Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
25 EKİM 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURÎYET/5
Ömer Seyfettin yanşması
• Küllür Servisi — Omer Seyfettin adına Gönen
Belediyesi \e Gonen Kaplıcaları Işletmesi tarafından
düzenlenen "Ömer Seyfettin Öyku Yarışması"nın ikincisi
için son katılma tarihi 31 Aralık 1990 olarak beliriendi.
Yarışmaya katılmak isteyenlerin en çok 15 daktilo
sayfasına yazılı, "serbest" konulu öykülerini 7 örnek
olarak bu tarihe kadar (Gonen Kaphcaları İşletmesi A.Ş.
Öykü Yarışması-10900 Gönen) adresine göndermesi
gerekiyor. Yarışmacılar daha önce hiçbir >erde
yayımlanmamış olmak koşuluyla, yalnızca bir öykü ile
katılabilecekler. Seçici Kurulu'nu Sabahattin Kudret
Aksal, Prof. Dr. Tahsin Yücel, Sami Karaören, Talip
Apaydın, Atilla Sa\, Muzaffer Uyguner \e Gonen
Belediye Başkanı A. Kaya Uzer'in oluşturduğu
yarışmanın sonuçlan 9 Mart 1991 tarihinde açıklanacak.
Yarışma sonucunda birinciye 1,5 milyon, ikinciye 1
milyon, üçüncüye ise 750 bin üra para armağanı verilecek.
Paris, resim piyasasında ^merkez'
• PARİS (Cumhuriyet) — Amcrikan Dolan'nda,
Avrupa paralarına oranla meydana gelen hızlı düşmeden
sonra Paris'in yeniden diinya resim piyasasının merkezi
haline geldiği ifade ediliyor. Bugun Paris'te açılan
FIAC'a (Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı) Amerikah
gaJerilerin gosterdiği buyuk ilgi, Paris'in, New York
aleyhine uzunca bir suredir yitirdiği birinci sırayı geri
aJmaya başladığını ortaya koydu. Avrupalı resim
koleksiyoncuları, yakın zamana kadar ABD'li galeri
sahipleri tarafından "parası olmayan" alıcılar olarak ele
alınıyordu. Amerikan ekonomisinde gözlerren durgunluk,
buna karşılık Alman, Fransız, tngiliz, Hollanda gibi
Ülkelerden gelen rnüşterilerin eskiye oranla çağdaş sanat
yapıtlarına para yatırmaya çok daha fazla yatkın
olmalan olgusu bu izlenimi silmeye başladı. Avrupa
kıtası sanat ürünleri için tatlı bir pazar haline gelince,
Amerikah satıcıların, ortalama 150 bin ziyaretçiyle
Avrupa'nın en büyük sanat fuarlanndan olan FIAC'a
geçen yıllara göre daha istekli gelmesi kaçınılmaz oldu.
1984'ten beri FIAC organizatörleri her yıl bir ülkeyi
"konuk ulke" seçerek o ülkenin galerilerine daha fazla
yer vermeyi gelenek haline getirdi.
Yilard geldi
• Kiıltiir Servisi — Fransız sanatçı Herve Vilard Izmir
Grand Plaza Oteli'nin açılışı ve 30 ekim günü Cemal
Reşit Rey Konser Salonu'nda vereceği konser için dün
Istanbul'a geldi. 196O'lı yıllarda "Capri c'est fini" (Capri
bitti) adlı parçasıyla tanınan Vilard'ın konseri Cemal
Reşit Rey'de saat 21.00'de başlayacak. Paris'te bir takside
doğan ve yetimhanede buyüyen Vilard'ın yeni parçaları
arasında "C'est pour ça que je t'aime" "Dis moi
pourquoi", "Lila" ve "L'amour defendu" yer alıyor. Bu
arada sanatçmın bugün Discorium'da vereceği konserin
iptal edildiği bildirildı.
Yeni sezonda Lstanbul Sahnesi
• Kültür Servisi — 1990-1991 sezonunda İstanbul
Sahnesi Promete üzerine bir çeşitleme olan "Ateş Tene
Değende" adlı oyunla perdelerini açacak. 1983'lerde
Güneydoğu'da insanlık dışı uygulamalara karşı ateşi
tannlardan çalmak yerine kendilerini yakarak tanrılara
kafa tutan gençlerin öykusü üzerine yazılmış değişik
öyküler ve canlı tanıklıklardan oluşan oyunun ardından
"Hapiste Doğanlar" temasından yola çıkarak oluşan bir
oyun var repertuarda. "Orada Bir Bebek Doğdu
Duydunuz mu?" adlı tek kişilik bir oyunun yanı sıra
B.Brecht'in "Ekmek Kime Pişecek?" adlı oyunu da
sergilenecek.
Sabahattin Kudret AksaVın iki oyunu lstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları'nda
Tophımcla ve doğada yalnız
Aksal'ın "Bay Hiç" ve
"Sonsuzluk Kitabevi"
adlı oyunlan bugün ve
yarın Harbiye Muhsin
Ertuğrul Sahnesi Cep
Tiyatrosu'nda
sahneleniyor.
DİKMEN GÜRÜN
UÇARER
"Bay Hiç" ve "Sonsuzluk Ki-
tabevi"... Harbiye Şehir Tiyatro-
su Cep Tiyatrosu'nda, Başar Sa-
buncu'nun yorumladığı, Aliye
Uzunatağan, Ayhan Kavas, Def-
ne Halman. Salih Sankaya ve
Demet Bozkaya'nın rol aldığı bu
iki oyun ve genelde tiyatro üs-
tüne konuşuyoruz Sabahattin
Kudret Aksal'la.
— Ojunlarınızda somut iliş-
kiler soyut bir incelikle anlatılı-
yor. Bu bağlamda "Bay Hiç" ve
"Sonsuzluk Kitabevi"nde ele al-
dıgınız toplumsal gerçekler?
— Bu iki oyunu 1969 yılında
yazdım. Yazmaya oturduğumda
kafamda ne bireysel ne de top-
lumsal, hiçbir gerçek yoktu. Bir-
kaç tümcelik iki öykü vardı sa-
dece, ne yazık ki öykünün bu
kadan olmadan yazılamıyor ti-
yatro. Yazann başlıca sorunla-
nndan biri de yazarken o öykü-
yü yok etmektir. Çünkü tiyatro-
nun bağdaşamayacağı bir yazın
türüdür öykü. Bir de (Beni en
çok ilgilendiren de buydu) dil-
sel bir yapı kurmak özlemim
vardı. Bay Hic'in, birkaç tümce-
lik öyküsü şuydu: Bir adam,
karşı yamaçtaki evlerin birinde
bir ışığı gözüne kestirmiş, hep
bir kadının oturduğunu düşledi-
ği o evin kapısmı çalmak istiyor.
1969 YILINDA YAZMIŞTI — Sabahattin Kudret Aksal, şu sıralar Şehir .Tiyatrolan'nda
oynanmakta olan "Ba> Hiç" ve "Sonsuzluk Kitabevi" adlı oyunlannı 1969 yılında yazmıştı.
O kadar. Oyun, adamın kalkıp
oraya gidişiyle başlayacaktı. Ni-
tekim, öyle başladı, gelişme ken-
diliğinden geldi.
Sonsuzluk Kitabevi'nin öykü-
süyse bundan da kısa: Tuhaf bir
adam, (Seyirciye göre tuhaf, ba-
na hiç öyle gorünmüyordu) bir
kitapçı dükkânına giriyor, kla-
siklerden ne varsa alacağını söy-
lüyor, yazanymış gibi onlann,
imzalayarak gönderecek öteye
beriye. O da o kadarcik. Söyle-
meye gerek yok, her şey yazar-
ken oluştu. Diyebilirim ki o ki-
şilerin beni götürdükleri yere
dek gittim. Neden sonra okur-
ken bir okuyucu gibi öğrendim
oyunlarımı, yine de kesinliğe
ulaştığımı söyleyemem.
Bana öyle geliyor ki Bay Hiç
toplumda yalnızlık, yabancılaş-
madır. Sonsuzluk Kitabevi'nde-
ki adamsa bir başka yalnızhğı
bir başka yabancılığı simgeliyor.
Doğada yalnızlık, doğaya ya-
bancılaşma.
— Genelde ve özelde tiyatro-
da soyutlama-sanat üstüne dii-
şünceleriniz nedir?
— Soyutlamayı, önce çağımız
sanatının bir bulgusu gibi gör-
mememiz gerekir diyeceğim.
Kökeni, pekçok eskidedir. Dü-
şünün ki mitologya bir soyutla-
maydı; geometrik biçimleri içe-
ren. Mısır piramitleri de öyle.
Yunan tragedyalan, Latin gul-
dürüleri de soyutlamanın ürü-
nüydü. O çağın şiiri de o nite-
likteydi. Daha sonraki çağlarda
da değişen bir şey olmaHt Rö-
nesans'ta da Rönesans sonrasm-
da da gelenek surdü. Barok, go-
tik, rokoko hep öyleydi. Shake-
speare'de de kişiler, soytanlan-
na cadılarına varıncaya dek so-
yut, süregiden hep o çizgi! Fa-
ust ve Mephistopheles'le soyut-
lama doruktadır. Gogol'e de iyi
bakmak, soyutlamayı görmek
için yeterlidir. Biliyoruz ki 18.
yüzyılın Fransız yazınına filo-
zoflar, düşünürler ağırlığını
koydu daha çok. Usun, yazında,
bu denli sıkısına bir tepkinin
gelmesi gerekiyordu. Geldi de.
Bu tepki, anlatımda özgürlüğü
ilke edinmiş romantik akımdı.
Böylece soyutun, sıkısımn da
dağılması gecikmedi. Bu kez
tepkiye tepki söz konusuydu,
gerçekçilik ve doğacılıkla ro-
manda ve tiyatroda somutlama,
egemenligini kurdu. Kentsoylu
toplum oluşmuş, tiyatronun te-
cim yönü ağırlık kazanmıştı. Ti-
yatronun 50-60 yıl sürecek me-
İodramlar çağıdır artık. Bulvar
doğmuştu. Bir curcuna yasandı.
Sonuç; yozlaşmaydı. Tiyatronun
kaynağına dönmesi, onurunu
yeniden kazanması için bir baş-
ka ad bekleniyordu. Jacques
Copeau'ydu bu da. Doğrultusu
çok ilginç: Copeau, "Salaş bir
sahne, birkaç tabta, orada Mal-
larme'den dizeler okuyacak
oyuncular" diyor. Kuşkusuz
simgesel bir yaklaşımdır bu, ti-
yatroya yeni yönünü gösteriyor.
Soymlama yeniden gündeme
gelmiştir.
Neden dönüş bu denli kısa
sürede, çabuk oldu? Birkaç ne-
deni vardır: Bunlardan biri, o
dönemde, simgecilik ve gerçe-
küstücülük gibi çok köktenci iki
akımın etkinlikle yasanmasıdır.
Bir başka nedense, tarihinde hep
görüldüğü -üzre sanatın klasik
değerlerden koparak çözülmeye
geçtiği donemlerden sonra yeni-
den kiasik değerlere dönüp ken-
dini sınarnak gereksinimini duy-
masıdır. Üçüncü nedene gelin-
ce kuşkusuz en önemlisıdir bu.
Düzen tutkusudur o da. Neyin
düzeni? Düzenlenecek olan ne?
Yaşanmışliğın tortusu, nesnele-
rin dağınık yığını, estetik yapı-
lanmaya dönüşmemiş her şey.
Baudelaire, "Çamurdan altın
çıkardım" diyor. Çamurdan al-
tın çıkardım demek; çamuru so-
yutladım demektir.
'. ULUSLARARASI SAN SEBASTIAN FİLM FESTIVALI
Sonbahar îspanya'da bir şenlikMadrid, 1992'de Avrupa'nın kültür başkenti
olmaya hazırlanıyor. Barselona'dan Sevilla'ya,
önemli merkezler şölenden nasibini alıyor.
VECDt SAYAR
SAN SEBASTIAN — Son-
bahar Îspanya'da kültürel yaşa-
mın en hararetli dönemi. Her
sabah gazeteler ünlü bir müzik
grubunun konseri ya da gör-
kemli bir serginin açıhşına iliş-
kin haberlerle dolu. Madrid
1992'de Avrupa'nın Kültür Baş-
kenti olmaya doludizgin hazır-
lanıyor. Ama kültürel etkinlik-
lerin yalnızca Madrid'de odak-
landığını sanmak büyük bir ya-
nılgı olur. Barselona'dan Sevil-
la'ya, Saragosa'dan San Sebas-
AKÇAABAT SOSYAL YAROIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEGİ
ALUCRALILAR YAROIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ •ANA
DOLU YAKASI BAYBURT YARDIMLAŞMA DERNEĞİ•ARAKLI
KÜLTÜR YARDIMLAŞMA VAKFI • ARTVİNLİLER KÜLTÜR TU
RİZMDERNEĞİ•BAFRAULARKÜLTÜRVEYARDIMLAŞMA DERN
BAKRKOYGjRESUN
LULAR KÜLTÜR
VEYARDIMLAŞMA
DERNEGİ •DOG.U
KARADBİZKÜLTÜR
BATUMLULARKÜL
TÜR VE YARDIM
LAŞMA DERNEĞİ
BAYBURT KÜLTÜR
VEYARDIMLAŞMA
DERNEĞİ#BEYKOZ
DERNEÖİ*FINDIK K A K A U b N I Z GİRESUNİLİKÜL
tian'a dek Ispanya'nın tüm
önemli merkezleri bu etkileyici
şölenden nasibini ahyor.
Sinema alanı da sonbahar ay-
larında en yoğun günlerini ya-
şıyor. İspanya'nın beş büyük
film festivali birbirini izlerken
bu ülkedeki sinema tutkusunun
Fransa'dan pek geri kalmadığı-
nı görüyorsunuz.
Bu festivaUerin ilki ve en gör-
kemlisi San Sebastian Uluslara-
rası Fiun Festivali'ydi. Türki-
ye'den Memduh Ün'ün "Biitün
Kapılar Kapalıydı" adlı filminin
katüdığı San Sebastian'ın yarış-
malı oölumünde düzeyin pek de
parlak olmadığı konusunda he-
men herkes birleşirken jüri de
karar tutanağında hoşnutsuzlu-
ğunu dile getiriyordu.
Festivalin büyük ödülü olan
Altın Deniz Kabuğu'nu kaza-
nan "Alou'dan Mektuplar"
Basklı yönetmen Montxo Ar-
mendariz'in imzasını taşıyan sa-
de ve dürüst bir sinema ömeğiy-
di. Günümüz Avrupası'nda
güncelliğini koruyan ırkçıhk te-
masını hiçbir ukalahğa kaçma-
dan işleyen Armendariz'in filmi
jürinin tüm üyelerinin üzerinde
birleştiği tek yapıt oldu. Avus-
turya'dan Niki List ve Helmut
Berger'in yenilikçi çabaları jü-
riden destek görmezken Yuri
Mamin'in günümüz Sovyet po-
litikasında beliren ulusçuluk
tehlikesine işaret eden politik
parabolü "Favori" ile Goran
ULUSÇULUK TEHLİKESİ — Sovyet yönetmen Yuri Mamin'in "Favori" adlı filmi, Uluslararası
Film Eleştirmenleri Birliği'nin ödülünü aldı. Film, Sovyet politikasında beliren ninsrniı.t tohisv».
sine dikkati çeken bir politik taşlamaydı.
Paskalyeviç'in Yugoslavya'da
komünizmin halkın dini inanç-
lanyla girdiği çatışmada yenik-
düşmesini anlatan "Mucizeler
Zamanı" Eleştirmenler (FIP-
RESCI) jürisinin ödülünü pay-
laşıyordu.
San Sebastian'ın yarışma dı-
şı bölümü Açık Alan'da çok sa-
yıda ilginç film yer almıştı.
Amir Nadari, Behram Beyzai,
Said tbrahimifar ve Muhsin
Makmalbaf ın yapıtları İran si-
neması adına yüz ağartıcı bir ke-
sit ortaya koyarken Amerikalı
siyah sinemacılar birbirinden il-
ginç yapıtlarla Amerikan toplu-
munda süregelen mücadeleyi
sergiliyorlardı. Peru'dan Nil Pe-
reira del Mar'ın "Ne Tannyla nin Yeniden Doğanlar adlı bö-
ne de Seytanla"sı, Arjantinli lümünde ise Avrupa'nın önde
Tristan Bauer'in "Fırtınadan
Sonra"sı, Leningrad'dan Valeri
Ogorodnikov'un "Kâğıttan
Gözler'M, Finlandiya'nın dahi
çocuğu Aki Kaurismaki"nin
"Kibritçi Kız"ı ve Avusturyalı
Anton Peschke'nin "Intikam
Zamanı" yanşma dışı sunulan
en ilginç filmler arasındaydı.
Peschke'nin filmi Viyana'da bir
trafik kazasında ölen babasuun,
intikamını almak üzere köyün-
den kopup Viyana kapılanna
dayanan bir Türk çocuğunun
serüvenini duyarlı ve etkileyici
bir dille anlatıyordu.
San Sebastian Film Festivaü'-
gelen sinemateklerinin işbirliği
ile onarümış, yeniden yaşam ka-
zanmış klasiider yer alıyordu.
Pek çok festivalin yaptığı gi-
bi San Sebastian da geniş kitle-
nin ilgisini çekebilmek için "yü-
dızlar"dan yararlanma yolunu
seçmişti. Claudette Colbert,
Cyd Charisse, Jane Russell gi-
bi yaşı hayli ilerlemiş >ıldızlann
yanı sıra Jerry Lewis, Peter O'-
Toole gibi orta kuşağın ünlüle-
ri ve Mariel Hewingway gibi
genç yıldızlar San Sebastian'ın
her zaman özenle koruduğu
nostaljik atmosferi ve şatafath
göriintüyü sağlama alıyordu.
LIKULTURVEYAR
DIMLAŞMA DER
NEGİ • GİRESUN
LULAR İSTANBUL
KÜLTÜRVEYARDHV!
LAŞMA DERNEGİ
MNÖKUŞAKKARA
DENİZLİ IŞADAM
LARIDERNEGİ*KA
RADENİZ KÜLTÜR
VEÇEVREDERNEGİ
ORDULULARKÜL
TÜR VE YARDIM
LAŞMA DERNEGj
SAMSUN KOLEJİ
DERNEGİ • SÜR
MENE KÜLTÜR VE
YARDIMLAŞMA
D r n M r ft j Brtet sattşları Abdı Ipekçı Spor Salonu
[ I I H b ü I (Yedıkule/Zeytınbumu) gışeterınde devam etmefciedır
TUR VE YARDIM lerome Kilty'nin 'Sevgili Soytarı'sı IstanbulDevlet Tiyatrosu'nda
^ , _ , LAŞMA DERNEGİ -\T ı , ı ı ı
OLENI 90 HEMŞİNDAYANiş Yazar mektııpları s a h n e d e
AYLA ALGAN
AYTAÇ YÖRÜKARSLAN
FOLKLOR EKİPLERİ
İBRAHİM CAN
İSMAİL TÜRÜT
KAMİL ŞÖNMjEZ
NECATİ BİLGİÇ
NURHAN DAMCIOĞLU
OSMAN YAĞMURDERELİ
ÜMİTTOKCAN
ve
YÜKSEL UZEL
26 EKİM 1990
YARIN
ABD! IPEKÇİ SPOR SALO.NU
SAAT: 193Q/24«>
MAVEYARDIMU^
MADERNEGİ ?KA
RADENİZ EGİTİM
KÜLTÜRVEÇEVRE
KORUMA VAKFI
KASTAMONUUİAR
DAYANIŞMADERNE
Gİ • MAÇKALILAR
KÜLTÜRVEYARD^I
LAŞMA DERNEGİ
PAZARLILAR BİR
UÖDERNEĞURİZE
KÜLTÜRVESOSYAL
YAIOMIAŞMAVAK
H»SÜRMENEYAR
DIMLAŞMAVAKFI
LÛTFİ AY
neminden sonra, eylül başında Veli, Sait Faik, Van Gogh), ede-
yeni mevsim hazırlıklanna baş- biyatı da (Bernard Shaw ve bir
Bizde, tiyatro mevsimini her layabilen tiyatrolanmız, 1 ekim- zamanların ünlü İngiliz kadın
yıl 1 ekimde başlatma alışkan- de perdelerini yeni oyunlarla aç- oyuncusu Patrik Campbell'ın
lığını yerleştiren Mubsin Ertuğ- makta zorluk çekmeye başla- mektuplarıyla) sahne ışıklanna
rul olmuştu (1930'dan bu yana). mıştır. yansıtıyor.
Altmış yıldan beri bir gelenek Bu mevsim başında, ödenek- Amerikalı yazar, oyuncu, yö-
hahne gelen bu alışkanlığın, gı- ij tiyatrolarımızın sahnelerinde,
derek geçerliliğini yitirmeye baş- tekrarlanan eski oyunlar sergi-
ladığını görüyoruz. Bunu yadır- leniyor. Oysa günümüzde geçer-
gamamak gerekir. Çünkü Jiliğini yitirmeye başlamış bir
193O'da henüz Şehir Tiyatrosu ahşkanhğı, değişen gerçekleri
ŞEBINKARAHISARLH.AR KULTUR VE YARDIMLAŞMA DER
NEĞİ • TIREBOLU KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ
TRABZON KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ • TRAB
ZON ÜSELERİNDEN YETİŞENLER DERNEĞİ • ZONGUL
DAKLILAR YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ
Ş
haline gelmemiş olan Darülbe-
dayi, o dönemin birkaç bini aş-
mayan seyirci topluluğunu da
kaybetmemek için, bir avuç sa-
natçı kadrosuyla haftada bir ye-
ni oyun çıkarmak gibi, şimdi
inanılmaz görünen bir mucize-
yi gerçekleştirebiliyordu.
Aradan altmış yıl geçmiş,
Devlet Tiyatrolan kurulmuş,
ödenekli-ödeneksiz tiyatroları-
mızın yıldan yıla artan sayısıy-
la orantılı olarak seyirci sayısı da
milyonları bulmuştur. Ustelik
sahnelerimize çıkarılan oyunla-
rın, yeni yöntemlerle gereği gibi
hazırlanması haftalarca, hatta
kimi zaman aylarca süren ön ça-
lışmaların zorunluluğunu gün-
deme getirmiştir. Öte yandan,
yaz aylarında gitgide artan fes-
tivaller, turneler; sanatçı kadro-
larını, temmuz sonlanna kadar
uzanan yorucu bir çalışmayı
omuzlamak zorunda bırakmış-
tır. Bunun sonucu, ancak ajus-
tos ayında kısa bir dinlenme dö-
y
netmen Jerome Kilty'nin bu
mektuplardan uyarladığı "Sev-
gili Soytan" (1950), Londra ve
Nevv York'tan sonra, 60'Iı yıllar-
da Avrupa sahnelerine de akta-
lgöz ardı ederek sürdürmenin ge- nldı ve çok ünlü sanatçılar ta-
Talat S. Haîman'm Türkçeîeştirdiği "Sevgili
Soytan", Atatürk Kültür Merkezi Oda
Tiyatrosu'nda sahneleniyor. Oyunun
yönetmeni, uzun bir aynlıktan sonra Devlet
Tiyatrolan'na dönen Kartal Tibet. Atilla
Olgaç ve Tijen Par başrollerde.
rekli olmadığını sanıyorum. Ti-
yatro mevsimini 1 ekim yerine 1
kasımda başlatmanın, buna kar-
şın perdeleri 1-15 nisan yerine
mayıs sonlannda kapatmanın,
tiyatrolarımıza daha rahat, da-
ha da verimli bir çalışma olanağı
sağlayacağı kanısındayım.
Bu mevsim başında lstanbul
Devlet Tiyatrosu'nun (Oda Ti-
yatrosu'nda) tekrarladığı "Sev-
gili Soytan", tiyatrolaştınlan şiir,
öykü ve resimden sonra (Orhan
rafından oynandı. Bunlardan
Viyana'da (Akademi Theatre'de,
Paula Vesseley-Hoffmann), da-
ha sonra Paris'te (Edvige Feuil-
lere - F. Perrier ikilisinden) izle-
mek fırsatını bulduğum temsil-
ler, görkemli birer resital niteli-
ğindeydi.
"Büyük" yazarlann "küçük"
yönlerini de sezdirmekten geri
kalmayan bu mektuplar, o dö-
nemde bana, (özellikle ünlü sa-
natçılar arasındaki kadın-erkek
ilişkilerinin psikolojik ve karma-
şık semptomlanna ışık tutması
bakımından) ancak üstün yete-
nekleri ve deneyimleriyle üne
kavuşmuş büyük sanatçılan la-
yıkıyla canlandırabilecekleri bir
yapıt gibi görünmüştü.
Otuz yıllık bir aradan sonra,
geçen hafta Oda Tiyatrosu'nda,
Talat Sait Halman'ın kıvrak ve
akıcı Türkçesinden zevkle din-
lediğim bu mektuplar ("Sevgili
Soytan") benim için güzel bir
sürpriz oldu. Dünkü öğrencile-
rımizin, Atilla Olgaç'la Tijen
Par'ın, bunca ağır yükü onca ra-
hatlık ve zarafetle kaldırmış ol-
malan genç kuşaklar adına se-
vinilecek bir başandır. Uzun bir
aynlıktan sonra "kürkçü dükkâ-
nı"na dönen Kartal Tibet'in,
"rol" ile "oyuncu" arasındaki
ince aynntıları belirten sahne
düzeni de kırk yılhk sanat dene-
yiminin boşa gitmediğini kamt-
lıyor.
DÜZELTME
• Lûtfi Ay'ın 15 ekim tarihli
sayımızda, gene bu sayfada
yayımlanan "Yeni keşiflere
çıkan eleştiri" başlıklı
yazısında bir yanhşlık olmuş,
4. sütunun 16. satırıyla 17.
satır arasında yer alması
gereken 4 satırlık bölüm 3.
sütunun sonlanna girmiştir.
Düzeltir, özür dileriz.
'Çdgm
Sonbahar9
• Kültür Servisi —
Dormen Tiyatrosu,
Pierrette Bruno'nun yazdığı
"Le Charimari" (Çılgın
Sonbahar) adh komediyi
bugünden itibaren
sergilemeye başhyor.
Gencay Gürün'ün Türkçeye
cevirdiği oyunun dekorlannı
Nilgün Gürkan,
kostümlerini Güler Yiğit
hazırladı. Gencay Gürün'ün
yönettiği oyunda başlıca
rolleri Nevra Serezli, Metin
Serezli, Peker Açıkalın,
Hakan Ökten ve Ceylan
Palay paylaşıyor. Oyunun
biletleri Dormen Tiyatrosu
ve Vakkorama'dan
edinilebilir.
İPSAK'ın yeni
yeri
• Kültür Servisi —
İstanbul Fotoğraf ve
Sinema Amatörleri Dernegi
(İFSAK) yeni adresine
taşındı. Taşınma nedeniyle
düzenlenen açüış kokteyH,
dün derneğin yeni adresinde
gerçekleştirildi. İFSAK'ın
yeni adresi, Kumbaracı
Yokuşu, Kumbaracı Han,
No: 115, Kat: 2-3 Tünel.
filmleri AVTde
• Kültür Servisi — Bütün
dünyada Paramount
Pictures ve Universal
Studios film şirketlerinin
filmlerinin dağıtımını
yürüten CIC şirketi,
Türkiye'deki video
distribütörünü değiştirdi.
Daha önce özen Film
tarafından dağıtımı
yapılmakta olan CIC video
filmleri, kasım ayı başından
itibaren Audio Visual
Turke>* şirketi tarafından
dağıtılacak. Kendi
filmlerinin yanı sıra Disney
Production ve Touchstone
Pictures'm fılmlerini de
video pazarına dağıtmakta
olan AVT böylece
Türkiye'nin en büyük video
dağıtıcısı oldu.
AKM'defîlm
haftası
• Kültür Servisi —
Makedonya Film Haftası
kapsamında Atatürk Kültür
Merkezi Sinema Salonu'nda
bugün 'Delfina* adlı açıhş -
filmi, saat 18.00'de, 26
ekim günu ise "Ohri Göltt
ve Tarihi Eserleri", iki çizgi
film ve "Mutlu 49" adlı
film saat 10.00, 14.30 ve
18.00'de gösterilecek. 27 ve
28 ekim günleri de 'Uşak'
adlı Sovyet filmi saat 14.30
ve 18.00'de izlenebilecek.
Geldof un yeni
albümü
• NEW YORK (AP)
— Bob GeldoPun ikinci
solo albümü "The
Vegetarians of Love"
(Aşk Vejetaryenleri)
müzik eleştirmenlerinin
övgülü yazılarıyla
karşılandı. Geldofun
daha önceki rock
ağırlıklı çahşmalanndan
değişik nitelikler taşıyan
yeni albümünde
akordeon keman, flüt
ve mandolin gibi
çalgılar da yer alıyor.
UGUN
• Galleria Gösterileri
Bakırköy Belediye
Tiyatrosu oyunculan saat
18.00-19.30 arasında Turgut
Özakman'ın "Darılmaca
Yok" adlı oyununu ve
Firüzan'ın "Münip Bey'in
Günlüğü"nü ayın meddahı
olarak Galleria Gösterileri
kapsamında sunacak.
• Anma Toplantısı
Doğumunun 80. yılında
Kemal Tahir'i anma
toplantısı saat 16.00'da
Atatürk Kitaplığı'nda
düzenleniyor. Atilla
Birkiye'nin yöneteceği
toplantıya Aziz Nesin,
Prof. Dr. Baykan Sezer, Dr.
Cengiz Yazoğlu ve Metin
Erksan katılıyor.
BILSAKTA
BUGÜN
25 Ekim Perşembe.
19.00 Cihangir'de Seksist
Operasyonlar:
Ibrahim EREN, Taruklar,
Mağdurlar.
Görsel Sanat
Atölyeleri
Mehmet GÜLERYÜZ
yönetiminde (Per.-Cum.)
Yoga
ZerrinAKGÜN
Ptesi.-Per. 1830-1930
Cafe-Foyer-Bar (Giriş)
12.00-0^30
Rock Cafe-Bar (5. Kat)
12.00-18.00 Heavy Metal
18.00-24.00 Rock
Blue Lıne-2
BİLSAK, Sıraselviler C«d.
Soğancı sok.7 CİHANGIR
143 28 79-143 28 99