Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KAPAK 9 babalarının dedelerinin işlediği topraklar üzerinde yükselen tesislere ‘‘çalışan’’ olarak giriyor. Bodrum ve çevresinde böylesi örneklere sık sık rastlamak olası. ulaştığımızda, söz konusu dönüşümün buraya uğrayamadığını görüyoruz. Bodrum merkezi, Turgutreis, Yalıkavak, Gülköy gibi ‘‘popüler’’ beldelerle OrtakentYahşi arasındaki en belirgin fark, işletme sahipliğinde kendini gösteriyor. Beldedeki işletmelerin yaklaşık yüzde 80’i yörenin ‘‘yerlilerine’’ ait. Mülk sahipleri, diğer yerleşim yerlerindeki gibi kolaycılığa kaçmamış. Kendi tesislerini kurup işletme yolunu seçmiş. Bir çeşit ‘‘turizmde öz kalkınma’’ modeli! Bu, yapı doğal olarak hizmet anlayışında kendini gösteriyor. Yatırım maliyeti, mülk ? kentlere gönderiyor. Balıkçılık da benzer biçimde... Son teknolojiyle donatılmış, denizin dibini talan eden, dolayısıyla balık yumurtalarının balığa dönüşmesine izin vermeyen dev tekneler henüz orada barınmıyor. Balıkçı barınağından gün ışımadan ayrılan küçük tekneler, radara yakalanmış balık sürülerini çevirmiyor. Kasabanın balıkçıları, önceden ‘‘kerteriz’’ aldıkları doğrultuya göre olta sayılıyor, elleriyle onardıkları çıkacak balığa bakıyor. Modern zamanların kentlerinde yüzüne, daha doğrusu üzerine basmaya hasret kaldığımız toprak, o beldede kendisine işleyene alınterinin karşılığını veriyor. Deniz, zaman zaman cimriliği tutsa da cömertliğini sergiliyor. Bereketi denizden ve topraktan bekleyen beldede yaşam, kendi içnide devingen, dışarıdan bakınca bakış açısına göre durağan biçimde sürüyor. Sonra... Sonra ‘‘dönüşüm’’ başlıyor. Uyanık kapital sahipleri, beldeyi ve turizm potansiyelini keşfediyor. Doğal olarak yatırımlar bölgeye akıyor. Bu süreçte en değerlisi toprak. ‘‘Köylü kurnazları’’, yüksek olduğuna inandıkları bedellerle arazilerini elden çıkarıyor. Çok geçmeden yöre geliyor. Dört bir yan turistik tesislerle doluyor. Bu arada doğal güzellikler yok olmuş, her taraf betonlaşmış ne gam!.. Bunların yanı sıra en büyük dönüşüm, mülkiyette yaşanıyor. O balıkçı kasabalarından pek çoğunda bugün, eski arazi sahiplerinin çocukları, Öz kalkınma Bodrum’u ‘‘gelişmişliği’’ ile baş başa bırakıp OrtakentYahşi’ye