28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
// EKÎM 1990 CUMHURİYET/17 HAVA OURUMU TURKIYE'DE BUGÜN DÜNYA'DA BUGÜN M e t e o r o l o j i Genel Müdûrlü- ğü'nden alınan bilgiye göfe yurdun kuasy ve doflu kesimlen parçalı yer yer çok bulutlu batı Karadeniz kıyı- ları orta ve doğu Karadeniz ıc Ana- dotu nun kuzeydoğusu ıte doğu Ana- dolu'nun kıray tesimleri yer yer sa- ğanak ve gök gûrültûlü sağanak ya- ğışlı. Ûtekı yerler az t>ulutiıı ve açık geçecek HAVA SICAKLIĞI Özelik- le yurdun kuzey kesımlennde olmak ûzere tûm yurtta aalacak. RÜZ- GAB: Kuzey ve batı yönterden haffl arasıra orta Kuvvette yağış anında kuvvetlice esecek Denızler de Mar- mara ve Kuzey Ege'de yıtöız ve poy- raz öteki denizlerimıate yıklcz ve ka- Adana Adıyaman Alycı Afrı Ankara Anttya * 28° 16° DıyartlaKır B 21° 9°E0ıme A 29° 16° Erancan A 20° SPEmırum V 16° 4°Estoş«tw B 16° 8°Gaaanfcp A 29° 21° Gucsun rayelden 3-5 yer yer 6 Ege açıklarında 33 denız mılı hızla esecek. Deniz mutedıl Ege acıklannda yer yer kaba dalgalı olacak. Van Gölü'nde hava Parçalı bulutlu geçecek. rûzgar gûney ve batı yönlerden haffl arasıra orta kuvvette esecek gö! mutedıl dalgah olacak Artvm Aydın Balıkesır Bıleat Sıngdl Bıtts Bokj Buna Çanattatt Caruın Denız* 27°W > GûnıûşhaıeY ° BY 27»M°HaW*ı A 30° 13° Ispara B 22° 9° Isanbul B 21° 9°laınr 8 2*° 15° Kare B 23° 8° Kastemonu B B 18° 8°Kaysefi B 23° 8° Kırtdarek B 21° 10° Konya Y 20° 6°KutaHya A 26° 13° Malaiya 25° 16° Mamsa 18° 6°KMafas 19° 8°Mersn 13° 5°Mujia 23° 8 Muş 29° 18 Nıjde 18° 16° Ortu 16° 8°Rıai 2«° 12° Samsun 25° 7°S«rt 17° 9°Smoç 28° 16° Sıvas 16° eofctardaj 17° 7°taözon 20° 9°luncelı 18° 6°Uşak 23° 8°van 19° 6°Yozgat 24° 14° ZonguMak ft ap« ^ ^ bulutlu ^ Jt* A-açık B-t«jiutKi G-jünes/ı K-Urt BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 1/ Suya, yapının üst katlanna çıkacak basıncı veren depo. 2/ Kraliçe... Kizlık zarı. 3/ Türk müzi- ğinde bir dizinin iş- leniş biçimine veriJen ad... Bankada hesa- bı olanlara gönderi- len ödeme ya da çek- me mektubu. 4/ Ağır kokulu bir gaz... Yeni bir şey bulma. 5/ Bankacı- lıkta, bir hesaptan diğer bir hesaba pa- ra aktarılmasına verilen ad. 6/ Gü- ven... Terbiyesiz kimse. 7/ Şehzade- lerin özel eğitmenleri... İlkel benlik. 8/ Kalın bükülmUş sicim... Güney Amerika'nın tropikal ormanlarında yaşayan tavuğa benzer bir kuş. 9/ Koroner damarları genişletici ilaç. YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Kanın pıhtılaşmasındaki bir bo- zukluğa bağlı kalıtımsal kanama hastalığı. 2/ Az sözle çok şey anlat- ma... Kumarda kâr ve zarar olmadığını belirtmekte kullanılan sözcük. 3/ Küçük demiryolu. 4/ Bir parçanın canlı çalınacağı- nı anlatan müzik terimi. 5/ Elektrik direnç birimi... Eski Mı- sır'da güneş tanrısı... Vilayet. 6/ Eski ve bilinmeyen bir tarihi jnlatmakta kullaruian deyim sözü... Kaçınma, sakınma. 7/ As- ma kütüğü... îskambilde bir kâğıt. 8/ Yumurta ve irmikle yapı- lan bir tür tatlı... Bir nota. 9/ Metre karede bir kandelaya eşde- ğer ışıltı birimi... Veba hastalığına verilen bir başka ad. 60 YÜL ÖNCE Cumhuriyet Lîkor fabrıkası 11EKİM1930 Bütün içkilerin mutlaka memleketimiz mahsulâtından imali gayesini takip eden Müskirat înhisar Idaresi, Şişli'de, tramvay garajının ilerisinde satın aldığı vasi arazide bir likör fabrikası yaptırmaktadır. Fabrikanın inşaatı gayet sür'atle ilerlemekte olup 1931 senesi bidayetinde faaliyete başlıyacaktır. Fabrikanın binası yapjlırken son sistem makineleri ve fıçıları gelmiştir. Idare, Avrupa'dan bir likör mütehassısı dagetirtmiş ve mütehassıs bu sene memleketimizin muhtelif kısımlarında yetişen ve likör imaline yarıyan meyvaları tetkik etmiş, onlardan esanslar çıkarmıştır. Mütehassıs, bütün yemişlerimizin ve bilhassa Kütahya'nın vişnesi ile tstanbul'un çilek,ve ağaç çileğinin nefasetine hayran olmuştur. Mütehassısın bu sene muhtelif yemişlerden çıkardığı esanslar muhafazaedilmiş olup fabrikanın inşası biter bitmez bunlarla likör imaline başlanacaktır. Likör mütehassısı, Türkiye"deki nefis ve kokulu yemişlerle, dünyanın hiç bir yerinde emsalini yapmak mümkün olmıyan gayet nefis likörler yapılacağını söylemektedir. 'G-38 Yunkers' Evvelki gün şehrimize gelen "G-38 Yunkers" teyyaresi bugün saat 10'da Istanbul afakında bir uçuş yapacaktır. Bu uçuşa İstanbul gazetecileri davet edilmiştir. Tayarana Alman kolonisinden birçok kimseler iştirak edecektir. Dün gece Alman sefarethanesinde "G-38 Yunkers" pilotlan ve Yunkers şirketi erkânı şerefine bir çay ziyafeti verilmiştir. Tayyarenin yarın şehrimizden hareketi muhtemeldir. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Hatıra defteri11EKİM1960 Düşük Millî Savunma Bakanı Ethem Menderes'in hâtıra defterinden yeni pasajlar ele geçirilmiştir. Ethem Menderes bu notlarında da Gaziantep hâdiselerine, profesörlerin Menderes'i nasıl kızdırmaya başladıklanna, îsmet Inönii vegrup toplantılarına temas etmekte ve enteresan bilgiler vermektedir. Etfcem Menderes 29 ekim 1957 salı günü tarihini taşıyan pasajda ezcümle şunlar yazılmaktadır: "Gaziantep'de hâdıse olmuş, merasim esnasında Halkçılar askere sataşmışlar, dört-beş bin kişi Belediye binasına hücumla talırib etmiş. Vali, Savcı ve diğer ilgililer Vilâyet binasına sığınmışlar. Bir komiser muavini öldürülmüş. Meclis Reisi Koraltan'm odasında Bayar, Menderes ve Fevzi Mengüç Paşa heyecan içinde endişeli bir halde tedbirler düşünüyorlardı. llk akla gelen örfi Idare ilân etmekti. Hemen jet uçaklarını Gaziantep'e göndermişler. Bu mânâsız ve hatalı bir tedbir. Örfi tdare fikri ise müzakere edilebilir. Şem'i Ergin beraberinde Müsteşar Ethem Yetkiner ve üç Adliye Müfettişi olduğu halde Gaziantebe gönderildi. Ankara'da Stadyum civannda halk toplanmış. Îsmet Inönü'ye tezahürat yapmışlar. Otomobilini havaJandırmak istemişler. Zâbıta müdahale ederek önlemiş. Az sonra Samet'in mâkamına gittim. Odada Yırcalı ve Necmi tnanç da vardı. Nümayişleri tenkid ediyorlar, hatalanmızı sayıyorlardı. tnhidam başladı dedim, bunun önlenmesi ve telâfisi çok müşküldür. Belki de mümkün olmaz. Bu zihniyet devam ederse iktidarda tutunamayız. Onlar da bu fikre iştirak ettilerf' G E Ç E N Y I L B U G Ü N C ^ i ANAP'ta 'test' şoku 11 EKİM 1989 Başbakan Turgut özal, cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda ANAP'lı milletvekillerine 3 sorudan oluşan bir anket uyguladı. Özal, milletvekilerine hitaben yaptığı konuşmada, "Şer güçleri, Türkiye'de önemü bir değişiklik olacağı zaman ortaya çıkar. Şer güçleri kabarıyor, her türlü oyun yapılacaktır" dedi. özal, cumhurbaskanı seçimi için 3 parti arasında önerüen uzlaşmayı da "Masal" şeklinde niteledi. özal, ANAP'lı milletvekillerinden, "statükocu" diye tanımladığı öbürpartilere benzemeye çalışmamaları uyarısında bulundu. Özal, ANAP'ın serbest piyasa ekonomisinden vazgeçmemesi, hür düşünceyi savunması için birlik ve beraberliğin sürmesi gerektiğini söyledi. TARTISMA Gremlinler ve Dâşündardiikleri Artık "okumak", üst düzeyde zor bir uğraş olmuş... Düşünmek, anlamak, algılamak ve görmek, evet görmek bile yeni yetişen kuşağa eziyet oluyor. Yalnızca bakıyorlar. Tek istedikleri bakmak. Filmin gazetede çıkan reklamının yanı- na yazılan "Çügınca, eğlendirici, vahşi..." sözcüklerini okudukça "Gideüm" diye çıl- gma dönen kızımın isteği doğrultusunda, güneşli bir pazar gününün üzerine sinema- nın kapılannı örttük. Filmin ilk yansı ilerledikçe görüntülerle birlikte izleyicide oluşan tepkiyi de işitsel olarak almaya başladım. Duyduğum söz- cuklerle, izlediğün görüntülerle gerek filmin kendisi gerekse orada bulunan topluluk için olumsuz düşünceler hızla beynimde oluş- maya başladı. "Gremlin" adı konan, biraz tüyle biraz plastikle ucuza mal edilen, hayvan insan kanşımı yaratık kafesten çıkıp rock'n-roll oynamaya başlayınca, salondan "an ca- nun, ne şirin, ayy şeker..." sesleri vükseli- verdi. Meğer sevgi derinlikten, sevimli es- tetikten ne kadar yoksunlaşmış. Her ikisi de ne kadar basite indirgenmiş. 10 dakika ara olup ışıklar yanınca o za- mana değin gelişen olumsuz tepkim doruk noktasına vardı. Zira sinemanın en arka köşedeki koltugundan en öndekine değin "tam dolu" idi. Benliğimi korkunç bir is- yan dalgası kapladı. Eğer bu sinemada 'Gremlinler' yerine eli-yüzü düzgün bir Türk fümi oynasaydı, salon böyle dolu olur muydu? Kesinlikle söyleyebilirim ki "Ha- yır!" Yan blokta, "Adite Naşit Kültür Merke- zi"nin koca tiyatro salonunda nice oyun- lan 20 kişi ile alkışladık, nice nitelikli Türk ya da yabana filmi, 20'den bile az insanla içimiz sızlayarak izledik. Bunlan gören ve yaşayan biri olarak içimin isyanla dolma- ması olanaksızdı. Gösterinin 2. yansı is« gerek kendisi ge- rek izleyicisi "geflçlik" ile tam bir kültürel felaketti. Ne kadar parlak, kırmızı ve yeşil renk varsa ne kadar akıa, kabarcıklı, ya- pışkan madde varsa hepsi kullamlmjştı. Beynimde oluşan bu görüntülerle sindirim sistemim ayağa kalktı. Hele hayalgücünün, "güçsüzliigünün" en iyi örneği olmaya aday bu yaraük, bir de tek başına "kurta- ncı"lığa kalkışıp bir-iki numara çekince, salonda "Yasa, varol, haydi bastır..." ses- leri ile alkış-çığlık birden koptu. "Benim sinemalanm"da genelde Ayhan Isık, Eşref Kolçak ya da fıgüran polisler çıktığında salonda böyle bir hava oluşur- du. Kahramanlık da kahraman tipi de ne kadar basite indirgendi. Bu tür aldatmaca- ların ne kadar ucuza geldiğini keşke Holly- wood'da, Universal Stüdyolan'nı gezer- ken o bölümleri filme çekip her yerde gös- terebilseydim. Hollywood, bunlan gizlemi- yor ki... Oyun açık oynanıyor... Bizim ba- lıklann ağzına gelince her nedense birden dayanılmaz yem oluşuveriyor. Yem olan- lar da doğallıkla gençlerimiz. Bakırköy'ün nerdeyse bütün genç nüfusu sinemaya akı- yor, akmaya devam edecek... Bir ara salonun ortasında durup gençler- den oluşan topluluğa; "Bu filmin neresi gii- zel, sizler neleri izliyorsunuz, ne hale gel- diginizin bilincinde misiniz?..." diye bağır- mayı düşündüm. Artık "okumak", üst düzeyde zor bir uğraş olmuş... Düşünmek, anlamak, algı- lamak ve görmek, evet görmek bile yeni ye- tişen kuşağa eziyet oluyor. Yalnızca bakı- yorlar. Tek istedikleri bakmak. Bakmak, üzerine kültür oluşturulamaz. Bakmakla insanlık geliştirilemez. Insancılhk, insan olabilme gerçekleştirilemez. Bakmakla, be- yin ne ahr ne de üretebilir. tşte böyle baş- kalannın sözümona yapıtlanna bakılır. Böyle sıfır değerli filmlere bakan gençliğin kafası da bir yerde sıfırlanır. Bu gençler- den ileride, toplumun çekirdeğini oluşturan aileler kurulacağmı düşününce yetiştirdik- leri çocuklann "oe olacağım" kestırmek pek zor değil. Dışanya çıkınca, bir sonraki matine için sinemanın önünde oluşan kalabalığı görme- mek için başımı çevirdim... Bizim filmle- rimizin oynadığı sinemaların, dolup taştı- ğı günleri görebilme umudu ile... "Gerçckçi ol, hayaUerinle yaşa." NtLGÜN SELİMOĞLU Yeşilynrt k Yorgun Savaşçı 9 Gösterilmelidir! Bu filmin yakılması ile sanata-sanatçıya ve vatandaşlara yapılan bir haksızlık vardır ve bu haksızhğın giderilmesini bir vatandaş olarak istemek de bizim hakkımızdır. 12 Eylül sonrası oluşturulan bir kurulca yakılan, Kemal Tahlr'in "Yorgun Savaşçı" isimli eserinden senaryolaştırüıp TV için Halit Refiğ tarafından çekilen filmin bir kopyasının, gösterime hazır bir şekilde Baş- bakanlık'ta saklandığı ortaya çıkmıştır. Bu filmin yakılması ile sanata-sanatçıya ve vatandaşlara yapılan bir haksızlık var- dır ve bu haksızlığın giderilmesini bir va- tandaş olarak istemek de bizim faakkı- mızdır. Kaldı ki bu filmin yapımı için harcanan onlarca masraf da "bazineden" yani bizim kesemizden çıkmıştır Ve açıkçası bu filmin yakılmasında emeği geçenler, sanat filmini yakıp katlettikleri gibi cebimizdeki onlar- ca liralan da yaknuşlar, katletmişlerdir. "Yassıada karariannm batalannın dahi giderildigi" bir ortamda, bu hatanın da gi- derilmesini istemek, beklemek vatandaşlar olarak hakkımızdır. ara karsı snsanlau, gün gelir flrtdd tari" HfiVıtiThLiara karsı snsanlau, gün gelir haUanyia birtflrte oaortanndan da otariar" diyerek bu haksız islemin giderilmesini, gös- terime hazır kopyanın TKT'ye teslimi ile gösterilmesinin saglanmasını hep birlikte is- teyelim. Ben bu konuda, bir vatandaş olarak "ilk adımı attım". Başbakanlık mâkamına gön- derdiğim bir dilekçe ile isteklerimi sıraladım (Reddi halinde idare mahkemesinde hakkı- nu arayacağım). Bütün vatanda^lann da ay- nı duyarhlığı göstermelerini diüyorum. Ya- püacak iş o denli zor da değüdir. Başbakan- lık mâkamına hitaben yazacağuıız ve filmin gösterilmesinin, hatanın düzeltilmesinin sağlanmasını isteyen bir yazınızı iadeli taahhütlü olarak göndermenizden ibarettir. Ve bu bizim en doğal hakkımızdır. Vatan- daşlık görevimizdir. Vatandaşlık "askeriik zamanı askeriik yapmak, oy zamau oy at- auk, vergi zamaoı vergi vermek" sonra da susmak değildir. REFİKCEYLAN Vatandaş KAMUOYUNA DUYURU Korkunç bir cinayet sonucu yitirdiğimiz Doç. Dr. BAHRİYE ÜÇOK'un anısına Demokratik ve laik bir Türkiye için el ele olmak amacıyla 13 Ekim Cumartesi günü Hukuka Saygılıyız, Şiddete Karşıyız adı taşıyan bir yürüyüş için gereken izinler alınmıştır. Aynı duyarlıhğı taşıyan bütün yurttaşlanmızın saat 10'da Şişli Hürriyeti Ebediye Tepesi Çağlayan Parkı'nda bulunmalan rica olunur. Yürüyüş tam 10.30'da başlayacaktır. DÜZENLEME KURULU KAMUOYUNA DUYURU Demokrasi ve çağdaş yaşamın savunucusu değerli bilim aydınlarımızdan Doç. Dr. BAHRİYE ÜÇOK'un Laiklik ve demokrasi düşmanlarınca katledilmesini lanetle kınıyoruz. MALÎ MÜŞAVİRLER MlHASEBECtLER BİRLİĞİ EMİNÖNÜ ŞUBESİ Demokratik, laik, çağdaş bir Türkiye için onurlu ve kararlı mücadele veren BAHRİYE ÜÇOK'a yapılan insanlık dışı saldınyı nefretle kınıyor, yitinnenin üzüntüsünü yaşarken, onun düşünceleri Türkiye toplumunun hedefi olacaktır diyoruz. İManbol B«Iediye«i Yol Bak. ve Onr.Md. 5. Bölge çalıçanlan adına MEHMET ÖZALTUN. EKREM YTLDIRIM Laik ve çağdaş düşünceli, Atatürk ilke ve devrimlerinin yılmaz savunucusu Doç.Dr. BAHRİYE ÜÇOK'un onurlu yaşamının haince engellenmesini nefretle kınar, laik ve demokratik düşünceyi koruma savaşnnının, baskı ve terörle yıldınlmaya çalışılan çağdaş Türk öğretim üyelerince de sürdürüleceğini kamuoyuna duyururuz. ÇUKUROVA ÜNİVERSfTESt'NDEN 191 ÖĞRETtM ÜYESt ADINA GAYE ERBATUR, AZtZ ERTUNÇ, ONUR KULA, ERDAL ŞEKEROĞLU, HİKMET İYIDtKER, HUNAY EVLtYA, ATtLLA KONA KAMUOYUNA DUYURU Laik, demokratik ve cagdaş yaşamın savunucusu, eski Senaıör, Milletvekiü ve SHP Parti Meclisi Üyesi Sayın Doç.Dr. BAHRİYE ÜÇOK'un demokrasi ve laiklik düşmaru karanlık odaklarca insanlık dışı bir eylemle yasanuna son verilişini şiddetle kınıyor, halkımıza, ailesine ve üyesi olduğu SHP camiasına başsağbğı diliyoruz. ADANA SERBEST MUHASEBECt MALt MÜŞAVİRLER ODASI YÖNETtM KURULU KAMUOYUNA Ortadoğu krizini yaşatan ve tınnandıran emperyalist güçlerin savaş çığutkanlıklan karşısında, tüm insanlan savaşa karşı çıkmaya çağınyoruz ve Doç.Dr. BAHRİYE ÜÇOK'u katleden gerici, şeriatçı, karanlık güçleri lanetliyor, katledilen tüm demokrasi şehitlerini saygıyla aruyoruz. —Savaşa Hayır Platformu— İNSAN HAKLARI DERNEĞİ SAMSUN ŞUBESİ, EĞtT-DER, HALKEVİ, TAYAD ÜYELERİ BAHRİYE ÜÇOK'un katledilmesini nefretle kınıyor, sorumluların bir an önce cezalandırılmasını istiyoruz. KARTAL BELEDt\ESt PARK, BAHÇELER VE TESİSLER MÜDÜRLÜĞÜ PERSONELİ ADEVA HASAN DOĞAN, HAKVERDİ KESKİN KAMUOYUNA DUYURU Aydın, ilerici, demokrat bir yapıya sahip, laikliğin yılmaz savunucusu Doç.Dr. BAHRİYE ÜÇOK'un planlı bir şekilde hunharca öldUrülmesini lanetliyoruz. Bu tertipler Türkiye'deki aydın, demokrat ve yurtseverleri yıldırmayacaktır. Tehlike kapımızdadır. Herkesi laikliği savunmak için göreve davet ediyoruz. Devlet Denetim Elemanları Derneği Genel Başkanı SELAHATTİN BALTA 1. Hamur kağıda çok temiz FO T O KOPI 60 TL.Ooğan Copy Ortabahçe Cad. 16O78 28 . No: 6O Beşktaş ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇt On Binlerin Yürüyüşü...Bahriye Üçok'un da ölüsü, dirisinden güçlü çıktı. Beklen- diği gibi on binler sessiz yürüyüşle laiklik, demokrasi, cum- huriyet düşmanlarını kınadılar, protesto ettiler. Caniler, nerede saklanıyorlar? Camide mi? Cani ile caminin ne ilgisi var. Bi- ri cana kıyan katil, biri tapınma yeri. Gençleri, yakalayıp gö- türen, işkence eden polisler, "Benim çocuğumun suçu yok, neden götürüyorsunuz" diye soran ana-babalara: — "Elbette yok canım, hiç suçu yok. Biz onu camiden tu- tup getirdik" diye dalga geçerlerdi. Bahriye Üçok'u, Muam- mer Aksoy'u, Turan Dursun'u, Çetin Emeç'i öldürenler, rahatça şöyle savunabilirler kendilerini: — Ben o sırada camideydim, benim suçum yok! Işte, gerçek suçluları camiden çıkanlarda aramanın tam sırasıdır. Ama camiye polis girebilir mi? Camiler, yobazların sığınağı olmamalıdır. (Jğur Mumcu, Bahriye Üçok'un cena- ze töreninin yapıldığı gün çıkan yazısında, bir yerde şöyle diyordu: "Cinayetlerde izlenen yöntem bu cinayetlerin profesyonei ellerce işlendiğini gösteriyor. Kimler uçlarına susturucu ta- kılmış silah kulîanır? Kimler bu tür bombaları yapabilir ve da- ha da önemlisi; kimler cinayetlerden sonra polisin giremeyeceği yerlere gizlenebilir?" Bahriye Üçok için ilk tören İlahiyat Fakültesi'nde yapıla- caktı. Ancak sabahleyin ilahiyat Fakültesi'nin önünde in cin top oynuyordu. Sıkmabaş kız ögrenciler, yer yer fakülteye gi- riyorlardı. Kapının önüne bir iki görevli konmuştu. Onlar: — "Tören burada değil, rektörlükte" diyorlardı. Demek, Bahriye Üçok için yıllarca öğretim üyeliğini yaptı- ğı İlahiyat Fakültesi'nde tören yapılması uygun görülmemiş, rektörlüğe kaydırılmıştı. SHP Giresun Milletvekiü Mustafa Ça- kır, sabahın er saatlerinde, Bahçelievler'de tören yerini ara- dı durdu. Böyle günlerde, insanın gözü kalabalıkları arar; kalabalıklar neredeyse mitingler oradadır, törenler oradadır. Salı sabahı, saat 8.00'de, Ankara Üniversitesi Rektörlüğü: nün önü, polis kalabalığıyta doluydu. Demek tören burada! Polisleri yarıp geçtikten sonra kendimi rektörlük bahçesi- ne, boşluğa attım. SHP'nin klmi milletvekilleri göze çar- pıyordu: Mustafa Çakır (Giresun), Güneş Gürseler (Tekirdağ), Ka- zım Özev (Tokat), Etem Cankurtaran (İçel), İbrahim Tez (An- kara), AJi Uyar (Hatay), Tahir Köse (Amasya), Mehmet Dönen (Hatay), Halil Çulhaoğlu (İzmir), ÖmerÇiftçi (Ankara), Nec- car Türkcan (İzmir), Türkân Akyol (İzmir) ile Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğrul Günay, eski Tabii Senatör Suphi Kara- man, oradaydılar. Rektör Yardımcısı Prof. Tahsin Kesici, Bah- riye Üçok için saygı duruşuna çağırırken Rektör Prof. Necdet Serin, saygı duruşu süresinden de kısa bir konuşma yaptı. Rektörlük önündeki, bu baştan savma niteliğinde tören so- na erdi. Ne genç, ne öğrenci kimseler yoktu. SHP Genef Merkezi önüne geldiğimizde, oranın ana-baba günü olduğunu görecektik. Necati Bey Caddesi hınca hınç doluydu. Bahriye Üçok'un Türk bayrağına sarılı tabutu, SHP önüne getirilmişti. Burada bağımsızlık marşı, saygı duruşun- dan sonra Hinthorozu Erdal Bey konuştu. Erdal Bey, konuş- masında özetle şunları söyledi: "Değerli arkadaşımız Bahriye Üçok'un, burada Parti Mec- lisi üyesi olarak, başarısı için çalıştığı, partisinin genel mer- kezi önünde, hatırası önünde saygı ile eğiliyoruz. Acımız büyüktür. Btı büyük acıyı birkaç kelimeyle dile getirmeye ça- lışacağım. Kaybettiğimız değerli arkadaşımıza Tanrı'dan rah- met diliyorum. Kızına, ailesine, hepinize başsağlığı diliyorum. Rahmetli Bahriye Üçok, bütün hayatını, öğrencilerine, son- ra da halkına hizmet için adamış bir bilim ve siyaset kadınıy- dı. Öğrencilik yıilarında, Ankara DTCF'de 'İslam Tarihi' okumuştu. Birkaç gün önce bana, Türkiye'de, laik demokra- tik düzenin karşı karşıya bulunduğu tehlikeleri anlatan bir kc- nuşmasının metnini vermişti. Şimdi burada, haince, vahşice bir suikast sonunda kaybettiğimiz arkadaşımız önünde ko- nuşmak zorunda kalıyorum. Acımız sonsuzdur. Bu acımızm içinde, böyle bir kadının, böyte bir insanın, nasıl olup da böyfe karanlık güçler tarafından öldürüldüğünü görmek, buna karşı bir şey yapamamak, böyte değerli bir insanın, halkına hiz- met etmek için henüz çok zamanı varken bunu yapmak için canıyla başıyla uğraşırken aramızdan ayrılmasının doğurduğu çaresızlik, üzüntü, bütün bunlar bugün başımızda. Bahriye Üçok, ülkesinin iyiliği için çalışan bir insandı, ûlkesini iyi ta- nıyordu. Dinine bağlıydı ve Türkiye'nin dinine bağlı, ama la- ik bir düzen içinde yaşanan bir ülke olması için uğraşmıştı, uğraşıyordu. Çağdaş yaşamın böyle olduğunu biliyordu." SHP önünde başlayan on binlerin yürüyüşü, Meclis kav- şağından Maltepe Camisi'ne yöneldi. Alkışlarla faşizm, yo- bazlık, cinayetler protesto edildi. Kanser ameliyatı olan Numune'de yatan hükümlü Sedat Karaağaç da bir günlüğü- ne izin alıp yürüyüşe gelmişti... CAUSANLAR1N SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL 6 Haksızlığın Kaynağı Nedir?' SORU: 1 Mart 1951'den 26 Şubat 1979'a kadar 27 yıl 11 ay 18 gün sigortalı çahştım. Toplam prim ödeme gün sayım 10.068'dir. Vaptığınız hesaplamalarda 9.000 gün prim ödemis ve 1.400 göstergeden emekli olanlara yiizde 76 oran uzerinden 565 bin 480 lira aylık bağlandığını belirti- yorsunuz. Oysa ben, 10.068 güne karşüık yiizde 70 orandan ve 538 bin 800 lira emekli aylığı almakta- yım. Bu haksızlığın kaynağı nedir? YANFR Sosyal Sigortalar Yasası'mn yaşhlık ayhğının hesap- lanmasına iüşkin 61. maddesi, 2422 sayılı yasa ile 1 Ocak 1982'den geçerli olarak değiştirilmiş ve yaşlıhk aylığınnı hesap- lanması yeni esaslara bağlanmıştır. 1 Ocak 1982'den önceki uygulamada, 25 yüJık sigortalılık sü- resi içinde en az 5.000 gün malullük, yaşlüık ve ölüm sigorta- ları primi ödeyenlere yüzde 70 orandan aylık bağlanmaktaydı. Ayrıca yaşlılık ayhğı bağlandığı tarihte sigortalı, kadın ise 50, erkek ise 55 yaşından sonra doldurmuş olduğu her tam yaş için yüzde 70 oranı, yüzde l'er arttınlarak hesaplanmaktaydı. An- cak bu hesaplamada 5.000'den fazla prim ödeme gün sayılan, yasa gereği olarak hesaplamada göz önüne alınmayıp yok sa- yılmaktaydı. 1 Ocak 1982'den sonra 5.000 gün için aylık bağlama oranı yüzde 70"ten yüzde 60'a düşürüJmüş ve sigortalının, kadın ise 50, erkek ise 55 yaşından sonra doldurduğu her tam yaş için ve 5.000 günden fazla ödediği her 240 günlük malullük, yaşlı- hk ve ölüm sigortalan primi için yüzde 60 oranının (l)'er arttı- nlması öngörülmüştür. Böylece aynı gün sayısı ile emekli olmuş sjgortaulann aylık- ları arasında bir fark oluşmuştur. 1 Ocak 1982'den sonra, 10.068 gün prim ödeyip 1.400 gös- tergeden emekli olan bir sigortalı bugün yüzde 81 oran üzerin- den ve 587.880 TL toplam yaşlıhk aylığı almaktadır. Buna karşılık, yine 10.068 gün prim ödemiş ve 1 Ocak 1982'den önce 1.400 göstergeden emekli olmuş bir başka sigor- talı ise yüzde 70 oran uzerinden 538.600 TL yaşhlık aylığı al- maktadır. Aynı prim ödeme gün sayısı uzerinden emekli olan iki sigortalı arasında, 49.200 TL aylık farkı vardır. Katsayı art- tıkça ou fark giderek büyüyecektir. Haksjzhk bundan kaynaklanmaktadır. HASAN TOPTAŞ (1959-1980) ANMA Daha iyiye, daha güzele koşan her insan gibi sen de yüreğimizdesin... MUZAFFER, ALİ, VELt, FELATUNj HAMİD, ŞÜKRÜ- MACİTGÜNEL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear