlarda kesilmişti. Ama ANAP grubu son olarak kadı- nın statüsü ve sorunlan genel müdürlüğü kurulması için gün- deme getirdigi kararnamede, türbanı yine gündeme getirdi. Bu olay oldu. Bunları bir-şey bildiğim için değil, bilmediğim için söylüyorum. Karanlıklar karşısındayız ve hükümet seyre- diyor. Durum gayet karanlıkür. 1 İLAHİYAT • FAKÜLTESİ ^ SESEVLEi ANfTKABIR ULÜS SİHHfYE MEYDAN1 A K1ZILAV ^ MEYDANI ESKİSEHIR 1-2 Arası araçlarla 2-3-4 Yürüyüş TBMM AKAY ÇANKAYA tkridann bu karanlıgı kaJdırma- ya niyeli olup olmadığını da bil- miyorum, ama Türkiye'de çağ- daş yaşamı savunacağız, koru- yacağız. Bir tslam ulkesinde la- ik düzen ancak Türkiye'de ol- duğu gibi yüriitülür. Halkın desteğiyle yürütülür, bu tertip- ler bizi yolumuzdan ayıramaz, cenaze bir saygı yeridir." Cenaze töreni bugün SHP Parti Meclisi (PM) üye- si, eski Senatör Bahriye Üçok'- un bugünkü cenaze törenine SHP il ve ilçe örgütleri ile bele- diyelerin yanı sıra, meslek ku- ruluşları, Türk-lş'e bağlı sendi- kalar ve demokratik kitle örgüt- lerinin temsilcileri katılacak. SHP Genel Sekreter Yardımcı- sı Cevdet Selvi, cumhuriyetin te- mel niteliklerine yapılan saldın- ların arttığıru belirterek, "Artık tartışma dönemi kapandı, bun- dan sonra lepkilerimizi halkla birlikte demokratik eylemler ya- parak göstereceğiz" dedi. Genel Sekreter Hikmet Çeün, Meclis Başkanı Kaya Erdem'e, tören yürüyüşünde kortejin başmda yürümesi önerisini götürdü. Üçok'un cenaze töreni Anka- ra Üniversitesi Rektörlüğü'nün İlahiyat Fakültesi önünde saat 08.30'da düzenleyeceği törenle başlayacak. Üçok'un cenazesi buradan genel merkeze getirile- cek ve genel merkez önünde sa- at 09.00'da başlayacak törende SHP Genel Başkanı Erdal lnö- nü bir konuşma yapacak. Üçok'un cenazesi daha sonra Atatürk Bulvarı üzerinden kor- tej eşliğinde TBMM'ye götürü- lecek. Üçok'un tabutu Meclis binasında saat 10.30'da başla- yacak tören sonrasuıda, yine kortej eşliğinde Maltepe Cami- si'ne gelindikten sonra cenaze namazı kılmacak. SHP Genel Sekreteri Hikmet Çetin'in cena- zenin Meclis'ten Maltepe Cami- si'ne götürülmesi sırasında Mec- lis Başkanı Kaya Erdem'e kor- tejin başında yürümesi için öne- ri götürdüğü bildirildi. Cenaze namazının ardından Maltepe es- ki havagazı tesisleri önüne gele- cek olan cenazeye katılanlar bu- radan otobüslerle Karşıyaka Mezarlığı'na gidecekler. Tören sırasında, "Laik, Demokratik, Çağdaş Türkiye" yazılı tek pan- kart taşınması kararlaştınldı. Üçok'un cenaze törenine SHP il ve ilçe örgütleri, beledi- yelerin yanı sıra, 20 dolayında meslek kuruluşu ve Türk-lş'e bağlı tüm sendikalann yönetici ve temsilcileri de katılacak. Alı- nan bilgiye göre, sendikalann kendilerine bağlı işçileri de tö- rene çağıracağı ve Türk-lş Ge- nel Başkanı Şevket Yümaz'ın da törene davet edildiği öğrenildi. Dün TBMM'de Parti Mecli- si, Merkez Disiplin Kurulu, Merkez Yürütme Kurulu, TBMM grubu ve Ankara'ya ce- naze töreni için gelen örgüt tem- silcilerinin ortak topiantısı ar- dından Parti Meclisi bugün ye- niden toplantıya çağnldı. CUMEYTARCAYUREKyanyor Devletin İki Yüzü... FRANKFURT — Şok henüz vurmamış, şaşkınlık dalga dal- ga yayılmıştı. Frankfurt Kitap Fuarı'nın bir köşesinde bir adam sergtyi izieyen yabancı- lann şaşkın bakışları attında namaz kılıyordu. O bölüm Türk bayraklanyla süslçnmişti. O bölüm, Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Ba- kanlığı ile Kültür Bakanlığı'nın Türkiye'den getirdigi ya da ABD'de veya Avrupa'da yayın- cılık yapan kimi yayınevierinin kitaplarının sergilendiği bölümdü. İki bakanhğın Batılı yayıncı- lara sergilediği kitaplar arasırv da; örneğin, çeşitli ebatlarda "Kuran, Ibadet llkeleri. Evlat Terbiyesinin Millet Hayatında- ki Önemi, Kuran Öğretmeni, Kuran Okumaya Giriş, Tefsir Tarihi" gibi eserler yer alıyor- du. Kültür Bakanlığı ise örne- ğin "Cami Tasvirli Mezar Taş- ları, Muhibi Divan, Cumhuri- yet'e kadar Türk Güreşleri" ve benzeri yayınları sergiliyordu. Nurculukla ilgili yayınlardan -burada MHP'den sonra Türk- İslam sentezinin önderllğini yapan Musa Serdar Celebi'nin- beğeniye sunduğu kitaplara kadar her çeşit din- sel örnek görülebilirdi. Kimi kitaplar Arap harfleriy- le, özellikle Nurcularınki hem Arapça hem İngilizce. Musta- fa Kemal'in "laik, modern Türkiye"sinin iki bakanlığının 150'ye yakın devletin katıldığı Kitap Fuarı'nda Batılı gözlem- cilere sergilediği manzara özetle buydu. Fuara aşağı yukan sekiz bin yayınevi katılmıstı. Standlarda üçer kişinin çalıştığı varsayılır- sa 24 bin kişi hemen her gün Türkiye Cumhuriyeti adına bu türden kitapların sergilendiği o bölümün önünden geçiyor- du. Yüz binlerce kitapsever Türkiye Cumhuriyeti'ni simge- leyen " o bölümün" önünde duraksıyor, Türkiye'nin "Doğulu" coğrafi konumunu anımsayarak geçip gidiyordu. Parçalı bilgilere göre bakan- lık Türkiye'deki yayınevlerine başvurmuş. Batı içerikli kitap- lan, Türktye'nin kültür gelişimi- ni ve çağdaş özünü içeren ya- prtların "o bötümde" sergilen- mesine hiçbir yayınevi yanaş- mamıştı. Oysa ilgililer ülkeyi gerçek *yüzüyle tanıtacak pek çok ki- tap bulabilir, AT'ye girmeye, Batılı olduğunu kanrtlamaya katkı sağiamaya çalışan çaba- lara güçlü destekler vere- bilirdi. Neyse ki yüz adım ötede Cumhuriyet Kitap Kulûbü, çağdaşlığa soyunan ülkenin yüzünü ağartacak içerikte bin- lerce yapıtla kitapsever Batılı- ların huzurundaydı. Almanya'nın çeşitli yörele- rinde yaşayan aydın Türkler; işçisi, mühendisi, erkekJi ka- dınlı çalışanıyla Cumhuriyet Kitap Kulübü'nün bulunduğu bölümü dolduruyordu. Bahriye Üçok'un öldürüldü- ğü haberi geldiğinde aynı kat üzerinde yaşanan bu tezatlar tartışılıyor, konuşuluyordu. Üçok'un kişiliğini, yıllardtr ver- diği savaşımı yakından bilen- ler aynntılı bilgiye gereksinme- den cinayeti fanatik İslam gruplarından birinin işlediğin- debirleşmişlerdi. Üçok, bombalı pakete kur- ban gitmesinden bir gün ön- ce "Berlin Türk Bilim ve Tek- noloji Merkezi" yetkilileriyte te- lefonla bir görüşme yapmış, buraya gelerek "Laiklik ve Demokrasi" konulu bir konfe- rans vermeyi kabul etmişti. Ne çare; Üçok ömrünü adadığ) la- ik demokratik düzen uğruna yaşamıru yitirmişti. Alman ba- sını on sekiz ay içinde yaşadı- ğımız on bir terör cinayetinin üzerinde henüz yeterince uyanmadı. Buradaki Türk sos- yal demokrat örgütlerin dün- den başlayan çabalanyla, özellikle Berlin'de yuvalanan gerici örgütlere dikkatler bel- ki çekilecek; belki de Irak bu- nalımı ya da iki Almanya'nın birleşmesiyle topluma sinen rahatsızlık Türkiye'deki çagdtşı örgütlerin idam diye nrteledi- ği daha neler getireceği bilin- meyen olaylarla yeterince ilgi- lenmeyecekti. Yazılı basının duyarsızlığına karşı dinci örgütler hemen Al- man TV'lerinde boy gösterme- ye başlıyor. ZDF yayırunda Şanlıurfa Belediye Başkanı Çelik, "Hitlerhayranlığını" dile getiriyor, mezarını bulsa çe- lenk koyacağını soylüyor. Al- man TV'si Belediye Başkanı: nın masasında bir el bomba- sı bulunduğunu belirtiyor. Beri yandan burada yaşa- yan Türk toplumu ülkenin için- de bulunduğu koşulları özen- le Iziiyor, sağlıklı değerlendir- meleıie geleceğimize dayalı kaygılar öne sürüyor. Cumhuriyet'in geçen cu- martesi düzenlediği paneli iz- leyenler; Uğur Mumcu ve Ali Sirmen'le bana yönerttikleri sorularla konular ve sorunlar üzerinde duyarlı olduklannı vurguluyorlardı. Dinsel akımlann gkterek ge- lişmesinden tedirgindiler. Ul- keyi bölmeyi amaçlayan silahlı davranışlara asla arka çıkmı- yorlar, tersine açıktan reddedi- yorlardı. Ekonomik sıkıntılann geliş- miş bir ülkede yaşamalarına karşın nasıl giderileceğini araştırıyor, Körfez bunalımında TÖ'nün Türkiye'yi bir serüve- ne atacağından kaygılanı- yorlardı. Bu konulann aynntılı biçim- de tartışıldığı panel, izleyenle- rin ortak ve kesin bir yargısıy- la sona erdi. Yurtdjşındaki Türkler çıkış yolunu TÖ'den ve peşinde sürüklediği ANAP ik- tidarından bir an önce kurtul- makta görüyorlardı. Türk toplumunun bilinci bu- radaki "Sosyaldemokrat Halk Dernekleri" adına dün burada yapılan açıklamada yer alıyordu: "Ardı ardına işlenen cinayet- lerin baş sorumluları 12 Eylül rejimiyle başlayarak ANAP ik- tidarı boyunca da izlenen po- litikalar sonucu, teokratik Türkiye peşinde koşanlar, teş- vik edenler, yüreklendirenler ve kollayanlardır. Laiklik kavra- mının özünü boşaltarak toplu- mumuzun adım adım İslam- laştırılmasına göz yumanlar, destek olanlardır." ' Kısacası tek çözüm, tek çı- kış ve kurtuluş yolu; 12 Eylül- ün sürgiti ANAPtan bir an ön- ce kurtulmaktı! 6 Asil Nadir'i kurtarmak münıkün değil 9 Katliam: 22 ölü (Baftarafı 1. Sayfada) la ilgili sorularıru yanıtladı. Ta- ner, halen yürürlükte bulunan yasalarm hiçbirinin Polly Peck'- in kurtanlması ya da hükümet kararıyla bu şirkete kaynak ak- tarılmasına izin vermediğini kaydetti. Nadir'in bu hafta için- de Ankara'ya gelerek kendisiy- le görüşeceğini de kaydeden Ta- ner, Polly Peck olayında Rum lobisinin "dedikodu ve yıprat- ma kampanyası"nın etkiÛ oldu- ğu iddialarının da araştınldığı- nı bildirdi. Taner, İngiliz Dışiş- leri Bakanlığı'nın Türkiye'nin Polly Peck'le ilgili girişimleri üzerine "48 saal içinde 100 mil- yon sterlin gönderilmesini" is- teyen mektubuyla ilgili olarak da "Bir kere Polly Peck bir İn- giliz şirketidir. Bizden ne para- sı isteniyor" dedi. Taner, Ingil- tere Dışişleri Bakanlığı'nın bu yazısına ne karşılık verdiğine ilişkin bir soruya da, "Ne cevabı vereceğim ki? Ben buna ancak güler gecerim" yanıtını verdi. Taner, Asil Nadir olayıyla il- gili Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın devreye girmiş olması- nı da, "Cumhurbaşkanı doğru- dan ilgilenmemiştir. Sadece Türk asıllı bir işadamı olduğu, Rum lobisinin etkinliği dikkate alınarak hakkının yenmemesine dikkat edilmesi gerektiğini tngil- tere Başbakam'na söylemiştir" şeklinde değerlendirdi. Hazine ve Dış Ticaret Müste- şarhğı yetkiUleri de Asil Nadir konusunda hükümetin hiçbir kurtarma operasyonu planla- madığını vurgulayarak, "Hazi- ne'nin resmi hiçbir rolü olamaz. Böyle bir riski hiçbir politikacı da göze alamaz" dediler. Bu arada Asil Nadir'i kurtar- ma operasyonuna hazırlandık- lan iddia edilen 4 büyük banka- dan 3'ünün genel müdürü açık- lama yaparak planlanmış her- hangi bir operasyonun söz ko- nusu olmadığını vurguladılar. Operasyon iddialanyla ilgili olarak ismi geçen Yapı ve Kre- di Bankası'nın Genel Müdürü Burhan Karaçam, yalnızca Ves- tel Ue iş ilişkisi bulunduğunu, Asil Nadir ile herhangi bir tema- smın olmadığını açıklarken Zi- raat bankası Genel Müdürü Coşkun Ulusoy, Amerika dönü- şünde verdiği demeçte, Asil Na- dir'le ilgili hiçbir operasyonun içinde bulunmadıklarını vurgu- ladı. Cumhuriyet'e açıklama ya- pan Vakıflar Bankası Genel Müdürü tsmet AJver, ise, "Asil Nadir'in hiçbir şirketiyle her- hangi bir ilişkimiz olmamıştır. Değil bir liralık. bir kunışluk riskimiz bile olmamıştır. Biz va- kıf mallannın değerlendirilme- siyle ilgili bir bankayız. Böyle riskli işlere girmemiz söz konu- su olamaz" dedi. Polly Peck için kader günleri EDtP EMtL ÖYMEN LONDRA — Polly Peck Yö- netim Kuruhı Başkanı Asil Na- dir'in, şirkeün acil nakit gerek- sinmesini karşüamak amacıyla önümüzdeki cuma gününe ka- dar vakti var. Polly Peck'e kre- di veren bankalann o gün top- lanarak, son bir haftada şirke- tin kurtanlması için atılmış adımlan değerlendirmesi gereki- yor. Şirkete, para bulması için tanınan süre ya uzatılacak ya da derhal iflas işlemlerine ge- çilecek. Polly Peck'in muhasebesini incelemek üzere şirket tarafın- dan görevlendirilen bağımsız mali danışmartlık firması "Co- opers and Lybrand Deloitte" ile Polly Peck'e kredi veren banka- lann arasından seçilen 10 tem- silci bugün bir toplantı yapıyor. Firmanın, Polly Peck hesapları için başta Ingiltere olmak üzere birçok yerde 20 muhasebe uz- manıru görevlendirdiği bildirili- yor. Finnaya konu hakkında bir rapor hazırlaması için 5 hafta süre tanınmıştı. Bu rapor ile Polly Peck'in bankacıların kendi yürütecekleri soruşturma arasında doğnıdan bir ilişki yok. Ancak sorunun karmaşıklığı ne- deniyle, bankacdann önümüz- deki cuma günü, süreyi bir haf- ta daha uzatmalannın mümkün olabileceği de ifade ediliyor. Polly Peck'in nakit sorununu inceleyen "Finandal Fımes" şir- kete açılan gerekli olan 100 mil- yon sterlin derhal sağlansa bile, ocak ayına kadar daha 200 mil- yon Sterlin bulması gerektiğini hesapladı. "Şirket, bu yılın son 3 ayında vadesi dolacak 200 mil- yon Sterlin tutarındaki borcun ertelenmesini de sağlamak zo- runda" diye yazdı. Aynı gazete, Polly Peck'e Türkiye'den bir mali kaynak ak- tanmı konusunda belirsizliğin sürdüğünü, her şeyin Cumhur- başkanı Özal'a bağh olduğunu kaydetti. Polly Peck'in Isviçre Frangı cinsinden çıkarttığı bonolann durumunu ise "Daily Telegrap" de aldı. 50 milyon Isviçre Frangı de- ğerindeki "hamiline kayıth" bo- nonun derhal paraya çevrilme koşulu ile satıldığı anlaşıbyor. Gazete, bono sahiplerinin kim- liklerinin saptanamayacağını ve bonolannı, gelecek ay süreleri dolduğunda paraya çevirmek is- tedikleri takdirde bunun, Polly Peck için ek bir yük oluşturaca- ğını yazdı. (Baştarafl 1. Sayfada) tığıru bildirdi. AA'ya göre Kudüs'teki cami- lerin hoparlörlerinden halk, ya- ralı Filistinlilere kan vermeye çağnldı. Filistin hastane kaynaklan ise Kubbet-Ül-Sahra'daki olayın bir isyana yol açtığını ve bütün kente yayılma eğüimi gösterdi- ğini belirterek ölü ve yaralı sa- yısımn artmasından endişe du- yulduğunu söylediler. Kubbet-Ül-Sahra üzerinde polis helikopterlerinin devriye uçuşu yaptığı haber verildi. Po- lisin bölgeyi kordon altına aldığı ve gözyaşartıcı bomba da kul- landığı belirtildi. Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat'ın danışmam Bassam Ebu Şerif, Tunus'ta düzenledi- ği basm toplantısında, 22 kişi- nin öldüğü olaylarda, bin dola- yında insarun da yaralandığım öne sürdü. Kimi Filistinli kay- naklar ise yaralı sayısmı 300 ola- rak verdiler. Ebu Şerif, duru- mun son derece gergin olduğu- nu ve her an yeni bir patlama- nın meydana gelebileceğini be- lirtti. Ebu Şerif şöyle dedi: "Gü- venlik Konseyi'nin tngiliz olan yeni başkamna sesleniyonız. Konsey, Filistinlilerin korunma- sı için derhal gerekli önlemleri almalıdır." Ebu Şerif aynca İs- rail'i silah ya da para ile destek- leyen tüm ülkelerin boykot edil- mesini de istedi. tsrail kaynaklan, Batı Şeria ile Gazze'de güvenlik güçlerinin alarma geçirildiğini ve olaylan kışkırttığından şüphelenilen Faysal El Hüseyin adlı bir Isra- illi liderin tutuklandığını bil- dirdiler. Bu arada Arap kaynaklan, olaylarla ilgili olarak Gazze'de düzenlenen protesto gösterisin- de 2 Filistinlinin öldürüldüğünü bildirdiler. Batı Şeria'da ise 20 yaşmda bir Filistinlinin öldürül- düğü kaydedildi. İsrail işgali al- tındaki iki bölgede de sokağa çıkma yasağı konduğu haber ve- rildi. Gözlemciler 22 kişinin ölü- müyle sonuçlanan olayın tsraiT- in 1%7'de işgal ettiği topraklar- da bugüne dek yaşanan en kanlı saldın olduğunu belirttiler. Cuellar kınadı BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar dün sözcüsü Nadis Yo- nnes tarafından basına okunan açıklamasında saldınyı kınaya- rak Israil'in Filistinlilere karşı uyguladığı şiddetten büyük üzüntü duyduğunu bildirdi. Cu- ellar açıklamasında olayın, "Israil-Filistin çatışmasındaki tehlikelerin trajik bir ifadesi" olduğunu kaydetti. Mitterrand'ın ' açıklaması Bu arada, Fransa Cumhur- başkanı François Mitterrand,: Doğu Kudüs'te dün tsrail asker- leri tarafından Filistinlilerin öl-( dürülmesinin, Ortadoğu görüş-, melerinin yapılması zaruretini; gösteren "vahim bir olay" ol-r duğunu söyledi. ; François Mitterrand, "tnsan haklan bir yerde savunulurken diğer tarafta ihmal edilemez. Hak hakür" diye konuştu. Öte yandan Yaser Arafat, Mitterrand'a bir mesaj gönde- rerek İsrail işgali altındaki Arap topraklarında yaşayan Filistin halkının korunması konusunda BM Güvenlik Konseyi'nin karar alması için etkin çaba sarfetme- sini istedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear