Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 26 EKİM 1990
f
Günde2paket sigara içenlerde akciğer kanserine yakalanma oranı, hiç içmeyenlere göre 60 katfazla
Akciğer kanseri sigarayı severDünya Sağlık Örgütü'nün
verilerine göre dünyada
doğrudan sigaranın yol açtığı
rahatsızlıklardan ölenlerin
sayısı yılda 2.5 milyonu
buluyor. Türkiye, kişi başına
yılda 1000 sigarayla dünyada
en çok sigara tüketen ülkeler
arasında.
Günde içilen sigara sayısı
arttıkça, kanser gelişme riski
de artıyor. 100 bin kişi
üzerinde yapılan bir
araştırmada sigara içmeyenlerde
kansere yakalanarak yıllık
ölüm oranı 3-4, 1 paketten az
içenlerde 61, 1-2 paket
içenlerde 143, 2 paket
içenlerde 217.
— 6 —
Sigaranın, çeşitli hastalıklann oluşumun-
da rol oynayan onemli bir "risk faktörii"
olduğu bugün biliniyor. Gelişen tıp bilimi,
sigaranın insan vücudunda açtığı derin ya-
raları sürekli sergiliyor.
Ama sayılar, sigara içme alışkanlığının
gerilemek bir yana, giderek arttığını orta-
ya koyuyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün
(WHO) verilerine göre, dünyada doğrudan
sigaranın yol açtığı rahatsızlıklardan ölen-
lerin sayısı her yıl 2.5 milyonu buluyor.
Tüm dünyada sigara alışkanlığının çok
yönlü zararları ile ilgili çeşitli yayınlar ya-
pılıyor. Ama sigara tiryakilerini bu tutku-
larından vazgeçirecek bir "neden" şimdi-
lik bulunmuş değil.
Sigara aiışkanhğının Türkiye boyutu ise
dünya ülkelerinden hiç de farklı bir gorü-
nûm sergilemiyor. Hatta gelecek açısından
oldukça endişeli boyutlarda seyrediyor. Ya-
pılan araştırmalar, Türkiye'de akciğer kan-
serinin giderek tırmandığını gosteriyor.
1965'lerden bu yana akciğer kanseri öteki
kanser türleri arasında birinciliğini koru-
yor. Bu olgu, sanayileşmeyle birlikte, gide-
rek artan sigara tüketimi ile açıklanıyor.
Türkiye'de sigara tüketimi, kişi başına yıl-
da 1 kilogramı aşıyor. Bu sayı 16 yaşın üze-
rindeki nüfus için dikkate alındığında yıl-
da 2.5 kiloyu buluyor. Yani Türkiye, kişi
başına yılda 1000 sigarayla, dünyada en
fazla sigara tüketen ülkeler arasında yer
alıyor.
Sigara kullammı, özellikle hava kirliliği
ile birleşince, akciğer kanserine giden yol
"çok kısalıyor". Sigaranm zararları yalnız-
ca akciğer kanseri ile sınırlı kalmıyor. Si-
gara, solunum epitelindeki hücrelerin ka-
rakterini bozmasının yanı sıra, gırtlak kan-
serinin de başlıca nedenleri arasında bulu-
nuyor. Sigaranın, kadınlarda yumurtahk
kanseri ile ilişkisi olduğu yolunda somut ça-
lıynalar da bulunuyor. :-'
Akciğer kanserinin en çok can alan kan-
ser türü olması, iki nedene dayanıyor. Ak-
ciğer kanseri çok sık görülmesinin yanı sı-
ra uzun süre hiç belirti vermeden gelişerek
zor teşhis ediliyor. Peki, her sigara tirya-
kisi "Potansiyel olarak akciğer kanserine
yakalanabilir mi?" Sigaranın somut zarar-
lanndan herkesin nasibini almadığı bugün
biliniyor. Bu olguda kalıtımsal, ekolojik ve
yasama biçiminden kaynaklanan sağlığa za-
rarlı etkenler etkili oluyor. Uzmanlar siga-
ranın zararlannı hızlandıran ya da gecikti-
ren nedenleri şöyle sırahyor:
1- Annenin, sigara kulîanması ya da si-
gara dumanına maruz kalması, düşukleri
artınyor.
2- Sigaraya ne kadar erken başlanırsa za-
rarı da o ölçüde artıyor.
3- Günlük içiş sayısı zarannı artınyor.
4- Sigara içilen yıl sayısı ve toplam siga-
ra sayısı ne kadar çoksa zaran da o kadar
ÖMÜRDEN 15 DAKİKA — Tek bir sigara bile insan ömmnden 7-15 dakika aresı bir siireyi alıp götürüyor.
KALP HASTALIKLAR1 LZMAM PROF. GOKSEL KALAVCI
Nikotin,damarda
tıkanma yaparSigaranın tam olarak.terk edilmesi halinde koroner kalp
hastalıklarından ölüm oranının yarı yarıya azalabileceği
hesaplanmaktadır.
Prof. Dr. GÖKSEL KALAVCI
Kalp ve damar hastalıklan uzmanı
Kalp ve damar hastahklarının
oluşumu ve ilerlemesi üzerinde
sigaranın olumsuz etkisi yaygın klinik
ve deneysel araştırmalar sonucu kesin
olarak saptanmıştır.
Koroner kalp hastahklarının
oluşumunda yüksek kolesterol,
hipertansiyon, diyabet ile birlikte
sigara dört ana etkenden birini teşkil
eder. 1965'ten bu yana yapılan yoğun
araştırmalar sigaranın atheroskleroz
oluşumundaki etkisini tartışmasız
şekilde göstermiştir.
Koroner anjiografi ve otopsi
çahşmaları Aorota ve koroner
arterlerdeki atheroskleroz'un
derecesinin içilen sigaranın miktan ve
süresi ile ilgili olarak arttığını
gostermiştir.
Sigaranın myokard enfarktüsü
oluşumu ve ani olumlerdeki
sorumluluğu diğer risk faktörlerinden
daha yüksek olarak bulunmuştur.
Günde 20 sigaranın ustünde
kullananlarda bu risk diğerlerine gore
3 kez daha fazla olarak ortaya
çıkmaktadır.
Buna karşılık sigara içmeyen, normal
tansiyonlu ve diyabet ve
hiperkolesterimisi bulunmayan
kişilerin 60 yaşma kadar koroner
hastalıklardan muaf olduğu
söylenebilir.
Sigaran bırakmış olanlarda myokard
enfarktüsü ve ani ölüm oranı giderek
azalmakta ve hiç içmemiş olanlara
yakın oranlara dönüşebilmektedir.
Sigaranın tam olarak terk edilmesi
halinde koroner kalp hastahklarından
ölum oranının yarı yarıya
azalabileceği hesaplanmaktadır
Pipo ve puronun içe çekilmeden
kullanılması koroner kalp hastalıklan
için çok daha az risk teşkil eder.
Ancak daha önce sigara içmiş
olanların sağlık nedeniyle pipo ya da
puro içmeye başlamala'rı bunlarda
koroner hastalıklarından ölüm
oranını azaltmamaktadır.
Araştırmalar bir tek sigaranın bile
kalp hastalıklarında koroner kan
akımında bozukluklara sebep
olabileceğini gostermiştir. Sigaranın
myokard enfarktüsü ve ani
olumlerdeki sorumluluğu koroner
trombozuna ya da öldürucü ritm
bozukluklarına sebep olmasıyla
açıklanmaktadır.
Nikotinin bu durumları ortaya
çıkaran etkileri (pıhtılaşmayı
arttırması, koroner damarlarda spazm
yapması, kandaki
karboksihemoglobin düzeyini
arttırması) kesin olarak saptanmıştır.
Yine sigaranın koroner hastalıklarına
karşı koruyuculuğu bilinen yüksek
dansiteli kolesterol düzeyini
düşürduğu de belirlenmiştir.
Bacak, kol ve iç organların atardamar
ukanmalarında ise sigara en onemli
risk faktörüdür. Tromboanjeitis
obliterans adı verilen ve çoğu zaman
ayak ve ellerde kangren ve bunların
kaybı ile sonuçlanan damar
tıkanmasında ise bilinen tek sebeptir.
Doğup kontrol hapı kullanan
kadınlarda yapılan araştırmalar
bunların aynı zamanda sigara
kullanmaları halinde myokard
enfaktusü riskinin onemli derecede
arttığını, bu riskin yaş ile doğru
orantılı olduğunu göstermektedir.
çok oluyor.
5- Kalıtımsal hastalıklar ve buna eğilim-
li koşullar ne kadar çoksa tiryakiler o ka-
dar çok ve erken zarar görüyor.
6- Sayılan etkenlere göre, artan bir şekil-
de yuzde 12 fizik güç kaybı, yüzde 11 ran-
dıman eksikliği, çahşma hayatında ise yüz-
de 19-28 işgücti kaybına yol açıyor.
7- Tek bir sigara bile insan ömrünü yak-
laşık olarak 7-15 dakika kısaltıyor. Bu da
gunde 2.5-5 saat, ayda 3-6 gün, yüda 2-4
ay, 50 yılda ise 5-10 yıl anlamına geliyor.
8- Sigaranın zararlannı gidermek için
harcanan para ise yıllara göre hesaplandı-
ğında, bir servete eşit. Tütün üretiminden
elde edilen gelirin 2-3 katı tedavi gideri ola-
rak harcanıyor.
9- Sigaranın en büyük zaran, içmeyen-
lerin sigara dumanına maruz kalarak pa-
sif içici olmalan. Çünkü bu, sigara kullan-
mayan insanlara zarar veriyor. Örneğin bir
işyerinde 8 saatlik ortak çalışma mekânın-
da içmeyenler de en az içenler kadar siga-
ranın zararlanndan nasibini alıyor.
Sigara ile Jcanser arasındaki ilişki uzun
zamandır biliniyor. Yapılan çalışmalar, si-
gara dumanının özellikle akciğer kanseri-
ne yol açtığını gosteriyor. Sigara kullanı-
mı akciğer kanserinin yanı sıra dudak, ağız
boşluğu, dil, gırtlak, böbrek, mesane, pe-
nis ve serviks kanserleriyle de yakın ilişki
içinde bulunuyor. Sigara dumanındaki bi-
leşimler nedir? Bu soruyu Türkiye Kanserle
Savaş Derneği Başkanı Prof. Dr. Ali Hay-
dar Taşpınar yanıtlıyor:
"Sigara dumanı içerisinde, çeşitli partt-
kül ve gazlar birlikte bulunmaktadır. Du-
man yüzde 5-10 oranında ıslak partikül
maddeler, yüzde 12-15 karbondioksit, yüz-
de 3-6 karbon monoksit ile azot, oksijen ve
sudan oluşmaktadır. Sigara dumanındaki
partikül maddeler bolumunde 1200'den
fazla bileşik bulunur. Bu büeşikler nikotin
ve katranı da icerir."
Kanser oluşumunda, tütunün etkisinin
çeşitli etkenlere bağlı olduğunu vurgulayan
Taşpınar, bu etkenleri şöyle sıralıyor:
" 1 - tçilen tütunün şekline: Tütünün si-
gara, puro veya pipo şeklinde içimine göre
etkisinin ve zarannın farklı olduğu bilin-
raektedir. Örneğin ABD'de japılan bir ça-
lışmada, pipo ve puro içenlerin ölüm ora-
nı, sigara içenlerden daha diişiik olmakla
birlikte hiçbir şekilde tütün kullanmayan
niifusun ölüm oranındtn belirgin olarak
yüksektir.
2- Tütünün cinsine: Değişik tütün cins-
leri, değişik miktarda katran ve nikotin
içerdiğinden, etkileri de daha az veya da-
ha fazla olabilir.
3- Sigaranın filtreli oluşuna: Özellikle ak-
ciğer kanseri riski. filtreli sigara içenlerde
daha düşüktür. Ancak fillreler >ine de si-
gara dumanındaki kanserojen maddeieri se-
çici olarak ayıramamakladır.
4- Günde içilen sigara sayısına: Günde
içilen sigara sayısı arttıkça kanser geliştir-
me riski de artmaktadır. Yapılan bir araş-
tırmada, 100 bin kişilik bir nüfusta hiç si-
gara içmejenlerin vıllık olum oranı 3-4'ken,
gunde 1 paketten az içenlerde 61, 1-2 pa-
ket içenlerde 143, günde 2 paket ya da da-
ha fazla içenlerde 217 kişi kansere yakala-
narak olmektedir. Yine günde 2 paketten
fazla sigara içenlerde hiç içmeyenlere göre
akciğer kanseri oranının 60 kat daha fazla
olduğu bilinmektedir.
5- Sigaraya başlama yaşma: Sigaraya
başlama yaşı ne kadar küçük olursa, tütü-
nün etkisi de o oranda artmaktadır. 15 ya-
şından önce sigaraya başlayanlarda akciğer
kanseri oranı, 25 yaşından sonra sigaraya
başlayan kişilere göre 5 kat fazladır."
Tum dünyada sigara ile akciğer kanseri
arasındaki ilişki üzerinde neden bu kadar
çok duruluyor? Nedenlerin başında, siga-
ra dumanının, akciğeri doğrudan etkilemesi
bulunuyor. Ayrıca dünya genelinde oldu-
ğu gibi Türkiye'de de akciğer kanserine
bağlı ölümlerde artış gözleniyor. Uzman-
lar bu artışta sigaranın rolünün çok fazla
olduğu görüşünde birleşiyor. Bu ilişki, is-
tatistik, epidemiyolojik ve biyolojik kanıt-
larla gösteriliyor. Son 50*yılda, dünyada ak-
ciğer kanseri oranı sürekli artıyor. Yüzyıl
başında ender görülen tumörler arasında
bulunan akciğer kanseri, bugün en çok ölü-
me yol açan kanser türlerinin başında bu-
lunuyor.
Peki, akciğer kanserindeki istatistiklere
yansıyan artış.'gerçek bir artış mı yoksa teş-
his ve araştırma yöntemlerinin getirdiği
"yalancı" bir artış mı? Bu sorun uzman-
lar arasında tartışılıyor. Ama sonuç olarak
genel kanı, tanı yöntemlerinin gelişmesi ve
buna bağlı olarak görulme sıklığının yalancı
bir artış göstermesine karşın, artışın "ger-
çek" anlamda olduğunu gosteriyor. Çün-
kü bu sonucu savunanlar öteki organ ve do-
kuların kansere yakalanma sıklığında ak-
ciğere oranla onemli bir gelisme gözlenme-
diğini belirtiyorlar.
Akciğer kanserindeki artışm özellikle er-
keklerde ve 40 yaşından sonra oluşu dik-
kat çeken özellikler arasında bulunuyor.
Yüzyıhn başından bu yana sigara içen er-
kek nüfusta, 1930 yıhndan sonra akciğer
kanseri görulme sıklığında belirgin bir ar-
tış kaydediliyor. Buna karşın, 1940'tan beri
daha çok sigara içmeye başlayan kadın nü-
fusta ise 1960'tan sonra akciğer kanserine
bağlı ölümlerde belirgin bir yükselme göz-
leniyor. Gelişmiş ülkelerde tüm kanser
ölümlerinin yuzde 30'dan fazlası ve akci-
ğer kanseri ölümlerinin yüzde 9O'ı sigara
içimine bağlanıyor. Sigara içenlerde altci-
ğer kanserinden ölüm oranı içmeyenlere
oranla yüzde 58 oranında daha çok görü-
lüyor. Bir başka sonuca göreyse, sigarayı
bırakanlarda kanserden ölümler azalıyor.
Ama bu oranın hiç içmeyenlere göre yüz-
de 35 daha fazla olduğu belirtiliyor.
Işte tüm dünyada, yıllardır sürdürülen bu
araştırmalar Dünya Sağlık örgütü'nde top-
lanarak şu sonucu ortaya koyuyor:
"Sigara, tüm kanser çeşitlerinin yüzde
33'ünden, akciğer kanserlerinin yüzde
90'ından, solunum yollarının kanser dışı
haslalıklarının yüzde 75'inden ve kalp ve
damar hastahklarının yüzde 25'inden so-
nımludur."
Böylesine çarpıcı göstergelerden sonra
Dr. Everett Kop'un "Sigarayı bırakmak
önlenebilir tek ölüm nedenidir" sözu da-
ha inandırıcı oluyor.
Yarın: Sigara nasıl
bırakılır?
îtalyan strateji uzmanı Stefano Silvestri ileKörfez krizi üzerine birsöyleşû
6
Irak parçalanırsa bölgede Rürdistan kurulur'— 1 —
NİLGÜN CERRAHOĞLÜ
ROMA — Stefano Silvestri
ttalya'nın sayılı askeri ve stra-
teji uzmanlarından biri. Aynı
zamanda Italya'nın "Financial
T1ınes"ı sayılan 240.000 tirajlı
"Sole 24 Ore"nin başyazarı
olan Profesör Silvestri Roma'-
da Uluslararası İlişkiler Enstitu-
sü'nü yönetiyor.
20'ye yakın kitabın yazan
olarak da tanınan Stefano Sil-
vestri, 'Cumhuriyet' için Körfez
krizini değerlendirdi ve Türki-
ye'nin güvenlik sorununa ilişkin
sorulara yanıt verdi.
Hâlâ bir savaş olasılığının ol-
dukça güçlü olduğuna inanan
Silvestri, güz aylannın gerek as-
keri stratejik açıdan gerekse de
petrol fiyatlanndaki oynamalar
açısından kritik olduğunu du-
şünüyor.
Hac döneminin başlayacağı
mayıs ayına dek bir askeri ha-
rekâtın olası olduğunu; mayıs-
tan sonra iklim sartlannın zaten
herhangi bir askeri opsiyona
olanak tanımadığını belirten Sil-
vestri, her haJükârda önümüz-
deki mart ayına dek Körfez'in
kaderini tayin edici bir kararın
alınması gerektiğini söylüyor.
Bu kararda tayin edici faktö-
rfln savaştan sonra çizilecek ba
nşın olduğunu belirten Silvest-
ri, Batı'nın en büyük sorununun
bu olduğunu söylüyor. Ve Me-
selenin bundan kaynaklandığı-
na işaret ederek "En büyük kör-
düğüm burada. Körfez sonrası
banşın ilk satınnm bile ne ola-
ğını bilmiyoruz" diyor.
NATO ve Türkiye'nin güven-
lik sorunlan konusundaki soru-
lanmızı da yanıtlayan Silvestri,
NATO'nun giderek siyasi nite-
likli bir organa dönüşeceğini ve
yeni bir güvenlik sisteminin ku-
rulmasının kaçınılmaz olduğu-
nu, kurulacak yeni sistemin de
yeni dunya düzeninin şartlarıy-
la belirleneceğini vurguluyor.
BAB'ın Türkiye'yi yalnız bı-
rakmasının bir hata olacağını
söylemekle birlikte, Stefano Sil-
vestri, şimdilik BAB'ın genişle-
mesinin olası görülmediğini de
sözlerine ekliyor ve aralık ayın-
da AT'nin yapacağı bir hükü-
metler arası konferansta BAB'-
ın geleceğinin belirleneceğini be-
lirtiyor. Silvestri'ye sorduğumuz
gelecek bir 'ihtihar saldınsı.
Her şeyi kolaylaştıracak olan bu
formül, hemen bir karşıt saldı-
rıyı da beraberinde getirecek.
Ama bu pek olası değil. Geriye
iki alternatif kaüyor. Bunlardan
biri karadan diğeri de havadan
Irak'a karşı yapılabilecek bir
saldından oluşuyor. Amerikalı-
lann müttefiklerin desteğiyie
gerçekleştirebileceği bu seçenek-
lerden hava saldınsı, Japonva-
ri (Hiroşima) bir çözüm anlamı-
na geliyor. Bu, mümkün, uygu-
lanabilir bir strateji olmakla bir-
likte çok kanlı bir çozüm yolu-
nu içeriyor. Büyük bir tahriba-
Nihayet sonuncu alternatif de
karadan yapılacak bir askeri
saldından oluşuyor. Bu, hava-
dan ya da denizden yapılacak
destekli bir kara saldınsı ile ya
Irak'ın tamamen işgal edilmesi,
ya da Kuveyt'in kurtarılması
anlamına geliyor. Sanıyorum,
bu durumda Kuveyt'in kurtarıl-
ması daha kolay bir seçenek go-
runüyor. Bu, uygulanabilirliği
yüksek bir seçenek.
Karşısındaki en büyük engel
ise yöredeki Amerikalı asker sa-
yısının hâlâ bu stratejiyi uygu-
layacak sayıya ulaşmamış olma-
sı. Bir sayılar meselesi. Ozellik-
savaşın İsrail ve Ürdün'e yayıl-
masıdır. Üstelik, böyle bir sava-
şın arkasından gelecek barış an-
laşmasının ne şekilde olacağı,
banşın nasıl çizileceği bu işe gi-
rişmeden önce bilinmesi gerekir
ki, bu, bilinmiyor.
Savaştan sonra yapılması ge-
reken bir banşın ilk satırı hak-
kında dahi fıkrimiz yok. Oysa
ben yörede yapılacak bir sava-
şın Filistin sorununu güçlü bir
şekilde gundeme getireceğini ve
savaştan sonra sorunun çözü-
münun zorunlu hale geleceğini
düşunüyorum. Bütün bu neden-
lerden ötüriı bu krizi savaşsız bir
nılarak kapatılır. Ama bu du-
rumda rezervler, büyük bir ola-
sıhkla kullanılmayacağından,
sanayiler petrol ihtiyaçlarını pa-
zardan gidermeye çalışacak, bu
da talebi şişirerek fiyatlar üze-
rinde yukanya doğru etki yapa-
caktır. Bu da Irak karşıtı cephe
içinde gerilim yaratacaktır. Böy-
le bir gerilimin çıkması askeri
çozümü hızlandırabilir. Güz ay-
lan, bu bakımdan kritik bir dö-
nem oluşturuyor.
—Diplomatik çözüm için ne gi-
bi umullar laşıjabiliriz?
SİLVESTRİ—Bence henüz
masanın üstünde kabul edilebi-
tartışılmaz öneni taşımaktadır.
Çünkü örneğin Suudi Arabis-
tan'dan kalkan bir uçak, Irak'-
taki bir hedefi bombaladıktan
sonra boş olarak geri döneceği-
ne Türkiye'ye inecek, orada ik-
mal yapıp Irak semalarında he-
defi gene bombalayacaktır Böy-
lece uçaklar için boş yapılacak
bir uçuş önlenecek; uçak, dö-
nüşte de kullanılacaktır.
—Bir askeri strateji uzmanı ola-
rak, Türkiye'deki üslerin hangi-
lerinin kullanılabileceğini duşü-
nüyorsunuz?
SİLVESTRİ — Erzurum,
Muş, Batman... Bunlar 'opera-
imsenin Irak'ı parçalamak istediğini sanmıyorum.
Kimsenin çıkarı yok kı bunda. Kaldı ki Irak'ın
parçalanmasında Türkiye'nin de bir çıkarı olacağını
sanmıyorum. Çünkü Irak parçalanırsa bölgede bir çeşit
Kürdistan kurulacak.
ürkiye'nin askeri açıdan olaya fazla bulaşacağını
sanmıyorum. Türkiye'nin asker göndermesi gerekmeyebilir.
Ama üsleri açmak, bir ittifak üyesine yapılan bir lütuftur. Bu,
ittifaka bir katılım biçimidir. Türkiye'nin toprakla tazmin
edileceğini sanmıyorum.
sorular ve yanıtlan şöyle:
—Mevcut şartlarda Körfez kri-
zi için hâlâ ne gibi senaryolar
söz konusu?
SİLVESTRİ—Birincisi, bu
savaşın hiç yapılmaması. Sad-
dam'ın Kuve>ı'ten çekilmesi ya
da ölümüyle yönetimin değiş-
rnesi anlamına geliyor bu. Ikin-
cisi ise sınırlı guç kullammı. Bu
bence pek olası bir seçenek de-
ğil. Çünkü az avantaj sağlayan
ve pek çok dezavantajı olan bir
seçenekten oluşuyor. Bu du-
rumda hem krizin istenilen bi-
çimde sona ermesini sağlamak
güç olacak hem de süreç içinde
NATO müttefikleri arasında çe-
şitli gerginlikler ortaya çıkacak.
Üçüncusu de gene çok zayıf
bir ihtimal oten, Irak tarafından
ta yol açacak olan bu stratejiye
Irak'ın cevap verecek güçte ol-
duğunu sanmıyorum.
Ne ki burada da iki sorun söz
konusu. Bunlardan birisi Irak
karşm cephenin bu stratejinin
ciddi biçimde uygulanmasına
dayanıp, dayanamayacağı.
Ikincisi de hava saldınsının
makul bir zaman süreci ve ma-
kul bir maliyet çerçevesinde is-
tenilen sonuca ulaşması ve bir
başka deyişle Irak'taki rejimin
çöküşünü sağlayamaması.
Bu sorunlar göz önüne alın-
dığında, hava saldınsının-sanıl-
dığı denli basit bir strateji olma-
dığı ve insan yaşamı açısından
yüksek maliyeti yanı sıra siyasi
açıdan da gerçekleştirilmesi güç
bir strateji olduğu anlaşılıyor.
le Irak'ın direniş göstermesi ha-
linde, sayıların önemi buyük
ağırhk taşıyor. Bu nedenie
Irak'a karadan yapılacak her-
hangi bir saldırı Arap ve Türk
müttefiklerin desteğini gerekti-
riyor. Bu seçenek de güçlü bir
ortak siyasi irade istiyor.
Bu da kanlı bir stratejiyi içer-
mekle birlikte, Saddam rejimi-
ni yok etmek gibi büyük bir
avantaja sahip.
Aynı zamanda mevcut du-
rumda Saddam'ın sahip olduğu
askeri gücün yok edilmesi anla-
mına da geliyor. Ne ki, bu se-
çeneğin de riskleri var. Bir defa
müttefikler arasında siyasi belir-
sizlikten doğan bir siyasi karma-
şaya yol acabilir.
Ikinci ve en büyuk sakınca ise
biçimde, diplomatik yoldan
çözmek için hâlâ umut var di-
yorum.
—Sizce 'bu savaşsız kriz' ya da
'sinir savaşı' daha ne kadar sü-
rebilir.
SİLVESTRİ—Sorun, Irak'a
karşı olan ittifakın içinde her-
hangi bir çatlağın belirip belir-
memesi ve petrol fıyatlarının gi-
dişatına bağlı. Siyasi belirsizlik
giderek petrol fiyatlarını yuka-
rı itebilir. Sanayiler,'ya savaş
olursa' düşüncesiyle ve savaşta
çıkabilecek yokluklar nedeniy-
le r
ezervleri kullanmak isteme-
diklerinden, guz aylannda bir
petrol darlığı çıkabilir.
Aslında guz aylannda genel-
likle bir darlık belirir ve fakat
bu tip darlıklar rezervler kulla-
lır bir diplomatik çözumun şart-
ları yok. Güçlü bir diplomatik
çözüm, Irak'ın askeri gücünü
törpüleyecek bir çözüm yolu-
dur. Bu sonuca diplomatik çö-
zümle ulaşmak ise güç. Ne ki
bugün Irak, iflasın eşiğine gel-
miş bir ülkedir. Saddam Hüse-
yin, belki de her şeye rağmen
buyuk bir krizi şimdi yaptığı gi-
bi bazı tavizler vererek önleme-
ye çalışacaktır. Fakat verdiği ta-
vizler iki ay gecikmiştir. Bunlar
bundan iki ay önce verilmiş ol-
saydı, daha başanlı bir sonuç al-
mak mümkün oiacaktı.
—Körfez'de bir savaş çıkması
halinde, Türkiye'deki uslerin
Batı için onemi ne olacak?
SİLVESTRİ—Körfez'deki
bir savaşta Türkiye'deki üsler
tional base' dediğimiz üsler. In-
cirlik'in ise bir destek üssü ola-
rak kullanılması gündeme gele-
cektir. Körfez'de bir savaş çık-
ması halinde bu üslerin kullanıl-
ması kaçınılmaz bence. Kulla-
nılmazlarsa çok şaşanm. Tabii
Türk hükümetinin onayıyla ola-
cak bir iş bu.
—Bövle büyük Wr 'exposure'-
un karşılıgında ve savaşın başa-
nyla sona ermesi halinde Musul
ve Kerkük Türki>e'ye geri veri-
lebilir mi sizce?
SİLVESTRİ—Türkiye'nin
boyle bır toprak kazancinın ola-
bileceğini ianmıyorum. Duşii-
necek olursanız, bu savaşa, eğer
girersek, zaten mevcut sınırları
değiştirmemek için gireceğiz.
Türkiye'ye Musul ve Kerkük'ü
vermek Türkiye'ye muazzam
bir ayncahk tanımak olur ki bu-
nun yapılacağını sanmıyorum.
—Fakat sınırlar, Irak yenilirse,
ister istemez değişmeyecek mi?
SİLVESTRİ —Kimsenin
Irak'ı parçalamak istediğini san-
mıyorum. Kimsenin çıkarı yok
ki bunda. Kaldı ki Irak'ın par-
çalanmasında Türkiye'nin de
bir çıkarı olacağını sanmıyo-
rum. Çünkü Irak parçalanırsa,
bölgede bir çeşit Kürdistan ku-
rulacak.
—O zaman Türkiye'nin askeri
açıdan bu krize bu kadar bulaş-
makta ne gibi bir çıkarı olabilir?
SILVES TRI—Türkiye'nin
askeri açıdan olaya aslında pek
fazla bulaşacağını sanmıyorum.
Türkiye'nin asker göndermesi
gerekmeyebilir. Ama üsleri kul-
lanıma açmak, bir ittifak üye-
sine yapılan bir lütuftur. Bu it-
tifaka bir katılım biçimidir.
Her halükârda Türkiye'nin
toprakla tazmin edileceğini san-
mıyorum. Ama ekonomik ve si-
yasi bir taviz ya da tazminat
(compensation) çok daha olası-
dır. Bu ilerde Türkiye'nin Er-
meni sorunu gibi, Bulgaristan'-
daki Türkler sorunu gibi diğer
sorunlannın muzakeresinde güç
sağlayabilir. Ama unutulmama-
sı gereken, Irak'la savaşın sonu-
nun Ortadoğu için yeni bir Ver-
sailles ya da Sevres süreci baş-
latmayacağıdır.
Amaç bu değildir. Eğer, top-
rak kazancı isterseniz, davanızı
kaybedebiliıiz. Şu olabilir;
Irak'ta yeni bir rejimin işbaşı-
na gelmesinden sonra bir özerk
Musul bolgesi ve özerk Kürdis-
tan bölgesi kurulabilir.
İ C R E C İ K