25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 26 EKİM 1990 f Günde2paket sigara içenlerde akciğer kanserine yakalanma oranı, hiç içmeyenlere göre 60 katfazla Akciğer kanseri sigarayı severDünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre dünyada doğrudan sigaranın yol açtığı rahatsızlıklardan ölenlerin sayısı yılda 2.5 milyonu buluyor. Türkiye, kişi başına yılda 1000 sigarayla dünyada en çok sigara tüketen ülkeler arasında. Günde içilen sigara sayısı arttıkça, kanser gelişme riski de artıyor. 100 bin kişi üzerinde yapılan bir araştırmada sigara içmeyenlerde kansere yakalanarak yıllık ölüm oranı 3-4, 1 paketten az içenlerde 61, 1-2 paket içenlerde 143, 2 paket içenlerde 217. — 6 — Sigaranın, çeşitli hastalıklann oluşumun- da rol oynayan onemli bir "risk faktörii" olduğu bugün biliniyor. Gelişen tıp bilimi, sigaranın insan vücudunda açtığı derin ya- raları sürekli sergiliyor. Ama sayılar, sigara içme alışkanlığının gerilemek bir yana, giderek arttığını orta- ya koyuyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) verilerine göre, dünyada doğrudan sigaranın yol açtığı rahatsızlıklardan ölen- lerin sayısı her yıl 2.5 milyonu buluyor. Tüm dünyada sigara alışkanlığının çok yönlü zararları ile ilgili çeşitli yayınlar ya- pılıyor. Ama sigara tiryakilerini bu tutku- larından vazgeçirecek bir "neden" şimdi- lik bulunmuş değil. Sigara aiışkanhğının Türkiye boyutu ise dünya ülkelerinden hiç de farklı bir gorü- nûm sergilemiyor. Hatta gelecek açısından oldukça endişeli boyutlarda seyrediyor. Ya- pılan araştırmalar, Türkiye'de akciğer kan- serinin giderek tırmandığını gosteriyor. 1965'lerden bu yana akciğer kanseri öteki kanser türleri arasında birinciliğini koru- yor. Bu olgu, sanayileşmeyle birlikte, gide- rek artan sigara tüketimi ile açıklanıyor. Türkiye'de sigara tüketimi, kişi başına yıl- da 1 kilogramı aşıyor. Bu sayı 16 yaşın üze- rindeki nüfus için dikkate alındığında yıl- da 2.5 kiloyu buluyor. Yani Türkiye, kişi başına yılda 1000 sigarayla, dünyada en fazla sigara tüketen ülkeler arasında yer alıyor. Sigara kullammı, özellikle hava kirliliği ile birleşince, akciğer kanserine giden yol "çok kısalıyor". Sigaranm zararları yalnız- ca akciğer kanseri ile sınırlı kalmıyor. Si- gara, solunum epitelindeki hücrelerin ka- rakterini bozmasının yanı sıra, gırtlak kan- serinin de başlıca nedenleri arasında bulu- nuyor. Sigaranın, kadınlarda yumurtahk kanseri ile ilişkisi olduğu yolunda somut ça- lıynalar da bulunuyor. :-' Akciğer kanserinin en çok can alan kan- ser türü olması, iki nedene dayanıyor. Ak- ciğer kanseri çok sık görülmesinin yanı sı- ra uzun süre hiç belirti vermeden gelişerek zor teşhis ediliyor. Peki, her sigara tirya- kisi "Potansiyel olarak akciğer kanserine yakalanabilir mi?" Sigaranın somut zarar- lanndan herkesin nasibini almadığı bugün biliniyor. Bu olguda kalıtımsal, ekolojik ve yasama biçiminden kaynaklanan sağlığa za- rarlı etkenler etkili oluyor. Uzmanlar siga- ranın zararlannı hızlandıran ya da gecikti- ren nedenleri şöyle sırahyor: 1- Annenin, sigara kulîanması ya da si- gara dumanına maruz kalması, düşukleri artınyor. 2- Sigaraya ne kadar erken başlanırsa za- rarı da o ölçüde artıyor. 3- Günlük içiş sayısı zarannı artınyor. 4- Sigara içilen yıl sayısı ve toplam siga- ra sayısı ne kadar çoksa zaran da o kadar ÖMÜRDEN 15 DAKİKA — Tek bir sigara bile insan ömmnden 7-15 dakika aresı bir siireyi alıp götürüyor. KALP HASTALIKLAR1 LZMAM PROF. GOKSEL KALAVCI Nikotin,damarda tıkanma yaparSigaranın tam olarak.terk edilmesi halinde koroner kalp hastalıklarından ölüm oranının yarı yarıya azalabileceği hesaplanmaktadır. Prof. Dr. GÖKSEL KALAVCI Kalp ve damar hastalıklan uzmanı Kalp ve damar hastahklarının oluşumu ve ilerlemesi üzerinde sigaranın olumsuz etkisi yaygın klinik ve deneysel araştırmalar sonucu kesin olarak saptanmıştır. Koroner kalp hastahklarının oluşumunda yüksek kolesterol, hipertansiyon, diyabet ile birlikte sigara dört ana etkenden birini teşkil eder. 1965'ten bu yana yapılan yoğun araştırmalar sigaranın atheroskleroz oluşumundaki etkisini tartışmasız şekilde göstermiştir. Koroner anjiografi ve otopsi çahşmaları Aorota ve koroner arterlerdeki atheroskleroz'un derecesinin içilen sigaranın miktan ve süresi ile ilgili olarak arttığını gostermiştir. Sigaranın myokard enfarktüsü oluşumu ve ani olumlerdeki sorumluluğu diğer risk faktörlerinden daha yüksek olarak bulunmuştur. Günde 20 sigaranın ustünde kullananlarda bu risk diğerlerine gore 3 kez daha fazla olarak ortaya çıkmaktadır. Buna karşılık sigara içmeyen, normal tansiyonlu ve diyabet ve hiperkolesterimisi bulunmayan kişilerin 60 yaşma kadar koroner hastalıklardan muaf olduğu söylenebilir. Sigaran bırakmış olanlarda myokard enfarktüsü ve ani ölüm oranı giderek azalmakta ve hiç içmemiş olanlara yakın oranlara dönüşebilmektedir. Sigaranın tam olarak terk edilmesi halinde koroner kalp hastahklarından ölum oranının yarı yarıya azalabileceği hesaplanmaktadır Pipo ve puronun içe çekilmeden kullanılması koroner kalp hastalıklan için çok daha az risk teşkil eder. Ancak daha önce sigara içmiş olanların sağlık nedeniyle pipo ya da puro içmeye başlamala'rı bunlarda koroner hastalıklarından ölüm oranını azaltmamaktadır. Araştırmalar bir tek sigaranın bile kalp hastalıklarında koroner kan akımında bozukluklara sebep olabileceğini gostermiştir. Sigaranın myokard enfarktüsü ve ani olumlerdeki sorumluluğu koroner trombozuna ya da öldürucü ritm bozukluklarına sebep olmasıyla açıklanmaktadır. Nikotinin bu durumları ortaya çıkaran etkileri (pıhtılaşmayı arttırması, koroner damarlarda spazm yapması, kandaki karboksihemoglobin düzeyini arttırması) kesin olarak saptanmıştır. Yine sigaranın koroner hastalıklarına karşı koruyuculuğu bilinen yüksek dansiteli kolesterol düzeyini düşürduğu de belirlenmiştir. Bacak, kol ve iç organların atardamar ukanmalarında ise sigara en onemli risk faktörüdür. Tromboanjeitis obliterans adı verilen ve çoğu zaman ayak ve ellerde kangren ve bunların kaybı ile sonuçlanan damar tıkanmasında ise bilinen tek sebeptir. Doğup kontrol hapı kullanan kadınlarda yapılan araştırmalar bunların aynı zamanda sigara kullanmaları halinde myokard enfaktusü riskinin onemli derecede arttığını, bu riskin yaş ile doğru orantılı olduğunu göstermektedir. çok oluyor. 5- Kalıtımsal hastalıklar ve buna eğilim- li koşullar ne kadar çoksa tiryakiler o ka- dar çok ve erken zarar görüyor. 6- Sayılan etkenlere göre, artan bir şekil- de yuzde 12 fizik güç kaybı, yüzde 11 ran- dıman eksikliği, çahşma hayatında ise yüz- de 19-28 işgücti kaybına yol açıyor. 7- Tek bir sigara bile insan ömrünü yak- laşık olarak 7-15 dakika kısaltıyor. Bu da gunde 2.5-5 saat, ayda 3-6 gün, yüda 2-4 ay, 50 yılda ise 5-10 yıl anlamına geliyor. 8- Sigaranın zararlannı gidermek için harcanan para ise yıllara göre hesaplandı- ğında, bir servete eşit. Tütün üretiminden elde edilen gelirin 2-3 katı tedavi gideri ola- rak harcanıyor. 9- Sigaranın en büyük zaran, içmeyen- lerin sigara dumanına maruz kalarak pa- sif içici olmalan. Çünkü bu, sigara kullan- mayan insanlara zarar veriyor. Örneğin bir işyerinde 8 saatlik ortak çalışma mekânın- da içmeyenler de en az içenler kadar siga- ranın zararlanndan nasibini alıyor. Sigara ile Jcanser arasındaki ilişki uzun zamandır biliniyor. Yapılan çalışmalar, si- gara dumanının özellikle akciğer kanseri- ne yol açtığını gosteriyor. Sigara kullanı- mı akciğer kanserinin yanı sıra dudak, ağız boşluğu, dil, gırtlak, böbrek, mesane, pe- nis ve serviks kanserleriyle de yakın ilişki içinde bulunuyor. Sigara dumanındaki bi- leşimler nedir? Bu soruyu Türkiye Kanserle Savaş Derneği Başkanı Prof. Dr. Ali Hay- dar Taşpınar yanıtlıyor: "Sigara dumanı içerisinde, çeşitli partt- kül ve gazlar birlikte bulunmaktadır. Du- man yüzde 5-10 oranında ıslak partikül maddeler, yüzde 12-15 karbondioksit, yüz- de 3-6 karbon monoksit ile azot, oksijen ve sudan oluşmaktadır. Sigara dumanındaki partikül maddeler bolumunde 1200'den fazla bileşik bulunur. Bu büeşikler nikotin ve katranı da icerir." Kanser oluşumunda, tütunün etkisinin çeşitli etkenlere bağlı olduğunu vurgulayan Taşpınar, bu etkenleri şöyle sıralıyor: " 1 - tçilen tütunün şekline: Tütünün si- gara, puro veya pipo şeklinde içimine göre etkisinin ve zarannın farklı olduğu bilin- raektedir. Örneğin ABD'de japılan bir ça- lışmada, pipo ve puro içenlerin ölüm ora- nı, sigara içenlerden daha diişiik olmakla birlikte hiçbir şekilde tütün kullanmayan niifusun ölüm oranındtn belirgin olarak yüksektir. 2- Tütünün cinsine: Değişik tütün cins- leri, değişik miktarda katran ve nikotin içerdiğinden, etkileri de daha az veya da- ha fazla olabilir. 3- Sigaranın filtreli oluşuna: Özellikle ak- ciğer kanseri riski. filtreli sigara içenlerde daha düşüktür. Ancak fillreler >ine de si- gara dumanındaki kanserojen maddeieri se- çici olarak ayıramamakladır. 4- Günde içilen sigara sayısına: Günde içilen sigara sayısı arttıkça kanser geliştir- me riski de artmaktadır. Yapılan bir araş- tırmada, 100 bin kişilik bir nüfusta hiç si- gara içmejenlerin vıllık olum oranı 3-4'ken, gunde 1 paketten az içenlerde 61, 1-2 pa- ket içenlerde 143, günde 2 paket ya da da- ha fazla içenlerde 217 kişi kansere yakala- narak olmektedir. Yine günde 2 paketten fazla sigara içenlerde hiç içmeyenlere göre akciğer kanseri oranının 60 kat daha fazla olduğu bilinmektedir. 5- Sigaraya başlama yaşma: Sigaraya başlama yaşı ne kadar küçük olursa, tütü- nün etkisi de o oranda artmaktadır. 15 ya- şından önce sigaraya başlayanlarda akciğer kanseri oranı, 25 yaşından sonra sigaraya başlayan kişilere göre 5 kat fazladır." Tum dünyada sigara ile akciğer kanseri arasındaki ilişki üzerinde neden bu kadar çok duruluyor? Nedenlerin başında, siga- ra dumanının, akciğeri doğrudan etkilemesi bulunuyor. Ayrıca dünya genelinde oldu- ğu gibi Türkiye'de de akciğer kanserine bağlı ölümlerde artış gözleniyor. Uzman- lar bu artışta sigaranın rolünün çok fazla olduğu görüşünde birleşiyor. Bu ilişki, is- tatistik, epidemiyolojik ve biyolojik kanıt- larla gösteriliyor. Son 50*yılda, dünyada ak- ciğer kanseri oranı sürekli artıyor. Yüzyıl başında ender görülen tumörler arasında bulunan akciğer kanseri, bugün en çok ölü- me yol açan kanser türlerinin başında bu- lunuyor. Peki, akciğer kanserindeki istatistiklere yansıyan artış.'gerçek bir artış mı yoksa teş- his ve araştırma yöntemlerinin getirdiği "yalancı" bir artış mı? Bu sorun uzman- lar arasında tartışılıyor. Ama sonuç olarak genel kanı, tanı yöntemlerinin gelişmesi ve buna bağlı olarak görulme sıklığının yalancı bir artış göstermesine karşın, artışın "ger- çek" anlamda olduğunu gosteriyor. Çün- kü bu sonucu savunanlar öteki organ ve do- kuların kansere yakalanma sıklığında ak- ciğere oranla onemli bir gelisme gözlenme- diğini belirtiyorlar. Akciğer kanserindeki artışm özellikle er- keklerde ve 40 yaşından sonra oluşu dik- kat çeken özellikler arasında bulunuyor. Yüzyıhn başından bu yana sigara içen er- kek nüfusta, 1930 yıhndan sonra akciğer kanseri görulme sıklığında belirgin bir ar- tış kaydediliyor. Buna karşın, 1940'tan beri daha çok sigara içmeye başlayan kadın nü- fusta ise 1960'tan sonra akciğer kanserine bağlı ölümlerde belirgin bir yükselme göz- leniyor. Gelişmiş ülkelerde tüm kanser ölümlerinin yuzde 30'dan fazlası ve akci- ğer kanseri ölümlerinin yüzde 9O'ı sigara içimine bağlanıyor. Sigara içenlerde altci- ğer kanserinden ölüm oranı içmeyenlere oranla yüzde 58 oranında daha çok görü- lüyor. Bir başka sonuca göreyse, sigarayı bırakanlarda kanserden ölümler azalıyor. Ama bu oranın hiç içmeyenlere göre yüz- de 35 daha fazla olduğu belirtiliyor. Işte tüm dünyada, yıllardır sürdürülen bu araştırmalar Dünya Sağlık örgütü'nde top- lanarak şu sonucu ortaya koyuyor: "Sigara, tüm kanser çeşitlerinin yüzde 33'ünden, akciğer kanserlerinin yüzde 90'ından, solunum yollarının kanser dışı haslalıklarının yüzde 75'inden ve kalp ve damar hastahklarının yüzde 25'inden so- nımludur." Böylesine çarpıcı göstergelerden sonra Dr. Everett Kop'un "Sigarayı bırakmak önlenebilir tek ölüm nedenidir" sözu da- ha inandırıcı oluyor. Yarın: Sigara nasıl bırakılır? îtalyan strateji uzmanı Stefano Silvestri ileKörfez krizi üzerine birsöyleşû 6 Irak parçalanırsa bölgede Rürdistan kurulur'— 1 — NİLGÜN CERRAHOĞLÜ ROMA — Stefano Silvestri ttalya'nın sayılı askeri ve stra- teji uzmanlarından biri. Aynı zamanda Italya'nın "Financial T1ınes"ı sayılan 240.000 tirajlı "Sole 24 Ore"nin başyazarı olan Profesör Silvestri Roma'- da Uluslararası İlişkiler Enstitu- sü'nü yönetiyor. 20'ye yakın kitabın yazan olarak da tanınan Stefano Sil- vestri, 'Cumhuriyet' için Körfez krizini değerlendirdi ve Türki- ye'nin güvenlik sorununa ilişkin sorulara yanıt verdi. Hâlâ bir savaş olasılığının ol- dukça güçlü olduğuna inanan Silvestri, güz aylannın gerek as- keri stratejik açıdan gerekse de petrol fiyatlanndaki oynamalar açısından kritik olduğunu du- şünüyor. Hac döneminin başlayacağı mayıs ayına dek bir askeri ha- rekâtın olası olduğunu; mayıs- tan sonra iklim sartlannın zaten herhangi bir askeri opsiyona olanak tanımadığını belirten Sil- vestri, her haJükârda önümüz- deki mart ayına dek Körfez'in kaderini tayin edici bir kararın alınması gerektiğini söylüyor. Bu kararda tayin edici faktö- rfln savaştan sonra çizilecek ba nşın olduğunu belirten Silvest- ri, Batı'nın en büyük sorununun bu olduğunu söylüyor. Ve Me- selenin bundan kaynaklandığı- na işaret ederek "En büyük kör- düğüm burada. Körfez sonrası banşın ilk satınnm bile ne ola- ğını bilmiyoruz" diyor. NATO ve Türkiye'nin güven- lik sorunlan konusundaki soru- lanmızı da yanıtlayan Silvestri, NATO'nun giderek siyasi nite- likli bir organa dönüşeceğini ve yeni bir güvenlik sisteminin ku- rulmasının kaçınılmaz olduğu- nu, kurulacak yeni sistemin de yeni dunya düzeninin şartlarıy- la belirleneceğini vurguluyor. BAB'ın Türkiye'yi yalnız bı- rakmasının bir hata olacağını söylemekle birlikte, Stefano Sil- vestri, şimdilik BAB'ın genişle- mesinin olası görülmediğini de sözlerine ekliyor ve aralık ayın- da AT'nin yapacağı bir hükü- metler arası konferansta BAB'- ın geleceğinin belirleneceğini be- lirtiyor. Silvestri'ye sorduğumuz gelecek bir 'ihtihar saldınsı. Her şeyi kolaylaştıracak olan bu formül, hemen bir karşıt saldı- rıyı da beraberinde getirecek. Ama bu pek olası değil. Geriye iki alternatif kaüyor. Bunlardan biri karadan diğeri de havadan Irak'a karşı yapılabilecek bir saldından oluşuyor. Amerikalı- lann müttefiklerin desteğiyie gerçekleştirebileceği bu seçenek- lerden hava saldınsı, Japonva- ri (Hiroşima) bir çözüm anlamı- na geliyor. Bu, mümkün, uygu- lanabilir bir strateji olmakla bir- likte çok kanlı bir çozüm yolu- nu içeriyor. Büyük bir tahriba- Nihayet sonuncu alternatif de karadan yapılacak bir askeri saldından oluşuyor. Bu, hava- dan ya da denizden yapılacak destekli bir kara saldınsı ile ya Irak'ın tamamen işgal edilmesi, ya da Kuveyt'in kurtarılması anlamına geliyor. Sanıyorum, bu durumda Kuveyt'in kurtarıl- ması daha kolay bir seçenek go- runüyor. Bu, uygulanabilirliği yüksek bir seçenek. Karşısındaki en büyük engel ise yöredeki Amerikalı asker sa- yısının hâlâ bu stratejiyi uygu- layacak sayıya ulaşmamış olma- sı. Bir sayılar meselesi. Ozellik- savaşın İsrail ve Ürdün'e yayıl- masıdır. Üstelik, böyle bir sava- şın arkasından gelecek barış an- laşmasının ne şekilde olacağı, banşın nasıl çizileceği bu işe gi- rişmeden önce bilinmesi gerekir ki, bu, bilinmiyor. Savaştan sonra yapılması ge- reken bir banşın ilk satırı hak- kında dahi fıkrimiz yok. Oysa ben yörede yapılacak bir sava- şın Filistin sorununu güçlü bir şekilde gundeme getireceğini ve savaştan sonra sorunun çözü- münun zorunlu hale geleceğini düşunüyorum. Bütün bu neden- lerden ötüriı bu krizi savaşsız bir nılarak kapatılır. Ama bu du- rumda rezervler, büyük bir ola- sıhkla kullanılmayacağından, sanayiler petrol ihtiyaçlarını pa- zardan gidermeye çalışacak, bu da talebi şişirerek fiyatlar üze- rinde yukanya doğru etki yapa- caktır. Bu da Irak karşıtı cephe içinde gerilim yaratacaktır. Böy- le bir gerilimin çıkması askeri çozümü hızlandırabilir. Güz ay- lan, bu bakımdan kritik bir dö- nem oluşturuyor. —Diplomatik çözüm için ne gi- bi umullar laşıjabiliriz? SİLVESTRİ—Bence henüz masanın üstünde kabul edilebi- tartışılmaz öneni taşımaktadır. Çünkü örneğin Suudi Arabis- tan'dan kalkan bir uçak, Irak'- taki bir hedefi bombaladıktan sonra boş olarak geri döneceği- ne Türkiye'ye inecek, orada ik- mal yapıp Irak semalarında he- defi gene bombalayacaktır Böy- lece uçaklar için boş yapılacak bir uçuş önlenecek; uçak, dö- nüşte de kullanılacaktır. —Bir askeri strateji uzmanı ola- rak, Türkiye'deki üslerin hangi- lerinin kullanılabileceğini duşü- nüyorsunuz? SİLVESTRİ — Erzurum, Muş, Batman... Bunlar 'opera- imsenin Irak'ı parçalamak istediğini sanmıyorum. Kimsenin çıkarı yok kı bunda. Kaldı ki Irak'ın parçalanmasında Türkiye'nin de bir çıkarı olacağını sanmıyorum. Çünkü Irak parçalanırsa bölgede bir çeşit Kürdistan kurulacak. ürkiye'nin askeri açıdan olaya fazla bulaşacağını sanmıyorum. Türkiye'nin asker göndermesi gerekmeyebilir. Ama üsleri açmak, bir ittifak üyesine yapılan bir lütuftur. Bu, ittifaka bir katılım biçimidir. Türkiye'nin toprakla tazmin edileceğini sanmıyorum. sorular ve yanıtlan şöyle: —Mevcut şartlarda Körfez kri- zi için hâlâ ne gibi senaryolar söz konusu? SİLVESTRİ—Birincisi, bu savaşın hiç yapılmaması. Sad- dam'ın Kuve>ı'ten çekilmesi ya da ölümüyle yönetimin değiş- rnesi anlamına geliyor bu. Ikin- cisi ise sınırlı guç kullammı. Bu bence pek olası bir seçenek de- ğil. Çünkü az avantaj sağlayan ve pek çok dezavantajı olan bir seçenekten oluşuyor. Bu du- rumda hem krizin istenilen bi- çimde sona ermesini sağlamak güç olacak hem de süreç içinde NATO müttefikleri arasında çe- şitli gerginlikler ortaya çıkacak. Üçüncusu de gene çok zayıf bir ihtimal oten, Irak tarafından ta yol açacak olan bu stratejiye Irak'ın cevap verecek güçte ol- duğunu sanmıyorum. Ne ki burada da iki sorun söz konusu. Bunlardan birisi Irak karşm cephenin bu stratejinin ciddi biçimde uygulanmasına dayanıp, dayanamayacağı. Ikincisi de hava saldınsının makul bir zaman süreci ve ma- kul bir maliyet çerçevesinde is- tenilen sonuca ulaşması ve bir başka deyişle Irak'taki rejimin çöküşünü sağlayamaması. Bu sorunlar göz önüne alın- dığında, hava saldınsının-sanıl- dığı denli basit bir strateji olma- dığı ve insan yaşamı açısından yüksek maliyeti yanı sıra siyasi açıdan da gerçekleştirilmesi güç bir strateji olduğu anlaşılıyor. le Irak'ın direniş göstermesi ha- linde, sayıların önemi buyük ağırhk taşıyor. Bu nedenie Irak'a karadan yapılacak her- hangi bir saldırı Arap ve Türk müttefiklerin desteğini gerekti- riyor. Bu seçenek de güçlü bir ortak siyasi irade istiyor. Bu da kanlı bir stratejiyi içer- mekle birlikte, Saddam rejimi- ni yok etmek gibi büyük bir avantaja sahip. Aynı zamanda mevcut du- rumda Saddam'ın sahip olduğu askeri gücün yok edilmesi anla- mına da geliyor. Ne ki, bu se- çeneğin de riskleri var. Bir defa müttefikler arasında siyasi belir- sizlikten doğan bir siyasi karma- şaya yol acabilir. Ikinci ve en büyuk sakınca ise biçimde, diplomatik yoldan çözmek için hâlâ umut var di- yorum. —Sizce 'bu savaşsız kriz' ya da 'sinir savaşı' daha ne kadar sü- rebilir. SİLVESTRİ—Sorun, Irak'a karşı olan ittifakın içinde her- hangi bir çatlağın belirip belir- memesi ve petrol fıyatlarının gi- dişatına bağlı. Siyasi belirsizlik giderek petrol fiyatlarını yuka- rı itebilir. Sanayiler,'ya savaş olursa' düşüncesiyle ve savaşta çıkabilecek yokluklar nedeniy- le r ezervleri kullanmak isteme- diklerinden, guz aylannda bir petrol darlığı çıkabilir. Aslında guz aylannda genel- likle bir darlık belirir ve fakat bu tip darlıklar rezervler kulla- lır bir diplomatik çözumun şart- ları yok. Güçlü bir diplomatik çözüm, Irak'ın askeri gücünü törpüleyecek bir çözüm yolu- dur. Bu sonuca diplomatik çö- zümle ulaşmak ise güç. Ne ki bugün Irak, iflasın eşiğine gel- miş bir ülkedir. Saddam Hüse- yin, belki de her şeye rağmen buyuk bir krizi şimdi yaptığı gi- bi bazı tavizler vererek önleme- ye çalışacaktır. Fakat verdiği ta- vizler iki ay gecikmiştir. Bunlar bundan iki ay önce verilmiş ol- saydı, daha başanlı bir sonuç al- mak mümkün oiacaktı. —Körfez'de bir savaş çıkması halinde, Türkiye'deki uslerin Batı için onemi ne olacak? SİLVESTRİ—Körfez'deki bir savaşta Türkiye'deki üsler tional base' dediğimiz üsler. In- cirlik'in ise bir destek üssü ola- rak kullanılması gündeme gele- cektir. Körfez'de bir savaş çık- ması halinde bu üslerin kullanıl- ması kaçınılmaz bence. Kulla- nılmazlarsa çok şaşanm. Tabii Türk hükümetinin onayıyla ola- cak bir iş bu. —Bövle büyük Wr 'exposure'- un karşılıgında ve savaşın başa- nyla sona ermesi halinde Musul ve Kerkük Türki>e'ye geri veri- lebilir mi sizce? SİLVESTRİ—Türkiye'nin boyle bır toprak kazancinın ola- bileceğini ianmıyorum. Duşii- necek olursanız, bu savaşa, eğer girersek, zaten mevcut sınırları değiştirmemek için gireceğiz. Türkiye'ye Musul ve Kerkük'ü vermek Türkiye'ye muazzam bir ayncahk tanımak olur ki bu- nun yapılacağını sanmıyorum. —Fakat sınırlar, Irak yenilirse, ister istemez değişmeyecek mi? SİLVESTRİ —Kimsenin Irak'ı parçalamak istediğini san- mıyorum. Kimsenin çıkarı yok ki bunda. Kaldı ki Irak'ın par- çalanmasında Türkiye'nin de bir çıkarı olacağını sanmıyo- rum. Çünkü Irak parçalanırsa, bölgede bir çeşit Kürdistan ku- rulacak. —O zaman Türkiye'nin askeri açıdan bu krize bu kadar bulaş- makta ne gibi bir çıkarı olabilir? SILVES TRI—Türkiye'nin askeri açıdan olaya aslında pek fazla bulaşacağını sanmıyorum. Türkiye'nin asker göndermesi gerekmeyebilir. Ama üsleri kul- lanıma açmak, bir ittifak üye- sine yapılan bir lütuftur. Bu it- tifaka bir katılım biçimidir. Her halükârda Türkiye'nin toprakla tazmin edileceğini san- mıyorum. Ama ekonomik ve si- yasi bir taviz ya da tazminat (compensation) çok daha olası- dır. Bu ilerde Türkiye'nin Er- meni sorunu gibi, Bulgaristan'- daki Türkler sorunu gibi diğer sorunlannın muzakeresinde güç sağlayabilir. Ama unutulmama- sı gereken, Irak'la savaşın sonu- nun Ortadoğu için yeni bir Ver- sailles ya da Sevres süreci baş- latmayacağıdır. Amaç bu değildir. Eğer, top- rak kazancı isterseniz, davanızı kaybedebiliıiz. Şu olabilir; Irak'ta yeni bir rejimin işbaşı- na gelmesinden sonra bir özerk Musul bolgesi ve özerk Kürdis- tan bölgesi kurulabilir. İ C R E C İ K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear