02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ÜRDÜN 21 hir mükemmel bir biçimde korunmasından dolayı “Doğu’nun Pompei” olarak adlandırılmış. Antik Yunan kültürünün kalesi sayılan on kent birleştirilip “on kent” anlamına gelen “Decapolis” adı verilmiş. Ceraş “Decapolis”in en güzel şehri olarak hep ününü korumuş. İki yan yolla kesilen Ceraş’ın ana kuzeygüney aksında, Zeus Tapınağı ve hemen önünde mükemmel bir mimari tasarıma sahip olan eşsiz Oval Forum, Artemis Tapınağı ve Güney Tiyatrosu bulunuyor. Sokakları ve eşsiz sütunları ile Efes’i andıran Ceraş’ta saatler çok hızlı uçup gidiyor. Objektifimize 11 metre yüksekliğindeki Hadrian Anıtı, Hipodrom, Zeus Tapınağı, Çeşme ve Artemis Tapınağı giriyor. masımızla birlikte neden Kleopatra’nın buraya kozmetik üretim merkezi kurmak istediğini anlıyoruz. Yoğunluğundan dolayı batmadığımız bu mineral dolu suda gözlerimizi açmadan bir iki defa dalıp çıkıyoruz. Suyun sakinliği ile kendimizi özleştirip siyah çamur banyosundan sonra yumuşayan vücutlarımızla yolumuza devam ediyoruz. ölümsüzleştirmeyi hedefliyoruz. Petra’yı görme heyecanıyla gözümüze uyku girmeyen bir geceden sonra ilk gün ışığı ile birlikte adeta yataklarımızdan fırlıyoruz. Petra kenti Bugün piramitler kadar ünlü olan, doğanın kayalar üzerine pembe ve kırmızının her tonunu işlediği Petra’yı göreceğiz. Nefesimizi tutup otelimize sadece 15 dakika uzaklıkta olan Petra’nın tek girişine gidiyoruz. Biletimizi aldıktan sonra Petra vadisine girişi sağlayan “Bab asSiq” olarak isimlendirilen büyüleyici kumluk yolu takip ? ederek adeta dış dünya ile hiçbir bağı olmayan vadinin içine doğru yürüyoruz. Yürümek istemeyenler ise hemen girişte mevcut olan atlara veya eşek arabalarına binmek olanağına sahipler. Sanki zaman tünelinden çıkmış başka bir dünyaya adım atmış şaşkın gözler gibi her köşeyi dikkatlice inceliyoruz. Her iki yanı yüksek kayalıklarla çevrili olan vadi zaman zaman daralıp genişliyor. Işık, düklerimiz ve yaşadıklarımızı daha iyi benimsememiz için yöresel akşam yemeğini tadacağımız Kan Zaman lokantasına hareket ettik. Amman şehrinde yaptığımız akşam yolculuğu sırasında şehrin bir düzen üzerine kurulduğunu öğrendik. Amman üç ayrı bölgeye ayrılmış ve her bölgede kendi standartlarına uygun bir mimari oluşum mevcut. Kısacası belirli bir bölgeye inşa edilen ev o bölgenin yapı, dış boya gibi koşullarına göre yapılması gerekiyor. Böylece kurulan bu uyum ve düzen sağlıklı bir şehir planı sağlıyor. Yerel lokantamızda Ürdün’ün Ortadoğu beklentilerimizin üstünde çok daha modern olduğunu gözlemledik. Erkekli, kadınlı grupların birlikte oturup birlikte nargile tüttürdüklerine ve yemek eşliğinde yerel şarap ile dolu kadehlerini tokuşturduklarını biraz hayret biraz da tebessüm ile izledik. Gittiğimiz lokanta bize Lübnan, Suriye mutfağı dahil olmak üzere geniş bir yemek platformu sundu. Servis ve sunum beklentilerimizin oldukça üstündeydi. Sahara Dağları Bitirilen film makaraları, güzel sohbetler ve etkileyici görüntüler eşliğinde Ürdün’ün güneyine doğru keşfimizi sürdürüyoruz. Bu defa hedefimiz, Sahara Dağları’nın oluşturduğu, dünyadan izole, gül kırmızı taşların nakış gibi işlendiği antik Petra şehri. Bu akşam eski bir köyden oluşturulan otelimizin ara sokaklarında zaman kavramımızı kaybediyoruz. Göz alabildiğince yıldızlar serpiştirilmiş gökyüzünün altında bir o sokağa bir bu sokağa dalıyoruz. Çekilen resimlerle, yazılan ufak sözcüklerle bu anı kendimiz için Ölü Deniz Günümüzün ilk yarısına sahip olan bu etkileyici ziyaretten sonra deniz seviyesinden yaklaşık 400 metre altında olan Ölü Deniz’e doğru otobüsümüzün direksiyonunu döndürüyoruz. Ölü Deniz vadisine doğru inerken ufkumuzda kutsal Kudüs şehrini hayal meyal seçebiliyoruz. Ölü Deniz adı üstüne yaşam belirtisi olmayan bir deniz. İçerisinde tek bir varlık yaşayamayan bir su kütlesi. Alışkın olduğumuz denizlerden on kat daha yoğun ve daha tuzlu olan Ölü Deniz tam bir şifa merkezine dönüşmüş durumda. Eteklerine kurulan tesisler vasıtasıyla Ölü Deniz’in suyu ve çamuru dünya sağlık turizminde önemli bir yere sahiptir. Doğanın bu etkileyici sunumundan faydalanabilmek için dünyanın her köşesinden buraya gelen turistlere rastlamanız çok doğal. Şımarık sabırsız turistler gibi hemen kendimizi Ölü Deniz’in sularına bırakıyoruz. Suyla ilk te PETRA Antik kent Ceraş Sabah güneşinin yüzümüzü okşayarak bizi uyandırmasının enerjisi ile sıkı bir kahvaltı yaptıktan sonra rotamızı Ürdün’ün en meşhur Roma döneminden kalma antik kenti Ceraş’a çeviriyoruz. Amman’dan sadece 45 kilometre uzakta olan bu antik şe
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle