28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/16 25 EKİM 1990 Prof. Sayıb'ya Nehru Ödülü ANKARA (AA) — Prof. Dr. Aydın Sayıh'ya UNESCO tara- fmdan, bu kuruluş bunyesinde- ki çalışmalarından dolayı Neh- ru ödülü verildi. Prof. Sayılı^ ya ödülünü veren Birleşmiş Mil- letler Türkiye Daimi Delegesi Edmund J.Cain, BM idealleri doğrultusunda yaptığı çalışma- lar ve katkılanndan dolayı Prof. Dr. Sayıh'ya teşekkür etti. UNESCO bünyesinde gerçekleş- tirdiği çalışmalar hakkında bil- gi veren Prof. Aydın Sayılı da ödülün kendisi için "büyük bir şeref" olduğunu bildirdi. Prof. Dr. Sayıü'ya Nehru ödülü, Or- ta Asya uygarlıkları tarihi ala- nında UNESCO tarafından 1980 yıh öncesinde başlatılan çalışmalara katkısından dolayı verildi. I > a r i s t e d ü n 3 2l i s e n i n ortaklaşa çağnsı üzerine 4000 kadar öğrenci "daha iyi eğitim, daha çok imkân" talebi>le büyük bir yürüyiiş düzenledi. Liseliler, daha çok sayıda eğitmen ve daha sağlıklı okul binalan talep ediyor. (Fotoğraf: AFP) Mantarzehirlenmesi 67 kişinin durumu ciddi İstanbul Haber Servia — ts- tanbul'da yedikleri kır mantarla- rından 25 kişinin zehirlenerek öl- mesinden soara 67 kişinin de du- rumlannın kritik olduğu bildiril- di. Çeşitli hastanelerde yatmak- taolan 1 lOhastadan 16'sıiyileşe- rek taburcu edildi. Tedavi gören hastalardan 2'sinin hastaneden kaçtığı, 67 hastanın durumunun ise ciddi olduğu kaydedildi. ' Bu arada mantardan zehirle- nenlerin tedavisinde kullanılmak üzere yurtdışından getirilen pan- zehirlerin ise "yiizde yiiz etkili oltnadığı" sağlık müdürlüğü y et- kililerince açıklandı. HUMPHREY KURTLLDL — Bir snre önce San Francisco Körfezi'nde kayalıklar arasına sıkışarak mahsur kalan bir baiina, yogun kartarma çalışmaları sonucu tekrar özgürlüğüne kavuştu. Yöre halkının Humphrey adını verdiği baiina, kendisine alkışlarla destek olanları, havaya su fışkırtarak selamladı. (Fotoğraf:AP) Bağ-Kurluya ilaç boykotu ANKARA (AA) — Türk Ec- zacılar Birliği (TEB) Genel Baş- kanı Prof. Dr. Metin Tanker, Türkiye'deki bütün eczanelerin 31 ekim-6 kasım tarihleri arasın- da, Bağ-Kurlulara veresiye ilaç vermeyeceğini bildirdi. Prof. Dr. Tanker, düzenlediği basın top- lantısında, ilaçfiyatlannınhız- la arttığını ve sosyal güvenlik kuruluşlarının, sağlık harcama- lannı karşılayamaz duruma gel- diğini söyledi. Bu durum karşı- sında özellikle üniversite hasta- nelerinin birkaç milyarı bulan alacakları nedeniyie Bağ-Kur ile anlaşmaJannı feshettiğini kayde- den Tanker, eczacıların da 30 milyan bulan alacakları nede- niyie artık Bağ-Kurluya veresi- ye ilaç veremez durumda bulun- duğunu bildirdi. HABERLERÎN DEVAMI Akbulut: Saygısı olan istifa eder (Baştarafi 1. Say/ada) 'Ben falancacıyım filan' diyorsa. İlk önce demişse, gazetede çıkan- la dedigini kabul etmek her za- man için mumkun değil. Şimdi onu check elmek lazım. Ondan sonra konuşmak lazım. Buraya kadar söylüyorum. Ama, eğer bir bakan, onun şahsıyla ilgili değil. bizimle beraber çalışıyor, başka- sını desteklediğini ifade ediyorsa, ilk öDce kendisine sa>gısızlık edi- yor. Kendisine saygısı olan bir in- sanın o zaman kabinede bulun- maraası lazım. Değil mi?" Akbulut, gazetecilerin, "İstifa mı etmesi gerekiyor" şeklindeki sorusu üzerine de kahkaha atarak, "Kendisine saygısı varsa öyle yap- ması lazıra" dedi. Akbulut, "Böy- le bir durnmda istifasını ister rai- siniz?" sorusunu ise şöyle ya- nıtladı: "Şimdi ben şahıslarla ilgili ko- nuşmuyonım. Genelde söylüyo- rum. Herkes serbest, kimse kim- seyi zorlamıyor. Kimse kimseyi kı- namıyor. Bir bakıraa di>oraz ki, bak er meydanı, herkes gelip gü- cünü gosterecek. Bunu uzun uza- dıya böyle fıs fıs fıs konuşmanın anlamı yok. Geürler meydanda, herkes yanşını yapar, kazanan ka- zanır, ka>beden kaybeder. Kim ki- mi destekliyorsa destekler. Mani bir hal mi var? Yok. Ama kabine- de bu gibi düşüncede olanlar. ya- ni varsa, tabii bu arkadaşımızın böyle demişse, kendisine saygısı varsa, aynlacaktır. Yoksa zaten konuşmanın da manası yok." Enerjı ve Tabii Kaynaklar Ba- Milletvekili, iyi maaşta (Başlarafı 1. Sayfada) na karşın dün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda ele alın- dı. Komisyon Başkanı Yusnf Bozkurt Özal'ın önerisi üzerine ele alınan yasa üzerinde ANAP, SHP ve DYP milletvekillerinin ortak imzaları ile verilen öner- geler kabul edildi. Ancak millet- vekillerinin maaş ve ödenekleri- ni arttıran madde değişiklik ya- pılmadan aynen benimsendi. Buna göre mületvekillerinin eli- ne ödenek ve yolluk toplamı olarak ayda 9 milyon 661 bin li- ra geçecek. Bunun 5 milyon 286 bin 500 lirasını ödenek, geri ka- lanını da yolluk oluşturacak. Komisyonda kıyak emeklilik oylamrken toplantıya ANAP'- hlann yanı sıra SHP'li Hilmi Zi- ya Postacı ve Ali Topuz ile DYP'li Alaaddin Kıırt katıldı- lar. Geçen hafta yasanın görü- şülmesine itiraz eden DYP'li Tevfik Ertttzün ile Mahmut Öz- tiirk ise topiantıya gelmediler. SHP'li Postacı ile DYP'li Kurt, ANAP'lılaria birlikte değişiklik önergelerini de imzaladjlar. Demirerin tutumu DYP'liler milletvekili maaşla- rının arttırılmasına karşı çıkan DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel'i uzun uğraşılardan sonra ikna edince, komisyonda yasaya 'evet' dedikleri belirlen- di. Plan Bütçe Komisyonu'nda kabul edilen önergeler ile millet- vekillerinin ödenek ve yolluklan ile emekli maaşlarında yapılan yeni düzenlemeler şöyle: • Milletvekillerine en yüksek devlet memurunun aldığı mik- tar kadar ödenek verilecek. Bu- nun yarısı kadar da yolluk öde- necek. Başbakanlık müsteşarı- nın sözleşmeli olarak aldığı mik- tar dikkate alındığında bu mik- tar 9.7 milyon liraya yaklaşıyor. • Milletvekilleri ile dışardan atanan bakanlara bu gorevlerin- de geçen her hizmet yılı için üç ayhk fiili hizmet zammı uygu- lanacak. • Emekli ayhklannın hesaplan- masında daha önce getirilen ve Özal'ın veto ettiği düzenleme- den vazgeçildi. Emekli aylığının bağlanmasında Emekli sandığı 1 nın yaş kaydı dışındaki genel hükümleri uygulanacak. Emekli parlamenterler, 2 milyon 300 bin Ura dolayında maaş alacak, 1 milyon 900 bin liralık temsil tazminatıyla ele geçen miktar, 4 milyon 200 bin liraya çıkacak. • Emekli parlamenterler ile bakmakla yükümlü oldukları kişilerin tedavi giderleri TBMM tarafından karşılanacak. Emekli parlamenterlere protokol, ula- şım, haberleşme ve sosyal tesis- lerden yararlanma olanağı sağ- lanan hüküm konusunda ise ge- ri adım atılarak veto gerekçesi- ne uyuldu. • Emekli aylığı bağlanamamış milletvekilleri için getirilen ya- sama muşavirliği kaldırıldı. • Yeni düzenlemede getirilen en önemli değişiklik ise milletvekil- lerinin emeklilikleri için gerekli çalışma süresi. Halen milletve- kili olanlar ile bu görevleri so- na erenler, harhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna prim öde- mek ya da borçlanmak yoluyla 20 hizmet yılını tamamladıkla- rında yaş kaydı aranmaksızın emekli olabilecekler. \ağmur kavgası (Baştarafi 1. Sayfada) dık" şeklinde konuştu. Şişli'deki Haşim İşcan Parkı- nın açılış töreninde konuşan İs- tanbul Anakent Belediye Başka- nı Nurettin Sözen ise yapay ya- ğış konusunda bazı kişilerin or- talığı kanştırmak için yoğun ça- ba harcadığını belirterek "Bu ki- şileri halkın vicdanına havale ediyorum. Yağmur bombası uy- gulaması başarıyla devam edi- yor. Bilime karşı gelen bu insan- lan Tann da cezalandıracak, siz de cezalandıracaksınız. Halkın sabn bu felaketi aşmamıza yar- dımcı olacak ve bu uygulama- dan başardı sonuç alacağız" de- di. Yağmur altında yapılan açılış törenine katılan SHP Genel Başkanı Erdal İnönü de "Bu be- reketli yağmunın İstanbul'u su- suzluktan kurtaracağına inanıyoram" dedi. İnönü, "İs- tanbul'un su sorununun uzun vadede çözümlenebileceğini" belirterek şöyle konuştu: "Kalı- cı çöztimler için çalışmalar ha- zırlandı. Kısa vadede ise yapay yağışla susuzluğa çare aranıyor. Yapay yağış sisteminin başarıya ulaşacağına inanıyorum. Böyle bir projeyi başarıyla uygulama- ya koyan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni de kutluyorum.'' Dün sabah yapılan ölçümler- de, İstanbul'daki barajlarda son 71 saatte 5 milyon 740 bin 900 metreküp su birikti. İSKİ, îstan- bul'a su sağlayan 7 barajda top- lam 42 milyon 671 bin 900 met- reküp su bulunduğunu bildirdi. Barajlardaki doluluk oranı da yüzde 5.58'den yüzde 6.35'e yük- seldi. Pazar akşamı başlayan yağış- lardan sonra susuzluk açısından en kritik durumda olan Terkos Gölü'nde 6 santimlik bir artış oldu, Su kapasitesi en fazla olan Ömerli Barajı'nda da son üç günde 10 santimlik bir artışla 1 milyon 223 bin metreküp su bi- rikti. Yağışın başladığı pazar ak- şamından itibaren Terkos 6, Ali- beyköy 7, Ömerli ve Eski Elmalı 10'ar, Eski Elmah 68 santim ar- tarken Darlık Barajı'nda su se- viyeşi 1 metre 92 santim arttı. İSKİ yetkilileri barajlardaki su seviyelerinin farklı oranda art- masınm göl alanının büyüklü- ğüne gore değiştiğini behrttiler. Son yağışlarla birlikte özellik- le Terkos Barajı çevresindeki de- relerin tekrar aktnaya başladığı belirtildi. Göl çevresindeki çat- lak toprak da çamurlaşmaya ve yer yer su tutmaya başladı. Meteoroloji Müdürlüğu'nden verilen bilgiye göre son 71 saat- te İstanbul'un çeşitli bolgelerine düşen yağış miktarı şöyle: Florya 25.7 kg, Atatürk Ha- vaalanı 19.5 kg., Göztepe 29.7 kg., Kartal 30.5 kg., Bahçekoy 64.1 kg., Sanyer 49.2 kg., Kum- köy 41.3 kg. Bu arada İstanbul çevresinde- ki illere düşen yağış miktarı da Tekirdağ'da 47.6 kg., Edirne'de 29.3 kg., Kırklareli'nde 28 kg., Kocaeli 46.8 kg. olarak ölçüldü. Atatürk Havalimanı Meteo- roloji Mudürlüğu yetkilileri. tahminlerine göre İstanbul'da bugünden itibaren 30 ekim salı gününe kadar yağış beklenme- diğini bildirdiler. Yapay yağmura devam Ömerli Barajı üzerindeki bu- lutlara dün de, 4 kez tohumla- ma yapıldı. İSKI'den verilen bil- giye göre, saat 11.40'ta, Ömer- li Barajı'nın üzerinde belirlenen uygun bulutlara "giimüş i>o- diir" puskürtüldü. kanı Fahrettin Kurt, Başbakan'ın bu sözlerinin hatırlatı'ması üzeri- ne hiçbir gazeteye, "Yılmazcı" ol- duğu yolunda demeç vermediğini belirterek, Başbakan'ın konuşma- sını şöyle değerlendirdi: "Başbakan doğnı söylıiyor. El- bette bir bakan o gazetede >er al- dığı şekilde konuştuysa istifa et- meli. Ben istifa etmedigime gore, soylemedim. Gorevimin başında- yım. Sayın Başbakan benden memnun değilse vağırır, istifamı ister." ANAP Genel Başkan adayla- nndan Mesut Yılmaz ise, bu ko- nuda bir şey söylemesinin dogru olmayacağını belirltikten sonra, "Yılmazcı bakanlann kabinede kalması sizce sakıncalı mı" soru- suna, "Tersi sakıncalı" yanıtın\ verdi. Yılmaz, Başbakan Akbu- lut'un bu değerlendirmesinin Kurt'a istifa yonunde bir baskı olarak değerlendirilip değerlendi- rilemeyeceği sorusuna da, "Ben bir yorum yapmam. o Başbakan- ın takdiridir" yanıtını vermekle yetindi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba- kanı Fahrettin Kurt, Safa Giray 1 ın istifasından sonra hukumetten istifa girişiminde bulunmuştu. Kurt, Yılmaz'ın girişimiyle istifa- dan vazgeçirilmişti. 'Yanlış yönlendirmeyin' Başbakan Yıldırım Akbulut dün gece katıldığı hâkimlerevi- nin açılış kokteylinde gazeteci- lerin Fahrettin Kurt'la ilgili so- rulanyla karşı karşıya kaldı. Akbulut, bu sorulara önce "Ne- reden çıkanyorsunuz kardeşim. Sayıo Kıırt ile oeden gorüşe- yim" karşılığını verdi. Ancak daha sonra "Bakm TBMM'de- ki konuşmamı iyi tetkik edin. Orada söy lediklerimin lamamı- nı iyi okuyun. Yanlış jönlendir- meyin ve tasfir elmeyin" karşı- lığını verdi. ANAP'ta politikyemekler gecesi Mesut Yılmaz ve arkadaşlannın Safa Giray'a verdiği yemek renkli geçti. H.Celal Güzel de bir grup milletvekiiine yemek verdi. Özal da başbakan ve bakanlarla 'hâkimevi' açılışında maç izledi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — ANAP'ta dün hareketli bir "politik yemekler gecesi" ya- şandı. ANAP Genel Başkan adaylanndan Mesut Yımaz ve arkadaşlan Milli Savunma Ba- kanlığı'ndan istifa eden Safa Gi- ray onuruna yemek verirken, adaylardan Hasan Celal Güzel de kendisini destekleyen bir grup milletvekiiine akşam yemeği dü- zenledi. ANAP'ın genel başkan adaylanndan Ekrem Pakdemirti ise yemek duzenlemek yerine, Yılmaz ve Guzel'in düzenledik- leri yemeklere katıldı. Cumhur- başkanı Turgul Özal da "hâki- mevi"nin açılış kokteylinde yargı organlan mensupları ile ilgilen- mek yerine, Başbakan ve bakan- larla birlikte Magic-Box'tan ya- yınlanan futbol maçını izledi. Mesut Yılmaz'ın evsahipliği yaptığı Bulvar Palas'taki yeme- ğe Catait Aral, Necmettio Kara- duman, Bulent Akarcalı, Sudi Turel, Haydar Özalp ve Müker- rem Taşçıoğlu'nun da araların- da bulunduğu 68 milletvekili ka- tıldı. Yemek öncesi düzenlenen kokteyl sırasında Safa Giray, ga- zetecilere, "aslında büliin gayre- tim ANAP'ın birligini, ilk felse- fesine dönmesini sağlamak" de- di. Giray, amacının "çarpıcı bir örnek verraek" olduğunu vurgu- layarak, ANAP icindeki grup- laşmaların partiye zarar verdiği- ni söyledi. Bu sırada yanına yak- laşan eski grup başkanvekille- rinden Haydar Özalp, "düştük- ten sonra kendini nasıl hissediyorsun" diye sordu. Giray da, "ben düşmedim, atladım, kendim indim" karşılığını verdi. Giray, Fethi Çelikbaş, Nec- mettin Karaduman ve Mesut Yıl- maz ile ayru masada oturdu. Yıl- maz, evsahipliği yaparak, bütün masaları tek tek dolaşıp millet- vekilleriyle sohbet etti. Yemek- te milletvekilleri alkollü içkile- re rağbet ederken, "ANAP'U iç- kinin rahatça içildifi bir toplantı" demekten de geri kal- madılar. İlk konuşmayı yapan Fethi Çelikbaş, sözlerine "kader arkadaşlanm" diye başladı ve Giray'ın istîfa ederek gücünden bir şey kaybetmediğini kaydet- ti. Giray da milletvekillerine hi- tap ederken, ANAP'taki cephe- leşmeye "şiddetli bir reaksiyon göstermek istediğini" belirtti. Mukerrem Taşçıoğlu da "Ata- türkçii ve uygar bir çizgi izle- mekten vazgeçmeyeceklerini" söyledi. Hasan Celal Guzel'in de SSK lokalinde düzenlediği yemeğe 36 ANAP milletvekili katıldı. Bu yemeğe katılan Ekrem Pakde- mirli, Kazım Oksay ve Muzaf= fer Arıcı, daha sonra Bulvar Pa- las'taki yemeğe geçtiler. Yılmaz ve (Jüzel'in yemekle- rine katılan milletvekili sayısının düşük olmasında Fenerahçe- Atalanta maçının Star-1'den ya- yınlanmasının önemli rol oyna- dığı sanıldı. Güzel, verdiği yeme- ğin Giray'ın onuruna düzenle- nen yemek ile çakışmasını "tesadüf" olarak nitelendirdi. Özal, maç izledi Cumhurbaşkanı Özal, hâki- mevinin açılışına, eşi Semra Özal ile birlikte geldi. Yüksek yargı organlan başkan ve üyeleri ile diğer yargı mensuplannın bu- lundukları salonda, eşi ve Ada- let Bakanı Sungurlu ile birlikte kısa bir tur atan Cumhurbaşka- m Özal, daha sonra dinlenme salonuna geçerek, Magic Box- un yayınladığı Fenerbahçe- Atalanta futbol karşılaşmasını izlemeye başladı. Cumhurbaş- kanı'ndan 15 dakika kadar son- ra hâkimevine gelen Başbakan Yıldırım Akbulut da, Ozal gibi salonda kısa bir tur attıktan sonra, eşi Samia Akbulut ile bir- likte Özal'ın bulunduğu salona çıktı. Gazeteciler bu arada, Ak- bulut'u, Enerji ve Tabii Kaynak- lar Bakanı Fahrettin Kurt'un is- tifa edip etmediği konusunda soru yağmuruna tuttular. Akbu- lut, bu soruları geçiştirmekle yetindi. Akbulut'un ardından, açılışa gelen TBMM Başkanı Kaya Er- dem, ile bakanlar Mustafa Ta- şar, Kemal Akkaya, Ercüment Konukman, Abdülkadir Aksu, İmren Aykut, Lütfullah Kayalar, Oltan Sungurlu da özal'ın ya- nına çıktılar. Özal ve Sungurlu hariç beraberindekiler, karşılaş- manın sonuna kadar açılışa ka- tılanların yanına inmediler. Ge- ce saat 22.30 sıralarında Özal ve Başbakan Akbulut ile bakanlar konukların bulunduğu salona inerlerken, ancak yüksek yargı organlannın başkan ve üyeleri başta olmak üzere konukların büyük bir bölümünün önceden hâkimevinden ayrıldıkları gözlendi. BAŞKENTTEN Yılmaz programını açıkladı AHMET TAN Atasoy ^şikeli' parti (Baştarafi 1. Sayfada) Atasoy, "Partiyi kasım ayı ba- şında kurup, DYP kongresini beklemeden hemen birkaç gün içinde feshedeceğiz ve DYP'ye katılacağız" dedi. Atasoy, daha önce parti kur- ma çalışmalannı ANAP ve DYP kongreleri tamamlanana kadar ertelemelerine karşın tekrar kur- ma kararı almalarını değerlen- dirirken de "Ülke, seçim atmos- ferine girdi. Bağımsız olarak faydalı olamayacağımızı anla- dık. Bu şekilde bir şeyler yap- mak çok zor. Neden DYP' di- ye sorulursa da iktidara yiiniyen ve siyasi göriişümüze en yakın parti DYP" şeklinde konuştu. Atasoy, ANAP içinde yöneti- ne karşı en az 100 kişi bulun' duğunu kaydederek, "Herkesle >örüşü\orum, ama aynlmalan için telkinde bulunmuyorum. Onlar kongre sonrasını bekli- yor" dedi. ANAP içinde yaşanan sıkın- tılan da değerlendiren Atasoy, Cumhurbaşkanı Özal'ı "ANAP'ı parçalamakla" suçladı. Özal'ın ANAP'ı "şahsına bağlı bir par- ti haline getirdiğini" de savunan Atasoy şunları söyledi: "ANAP, şahsıyla bütünleştir- diği için, onun şahsına bağlı, ge- lip geçici bir parti durumuna düşürüldiı. Sayın Özal, birleşli- ANKARA — Mesut Yılmaz yalnız Yıldırım Akbulut'a değil, Akbulm hükümetinin progra- mına da alternatif olduğunu dün Cumhuriyet aracılığıyla açıkça ortaya koydu. Yılmaz, "Yılmaz hökümeti"- nin programında yer alacak üç maddenin altını şöyle çizdi: - Kıyafet serbestliğinden yanayız. - tdam cezasına karşıyız. -141, 142 ve 163. maddeler kaldırılmalıdır. ANAP "genel başkan adayı" Yılmaz'ın bu açıklaması, ANAP liberallerinin bugün Meclis'te görüşülecek olan "türtmn" ka- rarnamesi üzerindeki kesin gö- ruşü. Ama bu görüş, şimdilik si- yasi bir tavra dönüşmeyecek. Çünkü Yılmaz, söz konusu ka-u u ^ u ı u ı u u . UMjııı ^rc^ıı, uıı ıt^ıı- ^UIIKU IUIllOZ., MJZ. RU11U9U Ka- rici olmadı. ANAP'ı Özal par- rarnameyi birkaç kişinin irade çaladı. Dört uosurun bûieştiği teorisini ortaya attı. Bunun so- nucunda da ANAP parçalandı. Sayın Özal parti icindeki iki gruptan da vazgeçemez. Çünkü liberal ve muhafazakârlar Sayın Özal'ın iki yönunü temsil ediyor. Modem görünjneye çalışırken li- beralieri tutmak isteyecekür. Öbür taraftan da Keçecilerl destekleyecektir" dedi. ANAP'ın hızla oy kaybettiği- ni, yapılacak ilk genel seçimden sonra devrini tamamlayacağını belirten Atasoy, "ANAP'ta işler sürekli kötüye gidiyor. Oy ta- banlan kalmadı. Neticede daya- nabilirlerse 92'ye kadar dayanır- lar, sonra da giderler" şeklinde konuştu. zorlaması olarak değerlen- diriyor. Ankara, dün gınlağına kadar ANAP politikasına gömülü bir gün yaşadı. ANAP kanatlarının partiye ve hükümete egemen olma mü- cadelesi, Meclis koridorlarından başkent lokantalarına, lokalleri- ne ve otel lobüerine dalga dal- ga yayümıştı. Ama yine de en görülesi ve en fılme alınası yer, elbette Mech's- ti. Daha doğrusu Meclis'te, "ANAP kulisi" diye anılan ik- tidar milletvekillerinin dinlenme koridoru idi. Parti içi mucadelenin tüm ta- raflan, bu koridorda öğle saat- lerinden akşam geç vakitlere dek tam bir gövde gösterisi sergile- diler. Gösteri, Yılmaz - Hasan Celal Güzel gruplannın duzen- ledikleri yemeklerle geç saatle- re dek farklı yerlerde sürtlü. ANAP kulisi, bir politika fu- arı haline gelmişti. Içeride TBMM Genel Kurulu değil, sanki ANAP büyük kongresi toplanıyordu. ANAP'lı 280 kü- sur milletvekilinin (bakanlar da dahil) kafasında tek hedef vardı: "Kazanacak tarafta yer al- mak..." Aslında yanşma resmen açıl- mamıştı. Ne zaman açılacağı da belli değildi. Şu anda suyun ba- şında olmayanlar yarışın resmen başlatılmasını istiyorlardı. Ama hükümetin, partinin bugünkü sahipleri acele etmiyorlardı. Bunu, dünkü kulisin görüntü- sü açıkça ortaya koyuyordu. Başbakan Akbulut, sağ^nda Teş- kilat Başkanı Orhan Demirtaş, onun yanında Devlet Bakanı Güneş Taner ve bir grup millet- vekili sükûnet içinde çay içiyor- lardı. Karşı duvarm önündeki Mesut Yılmaz ve arkadaşlan ise heyecanlı bir müzakere içindey- diler. Tarafların konumunu en iyi yansıtan bu zıtlıktı... Hasan Ceial Güzel bir baska grup ile birlikteydi. Güzel 'lider- lik yanşını gevşetti! Propagan- dasını yayanlara yanıt vermek için bir yemek düzenlemişti. Ama rastlantıya bakın ki, Me- sut Yılmaz ve arkadaşlan da "Safa Bey için bir sofra" kuru- yorlardı. İki taraf da, istemeden yemek masası çevresinde bir gövde gösterisine girişmiş duru- ma düştüler. JBirçok milletvekili iki yemek- ten birine katılmakla, erken renk belli etme korkusuna düş- tüler. Bazılan mazeret göstere- rek katılmayacaklarını bclirtir- ken, bazılan da her iki yemeğe de şöyle bir uğramak gibi bir formüle yöneldiler. Mesut Yılmaz, ANAP'ta laik politikanın savunucusu. Bu tu- tumuyla, hükümetteki siyaseti dinsel tercihlere göre düzenleme eğilimindekilere tam bir alterna- tif konumu üstlenmişti. ANAP, liberal-muhafazakâr diye iki cepheli bir görüntü yansıtıyor- du. Bu göruntü Yılmazcıları kârlı hale getiriyordu. Çünkü Hasan Celal Güzel ve çevresin- dekiler, bu ikili görüntüde geri plana itilmiş bulunuyorlardı. Oysa ki, Güzel ve arkadaşlan hükümetteki Keçeciler ekibine karşı ayn bir mücadele sürdürü- yorlardı. Büyük kongre, bir bakanın Mesut Yılmaz'a şaka yollu be- lirttiği gibi, genel seçimlerden sonraya da bırakılabilir mi? Yılmaz ve arkadaslarının he- yecanı ve sabırsızlıklan biraz da bu şakayı ciddiye almala- nndan... faraflar, ANAP'ta görünen üç adayh yanşm sürpriz adaylar- la daha da genişleyebileceğini, ama "orta hakem" Özal'ın çok katılımlı yanşa izin vermeyece- ğini biliyorlar. Bu yarışta sonu- cu adayların gücü değil, hake- min dudüğü belirleyecek. Umarız Yılmaz'ın programını hakemin düdüğü kesmez... CUNEYT ARCAYUREK yazıyor Kontrol... ANKARA — Gelişmiş ülkele- re, özellikle iktidarın hayran ol- duğu ABD'deki siyasal rejime adım adım yaklaştığımızı kanrt- layan örneklere son günlerde bir yenisini yine TÖ ekledi. Cumhurbaşkanlarının anaya- sal görevleri arasına "ANAP delegelerinin seçiminde ha- kem rolü oynama" kuralım ge- tirmiş bulunuyorlar. Haddini bilmez, kara gözlük- lükişilerin eleştirilerine karşın; TÖ, son davranışıyla üikemizin geleceği açısından son derece önemli bir ulusal görev yapmış oluyor. Ulkenin bütünlüğü, ülkenin barış ve sükûnet içinde yaşa- ması neye bağlı? Çankaya Köş- kü'nde kabul buyurduğu ANAP'lı kodaman siyasetçilere TÖ'nün söylediklerinden anlı- yoruz ki bu öğeler ancak ve an- cak ANAP'ın parçalanmaması, hükümetin düşmemesıyle ayakta kalabitir. Maazallah ANAP, şunun bunun etkisiyle parçalanır, durduk yerde hükü- met bunalımı çıkarsa; refah içinde yaşayan, 2000'li yıllara hazırlanan ülkede ne barış ka- lır ne de sükûnet bulunur bir karış. ANAP demek, ülkenin birlik ve dirliği demek. TÖ'nün ana- yasal görevi ise birlik ve dirliği sağlamak olduğuna göre... ANAP icindeki çalkantılara der- "hal el koyması, hakemliğe so- yunması, partiyi yukarıdan yö- netmesi kadar anayasaya uy- gun, siyaset açısından doğal ve.hatta zorunlu bir başka iş- lev düşünülemez. Ülkenin yük- sek yararları göz önüne alının- ca muhalefetten gelen "Çan- kaya da bir parti başkanının" oturduğunu içeren gerçekçi eleştiriler -TÖ'ye göre- düpedüz yavan kalıyoc Bu yöndeki eleştirileri son günlerde yoğunlaştıran Demi- rel'in davranışlan -TÖ'ye göre- kıskançlık kokuyor. SHP'li Er- dal Kalkan'ın tanımıyla Ameri- kancı, işadamı"hatta zaman zaman Atatürkçü" olan TÖ; ar- tık sırası geldiğinden şimdiler- de "fiilen" parti genel başkan- lığı yapıyor. Safa Giray'ı istifaya zorlayan, Mesut Bey'ı celallendiren Ka- dıköy delege seçimlerinden sonra, bir iki küçük hareketle TÖ, "vaziyete hâkim" oldu. Bir gece ansızın Mesut Bey'le eşi- ni Köşk'te konukluğa çağırdı. Mavi boncuklardan birini eski bakana uzatarak partideki olumsuz gelişmeleri önledi. Ve TÖ... Ardından kabuğuna çekildi. Milletvekilleri ile grup- lar halinde çaylı pastalı görüş- me planını hazırlarken ne Me- sut Bey ekibinden ne de baş- ka hiziplerden önde gkJen siya- setçileri Köşk'e çağıracaktı. Ama görüşme isteminde bulu- nanlar varsa işine elverenleri kabul edebilirdi. Mukerrem Taşçıoğlu, eski bir bakan, yıllarca TÖ beraber ça- lışmış. Köşk'e çıktı. Dün sordu- ğumuzda "TO ile dertleştiğini" söyledi. Ama başında kimi ha- bertere göre; TÖ, genel baş- kanlık yarışında "taraf" olma- yacağını söylemişti. İnanılma- sı olanaksız haberdi bu. Nite- kım, Taşçıoğlu, "Bana böyle bir şey söylemedi" dedi. TÖ, faz- la konuşmuyor, daha çok din- liyordu. Söyleyeceğini söyle- miş, çatlağı büyütecek olası olayları önlemişti. Bir iki ay za- man vardı. Bu sürede kişileri çekip çevirecek, her biriyle di- lediği gibi oynayacak, kongre- yi istediği biçime yoğurduktan sonra gereksindiği kişiyi seçti- recekti. Kısacası; Mesut Bey1 le bir gece ansızın -ailece- gö- rüştükten sonra TÖ, kaçırdığı sanılan kontrolü bütünüyle elinde tuttuğunu dosta düşma- na kanıtladı. Giray'ın istifası, Mesut'un çıkışı "fazla birşey" yazmazdı. Kimin neyin fesi olduğunun bilinmediği bu partide TÖ bü- tün kademeleri dilediği gibi yönlendirecekti. Örneğin ge- çen grupta küçümsenerek göz- lerden kaçan küçük kimi olay- lar. Akbulut partide "kim libe- ral, kim muhafazakâr bilemediğini" söyleyince, Gök- sel Kalaycıoğlu şöyle bağırıyor- du: "Biz Atatürkçü felsefeye inanırız, tarikatçı felsefeye de- ğii." Kalaycıoğlu'nun çıkışını ve- ren haberler doğruysa, hanı- mefendi yedi yıl geç kalmıştı. Bu ülkede devlet yönetimine tarikatçılığı sokan, laikliği kü- çümseyen, dinsel hareketlerin büyüyüp serpilmesine gözleri- ni kapayanlar içinde yaşadıgı partinin önde gidenleri. Her biri hâlâ devletin yüce koltuklann- da oturuyorlar. Dün, bugünü hazırlayanları alkışlayanların Atatürkçü kesilmeleri fazla de- ğer taşımıyor. Öte yandan Mesut Bey'in, İs- tanbul deiege seçimlerine sert çıkışına Keçeciler'le birlik olan Eymen Topbaş'ın "dinci eylemleri" mi nedendi yoksa, milletvekillerine özgü kişisel korkular mı kışkırtıcı rol oy- nuyordu? 42 milletvekili çıkaran İstan- bul'da ANAP, 30'unu kazan- mıştı. Otuz milletvekilinin 14'ü Mesut Bey'i destekliyordu. Eymen Topbaş, İstanbul'a egemen olursa Mesut Bey yan- lısı 14 milletvekilinin "istikbali kararacaktı". Laiklik, tarikatçılık savaşımı derken Mesutçular da ilk seçimde gidip gelmeme kaygısının yattığı, ANAP mer- kezine yakın çevrelerde söyle- niyordu. Mesutçuların girişimlerini, eleştirilerini içten bulmayan ge- nel merkezciterin haksızlık yap- tığı söylenebilir mi? Ikinci gensoru da reddedildi Hükümetin tarım politikası nedeniyie verilen gensoru önergesi ANAP oylarıyla reddedildi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — DYP Adana Milletve- kili Orhan Şendağ ve arkadas- larının, "izledikleri tanm poli- tikası ile çiftçfleri tahammul edi- lemez sıkıntılara soktukları, enflasyonu devlet politikası ha- line getirerek vatandaşlan âde- ta açlıga mahkûm ettikleri" ge- rekçesiyle hükumet hakkında verdikleri gensoru önergesi, dün TBMM Genel Kurulu'nda ANAP'lıların oylanyla redde- dildi. SHP grubunun görüşlerini açıklayan Nevşehir Milletvekili Cemal Seymen Türkiye'nin en son on yılda dışarıya daha da bağımlı olduğunu, ihracaün gö- reli olarak artmasına karşın it- hal tüketim mallanna daha çok gereksinim duyar hale getirildi- ğini söyledi. Hükümetin hedeflenen enf- lasyon rakamlannı tutturamadı- ğını kaydeden Seymen, ANAP iktidarları dönemindeki enflas- yon artışı oranı ve yanılma pay- larına göre "yüzde 54" olacağı açıklanan 1990enflasyonoranı- nın "yüzde 100" olacağını sa- vundu. DYP Manisa Milletvekili Ümit Canuyar da çiftçinin enf- Iasyon canavarma ezdirildiğini vurgulayarak verdikleri sözlere rağmen enflasyonu düşüreme- yen hükümet üyelerinin yüzleri- nin kızarması gerektiğini söyle- di. ANAP grubunun görüşlerini açıklayan Muş Milletvekili Ala- attin Fırat, gensoruda yer alan iddialann ash olmadığuu savun- du. Eleştirileri yamtlayan Tanm Orman ve Köyişleri Bakanı Lüt- fullah Kayalar da tarımsal ürün destekleme alım fiyatlanndaki artış orarunın 1984-89 yüları arasında yüzde 53.4 olduğunu belirtti. Türban örügörüşmesi bugün ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — ANAP'ın liberal kanadı ile SHP'nin iki haftadır engelle- dikleri türbanın seTbest bırakıl- masLnı da içeren kadının statüsü ve sorunlan genel müdürlüğü ku- ruması hakkındaki kararname bugün TBMM Genel Kurulu'nda tekrar görüşülecek. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı İmren Aykut, kararnamede yer alan "türban" ile ilgili maddenin yeni- den gozden geçirileceğini söyledi. Turk Kadınlar Birliği Başkanı Ayseli Göksoy da, kararnameye konulan kıyafet serbestisine iliş- kin maddeye kesinlikle karşı ol- duklannı bildirdi. ' Uruguay gezisinden dün dö- nen İmren Aykut, gazetecilerin türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin kararname ile ilgili sorularına şu yanıtı verdi: "Ben de gelişmeleri bilmiyo- rum. Şimdi az önce bana da, o maddenin yeniden düzenlenece- ği soylendi. ama ilgililerle konu- şarak bilgi alacağım. Kadınlar zaten şanssız oluyor. Kadının statüsü ile ilgili kararna- meye Merkez Bankası ve YÖK ile ilgili kararnameler de hiç ilgisiz iken birleştirildi. Bir de komis- yonda türban konusunu ekledi- ler. Ben sadece kadınlarla ilgili bolümünü savunurum, ama di- ğerlerine kanşmam. Beni ilgilen- dirmez. Zaten komisyonda savunur- ken de ilk kez bir kararnamefleil- gili olarak uç bakan komik şekil- de yanyana oturdu." Öte yandan, Aysel Göksoy başkanlığındaki Türk Kadınlar Birliği başkanlığındaki Türk Ka- dınlar Birliği heyeti, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı İmren Aykut'a vekâlet eden Devlet Ba- kanı Kemal Akkaya'yı ziyaret et- ti. Başkan Göksoy ziyaret sırasın- da yaptığı konuşmada, kararna- mede yer alan kıyafet serbestisine kesinlikle karşı olduklarını bildirdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear