Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhunyet Maıbaaolık \e Gazetecıhk Turk Anomm Şırketı adına k Polıtıka Cdal hsbagıç. Dıs Haberier Efiaaı BaJa. Ekonomı Ccaffu TMtaa, I* Sendıka şa&jaa hrfmrt, Kukur Ceaal L«r. Istanbul
fSMİİr Nadl 0 Genel Ya\ın Muduru Hasan Cenul, Müesscse Muduru Habrrlcr t ı n l Kacak. Efmm G«K» Şaylu. Habcr \ıa?ırma haan «nk» Vun Haberlerı Necato Uof" Spor DanıS
ınan
EniBt l>akllgal, Yazı lşierı Muduru Oka> Gonens». 0 Habcr Merkezı AMa&adır VBcctaaaaı. Dızı Yuılar Kmn ÇafcMuau Anjıınna Şaftfcı Alpav. Durciemc Afedadtaaı *«ncı 0 Koordınaıor afcaırl Kofrtna
Muduru Yalcin Baytr. Sa>fa Duzenı lontlmffl] Ali An[ 0 Temsılaler 0 Mal> Isler tırj trt.ı 0 Muhasrt* aMc« Vntr 0 Buıst Plankma- Sotı Oıaaaakaitotla 0 fetiam \if Ton™ 0 Ek
ANKARA AkOKt Tia. İZMİR Hikmcl Çetınfcırı. ADANA. ÇeUl YiteOOt)» YayınUl Haam Akpd 0 IJaıc Hasr>m Ganr 0 \vamr Oa*r Çdik 0 BU«J Iskrn Naü laal 0 Pcnond Sc
Yavtn Kunttu Ba>kan Saato Nadı
OkM» Ukal. VMna ataKr Haau
HlkaM Vtlaakai*. Ofca>
Lfta' Msacn. ilfcaaı
aar) T n
Audn v? fenvı Cumharıyeı Matbaacılık ve Gazoccıhk TA.Ş. Turk Ocaiı Cad 39/41 Ca|aaa|iıı
MJM Kı PK 2 « h.anbul TH 512 05 05 120 haı). Tdo. 22246. Fax (1) 526 60 72 0
Buroia, A ı l ı n Zıva G6»«lp Bl. lnkılap & No 19/4. Tefc 1)3 11 41-C. TdO- 42344. Fax. (4) 133
05 65 0 I m r H Z..J Bh 1352 S 2/3. Td 13 12 W. Teta 5J3S9, Fmx (51) 19 53 60
0 AdMft- Inonu Cad 119 S No 1 Kal 1 Tçl 19 37 52(4 hal). Tde» 62155 Faı (71) 19 23 7S
TAKVIM: 11 EK1M 1990 Irosak: 4.Î9 Guneş: 6.03 Öğle: 11.56 Ikindi: 15.04 Akşam: 17.38 Yatsı: 18.57
Karşı cinsi
anlaımyoruz
Amerikalı sosyo-dilbilimci Tannen'egöre
kadınlar ve erkekler dili değişik
kullanıyorlar. Kadınlar her konuda yardım
istemeye alışkın; erkekler ise örneğin oradan
geçen birine yol sormanın kendilerini küçük
düşüreceğine inanıyor.
Dış Haberler Servisi —
Amerika'da Deborah Tannen
adlı bir sosyo-dilbilimci, "An-
lamıyorsun: Kadınlar ve Er-
kekler Konuşuyor" adlı kita-
bında aynı konu üzerinde ko-
nuşan kadın ve erkeklerin ne-
den birbirlerini anlamadıkları-
nı, neden karşı cinsten iki kişi-
nin sağlıklı iletişim kuramadığı-
nı inceliyor.
Tannen'in Newsweek dergi-
sinde açıklanan teorisine göre
kadınlar ve erkekler dili deği-
şik kullanıyorlar. Kadınlar, ko-
nuşmanın amacı olarak ortak
sorunlara işbirliği içinde çözüm
bulmayı görür ve buna yönelik
bir tavır alırken, erkekler ko-
nuşmaya değişik bir dövüş ara-
cının uzantısı olarak bakı-
yorlar.
Tannen, kitabında şu örnek
olayı veriyor: Bir kan-koca ye-
ğenlerinin düğününe gitmek
için arabayla şehir dışına çık-
maya çalışıyor. Arabayı erkek
kullanıyor. Otoyolu bulmak
için bir süre şehrin dış mahal-
lelerinde dolaşıp durduktan
sonra erkek bir yola sapıyor,
Kadın: Bence ters yola
girdik.
Erkek: Hayır, doğru yolda-
yız.
Kadın: Batıya gidiyoruz gi-
bi geliyor.
Erkek: Saçmalama, neden
böyle düşünüyorsun?
Kadın: Güneş tam önümüz-
de batıyor.
Erkek: (Aniden frene basa-
rak) lyi. Benim kullanmamı
beğenmiyorsan o zaman o şiş-
ko yeğeninin aptal düğününe
yürüyerek gidebilirsin.
Bu durumda kim hakb?
Tannen'e göre kadın, sadece
düğüne zamanında yetişmeyi
düşündüğü için erkeğe güneş
konusunda yaptığı uyannın
onun tarafından doğru yolu
bulmada beceriksizlik gösterdi-
ği şeklinde algılanacağını du-
şunmüyor. Halbuki, erkekler
durup da yoldan geçen birine
yol sormanın kendilerini küçük
düşüreceğine inandıkları için
buna hiç yeltenmeden kaybola
kaybola kendi yollannı arama-
yı yeğliyorlar.
Tannen'e göre kadınlar her
konuda yardım istemeye o ka-
dar alışkınlar ki nerede olduk-
larını iyi bilseler de yol sorabî-
liyorlar. Tannen'in araştırma-
sına göre erkekler, onlardan
herhangi bir şeyi yapmalannm
istenmesinden nefret ediyorlar.
Bir kadın, kocasının, ondan
yapmasmı istediği şeyi, ancak
onu 'mutlaka' yapmasını iste-
diğini anlarsa yerine getireceği-
ne inandığı için bunu defalar-
ca tekrar ediyor. Erkek ise bir
emre itaat ettiği duygusundan
kurtulmak için içgüdüsel ola-
rak kadının ondan istediği şe-
yi yapmadan önce bir süre oya-
lanarak bunu kendi isteğiyle
yaptığını hayal etme fırsatı bu-
luyor. Bu kısırdöngünün sonu-
cu olarak "dırdır" doğuyor.
Kadının isteğini her tekrarlayı-
şında, erkek bunu yerine getir-
mek için bir süre bekliyor.
Akdeniz'e
250 milyon
turist
gelecek"
Akdeniz'in her yıl atılan
binlerce ton tanmsal ilaç
ve kimyasal maddelerle
kirlendiği belirtildi.
Akdeniz'de tankerlerle
taşınan petrol miktannın
yılda 350 milyon ton
olduğu kaydedildi.
HAKAN KARA
tZMİR — Akdeniz, turizm
baskısı altında. Uygarhğın beşiği
olarak gösterilen Akdeniz'in
alan olarak dünya denizlerinin
yüzde 2'sini oluşturduğunu be-
lirten Dokuz Eylül Üniversitesi
Deniz Bilimleri ve Teknoloji
Enstitüsü Müdürü Prof. Erol
tzdar, buna karşılık dünya turiz-
minin üçte birinin Akdeniz'de
yoğunlaştığını söyledi. Prof. Dr.
tzdar, Akdeniz'e gelen turist sa-
yısının 2000 yılında 160 milyon,
2025 yılında ise 250-275 milyo-
na ulaşmasmın beklendiğini
vurgulayarak "Akdeniz'de Idrii-
lik (etadidi artıyor" dedi.
Akdeniz'e kıyısı bulunan 21
ülkede, 160*1 askın araştırma
enstitüsünde 2600 araştırmacı-
nın Akdeniz ile ilgili kendi böl-
gelerindeki kirliliğd saptamak
için çalışmalar yaptıklannı ak-
taran Prof. Dt. Erol Izdar, Ak-
deniz'deki turizm hareketi konu-
sunda şunlan söyledi:
"1950Tİ yülarda Akdeniz'e ge-
len turistlerin yüzde 6O'ı kuzey
sahillerinde, yüzde 30'u ise gü-
sey sakiikrinde Utillerini geçi-
riyorlardı. Aocak 2000 yılına gi-
den son on yıllık projeksiyonla
oranın tttmüyle degişeceği orta-
ya çıkıyor. 2000 yılına doğru
Akdeniz'deki turizm hareketinin
yüzde 60'ının Avrupa dışındaki
kıydarda yogunlasması bekleni-
yor. Yani tnrizm kuzey layılann-
dan güney kıydanna kayıyor."
Türkiye'de toplam 11 bin 600
teknenin bulunduğuna, diğer ül-
kelerle birlikte Akdeniz'deki yat
ve motorlu teknelerin sayısmm
toplam 210 bin ile 230 bin ara-
sında değiştiğine dikkat çeken
Prof. Dr. Erol tzdar, "Tanker,
silep ve yolcn gemisi ola-
rakda Akdeniz'de 4 bini as-
kın değişik tonajlarda gemi
bnlnnmaktadır" dedi. Prof. tz-
dar, Akdeniz'de tankerlerle ta-
şınan petrol miktannın yılda 350
milyon ton olduğunu, bu petro-
lün aktanmında kaydedilen yıl-
hk miktarm 650 bin tona ulaş-
tığını söyledi.
Akdeniz'in her yıl atılan bin-
lerce ton tanmsal ilaç ve kimya-
sal maddelerle kirlendiğini vur-
gulayan Doğal ve Kultürel Mi-
rası Koruma örgütü Kurucu
Başkanı J.E. Rash da kirlilik yü-
zünden Akdeniz'deki balık stok-
lannın normal duzeyin yüzde 20
altına düştüğüne dikkat çekti.
Yaratılan kirliliğin besin zinciri
yoluyla insanlığı da tehdit etti-
ğini belirten J.E. Rash, "Çevre
soniBunun çöziunü için el ele
vermeliyiz" diye konuştu.
1987'de SBKPPolitbüro üyeliğine getirilen'perestroykanınbabası' tarihçi Yakovlev:
Sovyet lıalkı öfkeliDış Haberler Servisi — Sov-
yetler'de "Perestroykanın ba-
bası" olarak anılan 72 yaşındaki
tarihçi Alexander Yakovlev 1987
yılında SBKP Politburosu üye-
liğine getirildi. Yakovlev yılba-
şından bu yana da Gorbaçov'-
un Başkanlık Konseyi'ndeki en
yakın danışmanı. Aşağıda Al-
man haftalık "Der Spiegel"
dergisinin Yakovlev ile Sovyet-
ler Birliği'ndeki bunalım üzeri-
ne yaptığı bir söyleşiden bölüm-
ler sunuyoruz:
— Sa>ın Yakovlev, istediği
tiim istisnai haklan elde ettikten
sonra başkanınızın durumu şim-
di nasıl?
YAKOVLEV — Sorun kişi-
sel olarak daha fazla yetkiye sa-
hip olma isteği değildi. Ülkenin
durumu bu adımı zorunlu kıldı
ve parlamento bunu anlayışla
karşüadı. Üstelik Gorbaçov bu
istisnai haklara gerekli adımla-
rı atabilmesi için yalnızca eko-
nomik reform süreci için sahip
oldu.
— Ama bu bir haklar sorunu
mu? Sorun daha çok başkanın
emirlerinin parti ve devletin ta-
banında artık uygulanmalan de-
ğil mi? Başkanın >asal konumu
daha önce de pek giıçsüz değil-
di.
YAKOVLEV — Hayır, yasal
olarak bakıldığında başkanın
aslında öylesine çok yetkisi yok.
Halk kongresi söz konusu ana-
yasal düzenlemelere karar ver-
diğinde, parlamenterler kendi
haklannın genişletilmesi için
mucadele ettiler, çünkü Yüksek
Sovyet'in imtiyazlı milletvekil-
leri karşısında pratikte iktidar-
sızlar.
— Şimdi neler duzelecek?
YAKOVLEV — Biz şimdi
kurumlarımızın yetkilerini bir-
AJexander Yakovlev — Gor-
baçov\ın Başkanlık Konseyi'n-
deki en yakın
önemli olan, iyi yaşamak Eğer Şatalin
programını uygulamayı başarırsak bu,
komünizmi güçlendirecektir, ama bu tür
terminoloji aslında hiç ilgimi çekmiyor. Çok
daha önemli olan, insanların daha iyi
yaşamasını sağlamak. Çünkü eğer daha iyi
yaşarlarsa, bunun komünizm ya da herhangi
bir şey olup olmadığı onlar için ancak 24.
sıradaki sorudur.
Başkamıı dununn Yasal olarak
bakıldığında başkanın aslında öylesine çok
yetkisi yok. Halk Kongresi söz konusu
anayasal düzenlemelere karar verdiğinde,
parlamenterler kendi haklarının genişletilmesi
için mucadele ettiler. Çünkü Yüksek Sovyet'in
imtiyazlı milletvekilleri karşısında pratikte
iktidarsızlar.
birinden ciddi bir şekilde ayır-
ma objektif zorunluluğu ile kar-
şı karşıyayız. Bu yalnızca baş-
kan ve parlamentonun yetkile-
rini ayırma konusunda değil,
yasama, yürütme ve yargı ile
merkezi güç ile tek tek cumhu-
riyetler açısından da geçerlidir.
Her şey ve her biri şimdi doğru
yerini bulmalı.
— Parlamento ya da SBKP
Merkez Komitesi tartışmalann-
da Gorbaçov her zaman siddetli
bir muhalefet ile karşı karşıya
kalıyor. Ancak oylamaya geçi-
lince, şaşırtıcı bir şekilde çoğun-
luğu elde ediyor. Bu, şefe karşı
oy kullanılamaz şeklindeki eski
düşunce tanının bir parçası mı?
YAKOVLEV — Hayır, halk
temsikilerinin çoğunluğu belli
kararlann zorunlu olduğunu ve
bu nedenle alınması gerektiğini
kavradı. Üstelik başkan tüm ta-
sarılannı da onaylatamıyor. ör-
neğin, Moskova dahilindeki
gösteri yürüyüşleri için Mosko-
va Belediye Başkam'nın değil,
Bakanlar Kurulu'nun izni ge-
rektiği yolundaki tasarısı onay-
lanmadı. Anayasa Komisyonu
bu tasarıyı reddetti. Bu başka-
nın pek hoşuna gitmedi, ama
yapılacak bir şey yoktu.
— Şimdi ekonomik reformun
500 gün içinde u)gulanması
planlanıyor. Siz buna inannor
musunnz?
YAKOVLEV — Evet.
— Ülkede yorgunlugun yay-
gınlaştıgından söz ettiğiniz hal-
de?
YAKOVLEV — 500 güne,
Şatalin grubu ve başkan tarafın-
dan hazırlanan bir program te-
mel oluşturuyorsa, inaruyorum.
Ancak hükümetin programı te-
mel alınırsa, 500 günün gerçek-
çi olmadığını düşünüyorum.
Ote yandan ülkedeki kamuoyu,
sorunlan henüz tam olarak kav-
ramış değil.
— Bu önemli mi ki? Tiim
dünya Sovyetler Birligi'nin da-
gılma dunımuna ulaştığı izleni-
mine sahip.
YAKOVLEV — Dağümadan
söz etmek istemiyorum.
— O halde? Siz başkanın yal-
nızca dış politika ve savunma-
dan sorumlu olduğu ve diğer
devlet işlerini cumhuriyetlere bı-
raktıgı bir sistem tasaıiayabilir
misiniz?
YAKOVLEV — Cumhuri-
yetler şimdi anayasanın kendi-
lerine tanıdığı haklan uygula-
maya başladılar. Bu nedenle de
dağılma değil, entegrasyon söz
konusu. Ve son tahlilde birlik
bugün olduğundan daha guçlü
bir hale gelecek, ama bu, cum-
huriyetlerin egemenlik ve ba-
ğımsızlığına dayanan bir birlik
olacak. Başkan birliğin sembo-
i
bahar/vaz modası ör-
n e k t e r j
ttalyanın MUano ken-
tinde sergilenmeye devam ediyor. Salı gunıi podyumda merak-
lılarına Gianfranco Ferre'nin kreasyonu sunuldu. Ferre'nin
mankenlerinden biri, altın kemerli ve diiğmeli kısa bir elbi-
seyle izleyenleri buyuledi. (Fotoğraf: AP)
Nobel Edebiyat Odülü
bugün belli oluyor
15 kişiden oluşan seçici kurulun hangi yazar ya da şairde karar kıldığı
bugün 14.00'te açıklanacak. Bu yılki ödül sahibinin kadın olacağmı
tahmin edenler, Alman Nelly Sachs'tan bu yana hiçbir kadın yazann
uygun bulunmadığına dikkat çekiyorlar.
YAVUZ BAYDAR
STOCKHOLM — 1990 yıü
Nobel Edebiyat Ödülü'nün sa-
hibi bugün belli oluyor. Isveç
Akademisi Genel Sekreteri Sture
Allen, her yıl olduğu gibi yine
Türkiye saati ile 14.00'te kalaba-
lık bir gazeteci ve yayıncı toplu-
luğunun önüne çıkacak ve yanm
milyon dolar değerindeki ödü-
lün hangi yazara layık görüldü-
ğünü ilan edecek.
Akademinin ödül sahibini
bugün açıklaması, tsveç'i biraz
şaşırttı. Edebiyat ödülü gelenek-
sel olarak diğer Nobel Ödüllerin-
den sonra gelirdi, oysa bu yıl ilk
kez fızik, kimya ve ekonomi
ödüllerinin sahiplerinden önce
belirlenmiş olacak. Söz konusu
"erken ilan", akademi içinde bu
kez pürüzsuz bir uzlaşmamn
sağlandığı şeklinde yorumlanı-
yor.
Bu, bir bakıma gerçekçi bir
yorum. Akademi içinde ödülü
kimüı hak ettiğini tartışanlann
sayısı bu yıl daha az. 18 kişilik
"seçici kunıl"un üç üyesi nre
venniş durumda. Eski Genel
Sekreter Lars Gyllensten ile ya-
zar Kerstin Ekman ve VVerner
Aspenström, akademinin Sal-
man Rüşdü olayı konusunda ke-
sin bir tavır takmmamasını pro-
testo etmek amacıyla geleneksel
perşembe toplantılanna katıl-
mama karan almışlardı. Akade-
minin 200 yıllık tüzüğu, görevi-
ni terk eden bir üyenin yerinin
doldurulamayacağını yazıyor.
Peki, bu 15 kişi acaba bu yıl
hangi yazar ya da şairde karar
kıldı? Bu konudaki tahminler
her yıl olduğu gibi yine muhte-
21 ekimde
10 saat sokağa
çıkamayacağız
ANKARA (AA) — Devlet Is-
tatistik Enstitüsü (DİE) Başka-
nı Prof. Dr. Orhan Güvenen, 21
ekimde yapılacak cumhuriyet
tarihinin 13. genel nüfus sayı-
mında, Türkiye nüfusunun 57
milyon dolayında çıkmasını
beklediklerini söyledi.
Güvenen, sayım sırasında
34 soru sorulacağını, ilk kez bu
sayımda, din, dîl ve sakathkla il-
gili sorulann çıkartıldığım kay-
detti.
Genel sayım nedeniyle soka-
ğa çıkma yasağı saat 07.00'de
başlayacak ve sayım bitene ka-
dar sürecek. Sayımın genellikle,
saat 17.00'de bitirilmesi hedef-
leniyor. Sokağa çıkma yasağına
uymayanlar için verilecek para
cezasının çok düşük olduğunu
hatırlatan Prof. Güvenen, veri-
lerin sağlıklı olması için bu ya-
sağa uyulrnasım istedi.
lif. Kadın mı, erkek mi? Asyalı
mı, Avrupalı mı, Amerikah mı
gibi sorular yine meraklan kam-
çılıyor.
Bu yılki ödül sahibinin bir ka-
dın olacağını tahmin edenler,
Alman Nelly Sachs'tan (1966)
bu yana hiçbir kadın yazann
"uygun" bulunmadığına dikkat
çekiyor. Akademinin kadın ya-
zarlara ilgisinin düşük olduğu,
sık sık altı çizilen bir nokta. No-
bel tarihinde Sachs'tan başka
ödül alan kadın sayısı sadece
beş: Selma Lagerlöf (tsveç,
1909), Gnuia Deledda (ttalya,
1926), Sigrid Undset (Norveç,
1928), Peari Buck (ABD, 1938)
ve Gabriela Mistral (Şili, 1945).
Kadın yazarlar
"Kadın yazar alacak" diyen-
Fransız Marguerite Daras, Gü-
ney Afrikalı Nadine Gordimer
ile Doris Lessing, Amerikalı Ur-
sula Le Guin'le "eski Dogu
Alman" Christa Wolf yer ahyor.
Italo Calvino ve Leonardo
Sciascia'nın ardından Alberto
Moravia'nın da ölümü, ttalya-
nın uzun süreli Nobel beklenti-
sini bir hayli zayıflattı. Mora-
via'yı güçlü bir aday olarak gö-
ren tsveçli yayıncı çevreler, aka-
deminin gözünün bu yıl Orta
Avrupa'da olduğu görüşündeler.
Almanya'daki değişimlerin de
etkisiyle ödülün Alman dilinin
iki Isviçreli ustasından birine,
Max Friscta ya da Friedrich Dür-
renmatt'a verileceğini düşünen-
lerin sayısı az değil. Yine Alman
dilinde yazan iki yazar da aday-
lar arasında: Giinter Grass ve
Avusturyalı Peter Handke. Bu
ikincisinin Avusturyah yazın us-
tası Ttaomas Bembard'ın ölü-
müyle şansının arttığı, ancak bi-
raz daha beklemesi olasılıgının
da yüksek olduğu söyleniyor.
Orta Avrupahlardan Milan
Kundera ile Macar şair Sandor
VVeöres de tahminleri kurcala-
makta. Yine Orta Avrupa'dan
bir yazann daha adı geçiyor:
Uzun yıllar Kanada'da sürgün-
de yaşayan Çek yazar Joze
Skvoreczy.
lngiliz Graham Greene ile
Brezilyalı Jorge Amado da
"sürekli" adaylar arasında, an-
cak akademinin bu yazarlann
yapıtlarmı "fazla popüler" bul-
duğu öne sürülüyor.
Ödül tartışmalannda elbette
ki Amerika ile Çin de söz sahi-
bi. Kuzey Amerika'da VVilliam
Bnrronghs'dan çok Norman
Mailer'a, ondan da çok lngiliz
dilinin en büyük ve en "gizli"
ustalarından, romancı Thomas
Pynchon'a şans tanınıyor. Bu
arada Kanadalı Robertson Da-
vies'i unutmamak gerekiyor.
Güney Amerika yine bilinen
adaylarla gündemde: Meksika-
h Carlos Fuentes'le Octavio Paz.
Perulu Vargas Llosa'nm politi-
kaya girerek şansını yitirdiği de
sızan söylentiler arasında. Zaten
Camilo Jose Cela'nın geçen yıl
ödülü almasından sonra bir baş-
ka tspanyol yazannın Nobel'e
layık bulunması zayıf bir ihti-
mal.
Sürpriz bu yıl Çin'den gelebi-
lir, ancak bu konuda dışa sızan
güçlü bir aday ismi yok. Aslına
baiulırsa akademi, Asya'dan ki-
mi seçerse secsin, Mahfuz ola-
yında olduğu gibi Batı dünya-
sında sürprizle karşılanacak.
lü haline gelecek.
— Rusya'ıun Başkanı Boris
Yeltsin kısa bir süre önce Gor-
baçov De arasında bir çeşit işbö-
liimü olduğu tezini reddetti.
Yeltsin, Gorbaçov'un ekibine
dahil olmadığı saptamasına
önem veriyordu...
YAKOVLEV — Orada bir
sorun var, ama çözüm sürekli
tartışılan noktada değil. Bir
yandan şöyle deniyor: Birliğin
yasalan, genel olarak cumhuri-
yetin yasalarından önde gelir.
Bu saçmalık. Öte yandan Rus-
ya, kendi yasalannın birliğin ya-
salarından önde geldiğini ilan
etti. Bu da aynı şekilde saçma-
lık. Sorun, yetki alanlannın sı-
nırlannın saptanması. Daha ust
ya da daha alt yasa yalnızca söz
konusu alanla ilgilidir.
— Perestroykanın daha he-
nüz başladığuu sövlediniz. Ama
beş yıldan bu >ana devam edi-
yor. Bir başlangıç için çok uzun
degil mi?
YAKOVLEV — Ben, perest-
roykanın belli bir anlamda he-
nüz başladığını söyledim. Bu-
nunla şunu kastettim: Söz ko-
nusu beş yıl, hedefleri, birinci-
si, politik sistemi, ikincisi eko-
nomik yapıyı değiştirmek olan
belirleyici kararlann alınabilme-
si amaayla reformun ön hazır-
lık aşaması için gerekliydi.
— Ama vatandaşlannunn
pek çogu perestroykanın. fikir
ve basın özgürlügü gibi güzel
şeyler sağladığından ötiıni ente-
lektıiellere \arar sağladığım söy-
lüyor. Sıradan vatandaş için ise
giderek her $e> azalmış: daba az
yemek, daha az içecek, daha az
sigara. Buna ne yanıt veriyorsu-
nuz?
YAKOVLEV — Bu adamlar
haklı.
— Neden insanlar dükkânla-
nn önünde kuynıklar oluşlunı-
yor?
YAKOVLEV — Boş dük-
kânlar özellikle emeklileri, son-
ra doktorlan, memurları ve ga-
zetecileri etkiliyor. Bunlar da
doğal olarak öfkeli. Bu neden-
le kısa bir süre önce bunlara iş-
letmeler oranında r.ıal tedarik
edilmesini önerdim.
«-Kızıl tutucular da başını-
za dert açıyor. Eger Gorbaçov
ve Yakovlev Şatalin programı-
nı kabul ederlerse, komünizmi
ortadan kaldınrlar, diyen bir
Ortodoks komiiniste ne yanıt
verirdiniz?
YAKOVLEV — Ona şöyle
yanıt verirdim: Eğer Şatalin
programını uygulamayı başanr-
sak, bu komünizmi güçlendire-
cektir. Ama bu tür terminoloji
aslında hiç ilgimi çekmiyor.
Çok daha önemli olan, insanla-
rın daha iyi yaşamasını sağla-
mak. Çünkü eğer daha iyi ya-
şarlarsa, bunun komünizm ya
da herhangi bir şey olup olma-
dığı onlar için ancak 24. sırada-
ki sorudur.
— Ama buna ragmen sizin
şimdi tasarladığınız gibi devlet
isletmelerini ozel kişilere satmak
komunizme özgü bir şey degil.
YAKOVLEV — Neden ol-
masın?
— Çünkü o zaman kapitaliz-
min damgasitıı vurduğu bir pa-
zar ortaya çıkar.
YAKOVLEV — Bunu kim
diyor?
— Sosyalizmin teorisyenleri
ve serbest pi> asa ekonomisinin
teorisyenleri.
YAKOVLEV — Köleci top-
lumda ve feodalizmde de bir pa-
zar vardı.
Çevre'de
yetkî
karçaşası
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Çevresel etki değerlen-
dirmesi (ÇED) yapacak yetkili
kuruluşun belirlenememesi ne-
deniyle yönetmelik beş yıldır
Devlet Bakanlıgı'nda bekliyor.
Başbakanlık Çevre Müstesarlığı
yetİcilileri, çevresel etki değerlen-
dirmesinde "yeÜdH" olma konu-
sunda Bakanlıklar ve Başbakan-
hk Çevre Müstesarlığı konusun-
da çatışma olduğunu bildiri-
yorlar.
Çevresel etki değerlendirme-
si yönetmeliği başta termik ve
nükleer santraller olmak üzere,
radyoaktif atık tesisleri, enteg-
re kimya tesisleri gibi birçok ye-
rin üretime geçmeden önce çev-
reye olan etkilerinin araştınlma-
sı gerekliliğine dikkat çekiyor.
Çevresel etki değerlendirme-
sinin uygulanması gereken alan-
lar şöyle sıralanıyor:
"Rafineriler ve gazlaştırma-
sıvılaşürma tesisleri, termik ve
nükleer santraller, radyoaktif
atık tesisleri, demir-çelik fabri-
kalan, entegre kimya tesisleri,
çimento fabrikalan, asbest çıka-
nlması ve asbest içeren uriinle-
rin işlenmesi için yapılan lesis-
ler, büyük alryapı faaliyetleri,
organize sanayi bölgeleri, nük-
leer yakıtlann üretilmesi ve zen-
ginlestirilmesi ile ilgili tesisler,
doğalgaz depolan."
Çevre
konferansı
• BRÜKSEL (AA) —
Avrupa Konseyi Çevre
Sorunlan Bakanlar
Konferansı bugün
Belçika'mn başkenti
Bruksel'deki Egmont
Sarayı'nda başlıyor.
Toplantıda Türkiye*yi
Devlet Bakam Vehbi
Dinçerler temsil edecek.
Konsey Genel Sekreteri
Bayan Catherine Lalumiere
tarafından açılacak
konferansın ilk gününde
toprakların konınması ile
Bern konvansiyonunun
Afrika ülkelerini
kapsamasınm yarattığı
sorunlar tartışılacak. lkinci
gün ise çevreye verilen
zararın önlenmesi
sözleşmesi konusu ele
alınacak.
8 yıllık e^itiııı
• İZMİR (Cumhnriyet Ege
Büroso) — Milli Eğitim
Bakanı Avni Akyol,
"Dünyada sadece bizim de
aralannda bulunduğumuz
12 ülkede 5 yıllık mecburi
eğitim süriıyor. Bu ayıbı
mutlaka kaldıracak ve 8
yıllık eğitimi zorunlu
kılacağız" dedi. Milli
Eğitim Bakam Avni Akyol,
hayırseverler tarafından
yaptınlan Bornova'daki
ömer özkan ve Muzaffer
Taşdemir ile
Cennetçeşme'deki Sacide
Ayaz ilköğretim okullannı
hizmete açtı. Akyol, açılış
törenlerinde yaptığı
konuşmalarda, 1982-89
yılları arasında tzmir'de
yaptınlan 147 okuldan
78'inin devlet-vatandaş,
69'unun ise vatandaşlann
katkılan ile
gerçekleştirildiğini söyledi.
Akyol, "Halen Türkiye'de
1987 ilköğretim okulu var,
bu sayı çok yetersiz" dedi.
6
Pet şişeler
kullanılmasırf
• SUSURLUK (AA) —
Balıkesir'in Susurluk ilçesi
belediye meclisi, insan
sağlığını tehdit ettiği
gerekçesiyle pet şise ve
naylon ambalaj ve eşyanın
kullanılmaması için
kampanya başlatma karan
aldı. Belediye meclisinde oy
birliğiyle alınan karara göre
pet şise, naylon ambalaj ve
naylon atıklann zararlan
vatandaşlara anlatılacak ve
bir süre sonra da kullanıau
ve satışı yasaklanacak.
Modern çöpltik
• İZMİR (AA) — tzmir'in
çöpünü tek merkezde
toplayacak olan,
Türkiye'nin ilk ve tek
modern çöp depolama
tesisi, Çigli-Menemen
arasında Harmandab'nda
yapılacak. tzmir Büyükşehir
Belediyesi Sağlık ve Sosyal
Hizmetler Daire Başkanı
uzman Dr. Muharrem
Toprak, 900 bin metrekare
alanda kunılacak
Harmandalı çöplüğünün,
önümuzdeki yıl hizmete
gireceğini ve 15 yıl lzmir'in
çöpünü depolayabileceğini
söyledi.
Antik Efes'e
tıırlstik çarşı
• SELÇUK (AA) —
lzmir'in Selçuk ilçesindeki
dünyaca ünlü Efes antik
kentinin içinde yapımı
tamamlanan turistik
çarşının, önümuzdeki
günlerde hizmete gireceği
bildirildi. Efes'in alt
kapısında bulunan ve
dağmık bir görünüm
arzeden turistik eşya
standlan SİT alanı dışına
çıkanlacak, buna karşın,
Kültür Bakanlığı tarafından
antik kentin içinde
yaptınlan turistik çarşı
faaliyete geçecek. Efes
Müzesi Müdürlüğü
yetkilileri, son çevre
düzenleme çahşmalannın
bitirilmesi ile yakında
hizmete girecek olan 105
standdan oluşan çarşıda
halı, kilim, gümUş takılar,
deri ve ipek ürünler ile
seramik ve lületaşı eşyaların
satılacağını ifade ettiler.
Pankreas
nakli
• ANKARA (AA) —
Türkiye'de ikinci pankreas
nakli ameliyatı, ilkinden
on bir ay sonra geçen
hafta cuma günü yine
Gülhane Askeri Tıp
Akademisi Askeri Tıp
FakUltesi Hastanesi'nde
gerçekleştirildi. Trafik
kazasmda ölen 55
yaşındaki Şevki ön'ün
pankreası ve böbreği, şeker
hastası ve iki böbreği de
çahşmayan Serpil
Söipüker'e nakledildi.
ön'ün diğer böbregi ile
gözünün ağtabakaları da
üç hastanın iyileşmesini
sağladı.