14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 EKİM 1990 EKONOMİ CUMHURÎYET/13 Enıisyon 14.6 trilyon • ANKARA (UBA) — Ocak-ekim döneminde yüzde 75 genişleyen emisyon, 6 trilyon 269 milyar üra artü. Yılbaşmda 8 trilyon 365 milyar lira olan emisyon, ekimin ikinci haftasında 14 trilyon 634 milyar liraya çıktı. Merkez Bankası verilerinden yola - çıkarak yapılan değerlendirmeye göre emisyondaki aylık büyüme, 1990 yılında 600 milyar lira dolaylannda oldu. Emısyonda tırmanıs Tvih Ml» 29 Aralık '89 31 Mayıs '90 15 Haziran '90 29 Haziran 90 16 Temmuz "90 31 Temmuz "90 15 Ağustos '90 31 Ağustos '90 17 Eylûl '90 28 Eylül '90 15 Ekim '90 17 Ekim '90 Döviz rezervleri rarTL 6.365 10.068 12.063 13.137 13.657 12.392 14.558 13.661 15.290 13.682 15.221 14.634 • ANKARA (ANKA) — Türkiye'nin uluslararası döviz ve altın rezervleri yılbaşına göre yüzde 26.7 oranında artarak 12 milyar dolara yaklaştı. Uluslararası rezervlerin Türkiye'nin 7 aylık ithalatını karşılayacak düzeyde olduğu belirlendi. Bu yılın başında 4 milyar 831 milyon dolar olan Merkez Bankası'ndaki döviz mevcudu eylül ayı sonu itibanyla yüzde 31.5 oramnda artarak 6 milyar 352 milyon dolara yükseldi. Yılbaşında 3 milyar 128 milyon dolar olan ticari bankalann döviz mevcutlan ise 9 ayda yüzde 27.1 oranında artış göstererek 3 milyar 975 milyon dolara çıktı. Merkez Bankası ve ticari bankalann döviz mevcutlannın toplamıyla oluşan toplam döviz rezervi de bu gelişmelere paralel olarak 7 milyar 959 milyon dolardan 10 milyar 327 milyon dolara yükseldi. Kahveci: Lsiıiıiz zor • İZMİR — Maliye Bakanı Adnan Kahveci, "Türkiye, ihracatını ve büyümeyi arttıramazsa vay halimiztf''diye konuştu. Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na girmek konusunda tarihi bir fırsat ele geçirdiğini de vurgulayan Kahveci, 1993'ten önce Avrupa Topluluğu'na girilebileceğini öne sürdü. Ege Bölgesi Sanayi Odası'nın kuruluşunun 45. yıh nedeniyle başanlı sanayiciler için gerçekleştirilen ödül törenine katılan Kahveci, sanayicilerin 1991 yıh bütçesi ve ekonomik kalkınma hedefleri konulanndaki eleştirilerini yanıtsız bıraktı. "Maliye Bakanı olarak 1991 yılında işim zor" diyen Kahveci, Körfez krizi sürerken bütçeden aynlan paylarda Milli Eğitim'i bir numarada tutmakta güclük çektiğini söyledi. Odaların aidat ticreti • ANKARA (AA) — Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odalan, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odalan, ticaret borsalan Ue Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nde (TOBB) kayıt ve yıllık aidat ücretleri arttırıldı. Bakanlar Kurulu'nun Resmi Gazete'de yer alan karanna göre 5590 sayıh ilgili kanun gereği, oda ve borsalara kayıt ücreti ile yıllık aidat taban sınırı 5 bin liradan 15 bin liraya yükseltildi. Kayıt ve yıllık aidatta tavan sımr ise 250 bin liradan 500 bin liraya çıkarıldı. Karar uyarınca, oda ve borsaiarda hizmetler karşılığı alınan 100 bin liralık nispi ve maktu ücret tutan da 250 bin lira olarak belirlendi. Sovyet pazarı • Ekonomi Servisi — GSD, Sovyetier Birliği'nin Soyuzsnabimport/Gossnab kuruluşu ile ticaret anlaşması imzaladı. Kendisine bağlı 150 büyük alım kuruluşu ile birlikte önemli bir ithal potansiyeli oluşturan Soyuzsnabimport, hazır giyim ve ev tekstili eşyalannı anlaşmaya göre dünyada sadece GSD'den ithal edecek. Serbest döviz ile yapılacak olan ihracatın geliştirilmesi amacıyla GSD, Moskova'da deri ve tekstil hazır giyim eşyaları ile ev tekstili ve ayakkabıların sergileneceği sürekli bir showroom ve emtea depolan açıyor. Türkiye-ATişbirliğipaketi Bakanlar Konseyi gündemine girdi Mali protokol uykuda Türk yetkililere göre 600 milyon ECU'luk 4. Mali Protokol'ün serbest bırakılması dışında paketin onaylanması konusunda bir sorun yok. Tekstil kotalarının aşamalı kaldırılrnasının reddedilmeyeceği, ancak uygulamanın gecikeceği savunuluyor. ANKARA (ANKA) — Türkiye'nin tam üyelik başvurusunun "şimdilik" kaydıyla geri çevrilmesinin telafısi olarak AT Komis- yonu'nca haarlanan işbirliği paketinin pa- zartesi ve salı günleri Lüksemburg'da top- lanacak olan AT Bakanlar Konseyi'nde gö- rüşülrnesi kesinleşti. ANKA muhabirinin edindiği bilgiye gö- re daha önce AT Akdeniz Grubu'nca göru- şülen işbirliği paketinin AT Bakanlar Kon- seyi'nin gündemine girmesi, AT ülkelerinin daimi temsilciler toplantısında karara bağ- landı. Konuya yakın Türk yetkilileri, 600 mil- yon ECU'luk dördüncü mali protokolün serbest bırakılması önerisi dışında paketin onaylanması konusunda bir sorun gözük- mediğini ifade ediyorlar. 12 Eylül harekâtı nedeniyle dondurulan dorduncü mali pro- tokolün serbest bırakılmasına karşı olan Yu- nanistan, bu konudaki tutumunu değiştir- meyeceğini birçok kez bildirmiş bulunuyor. Yunanistan, işbirliği paketinin diğer mad- delerine karşı olmadığını da ifade etmişti. Türk yetkilileri, işbirliği paketinin dör- düncü mali protokolün dışındaki maddele- rinin Bakanlar Konseyi'nce benimseneceğini beklemekle birlikte tekstil kotalanna ilişkin önerisi konusunda ban kuşkuları bulundu- ğunu belirtiyorlar. Türk yetkilileri, tekstil kotalarının aşamab bir biçimde kaldırılması yolundaki AT Komisyonu önerisinin Ba- kanlar Konseyi'ncereddedilemeyeceğini,an- cak bunun uygulamasının gecikebileceğini söylüyorlar. Yetkililere göre AT'nin tekstil kotaları ile ilgili gerçek niyeti 8-9 kasımda Türk Ihracatçı Birlikleri ile AT Komisyonu arasında yapılacak hazır giyim kotalanna ilişkin gorüşmelerde anlaşılacak. İşbirliği paketinin uvgulamasına, AT Ba- kanlar Konseyi'nden geçmesinden sonra başlanacağı belirtiliyor. Konseyin onaymın ardından ulaştırmadan enerjiye kadar çok sayıda alanı kapsayan işbirliği önerileri tek- nik düzeyde yapılacak temaslarda derinleş- tirilerek uygulama aşamasına getirilecek. Türk yetkilileri, işbirliği paketinin başa- rıyla uygulanmasının hem Türkiye'nin hem de AT'nin iradesine bağh olduğunu vurgu- luyorlar. Yunanistan'ın Kıbrıs gerekçesiyle veto edeceği dördüncü mali protokol gibi bir fi- nansman kaynağı olmadan, işbirliğinin güç- lü bir şekilde gerçekleşemeyeceği iddialan- na karşı çıkan Türk yetkilileri, somut işbir- liği projelerinin finansman için AT bütçe- sinden pay alabileceğini belirterek bir kay- nak sıkıntısırun olmayacağını savundular. Bu arada, işbirliği paketinin uygulanması konusu Akdeniz ülkelerinden sorumlu AT Komiseri Abel Matutes'in kasımda Türki- ye'ye yapacağı ziyaret sırasında da ele alı- nacak. Denîzciye söz üstüne sözDYP Genel Başkanı Demirel'in de "denizcilik bakanlığı" sözü vermesi üzerine, denizciler iktidar değişirse bakanlığı garantiledi. Ekonomi Servisi — Armatör- SHP Genel Başkanı Erdal Inö- nü'den sonra DYP Genel Baş- kanı Süleyman Demirel de ikti- dara geldiklerinde denizcilik ba- ler, Deniz Ticaret Bakanhğı'nm kuruknası için muhalefetten söz aldı. Deniz Ticaret Odası'nın dü- zenlediği 1. Uluslararası ve 2. Ulusal Denizcilik Kongresi'nde, kanlığı kuracaklarmı söyledi. Kongrenin ikinci gününde ko- nuşan Süleyman Demirel, "Biz nasılsa iktidar oiacağız. Bizim iktidar olduğumuz yerde deniz bakanlığı da olacaktır" dedi. Demirel, denizcilikte 40 kanun 78 tüzük ve 30 makamın bulun- duğunu belirterek "Bu kanşık- lıkla iyi bir politika oluşturu- lamayacağını" savundu. "De- niz var. gemi var, gemici var. deniz bakanlığı niye yok" diyen Demirel, devlet bakanlıklann- Petrol, demeçleri kolluyor Ekonomi Servisi — Irak- ın, isteyen her ülkeye varili 21 dolardan ham petrol sat- maya hazır olduğunu açık- lamasından sonra bir Irak üst düzey yetkilisinin, "Kör- fez krizinin diplomatik yol- larla çözülme ihtimali gide- rek artıyor" şeklindeki söz- leri, uluslararası borsalarda ham petrol fiyatlarını aşağı çekti. Londra Ticaret Borsası- nda önceki gün varil başına 33.05 dolardan işlem gören Kuzey Denizi petrolü, dün- kü seansın başında 33.25 dolara kadar yükselmesine rağmen öğle saatlerinde 32.35 dolara geriledi. New York Ticaret Borsa- sı'nda ise önceki gün varil başına 36.80 dolarhk fiyat- tan kapanan Batı leksas tö- rü ham petrol 35.45 dolara geriledi. Petrol piyasası analistleri, Irak'tan gelen "yumusak" mesajlann, stokçulan satışa yönlendirdiğini ve fıyatlann bu nedenle düştüğünü, bu- na rağmen birkaç gün son- ra neler olabileceğı konu- sunda tahmin yürütmenin sadece "kehanet" olacağını belirtiyorlar. Bu arada OPEC tarafın- dan kriz öncesinde günlük üretimi 1.9 milyon varille sı- nırlanan Venezüella'nın üre- timi 2.3 milyon varile çıktı. Venezüella Petrol Bakanbğı yetkilileri, günlük ham pet- rol üretiminin bu yıl sonun- da 2,5 miJyon varüe, 2000 yı- hnda ise 4 milyon varile çı- kartılacağını belirttiler. Kuzey Denizi petroli 39 38 - 37 - 36 < 35 - 34 - 33 • 32 . \ \ ,37-M \ \ 11 Vt .15 16 I LofsJra {Kasffli tasfi |35.9S \ . 3USB 1 \ Î7 18 neö, vani/dolar) • 32.39 1S Kasım Batı 40 l 39 . 38 . 3? . 36 . 35 „ i Teksas Petrolü 40.40 »41.42 \ \ 37J5 (Kasım tBslimı. varıi / dolar) M r .57 \ V3M5 1 J İ -İ2 t5 İŞ 31 • ,-4t-:- • » «K88 dan birinin Deniz Ticaret Ba- kanlığı'na çevrilebileceğini söyledi. Körfez bunahmının denizcilik sektörüne ağır bir darbe indir- diğini anlatan DYP Genel Baş- kanı, krizden sonra navlunlann azaldığını, sigorta prirni ve akaryakıt fiyaılanndaki artıştan dolayı sefer maliyetlerinin yük- seldiğini söyledi. Hukümetin ar- matörleri destekleyecek tedbir- ler alması gerektiğini vurgula- yan Demirel "Türk müteşebbi- sinin elini böğründe bırakma- mak lazım" diyerek sözJerini şöyle sürdürdü: "Refahın temel unsuru reka- bettir. Türk filosuna da rekabet edebilecek teknoloji ve iyileştir- meyi getirmek zorundayız. Bu konuda devlete düşen görevler vardır. Türk hükümeti OECD'- nin armatörlere tanıdığı hakla- n tanımahdır." Kongrede konuşan Devlet Bakanı tbrahim Ozdemir ise muhalefet liderlerinin denizcilik bakanhğı kunılması konusunda söz vermelerine karşıhk, iktidar partisinin bir üyesi olarak ken- disinin sevindirici bir haber ve- remeyeceğini söyledi. "Size de- niz ticaret bakanlığı kuracagız demeyi arzu ederdim" diyen özdemir, iktidannın yeni ba- kanlık kurulmasından cok mev- cut düzeni daha iyi işletmekten yana olduğunu belirtti. Körfez krizine de değinen Devlet Baka- nı Ibrahim Ozdemir, Türkiye'- nin krizin tam göbeğinde oldu- ğunu belirterek bu durumdan bir tek armatörlerin değil bütün sektörlerin etkilendığini söyledi. özdemir, taşıma sektörünün so- runlarını azaltmak için girişim- lerde bulunulduğunu belirterek Ulaştırma Bakanhğı'nın tran'- la yaptığı lıman anlaşmasını ha- tırlattı. lran'dan yılın ilk altı ayında güney limanlanna 600 bin ton mal getirildiğini, yıl so- nuna kadar da 400 bin ton da- ha malın boşaltılacağını anlata- rak gelecek yıl bu miktann 1.5-2 milyon tona çıkacağını söyledi. SHP adına konuşan trfan Gökpınar da SHP Genel Baş- kanı Erdal tnönü'nün önceki gün yaptığı konuşmayi hatırla- tarak 8 ayn bakanhğı ilgilendi- ren deniz ticaretinin SHP ikti- darında tek bir deniz ticaret ba- kanhğı aJtında organize edilece- ğini söyledi. EKONOMIDE KUUS MERALTAMER Coni'lerden Özal'amoral6. Filo'dan bu yana ilk kez Amerikalı Coniler, İstanbul sokaklarında bu kadar kalaba- Lk bir sayıyla cirit atmaya baş- ladılar. Bunlar "savaş turistleri". Suudi Arabistan çöllerinden "nıoraJ" için ülke- mize gelen Amerikan askerle- ri. Kendileri moral alırken kimine göre belki özal'a da "moral" veriyorlardır. Nasıl mı? Doünabahçe'de kurulan işportacılardan ahşveriş ede- rek ülkemize para bırakıp tu- rizmde uğradığımız zarann bir bölümünü telafı ederek!.. Işin esprisi bir yana... Orta- doğu'da sıcak savaş konusu şu günlerde çok güncel ve genel kanı da "Eger savaş olacaksa bu iş, kasım ayının Ûk yansın- da olur" yönünde. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a göre ise bu işin rengi ocak sonunda tUmüyle belir- ginleşir. özal'ın, Amerika'da geçen ay yaptığı temaslara ka- tılan üst düzey bürokratlar an- latıyorlar. özal bir konuşması sırasında Ortadoğu'daki dunı- mun en geç ocak sonunda net- leşeceğini söylemiş. Artık bu, sınırlann yeniden çizilmesi an- lamına mı geliyor yoksa sıcak savaş olasılığının tamamen or- tadan kalkması mı, o belli değil. Ozal bir şey daha söylemiş. "Eger bir sıcak çstışma olur- sa bu Amerikalüann 22 kasım- da kutladıklan Tbanks Given Ue 25 aralıkta kutlanan Nod arasında olmaz" demiş. De- mek ki eğer sıcak savaş olur- sa büyük olasılıkla 22 kasıma kadar olacak. Bu açıklamala- ra itibar edenler için şu günler epey kritik. Bu arada iş âleminde Kör- fez krizinin ilk günlerinde özal'la ilgili olarak yer yer çi- zilen "pembe tabloiar"dan da eser kalmadı. Özal'ın tavnnı "one-man show" olarak nite- leyenlerin ve eleş.iri dozunu yükseltenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İş dünyasmda, özal'ın Kör- fez politikasıyla ilgili olarak genel kanı şu: "Özal miithiş bir işgüzârlık yaptı. Şimdi de kalkmış avuç açıp 'Ödediğim bedeli bana geri verin' diyor. Ve bunu da çok acemice yapıyor. Ve bü- tün Türk balkını da kafasının dikine, tek başına aJdıgı karar- lann peşinden siırüklüyor." Bu arada Asil Nadir konu- sunu gündeme getırenler de var. Türkiye'de kriz öncesin- de ve kriz nedeniyle zor du- mmda bulunan birçok kuruluş ve sektör varken Asil Nadir'e fonlar, ihracat kredileri vs gi- bi yollarla el altından maddi destek sağlanması olasılığı ise iş dunyasında "Camide dile- nip avluda zekat vermek" ata- sözuyle dillendiriliyor. Odalar Birliği'nin yeni Baş- kanı Yalım Erez, kriz ve özal'la ilgili tabloyu şöyle çi- ziyor: "Körfez kriziyle U^H olarak belki de TUrkiye'nin yapabileceği başka bir şey yoktu. Ama Irak'la bu kadar düşmanca tavır içine ginncdea de sanınm aynı politika yürü- tülebiürdi. Kriz başladıiıııda olayın 3 tarafı vardı: Irak, Ku- veyt ve Suudi Arabistan. Şim- di 4 iilke var, Türkiye de eklendi. Biz kendi kendimM riskli ölke haJine getirdik. Bo hava yaratıldığı için dışandan para da bulamayız, turizm d« tekler, yabnmlar da cayar. Yabancı bankalar da kredi li- mitlerini aşagı çeker. Özal'ın bizi gereksiz yere soktuğu bu havanın, bu taraflı göriintn- nün bedelini Türk halkı çok ağır ödeyecektir." Adamına göre bilanço Bir şirketın iki bilançosu olur mu? Olmaması lazım, ama de- mek ki oluyor. Elimizde "Vestel Elektro- nik Sanayi ve Ticaret AŞ"nin bankalara verdiği belirtilen son 3 yıllık bilançosu. Bilançoya göre VestePin 1987 yıhna ait brüt saüşlan 81 milyarken, 1988 sonunda bu rakam 159 milyara, 1989 so- nunda da 359 milyar 345 mil- yona yükselmiş. Kâr hanesin- de ise 1987 için 5.8 milyar, 1988 için 10.6 milyar, 1989 so- nu itibanyla ise 30,5 milyar li- ra yazıyor. istanbul Sanayi Odası'nın 500 büyük firma sıralaması- na baktığımızda ise 1987 ve 1988 yılları için bu rakamlar aynen tutuyor. 1989 bilanço- suna gelindiğinde ise tSO'da- ki rakamların epey "şkklıı" olduğu dikkati çekiyor. örne- ğin 359 milyar liralık brüt sa- tışlar, tSO yayınında 483 mil- yar lira olmuş. 30,5 milyar li- ralık dönem kân ise 42.3 mil- yara yükselivermiş. Sorduk, soruşturduk... tSO'ya verilen bilançoya As- telsan'ın faaliyetlerinin de ek- lendiğini saptadık. Dendiğine göre bu 2 farklı bilançonun biri, yani İSO- nunki "kamuoyu" için, diğe- ri "bankalar" içinmiş. tSO- nun 500 büyük firma yayım- nın tam Vestel'in Türkiye'de büyük reklamlarla halka açü- dığı döneme rastladığını dü- şünürsek, belki de öyledir... Can Kıraç "hoca"dan ders"29 ağustosta iş hayatımın 40. yılını tamamladım. Benim en büyük özeiliğim, bu 40 yıllık iş hayatımda yalnız Koç Top- luluğu'nda çalışmış olmamdır. Başka hiçbir deneme >aşama- dım. Ama şimdi, kendimi ye- ni bir hayat tarzına yöncllnıe- ye çalışıyorum. Bu yeni >olda, çeşitli yerlerde denediğim 'konuşmacılığı' kendime raes- lek yapma hevesîne kapılmış bulunuyorum." Sadece Koç Topluluğu'nda geçen tam 40 yıllık iş hayatı... Yukandaki sözlerin kime ait olduğunu tahmin etmek pek de zor olmasa gerek. Evet, Koç Holding Idare Komitesi Baş- kanı Can Kıraç, tzmir Rotary Kulübü'nde yaptığı konuşma- da böyle diyordu. Kıraç "20001i yıllara yaklaşırken Türkiyemiz'in gündemindeki konuiar" başlıklı konuşmasın- da nüfus artışından eğitime, enerji üretiminden çevre koru- masına, verimlilikten insan haklanna ve demokratik reji- me pek çok konuyu gündeme getirirken özellikle eğitim bö- lümünde kendisinin geleceğe dönük planlanyla ilgili olarak da ilginç ipuçlan veriyordu: "Ben gelecek sene mart ayından sonra iş hayatımdaki çalışmalan bir tarafa bıraka- rak kendi meraklanmla uğraş- maya karar verdim. 40 sene be- lirii bir istikâmette çalışuktan sonra ne yapabilirim diye çok düşündüm. Bunu birkaç ögre- tim görevlisi dostumla tartış- tım. Onlardan ilginç bir teklif aldım: "Üniversiteye gel, ders ver" dediler. Bu öneri bana fevkalade sıcak geldi, beni he- yecanlandırdı." "Ben, İstanbul'da birkaç fa- külteye müracaal ettim. Şimdi gençlerie bereber olacağun günleri heyecanla bekliyonım. Bu yeni meslefimin benim için bir maddi kazanç vesilesi ol- mayacağını tahmin edeeeginiz- den eminim. Gönıyorsunuz, bazı konularda kazandıgım tecnibeleri, inanışlanmı ve inançianmı gençiere aktarmayı bundan sonra bana düşen bir görev olarak benimsiyorum. Sizler gibi iyi yetişmiş ve top- lumda belirli bir sorumluluk mevkiine gelmiş insanlann da bu yolu izlemesi, batta bunu daha da ilerive götürerek fa- külteierde degil, liselerde de bi- zim gibi insanlann ders verme- leri yararlı olmaz mı?" Gördüğünüz gibi Can Kıraç, Koç Grubu'ndaki aktif yöne- ticilik görevini 40. yıl sonunda kapatacağını ve niyetinin üni- versitede ders vermek olduğu- nu söylüyor. Sayın Kıraç'ın ge- çen yıl bu zamanlarda benze- ri hazırlıklar içinde olduğunu, hatta Galatasara} Kulübü Baş- kanlığı için adının geçtiğini ha- tırlıyoruz. Bizim bilebildiğimiz kadanyla geçen yıl kendisi, Koç ailesinin ısran üzerine bir yıl daha görevde kalmayı ka- bul etmişti. Dolayısıyla Kırac, "aniversite hocahgj" hevesini bu yıl da ertelemek zorunda kalırsa, fazla şaşmamak gerek. 6 Nadir olayıııda KKTC hedef değîl' KKTC'nin önde gelen bir ekonomi kurmayv "îngiltere bizi cezalandırmak isteseydi işe ihracatımızdan başlardı" ABDURRAHMAN YILDIRIM LEFKOŞA — Polly Peck kri- zinin Kıbnsia herhangi bir iliş- kisi bulunmadığı savunuldu. KKTC'nin üst düzeyde bir eko- nomi kurmayı, "Eğer tngiliz hü- kümeti KKTC'yi cezalandırmak isteseydi işe Asil Nadir'den de- gil; ihracatınuzı yasaklamaktan başlardı" dedi. KKTC'nin üst düzeyde bir ekonomi kurmayı, Ingiltere'nin Asil Nadir'e karşı tutumunun Kıbrıs kaynakh olmadığını be- lirtti. Isminin açıklanmaması şartıyla konuşan bu üst düzey yetküi, şöyle dedi: "AsU Bey, tngUtere'nin 26 en zengin işadamı arasındaydı. tn- gilizler böyle bir işadamuu ba- sitçe bir sorgu için çağırmazlar. Yıllarca yapılan araştırmada or- taya çıkan sonuca bakaıiar. tn- gilizler, büyüklerin küçük ku- surlannı affederler. Affedeme- diklerioi sorguya alıriar. Bu sa- dece Asil Bey'e özgü bir şey de- gildir. Eğer İngfliz hükümeti KKTCyi cezalandırmak istesey- di, işe AsU Nadir'den değil, ih- racatımızdan başlardı. İhracatı- nuzı vasaklariardı. Onun için Asil Bey'in olayında Rumlann bir etkisi yok." Rumlann Asil Nadir'e karşı kampanya başlattıklarını KKTC'deki iktidar yanında mu- halefet partilerinin de ifade et- tiklerini hatırlatmamız üzerine üst düzey bürokrat şunları söy- ledi: "Rumlann niyeti var, ama etkisi yok bu PoUy Peck krizinde. Rumlann etkisi şöyle olur Polly Peck'in KKTC'de sa- tışa çıkartacağı mülkleri 3. şa- hıslar aracılığıyla satın alır. Bu bizim aleyhimize olur ve ulusla- rarası ticarette büyük bir avan- taj sağlarlar. Guneyden işçi de getirtmeye kalkarlar. Bu uçun- cn şahıs, İngiltere'de kurulu bir şirket de olabilir. Sahibi Rum olur. Bu bizi tedirgin ediyor. Polly Peck, kardeş firmaları etkiliyor Hisse işlemlerini durduran Asil Nadir'in kardeşi Bilge Nevzad'ın 'Noble Reardon' şirketi, içine düştüğü durumun Polly Peck'teki gelişmelerden kaynaklandığmı belirtiyor. EDİP EMİL ÖYMEN LONDRA — Polly Peck'in nakit ve güven sorunu, "kardeş firma"lanna da bulaştı. Yönetim Kurulu Başkanı AsU Nadir'in kızkardeşi Bilge Nevzad'ın ço- ğunluk hissesine sahip olduğu "Noble Reardon" şirketine bazı bankalann kre- di kolaylığı sağlamaktan vazgeçmeleri nedeniyle şirket hisselerindeki düşuşün hızlandığı ve sonuçta, perşembe günü hisse işlemlerinin durdurulmasına karar verildiği anlaşılıyor. Noble Reardon, şirketin durumunun Polly Peck'teki gelişmelerden kaynak- lanmış olduğunu belirtiyor. Yapılan açıklamada, "Hisse senetlerindeki dü- şüş, gnıbun dunım ya da geleceğine iliş- kin görüşleri yansıtmıyor. Bu, tamamen Bilge Nevzad Ue kardeşi Asil Nadir ara- sındaki ilişkiden ve Polly Peck işlemle- rinin durdurulmuş olmasından dolayı piyasadaki izlenimlerin sonucudur" dendi. Şirketle iş yapan Midland Bank Ue Dresdner Bank'ın, toplam 2 milyon 100 bin sterlin tutanndaki kredi olanağı sağ- lamaktan vazgeçtikleri öne sürülüyor. Bir ara 102 peniye kadar yükselen "Noble Reardon" şirketi hisseleri, ev- velki gün 26 peniye indiğinde şirketin başvurması üzerine işlemden çekildi. Şirketin kâğıt üzerindeki değeri böyle- ce 5 miiyon sterline düştü. Şirketin hisseleri eylül ayı ortaların- da 60 peni dolaymda seyrediyor ve Polly Peck'teki gelişmelerden etkilendiği belli oluyordu. Noble Reardon, Polonya'da kanon kutu imalatı amacıyla 4 milyon sterlin tutannda bir ortak yatınm için mart ayında 9.5 milyon sterlin, mayıs ayında da 5.2 milyon sterlin tutarında hisse senedi ihraç etmişti. Bayan Nev- zad, hisselerin üçte biri kadarını kendi satın almıştı. Şirket, Kuzey Kıbns'ta iki tatil köyü- nün sahibi, Noble Air Havayollan'nı iş- letiyor, ayrıca ingiltere'de de bir optik- elektronik tesisi var. Geçen ağustos ayında şirket, kasım 1989 - nisan 1990 dönemi için 1 milyon sterlin zarar gös- terdi. Zarar, turizm gelirlerindeki düşü- şe bağlandı. Başına hiçbir bilginin verilmediği Polly Peck'te tam bir sessizlik hüküm sürüyor. Şirkete Uişkin söylentileri kont- rol etmek mümkün olmuyor. "Bir şahıs nakit karşılığı Polly Peck hissesi anyor" Bir gazetede yayımlanan ve "Bir şa- hıs, nakit karşılığı Polly Peck hissesi anyor" şeklindeki bir kuçük ilan, piya- sayı yakından izleyenlerin gözünden kaçmadı. "Channel-4 TV" tarafından hazırlanan bir programda sözü edilen ilanın, hangı yayın organında çıktığı açıklanmadı. Haberde, "Hisse işlemle- ri 108 penide durdurulmuşken bu esra- rengiz kişinin Bay Goizar olduğunu öğ- rendik. Kimliği belirsiz bu kişi acaba Asil Nadir'i kurtarmaya niyetli bir şo- valye mi?" dendi. Aynı programda, Zü- rih Borsası'nın, Londra Borsası'ru tedir- gin etme pahasına Polly Peck hissele- rinde işleme yeniden başlaması ve his- se değerinin perşembe günu 22 peniye kadar düşmesine neden olması da eleş- tirildi. "Olan, küçük hissedariara ol- maktadır. Hisselerin hiçbir yerde satıl- maması gerekiyor. Ama bazılan da şir- ket zalen kargaşa içinde olduğundan hissesinden kurtulmak isteyen kurtul- sun diye düşünüyor. Öte yandan tngil- tere'deki küçük hissedarl'ar hisselerini Zürih'te satamazlar. Bunun için Lond- ra'daki simsarlann aracılığı gerek. Oy- sa bu işlem bir ay önce durduruldu" dendi. Hukümetin de bundan haberi vardır. tşte, Asil Nadir'e göste- rilen âlicenaplığın bir kısmı da bundandır. Aramızdan kovdu- ğumuz kaynananın bir sabah ansızın karşımıza çıkmasını is- temiyoruz." Yatınm oyunu Aynı bürokrat, "oyunun kurallanm" da şöyle anlatryor: " "Bu oyun çok basitrir. Once batmak Uzere olan bir knrulnş bulunur. Onun değeri toprak değerindedir. Bir miktar hisse senedi piyasadan toplanır. Bu hisseler genelde kendilerine alı- nır. Sonra kuruluşa gidilir ve sa- tm almak istendiği belirtilir, 'Za- len şu kadan da elimde' denir. Şirket satın alınıp ana kurulu- şun çatısı altına sokuldugunda hisselerinin değerleri çok yükse- lir. Dolayısıyla şirketin öteki or- taklannın da bu arada kendile- rine aldıklan hisselerin de değeri artar, mutbiş gelirler elde eder- ler. Ondan sonra döner şahsi se- neuerini yüksek değerle satarlar. KÂrlan da ana kuruluşa aktanr- lar. Şirketleri kâriı gösterirler. Halbuki hiçbir şirket kendi ba- şına kârlı değUdir. Ama bütün şirketleri hep kârlı çıkar. Bu sa- dece bir muhasebe oyunudur. Aslında yasal bir işlem de değU- dir. Yakalanmadığınız sürece yapmak mübahtır. Yakalandığı- nızda ise zokayı yersiniz. Yapı- lan tıpkı sabun köpüğünün şişi- rilmesine benzi>or. Sabun köpü- ğü üflenirken kimse patlayacak diye düşnnmez." Çukurova, Londra'da banka almak için ısrarlı LONDRA (Cumhuriyet) — Çukurova Holding'in In- ' giliz "Brrtish and Common- wealth Merchant Bank"ı sa- tın alma girişimi sürüyor. Ancak tngiltere Merkez Bankası, sanayi alanında fa- al olan banka sahibi grup- lann, banka satın almaları- na çekingen davranması ne- deniyle Çukurova Holding yetkililerinin, bankanın mu- halefetini yumuşatmak amacıyla perşembe günü bir toplantı yaptıklan oğrenildi. "British and Common- wealtb Merchant Bank" (BCMB), aym adh holdin- gin iflası üzerine satışa çı- kartılmış, Çukurova da 50 milyon sterlin ile bankaya talip olmuştu. Çukurova bu konuda "J.P. Morgan" toptancı bankasının danış- manhğından yararlanıyor. Çukurova, bankayı satm almak için geçen ay başvur- muş ve kendisine, gerekli planı hazırlaması amacıyla 4 hafta süre tanınmıştı. Süre geçen pazartesi günü sona erdiyse de işlemlerde rol alan muhasebe firması "Ernst and Young", süre- yi bir hafta daha uzattı. Fir- manın sözcüsü, "Çukurova ile bir anlaşmaya varacağı- mız konusunda iyimserim" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear