Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 BRITISH LIBRARY Londra’daki British Museum’da tarihin tozlu kitaplar, yıpranmış heykeller arasına sıkışmadığını görüyorsunuz. Attığınız adımda, soluduğunuz havada, yaşayan tarih var. British Museum’un ortasındaki British Library ise İstanbul’un fethinden 300 yıl sonra kurulmuş. Müdavimleri arasından 2. Edward, 2. George ve 3. George bulununca burası Kral Kütüphane’si diye anılmaya başlanmış. Tarihin yaşadığı müze British Museum’dan bir kesit Kral Kütüphanesi leri kendi ziyaretçilerinin önüne serer. Nuyan Yiğit ondra’da çok müze var L ama müze denince herkesin aklına ilk gelen, British Museum’dur. British Museum statik bir müze değildir. Hep aynı tarihi nesnenin, hep aynı yerde donup kalmadığını, ertesi gezinizde fark edersiniz. Bu müze adeta canlıdır. Yılda bir iki kez hem kendi mahzenlerinde bulunan sayısız eski tarihi yapıtsal güzellikleri pavyonlarda sergiler, hem de dünyanın değer müzeleri ile işbirliği yaparak onlardaki en önemli eser ve değerli nesne Mermer Kemer GrekRoma tapınağını andıran müze binasına, gelin Marble Arch’tan yani Mermer Kemer’den gidelim. Kraliçe Victoria devrinde hükümdarların resmi ikametgahı olan Bickingham Sarayı’na gösterişli bir nizamiye kapısı yapılmak istenmiş, şekli çizilip mermerden yapılması için emirler verilmiş. Vatka ki mermer kapı yerine konmuş, bir de bakmışlar kemerin içinden altın kaplamalı saltanat arabası geç miyor. Kapı yeterince geniş değil. İşte yanlış hesap. Altın arabayı eritecek halleri olmadığına göre, kapıyı sökmüşler. Beyaz mermer kapı olmuş bir beyaz fil. Hyde Park’ın Kuzeydoğu köşesine götürüp oraya “tak” olarak koyup anıtlaştırmışlar. Adını da bu tarifine uydurup Marble Arch yani Mermer Kemer koymuşlar. Sonra bu mermer kemer, semtin adı olmuş. Marble Arch’in önündeki caddeden doğu yönüne yürürseniz önce Oxford meydanına, sonra Tottenham Court yolunu geçer ve Yeni Oxford Caddesi’ne gi rersiniz, Bloomsbury Caddesi ile kesiştiği yerde New Oxford’un kuzeyinde olan paralel sokağa saptığınızda British Müzesi’ne gelirsiniz. British Museum’un bulunduğu yerde 17. yüzyıldan kalma Montagu House adlı bir konak varmış. Konak, Great Russel Street sokağına bakarmış. O binayı satın alıp yıkmışlar ve yerine portikolu, sütunlu bugünkü müze binasını inşa etmişler. Binanın geniş salonlu iki kanadı vardır. Sağ tarafındaki bölüm iki katlıdır. İnsan içinde kolayca kaybolabilir. Kaybolduğunuzda canınız bir şeyler atış