25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 8 EKİM 1990 Yeniçeltek'te sendikacılar, grizufaciası ile çıkanlan işçilerin yeniden işbaşı yapabilmesi için çalışıyorlar. Ölen ölür, kalan sağlar işsizdir Madende Yeniçeltek'teki grizu faciasından sonra sendika, işçisinin de baskısıyla işvereni üretimin yeniden başlaması için zorladı. Uzun pazarhklar sonunda işten çıkanlan işçi sayısı ancak 246'ya indirilebildi. 525 işçi ile üretim sürüyor. 50 işçi geri dönme uğraşmda. 196 işçi, yeni iş arıyor, bir bölümü kente göç etti. İşçinin aylık geliri her şeyi ile 500 bin lirayı geçmiyor. Maden işçisinin umudu şimdi yeni sözleşmede. yapıyor: "Facianın oldugu şubat ayın- da, siyasi iktidar tüm imkânla- nnı seferber ederek yardımcı olacağına sdz verdi. Maalesef sözlerinde durmadılar. Dirileri- çalışanlanmıza yardım kriar. mize. "Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir" diyerek yaşayan, ma- dencilerle, madencinin para et- meyen dirisi ile ilgilenmenin da- ha doğru olacağını düşündük. Ne de olsa ölenler yüzlerle, ma- denlerde çahşanlar on binler ve yüz binin üstünde sayılarla sa- " yıhyorlar. . Âdeta özel cezalandınyorlar. Bu mudur devlet, siyasi iktidar Tabii ki yaşayan madencı ta- a n ] a y l S | ? " ramasına "çarpıcı, ilginç olsun" diye Yeniçeltek'ten başlayacak- "Kazadan sonra yaşayanlar tık.- Türkiye Maden tşçileri Sen- ö n c e »»P'uca uzun bir sure ışsız dikası Teşkilatlanma Sekreteri kal«ülar. Ocaklar çalıştınlmadı. Orhan Şimşek, yolda, faciadan Uzun süre para da ödenmedi. sonraki gelişmelerin bir özetini Şeker Bayramı sonrası çalışma baskısı altında. diğer yandan ye- ni bir kaza olursa işçilerin yaşa- mından olmalannın sorumlulu- gunda arada kalmıştık. İşçi için açlık bastınp, bize baskı arttı- gında, biz de işyerinin ürelime Yeniçeltek'te ocağa inerken sendikacılarla karşılaşan maden işçileri bir anda etraflannı sanp veryansın ediyorlar 'Ocak'ta hâlâ öleüın yok!'Sendikacılar işçilerin ölçüm yapılmadığı iddialan ve sert tepkileri üzerine şaşkınhğa düşüyorlar, "ölçüm yoksa ocağa inmeyin" diyorlar. İşçiler sendikacıların "ocağa inmeyin" sözüne çok kızıyorlar ve şöyle diyorlar: "Sıkı mı inmemek, ceza kesince sen mi sahip çıkıyorsun? îşten atınca kim koruyacak?" — 2 — Kaza sonrası gazetelerde ya- yımlanan sayısız fotoğraftan ez- berlediğimiz görüntünün içinde- yiz. Madencinin yaşamını tevek- küle, Allah'a bağlayan yazı yer- li yerinde duruyor. İşçiler ocak başından çıkmaya başhyor. "Geçmiş olsun" selamından sonra alışmış olsalar da yaban- alann, fotoğraf ceken gazeteci- lerin varhğı dikkatlerini çekiyor. Aramızda bir de sendika mer- kez yöneticisi olduğu anlaşılın- ca hiç beklenmedik bir gürültü koptu. Tek tek işsiz kalma kor- kusu ile sessiz kalan işçinin iç dünyasında nasıl fırtınalar esti- ği, kafasmda ne çok kaygılar ve jçinde ne büyük bir Iprkunun yattığı ortaya çıktu Ocaktan çı- kan ve bir anda sendika yöneti- cilerinin etrafım saran işçiler hiç de şube yöneticilerinin görüşle- rini paylaşmıyorlardı. Kesinlik- le yeterli güvenlik önlemi alın- dığı kanısında değildiler. Bağı- ra çağıra ölçümlerin üretim baş- ladıktan saatler sonra yapıldığı- nı anlatıyorlardı. Yerel sendika yöneticileri ise bunun olamaya- cağını... — Gereken bütfln önlemler eksiksiz alınıyor. — Sen mi bileceksin, biz mi? Biz işe gidiyoruz, saatler geçiyor. Nezaretçi 22 kişinin çalıştığı yer- de ölçüm yapıyor. — Ölçüm yapılmadan ocağa inmeyin demedik mi? Ni>e ini- yorsunuz?. — Sıkı mı inmemek. Ceza ke- since sen mi sahip çıkıyorsun? İşten atınca kim koruyacak? Bu sırada bir yandan işi biten- ler ocaktan çıkarken, bir yandan da birileri işe gitmek üzere gir- meye devam ediyor. tşçüer giren- leri göstererek bağırmalannı ar- tırıyorlar. — Hani, iste işe gidiyorlar. Hani, ölçüm yapıldı mı? — Daha işin başlamasına ya- nm saat var. Nereye gidiyorsu- nuz? Dursanıza. Neye erken gi- diyorsunuz. Sen, geri gelsene. ' — Gitmek zorundayım. tşim var. Beni sen mi koruyacaksın? Cezamı kim silecek... Bağırtılar arasında yine sen- dika üyesi, işçi olan ölçümcü başladı, ncretler baziran sonunu açılması ve işletmenin finans so- Şimdi onlann işe dönebilmesı bnldu. Neden, kaza sonrası işlet- rununun çözülmesi için girişim- ne uğraşıyonız. Tazminatlannı menin üretime açılamayışı da lerimizi arttırdık. Sonunda agır- alan ve Yeniçeltek'le ilişkisi ta- değildi. işletmenin üretime geç- lıklı bizim çabalanmızla, baskı- mamen kesilen 196 işçimiz ise iş mesi için gerekli paranın sağlan- mızla, işletmede emniyet tedbir- arayışında, bir bölümü büyük mamış olması>dı. leri alınarak üretime başlandı. şehirlere göç etti. 68 işçinin ölü- Işçûerle yaptığımız görüşme- Ancak önemli bir işçi tenkisatı- mü ile sonuçlanan facianın ar- lerde, işçiler aç olduklannı söy- nı önleyemedik. Uzun pazarlık- dından halen 525 işçi ile üretim luyorlar. işletmenin açılmasını, lar sonunda sayı aşagı çekilerek sürdürülüyor." işe başlamayı istiyorlardı. Bir 246 işçimiz işsiz kaldı. Çıkan- Yeniçeltek'te hâlâ konuşmalar yandan iş, ekmek isteyen işçinin lanlann tazminatlan, çalışanla- kaza etrafında odaklanıyor. Ay- rın ucret ve sosyal haklan, uzun nı ocaklarda iki büyük facianın gecikmeler ve pazarhklarla öde- yaşanmış olması, yine de calı- nebildi. Halen 50 civannda bir şanlar ve yöre insamnın iyimser- işçi gnıbumuz da tekrar ise dön- liğini etkilememiş. Sendikacılar, me şansını kajbetmemek için özellikle de yerel yöneticiler yo- tazminatını almadan bekliyor. re insanı ile aynı kanıda; Yeni- çeltik ocaklannın Türkiye'deki en güvenilir ve en çağdaş tekno- lojiyi uygulayan ocaklardan ol- duğunu savunuyorlar. Neden mi ikij)üyük*facia yaşandı? Denetim olmazsa "Ocagın kömüriı kaliteli, o ölçüde de grizulu. İşin içine in- san ihmali, dikkatsizlik, ölçüm- lerin aksaması, bazı önlemlerin atlanması girince işte böyle ka- za oluyor. Kaza an meselesi.." Yöre insanı için birinci önce- liğin, ocakların çahştınlması, iş- siz kaknmaması olduğu her vur- gulamadan ortaya çıkıyor. He- nüz cesetler çıkanlmadığı, kaza nedenleri üzerinde resmi kesin bir bilgi olmadığı halde onlar kafalannda olayı bitirmişler. ölenler arasında olan bazı gü- venlik görevlilerinin, üretim baş- ladıktan saatler sonra dahi üre- tim başlamadan yapmaları ge- reken ölçümleri yapmamış ol duklarını, sağ çıkanlann onlan henüz ölçüme giderken yolda gördüklerini anlatıyorlar. Daha önceki yüksek ölçümlerin kayıt- lara geçirilmemiş olmasını ise "Kayıtlara yüksek ölçüm geçse zaten üretime ara verttmesi ge- rekir. Kaza, yeterli önlem alın- mamasından oldu. Bu önlemler alınırsa bir daha olmaz, alın- mazsa her an olabilir" şeklinde açıkhyorlar. tşçinin kaybı AZ TEDBİR ÇOK TEVEKKÜL — YeaiçeKek madeo ocafının girişinde o geieneksel söz asdı "Evvela tedbir, sonra terekkiU". Ancak tedbir sürekli eksik kabrken tevekkül devamlı arüyor. 6 AYDIR SENDİKADA ÎŞE DÖNMEYİ BEKLEYEN ÎŞÇİLER DERT YANIYOR 'Çocukların yüzünü görmemeye çalışıyoruz'Turkiye'deki genel işsizlik sorunu maden yö- relerinde daha da bir ağır basıyor. Maden işçi- sinin ölüm ve meslek hastalığına yakalanmada en tehlikeü, en ağır iş kolunda bu kadar olum- suz koşullarda, bu kadar ucuza çahşmaya razı edilmeleri de doğrudan işsizlikle bağlantılı olu- yor. Bu çok olumsuz koşullar düzeltilmeden ma- dencinin çalışmaması beklenirken madenci bu koşullarda da çalışmak için çırpınan insan gö- rünümünü kazanıyor. Yeniçeltek'te işbaşı yapan işçiler çalışma ko- şullanndan, düşük ücretlerden sendika ile ileti- şimsizlikten, gereken önlemlerin alınmamasın- dan yakınır ve ocağın çıkışındaki şube binasına ayak basmazlarken, işe iade ednmemiş ancak işe dönme umudu ile bekleyen işçiler günlerini sen- dika şube binasında geçiriyor. Varlıkları ile sen- dika yöneticilerini rahatsız edip onlann işvere- ni sıl»sık aramasını sağlayarak bir an önce işe dönebilmenin beklentisi içindeler. 6 ayı aşan bir süredir işsiz ve ücretsiz kalmak, işe dönebilmek için tazminat da almadıkları için tamamen pa- rasız yaşamaya mahküm olmak öyle kolay bir durutn olmasa gerek. Umutla işe dönmeyi bekleyen Nihat Gürsoy ve Bahattin Taşdemir, yörede iş bulmanın ola- naksız olduğunu, tazminatlannı alan arkadaş- lannın yöreyi terk ederek başka bölgelerde iş ara- dıklarım anlatıyorlar. Çok seyrek olarak bula- bildikleri pazarcılık, geçicı inşaat işçiliği gibi iş- lerle harçlık çıkarma^ çalışarak yaşadıklannı, gırtlağa kadar borca gömüldüklerini açıkhyor- lar. Sabahtan akşama, fazlaca da konuşmadan sendika binasında boş oturmanın, böylece ay- lann geçmesinin yarattığı sinir ve gerilim yüz- lere, konuşmalara yansımış: "Boş oturmaktan sıkıimıyor musunuz?" sorusu rahatsızlıklarını daha bir açığa çıkanyor: "Kahvede oturmak bile parayla. Ne, yapacak birişimiz, ne oyalanacak bir yerimiz var. Evde hiç dunılmuyor. Para, yi- yecek, giyecek bekleyen çocuklann yüzünü gör- memek için akşamlan mümkün oldugu kadar geç eve dönmeye çalışıyoruz" yanıtı geliyor. teknik elemanlar bulunuyor. İş- çinin yakınmalan aktanhyor. Doğruluyorlar. Yeterli sayıda öl- çümcü olmadığmı ve gereken sü- reler içinde, gereken ölçümleri yapamadıklannı anlatıyorlar. İş- verene, yeterli ölçümcü alınma- sı için gereken girişimin yapıl- masına karar veriliyor. Ocağın ağzından görülen sen- dika şube binası ile işçiler ara- sındaki iletişimsizliğe aklımız er- miyor. Sendikacılara işçilerin konuyu uzatmamak için burada saymadığımız birçok şikâyetini daha önceden bilip bilmedikle- rini sonıyoruz. "Sendika binası yolun karşısında, uğrayıp bir şey anlatmıyoıiar. Durmadan hak- lanm anlatıyoruz, ciddiye almı- yorlar. Ölçüm yapılmadan ise inmeme haklan var. İnmesinler, bize durumu iletsinler" yanıtı geliyor. Tartışmalan bizim kadar şaş- kınbkla izleyen sendika merkez yöneticisi Orhan Şimşek'e de ilk tepkiler çok ilginç gelmişti; iç- lerinden biri, "Sen kimsin, seni ilk defa göriiyorum. Daha ön- ce neredeydin?" diye bağınnca, bir diğeri "Merkezdeki yeni yönetimden" itirazını yapmış. Ardından cesaretlenme, biraz d ı yerel sendika yöneticilerini içine alan yakınmalar patlamıştı. Sendikacılarla tartışan öfkeli gruplardan konuştuğumuz işçi- ler, açık açık, işverenin kulağı- na gittiği için hemen ocağın kar- şısında, çıkıştaki sendika bina- sına uğramamayı yeğlediklerini, uğrayanların başına iş geldiğini söylüyorlardı. Yani merkez yö- netimini henuz tanımadıklannı, sözleşmede sınayacaklannı da. Oysa yeni yönetim de öyle çok yeni falan değildi. Bir yıla gidi- liyordu. Karşüanna o çıktığı için patlamaya hedef olan Orhan Şimşek dahil. Özellikle facia ne- deni ile Yeniçeltek'e pek çok kez gelmişlerdi. Bir rastlantı, ocak- tan o vardiyada çıkanlarla kar- şılaşmamış olsalar da, hiç değil- se sendika yaym organlannda çıkmış sayısız fotoğraflarından ammsanabilirier, en azından ad- lan ile bilinirlerdi. Sorduğumuz işçilerin hiçbiri ne sendika yayın organını görmüş, ne de yöneti- cileri tanıyordu. Içlerinden "Çok eski, yaşlı bir başkan var- dı. O değişti mi" sorusunu yö- nelten bile çıktı. Sendikaya gü- venden, çıkar örgütu olarak sa- hiplenmekten henüz çok uzak- ta görünüyorlardı. Ofkeleri patladığı gibi saman alevi gibi söndü. Bizim uzakta gözlediğimiz kadan ile sendika- cıların "Ölçüm yapılmadan inmeyin" uyansı bir işe yarama- dı. Bir kısmı, hatta ocağa girme saatinden yanm saat öncesi ol- duğu halde girmeyi sürdürdü. Bir kısmı işin başlama saatini bekledi. Göze batma, işten olma kor- lcusu ile iş saatinden önce oca- ğa ineni de, çalışma saatini bek- leyecek kadar cesur olanı da ne kazayı ne de korkusunu unut- marun söz konusu olabileceğini söylüyorlardı. "Korkmaz olur muyuz. Nasıl korktuğumuzu ge- lin de bize sorun. Ama ekmek parası. Açhk, işsiz kalma korku- su bastınyor" diyorlar. Her şe- ye rağmen kazanın hem kendi- lerini hem de güvenlik görevli- lerini uyardığınu önemli bazı önlemlerde daha dikkatli davra- mldığım, ancak kısa zamanda her şeyin gevşeyip eskiye dönme- ye başladığını anlatıyorlar. en çok da kazanın işveren tarafın- dan bahane edilerek işten adam atması, ücretlerini düşürmesi ve atılma tehdidi altında fazla ça- lıştınhnalanndan, zorlanmala- nndan yakuuyorlar. Kaza öncesi 800-900 bin hra alan usta işçi- nin, 500-600 bin liraya çalıştığı- nı anlatıyorlar. "Bizi eziyorlar", "3 kişiük nakliyeyi tek kişiye yaptınyorlar", "Daba az işçi ile daha çok üretim yaptınlıyor", "Fazla mesai venneden fazla ça- lıştınlıyor", "Belli bir üretime zorlanınca, bile bile gereken ön- lemleri atlıyornz. Kaza ihtimali artıyor." Söz toplusözleşmeden açılın- ca sendika genel merkezinden gelen başkana ilgi, sıcaklık ar- tıyor. "Sizi orada sınayacağız", "Görelim sizi", "Bu işler ancak sözleşmede çözülürf' Destek, tehdit, teşvik kanşımı sözcükler gülerek söyleniyor. Beklentiyi, umudu yansıtıyor. Bu koşullar- da 18-27 bin lira saat ücreti ile ocağa inen işçinin öfkesi, tepki- si, yeni çıkılan ocağın kirinden, gözlere ve seslere yansıyor. Yerel yöneticilerin anlamklan- na göre işçi sağlığı ve iş güven- liği anlamında ortada bir sorun yoktu. Kaza duyarlılığı, önlem- lerle denetimi artürmıştı. Sorun şirketin finans sorunu, işçilerin çıkanlmasıydı. Aynca çalışan iş- çiler de aylarca çektikleri, para- sız kaldıklan yetmiyormuş gibi kaza öncesinden çok daha dü- şük gelirle çalışmak zorunda ka- lıyorlardı. Kaza öncesi ödenen primler, şirketin finans sorunlan nedeni ile ödenmiyordu. Ortala- ma 1/3'e varan bir gelir kaybı, aylar içindeki enflasyonla birlik- te işçiyi çok zor durumda bırak- mıştı. Ayhk gelirler her şeyi ile 500 bin lirayı geçmiyordu. Umut gelecek toplusözleşmeye bağlan- mışü. Ancak işletmenin kapatıl- maması sendikanın onca caba- sına mal olmuşken siyasi iktidar beklenen kredileri sağlamamış- ken yeni sözleşmeden neler bek-. lenebilirdi ki? Sözler unutuldu Bir de çıkanlan işçilerin işsiz bırakılmaması için verilmiş söz- ler vardı. Unutulmuştu. Çıkan- larüann şeker şirketlerine yerleş- tirileceği kararı uygulanmamış, hiçbir işçi şeker şirketlerine aün- mamıştı. Sözüh kısası Yeniçeltek'te fa- cia, kaderci bir anlayışla kabul edilmiş, ilk günlerin öfkesi da- ğılıp gitmişti. Durmadan konu- şulması, "milattan önce, sonra" der gibi söz edilmesi, yaşayan yöre insanma, çalışan madenci- ye getirdiği olumsuz sonuçlan nedeni ile idi. Bir de ölülerin çı- kanlmamış olması, tazminat haklan falan, biraz da kaza ne- denlerine ilişkin spekülasyonlar- la anılıyordu. Tıpkı birinci facia sonrasmda olduğu üzere kimse bir yeni facia olasılığını aklına getirmiyor, ya da getirmeyi yeğ- lemiyordu. Özelsektöre aityeraltı işletmeciliğindefinansman sorunlan nedeniyle eski teknoloji uygulanıyor Özel madenlerde ağır emeksömürüsüMaden işverenleri, yüzde 60-70 oranındaki işçilik maliyetini ne kadar düşürebilirlerse o ölçüde kazanmayı hesaplıyorlar. Özel sektör madenlerinde 4 bin dolayında sendikalı işçi var. Ancak bu sayının çok üstünde işçi de sendikasız ve sigortasız olarak madenlerde çalışıyor. Yıllık çalışma karşılığı 4 aylık ya da 20 günlük sigortah gösterilen çok sayıda maden işçisi var. 90 günlük mevsimlik çahşmaya ise 10-15 günlük resmi işlem yapıhyor. Özel madenlerde sendikaya girmek 1990 yıhnda bile hâlâ çok büyük işveren baskılarım göğüslemeyi gerektiriyor. Sendikaya giden maden işçisi kendini kapı önünde buluveriyor. Yeniçeltek işçilerinin ocaktan çıkış saatlerini sendika binasında çay içerek beklerken duruşma- dan gelmiş sendika avukatı ve iki işyeri temsilci- si ile karşılaşıyoruz. Laf lafı açınca, özel sektör madenlerinde işlerin akıl almaz boyutlarda da- ha da kötü olduğunu oğrenmeye başlıyoruz. Bu- yükçeltek'teki Saraçoğulları işletmesinden işten atılma davalan süren iki temsilcinin öyküsunü tek başına dinlemek yeterli gibi özel sektör maden- lerinin kapısından içeriye, hak, hukuk, yasalar sendikal haklann girmediğini algılamak için. 216 işçinin çahştığı işletmede, toplusözleşme hükmüne göre işverenin işçiye ayda 1 kilo komi- li marka sabun vermesi gerekiyormuş. İşveren iş- çinin yıkanırken kullanamayacağı kadar kötü bir sabun vermeyi, sendikanın araya girmesi ve ya- zılı uyarıya rağmen sürdürünce, işçi sabunu al- mamış. İşverenin vekilliğini fiilen yapan yöneti- ci kıyameti koparmış. İki işyeri temsilcisi ile bir- likte 9 kıdemli işçinin işine son verilmiş. Türk hukuk sisteminde yeterli olmasa da bir tek işyeri temsilcileri için iş güvencesi var. İşten atılabilmeleri için somut bir suç işlemeleri gere- kiyor. İki temsilcinin sucları ise ^sal görevleri olan toplusözleşme hükmünün uygulanması için işveren vekilleri ile görüşmeyle sınırlı. Yine ya- saya göre haksız temsilci çıkanlmasında yargının iki ay içinde işe iade karan vermesi gerekiyor. Olay 31 martta geçmiş, o günkü duruşmada, an- cak aradan bir 6 ay geçtikten sonra, temsilcile- rin işe iadesinin zorunlu olduğunu söyleyen bi- lirkişi raporu gelebilmişti. İşyeri temsilcilerinin işe iadelerine kadar da bir iki ayın daha geçece- ği anlaşılıyordu. On nüfusun evde kendisine bağlı olduğunu an- latan işyeri temsilcîsi Mustafa Çolaker ve 6 kişi- nin geçiminden sorumlu Arslan Ak o tarihten bu yana beş kuruş ücret almadan yaşıyorlardı. "Na- sıl yaşıyorsunuz?" sorusuna, "Çareniz olmayın- ca ne >«pacaksımz?" yanıtını veriyorlar. Oralarda pek olmasa da zaman zaman bulabildikleri ge- çici işlerle, hamallık, inşaatla falan idare ettikle- rini, sendikal kavgayı yanda bırakmamak için bir başka işe girmeye de kalkışmadıklarını anlatıyor- lar. Olay işyerinde sendikanın var olup olmaması noktasına ulaşmış. Hâlâ tazminatlan ödenmeyen çıkanlan 8 işçinin yerine 6 ay sonra yeni işçi alın- mış. Kendilerinin yerine de onlan işten attıran işveren vekili konumundaki kişi, işyerine sendi- ka temsilcisi olmuş. Nasıl olmuş? Konuşmalar- dan nasıl olabildiğini öğrenemedik, ancak genel merkez yönetiminin olayı bizimle birlikte öğren- diği izlenimini aldık. Bundan sonra Saraçoğul- ları işyerinde olaylar nasıl gelişir? Sendika kapı- dan içeri girer mi, tümüyle dışan mı çıkar bile- miyoruz. Söz özel sektör madenlerine gelince Türkiye Maden İşçileri Sendikası yöneticileri daha bir dertleniyorlar. Gayri ciddi yatınmlarla, alabildi- ğine keyfi sürdürülen özel sektör üretiminde işçi için yasal haklan kullanmak çok daha fazla zor- laşıyor. Özel sektör genellikle kalitesi düşük maden üretimi yapıyor. Kömür için çok kabaca 50 mil- yon tonluk bir Türkiye tüketim potansiyeli var. İşçiliğin düşük olduğu, %10'a kadar indiği açık işletmelerde devlet 45 milyon tün komür üreti- yor. Özel sektöre ait yeraltı işletmeciliğinde hur- da teknoloji uygulanıyor. 5 milyar/ton yatırım is- tiyor, yüksek teknoloji istiyor. Özel sektörde fi- nansman yok. Kuru insan gücüne dayalı bir üre- tim sürdürülüyor. Rekabet şansı da çok az. Gir- dileri malzeme, direk ve makine, enerji ve işçi- likle sınırlı. Birinci grupta pazarlık şanslan yok. Geriye emek sömürüsü kahyor. °%70-60'a varan işçilik maliyetini ne kadar düşürebilirlerse o öl- çüde kazanacaklar.' Sonuçta 4 bin civannda sen- dikalı işçinin özel sektör kömür madenlerinde ça- lışabiliyor olmasına karşıhk, onlardan daha bü- yük sayıda sigortasız ve asgari ücretle calıştın- İanlar var. Ya da yıllık çalışması karşılığı 4 aylık sigortah, 20 günlük sigortalı gösterilenler. Ya da 90 gün sürdürülen bir mevsimlik çalışma 10-15 gün gösteriliyor. Sendikacılar özel sektör madenlerinde her gün yaşanan tipik olaylar ve sorunlardan örnekler ve- riyorlar. Gebze Pelitli köyü özel sektör madeninde ça- lışan 33 işçi sendikaya üye olmaya kalkışmışlar. îşveren haber almış, bir kalemde sendikalaşma- da öncülük yaptıklannı tahmin ettiği 15 işçiyi iş- ten çıkarmış. İşçiler madende bugüne kadar si- gortasız, sendikasız, asgari ücret ve çok ağır ko- şullarda çalışnnüyorlarmış. Sendika toplusözleş- me yetkisi alana kadar dayanmalannı, sendika üyeliklerini sürdürmelerini istiyor. İşveren tümü- nü işten atmakla tehdit ediyor. Oysa yasalar öylesine açılc ki bir maden işlet- mesinde sigortasız kaçak işçinin çalıştınlabiliyor olması inandına gözükmüyor. yine de işçinin ya- salarla sözde güvence altında olan sendikalaşma hakkı, sigortah olma hakkı Türkiye'de hâlâ ma- den işletmelerinde bile geçersiz kıhnabiliyor. Pe- litli köyü madenindeki değil yeterli ücretler, sağ- lıklı, güvenilir çalışma koşulları, en asgarisi ile yasal çalışma koşulları ve sendikal haklann kul- lanılması kavgasında, 1990 yılının ekim ayında hâlâ kimin kazanacağı belli değil. Sorgun Doğan Madencilik 8-10 yılhk işlet- me, 130 işçi çalışıyor. İşçiler sendika üyesi olup yetki saptaması aşamasına gelindiğinde 6 lider işçinin iş akdi feshediliyor. Diğerlerinden sendi- kadan istifalan isteniyor... Varın:TKt İşçisi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear