Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
26 EKİM 1990 CUMHURÎYET/17
HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN DÛNYADA BUGÜN
Mevıet Metecrotoıı Islen Senel M<ı-
duriuğu ndefi altrıan tâlgı^ göre yurdun HJJ-
BydoOu lesımlen buMiu orta ve doju Ka-
radenc ıle doju Aıudofeı'nun kuzeyı saŞa-
nak yağışt:. Karademz'm Ktesımlennmyûk-
seklen ıle do$u Anaddu nun yükseUen kar-
lakarsık yaSmurto d a c * HAA SKAKUÛ
yaft aö" y»*«le asOşmMeek. Dlfer ,er-
terde Dıraz artacat RUZGAfi kuzey ve Datı
yomerdai orta kuvKtfc eserak Marmaa ı e
yutdun ıç ktsmHennde sabah saaüermüe as
görülecek DEN1ZLERIMIZDE rûzgâ' Kara-
ttemz, •Marmara ve Ege de yıldız ve Poyraz
AMemz'de ounbaDsı ve Lodos 5 kunclmde
saatte 4-16 yer yer 21 denemılı hda ese-
cek Demzn3«ca*amılıolacak DalgayOk-
sett$ 1-13 m dolayında hulunacak Vart
Göiü bulutlu gececek
Atyon
y
A/ıtaıya
Baı.kesıt
Bılecık
Bıngoı
ftms
Bo-u
Bursa
CanaMuıe
Corun
Demziı
3 ?6° 14° D.yarbaiır
5 15° 7°Edıme
3 24° 12° Erancan
A 12° 0° Erzurum
«. 12° 2°Eskıserw
i 15° 2°Sazantep
8 27° 15° G.resun
k 22° 13° Gu^ushane K
< 13° 4°HaWu- 8
A 22° 6°lspa-ta A
S 1*" 3°lstansui S
S 13° 0°lznw A
B 21° 10° KafS • K
6° Kaslamonu A
1° Kaystrı B
5° Kı'Uarei S
4°Konya A
•3° 5°Kutahya A
'7° 4°MaöIya B
10°
26° 10° Mansa
15C
11°
7°
13°
0°KMaaS
5°Mersm
1° Mugıa
1 Mus
25" 11 NıMe
14°
12°
16°
13°
14°
20°
8°
8°
14°
13°
13°
12°
21°
lO°Ofdı;
2°Rce
1° Sı:rt
7°SmO(>
B°Sıvas
-1° Teta'aa{
2°T
rabjon
3° Tunrah
1°Usak
1°Van
0°Yozgat
10° Zonaulda*
A
B
6
A
B
B
A
B
Y
B
A
B
S
Y
B
A
8
B
l A
20= 4°
17° 10°
25=15°
18° 5°
17» S°
13° 4°
13° 10°
15° 11°
12° 10°
24° 11°
12° 9°
14° <°
12° 6°
15° 11°
22° 10°
13° 1°
17° 7°
12° 0°
12° 8°
j ; açrk bouUu yaOmurtu fkark A-apk B-bulutlu G-gi«ws* K-kanı S-ssS Y-yajmurlu
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3
1/ Şamatacı, edep-
siz. 2/ Batılı tacirle-
rin, ticaret için gel-
dikleri Osmanlı li-
manlannda gümrük
dışında vermek ya
da ödemek zorunda
kaldıklan her şey
için kullandıklan de-
yim... Cet. 3/ Da-
mızlık dişi hayvan...
Erzurum'un bir ilçe-
si. 4/ İpucu... Çiftçi-
likte, toprağı işleye-
rek urüne ortak olan
kimse. 5/ Selen... Bı-
çak bilemeye yarayan çelikten araç.
6/ Eski dilde cuma ya da bayrarn gü-
nü. 7/ Gümüş parlakhğında bir ele-
ment... Yasak. 8/ Endülüs Emevile-
ri'nde çeşitli saray ve harem hizmet-
lerinde görev yapan hadım Slav kö-
leler. 9/ Sığırın öd kesesinden çıkan
ve sarılığı iyi ettiğine inanılan taş...
Yiğit.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Japon müziğine özgü telli bir çal-
gı. 2/ Etek ucuna doğru genişleyen giysi... Bir peygamber. 3/
Demiryolu... Kimi hayvanlann, özellikle atlann almlannda bu-
lunan beyaz leke. 4/ Çeşitli Kuran surelerinden meydana geti-
rilmiş derleme... Anlak. 5/ Bir nota... Nişastayı parçalayarak
şekere çeviren bir enzim. 6/ Büyüklttk, nicelik, derece bakımjn-
dan iki jey arasındaki bağıntı... Lantanın simgesi. 7/ Akdeniz
yöresinde rastlanan kansızlık hastalığı. 8/ Dalları aşağıda, kö-
kü yukarıda olduğuna inanılan cennet ağacı... Oyunda cezalı
çocuk. 9/ Yapıları yıldırımdan koruyan aygıt.
60 YIL ONCE Cumhuriyet
Aris takımı geldi
26 EKİM 1930
Fenerbahçe ve Galatasaray takımlarımızla maç yapacak
olan Yunanistan ikinrisi ve Selânik sampiyonu Aris
futbol takımı dün sabah konvansiyonel treni ile
şehrimize gelmiştir.
Misafir futbolcular Fenerbahçe kulübü reisi Muvaffak
Bey ile Galatasaray'Iı ve Fenerbahçe'li bir çok
futbolculanmızla 2.000'den fazla halk tarafından
karşılanmışlardır.
Hıfzısıhha Kanunu
Yeni hıfzıssıhha kanununun
teşrinisaninin altısmda
tatbikına başlanacaktır. Bu
kanun Sıhhat ve Içtimai
Muavenet müdürlerine
mühim salâhiyetler
vermektedir. Kanunun
tatbikı için yeni bir
talimatnamenin vürudüne
intizar edilmekte idi. Fakat
Sıhhat Vekâleti yeniden bir talimatname irsaline Iüzum
görmemiş, yapılacak işlere dair kısım, kısım tebligat
yapmayı kâfi görmüştür. Bu suretle dün Sıhhiye
Vekâletinden istanbul Sıhhiye müdiriyetine gelen bir
emirde: 8 yaşına kadar olan çocukların akşam 6 ve 8
yaşından 12 yaşına kadar olanların ise saat 20'den sonra
sinemalara kat'iyyen kabul ediimemeieri ve ahlâka
mugayir ve çocukları cürme teşvik edecek mahiyette
filımlerin gösterilmesine müsaade edilmemesi lüzumunu
bildirmiştir.
17ı Tonluk Ford Kamyonu
30 YIL ONCE Cumhuriyet
Karamanlis ikaz etmiş26 EKİM 1960
Türkiye Hariciye Vekili Selim
Sarper'in, Atinayı ziyareti
esnasında, Türkiye Büyiik Efçisi
Adnan KuraPın, Büyiik Britanya
otelinde verdiği resmikabule,
Başvekil Karamanlis, muhalefet
liderleri Venizelos, Papaandreo, eski
Başiiekillerden Gonatos da gelmiş
bulunuyorlardı: 700 kişinin
katıldığı bu resmikabulde Başvekil
Karamanlis, bu ziyaret dolayısiyle Atinaya gitmiş olan
Türk basın mensuplarından Nadir Nadi, Cihat Bsban,
Bülent Ecevit, Ahmet Emin Yalman'ı kabul ederek
kendileri ile bir saate yakın bir hasbihalde bulunmuştur.
Yunan Başvekili Karamanlis, iki memleketin dost
olmaları konusu üzerinde ısrarîa durmuştur.
Türk gazetecilerle Yunan Başvekilinin sohbeti, Türkiye
ahvaline de intikal etmiş ve bu münasebetle Karamanlis,
şöyle bir hâtırayı nakletmiştir:
"Adnan Menderes, iadei ziyareti yapamayınca bana
ahvalin zorluğu dolayısiyle Türkiyeden ayrılamıyacağını
büdirdi. Ben de kendisine verdiğim cevapta, vaziyeti
anladığımı, durumu düzeltmek için seçim yapmaktan
başka çare olmadığını söyledim."
Dava sırasıTarihi Yassıada duruşmalarında bakılacak davalar
Yüksek Adalet Divanı tarafından aşağıdaki şekiide
sıraya konmuştur:
1- Köpek dâvası. 2- 6/7 Eylül hâdiseleri. 3- Bebek
dâvası. 4- İki şirket yolsuzluğu (Polatkan ve
arkadaşlan). 5- Irtikâp (Mandalinci ye Erkmen). 6- Iş
Bankasına satılan arsa meselesi (N. Ökmen). 7- Ali İpar
ve 7 arkadaşı. 8- Ataman ve Burhan Ulutan'ın
memuriyet ve vazifesini suiistimali dâvası. 9- Uçak
suiistimali (Zorlu-Yenal). 10- Kromit Şirketi yolsuzluğu
(Dulge). 11- Halkı silâhlandırma ve silâh kaçakçıhğı
(Bayar ve arkadaşları). 12- Topkapı hâdiseleri. 13-
İstanbul - Ankara Üniversitesi olayları. 14- Anayasayı
ihlâl.
GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet
Kürt krizi26 EKİM 1989
Fransa Cumhurbaşkanı Mitterrand'ın eşi ve France-
Liberte Vakfı Başkanı Danielle Mitterrand'ın son 10 gün
içinde Paris'te ve Washington'da düzenlediği iki
toplantı, bu iki başkentle Ankara arasında yeni bir
soruna yol açtı. Paris'te yapılan ve iki gun süren Kürt
Kimliği Konferansı'nın 'Özel nitelikli bir toplantı'
olduğunun belirtilmesine karşın Fransız Dışişleri
Bakanlığı'nın binalanndan birinde gerçekleşmesi ve
toplantının evsahiplerinden birinin insan haklanndan
sorumlu Devlet Bakanı Bernard Koucher olması Türkiye
ile Fransa arasında gözle görülur bir tatsızlık yarattı.
Zûnfı Y 14°
1ARTISMA
Kışlanın Önünde Çatlak Bir Ses Daha
Ne demek bu "gerçek sahip" lafı? Maliye "gerçek malik" de
İTÜ "fuzuli şagil" mi? Bay danışmanın devlet malı
üzerindeki hak sahipliği konusunda hiçbir ciddi bilgisi
olmadığı bu lafından anlaşılıyor.
İMKB Halkla İlişkiler Danışmanı, 17
ekim gunlu Cmuhurivet'te 9. sayfaya
"konuk" olmuş. Maçka kışlası olayını ya-
zıyor. 1966 yılında ÎTÛ "profesorleri ve de-
kanları"nın "rektörleri nezdinde" en
önemli "problemleri olan yerleşim
konusunu" ele alarak "haklı görttşlerini",
"hakJı tezlerini" dile getırip savunduklannı
söylüyor. Bu girişin ardından da 9 adet
ipsiz-sapsız sözde "tez" ya da "göriiş" sı-
rahyor. Böyle, "haklılık", "tez", "göriiş"
gibi ciddi sözler ettiğine göre bay danışma-
na hemen sormak gerekiyor: Bunları kim
ya da-kimler, nerede, hangi bağlamda, han-
gi vesileyle söylemişler? Rektör "nezdinde"
dendTğine göre bu bir resmi kurul toplan-
usı mı? Kendisi de orada mı imiş, yoksa bi-
rilerinden mi duymuş? İTÜ'de senalo ve
yönetim kurulu toplantılannda ayrıntılı tu-
tanak mı tutuyorlar? Oradan mı yararlan-
mış? Bay danışman herhalde bunları da
açıklamalı idi. Böyle yapmadığı için "tez"
adı altmdaki bu diizeysiz lafları, perva-
sızca, saygın bilim adamları topluluğunun
tiimüne mal etmiş oluyor. Örneğin, "tale-
beleri barlar ve gece kulüplerinin yanıba-
şında bir ortamda bulundurma" sakınca-
smı "tez" ya da "göriiş" olarak acaba kim
söyledi? Buna karşı çıkan olmadı mı? Di-
yelim, biri kalkıp da Londra'da, Paris'te
ya da Berlin'de de bu tür "sakıncalı du-
nım"un varhğmdan söz etmedi mi? Bir
başkası, bu laflar üzerine, örneğin, Lond-
ra'daki dünyaca ünlü ekonomi okulu LSE'-
nin alt katında öğrenci meyhanesi olduğu-
nu; lavaboların çevresinde de prezervatif
otomatlan bulunduğunu açıklamadı mı?
Hele, bölgede "talebeyi politik vönden ko-
rumanın imkânsızlıgı" tezine karşı hiç laf
eden olmadı mı?
Benim sezdiğim şu: Bay danışman bu
"tez ve göriişleri" ya kendi karihasından
çıkarıyor ya da kendi kafasında bir kendi-
ni bilmezin yumurtladığı cevherlerı aevşır-
miş, onlan tekrarlıyor. Bu "kurgu" hizmet
verdiği kuruma yaranma çabası yönünden
kendisine yararlı olabilir; ama böyle şeylerle
kamuyu işgal etme ve yanıltma hakkı yok-
tur.
Ustelik bay danışman, kurguyu daha da
ileri götürüyor: tTİ' Senatosu, "inkişaf, in-
tikal ve yerleşim sahası ile ilgili kamulaş-
tırma karan"m, sanki bu "haklı tez ve
goriişlere" göre vermiş. Ne kadar sorum-
suzca bir açıklama! İstanbul Üniversitesi'-
nin Avcdar'daki kamulaşürma işlemi de ay-
nı mantıkla kurgulanırsa, Beyazıt'taki
"merkez bina " elden gitti demektir.
Bay danışman, yazısuun sonunda kendi-
sini büsbütün kaybediyor: Borsacılar ken-
dilerine yer aramışiar, Maçka kışlasını bi-
çilmiş kaftan bulmuşlar ve binanın "ger-
çek sahibi" Maliye Bakanlığı ile işi bağla-
mışlar. Ne demek bu "gerçek sahip" lafı?
Maliye "gerçek malik" de ITÜ "fuzuli
şagil" mi? Bay danışmanın devlet malı üze-
rindeki hak sahipliği konusunda hiçbir ciddi
bilgisi olmadığı bu lafından anlaşılıyor.
Sonuç olarak ilişkiler danışmanı baya di-
yeceğün şudur: Başkalanna ne idüğü belir-
siz gerekçeierle "kamuoyunu yanlış yönde
etkilemek" ithamı savurmak yerine, önce
bilim adamlarına saygılı olmayı, kaynak
göstermeden uluorta laf etmemeyi, hukuk
gibi ciddi konularda ahkâm kesmeye kal-
kışmamayı öğrenmesini öğütlerim.
Prof. Dr. AYDIN AYBAY
tstanbul
Galerİ . Atölye
}
S A N A T G A L E I I S !
TURK SERAMİK
SANATINDA J
AŞAMALAR SÜRECİ
Sergi
1 Ekim - 27 Kasım'90
Ztt KılanınHk Nnatı
Lm«n([l] 179 29BO
II
ÇOPERA)
S > N I r c » c f « (S ı
SALİH ACAR
RUZİN GERÇİN
IŞIL ÖZIŞIK
Karma Sergısı
22 Ekim - 10KasınrV90
Sa(M M Man «•« <3 'II fThe Ua-ıara
»elı Varaı Trtom H 9 K K
AEDPA
AİBTekstilbank SanK
Galerisi
ZEYNEP
SARIOĞLU
Suluboya Resim Sergisi
17 Ekim - 5 Kasım
Hüvrt G*re«t Cad. 12»
138 12 79
Naif Resim
BAYRAM GÜMÜŞ
HÜSEYİN YÜCE
Sergisi 6 Kaam'a
kadar uzatılmtştr.
ADTB/vNVapur IttelMİ Sok. Noc 3
OrUkSy 159 51 SS
EXCLUSIVE
S A N A T M E R K F Z İ
SÜREKLİ KARMA SERGİ
Adnan Çoker
Asım İşter
Bubi
Burfian Doğançay
Ergin inan
6ti*t Cal 389/1 Sıuöiyf (Suadıye
IşBankası Uslu)3637594-3S91784
ORUÇ
ORUÇÇAKMAKLI
k
RESİM SERGİSİ
•f~18EKIM/10KASLM'90
Yedikuyul» Çıkmuı
6/7 132 59 59
PERA • 146 97 38 • 132 64 26
SANFA SANAT GALERİSİ
NUYAN
Resim Sergisi
10 Ekim - 10 Kasım
DERI SHOVV IHLAMUR
Ihlamür Cad Yeşılçımen Sok
No 91 Be^ıktaV'ST 159 72 55
SANAT OAl-BJlSİ
MARİA SEZER
Resim Sergisi
25 Ekim - 2 0 Kasım
PuartnıCııiM: 930 18.00
CiJmaritsı 9 30 17X0
Kalıpcı Sok No- 119
Tej.lkrye 147 68 42
Türk resim ustalanmn
şahaserlerine
fevkalade adapte olan,
resim imajına uyum
sağlayan dizaynda, sanatsal ÇERÇEVE'lerimizi
mutlaka görünüz.
Sanaü ÇERÇEVE'ye Yanaton Ustalık
Valıkonagı Cad Pasaj 73 Nışanlaşı Tel 148 21 93
URART
SANAT GALERİLERİ
EMRE
ZEYTlNOGLU
Resim Sergisi
18 Ekim-6 Kasım
Abdl ipekci Cad. No: 18
Ni»antm 141 21 83
24 EKİM - 6 KASIM
I. SOVYET
RESİM
SERGİSİ
RAMKO
SANAT MERKEZİ
ATİYE SOK. 8/2 TEŞVİKİYE
İSTANBUL TEL 136 15 38
URART
SANAT GALERİLERİ
SOVYET
SANATÇILARI
SERGİSİ
27 Ekim 27 Kasım
Cemal Resit Rey KonserSalOMi
MODUS VIVENDI
Zurich
ART MOOERN GALLERY
Moscovv
ar
Resim Sergısı
18 Ekim - 18 Kasım"90
1. L*wnl SüKın Sok. A-14
170 03 62-168 74(4
GORBON
SANAT ÇALEK1S1
İBRAHİM
MISIRLIOĞLU
RESİM SERGİSİ
2 Ekim-31 Ekim I99O
Ba#dM GKSdm «M ^ CRENKOY }S8 tfi 6S
TEI SANAT GALERÎSH
ÖMERKAIİSİ
ttOÛ-M
OIGUN BASKIRESIM
SANATIMIZDAM SR KESiî
6 EKİM-3 KASIM 1990
f ' l1
1»" oos oçn«
BİR
KİTAP'IN
OLUŞUMU
ÖMER ULUÇ
19 10- 27 I I 1990
19 Ekm Cunu. Saat. 11.00
DERİHOO KÜLTÛR MERKEZİ
BAÛOAT CA00E5I N0 102 FENERYGLU-tSTAKBUL TEL 338 48 52
MS8£TİYE CADOESI M0 2 ETİLEIMSTANBUL TEL 163 8611
5 :6Ekm I99C. IU» 18ÛC
tFzar gunle? ıtsşmdj;
H l i i C d d M
Resim Sergisi
Hatnyt-lsartıui TH; 13247 17
A R A N T İ S A N A T C A L E R İ S İ
BûyOk Bcşıku^ Çar^ısı 76
fMıgros Aricuı)
Be^ıkuş-lsıanbul
• Trl 161 06 87 •
Ressamlanmız,
hejteltraşlanrruz
ve diğer sanatçılanmızla
tanışmak,
çalışmalannı izlemek
ve beğendiğirüz j'apıtlan
anında satmalmak
isayorsanız.
sizi bu Pazar ve her Pazar
saat 11.00'den itibaren
KAHÇE ŞEHtK • ML
ALKENT,\lkent Sanat Meydanı'na |
beklivonız.
Tepecik Yoiu Etiler - İstanbul
Lâlehanifezkan
Resim Seıgisi
8-29Ebm 1990. UÛO-ISÛO
{Pazmgmlen dışmda)
m >tnca
Modem Sanat
s Galcris •• s*^T*sı
Valikonağı Caddesi No 117/2 Nışantaşı-İstanbul
galeri
atölye
146 97 38
132 64 26
1.5 yaşındaki Hazal'a
ablalık yapar mısınız?
Tel: 362 47 58
KALBİNİZİ
KORUYUNUZ
Türk Kalp Vakfı
Muayene.Teşhis.Tedavi,
Laboratuvar.Röntgen
175 12 44/45-148 58 66
Sürücü belgemi kaybettim.
Hukümsuzdür.
ALTAN GÖKMEN
Nufus cuzdanımı
kaybettim, geçersizdir.
HÜSEYtN KIRCA
ANKARA...ANKA
MÜŞERREF HEKİMOGLU
Koşullar Değişince
İlk ya da orta öğretim yıllannda babamın örnek gösterdiği
kızlar var çevremızde. Biri Saadet Gören. Beyaz gömleğiyle
ilk tanıdığım doktor kadın, röntgen uzmanı. Uzun boylu, genç
ve güzel bir dokior Röntgen araçları arasında boyu daha çok
uzar, masalsı bir kişi gibi düşünürdüm onu. Görünmeyeni gör-
düğü için. Işmlardan etkilenerek dalında ilk kurbanlardan biri
oldu Saadet abla. Çıftehavuzlar'daki komşumuz Melahat Ru-
acan da özenle seyrettiğim bir komşu abla. Hukuk okuyor,
yargıç oluyor, ağır ceza mahkemesinde çalışıyor. Yargılarına
saygı duyuluyor, dünyada ilk kadın Yargıtay üyesi oluyor.
Bir de Şükufe Ekitler'i anımsıyorum hukuk dalında. Baba-
mın bir dostu nedeniyle. Cumhuriyetin ilk kuşak kadınların-
dan bir hukukçu. 1950'li yıllarda Kadıköy vapurlarında rast-
lardım ona. Çekik gözlü, çok sade, zarif bir kadın. Sanırım
baro başkanlığı da var. Aşağı yukarı ellı yıl önce ülkemizde
kadın baro başkanları, Yargıtay üyesi, ağır ceza yargıcı var.
İkibinlere doğru da Adalet Bakanlığı'nın kadınlara bakışı da-
ralıyor giderek. Kadına bakış bir devlet politikasına dönüşü-
yor neredeyse!
İstanbul Barosu Başkanlığı'na adaylığını koyan Berra Bes-
ler'i kutlamak gerekir. Yüreklice ortaya çıkıyor, şansını dene-
mek istiyor. Kazanma şansı tartışılabilir. ama Atatürkçü bir
kadına yaraşır bir atılım bence. Geçen gün telefonla konuş-
tuk, adaylığı yanında bir de anayasa değişikliği öneriyor. Hu-
kukun bütüniüğü için savunmanın da anaVasada yer alma-
sını istiyor. Hukukçu değilim, ama ilginç bir öneri bu, bir gün
gerçekleşir belki. Şu aralık anayasa da yasalar da zorlanı-
yor ancak. Rafa kaldırmak eğilimi ağır basıyor, yasaya değil
kararnameye öncelik verilıyor!
Berra Besier'in başkanlık şansını bılmiyorum, ama davra-
nışına saygı duyuyorum doğrusu. Atatürk devrimleri doğrul-
tusunda bir kadın avukat da mesleğınde onurlu bir göreve
aday olabilmeli. Eşit haklar, eşit düzeyde yarışarak yaşanır
değil mi? Mesleğindeki birikimi, yeteneklerini kanıtlamak için
ortaya atıimak saygın bir davranış elbet. Berra Besler'i say-
gıyla kutluyorum.
Her meslek dalının bir ucu, doruğu var. O dalda çalışan-
lar da o doruğa ulaşmak amacıyla yaşar değil mı? Askerliği
meslek seçen biri general olmayı düşler. Doğal tırmanışla-
rıyla omzuna yıldızlar konar. Tıp öğrenimi yapan biri ilgi duy-
duğu dalda uzmanlık özler. Diplomatlığı meslek seçenler bü-
yükelçiliği düşler. Gazeteciliği meslek seçenler, iyi bir haberci
olmak ya da bir köşe yazarlığı özlemiyle çalışır, haber servi-
si şefi, mesleğindeki mutluluğu bu özlem gerçekleşince du-
yar. Bu mutluluk, bir meslekte varılan doruk ve doyumun de-
ğeri hiçbir şeyle ölçülemez.
Değerli bir diplomatımız onuruna verilen veda yemeğin-
de bir doruğa tırmanmanın güç koşullarını da hissettim ge-
çen akşam. Simon Signoret'ın dediği gibi özlemin de tadı kal-
mıyor kimi zaman. Ooğal tırmanışlar olurken gerçek değer-
lendirmeler sizden yanayken bir el geliyor dalı kesiyor. Çok
yaşayanlar özlemin solduğuna çok tanık oluyor bir süredir.
Bir mesleğin doruğuna geliyorsunuz, ama görevinizi yapma-
nıza olanak verilmiyor. Herkes dekor olmaktan hoşlanmaz
değil mi? Umut içinde, dalında parlayarak, yetenekleriyle bir
doruğa hak kazanan bir bürokratın önünde açılan kapının ka-
panıvermesi ya da hayli geç açılması insanda özlem ve coş-
ku bırakır mı artık? Kamu görevinde çalışmanın sorumlulu-
ğu içinde tepkı gösterilmese de bir burukluk olmaz mı? Ge-
ciken bi
r
ödül insanı ne ölçüde mutlandırabilir? Öte yandan
çekirgeler gibi sı^ramak için siyasal iktidarlara ödün vere-
rek gerçekten kamu görevi yapılabilir mi acaba? Yapılama-
dığını yaşayarak biliyoruz. Çünkü ödün vermenin sonu yok!
AAncak mutlu bir gerçek, ülkemizde hâlâ ödün vermeyen ka-
mu görevlileri var. Kamu görevinin bilincine, ülke çıkarlarını,
tüm çıkarların üstüne çıkarmanın onuruna inanarak çalışı-
yorlar. Kapalı kapılar arkasında güzel savaşlar verıyorlar. Si-
yasal iktidarlar hoşlanıyor, devlet yönetimindeki acemilikle-
rinden ötürü; oysa bir iktidarı ödün vermeyen kamu görevli-
leri güçlendirir ancak. Her şarkıya eşlık edenler değil!
Bir süredir konuştuğum kişilere soruyorum durmadan. Yeni
bir göreve atanan bir büyükelçiye, bir kamu kuruluşunun baş-
kanına, bir genel müdüre, omzundaki yıldızlar çoğalan bir
askere, bir öğretmene, bir öğretim görevlisine, kamu göre-
vinden özel sektöre geçen bir kişiye ya da astronomik ücret-
ler alarak transfer rekoru kıran bir gazeteciye, orta yaşlılara.
emeklilere soruyorum bir aralık:
— Mutlu musunuz?
Kırık dökük yanıtlar veriliyor. Kamu görevinde bir gelene-
ğin bozulmasından duyulan düş kınklığı, bir tırmanışın kesi-
livermesi, geleceğe güvensizlik, siyasal esintilerle her şeyin
allak bullak olmasından duyulan kuşku, mutluluğu hayli et-
kiliyor. Astronomik ücretlerin mutluluğu da sınıriı kalıyor...
Ayakları yerde, başı göklerde yaşamanın bir başka mutlulu-
ğu var elbet. Toprağı kaygan hissederseniz nasıl dimdik du-
rabilir, yol alabilırsiniz? Siz ödün vermeseniz de başkaları si-
zin için ülkemiz için ödünler veriyorsa, başınız eğilmez, gök-
lere bakabilir misiniz artık? Bir yere tırmanırken önünüze te-
peden inme biri gelirse soluğunuz kesilmez mi? Ayrıca kim
o gelen? Yerinizi almak için inandırıcı nitelikleri var mı, yok-
sa neden?
Bir ülkede değer yargıları değişince her şey yozlaşıyor.
Hangi dalda olursa olsun belli ilkelere, yüce değerlere bağlı
kalanlar da mutlu olamıyor.
Önce bu yozluğu aşmak gerekiyor..
ÇALIŞANLARI1V
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
'Düşünce suçıından tutuklandıııı*
SORU: Düşünce suçunun ayıplandığı. hor görüldiiğu bir za-
manda, düşüncenin suç olmadığı ve olamayacağına inan-
dığım için düşünce suçundan tutuklandım. Halen bir
ilçenin kapalı cezaevinde bulunmaktayım. Cezamın bi-
timine henüz 3 ay var.
1947 doğumluyum. Nisan 1971'de bir kamu kurulo-
şnnda sigortalı işçi olarak çalışmaya başladım.
1981 yılında gözaltina aiındım. 14 ay sonra tahliye
edildiysem de cezam Vargılay'ca onaylandı.
1971'den tutuklandığım 1981'e kadar geçen 10 yıllık
sürenin kıdem tazminatını başvuruma karşın çalıştı-
ğım kamu kuruluşundan alamadım.
BD yönde Yargıtay kararlan var mıdır?
YANITi lşyeri ile ilgisi olmayan bir suçtan gözaltina alındıkları
ya da tutuklandıkları için iş akdi feshedilenlere kıdem tazminatı
ödenmesi gerektiğine ilişkin Yargıtay kararlarıru özet olarak veri-
yoruz.
1- "Özet: Tütukluluk halinde sözleşmeye davacuım kişiliğine bağlı
zorunlu sebeple son verilmiş sayılacağından davacı ihbar tazmi-
natı isteyemez ise de tütukluluk tarihine kadar hesap edilecek hiz-
met süresine göre kıdem tazminatı istemekte hakhdır!' (Yargıtay
9. Hukuk Dairesi 3.4.1984 tarih, 1112 esas ve 3680 karar.)
2- "Özet: Tütuklanması nedeniyle hizmet sözleşmesi bozulan iş-
çiye kıdem tazminatı ödenmesi gerekir. İhbar tazminatı ödenmez." ,
(Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 25.1.1984 tarih, 10248 esas, 526 karar.)
3- "özet: tşyeri ve işverenle ilgili olmayan bir suçtan dolayı tu-
tuklanan işçiye kıdem tazminatı ödenmek gerekir!' (Yargıtay 9. Hu-,
kuk Dairesi 15.5.1986 tarih, 4234 esas ve 5164 karar.)
4- "Özet: tşyeri ile ilgili olmayan bir suçtan tutuklanan işçinin
işine işveren tarafından son verildiğinde, işçi ihbar tazminatına hak
kazanamaz ise de kıdem tazminatına hak kazanır!' (Yargıtay 9. Hu-
kuk Dairesi 17.3.1986 tarih, 1537 esas ve 2914 karar.)
5- "özet: tşyeri ile ilgisi bulunmayan bir suçtan hükümlülük so-
nucu hizmet akdi feshedilmiş bulunan işçinin bir süre sonra aynı
işyerine ve fakat eski hükümlü olarak yeni koşullarla ise alınmış
olsa dahi eski hizmetine karşıhk kıdem tazminatı ödetilmesine hü-
küm kurulmak gerekir:' (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 29.9.1987 ta-
rih, 4541 esas ve 8678 karar.)
Aynca tş Yasası'nın 14. maddesini değiştiren 2869 sayılı yasa-
nın yürürlüğe girdiği 30.7.1983 tarihinden geçerli olarak, "Kıdem
tazminatının zamanında ödenememesi sebebiyle açılacak davanın
sonunda hâkim gecikme süresi için ödenmeyen sureye göre mev-
duata uygulanan en yuksek faizin ödenmesine hükmeder!'