25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 EKÎM 1990 CUMHURİYET/7 İNSANLAR J Ü S U N Ö Z B İ L G E N GÖRÖŞ Sanat Her şey kaybolur, yalnız sanatın yıldızları, zamanın ufuklarında sonsuz ışıklar gibiparfar. IPaulRtclıer PSP İSTANBUL İL BA$KANI SEVİGEN'İN DEĞERLENDİRMESİ Rahşan Ecevit'i çekemiyorlar DAHA önce profesyonel futbolculuk yapan ve 3 yıldır DSP'nin tstanbul II Başkanlı- ğı'nı yürüten Mefamet Sevigen, DSP'de hiç kimsenin SHP'yle birleşme düşüncesinde olmadı- ğı gibi sosyal demokratların birleşmeyi düşünmesini de hata olarak görduğünu söy- lüyor. Rahşan Ecevit'in Tur- kive'de bir ekol başlattığını sa- vunan Sevigen, arkadaşımız Ayşe Yüdınm'ın sorulannı ya- nıtladı: — DSP'de bazı il ve ilceter- de ikraçlardan dogan sîkıntı var. Şimdi SHP'nin birieşme çagnsı tabanda böiunme mej- dana geürebilir mi? — DSP'de birleşmeden ya- na hiç kimse yok. Mantıkb sosyal demokratlann birleşme- yi düşünmesi bana göre buyük bir hata. Çünkü SHP'nin kad- rolaşmasında buyuk tutarsız- lık, yapılaşmasında büyük dengesizlik var. — Partîden ihraç yok mn? — örgütümuz içerisinde ör- gütlenme modelini beğenme- yen, bizimle uyum sağlayama- yan bazı kişiler -ki bunlar çok az- aynlmışlardır. Biz çok sağ- lam ve tutarb yapıda ilerlemek istiyoruz. Çizgimiz belli. Aşı- n sağ, aşın sol fraksiyonlan içimıze almamaya gayret edi- yoruz. Bazı insanlar hemen ik- tidar olmak istiyorlar. "Khn olursa olsun, gelsin" diyorlar. Sonra da o kavgadan kurtula- mıyorlar. Bu bakımdan biz ya- Mehmel Sevigen vaş yavaş, ama çok sağlam ya- pıda büyüdük. Bizirn pek bir sorunumuz yok. Bizden evvel ihraç edilmış insanlar parti su- çu işlemişlerdir. Sıra bekleme- sini bilmeyen, hemen bir yere gelip halkı kullanmak isteyen, delege ağalığı yapmak isteyen jnsanlara fırsat vermiyonız. — Şimdi de Haluk özdal- ga'nın ihnıcı söz konusn.. — O konuya pek girmek ii^ temiyorum. Haluk Özdalga'- run döneminde hep ihraçlar gelsın diye bıze baskı yaparlar- dı. Ben o zaman Gaziosman- paşa ilçe başkanıydım. Yani kendi döneminde demokrat, başkasuun döneminde demok- ratsız. — Nasıl baskılar? — Haluk Özdalga, partimi- zin ust kademesinde caüşırken bize belli insanlann ahnmama- Rahşan Ecevit sı için baskı yapardı. Biz hıç- bir zaman özdalga'nın de- mokrat olarak mücadele ede- ceğine inanmanuştık. O da kendisini ispat etti ve partimiz- den aynldı kanaatindeyim. — DSP'den aynlanlar özel- likle Rahşan Ecevit'e çeşitli eieştiriler getiriyorlar. Parti içi karariarın alınmasında agır bastıgını söyluyorlar. Rahşan Ecevit'e yoneltilen bu eieştiri- lerin nedeni nedir? Gercektik payı ne kadar? — Rahşan Ecevit olmasay- dı bizim partide politika yapan insanlar, yıllardır Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde olduğu gibi hep sömürülürlerdi. Rah- şan Ecevit, Türkiye've şu eko- lü getirdi: 'Sıradan insanlar şimdiye kadar politikacüarın 7>y deposu görduğü insanlar, Haluk Ozdalga eğer fırsat verilirse politika yapabilir' bunu kanıtladı. Rahşan Ecevit'i onun için sev- mediler. Onlar, hep aydın ke- simin, halka tepeden bakan in- sanlann olmasını isterdi. Ama Rahşan Ecevit, aydınıyla, avu- katıyla, doktonıyla, memu- ruyla, çiftçisiyle, köylusüyle bütün çalışmamız içerisinde bize rehber olmuştur. Rahşan Ecevit bu ülkeye çok şe>r ve- rebilecek bir siyaset kadını- dır. Rahşan Ecevit bu partiyi halka açtığı için çekemiyorlar. İnsanlann kişisel kaprislerini, kişisel yükselmelerini, halkın yükselmesinden geri tuttuğu içm o insanlar Rahşan Ecevit'e saldınyorlar. Rahşan Hanım gibi insanlar ülkemizde oldu- ğu surece demokrasinin rayına oturacağına ınanıyonım!' EFKAR DAĞITMAK İCİN BALIKLAR, KUŞLAR FIAMINGOLAR GITTI Tuzla golunun olumu KpnHini r»av« vıırHıi K a b i n e s i d d d i «»»ntıiarn e n u u ı ı ç a y a v u r a u g e ç i r e n Akbuiut, efkinn- dan kendini "caya" vurdu. Genellikle böyle efkârlı durumlar- da insanlar kendini içkiye vurur, ama partinin liberal kanadı çökerken kendisini destekleyebilecek muhafazakâr kanada yas- lanacagı anlaşılan Akbulut'un böyle günah seylerle avunması düşünülemez. Va caya basvuracak ya ayrana ya da Özal'a... ÎSTANBUL Marmara Ro- tary Kulübü geçen hafta Ce- mal Reşit Rey Konser Salonu'nda iki gün süren bir sempozyum düzenledi. "Mar- mara Bölgesi Çevre Sorunlan Ulusal Sempozyumu" adını taşıyan toplantıyı bin kışilik salonda ancak 200 kadar dın- teyici izledi. Ayhan Seckin il- ginin az olması nedenıyle bü- yük üzüntü duyduklannı, ama buna rağmen gelecekte yılma- yıp çevre sorunlannın tartışı- İacağı bir "nluslararası sempozynm" düzenleyecekle- rini müjdeledi. SHP Tekirdağ Milletvekili, Genel Sekreter Yardımcüanndan ve TBMM Çevre Araştırma Komisyonu üyesi Güneş Gürseier Çorlu, Tekirdağ gibi yörelerdeki çev- re kirliliğini dia gösterisiyle an- lattı. Gürseler'in konuşmasın- dan sonra söz alan oturum başkaru Kriton Curi dinleyici- lere yönelik olarak "Bir mil- lervekilinin çevreye gosterdigi ilgi umut verici. Eger salonda Başbakanlık Çevre Mnsteşar- lığı temsilcileri varsa, bu anla- tüanlann en azmdan birazuıı snç unsnru olarak kabnl eder ve gerekenleri yapmaya başlariar" dedi. Ses çıkmaym- ca, "Herhalde yoklar, ses çıkmadı" diyen Curi, daha sonra diğer konuşmacılara söz verdi. Oturumun son konuşmacı- sı olan Doç. Dr. Giınay Koca- soy, "Bir gölün öliimiı" konu- lu bir öykü anlatacağını söy- ledi. Kocasoy, Tuzla Gölü'- nün yok edilişini şöyle anlat- tı: "Eskiden bahk gölö olan Tuzla'da, artık balık yok. Onun için buraya ardk Tuzla Gölü diyoruz. Bu götön boznl- Kriton Curi ma nedenleri, tenane, yapuaş- mı, molozlar. künk fabrika- sı, çöpler ve dereler olarak or- taya çıkar. Seneler once çok güzel bir göl olan bu bolgeye tersane kurdıiar. Senelerce göl ile iç ice iki sevgili gibi olan Tuzla Gölü ve çevresi gozleri- mizin içine baka baka aglı- )orlar... Gölün deniz ile arası açıldı- gı için artık su alamıyor. Göl kuruyup çatlıyor ve bir çimen- to lariag görünümü alıyor. Bu arada gölü besJeyen dereler de her türtiı yabancı maddeyi içi- ne alarak kirii bir bataklık olu- yor. Buralarda vaptıgımız de- neylerde oksijen miktannın sı- fır derecede oldugunu ortaya çıkanyoruz. Sazlıklar ve sakız agaçlan gün geçtikçe bir ba- taklığm içine gömulttyorlar. Eskiden yaşayan flamingolar ve 60'ın üzerindeki kuş türii ortaukta gözükmfiyor. Fabri- kadan çıkan bornlardan akan aüklar ile çarpık yapılaşmanm bir an önce durdurulması ge- rekir. Bir de bu gölden bazı firmalar su çekmekte." BIRLIKÇILERDEM SOLDAKI BOUINMEMIH MEDEMI Kendini mutlakdoğru görmek "SOSYALİSTLERİN Biriik Partisi Girişimi"nden Çağatay Anadol, Erdal Talu ve Atilla Aydemir geçen hafta BİL- SAK'ta çalışmalannı anlattı- lar. 1960'h yıllardan TtP hare- ketinden bugüne değin solda- ki bölünme uzerinde duran konuşmaalardan Anadol, bo- lünmeleri evre evre anlatırken şöyle diyordu: -Solda kendisini çok muüak dogru görmek ve muhatabını da baştan aşagı yanlış görmek ve çuriitroek tarzındaki kültür, 70'li yülarda serpilerek buyu- dii. Tabü bunun asnn başlann- da 10'lu 201i yülarda da kök- leri var. Bu monolitik tarzda dfottnmeve yatkınlık ve bütün Baülı görüsleri 'keenlemyekün' yanlış sayma, düsman sayma gibi egilimler tarihte de var. Biz de biraz oradan miras al- dık bunları herhalde. Sol, kedi olup da fare tut- manın marifetini bir turlu gös- teremedi. Topluma bir türlii proje sunamıyor ve kuçük ba- şanlar kazanamıyor. Biz çok- sesli bir biçimde yaşayabilme- yi öğrenmeden kedi olaraaya- cagız. Kedi olamayınca da bir islevimiz olmayacak bu top- lnmda." Erdal Talu ise şöyle diyordu: "Bize göre Türkiye'nin bir silkinmeye ihtiyacı var. Canlı bir fikir üretimi ve fitdr patla- ması surecine ibtiyacı var. An- cak böylesroe bir süreç içerisin- de, degişik politik akımiann, toplumsal hareketlerin Tiirki- >e'nin değişmesinde rol oyna- yan katmanlann ve sosyal gruplann katıldığı bir süreç içerisinde Türkiye'nin köklü sorunlanna yanıt aramak ve halkın geniş kesiminin kaüla- bilecegi konsensuslere varmak olanaklı. Bu da tabü bugünkü var olan rejimin her seyden ön- ce bugünkü Türkiye'nin de- mokratikleşmesinin, ozgürleş- mesinin zonınlulugnnu günde- me geüriyor." Atilla Aydemir de 70'li yıl- larda solda çok büyük bir bö- lünmenin meydana geldiğini, 80'li yülarda da solda belli Atilla Aydemir, Çagatay Anadol ve Erda Talu. odaklarda toparlanmalar ol- duğunu söyleyerek şöyle de- vam etti: "Bu bölünme, ihtiyaçlanmı- za uygun olan bir bölünme miydi? Bana kalırsa daha çok 80 öncesi gerek dünya çapın- daki kamplaşmalann, gerekse buna bir ölçude izdüşumü di- yebUecegimiz Türkiye'deki saf- laşmalann getirdigi perspektif- lerin büyük bir rolu oldu. Ya- ni bu perspektiflerin yabana aülacak bir tarafı yoktu, ama bu perspektiflerin anlamlandı- nlması 1990'ın Türkiye'sinde olmalıydı. Bütün bir sol olarak bunu tam olarak basardığımız söylenemez. Ama buna rag- men Türkiye'de biriik süreci- nin noktalandığı kanaatinde degilim." HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ t— KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK HIZLI GAZETECİ l\ECDET ŞES 61PEM, &U6İM SALAkÇA DAHA OÜN KÖ8Ü f> /AJAJJ'YO OLMAM j<Ş\ ÇİZGİIİK K.4MİL MASARACl AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN GVRSES ıVı'Sİ Mi, KİMSEY BAKMAPAH GARFIELD JIM DAVIS BlRÇOBAP POLUSU \ TARİHTE BUGÜN MİMTAZ 25 Ekim İNGİLTERE'Yİ SARSAN MBKTUP!. U*U"M ÇtKAN , ÜMLU S£ÇıML£££ S//Ç UAFTM OtSı SOrt£fi/e/V M£K7U8UUPı4, 8U ULKED£ KOMUMtSr DEV- rsee're p£ , IH6İL- BU DA f G£GÇ£K OLUP OCMA0/ĞI t££ AMLAÇ/O4 4
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear