02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

26 DOĞA VE TURİZM Çiçek cenneti: GEMBOS Rıfat Suna Fotoğraflar Sarper Hokna lora... Bahar ve çiçek tanrıçası. F Doğanın bahçıvanı. Kış boyunca süren uykusundan uyanır uyanmaz sıvar kolları. Renkleri, kokuları, biçimleri yaratır. Yaylaları, kırları bezer. O kadar çok yere yetişmek zorunda ki Flora, özellikle Türkiye’ de fazla mesai yapmak durumda; çünkü bu topraklarda 10 bine yakın bitki türü yetişir. Türkiye gerçekten de bir bitki kıtasıdır; ama buradan başlarsak sonu gelmez. En iyisi, alanı daraltalım. Hatta kendimize bir nokta bulalım. Batı Toroslar’daki Gembos yaylasını alın. Konya’ nın Derebucak ilçesiyle, Antalya’nın İbradı ilçesi arasındaki çiçek cennetini. Bu cennete kolayca ulaşılabilir. Üstelik asfalt bir yoldan. Beyşehir’den güneye inen yol, Huğlu ve Derebucak’tan sonra, ilkbaharda göle dönüşen Gembos ovasını geçip yaylaya tırmanır. Yukarıda, 1465 rakımda bir çeşme göreceksiniz. Çeşmeyi merkez alın. Bu noktadan 1 kilometrelik bir hayali yarıçap çizin. Çemberi tamamlayın. Gembos’un çiçek alanlarının büyük bir bölümü işte bu çemberin içinde kalır. Mart başında yamaçlarla düzlüklerde hala bir metre kar var; ama çeşmenin akış hattında su, kar tabakasını bıçak gibi kesip açmış. Gembos’un altın çağı bu kesimde başlar. İlk kar çiçekleri belirir; yerel adıyla sarıkokulu. Dilimli ve fırdolayı bir yeşil yakalığın üzerindeki sarı taçyaprakları cilalanmış gibi parlayan kar çiçeği, düğünçiçeğigillere bağlı bir bitki. Ailenin öteki bireyleri gibi o da suya bayılıyor. Kar çiçeklerine yaklaştınız. Çok da iyi ettiniz; çünkü yeni bir boyut belirginleşmeye başladı: Koku. Sizi fethedecek olan üçüncü boyut. Geçip gittikten sonra da bellekte izini bırakan bir koku yayar kar çiçeği. Daha adım atar atmaz, yayla ilk armağanlarını verdi bile. Aynı günlerde “flora”, yaylanın ikinci sarışınını da uyandırır: Sarı çiğdem. Sarının bütün tonlarını yansıtan bu ipek tenli çiğdem, bazı örneklerde platine yaklaşır. Kar çiçekleri ve sarı çiğdemler yaylaya altın bir çağ getirdiler. Gittikçe de yayılıyorlar. Ama hepsi bundan ibaret değil. İşte İbradı çiğdemleri. Bazıları mavilacivert taçyapraklı. Bazılarıysa dikey mor çizgilerle bezeli beyaz taçyapraklı. İbradı çiğdemi Türkiye’ye özgü bir alt tür. Doğma büyüme buralı. bu güçlü varlıklar, çok sayıda kuş türünü barındırır, korur. Onlar bir bakıma kuşların Babil kuleleridir. Sessiz kalırsanız, kulelerden yaylaya yayılan notaları, temel içgüdülerin melodisini duyabilirsiniz. Anlatılan şey yalın ve açık: Ben buradayım. Havada yaşamın ezgileri dolaşırken, yaylanın düzlüklerinde, rüzgar, eflatunpembe alevler dalgalandırır. Bunlar acı çiğdemler. Türkçe’de aynı adı taşısalar da, acı çiğdemlerle asıl çiğdemler arasında akrabalık yok. Aileler farklı. Çiğdem süsengillere, acı çiğdemse zambakgillere bağlı. Kar çiçekleriyle sarı çiğdemlerin krallığında, yanık tenli ya da taçyapraklarına bronz çiller serpilmiş çiğdemler de göreceksiniz. Çok ilginç. Bu çiğdemler niçin bronzlaşmış olabilir? Ayrı bir tür mü, bir ara biçim mi? Belki ikisi de değil. Üçüncü olasılık, bronz çiğdemlerin melez olabilecekleri. Eğer öyleyse, sarı çiğdemle İbradı çiğdeminin birbirine kayıtsız kalmadığını gösteren bir karışımla karşı karşıyasınız demektir. Gembos’un kayalıklarını keşfetmeyi size bırakıyorum. Yine de kulağınıza fısıldayayım: Oralarda kardelen mahalleleri var. Dağ sümbüllerini, anemonları, kaz gagalarını, ak yıldızları, çayır papatyalarını da size bırakıyorum. Babil kuleleri Gembos yaylasında, yine Türkiye’ye özgü bir tür olan Toros göknarı, boylu ardıç ve sedirler de yaşar. Gökyüzüne doğru uzayıp giden
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle