01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHtFE İKf CUMHURIYET 16 Ağustos 1965 "TEMBEILİK ÜZERİNE Prof. Dr. llhan ARSEL •*•• • •• •••• •••• YUNANİSTAN MESELESİ TÜRKİYEYİ ALAKADAR ETMELİDİR Yazan: Doğan NADİ Bütün komşıılannda olduğu, yahut olması icap ettiği gibi, Türkiye, Yunanistan iç siyasî olaylariyle öncelikle çok yakından ilgi lenmek zorundadır. Bu durumu yalnız NATO'nun bir uçtaki iki üyesi olarak değil. fakat, ve çok daha fazla, Türkiyenin kendi bakımından izlemek. peşine düşmek, hattâ icabında şu veya bu yoidan, müdahale etmek millî menfaatlerimiz icabıdır. Çünkü Türkiye. istiyerek istemiyerek, Yunanistanla iyidcn iyiye içiçe girmiş bir coçrafya haritası halindedir. Bu, yalnız mektep kitaplarındaki coğrafya değil, bir siyasî coğrafya, bir jeo politik çizffiler meselesidir. Bu vaziyette komşu memlekette olup bitenleri son derece yakından ve dikkatle takip etmek mecburiyetindeyiz. Ne yazık ki, biraz da seçim devresine girmiş olduğumuzdan, bu millî vazifeyi büyük çapta ıhmal ediyoruz. Şimdi. gelelim Yunanistanı birbirine katan son siyasî buhranın yeni yeni inkişaflanna... 1 Görünüşte, bu memleket, hemen hemen incir çekirdeğini doldurmıyan bir «hiç» yüzür.den, sonunun ne olacağı bilinmiyen, pek vahim bir siyasi buhrar.a sürüklenmiştir. 2 Eğer, herhangi bir arkaniyeti yoksa. inatçı bir ihtiyar. Papandreu (77 yaşında) bu buhranda başrolü oynamakta, veya, daha galip bir ihtinıalle öyle görünmektedir. 3 Çıkış sebebi ne olursa olsun, bu ihtilâf, dönmüs dolaşmış. sonunda bir Kıral Papandreu kavgası halini almıştır. 4 Bu hırs içinde Papandreu kendini so] partilere (Yunanistanda komünizm yasak oldugu için, hepsi beraber sosyalist E.D. A. başharfleri altında birleşmişlerdir) kaptırmıçtır. Çünkü, on • lar çoktanberi, böyle bir bulunmaz f'.rsat kolluyorlardı. 5 Şiradi, Merkez Partisi ileri gelenleri yine Merkez Parti?in den (ki Papandreu üderidir) onun haricinde birinin hükümet kurmasını istemektedirler. 6 Papandreu ise «ya ben, ya hiç kimse» sloganı ile hâlâ diretraektedir. 7 Yunanistan, zannederim, şimdiye kadar bes defa Kıral kovmuş, bunlar her de'asında ger: gelmişlerdir. Hiç biri de Yunan asıllı değildi. Bur.lar ekseriyetle Ingiliz «piston» undar. kuvvet almiflardır. Fakat hepsi K:ral olmuşlar, ve tahta oturmanır. yolunu bulmuşlardır. 8 Daha evvelki yazıiarımda iaret ettim: Papandreu. şu veya bu şekilde, yasak olan solcııların (yani komünistlerin) e!ine, Kıral da, yine şu veya bu şekilde. kısacası. (yani Muhafazakârlann) hülâsa her ikişi de bir takım menfaatçilerin eüne yakayı kaptırmıştır. Y A RI N KIRAL MI? PAPANDREU M l ? Petrol millîleştirilmelidir! Profesör Muammer Aksoy Gölcük'te petrol konusunda ilgi çekici bir konferans verdi. Ve ham petrol ithal fiyatı jpüiriıni için Ankara'da süregelen konuşmaların içyüzünü ortaya koydu. Dünkü gazetelerde çıkan haberi okuyalım: «Prof. Aksoy, şirketlerin bundan önceki hükümet zamanmda jüzde 20 kadar tenzilât yapmak üzere iken, Amerikan gizli teşkilâtımn hükümetin değişeceğinden haberdar olması üzerine durumu şirketlere bildirdiğini ve şirketlerin de bu tenzilâtı kendilerine yardımcı olmıyan ve onlarca Eeviîmiyen bir hükümet zamanında değil, yabancı sermayenin koruyucusu yeni hükümet zamanında yapmağa karar verdiklerini açıklamıştır.» Aksoy sözlerine devam ederek : «Böylece yabancı şirketler kaz gelecek yerden tavuk eslrgenmez vecizesine uygun hareket etmektedirler...» demiştir. Yabancı petrol şirketlerinin Türkiye'nin siyasî durumuyla yakından yalana ilgilendikleri ve adamlarına casusluk yaptırdıklan belgeleriyle açıklanmıştı. Kıbrıs buhraııı sırasında uçaklanmıza jet yakıtı vermedikleri de hükümetin bir sorumlu Bakanı ağzıyla söylenmiştir. Üniversite Petrol Kürsüsü de yabancıların nüfuzu altındadır ve bu kürsünün başındaki kimse yabancılardan ücret almaktadır. bu da ispatlanmıştır. Türkiye petrol dâvasında yabancı kıımpanyaların gayretleriyle iş şu noktaya gelmiştir : Memlekette bir ikiye ayrılma vardır: Bir taraf yabancı petrol şirketlerine karşı Türkiye'nin çıkarlarını korumaya çalışırken, öbür taraf yabancı petro! şirketlerinin Türkiyedeki çıkarlarını savunmaktadır. Vabancı petrol kumpanyaları da elbette kendi çıkarlarını düşünecek ve kendilerini tutanları destekliyeceklerdir. Türkiyede yabancı petrol şirketlerinden yana çıkan en büyük siyasi parti Adalet Partisidir. Bu bakımdan önümüzdeki seçimlerde yabancı petrol kumpanyalarının A.P. yi maddi ve manevi bakımdan desteklemiye çalışmalarına şaşılmaz. Brtylece Türkiye içinde ve dışında büyük siyasi ve iktisadi güce sahip yabancı kumpanyalar siyasi hayatımıza karışmışlardır. Bu gidişin ne büyük tehlike yarattığını görmemek kör olmak demektir. Yabancı petrol kumpanyaları gayet çeniş örgütleri ve devlet hütçesinden büyük mali güçleriyle bu memleketin içinde söz sahibi olmuşlardır. Bugün t'niversite profesörleri içinde yabancı kumpanyalardan ayda on binlcrce lira alarak yabancı kumpanyaları milli çıkarlarımız karşısında koruyan profesörler vardır. Politikacılarımmn bazıları yabancı kumapnyalarla içü dışlı temaslardadır. Ve en kotüsü yıllardan beri beyni yıkanmış bazı iyi niyetliler, en basit gerçekleri bile göremiyecek kadar afyonlanmışlardır. Bugünlerde Türkiyede yabancı petrol kumpanyalarıyla petrol fiyatları konusunda konuşmalar yapılıyor. Kim ile, kim arasındadır bu konuşmalar? Türkiye Cumh'uriyeti Enerji Bakanlığıyla bir takım yabancı şirketler arasında... Bu durumda Atatürk Türkiyesinin bağımsız düşünceli ve şercfli vatandaşları oturup aflasalar yeridir. Bir hükümet yabancı kumpanyalarla fiat pazarlığına oturuyor. Olıır mu böyle şey? Eğer bir Türkiye varsa ve bu Türkiye siyasî ve iktisadi kararlarında bağımsızsa. istediği yerden istediği fiyata petrol ithal edebilmelidir. Tıpkı kahve ithal eder gibi. çay ithal eder gibi nereden ucuza bulursa oradan satın alabilmelidir. Ama Türkiye kendisini sımsıkı bağlıyan şartlar içine düşraüşse. ve birkaç yabancı petrol kumpanyasına boynu eğikse, o zaman karsısına yabancı kumpanjalan alıp başlar pazarlığa... Ve : Rica ederim fiyatlan kırınız... diye başlar yalvarmağa... tsterdik ki. yetkililer dışarıda en ucuz petrol neredeyse onu tespit edip yabancı kumpanyalara bir haber salsınlar ve : Biz dünva piyasa.sında şu fiyata petrol bulduk, ya siz bize bu fiyattan ham petrol petirirsiniz. ya da T.P.A.O. bu fiyattan ham petrol ithal edip memleketin ihtiyacını karşılar... diye kcsip atsınlar. Ve isterdik ki, yabancı kumpanyalarla pazarlık masasına taraf fibi oturmasınlar . Bir devleti tetnsil ettiklerini unutmasınlar Ama bunlan çoktan unuttuk. LMemleketimize girip. örçütlenenler. kaleyi içinden felhettiler: memleketin içinde gcııiş çüçler kazaııdılar. Ve biz öyle hale srldik ki. dışarıda ucuz petrol bulduğu. muz halde alamıyoruz. yabancı petrol kumpanyalarıyla muzakere masasına oturup ter döküyoruz. Evet. petrol millîleştirilmelidir. dive yazımızı bitireceğiz. Petrol millileştirilmelidir! Yalnız iktisadi bakımdan gerekli oldujıı için dejil, siyasî ve millî güvenliğimiz bakımından perekli olduğu için muhakkak millîleştirilmeliriir. B Tcnunuj 1965 tarihli Cumhuriyet Gazetesinde çıkan «Tembel öğrenciye prim» başlıklı yazımız vesilcsiyle bazı öğrenci ve öğrenci velilerinden bizimle birçok bakunlardan hemfikir olmadıklannı belirten cevaplar aldık. Tenkid hudutları içerisinde kalan güzel cevsplara teşekkür etmeği bir borç bilirîz. Ancak topluımımuzun başlıca hastalıklanndan biri oıan fikir tembeUiğini gidenneğe matuf bazı düşünceleTİ muhtevi böyle bir yazının: «... öğretim hayatımız boyunca onlardan (yani hncalardan) yeteri kadar anlayışsızlık gördük ve alıştık» şeklindeki cevaplara muhatap olduğunu ve tembelliği insanın doğuştan sahip olabileccği bir tabiat imiş gibi kabule mütemayil kişileri infiale sürüklediğini görmekle de üzüldük. Haüâ bunlara bakarak keııdi kendimize tembelliğin böylesine benimsendiği, böylesine savunulduğu bir muhitte bu mesele üzerinde durmanın faydası ncdir diye de sorar olduk. Değer ölçülerimiz ne kadar değişik olmalı ki. çahşmayı teşvik edici bir tavsiye ve temenni nerede ise vatana ihanet sayılacak, gibi geldi bixe. FUhakika imtihan usulleriyle çocukça oynamayalım. sınıf geçme yollarını gevşek tutmayalını, tembel ve tniskin öğrenciye yersiz acıma hissiyle müsamaha göstermeyelim diyecek oluyorsunuz. karşılığı bemen hazır: Biz sorunlarımıza şefkat ve anlayışla eğilmenizi bekleriz... Sanki şefkat ve anlayış tembeli korumak, tembeli mükâfatlandırmak demekmiş gibi. Öğrenciyi hayata en iyi şekilde yetiştirmek, onu fikren ve ahlâken yeterli bir vatandaş olarak ortaya çıkarmak ve bu maksatla gerekli araştırmalar yapmak, elbetteki lâzım, elbetteki doğru. Fakat dikkat edilecek olursa bizim o yazımızda dokunduğumuz mesele bu deçil ki: meselemiz, bir fantezi, âdeta bir nıoda. bir tabii ahşkanlık şekiine soktuğumuz tembelliği önlemek ve öğrenciyi her şeyden önce çalışkan olmağa sevketmek; bunun için de akla gelen ilk çare imtihan usullerini ciddî kılmak tembele prim vermemek, çalışmayana müsamaha Köstermemek. Yanmızın esas teması bu idi. Yoksa içunizde doğuştan kaabiliyetli ve zeki melekelerine sabip olanları ayıralım, sadece bunlan okutalım ve topluma yararlı insanlar haline sokalım diye bir iddiada bulunmadık. O yazı miinasebetiyle üzerinde durduğumuz husus, yine tekrar edeîim, pek çok kötülüklerin kaynağı olan tembelliği yok etmcnin ve tembeli tembel olmaktan çıkarmanın yollarını denemek idi. Hepimiz biliyoruz ki biz. umumiyet itibariyle, gcri zekâlı, kaabiliyetsiz bir millet değiliz; çalıştığımız ve payret gösterdiğimiz her sahada başka milletlerdeıı aşağı kalan tarafımız yok. Bilâkis Batfnın bir çok milletlcri, zekâ ve ihata kabiliyeti itibariyle bizdrn ilcri olmadıklan halde sırf çalışkanIıklan ve vazife şuuruna bağlıhkları sebebiyle bizden asırlarca öndeler. Çalışkanlık bir doğuş hasleti değil bir ahşkanlık meselesidir ve insanın sahip buiunduğu bir takım hasletler gibi o da lecri bazı tedbirlerle elde edilebilir ve itiyad haline sokulabilir. İşte biz diyoruz ki, bu tedbirlerin başında imtihan işini sıkı tutmak, mer'i usuller ne ise buna göre hareket edip şu veya bu mülâhazalarla bu usuller üzerinde oynamamak, imtihanda ırmvaffak olmamış öğrenciyi. yeniden imtihana sokmadan, muvaffak olmuş duruma getirmemek. v.s. gibi çareler gelir. Yurdumuzun bötün liselerinin şehirlerde olmadığı, şehirlerdeki liselerle taşra (!) liselerinin yeteneklerinin eşit bulunmadığı, tniversiteler için en bilgiliyi. en kaabiliyetliyi seçme uğrunda eleyeceklerimizin yoksunluk içerisinde yetişen köylü kardeşlerimiz olabileceği. eşit koşullar altında okumayan bu kardeslerimizin bu ayırımdan zararlı çıkacakları hususu veya buna benzer itirazlar bahis konusu yazımızın çerçevesi dışında kalır. O yazı münhagıran tniversiteye eleman seçme açısından ele ahnnıış değildir. Hoş bu açıdan ele alınmış olsaydı dahi tniversite öğretim safhası itibariyle varacağunız sonuç. yoksunluklar içerisinde yetiçen ve eşit koşullar altında okuyamayan yurttaşlarımızm zarar görmeleri ihtimaline rağmen t n i versiteye, yine de en bilgiliyi, en kaabiliyetliyi seçip almak veyahutta tniversite öğretimini tamamiyle kaldırmak tavsiyesi olacaktı. Bu her yerde böyledir ve hele bizde başka türlü olmasına imkân yoktur. «Hele bizde» diyoruz, çünkü t'niversite diploması, memleketimizde, dünyanın hiç bir başka yerinde olmadığı kadar imtiyazlar ve sahibine toplum mukadderatı üzerinde rol oynama fırsatları yaratan bir vesika niteliğindedir. tniversite meıunu olmadan «Idare edenler» sınıfına girmenin mümkün olmadığı aşikârdır. Binaenaleyh şu durumda memleketin sosyal, ekonomik ve kültürel imkânsızlıklarının giderileceği ve bütün kardeşlerimizin ve vatandaşlarımızın eşit şartlara ve şanslara göre öğretim görecekleri zamana kadar, ki bunu gerçekleştirmek şüpbesiz Devletin en birinci ve en büyük vazifesidir, bu yolu takip etmekten başka çare yoktur. tniversite öğrenimi yapacak ehliyet ve yeterlikte bulunmayan kimseleri, eşit koşullar aitında okuyamamıştır mazeretiyle mutlaka tniversiteye sokma şıkkl tercih edilecekse bu takdirde Üniversiteleri lâğvetmek en mâkul hal suretidir. Fakat biraz evvel dediğimiz gibi bu tamamivle ayrı bir mesele: bahis konusu yazımızda biz bu konu üzerinde değil, fakat ister tniversite, ister lise, ister diğer okullarda olsun, öğretimin her kademesinde, bizatihi «tembellik» unsurunu giderme çareleri üzerinde durmak istedik. Bunun «yoksunluk» veya «varlık» la ne alâkası olabilir? Çalışma sorumluluğu * statistik eğrisinin «çalışkanlar» kısmmda değil «vasatlar» (bu tâbir her halde az çalışanları ifade etse gerek) kısmmda en yüksek noktasma eriştiğine değinen bir başka okuyucu, imtihan usullerinin ve not baremlerinin çalışkan, kaabiliyetli ve dürüst öğrenciler kıstasına göre hazırlanmadığı hususundaki serzenişimizi istatistik ilmine aykırı buluyor ve bu usulleri, kendi ifadesine göre, azınlığı yani çalışkanları düşiinerek değil fakat çoğunluğu yani tembelleri (veya isterseniz az çalışanları diyelim) düşünerek uygulamak gerektiğini savunuyor. Birlikte yaşayan insanların içinde yaşadıkları topluma karşı en büyük sorumluluklarından birinin çalışmak olduğunu kabul ediyor isek, ki etmemiz gerekir, «tembelliği» bir suç olarak vasıflandırmak hatâ olmaz. Suçluya ancak suçlu tecazüp gösterebileceğine nazaran tembele de ancak tembelin anlayış göstermesi tabiidir. Fakat imtihan usullerinin «çalışkan»a değil tembele göre ayarlanması ve uygulanması gerektiğine inanılan ve istatistik eğrisinin «çalışkanlar» kısmmda değil, fakat «vasatlar» kısmında zirveye eriştiği söylenen bir cemiyetin, yirminci yüzyıhn akılları durduran bu çalışma hamleleri karşısındaki yeri insanı doğrusu ürkütüyor. Bütün her sahada bu derece geri kalmış bir toplumda «kaabiliyetli» nin belki «vasatı» üzerinde durulabilir ama «çalışkan» ın «vasatını» esas ittihaz etmek çılgınlık olur. I FOR RENT Furnished Appartment ln Çankaya Ankara, Central H^ atıng and Telephone Please Call: 12 95 « 17 76 76 Cumhuriyet 9672 Re&imli Bilgi «••••••••••••••••••••| Bugün 86 savısı çıktı. Eski sayıları azalmakta olduğundan cksiklerinizi süratle tamamlavınız ISTEME YFPI Caqjl»qlu • Istjnbul.ı VVANTED i • Atatürk «Türk, çalış, güven, övün» derken «çalış» emrini, mevcudiyetinden emin bulunduğu «kaabiliyet» unsurunu ortaya çıkartmak maksadiyle vermiştir. Bundan dolayıdır ki, biz geçen yazımızı: «... tmtihan sisteminin ve not usulünün öğrenciyi çalışmaya sürükleyecek bu ikinci fonksiyonunda faydalaıımak ve ayni zamanda kaliteli öğrenci yetiştirmek istiyorsak imtihan usulleriyle çocukça oynamaktan ve sınıf geçme yollarını gevşetmekten ve hele çalışmayan ve kaabiliyetsiz öğrenciye acımaktan kat'i olarak vazgeçmeliyiz» diye bitirmiştik. Cevap ve itiraz sahipleri yazımızı biraz daha ıtyavaş» okurlarsa asıl maksadın, kötü bir huy haline soktuğumuz ve asırlarca da kötü ve felâketli sonuçlarına katlandığımu fikir tembelliğini öğretim safhasında gidermek çarelcriyle ilgili bulunduğunda bizimle mutabık kalacaklar ve çalışmayana müsamaha KÖstermenin hem çalışanın hakkını yemck ve hem de onu tembellije sürüklemek demek olduğunu kabul edeccklerdir. •• Civil engineers • Ankara * and Sinop ir Mechanical enjineers Ankara and Diyarbakır ir Translators Ankara Good salary commensurate with ability and expenence offered. £xcellent knowledge of vrritten and oral english mandatory. APPLY IN PERSON TO THE TUMPANE COMPANÎ, INC. Personnel department 205 Atatürk Bulvarı Kavaklıdere J fj J şj • J • ! • J S • Bateş Reklâm: 100 9675 Enerjl ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı Devlet J Su İçleri Genel Müdürlüğünden : * 1 Aşağıda cinsi, miktarı, ıhale tarihi, saati ve kati teminat miktarı gösterilmis olan malzeme. teknik şartna* mesine göre pazarlık suretiyle satın ahnacaktır. Kati teminat thale tarih ve Satınalma No. ve Cinsi Miktarı saati 65D/110 10 Ad. Şalome Takımı 1.800,TL. 25.8.1965 15.00 65D/112 10 Ad. Jeolog puşulası 1.350.TL. 26.8.1965 15.00 65D/114 500 Ad. Çeneli boru 5.700. TL. 27.8.1965 15.00 anahtan 2 İhale, DSt Makir.a ve Ikmâl Dairesi Reisliğinde (Etlik/ Ankara) toplanacak Satınalma Komisyonunda yapılacaktır. Şartnameler avnı yerden talep mukabilinde bedelsız olarak alınabihr. 3 Isteklilerin. idaıî şartnamenin 9. maddesinde yazıh vesaikle birlikte ihalenin yaptlacagı saate kadar Komisyon BaşkanhğLna müracaatları lâzımdır. Tek'.if mektubu kabul edılmez. 4 İdare, ihaleyi yapıp yapmamakta, ••••••••••••••••••••• Cumhuriyet 9671 H. Emin Fidanoğlu '"9 SÜNNETÇİ Beşiktaş Ooğubank yani 12 1 E*: 4817 73 Tel: 48 43 95 Reklâmcılık 3022/9645 • SAYIN OOKTOR ve ECZACILARA SAIM LOKMAN ENTEROGEL VİTAMİNE ( Poudra • Süspantyon ) B. Kompleks vitamlnlerinl havi antldiaralk Etreptomism SuIIat Bir ölçefüı muhteTİyatl : 0.10 gr. ; Fohk u ı d 0 01 er Dr. KEMAL ÇAGLAR İdrar Tolları ve Tenasül Hastalıkları Mütehassısı Galatasaray, Turnacıbaşı So. No. 12 Uğur Apt. Saat 1012 ve 1318. Tel: 44 14 36 llâncıhk 7875 9639 S A TI Ş 1LAN I htanbul 11 inci tcra Me marloğnndan: Do?ya No.: 9644478 Bir borçtan dolayı hacizli o'jup. parava çevrilmesine karar verilen 25,000 lira muhammen kıymetli yatak başlığı, şifor.iyer, 2 komot. 1 gardrop, (lâke yatak odası takımı), 23.8.1965 Pazartesı günü saat 15 15.30 a kadar Teşvikiye Emlâk Cad. Ko. 2426 da açık arttırma sur*tiyle satılacaktır. Birinci arttırmada verilen bedel, kıymetin yüzde ı 5 ini " bulmadığı takdirde. ikinci arttırması, 24.8.1965 Salı şünü, ayni yer ve saatte yapılacaktır. Ahcıların, mahallinde bulunacak memura müracaatları ilân olunur. (Basın 147879662) S A TIŞ İLANI Istanbul 11 inoi Icra Memnrluğnndan: Dosya No. 9644488 Bir borçtan dolayı hacizli olup, parava çevrilmesine karar verilen 25,000 lira muhammen kıymetli y«ni lüks yatak odası takımı, 5 parça esya, 2381965 Pazartesi günü saat 15 15.30 a kadar Teşvikiye Emlâk Cad. No. 2426 da açık arttırma suretiyle satılacaktır. Birinci arttırmada verilen bedel, kıj'metin yüzde 75 ini bulmadığı takdirde, ikinci arttırması, 24.8.1965 Salı günü, ayni yer ve saatte yapılacaktır. Ahcıların, mahallinde bulunacak memura müracaatları il&n olunur. S ATIŞ İLANI tstanbul 11 inci tcra Memurlufnndan: Dosya No. S645359 Bir borçtan dolayı hacizli olup, paraj'a çevrilmesine karar verilen 8000 lira muhammen kıymetli 1 yemek odası takımı, 6 sandalye, 1 masa, 2381^65 Pazartesi günü saat 15 15,30 a kadar Teşvikiye Emlâk Cad. No. 2426 da açık arttırma suretiyle »atılaeaktır. Birinci arttırmada verilen bedel, kıymetin yüzde 75 ini bulmadığı takdirde, ikinci arttırması, 24.8.1965 Salı günü, aynı yer ve saatte yapılacaktır. Ahcıların, mahallinde bulunacak memura müraeaatları ilân olunur. (B»sın 147B5W81) DE GAU11E VE SOSYUİST FEDERASYOH Dr. Nihat TUREL irkin ve köhne politikacıların at oynattıkları ve çamur sıçrattıkları bir ortam içinde seçimlere yönelen yurdumuzda bütün dikkatler kegif iç politika çekişmeleri üzerinde toplanmış durumda. Fakat zaman zaman gözlerimizi dıs olaviara re başka ülkelerde cercyan eden politik eylemlere çevirmeUte fayda bulunduğunu, etkisi olmayacağını bilmenıize rağmen, hatırlatmak istiyoruz. Bu arada, önümüzdeki arahk ayında yapılacak genel seçimlerin havasına çoktanberi girmiş olan Fransadan, aradaki seviye ve radikal davranış farklarını gösterebilmek için, bahsetmeği uygun bnlduk. Ayni zamanda devlet başkanının da yeniden tayin edileceği Fransız seçimlerine, Fransanın içinde ve dışında çok önem verildiğini söylemeğe Iüzum dahi yoktur. Basta Cezayir meselcsi olmak üzere, Fransanın Milletlerarası bir çok pürüzünü halleden De Gaulle, hepimizin bildiği gibi, gerek Avrupa ?erekse dünva ölçüsünde Fransayı ön plâna çetiren \e itibar sa?layan bir diplomatik seviyeye yükseltmeği basarmış bir liderdir. tç politikada. anayasa ve seçim sisteminde getirdiği değisikükler ve sık sık uvçuladıîı referandumla. Fransanın geleneksel parti hayatını ve siyasî partilerin politik havattaki eütlü fonksiyonlarını özel bir nrczidasiyel usulle büyük ölçiide azaitmıstır. De Gaulleiin hasımları. Fraıısanın geleneksel demokrat ve cumhuriyetçi Hristiyan parti çevreleri ile merkez sol. sosyalist ve komünist partileri olmustur. De Gauüe karşıtları. De Gaullisme'in cumhuriveti \e cumhuriyet müesseselerini tehlikeye düşürdüğünü. De Gaullecü hareUetin tmparatorluk Fransasına doçru vönelen bir irtica olduğunu ilân etmişlerdir. De Gaulle bu seçimler için Fransız seçmeni karsısına «Büyük Fransa ve büvük Fransanın bağımsız re a5ır ba^an ekonomik ve politik itibarı» sloganı ile çıkmaktaoır. Ona göre, 2 nci dünva savası sonrasının dünj3 dençesiııi payiasan Am:r:i:i P.irîçsik Dcv'.ctleri vp Sovyetler Birli^i arasır.iij Airura. bir ii.?üncü kuvvet olarak mutl.ika gİ!.;lü p!>tıi."m>k. politik ve Bskrri yeriııi almsl'dır. Amerikan ve Sovyet ekcnomileri karşısında, birlcşmiş ve Avropa ancak üçüncü bir denge gücü şansına sahip c!abileceUtir. Böyle birAvrupa. birliğe katılan her Avrupalı devletin teker teker millî bağımsi7İıklarını tam bi> sekilde mnbafıza ettikleri fakaı lam bir isbırüîi halinde toplar.abildikleri yeni bir politik gi\{ olacaUtır. De Gaulle, Knmiinist T)?tn Avrupa iilkeUrini lıövle veni bir \vrupa!ılnr arası isbirliii içersinAe mütale etmcktedir. Ayrıca De Gaulle, îatil yılında 270 railyar o çoğaltmakta serbesttir. mıktarları aza'.tıp l~ (Basın: 9685 14960,9670) Viumin B i Vıtamin Bj Viunun B(, u.ıo 20 Clçek ihtiva etfsn 200 cc.lik ş\$e\trde pîyaıay» «rzetfilmiîtir. DOĞFARMA LABORATUARI Bomonti Sanayl mıntıkası forrrsponörnre Dnsmuıc Metoduyla İlânc:lık: 8080 9640 Ç lan hrüt milli gelirin 1965 yılında 335 milyar franga çıkarmış olması gibi bir ekonomik sonuç ile de öğünerek seçmen karsısına çıkmağa hazırlanıyor. De Gaulle'e karşı, yeni seçimler için birleşme (.ağrısı sosyalistlerden gelmiştir. Sosyalistler, eğitimden dış politikaya kadar, hemen hemen ber kcsimde iktidarla ihtilâf halinde bulunuvorlar. Meselâ, bloklar arasında bajımsızlıjın bir aracı olarak kabul edilen stratejik nükleer güç masraflarını fuznli bulan sosyalistler, bu harcamalar karşısında gittikçe ciddiyet kazanan mesken politikasındaki aczi ayıplıyorlar. İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ DEKANLIĞINDAN izahlı b t o ş ü r ü m ü ? ü i s t e y i n i z. F O N O . I s t i k l â l Caddesi 213 Beyoölu Istanbul Reklâmcılık 3117/0644 1 (39993) lira (98) kuruş keşif bedclli Çapa NöroPsikiyatri KALORİFER TESİSÂTl Avrupa birliği vrupa birliği konusunda da De Gaulle milliyetçiliğini ve bağımsızlık anlayışını fazla hayalci bnlan sosyalistler De Gaulle'e nazaran daha Amerikancı ve ülkeler arasında daha sıkı bağları öngören bir işbirliği tezine eğilim jösteriyorlar. De Gaulle'ü yenebilmek için «tek aday» teklifi, ciddi olarak, Marsilyanın sosyalist belediye başkanı Gaston Defferre'den çeldi. Gaston Deferre, bütün demokrat ve sosyalist eğilimli klüp, dernek ve partileri içine alan, ortak ve ileri bir proeram etrafında birleşilebilmesi mümkün olacak bir demokrat sosyalist federasyon varatmak hazırlıklarına girişti. Federasyona, sosyalist olmayan merkez cumhuriyetçi partiler de dahil ediliyordu. Fakat teşebbüs ve masa başı toplantıları. taraflann ortak bir proçram kabul edebilmelerine kâfi çelmedi. Defferre tesebbüsünden ve devlet başkanlığı adavlıŞından vazgeçti. Simdi ayni sörev. Fransız sosyalist partisi tarafından Guy Mollet'ye verilmis bulunuyor. Guy Mollet, daha küçük çapta ve sadece sosvalistlere açık bir demokrat sosyalist federasyon düşünüyor. Mollet'nin. sosyalist partiniıı kendisine verdiji direktife nyşun olarak demokrat sosyalist federasyon için öngördüğü temel ilkeler sunlardır: Federasyona sosyalist damganın hakim kılınması. Cumhuriyetçi halk hareketi partisinin görüşünün aksiue, federasyonu hir Amerikancı teşekkül haline setirmemek. Gerektiçinde, Komünist oylardan faydalanmak. Lâik eîitim birliji konusunda hiçbir taviz vermemek. Fransız politik bünyesini yenileştirmek. Sosyalist demokrasiden yana olan herkesi ve her teşekkülü icine alan birlesmis büyük bir eücün ortaya çıkmasına çalışmak. Van Sağlık Koleji Müdürlüğünden: Cinsi Linyit Könnürü Miktarı Ton 200 T u t a rı Lira Kr. 32.400, Van Sağhk Kolejinin bir kalem yakacak maddesi bulunan linyit kömürünün muhammen bedeli (32400) lira olup Geçicı Teminatı (2530) liradır. Şartnamesi her gün mesai dahilinde Sağlık Koleiinde göriT.ebüir. Ihalesi kapalı zarf usulüyle 1/9/1965 saat 11 çarşamba günü Sağlık Kolejinde yapılacaktır. îsteklilerin komisyon belgeleriyle teklif mektuplarmı ihale saatinden bir saat evvel komisyona ver"^eleri ilân olunur. (Basın: A 9687 14962/9667) t A işi kapalı zarf eksiltmesiyle ihale olunacaktır. 2 Dıale, 3/9/1965 tarihine tesadüi eden cuma günü saat 11 de Tıp Fakültesi Merkez binasında toplanacak olan A.E.P. Komisyonunda yapılacaktır. 3 Geçici teminat akçesi (2999) lira (55) kunıştur. 4 Bu işe ait keşif, şartname ve diğer evrak Üniversite Inşaat Kontrol Bürosunda görülebilir. 5 Eksiltmeye gireceklerin ihale gününden üç eün evveline kadar Üniversite İr.saat Kontrol Bürosuna mıiracaatla ehliyet belgelerini almaları ve 1965 yılı Ticaret Odası belgeleri ile birlikte kanunun tarifatı dairesinde hazırîıyacaklan teklif mektuplarmı ihale günü saat 10 a fcadar A.E.P. Komisyonu Başk^nlığıra vermeleri lâzımdır. (Basın 14423/9658) BAŞKALE KOMİSYON ASKERÎ SATINALMA BAŞKANLIĞINDAN: Urfa C. Savcılığından İlân Urfanın Siverek ilçesinde inşa edilecek A3 tipi cezaevi binasmm yeniden inşası işi aşağıdaki şartlarla eksiltmeye çıkarılmıştır. 1 Eksütme 2490 sayılı kanıına göre kapalı zarf usulü ile yapılacaktır. 2 Kesif bedeli, 331.690.25 Türk Jirası, geçici teminatı 17.017.61 Türk lirasıdır. 3 İhale 2 eylül 1965 perşembe günfl saat 11 de Urfa C. Savcıhğmda yapılacaktır. 4 2490 sayih kanunun 31 ve müteakip maddelerinç uygxın ve en az kesif bedeli kadar iş yapmış olduğuna dair Bayındırlık Müdürlüğünden alınacak yeterlik belgesiyle 1965 tarihll Ticaret Odası belgesini de ihtiva eden teklif mektuplarır.ın en geç ihale günü saat 10 a kadar Urfa C. Savcılığmdakl Komisyon Başkanlığına verilmesi lâzundır. Postadaki gecıkmeler kabul edilmez. 5 ihale sari olup 125.000 liralık kısmı 1965 mall yılma. bâkiyesi 1966 mall yılına aittir. 6 Eksi'tme dosyası mesa! ««atleri dahilinde Urfa C. Ssveılığında gBrulebilir. (Basın 14176/9657) Başkale Taburu ihtiyacı için aşağıda cir.s ve miktan yazıh koyun eti kapalı zarf usulü Ue satın aiınacaktır. Ihalesi £0 Eylül 1965 Pazartesi günü saat 15.IH) tedır. Ta'ipler lüzumlu evrakları ile teklif rrefctuplanm ihale saatinden 1 saat evveline kadar Komisyona vermeğs mecburdur. Buna ait şartname Ankara. Istanbul. Var ve Başkale As. J. Sat. Al. Kom. Bşk. lıklannda görülebilir. C i n s i Miktan Fiatı Geçici teminat K SKrş. Lira Krş. Koyun Eti 14 000 Kg. VM, Krş. ÖS 00 ' IC (Basın: 14259 A 3142/9669) TELEFON DEĞİŞİKLİĞİ Guy Mollet'nin seçimler için böyle bir federasyonu gerçekleştirmesinde nasıl bir şansa sahip oljuğunu zaman gösterecektir. Fak?.t bilinen fercek şudur ki, önümüztloki seçimlerde De Ganlle'ü yennıek imkânsız denecek kadar güçtür. Ortada ne kır at, ne küfür, ne tehdit ve ne de hiçlik, boşlnk var. Bir şey her şeye taakim. O da, taraflann kendi politi kejilımlerine göre savnndiıkları, Fransanın ve Fransızların bngünkü ve yarınki medeni ibtiyaçları ve menfaatları.... Mehmet Vasfi Müessesesinin 44 75 90 44 75 98 44 75 99 No. lu Telefoniarı, 20.8.1965 ten itibaren 83 OO (ÜÇ H T A) İlanuiik: 81)30/9633 olarak değiştirilecektir. Not edilmesi rica olunur. İJjiijiij|Ü ;i:İ:::HU:ii§iiiİ!İiii[sliii![!SiHlfH!i!Hiii!!!f!nilünüiiüîiiiüHİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear